Her An Hak ile Beraber Olmanın Sırrı Nedir?
El Kârda, Gönül Yârda: Hak ile Beraber Olmanın Sırrı Nedir?
Dünyevî meşgaleler içinde kaybolmadan, daima Hak ile kalabilmenin, yani “Halvet der Encümen” sırrına ermenin yolu nedir? Şâh-ı Nakşibend Hazretleri’nin talebesinden, dış görünüşün ardındaki manevi gerçeğe dair ibretlik bir ders.
Şâh-ı Nakşibend Hazretleri’nin yetiştirdiği büyük velîlerden Muhammed Pârisâ Hazretleri, hacca giderken yolu üzerinde uğradığı Bağdad şehrinde nur yüzlü genç bir sarrafa rastlar.
El Kârda, Gönül Yârda: Halvet Der Encümen Sırrı
Gencin birçok müşteriyle durmadan alışveriş hâlinde olup zamanını aşırı dünyevî meşgûliyetlerle geçirdiğini düşünerek üzülür. İçinden:
“Yazık! Tam da ibâdet edecek bir çağda kendisini dünyâ meşgalesine kaptırmış!” der. Bir an murâkabeye varınca da, altın alıp satan bu gencin kalbinin Allâh ile beraber olduğunu hayretle müşâhede eder.
Bu sefer:
“Mâşâallâh! El kârda, gönül yarda!..” buyurarak genci takdîr eder.
Zîrâ bu hâl, “halvet der encümen”, yâni halkın içinde iken bile Hak ile beraber olup, yalnız O’nunla kalabilmek ve kesrette vahdet hâlini yaşayabilmektir.
Dış Görünüş Aldatır: Zâhidliğin Kalpteki Yeri
Muhammed Pârisâ Hazretleri Hicaz’a vardığında da Kâbe’nin örtüsüne sarılmış içli içli ağlayan ak sakallı bir ihtiyarla karşılaşır. Önce ihtiyarın yana yakıla Cenâb-ı Hakk’a yalvarmasına ve dış görünüşüne bakarak:
“Keşke ben de böyle ağlayarak Hakk’a ilticâ edebilsem.” der ve adamın hâline gıpta eder.
Sonra onun da kalbine nazar edince görür ki, bütün duâ ve ağlamaları, fânî bir dünyâlık talebi içindir. Bunun üzerine rakîk kalbi, mahzûn olur.
Kıssadan da anlaşılacağı gibi, dünyâya karşı zâhid olmak, yalnızca fakirlikte değil, her an yaşanması gereken kalbî bir tavırdır. Mühim olan; dünyevî meşgaleleri, âhireti ihmâl etmeksizin devâm ettirebilmektir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan
El Kârda, Gönül Yârda: Hak ile Beraber Olmanın Sırrı Nedir?
Dünyevî meşgaleler içinde kaybolmadan, daima Hak ile kalabilmenin, yani “Halvet der Encümen” sırrına ermenin yolu nedir? Şâh-ı Nakşibend Hazretleri’nin talebesinden, dış görünüşün ardındaki manevi gerçeğe dair ibretlik bir ders.
Şâh-ı Nakşibend Hazretleri’nin yetiştirdiği büyük velîlerden Muhammed Pârisâ Hazretleri, hacca giderken yolu üzerinde uğradığı Bağdad şehrinde nur yüzlü genç bir sarrafa rastlar.
El Kârda, Gönül Yârda: Halvet Der Encümen Sırrı
Gencin birçok müşteriyle durmadan alışveriş hâlinde olup zamanını aşırı dünyevî meşgûliyetlerle geçirdiğini düşünerek üzülür. İçinden:
“Yazık! Tam da ibâdet edecek bir çağda kendisini dünyâ meşgalesine kaptırmış!” der. Bir an murâkabeye varınca da, altın alıp satan bu gencin kalbinin Allâh ile beraber olduğunu hayretle müşâhede eder.
Bu sefer:
“Mâşâallâh! El kârda, gönül yarda!..” buyurarak genci takdîr eder.
Zîrâ bu hâl, “halvet der encümen”, yâni halkın içinde iken bile Hak ile beraber olup, yalnız O’nunla kalabilmek ve kesrette vahdet hâlini yaşayabilmektir.
Dış Görünüş Aldatır: Zâhidliğin Kalpteki Yeri
Muhammed Pârisâ Hazretleri Hicaz’a vardığında da Kâbe’nin örtüsüne sarılmış içli içli ağlayan ak sakallı bir ihtiyarla karşılaşır. Önce ihtiyarın yana yakıla Cenâb-ı Hakk’a yalvarmasına ve dış görünüşüne bakarak:
“Keşke ben de böyle ağlayarak Hakk’a ilticâ edebilsem.” der ve adamın hâline gıpta eder.
Sonra onun da kalbine nazar edince görür ki, bütün duâ ve ağlamaları, fânî bir dünyâlık talebi içindir. Bunun üzerine rakîk kalbi, mahzûn olur.
Kıssadan da anlaşılacağı gibi, dünyâya karşı zâhid olmak, yalnızca fakirlikte değil, her an yaşanması gereken kalbî bir tavırdır. Mühim olan; dünyevî meşgaleleri, âhireti ihmâl etmeksizin devâm ettirebilmektir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan
Portal
Forum
Search
Community 
Forum Statistics
Forum Team
Calendar
Members



