11-13-2025, 05:23 AM
Kıpırdayamaz!
Kimler, hangi hesabı vermeden adım dahi atamayacak? Dikkat etmemiz gereken hususlar nelerdir?
Hadîs-i şerifte buyurulur:
“Hiçbir kul, kıyâmet gününde;
Ömrünü nerede tükettiğinden,
İlmiyle ne gibi işler yaptığından,
Malını nereden kazanıp nerede harcadığından,
Vücudunu nerede yıprattığından sorulmadıkça bulunduğu yerden kıpırdayamaz.” (Tirmizî, Kıyâmet, 1)
Demek ki;
Bir müslüman asla; «Mal benim! İstediğim gibi harcarım!» diyemez. Mü’min, bilir ki mülkün gerçek sahibi Allah Teâlâ’dır. O -azze ve celle-, malı ve serveti kuluna emâneten vermiştir. Aynı zamanda imtihan için vermiştir.
Emânetçiye düşen vazife, gerçek mal sahibinin şartlarına riâyet etmektir. Bu şartları iki noktada hulâsa edebiliriz:
Cimrilik, pintilik yok! Yani nefsi için biriktirip, hayra ve lüzumlu yerlere harcamaktan sakınmak yok!
İsraf ve lükse kapılmak, yani nefse ihtiyaçtan fazla sarf etmek de yok!
Bir müslüman;
Malı helâlinden kazanacak,
Kazancından kendisine ve ailesine; isrâfa ve lükse düşmeden kifâyet ve riyâzat ölçülerinde sarf edecek,
Arta kalanı Allah yolunda infâk ederek, âhiret sermâyesi eyleyecek…
-Müslüman kardeşini kendisine zimmetli bilecek. Mahrumlara, muzdariplere ulaşacak…
-İslâm’ın istikbâlinden kendisini mes’ul addettiği için, imkânlarıyla Allah yolundaki gayretlere destek olacak.
İslam ve İhsan
Kimler, hangi hesabı vermeden adım dahi atamayacak? Dikkat etmemiz gereken hususlar nelerdir?
Hadîs-i şerifte buyurulur:
“Hiçbir kul, kıyâmet gününde;
Ömrünü nerede tükettiğinden,
İlmiyle ne gibi işler yaptığından,
Malını nereden kazanıp nerede harcadığından,
Vücudunu nerede yıprattığından sorulmadıkça bulunduğu yerden kıpırdayamaz.” (Tirmizî, Kıyâmet, 1)
Demek ki;
Bir müslüman asla; «Mal benim! İstediğim gibi harcarım!» diyemez. Mü’min, bilir ki mülkün gerçek sahibi Allah Teâlâ’dır. O -azze ve celle-, malı ve serveti kuluna emâneten vermiştir. Aynı zamanda imtihan için vermiştir.
Emânetçiye düşen vazife, gerçek mal sahibinin şartlarına riâyet etmektir. Bu şartları iki noktada hulâsa edebiliriz:
Cimrilik, pintilik yok! Yani nefsi için biriktirip, hayra ve lüzumlu yerlere harcamaktan sakınmak yok!
İsraf ve lükse kapılmak, yani nefse ihtiyaçtan fazla sarf etmek de yok!
Bir müslüman;
Malı helâlinden kazanacak,
Kazancından kendisine ve ailesine; isrâfa ve lükse düşmeden kifâyet ve riyâzat ölçülerinde sarf edecek,
Arta kalanı Allah yolunda infâk ederek, âhiret sermâyesi eyleyecek…
-Müslüman kardeşini kendisine zimmetli bilecek. Mahrumlara, muzdariplere ulaşacak…
-İslâm’ın istikbâlinden kendisini mes’ul addettiği için, imkânlarıyla Allah yolundaki gayretlere destek olacak.
İslam ve İhsan