MUHAMMED
BAYRAK

Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için kayıt olmalısınız. |
Forum İstatistikleri |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
DOWNLOADEN
AYET
FELSEFEMiZ
Raşit Tunca Sözü
GÜZEL SÖZ
Görmek Göz ile mi Yoksa Gönül ilemidir
(Kar©glanin 18 Ekim 2016 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
الَّذِي خَلَقَ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ طِبَاقًا مَّا تَرَى فِي خَلْقِ الرَّحْمَنِ مِن تَفَاوُتٍ فَارْجِعِ الْبَصَرَ هَلْ تَرَى مِن فُطُورٍ ثُمَّ ارْجِعِ الْبَصَرَ كَرَّتَيْنِ يَنقَلِبْ إِلَيْكَ الْبَصَرُ خَاسِأً وَهُوَ حَسِيرٌ
Ellezî halaka seb'a semâvâtin tibâkâ(tibâkan), mâ terâ fî halkır rahmâni min tefâvut(tefâvutin), ferciıl basara hel terâ min futûr. Summerciıl basara kerrateyni yenkalib lieykel basaru hâsien ve huve hasîr.
Sadakallahul Aziym MULK Suresi 3. ve 4. ayet
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahmân’ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Bir kerede Gönül gözünü (Kalp gözünü yani basiretini) ona cevirde bir daha bak!
Gelecekteki halin nasil görünüyor, nicedir. Sonra tekrar tekrar bak (Ey insanoglu) basiretin sana gösterecekki gelecegini nasil mahvettigini, ve nasil yenildigini hüsrana ugradgini sana göstercekdir. Yani tefsiren meal verirsek öyle rable savaşmaya falan kalkma, sonun semada yazili, tercihlerden bir tercihi sececeksin, iyi bakarsan senin sonunun da bir göneşin sönmesi ile son bulacagi yazili zaten, sende teb a nda bir gün hepiniz sönecek yok olcaksiniz, yeni bir oluşum için dürülceksiniz, boşuna öyle daglari ben yarattim havasina falan girme yani.yukarda sen gibi binlercesi her gün bir tanesi, sönüp yok olmaktayken, nedir bu senin kafa tutmalarin, sen ancak kendi zalimliginle kendi sonunu hazirliyon diyor rabbimiz, görmedin mi futurunu gelecegini nasil mahevediyon diyor, yani düzenini bozan, ve enerjisini yitren her yildiz sönüyor cöküyor, öyleyse, sen bundan ders alirsan ancak belki kurtulursun, dünyanin herhangi bir yerinde birisi gözlerini hayata kapadigi gibi, yukardada hayata gözlerini kapayan yildizlar var, ve sonra senin yildizinda, eger enerjisi biterse, oda gözlerni kapayacak ve sönecek. bizim güneşimiz bizim iyliklerimizin güzelliklerimizin enerjisinin aciga cikdigi merkez, ve muhammed ben güzel ahlaki tamam etmeye geldim dedi . öyleyse muhammedi yüz üstü birakma, iyilikleri umutlari bitirme her güzellik ve iyilik aydinlik demek , ve güneşimizin enerjisi demek, ve sen eger zulumeti ve karanligi cogaltirsan, o zaman işde kendi sonunu hazirlamiş olursun, bir densizin yapacagi bir yanliş domino taşi etkisi gibi bütün kainatin cökmesine sebeb olabilir, yani ey insan, kaderin bir nevi elinde, ya güzeli dogruyu bulup, işik sacmaya devam eden bir güneşe sahip olursun, yada kararip sönen bir güneşe sahip olursun, ve muhammed "yoldaki bir taşi kaldirmakda güzellikdir." dedi, öyleyse sen tuulu ömür istiyorsan, önce güneşe işik olcak olan güzelliklere yapiş, her günah gözde bir leke yaptigi gibi, her günah güneşdede kara lekelerin oluşmasina sebeb, ve o yaralar cogalinca, anlaki, senin sonun yakin demekdir, her ne kadar dünyanin gündüz kadar geceye de ihtiyaci varsada, gece ve karanlik sadece iyiligin ulaşmadigi yer demek yani. ve bedende oksijenin gitmedigi yerde kara leke oluşur, cünkü orasindaki hücre oksijensizlikden ölür, ve icine cöker, ve kanserde böyle birşey işde, ve güneşdeki lekede böyle, ve hayat sen iyi oldukca devam eder, yoksa kötülük hayatin bekasini saglamaz, yol tek yönse, yapacak birşey yok, ya basiretinle semaya bakip, gelecegini kurtarirsin, yada Allahla savaşmaya kalkar, ve hazin sonun yukarda yazili diyor rab, bak nasil mehvediyorsun diyor. velhasil kelam.
Sadakallahul Aziym MULK Suresi 3. ve 4. ayet
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
Bu günler Aşura Günleri yani ayni günler yin e Kerbela hadisesi oldu. Yani Hz Hüseyin öldürüldü, yani şehid edildi. gavur ayni gavur degişen birşey yok, domuz ayni domuz yine, yani Hz Hüseyin i öldürünce, kainat öldürenlerin eline gecmedi, kainat yine onu yaratan Allah in mülkü , o gün vahdeti vücut her ne kadar Hz Hüseyin sede , Hüseyin ölünce Allah ölmedi, Hz Hüseyin deniz kenarindaki kumlardan bir tane kum, ne ise, oda o kadar yani. o nun kumlarin icinden eksik olmasi, Allahin mülkünden ne eksiltirse, o kadar eksiltebilir, yine onun olmasi, o kumlara ne katarsa, o nu katabilir ancak. ve yine biz yukardakini yazinca, gavur bir yeri oksijensiz birakip patlatti, ve orasi nereymiş diye işaretlemek için , (:::) gavur cürmünün işgal ettigi yeri gördünmü, igne kadarcik bir yeri temsil ediyormuş o senin sinadadigin yer anladinmi.
Ey gavur! peki sen işaretledin cok güzel, senin bendeki yerini ögrendin amma, bende senin bulundugun yerleri ögrendim, ben şimdi elimin biriyle senin bulundugun yerlere şöyle vurursam, ve ben vahdeti vücut isem, sende neler olcaginida biliyonmu bakalim angut trottel. amma yine diyorum: isa carmiha gerilince, o ruhullahdi, allahin ruhu olmuş idi, amma O'nu siz carmiha mihlayinca, pipisini kesince, Allahi hadim etmediniz, (:::) gavur, isa da ayni Hz. Hüseyin gibi, kumlardan sadece bir kum idi, onu ele gecirmekle falan, Allah' i ele geciremezsin, O'nu öldürmekle falan Allah' i öldüremezsin. yine Mehdiyi ortadan kaldirmakla kesmekle bicmeklede bir yere varamazsin an gut , cünkü O'ndada durum ayni. Bizler Allah' in mülkünde deniz kenarindaki, milyonlarca kum tanesinden, sadece bir kum tanesi kadariz, cürmümüz o kadar ancak, dilerse bizi dev yapar, dilerse kumlardan bir kum yapar, işde o yüzden eş şek gözüyle degilde, insanin kalp gözüyle bak semaya, vicdaninin sesini dinle, gönül gözünü acda bak diyor Allah. "Basiret" demek "Gönül Gözü" demek dir yani orda mülk suresinde Allah yoksa "ferci il basara" demezdi "ferci il ayneyn" "Ayn" göz demek "aynenyn" iki göz demek ve "Ayneyn" ile bak derdi, gözlerinle bak derdi, amma Allah "ferci il basara" diyor, yani acda gönül gözünü öyle bak, ne kadar ahmaksinki, kendi sonunu kendin hazirliyon diyor, anladinmi kah pe ga vur. ben yanarsam, sende benimle yancak olansin anladinmi kah pe ga vur, sanma bu dünya sana kallir, sen ancak kendi kendine tuzak kuran, bir Ah mak olursun ancak.
---------------
Hâtemü’l-Enbiya Efendimizin pâk ruhları artık Âlâ-yı İlliyyîn’e [En Yüksek Makama] yükselmişti. Ezvac-ı Tâhirat, üzerine bir örtü örttüler ve feryada başladılar!
O sırada annesi tarafından “Hz. Resûlullah’ın son anlarını yaşadığını” haber alan Hz. Üsame, hareket etmeyip ordusuyla Mescid-i Şerif’e gelmişti. Hâne-i saadette feryat ve figanın yükseldiğini duyan ashap, kalplerinden vurulmuşa döndüler. Sanki gök kubbe bir anda başlarına yıkılmış gibiydi. Herkesin nutku tutulmuş, gözler damla damla keder ve hüzün akıtıyordu.
Hz. Ömer, cesaret ve adalet timsâli Hz. Ömer bile kendisini bu dehşetli ânın tesirinden kurtaramadı; hatta herkesten daha çok dehşete kapılarak şöyle bağırdı:
“Resûlullah ölmemiştir ve sağdır! Ona sadece, Hz. Mûsa’ya ârız olan saika gibi bir saika ârız olmuştur. Kim ‘Muhammed öldü’ derse, onu kılıcımla iki parça ederim!”
Hz. Ebû Bekir o sırada Sünh mahallesindeki evinde bulunuyordu. Yürekleri dağlayan haberi kendisine ulaştırdılar. Gönlünün bir parçasının adeta koptuğunu fark eden Hz. Ebû Bekir, süratle hâne-i saadete geldi.
Dehşet ve hayret içinde, Fahr-i Kâinat’ın mübarek yüzlerini örten örtüyü kaldırdı. Yüzü, tecessüm etmiş bir nur idi. Eğildi, tâzim ve hürmetle pâk ve nurlu alınlarından üç kere öptü. Akan gözyaşları arasında dilinden dökülen kelimeler şunlar oldu:
“Ölümün de hayatın gibi temiz ve lâtif, yâ Resûlallah!”[2]
Sonra da Ehl-i Beyt’e teselli verdi.
Hz. Ebû Bekir, hâne-i saadetten çıktıktan sonra Mescid-i Şerif’e vardı. Hz. Ömer’in “Resûlullah vefat etmedi” sözlerini duymuştu. Bunun üzerine şöyle konuştu:
“Kim ki Muhammed’e (a.s.m.) tapıyorsa, bilsin ki Muhammed (a.s.m.) ölmüştür. Kim ki Allah’a ibadet ve kulluk ediyorsa, bilsin ki Allah, Hayy’dır, ölümsüzdür.”
İbn Sa’d, a.g.e., c. 2, s. 268; Buharî, a.g.e., c. 3, s. 95
Sonra da şu ayet-i kerimeyi okudu:
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَمَا مُحَمَّدٌ إِلاَّ رَسُولٌ قَدْ خَلَتْ مِن قَبْلِهِ الرُّسُلُ أَفَإِن مَّاتَ أَوْ قُتِلَ انقَلَبْتُمْ عَلَى أَعْقَابِكُمْ وَمَن يَنقَلِبْ عَلَىَ عَقِبَيْهِ فَلَن يَضُرَّ اللّهَ شَيْئًا وَسَيَجْزِي اللّهُ الشَّاكِرِينَ
Ve mâ muhammedun illâ resûl(resûlun), kad halet min kablihir rusûl(rusûlu), e fein mâte ev kutilenkalebtum alâ a’kâbikum, ve men yenkalib alâ akıbeyhi fe len yadurrallâhe şey’â(şey’en), ve se yeczîllâhuş şâkirîn.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
“Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce birçok peygamber gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse, siz ardınıza dönüverecek misiniz? (Dininizden dönecek veya savaştan kaçacak mısınız?) Kim ardına dönerse, elbette Allah’a hiçbir şeyle zarar verecek değil; fakat şükredip sabredenlere, Allah muhakkak mükâfat verecektir!”
Sadakallahul Aziym ÂLİ İMRÂN Suresi 144. ayet
Bu ayet-i kerime, Uhud Muharebesi’nde, “Muhammed öldürüldü!” şâyiası üzerine nâzil olmuştu. Ashap, onu belki yüzlerce, binlerce defa okumuş oldukları halde, o andaki teessür sebebiyle bir anda unutuvermişlerdi sanki!
İşte, yalnız metanetini muhafaza eden Hz. Ebû Bekir bunu unutmamış ve ashaba hatırlatmakla en büyük hizmeti ve vazifeyi ifa etmiş oluyordu.
Bu hitabe ve bu ayet-i kerimeyi hatırlamaları üzerine sahabeler, kendilerine geldiler. Bir anda toparlandılar ve şaşkınlıklarını üzerlerinden attılar.
Daha sonra Hz. Ebû Bekir, şu ayet-i kerimeyi okudu:
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِنَّكَ مَيِّتٌ وَإِنَّهُم مَّيِّتُونَ
“(Ey Resûlüm!) Elbette sen de öleceksin, onlar da ölecekler!”
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
(Ey Muhammed!) Şüphesiz sen öleceksin ve şüphesiz onlar da öleceklerdir.
Sadakallahul Aziym ZUMER Suresi 30. ayet
Metanetini yitirmeyen Hz. Ebû Bekir, bu hitabesiyle, o zamanki İslam cemaatine büyük bir hizmet ifa etmiş oluyordu.
Ashab-ı güzin artık Kâinatın Efendisinin bu dünyadan göçmüş olduğunu anlayıp kabul ettikleri gibi, Hz. Ömer de “Resûlullah ölmemiştir!” sözünü söylemekten vazgeçerek kendine geldi.
Evet; Medine, Medine olalı beri, Kâinatın Efendisinin kendisine teşrifiyle duyduğu sevinç kadar hiçbir sevinç duymamıştı. Şimdi ise, aynı Medine, en büyük hüzün ve keder ânını yaşıyordu; adeta, semâlarını hüzün ve kederden bir kara bulut kaplamıştı.
---oOo---
Breee trot tel Ga vur ka fir , Muhammed in ölmesiyle, Allah mülkünü ve saltanatini hakimiyetini kaybetmedi - Yine Allahligini Kaybetmedi - Yenilmiş de olmadi. nitekim akli olanlar anlar ki, ondan önce isa da ölmüşdü, yine bişey olmamişdi, yine ondanda önce Musa vardi, Musa da ölmüş dü, Musa ölünce, Allah ölmemişdi ki, bunu anlayacak kadardami aklin yok de li gavur, senin derdin ne de, Mehdi ile bu kadar ugraşirsin angggg gggguuuuuut.
---oOo---
Herkes "Ma Huluga Leh" Ne için gelmişse dünyaya onu yaşiyor, dedik demirin bükülmezligi, onun secde etmeye itirazindan olduki, işde azazil itiraz etdide o yüzden demir oldu, egilmez bükülmez demir oldu dedik. Herkesin bir elementi maddesi oldugu gibi, bir cibilliyatida onun sebzesi meyvasi, bir cibilliyatida onun TAHILI, bir cibillliyatida onun balik hali, sudaki hali, bir cbilliyatidia onun toprakdaki hali, börtü böcük hali, bir cibilliyatida onun havadaki hali, uçan cinsden olan kuş hali vardir, ve yine sifati olan bir hayvan hali vardir, yine elementi vardir madenleri vardir, gazlari vardir, öyle olunca Hz Hüseyinin cibilliyati olan AYVA meyvasidir ki
işde Hz Hüseyinde :
Cebrail Aleyhisselam cikininda ayva nar getirince Hüseyin ayvayi kapar, Hasan nari kapar, üzüm mehdiye kalir.
ve ayva öyle bir meyvadirki ona bogaz aligi denilir, yani işde o hz hüseyinin susuz son yutkunuşu ile canini teslim edişi. halbuki ayvanin suyu olmasina ragmen, insanin bogazini alir bazi ayvalar, işde o Hz. Hüseyinin ahirete geçerkenki susuzlugunu temsil eder, ayvayi yiyen hüseyin lik nedir tatmiş olur. ve ve mevsimnin ilk ayvasi dalindan düşünce, demek olurki o gün aşura, hz hüseyinin şehadet şerbetini icdigi gün. 30 Eylülde bizim hicret yolcumuz yola cikmiş, öyle olunca Muharremin 1 i perşembe gecesi yani 29 Eylül oluyor perşembe akşami oluyor ve 7 Ekim sabahi hanim bahcedeki ayvamizdan düşmüş bir ayva buldu. bizim dedigimiz aşura günü 6 Ekim perşembe düşmüşler . öyle olunca Namik Kemal Zeybek amca diyorki alelviler aşurayi iki gün sonra kaynatir cünkü hüseyinin şehid edildigi gün degil, iki gün sonra, hz hüseyin soyundan kalan son er, Hz Zeynel Abidininin ölmedigini ve yaşadigini ögrendikleri, iki gün sonra kaynatilir diyor. ve öyle olunca Hz Hüseyin muharremin onunda degilde 8 inde öldürülmüş olur ve iki gün sonrada aşura yani muhrremin 10 u dmek olur yani muharremin 10 u demek 10 taneden fazla peygamberin kurtuluş günüdür, öyle olunca muhammedinde soyunun kurtuldgu gün olmuş oluyor yani. 7 Ekim de bulduk ayvayi ve 6 ekimde düşmüş ve öyle olunca 6 Ekim 8 Muharrem olur ve iki gün sonra "8 Ekim 2016 demek = Muharremin 10 u" Demek olur. ve ayvanin bogaz alikligini giderip rahatca yemek için, her dilimin üstüne tuz yada şeker ekipde yiyiniz, o zaman bogaz aligi olup, yutkunmanizi engellemez inşallah. bu da bizim formülümüzdür. Armut ayva nar sonbahar meyvalari ve yazdan kişa dönüş ve soguklarin başlamasi gecenin uzamasi ve erken hava kararmaya başlamasi vakti ,ve yani zulumet ve karanlik vakti, hal böyle olunca, dünyanin ömrününde yin bir döngüsü olan sonbahar kiş arasina geldik, ve işde arap devletlerinde cikan fitneler, şimdide yeni suriye ve IRAKDA başlatilan bu yeni savaş, yeryüuzünde yani kuzey yarimküredeki sert rüzgarlarin esmesine sebeb oluyor, yani bu hüseyin zamaninda öyle sertki hüseyinin başini koparmiş. yani Ergin Ayva dalindan, bir sert rüzgar esiverince, hafif ermiş olaninin boynunu koparir ve düşüverir degilmi. öyle olunca, işde bir zalimin estirdigi bir sert rüzgar da Hak takdirinde olcak olandir yani. o sert rüzgarlar, işde ilk hüseyini canindan edeer, işde cibilliyat azizim cibilliyat, daha hala algilamayacakmisiniz, insanoglu halife yeryüzüne hailfe. sen nesin? kimsin? nerden geldin? nereye gidiyorsun? sifatin cibliyatin ne? ona bak "nefsini ve sifatini cibilliyatina erip bulan, rabbinede erip bulabilir" işde. ve bu fitneler yine neyi gösteriyor hak rüzgarinin bu sefer karanlikdan tarafa olupda estigini gösteriyor . ve allahin geceye ve soguka kişa da müsade verdigini gösteriyor, soguk kuzey rüzgarlarini, ve muhammed dediki bir vakit gelcekki
“ölen niye öldürüldüğünü, öldüren de niçin öldürdüğünü bilmez.”
Ebu Ümame (ra)'nin naklettiği bir hadiste Rasulullah (sav):
“Öyle fitneler olacak ki, o zaman kişi mü’min olarak sabahlayıp kafir olarak akşamlayacaktır. Ancak Allah’ın ilim vermek suretiyle ihya ettikleri müstesna “
buyurarak bilgili insanların hiçbir zaman fitnenin tuzağına düşmeyeceklerini haber vermiştir.
tefrikayı Rasulullah (sav) şöyle ifade eder: “Yahudiler 71 fırkaya, Hıristiyanlar 72 fırkaya ayrılacaklardır. Benim ümmetim ise 73 fırkaya ayrılacaktır. Bunlardan 72’ si cehennem de biri cennettedir. O da cemaat yani Ümmeti Necat veyahut Mehdi cemati dir .
(Hadis)
Cünkü mehdi aşikare peygamber olmadigindan, onun ümmeti denmez, onun zamanina erişipde ona tabi olanlara onun sözüne uyanlara Mehdi cemaati denilir.
Bir başka hadislerinde Efendimiz (sav) : “Kim cemaatten bir karış ayrılır, sonra da ölürse, cahiliyye ölümüyle ölmüş olur” buyurmuştur.
Burada bahsettigimiz cemaat Fetocularin cemaati degil tabiki
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“…Sizden kim Deccal’e yetişirse, ona Kehf suresinin ilk ayetlerini okusun. Deccal, Şam ile Irak arasında bir mevkide çıkar. Sağa gider ifsat eder, sola gider ifsat eder. Ey Allah’ın kulları! Sebat edin!”
Burda Saddam hüseyin zamaninda Irakda başliyan ilk savaşin, decalin cikma alameti oldugudur, ve fitne irakda başlayip saga sola gidecek, gittimi gitdi , ondan kurtulmanin yöntemi kehf suresinin önemli olan ayeti 10. Ayeti,orda diyorki rabbimiz kuran da kehf suresinde
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِذْ أَوَى الْفِتْيَةُ إِلَى الْكَهْفِ فَقَالُوا رَبَّنَا آتِنَا مِن لَّدُنكَ رَحْمَةً وَهَيِّئْ لَنَا مِنْ أَمْرِنَا رَشَدًا
Esteuzubillah
İz evâl fityetu ilâl kehfi fe kâlû rabbenâ âtinâ min ledunke rahmeten ve heyyi' lenâ min emrinâ raşeden.
Sadakallahul Aziym Kehf Suresi 10. Ayet
bu ayetin başindaki kelime fityetü degil fitnetü dür ve ayette buyruluyorki kehf ashabi dedilerki "Rabbimiz, fitne cikinca bizi Raşidin emrine ver" dediler.
Peygamberimiz buyurdular
" Ashab-ı Kehf, Mehdi‘nin yardımcıları olacaktır."
(Kitab-ul Burhan)
herkes bu Kehf suresi 10. ayeti okuyup, "Rabimiz dünyayi Raşidin emrine ver" diye dua etmedikce, ve gelip ona tabi olmadikca bu fitneler bitmez.
Peygamberimiz yine buyurdular:
"Hacer-i Esved'le Makamı İbrahim arasında ona (Hz. Mehdi (as)'a) biat ederler. "
(Sünen-i Ebu Davud, 5/94; El-Kavlu'l Muhtasa Fi Alamatil Mehdiyyil Müntezar s. 20)
Burdaki Hacer-i Esved mekkedeki hacer degil, biz daha önceki vaazlarda gezen yürüyen Hacer-i Esved in bulundugu yerdeki Mehdiden bahsettik, takip edenler bilecekdir, öyle mehdiyi mekkede falan beklemeyin, bu fitnelerde mehdi mekkeye falan gitmez, ve zaten o hac görevini ifa etdi bile, iki kere hac edip sünnetten şaşmak da olmaz.
Esteuzubillah
Rabbena atine min ledünke rahmeten ve heyyi i lene min emrine Raşeden.
Rabbimiz Dünyayi Raşidin emrine ver.
---oOo---
işde sistem sistem icinde, sistem sistem icinde, semaya bakinca, o mülk suresindeki ayeti ele alip, semaya bakinca, bunu görecekdir insanoglu, yani ey kafir ga vur, öyle mehdiyi öldürmeyi falan planlama onu öldürünce kainati falan ele geciremezsin, yine Allah i falan esir alamazsin. cünkü dedikya bizler kumlar icinde ki bir kum tanesiyiz, yani o gün bu vahdeti vücut görevi Hz Hüseyine verilmişdi, ve onun elinden almaya kalkakan yezid gavuru aldimi, alamadi, cünkü hüseyin bütün insanligi icinde barindan bir Vahdeti vücut bir kumuydu, yani bir sistemdi, onun hücreleri bütün insanligi temsil eiyordu, amma Allah onun icine girip vahdet yapiyordu, ancak onu zalim yezid şehid edince, bir üste gecince veya bir alta gecince Hz hüseyinde bir üst yildiz sistemine bagli idi, yani oda hüseyin olmadan önce, anne babasinin sistemindeki bir kum tanesi onlarin bir hücresi degilmiydi. emme elindeki emme kolundaki emme bacagindaki bir hücre idi, o erdi de hüseyin olmadimi? öyle olunca hüseyin ölünce, sistem cökmedi sadece bir üste cekilldi, bu sefer fatma ve ali sistemi, yanin onlarin icinde sadece bir kum onlarin icindeki vahdeti vücud olmadigi hali , vahdet degil yani, o sistemdeki ali öldürüldü, o da bir bir başka sistemin parcasi olan kum tanesi degilmiydi yine, semadaki yildizlar sistem sisteme bagli, ve sistmlerin bir cogu samanyolu denilen sisteme bagli, samanyolu, bir tane galaksi demek sadece, galaksilerden bir galaksi, galaksileri de toplayan bir büyük sistem var yine,......
Peki ALLAH Nerde? "Nerde ALLAH" hangi sistemdeki sen onu tutupda dövüvercen yada sövüvercen a geri ze kali gavur kafir.
Hocanin biri diyorki : size birisi, bir kötülük yaparsa, Allaha tevekkül edin ve hasbünallah deyin Allah havale edin diyor, cikmazlarin icinden bununla cikarsiniz diyor,
Tamam güzelde hoca, 3 haftadir ayni meseleyi anlatiyon haaala an gutlar anlamadi haala anlamadi. yani Allah yedirir doyurur amma, seni doyurmak için gökten öyle sofra inmez, Allah hücceti ile inip melekleri ile gelip sana aş keş pişirip, yada bugday ekip bicipde doyurmaz , ya nasil doyurur, ahmet amcada tecelli edip, vahdet gösterip, ahmet amca olur, ciftci ahmet amca olur bugday eker, sonra degmenci mehmet amca olur, o un yapar, sonra Amine teyze olur, o hamur yapar, sonra firinci ziya bey olur, o ekmek pişirir, ve hanimin veya anen fadime sultan olur, oda yemegini pişirip önüne koyarda, öyle riziklandirip doyurur seni, varmi başka yol, yukardan hun inen varmi, yooook öyleyse nasil oluyorda sen öyle tevekkül ediveripde, bütün işleri sen Allah a havale EDIYON BRE SALAK HOCA.
Muhammed Allah a karşimi ki
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Sizden her kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin. Eğer eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle düzeltsin, ona da gücü yetmiyorsa, kalbiyle düzeltsin (kalbiyle o kötülüge buğz etsin). Ve işte bu ise , imanın en düşük mertebesidir.”
( Hadis-i Şerif , Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 70)
Hangi tevekkülden bahsediyon sen ah mak hoca, hani muhammed niye kötülük yapana karşi tevekkül et dememiş de, böyle demiş demek yokmu? yoksa sen ah mak misin?
işde Allah, karinin haniminin eliyle doyurdugu gibi, yine bir kötülügüde falanci asker amca olur, yada polis amca olur hakim amca olur, eliyle koluyla düzeltir, yok asker ve polis degilse, o zaman biz gibi diliyle düzelten bir Alim olur, yine alimde degilsen, halkdan biriysen, o zaman bari bu iş, kötü bir iş de icinden de, ben bunu begenmedim de de kurtul, imanin kurtar, ahmak Türkiyeli, görmüyonmu bu catal kafa dünyanin başina ne coraplar örüyor, haala grömüyonmuda bunun yanlişina şak şak yapiyon ah mak, bu gidişat senin yarin imansiz gidecegine delildir. imanin en zayifi kötülüge karşi en azindan bugzedeninki dedi muhammed, senin bu kadarcikdami imanin yok bee ah mak.
---oOo---
Muharem hicret ve Üçüncüsü Allah olan iki dost ve Peygamber Efendimiz (s.a.s) Mağara Hikayesi
"Üçüncüsü Allah olan iki dosta kimse zarar veremez."
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ مَا يَكُونُ مِن نَّجْوَى ثَلَاثَةٍ إِلَّا هُوَ رَابِعُهُمْ وَلَا خَمْسَةٍ إِلَّا هُوَ سَادِسُهُمْ وَلَا أَدْنَى مِن ذَلِكَ وَلَا أَكْثَرَ إِلَّا هُوَ مَعَهُمْ أَيْنَ مَا كَانُوا ثُمَّ يُنَبِّئُهُم بِمَا عَمِلُوا يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّ اللَّهَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
E lem tera ennallâhe ya’lemu mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı), mâ yekûnu min necvâ selâsetin illâ huve râbiuhum ve lâ hamsetin illâ huve sâdisuhum ve lâ ednâ min zâlike ve lâ eksera illâ huve meahum eyne mâ kânû, summe yunebbiuhum bi mâ amilû yevmel kıyâmeti, innallâhe bi kulli şey’in alîm.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Allah’ın göklerde ve yerde olan herşeyi bildiğini görmedin mi? Üç kişi arasında gizli bir konuşma olmaz ki, onların dördüncüsü O (Allah) olmasın. Ve beş kişi (arasında gizli bir konuşma) olmaz ki, onların altıncısı O (Allah) olmasın. Ve bundan daha azı veya daha çoğu, nerede olurlarsa olsunlar, mutlaka O (Allah), onlarla beraberdir. Sonra kıyâmet günü, yaptıklarını onlara haber verecektir. Muhakkak ki Allah; herşeyi en iyi bilendir.
Sadakallahul Aziym MUCADELE Suresi 7. ayet
Peygamberimiz ve Hz.Ebubekir Sevr mağarasına yaklaştıklarında Peygamberimizin ayakkabısı parçalanmış mübarek ayağı kanıyordu. Hazreti Ebû Bekir, Kâinatın Sultanı’nı sırtına alarak mağaranın kapısına kadar getirdi.
Ay, her tarafı gündüz gibi aydınlatıyordu. Hz. Ebû Bekir, Peygamber Efendimiz’den (sas) müsaade isteyerek mağaraya önce kendisi girdi.
Maksadı, yılan, çiyan gibi haşerat varsa onları zararsız hale getirmekti. Mağaranın içinde her hangi bir haşerat görünmemekle beraber duvarlarda yılan delikleri vardı.
Ebu Bekir, (ra), gayet iyi bir kumaştan dikilmiş olan gömleğini hemen üstünden çıkartıp parçalayarak bu delikleri tıkamaya başladı. Az sonra bütün delikleri tıkamış fakat yere yakın noktadaki birine çaput yetmemişti.
Bu son deliği de ayak tabanı ile kapattıktan sonra Resulullah’ı içeriye davet etti.
Çok yorgun düşmüş olan Sevgili Peygamberimiz, arkadaşının dizine başını koyarak uyumaya başladı. Efendimiz (sas) uyurken bir yılan, dışarıya çıkacak başka hiçbir delik bulamayınca içeriden Hazreti Ebû Bekir’in ayağını soktu. Ebû Bekir’in canı öylesine yandı ki kendini ne kadar sıktıysa da zehirin etkisinden göz yaşlarını tutamadı. İstemeden akan damlalardan bir ikisi de Efendimizin mübarek yüzünü ıslattı.
Peygamberimiz(s.a.v.) hemen uyandı ve mağara arkadaşına niçin ağladığını sordular.
- “Yılan”dedi Hazreti Ebu Bekr. Ayağımı yılan soktu ya Resulallah!”
Sevgili Peygamberimiz, yaraya mübarek tükrüklerinden birazcık sürdüler; acı derhal dindi.
Bu esnada Peygamber Efendimizin peşindeki Allah düşmanları Ebu Kürz ve yanındaki insanlar Sevr Mağarasına çıkan izleri tesbit etmiş geliyorlardı… Mağara ağzına gelen bir örümcek, çok kısa bir zamanda kapıyı ağları ile tamamen örttü. Sonra bir güvercin, bu ağlara hemen bir yuva yaptı; yuvaya yumurtladı ve üzerine yattı. Ve kapının önünde âniden bir ağaç yükseliverdi.
Derken, Allah düşmanları, yirmi metre kadar yaklaştıklarında sesleri işitilmeye başlandı. Sesler yaklaşınca Hz. Ebû Bekir çok üzüldü ve göz yaşlarını tutamadı.
Peygamberimiz (sas): “Niçin ağlıyorsun?” deyince:
-”Ya Resulallah! Korkum kendim için değil. Şayet size bir zarar gelirse İslâm dîni mahv olur.” Efendimiz Hz. Ebu Bekir’i teselli ederek:
-”Hayır, üzülme. Allah bizimle beraberdir.” dedi.
Hz. Ebû Bekir tekrar:
“İşte mağaranın ağzına dayandılar; eğilseler bizi görecekler.” deyince
Peygamber Efendimiz (sas) Allah’a karşı büyük bir tevekkül içinde Rabbinin korumasından en ufak bir ümitsizliğe düşmeden arkadaşına cesaret veriyor ve:
“Üçüncüsü Allah olan iki dosta kimse zarar veremez.” diyordu.
Ebu Kürz, şaşkın ve neş’esi kaçmış bir şekilde:
“İzler buraya kadar. Ya yere girdiler, ya da göğe uçtular. Garip, çok garip!.” deyince biri:
“Ee! Belki içerdedir… diye fikir yürüttü.
Bunun üzerine Ümeyye bin Halef şöyle dedi:
-”Dediğin söze bak! Güvercin, biz yaklaşırken uçtu. Yumurtaları da yuvada sapasağlam. Bu örümcek ağı, belki Ebû’l-Kâsım’ın doğumundan evvel bile vardı. Şayet mağaraya girmiş olsalardı ağ bozulmuş, yumurtalar da yere düşmüş olurdu.”
Bütün hepsi ayaklarının altında yuvarlanan taşlarla birlikte çekip gittiler. Kâfirlerin bütün ümidleri kırılsın ve aramaktan vazgeçsinler diye Peygamber Efendimiz (sas) mağarada üç gün üç gece daha kaldılar. Mağaradan sağ salim çıkabilecekleri fikrine sahip olduklarında Efendimizin talimatı ile Âmir ve Abdullah adında iki sahabi birer deve getirdiler. Bir deveye bu ikisi binerek yol göstermek için öne düştüler; diğerine de Peygamberimiz binerek arkasına da Hz. Ebû Bekir’i aldı ve Medine’ye doğru hicretlerine devam ettiler…
----------------
Hocanin biriside diyorki: iyilige mahallenden başliyacan ailenle kardeşinle komşun ile iyi olcan diyor .
Evet hocam haklisin, cekirdek güzelse, meyvada güzel olur, cekirdek aile ve efradin ise, o zaman sen iyiligi yaymaya icden başliyacan, fakat sen diyorsunki, sana kardeşin kötülük etse bile "hayir ben kötülük etmeyecen, ve iyi olcan" diyecen diyorsun. bu olmadi hocam.
cünkü habil kabile "sen bana elini kaldirsanda, ben sana elimi kaldirmam" dedi. Ne oldu? sonunda Kabil kayayi Habilin başina vurdu öldürdü gecdi, ve dünya düzeldimi artik, o iyi olunca, habil adam oldumu? hayir bilakis dahada güclendi trottel oldu, kizida aldi kacdi, ve calgi cengi, zina, küfür, eglence ondan türedi, kötülügün babasi oldu. Eger birisinin cibilliyati kötü ve cirkin olarak yaratildiysa, bilki, o mikrop ise, mikropa "aman, canim, kuzum" deyip okşamak la o adam olmaz, o yine mikrop, yine mikropdur. istersen senin eline bir şiringa grip mikropu verelim, sen ona, "BALIM, cicegim, dalim ,kuzum,canim, cigerim" de sev ve "bak, sen bana el kadirsanda, ben sana el kaldirmam." de dur. ve sonra onu sana şiringalayalim, o senin dediklerin, hic ona tesir etmişmi bakalim bakalim. sen hasta olcanmi, yoksa olmaycanmi bakalim, mikrop mikroptur kardeşim. ve zaman isa ile Mehdi zamani ve isa dediki "Göze göz, dişe diş" eger onun şeriatina bu uyuyorsa, mehdininde şeriatina uyar, yok öyle "vursan, boynum kildan ince" laflari, vurana iki kere de ben vururum . sende bunu anla tamammi hocam, iyiligi nerde kullanacan iyi düşün, yanliş bilgi yanliş ellerde harcanir gider.
أَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
'' Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! ''
--oOo---
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 18 Ekim 2016 Salı
Original Kar © glan
Hasbiyallah veya Hasbünallah veya Surullah Nedir?
(Kar©glanin 10 Ekim 2016 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
الَّذِينَ اسْتَجَابُواْ لِلّهِ وَالرَّسُولِ مِن بَعْدِ مَآ أَصَابَهُمُ الْقَرْحُ لِلَّذِينَ أَحْسَنُواْ مِنْهُمْ وَاتَّقَواْ أَجْرٌ عَظِيمٌ الَّذِينَ قَالَ لَهُمُ النَّاسُ إِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُواْ لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ إِيمَاناً وَقَالُواْ حَسْبُنَا اللّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ فَانقَلَبُواْ بِنِعْمَةٍ مِّنَ اللّهِ وَفَضْلٍ لَّمْ يَمْسَسْهُمْ سُوءٌ وَاتَّبَعُواْ رِضْوَانَ اللّهِ وَاللّهُ ذُو فَضْلٍ عَظِيمٍ
Ellezinestecâbû lillâhi ver resûli min ba’di mâ asâbehumul karh(karhu), lillezîne ahsenû minhum vettekav ecrun azîm. Ellezîne kâle lehumun nâsu innen nâse kad cemeû lekum fahşevhum fe zâdehum îmânâ(îmânen), ve kâlû hasbunâllâhu ve ni’mel vekîl. Fenkalebû bi ni’metin minallâhi ve fadlin lem yemseshum sûun, vettebeû rıdvânallâh(rıdvânallâhi), vallâhu zû fadlin azîm.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Onlar yaralandıktan sonra da Allah’ın ve Peygamberinin davetine uyan kimselerdir. Onlardan güzel davranıp iyilik edenlere ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlara büyük bir mükâfat vardır. Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine, “İnsanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun” dediklerinde, bu söz onların imanını artırdı ve “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!” dediler. Bundan dolayı Allah’tan bir nimet ve lütufla galibiyet ile geri döndüler ve Allah’ın rızasına uydular. Allah, büyük lütuf sahibidir.
Sadakallahul Aziym ALİ İMRAN Suresi 172. - 173. ve 174. Ayetler
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
قُلْ حَسْبِيَ اللَّهُ
kul hasbiyallâhu.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
De ki: “Allah bana yeter!
Sadakallahul Aziym ZUMER Suresi 38. ayetten pasaj
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
فَإِن تَوَلَّوْاْ فَقُلْ حَسْبِيَ اللّهُ لا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ
Fe in tevellev fe kul hasbiyallâh(hasbiyallâhu), lâ ilâhe illâ hûve, aleyhi tevekkeltu ve huve rabbul arşil azîm.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Bundan sonra eğer onlar dönerlerse, o zaman onlara şöyle de: “Bana, Allah yeter (kâfidir), O’ndan başka ilâh yoktur. Ben, Allah’a tevekkül ettim (güvendim). Ve O, azîm arşın Rabbidir.”
Sadakallahul Aziym TEVBE-129. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
فَسَيَكْفِيكَهُمُ اللّهُ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Feseyekfikehumullahu, ve huves semiul alim.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Allah, onlara karşı seni koruyacaktır. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 137. ayetten pasaj
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
İbrahim aleyhisselam ateşe atılırken, “Hasbiyallahü ve ni’mel vekil” (Bana Allah’ım yetişir, O ne iyi yardımcıdır) dedi.
( Hadis-i Şerif ,Hatib )
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Allahü teâlâ, Davud aleyhisselama şöyle vahyetti:
Bir kul, kullara değil de bana ihlasla tevekkül ederse, herkes ona tuzak kursa, ona mutlaka bir çıkış kapısı açarım. Bir kul da bana değil mahluka güvenirse, bütün yükseliş sebeplerini keser ve çöküş yollarını kolaylaştırırım.
( Hadis-i Şerif , İbni Asakir )
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
Hasbünallahdaki sesiz harfler o kelimenin arapca harfleridir öyle olunca "hsbn" ve "ketebe beteke" kurali vardir evir cevir başka bir mana, halbuki kök ayni, amma cevirdikce evirdikce başka manalar ortaya cikar arapcada dedik, ve böyle olunca "hsbn" hesab hasib en iyi hesap yapan demek olur, ve bunu cevirirsek bu sefer "hsbn" mesela "shbn" yani sahaben yani ashabin seni en iyi koruyacakdir manasi ortaya cikar, yani muhammedi en iyi koruyan ashabi degilmiydiki, yani ellerini onun önüne siper edipde iki elini yitiren "Allahin iki eli yedullah" yada "ubeydullah" lakabi alan onun eshabi degilmiydiki, yine diger eshabida ayni şekilde onu en iyi koruyanlar oldu, ve öyle olunca güneşimiz cevher olunca, onu ilk etrafin daki, ayni göz ceperi gibi saniyede 33 tur atan merkür gibi, veya saniyede dünyanin etrafini 24 defa dönebilen şeytan aleyhillane yani jupiteri temisleden THOR ve THURSDAY yani jupi demek yani jupiter burclu yani oglak burclari gibi veya merkür demek mitwoch haftanin ortasi demek ve diyorlarki merkür demirden demirden olsaydi merkür thursaday olmazmiydi, Halbuki THURSADAY kizgin boga oglak burcu ve haftanin perşembe gününü temsil eden jupiterin günü degilmi, yani KECi BURCU VE O iLLUMINATI SEMBOLU OLAN KECi KAFASI VEYA şeytanin temsili olan kafa, öyle olunca jupiterde yine güneşimizi korumakla görevli olan onun müslüman olmuş olan şeytani olmazmi, bunun manasida hani demişdiya muhammed
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
-Herkesin bir şeytanı vardır.
Ashabı o zaman sordular
-Senindemi Ya Rasulallah?
- Evet benimde, fakat benimki müslüman oldu (veya Benim şeytanım, bana teslim oldu.) buyurdular.
( Hadis-i Şerif , Tirmizi, A. Müsned)
öyle olunca güneşe yaklaşincami sifir noktasi, yoksa uzaklaşincami diye bir soru ortaya cikar, cünkü jüpiter uzakdaki gezegen, halbuki merkez güneş ve varligin dogdugu yerse, ve yokdan var olan yerse, o zaman güneşimiz ilk var olan, ve sifrin bire döndügü yer, yoklukdan karanlikdan aydinliga geciş noktasi, ve öyle olunca bütün kainatin ve varligin var olma sebebi olan nokta, yani Muhammed ve onu korumakla sorumlu ise, yine en yakinlari, en yakindaki merkür, en yakin. sonra venüs. sonra dünya. ve ay sonra mars,... devam ediyor, öyle olunca Allah göz yaratmiş, gözün hemen yanina göz kapagi koymuş, onu korusun diye, yani göze iki veyada 3 arkadaş ashab vermiş, yani sahabe vermiş, kapak, kirpik ve kaş, yine insana ciger ve yürek vermiş, onu korusun diye hemen ona arkadaş, 12 kaburga vermiş deyince, dank etmesi lazim kafanizda, haa 12 li kim var, yakup ve yusuf, öyle olunca gögüs bölgesindeki 12 kaburga, yakup ve yusuf makamini temsil ediyor demeniz lazimdi, dedinizmi ben demeden önce, hayir. peki öyleyse deyin o zaman, yani işde bütün peygamberler bu kainati korumakla yani yürüyen kainat, insan denen halifeyi ashablariyla bereber korumakla görevli birer melek ordusu demek olur. ve öyle olunca, insanin korunmasi ise kainatin korunmasi demek olur, ve öyle olunca, yine gögüs kafesinin üstünde iki tana et yastik, meme, yani airbag yastigi yaratmiş, peki onlar kim? yine dişler 32 tane, ve onlari korusun diye iki tane dudak, airbag yastigi vermiş, kim onlar, dedik daha önceleri, adem ve evlatlari dedik, ve onlari söz incitir kirar, iki dudagindan cikacak olana dikkat et diyor rab, yani adem oglunu söz yikar, her derde belaya katlanirda, bir söz yigidi yikar, öyle olunca insan duygulu varlik, onun duygusunu bozmamak lazim. ve öyle olunca jüpiter uzakda olmasina ragmen, nasil oluyorda sifira yakin oluyor peki deyince, jupiter ise 12. ay ve ocak burcu ve 12. ayin yani aralagin sonu demek, senenin sonu demek, son yani hudut oglakda bitip oglakda başliyor, öyle olunca en uzak, yani kiş burcu olmaasina ragmen, en yakin yani sona en yakin oldugu için, sifra yakin yani ayni saat 00:00 gibi son yani yahutta 24:00 gibi yani son 24 müş, peki kimde? ay burclu kimsede son tabanca, hatta 24 olmaz, 23:59 dan sonra 00:00 olur degilmi, öyle olunca ay burclu kimselerin son haddi 23,59 lu tabanca, yine siz artik jupiyi ve digerlerini düşünün ondan sonra, ocakda başliyan oglak ise 1 li, isa ocak 1 isanin dogumu, öyle olunca isa yi hadım etmeye kalkan yine bu gavurlar ve onun penisilin olmasina sebeb olmuşlar, tabancasi 24 lü, ve varken, yok olmasina sebeb olmuşlar yani, işde o yüzden isanin dogumu hiristyanlarca 24 aralik diye kutlanir, ve fakat hadim etmişler, önünü kesmişler carmihdayken, ola ola, kala kala bir kalmiş, ve ocak 1 demek isa demek, miladi yilbaşi, ve penisilin bakterisi, birli varlik demek, en kücük pipili varlik demek, penis silin silin (ince kücük) penis öyle olunca, hani dedikya, şeytan aleyhillanenin itiraz edipde secde etmemesi, onun demir olmasini sagladi. demir o yüzden kolayca egilip bükülmez, amma daha cook sonralari davud ve süleyman tarafindan, onada egilmesi ögretilmiş, ve ondan sonra demir dünyamizda işlenip kullanilmaya başlamiş dedik, işde herkesin hayat serencami, onun maddesinin ne olcagini da ispat etmiş oluyor ,ve deniyorki hadisde
En büyük makam, Allahü teâlânın sevgisine kavuşmaktır. Hasbiyallah, Allah bana yetişir, kâfi gelir demektir. İbrahim aleyhisselam, ateşe atılırken, Hasbiyallah ve ni’mel vekil dedi ve kurtuldu. Allahü teâlâ, Davud aleyhisselama şöyle vahyetti:
(Bir kul, kullara değil de bana ihlasla tevekkül ederse, herkes ona tuzak kursa, ona mutlaka bir çıkış kapısı açarım. Bir kul da bana değil mahluka güvenirse, bütün yükseliş sebeplerini keser ve çöküş yollarını kolaylaştırırım.)
[İbni Asakir]
ve yine Hz Osman'ın şehit edilirken şehadet kanının damladığı süre Bakara süresi'nin 137. ayet-i kerimesidir.“Bana dünyadan üç şey sevdirildi: Açları doyurmak, çıplakları giydirmek ve Kur’an okumak.” diyen Hz. Osman (ra), tam bir Kur’an-ı Kerim âşığıydı.
Halifeliği döneminde isyancıları zor kullanarak bertaraf etmeyi teklif edenlere, “Benim için kan döküldükten sonra ölmektense kan dökülmeden önce mazlum olarak ölmeyi tercih ederim.” diyordu. Oruçlu olduğu bir gün, evinde Kur’an okurken mazlûmen şehîd edildi. Aziz şehidin mübarek kanı, okumakta olduğu Mushaf’taki “... Onlara karşı Allah sana kâfidir. O, her şeyi işiten ve bilendir.” (Bakara, 137) ayet-i kerimesi üzerine damlamıştı.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
فَإِنْ آمَنُواْ بِمِثْلِ مَا آمَنتُم بِهِ فَقَدِ اهْتَدَواْ وَّإِن تَوَلَّوْاْ فَإِنَّمَا هُمْ فِي شِقَاقٍ فَسَيَكْفِيكَهُمُ اللّهُ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Fe in âmenû bi misli mâ âmentum bihî fe kadihtedev ve in tevellev fe innemâ hum fî şikâk fe se yekfîke humullâh (humullâhu), ve huves semîul alîm.
Bundan sonra eğer onlar da, sizin O'na (Allah'a) îmân ettiğiniz gibi îmân etselerdi o takdirde hidayete ermiş olurlardı. Ve eğer dönerlerse (yüz çevirirlerse), böylece o taktirde onlar, sadece bir ayrılık içinde olurlar (Allah'ın yolundan ayrılmış olurlar). Allah, (onlara karşı) sana kâfi gelecektir. O, en iyi işiten ve en iyi bilendir.
Sadakallahul Aziym Bakara Suresi 137. Ayet
Bu ayetlerdeki Allah koruyucu olarak yeter manasindaki bu hasbunallah ayetleri neden onlarda hukuk etmemiş o zaman, osman şehid olurken, isa carmiha gerilip pipisi kesilirken, yine hz hüseyin ve kerbelaya geldik bugünler muharrem ayi ve aşura kerbela haftasi, o zaman onlar şehid olurken Allah neredeydi tatilemi cikmişdi diyesi geliyor insanin degilmi? yine bu günlerde yurdumuzda onlarca askerimiz polisimiz yine şehid veriliyor, nedir bunlarin hali, Allah nerde deyince, işde isa nin penisilin olabilmesi için 24 lü tabanca ile dogup 24 lü olmasi yetmiyor, yani 12 ay ve oglak burcunun bir ucu 24 lü tabanca aralik da, diger ucuda yeni sene ve ocak ayi ise, 1li tabanca var onun bir ucundada. penisilin olabilmesi için, onun tabancasinin elinden alinmasi lazimmiş degilmi, öyle olunca o penisilin olacakmiş degilmi, yani ocak 1 olabilcekmiş degilmi, yine el evvel Allah, yani sayilar sifirdan sonra bir ile başlar, sonra en büyük sayilarda mesela milyon demek, milyon tane bir demek olunca, el Ahirde Allah, en kücük 1 oldugu gibi ,en büyükde yine bir, yani isa hem en kücük iken, hemde en büyük, 23:59 da o yine yani, zaten bu konuda
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
(Kader, tedbirle, sakınmakla değişmez.)
[Taberani]
Bunu iyi bilen hazret-i Hasan ve hazret-i Hüseyin, Levh-i mahfuzda kaderlerini gördükleri için mübarek dedelerinden yardım istemediler. Peygamber efendimiz sevgili torunlarına, hazret-i Ali de oğullarına, yardım istense gerekli yardımı yapmazlar mıydı? Elbette yardım eder, çocuklarını tehlikeden korurlardı. Kaderlerini bildikleri için yardım istemediler.
Müslüman, dinin emrine uyarak tedbir alır, ama tedbirine güvenmez, takdir ne ise o olacağına inanır. Tedbire güvenmek tevekkülü bozar. Tevekkül, kalbin, her işte, Allahü teâlâya itimat etmesi, güvenmesi demektir.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Tesiri sebeplerden bilip, Allahü teâlânın kuvvetiyle tesir ettiklerini bilmeyenler sapıktır. Sebeplere tesir kuvvetini Allahü teâlânın verdiğine inanan ise, hak yola kavuşmuş olur. Her iki tehlikeden kurtulmuş olur. (Mektubat, 1/110)
Tedbirini aldıktan sonra, Allahü teâlânın takdirine bağlanan, tevekkül sahibidir.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ خُذُواْ حِذْرَكُمْ فَانفِرُواْ ثُبَاتٍ أَوِ انفِرُواْ جَمِيعًا
Yâ eyyuhâllezîne âmenû huzû hızrakum fenfirû subâtin evinfirû cemîâ.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ey iman edenler! (Düşmana karşı) tedbirinizi alıp, küçük birlikler hâlinde, yahut topluca savaşa gidin.
Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 71. ayet
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Şu beş şey imandandır: Allah’a teslimiyet, kaderine rıza, işini Allah’a havale etmek, ona güvenmek, musibete sabır.
( Hadis-i Şerif , Bezzar)
Kaza ve kaderimizi, başımıza gelecekleri bilmediğimiz için, tedbir almak gerekir. Tedbir almak, sebeplere yapışmak dinimizin emridir.
(Dürer, Redd-ül-muhtar, Dürer, Kuduri, Mebsut)
Tedbir almak tevekküle aykırı değildir. Sebeplere yapıştıktan sonra tevekkül edilir. Devesini dışarı bırakıp tevekkül ettiğini söyleyen birisine,
mescide gelip devesini baglamadan boşa birakipda mescide giren bir müslümana sordu
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
-Ne ile Geldin?
- Devem ile.
-Deveni ne yaptin? diye sordu o da cevaben
-Allah tevekkü ettim veyada Allah ve peygamberine emanet ettim. dedi onun üzerine peygember aleyhisselam
-Deveni bağla, ondan sonra Allah’a tevekkül et. buyurdu.
(Tirmizi)
Bir başka hadis-i şerifte de, (Akıllı olan kimse tedbir alır) buyuruldu. Tedbir almamak kibirdendir. Tedbiri almalı, ama istenmeyen bir durum meydana çıkarsa, Allah’a tevekkül etmeli.
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
(Tedbir almakta acizlik gösterme! Tedbire rağmen bir işe gücün yetmezse, “Hasbiyallahü ve ni’mel-vekil” de!)
[Buhari]
Ebu Eyyub-el-Ensari, Hasan ile Hüseyin’in Resulullahın huzurunda oynadıkları sırada huzurlarına girince, (Ya Resulallah, bunları çok mu seviyorsun?) diye sordu. Peygamber efendimiz de, (Nasıl sevmem! Bunlar benim dünyada öpüp, kokladığım iki reyhanımdır) buyurdu.
Reyhan kokusu ile meşhur feslegen bitkisidir öyle olunca onlar (Hz Hasan ile Hz Hüseyin) iki reyhan ise iki koku iseler, onlar nereyi temsil ediyor vücutta, neden ikiside şehid oldular, deyince onlar şehid olurken allah neredeydi diyesi geliyor insanin, ve öyle olunca reyhan koku ise, koku burundan koklanir, ve koku alma duyusu burundadir, ve cennetin şehidlerin girecegi kapisina Muhammed Reyyan veya Reyhan kapisi diyor.
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Her amel sahibi için ayrılan bir kapı vardır ki, onu işleyen kimse, Cennetine o kapıdan çağrılır.”
(Müsned, II/449)
Cennetin sekiz kapısı vardır: Salat, Cihad, Reyyan(Reyhan), Sadaka (Zekât), Hac, Af, Eymen (Sağ, mübarek) ve Zikir-İlim kapısı.
yani işde cenneti Adn denen cennetin kainattaki baş kismi oldugunu cokca kere yazdik söyledik, ve öyle olunca ordaki burun ise reyyan veya kokularin girdigi kapiyi temsil ediyor ve kokular birde hava o kapidan kainata veya cennete ve vücuda dahil olur, ve onun iki kapisi vardir yani burun iki deliklidir, yani hasan ve hüseyini temsil eder, onlarin koku olmasi için işde gül koklanmak için kesilir, rengini de kandan almişdir, cünkü biz bir zamanlar mor gül satin aldik, dikdik fakat gül mor acmiyor, hafif pembe aciyor, megerse ögrendikki mor gül, dibine mavi gübre dökünce, onun rengi boyasini su ile yutan pembe gül, mavi ile birleşince meger öyle mor oluyormuş, yani dogal mor renkte gül yokmuş ögrenmiş olduk, işde hakiki kirmizi gülde rengini, altina damlamiş şehit kanindan alir, yani yere dökülmüş kanlari toplayan güle, kirmizi gül deniyor, yani öyle olunca, kirmzi gül, işde muhammedin ermiş meyva vermiş hali, yani muhmmed gül kokardi diyorlar, be azizim, insan yediginden kokar, sogan ye sogan kokar, gül yersen kokulu gül, veye gül yagi icersen terin gül kokar, bizim kar yagdirmak için sütün icine mis katindaki ögrettigimiz hikmetin sadece bir kismida bu sebebdendir yani, sen önce yemesini icmesini ögren ey insan demekdir bu, ve insan ya yediginden ya icdiginden, yada kokusunu icine aldigindandir. kötü koku icine alanda kötü kokar tabikine. öyle olunca, reyyan veya reyhan kapisi burundur ve onlarin ikiside şehiddir, ve şehid olmak kokcak kadar ermek demekdir, her cicek koku vermez, koku veren varsa onlar şehidlerdir, onlar işde parfümeri ve mis sanayisindeki kokuyu oluştururlar, yani senin madenin ne azizim, sen ona bak.
ve işde Zikri Raşidi evradimizi ve Raşidi tarikatimizin intisab duasini yayinladik, ve yani tarikata girmek için ne yapmak lazim yazdik, ve yani intisab duasi kirk gün okununca, yani 40 gün ardi ardina olmasi şart degil, 30 gün okudun, iki gün okuyamadin, tamam iki gün sonra devam et taaa 40 oluncaya kadar, kirk olunca senin gücün bu tarikata girmeye yeter demek olur, ve girince birinci siniflar için Raşidi zikirlerinin sadece o "hizbül kebir" i tek bir defa baştan aşagi günlük okunur, yani o onlu tekrar edilenleri, birinci siniflar sadece bir defa okur, yani düz baştan sona bir defa günlük okuyabilenler, ve bu onda ahlak olunca, en az 40 gün sonra ikinci sinif için başvurabilirler, ve ikinci sinif o 10 defa tekrar edilcek denilen yerleri 2 defa tekrar edecek olan siniflar, yani işde bunun sebebine gelince, suya atilan bir taş öyle bir dalga oluştururki halka halka, ilk halka, ikinic halka, işde sur ve kale, bu duamizdir, ve bir defa okuyan etrafina bir tane kale ve sur ördü demek olur, ikinci siniflar iki kaleli, iki surlu. 3, 3lü ve en son 10 surlu bir sistem oluştururuz, bunun manasida, ilerde sizler farzlarin yaninda yapilan on haslet kazanirsiniz, ve onlar müstehab sünnet ve mübah gibi güzelliklerdir, ve şeytan size savaş acinca, en diş kaleye gelir, ve sizin bir kaleniz varsa namaz ve farzlarin dişindaki sünneti calinca, iceri ve farza girer, yani tek kaleli sünnetli sofi, yani sünnetleri eda eden sofidir. yine iki kaleli ikinci sinif sofiler, farzlari yapar sünnetlerin cogunuda bilir ve yapar, ve sonra mekruhlardanda kacinirlar, öyle olunca farz cevher, ve ic merkez, güneş gibi, sünnet onu koruyan göz kapagi gibi, sonra kirpik yani, mekruhlari terk gibi,sonra kaş yani müstehablar gibi,......
yani surullah demek işde kainati ve dini koruyan edeb ve ahlaklar demekdir, yani "namaz dinin diregidir" ve namazi ne korur? işde sünnetler vacipler,........
Rabbim, Sofilerimi ve Askerlerimi kalelerini surlarini koruyanlardan eylesin.
--oOo---
أَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 10 Ekim 2016 Pazartesi
Original Kar © glan
Gaybın anahtarları yalnızca Allah ın katındadır
لايعلم الغيب إلا الله
(Kar©glanin 5 Ekim 2016 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَعِندَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لاَ يَعْلَمُهَا إِلاَّ هُوَ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَمَا تَسْقُطُ مِن وَرَقَةٍ إِلاَّ يَعْلَمُهَا وَلاَ حَبَّةٍ فِي ظُلُمَاتِ الأَرْضِ وَلاَ رَطْبٍ وَلاَ يَابِسٍ إِلاَّ فِي كِتَابٍ مُّبِينٍ
Sadakallahul Aziym EN'AM-59 ayet
Ve indehu mefâtihul gaybi lâ ya’lemuhâ illâ huve, ve ya’lemu mâ fîl berri vel bahr(bahri), ve mâ teskutu min varakatin illâ ya’lemuhâ ve lâ habbetin fî zulumâtil ardı ve lâ ratbin ve lâ yâbisin illâ fî kitâbin mubîn
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Gaybın anahtarları yalnızca O’nun katındadır. Onları ancak O bilir. Karada ve denizde olanı da bilir. Hiçbir yaprak düşmez ki onu bilmesin. Yerin karanlıklarında da hiçbir tane, hiçbir yaş, hiçbir kuru şey yoktur ki apaçık bir kitapta (Allah’ın bilgisi dâhilinde, Levh-i Mahfuz’da) olmasın.
Sadakallahul Aziym EN'AM-59 ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
قُل لَّا يَعْلَمُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ الْغَيْبَ إِلَّا اللَّهُ وَمَا يَشْعُرُونَ أَيَّانَ يُبْعَثُونَ
Kul lâ ya’lemu men fîs semâvâti vel ardıl gaybe illâllâh(illâllâhu) ve mâ yeş’urûne eyyâne yub’asûn
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
De ki: “Göktekiler ve yerdekiler gaybı bilemezler, ancak Allah bilir. Onlar öldükten sonra ne zaman diriltileceklerinin de farkında değildirler.”
Sadakallahul Aziym NEML Suresi 65. ayet
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Geçmiş ümmetler içinde vukuundan önce bazı gaybları haber veren keramet ehli zatlar var idi. Ümmetimden de Ömer onlardandır."
( Hadis-i Şerif , Buhari, Müslim)
Evet, Allah’tan başka gaybı kimse bilemez. Bilir demek küfürdür. Bir gün Resulullah efendimizin devesi kayboldu. Münafıklar bunu fırsat bilip, (Hani göklerden, Cennetten, Cehennemden bahsediyordu. Kaybolan devesinin yerini bile bilmiyor) dediler. Münafıkların bu sözü Resulullah efendimize ulaşınca,
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Yine Buyurdular
"Vallahi ben ancak Rabbimin bana bildirdiklerini bilirim. Şu anda Rabbim, bana devemin nerede olduğunu bildirdi. Devem, şu anda falanca yerdedir."
buyurdu. Tarif edilen yere gidip deveyi bir ağaca bağlı olarak buldular.
( Hadis-i Şerif , Mevahib-i ledünniyye)
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
5 Bilinemeyen (Mugaybati Hamse) diye bilinende gecenler
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِنَّ اللَّهَ عِندَهُ عِلْمُ السَّاعَةِ وَيُنَزِّلُ الْغَيْثَ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْأَرْحَامِ وَمَا تَدْرِي نَفْسٌ مَّاذَا تَكْسِبُ غَدًا وَمَا تَدْرِي نَفْسٌ بِأَيِّ أَرْضٍ تَمُوتُ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ
İnnallâhe indehu ilmus sâati, ve yunezzilul gayse, ve ya’lemu mâ fîl erhâmi, ve mâ tedrî nefsun mâzâ teksibu gaden, ve mâ tedrî nefsun bi eyyi ardın temût(temûtu), innallâhe alîmun habîr
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Kıyametin ne zaman kopacağını yalnız Allah bilir. Yağmuru nereye, nasıl ve ne kadar yağdıracağını da yine O bilir. Rahimlerde olanın iyi, kötü, ölü, diri, müslüman, kâfir vs. nasıl olacağını da yine O bilir. Hiçbir kimse yarın başına ne geleceğini sevgi mi, nefret mi, günah mı, sevap mı, kâr mı, zarar mı bilemez. Yine hiçbir kimse yeryüzünün hangi parçasında ve nasıl öleceğini de, asla bilemez. Herşeyi bilen ve herşeyden haberdar olan, yalnızca Allah'tır.
Sadakallahul Aziym LOKMAN-34 ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
عَالِمُ الْغَيْبِ فَلَا يُظْهِرُ عَلَى غَيْبِهِ أَحَدًا إِلَّا مَنِ ارْتَضَى مِن رَّسُولٍ فَإِنَّهُ يَسْلُكُ مِن بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهِ رَصَدًا لِيَعْلَمَ أَن قَدْ أَبْلَغُوا رِسَالَاتِ رَبِّهِمْ وَأَحَاطَ بِمَا لَدَيْهِمْ وَأَحْصَى كُلَّ شَيْءٍ عَدَدًا
Âlimul gaybi fe lâ yuzhiru alâ gaybihî ehadâ, İllâ menirtedâ min resûlin fe innehu yesluku min beyni yedeyhi ve min halfihî raşadâ.Li ya’leme en kad eblegû rısâlâti rabbihim ve ehâta bimâ ledeyhim ve ahsâ kulle şey’in adedâ.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
O , gaybı bilendir, gaybını Resûllerden razı oldukları (tasarruf rızasına ulaşmış olanları) hariç, hiç kimseye izhar etmez (açıklamaz). O taktirde, muhakkak ki O (Allah), onların önünden ve arkasından yol gösterici mürşidler sevkeder ki , Gerçekten de Rablerine elçilik yaptıklarını, hükümlerini tebliğ ettiklerini bilsinler diye, ve onların her hâlini de bilgisiyle kavramış, kuşatmıştır ve her şeylerini, bir bir sayıp tespît etmiştir.
Sadakallahul Aziym CİNN Suresi 26. , 27. ve 28. ayetler
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَمَا كَانَ اللّهُ لِيُطْلِعَكُمْ عَلَى الْغَيْبِ وَلَكِنَّ اللّهَ يَجْتَبِي مِن رُّسُلِهِ مَن يَشَاء فَآمِنُواْ بِاللّهِ وَرُسُلِهِ وَإِن تُؤْمِنُواْ وَتَتَّقُواْ فَلَكُمْ أَجْرٌ عَظِيمٌ
ve mâ kânallâhu li yutliakum alâl gaybi ve lâkinnallâhe yectebî min rusulihî men yeşâu fe âminû billâhi ve rusulihî, ve in tu’minû ve tettekû fe lekum ecrun azîm.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve Allah sizi gayba muttali edecek (gaybı bildirecek) değildir. Ve lâkin Allah, resûllerinden dilediği kimseyi seçer (gaybı o resûlüne bildirir). O halde, Allah'a ve O'nun resûllerine îmân edin. Ve eğer âmenû olur ve takva sahibi olursanız, o zaman sizin için "Büyük Ecir" vardır.
Sadakallahul Aziym ALİ İMRAN Suresi 179. ayetten pasaj
Gaybi bilgi nedir? Gaybı kimler bilebilir?
Gayb, duygu organları ile veya hesap ile, tecrübe ile anlaşılmayan şey demektir. Gaybı ancak Allah bilir. O, Âlim-ül-gayb [gaybı bilen]dir (Haşr 22) ve Allâmül-guyûb [gaybları en iyi bilen]dir. (Sebe 48 )
Bu konudaki birkaç âyet meali şöyledir:
(Allah’ın, gaybları en iyi bilen olduğunu hâlâ anlamadılar mı?) [Tevbe 78 ]
(De ki: Gaybı bilmek Allah’a mahsustur.) [Yunus 20]
(Göklerin ve yerin gaybı Allah’a aittir.) [Hud 123, Nahl 77]
(De ki: Göklerde ve yerde gaybı Allah’tan başka bilen yoktur.) [Neml 65, Hücurat 18]
Gaybı Peygamberler de bilmez. Bu konudaki birkaç âyet-i kerime meali şöyledir:
(Ben gaybı da bilmem.) [Enam 50, Hud 31]
(Gaybın anahtarları Allah’ın yanındadır.) [Enam 59]
(De ki: Eğer ben gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapmak isterdim.) [Araf 188]
Gaybı cinler de bilmez. Bir âyet meali:
(Cinler gaybı bilselerdi, zelil edici azap içinde kalmazlardı.) [Sebe 14]
Falanca hoca, filanca falcı gaybı biliyor demek küfür olur. Bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Falcının, büyücünün veya başka birinin gaybdan verdiği haberlere inanan, Kur’an-ı kerime inanmamış olur.) [Taberani]
Allahü teâlâ dilerse, Peygamberlerine bazı gayblarını bildirir.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
قَالَ لَهُ مُوسَى هَلْ أَتَّبِعُكَ عَلَى أَن تُعَلِّمَنِ مِمَّا عُلِّمْتَ رُشْدًا
Kâle lehu mûsâ hel ettebiuke alâ en tuallimeni mimmâ ullimte ruşdâ.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Mûsâ O na (Hz. Hızır a), “Sana öğretilen Raşid bilgilerden bana da öğretmen için sana tabi olabilirmiyim?” dedi.
Sadakallahul Aziym KEHF Suresi 66. ayet
Gaybları bilen, ledünni ilme sahip olan bu zatın Hazret-i Hızır olduğu bildirilmiştir. Resulullah efendimize ise, birçok gayblar bildirilmişti. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Saflarınızı tamamlayın. Çünkü sizi elbette arkamdan da görüyorum.) [Müslim]
(Rükû ve secdeleri düzgün yapın, Allah’a yemin ederim ki, sizin rüku ve secde yaptığınızı arkamdan görüyorum.) [Buhari, Müslim]
Gözde görmeyi yaratan Allahü teâlâ, diğer uzuvlarda da görmeyi yaratmaya kadirdir. Nitekim bir fok baligi bile biyiklari ile görebiliyor, yine kedi öyle, gece görebiliyor ve duvarin arkasindakini duyabiliyor, yine yarasalarda radar sistemi mevcut, yine yunuslarda sonar sistemi mevcut, ve Allah diledigi kulunada bu hassas cihazlardan birsini nasip edip takabilir yani, hatta o hayvanin cibilliyatini taşiyan her kulunda o hayvanin sahip oldugu hassas cihazlardan nasipdar kilar. Resulullahın bu arkasini görme ve gece görme mucizesini inkâr eden, Allah’ın kudretini inkâr etmiş olur. Resulullahın gündüz aydınlıkta nasıl görürse, gece karanlıkta da aynen gördüğü Buhari’deki hadis-i şerifte bildirilmiştir. cünkü o bir aslan(yani kedi) yani güneş burcu kimse.
Evet, Allah’tan başka gaybı kimse bilemez, ancak, Allahü teâlâ bildirirse Resulü de, evliyası da bilebilir.
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Kalbleriniz temiz olsa idi, siz de benim duyduklarımı duyardınız."
( Hadis-i Şerif , Ahmed, Taberani)
Bu hadis-i şerifteki gibi kalbi temiz olan Hazret-i Ömer, Medine’den İran’daki ordusunu görüp, komutanı Sariye’ye, “Dağa yanaş” demiştir.
(Ş. Nübüvve)
Zikri Raşidi Evradımızın 9_3. babda yer alan
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ الصَّلاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ
Ellezîne yu’minûne bil gaybi ve yukîmûnes salâte ve mimmâ razaknâhum yunfikûn.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar.
Sadakallahul Aziym BAKARA-3 ayet
bu ayettte gecen "O nlar" zümresine ilhak olmak için, bizde bu ayeti kendimize önder aldik, ve onu 10 defa günlük tekrar ile, onada ayine olmayi diledikki, yani onu o ayeti gösteren birer ayna olmayi, bizlerde hem gayba inanip, Allah in, gaybi bilgileri, cin suresinde gectigi gibi, yani Raşidi bilgileri bizlere ve askerlerimize de bildirmesi için, duamiza ve evradimiza dahil ettik ki, hem üc hassaya sahip olacsgiz bu zikire devam ile, hem namazlarini birakmadan kilarlar hikmeti, hem gaybi bilirler, yani ininirlardan kasit, yani insan gayba nasil inanir,
Hz. Ali(r.a) birgün minbere çıkarak cemaate,
'' Arş-ı ala'nın aşağısından yeryüzüne kadar ne varsa herşeyi bana sorabilirsiniz. Benim şu göğsümde (kalbimde) derya gibi ilimler var.Resulullah(s.a.v) benim ağzıma şerefli tükürüğünden tükürdü, o tükürük hala ağzımda duruyor( O'nun bereketi ile dilimden hikmetler akmaktadır). Canım kudret elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, eğer bana izin verilseydi Tevrat ve İncildeki bütün ilimleri insanlara anlatırdım ve herkes beni tasdik ederdi.''
Hz. Ali'nin (r.a) bu konuşmasını yaptığı mecliste Yemenli bir adam vardı. Bu adam kendi kendine;
''Bu çok büyük laflar ediyor. şunu bir rezil edeyimde görsün gününü!''dedi. Hz.Ali'ye (r.a) yönelerek,
'' Sana bir sorum var!'' dedi.
Hz. Ali(ra),
'' Beni zora düşürmek ve imtihan etmek için değil, bir şeyler öğrenmek için sor''dedi.
Adam
'' Beni buna sen zorladın, Ey Ali! sen hiç rabbini gördün mü?''
diye sordu.
Hz.Ali (ra)
'' Ben görmediğim bir rabbe ibadet etmem!'' dedi.
Adam
'' O'nu nasıl gördün?''diye sordu.
Hz.Ali (ra)
'' O'nu baş gözü göremez; fakat kalpler O'nu imanın hakikatı ile (Allah'ın verdiği bir nurla) görür. Rabbim birdir ve tektir, ortağ yoktur. O birdir,ikincisi yoktur. Tektir,benzeri yotur. O, zaman ve mekanla sınırlanmaz. Duyu organları ile hissedilemez ve Hiç bir ölçü ile ölçülemez!''
Hz Ali'nin (ra) bu cevabı üzerine Yemenli adam bayılıp yere yığıldı.
Ayılıp kendisine geldiğinde,
'' Vallahi bundan sonra imtihan ve utandırmak için kimseye soru sormayacağım'' dedi.
yani insan gayba nasil inanir, bir hüccet olunca degilmi
nitekim musa zamanindaki insanlara Allah emretseydi "sizler ucak denen aracin varligina iman etceniz, inancaniz" diye emir buyursaydi, yani ucagin varligina iman edin diye bir ayet indirseydi, bu ayet belki o devirde, gaybi bir bilgiye iman olcakdi, ancak Raşid Halife zamaninda, bu bilgi gaybi degil, cünkü artik ucak icad edilmiş olcakdi degilmi, o halde bazi bilgiler, her ne kadar gaybide olsa, onlar bir ileride, aynen ucak gibi şehadat bilgisi dahilinde olacak olanlar olabilir, nitekim o mugaybeti hamsede (5 Bilinemeyen) de aynen bu gibidir, yoksa Allah, kesinlikle kimse bunlari bilemez manasinda buyurmuş degildir, anladinizmi ah mak lar sürüsü.
Nitekim Muhammed zamaninda olan isra yolculuguna, yani peygamberin daha mekkeden, mescidi aksaya kadar, göz acip kapanincaya kadar gittigine inanmiyorlardi, bu gaybi bir bilgi idi, bu gün ucak icad oldu, iki saatte gidilebilir degilmi? amma düşünün tele portasyon veya vücud transferi icad oldu diyelim o zaman, bir anda bir yerde, diger anda diger yerde olabilirsin degilmi, yine mirac olayi bugün bile tam manasiyla ile kavrayamadigmiz bir bilgi amma, bu bilgi, ilerde bunun mümkin oldgunu bize ispat edecekdir.
o zikirimizden ücüncü olrakda "kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar" hikmetine ram olacagiz inşallah.
Şehadat Bilgisi Nedir? Denilince
islamin beş şartindan birisi olan kelimeyi şehadette biz derizki:
"Eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh" mübârek sözü. Mânâsı şöyledir: "Görmüş gibi bilir ve inanırım ki, Allahü teâlâdan başka, varlığı lâzım olan, ibâdet ve itâat olunmağa hakkı olan, hiç ilâh, hiçbir kimse yoktur. Görmüş gibi bilir, inanırım ki, Muhammed sallallahü aleyhi ve sellem, Allahü teâlânın hem kulu, hem peygamberidir. O'nun gönderilmesi ile, O'ndan önceki peygamberlerin dinleri tamâm olmuş, hükümleri kalmamıştır. Ebedî seâdete, kurtuluşa kavuşmak için, ancak O'na uymak lâzımdır. O'nun her sözü, Allahü teâlâ tarafından kendisine bildirilmiştir. Hepsi doğrudur. Yanlışlık ihtimâli yoktur."
bilmek üc türlüdür
ilmelyakin Aynelyakin Hakkalyakin Nedir?
ilmelyakin, Aynelyakin, Hakkalyakin Ne Demekdir?..
Allahu Teala Kuranda Bilmenin Dört yolu oldugunu anlatiyor bu ayette : İlmel yakîn (Alim bilgisi), Cehalet bilgisi(Cahil Bilgisi), Aynel yakîn(Nazari Bilgi Görsel Bilgi) ve Hakkal yakîn(Sathi ve şehadet Bilgisi)
İlmel-yakîn(Alim bilgisi): ilimle bilmek,Bir bilgi bir burhan ile bilmek, bir delil ile bilmek
Cahil Bilgisi: Karanlik bilgi ,Körü körüne inanmak,bir bilgiye a,b,c şıkkı vermeden cahilce bu böyledir diye kalbin diger bilgilere ve şıklara kör bakmasi.
Aynel-yakîn (Nazari Bilgi Görsel Bilgi):gözle görerek bilmek,
Hakkal-yakîn (Sathi ve şahedet Bilgisi): Her şeyi ile bilmek, vakıf olmak demektir. yani bir bilgiye bizatihi icine girip olaya bizatihi şahit olarak bilmek.
Birer misal ile aciklayalim:
Semada yani gökyüzünde ay oldugunu önce bir ilim ile bilmek yani bilim adamlarinin bilgisi ile yani birer burhan ve deliller ile bilmek: o aydir 29 günde dünyanin etrafinada döner ,... v.s.
bu bilgi ilmel yakindir.
Sonra cahil bilgisi ile bilmek: farenin aya bakişi gibi aaah şu koca peynir cennetine varsamda şu koca peynirden yesem diye ay i peynir zannetmek zanni bilgi. her ne kadar biz ona, ay peynir degil desekde inanmazsa, o peynir derse o zaman işde, ona hayir o peynir demesi, zanniyla bilmek olan, cahil bilgisi ile bilmek olur.
Sonra ücüncü aynel yakin bilmekde: ayin hilal dolunay hallerini gözetleyip, yerden onun dünyanin uydusu olduguna, gözlede bakip ilmel yakin bilgisine bizzat, gözlerlede müşahede edip bilgisinin artmasi ile bilmesidir.
ve hakkal yakin bilgisi ise artik onun dünyanin uydusu olduguna kanaat getirince, füzeye binip ,gidip bizzat aya varmak, ayak basmak ve, evet burasi dünyanin uydusudur, şu şu madenleri vardir ,şu şu özelikleri vardir ,diye tafsilatlica, bizzat gidip onu şehadet bilgisi ile bilmeye, hakkal yakin bilgisi denilir.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
كَلَّا لَوْ تَعْلَمُونَ عِلْمَ الْيَقِين
لَتَرَوُنَّ الْجَحِيمَ
ثُمَّ لَتَرَوُنَّهَا عَيْنَ الْيَقِينِ
ثُمَّ لَتُسْأَلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ النَّعِيمِ
Sdakallahulaziym Tekasür suresi 5 - 6 - 7. Ayetler
Esteuzubillah
Kellâ lev ta’lemûne ilmel yakîn(yakîni).
Manasi: Hayır, keşke siz, İlm'el Yakîn (kesin bir bilgi) ile bilseydiniz.
Le terevunnel cahîm(cahîme).
Manasi: Mutlaka cahîmi (alevli ateşi) göreceksiniz.(Bizim yorumumuz:Cehalet Karanligini göreceksiniz)
Summe le terevunnehâ aynel yakîn(yakîni).
Manasi: Sonra mutlaka onu Ayn'el Yakîn ile (gözünüzle) de görseniz.
Summe le tus’elunne yevmeizin anin naîm(naîmi).
Manasi: Sonra o sordugunuzun için de kendinizi buluverirsiniz
Tekasür suresi 5 - 6 - 7. Ayetler
şehadet bilgisi ise bizzat ya ilmen ya gözle görüp yada bizzat hakkal yakin yanina varip olayin icine dahil olup girip bilmek ile olur.
peki Allah bize müslümn olmamiz için, Allahin ilahligina şehadet etmemizi istiyor, ancak biz Allahi ne gördük, nede hakkiyla bilebildik, o zaman bu bilgi gaybi bir bilgi iken, biz nasil olurda şehadet etcegiz deyince
Abdullah b. Ömer, Resulullah (asm)'ın bu hususta şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Cennetliklerin en aşağı derecesinde olan bir insan, bahçelerine, hanımlarına, hizmetçilerine ve oturacağı koltuklara bin yıllık bir mesafeden bakacaktır. (Yani bin yılda gidilebilecek kadar bir sahaya sahib olacaktır.) Cennetekilerin, Allah katında en üstünü ise her gün sabah akşam, Allah'ın yüzüne bakacaklardır." Resululah sonra
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَّاضِرَةٌ إِلَى رَبِّهَا نَاظِرَةٌ
Vucûhun yevme izin nâdıratun. İlâ rabbihâ nâziratun.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
İzin günü (Müsade edilen günler- Ahirzamanda ) Rab’lerine bakan, pırıl pırıl yüzler vardır.
Sadakallahul Aziym KIYAME Suresi 22. ve 23. ayetler
âyetlerini okudu.
Ebu Hureyre (r.a.) diyor ki:
"Bir kısım insanlar: "Ey Allan'ın Resulü, biz kıyamet gününde Rabbimizi görecek miyiz?" dediler. ResuluIIah da "Siz, ayın on dördünde ve altında bulutların bulunmadığı bir anda ayın görülmesini tartışır mısınız?" buyurdu. Onlar, "Hayır, Ey Allah'ın Resulü," dediler. Resulullah: "Altında bulutların bulunmadığı bir anda güneşin görülmesi hususunu tartışır mısınız?" buyurdu. "Hayır!.." dediler. Resulullah: "İşte siz, Rabbinizi böylece göreceksiniz." buyurdu.
( Hadis-i Şerif , Buhari, Ezan, 129, Rikak, 52; Müslim, İman,299, Hadis no: 182)
Ebu Said el-Hudri diyor ki:
"Resulullah sağ iken bir kısım insanlar ona: "Ey Allah'ın Resulü, biz kıyamet gününde Rabbimizi görecek miyiz?" dediler. Resulullah: "Evet (göreceksiniz) Siz öğle vaktinde, gökte bulutların olmadığı aydınlık bir anda, güneşin görülmesinde sıkıntı çeker, birbirinizle tartışır mısınız?" buyurdu. Onlar: "Hayır." dediler. Resulullah: "Sizler, ayın on dördünde, gökte bulutların bulunmadığı aydınlık bir anda ayı gönnekte sıkıntı çeker, birbirinizle tartışır mısınız?" buyurdu. Onlar: "Hayır." dediler. Resulullah: "Sizler kıyamet günüde, Aziz ve Celil olan Allah'ı görmekte ancak bu haldeki güneş ve ayı görmekteki sıkıntı ve tartışmanız kadar bir sıkıntı çekecek ve tartışmada bulunacaksınız." buyurdu.
( Hadis-i Şerif , Buhari, Tefsir el-Kur'an, Sure: 4, 8; Müslim, İmam, 302, 1 Hadis no: 183)
yani bir gün mirac mucizesinde olanlara bizlerde şahid olacagiz, ve Rabbimizi görecegiz, bazi adamlar erken davranip, hadi Allah gelsinde görelim, kimmiş diyorlar. Az sabret, o da olcak, amma ömrün kifayet etmezse, cayma bu sözden, reankarnasyon yap, git git gel, ve bir gün muhakkak bu gercek olcak, cünkü kiyamet suresi, o herkesin kiyam ettigi günde Ahirzamanda bu olcak olan dir diye kuranda geciyor, cünkü kiyamet suresinde gecen ayettir bu.
Cerir b. Abdullah diyor ki:
"Biz Resulullah'ın yanında oturuyorduk. O ayın ondördünde aya baktı ve şöyle buyurdu: "Şüphesiz ki sizler, bu ayı gördüğünüz gibi Rabbinizi göreceksiniz ve onu görmekte, kalabalıktan dolayı sıkıntı çekmeyeceksiniz."
( Hadis-i Şerif , Buhari, Tevhid, bab: 24; Müslim, Mesacid, 211, Hadis no: 633)
Ebu Musa el-Eş'ari (r.a.) Resulullah (s.a.v.)in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"İki cennet gümüştendir. Kapları ve içlerinde bulunan her şeyleriyle. İki cennet de altındandır. Kapları ve içlerinde bulunan her şeyleriyle. İnsanların, altın cennetlerinde Rabblerine bakmaları ile kendileri arasında, sadece Rablerinin yüzündeki azamet perdesi bulunacaktır."
( Hadis-i Şerif , Müslim, İmam, 297, Hadis no: 181)
---oOo---
Bir başka hususa gelince semanin katmanlarina yolculuk ederken dikkat edilcek bir husus şudurki,
Kabeye gidince dedik oradaki ilk safin SIKLIGI ikinci safin SIKLIGI,.... dördüncü safin SIKLIGI,.... gösteriyorki semanin son katmanina varinca orasi aynen demir elementinden daha sert bir maddeden oluşuyor olabilir, cünkü demirdeki elektronlar, bu kadar sik durup birde hizli döndüklerindendir, onun demir gibi olmasi dedik. öyle olunca kabeye gidip haccedenler bu tefekkürümüzü anlayacaklardir,ufku acik olan anlar, ancak ikinci husus şudur ki dikey olarak yükseldigimizde ise, dünyamiz bir tesbih danesi, güneşimiz bir başka tesbih danesi, yine mars öyle, jüpiter öyle , öylede olunca tesbihin üst danesinin tam altinda, ikinci tesbih danesinin başi başlar, onunda kicinin altindan, ikinci tesbih denesi devam eder, öyle olunca, bir adam ona yakişmayan ameller işler tutunca, adaminda mesala iki üc tane cocugu varsa denilirki " bre adam, götünden üc dene köy dökülmüş senin, daha bu ne angutluk denilir" yani kicindan köy dökülmek hikayesi, aynen bu tesbih denelerinin dizilimi gibidir, sen ananin ferc uzvundan inmedinmi yeryüzüne, daha önce nerdeydin?Babanda, babandan yine babanin ferc uzvundan inmedinmi, yani kicinin hemen yan komşsundan indin geldin, nerdeyse üstüne oturdugu kismindan indin geldin, öyle olunca kicindan dökülmüş olur senin sülbün, ve öyle olunca KICINDAN köy dökülmekde, senin cocugun oldu, onunda cocuklari, cogununda cocuklari derkeeen bir köy oldu. bizim köyde dehmenler vardir, yani almanyanin ayakkabi firmasi Deichmanlar,yani aynen almanlar gibi sari sacli mavi gözlüdür bu sülale, yani alman IRKI, ve nerededyse köyün yarsnini onlar kaplar, öyle olunca, o ilk dehmenin götüden bir köy dükülmüş olmazmi, has, has alman IRKI Deichmen IRKI, veya Deichmanlar sülalesi, bizim yine hanim tarafindan akrabalarimiz, yani ey almanlar, sizler bize hanim olmuşsunuz zaten, yani alaman gelin sizsiniz, yine niye Türk oldugunuzu inkar ediyorsunuz germenlar türkdür, Germiyan ogullari diye gecer, ve sizin babanizin kicindan dökülen köysünüz,köy degilse kasaba, kasaba degilse kent, kent degilse eyalet, eyalet degilse, işde alamanlar denilen devlet dökülmüş ilk başa bakinca, yine Türksünüz ve bir Türkün kicindan dökülenlersiniz, şimdi bu yaptiginiz edebsizlikde ne öyle " Türkleri begenmemek " sümüklü böcek kabugundan cikarda "hak tuuuu" dermiş, cikdigi kabugu begenmezmiş, siizde inip geldiginizi kicimi begenmiyorsunuz sari ahmaklar, hepimiz KARDAŞIZ, Türkünden alevisine alevisinden ermeni "Kim Kardashian" ina kadar hepimiz kardeşiz nedir bu düşmanlik hikayeleri ahmaklar sürüsü, habil ilede kabil kardeşdi, amma o ahmaga laf söz gecmedi de, kardeş katili oldu, sizde ayni kabil olmagaa mi calişiyorsunuz haaaaaa??????????????? yani işde semaya dogru dikey olarak olan ilerlemede tesbih üstünde tesbih vardir : anan, baban, babannen, deden, diye devam eder gider, işde tesbih üstünde tesbih, birinin kici birini başinin üstünde, veya birinin ayaklari birinin kafasinin üstünde, veyada insanin delik kismi nere? biri agzi biri kıçı, öyle olunca onlari tesbihe dizince ayaklari üstte olmaz, birnin kicinin altinda birinin kafasi var demek olur, delikden gecer cünkü tesbih ipi azizim, oralarda insanin iki delik kisimi, dikey delik kismi yani velhasil kelam.
Hepimiz kardeşiz "Kim Kardashian" iz amma nereye kadar, avustralya ya brezilyaya ilkbahar gelcek ilik rüzgar escekki, onun için onlar bu sözümüzü alacklar tatbik edecekler, kuzey yarimküreye ise, sonbahar geldi, ve cetin ve sert rüzgarlar esecekki yapraklari sarsisp döksün, yani bizde sert sözlör sert rüzgarlar gecerli hala, o söz güney kutbundakilere gecerli, "sana söylüyon kizim, sen anla gelinim" yani, arif olan anlar sesli vaaz da yok bu kisim anlmayanlara aciklama yaptik sonradan, hepinizn ismini arif koymadik ki, hemen anlayiveresiniz degilmi.
Rabbim, benim ve askerimin gaybi bilgisini artirsin inşallah.
--oOo---
أَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 5 Ekim 2016 Çarşamba
Original Kar © glan
Sünnet Nedir , Neden ve Nasil Sahibine Teslim Edilir?
(Kar©glanin 26 Eylül 2016 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَن تَجِدَ لِسُنَّةِ اللَّهِ تَبْدِيلًا
ve len tecide li sunnetillâhi tebdîlâ.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Allahin sünnetini Kimse iptal edip degiştiremez. (Allahin koydugu kanun ve yasalari bozamaz, yerine yenisini getirmeye kimsenin gücü yetmez.)
Sadakallahul Aziym Fetih suresi 23. ayetten Pasaj
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
لاَ يُؤْمِنُونَ بِهِ وَقَدْ خَلَتْ سُنَّةُ الأَوَّلِينَ
Lâ yu’minûne bihî ve kad halet sunnetul evvelîn.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Onlar zaten devam edip gelen Sünnete de iman etmezler (Allahin yasalari olan kurallari olan sünnetullahinida kabul etmezler , insan iki gözlüdür, kelebek ucar, canavar parcalar, iki hidrojen bir oksijen su olur, gibi yer cekimi yasasi gibi yasalarida kabul etmezler, onada itiraz ederler "bunlarin bir ZIDDI olmali degilmiydi" derler sanki.)
(Sadakallahul Aziym HİCR-13 ayet)
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Şüphesiz ki, Allah her yüzyılın başında bu ümmete dinî işlerini yenileyecek bir müceddid gönderecektir."
( Hadis-i Şerif , Ebu Davud, Melahim, 1)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Şüphesiz Allah Teâlâ her yüz sene başında bu ümmetin dinini tazeleyen (Bir Müctehid ) alim ve onu yetiştirici bir kadro bir cemaat gönderir."
( Hadis-i Şerif )
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ إِذَا قَضَى اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَمْرًا أَن يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ أَمْرِهِمْ وَمَن يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا مُّبِينًا
Ve mâ kâne li mu’minin ve lâ mu’minetin izâ kudiyallâhu ve resûluhu emran en yekûne lehumul hıyeratu min emrihim, ve men ya’sıllâhe ve resûlehu fe kad dalle dalâlen mubînâ.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Allah ve Resûlü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, artik hiçbir mü’min erkek ve hiçbir mü’min kadın için, o konudaki işleri konusunda, tercih kullanma hakları kalmamiştir. Kim Allah’a ve Resûlüne bu konuda karşı gelirse, şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır.
Sadakallahul Aziym AHZAB Suresi 36. ayet
Yine Kuranda yaniltici bir ayet, ya kuran yanliş tasnif edildi, yahutta ben intenernette böyle görüyorum, bilen ve anlayan varsa dikkat etsin:
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
لْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَالرَّسُولَ فإِن تَوَلَّوْاْ فَإِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ الْكَافِرِينَ
Kul etîûllâhe ver resûl(resûle), fe in tevellev fe innallâhe lâ yuhibbul kâfirîn.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
De ki: "Allah'a ve Resûl'e itaat ediniz." Bundan sonra eğer dönerlerse, o taktirde muhakkak ki Allah, kâfirleri sevmez.
Sadakallahul Aziym ALİ İMRAN Suresi 32. ayette
diye geciyor halbuki o "fein tevvellev" ayetinden sonra ise
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
فَإِن تَوَلَّوْاْ فَقُلْ حَسْبِيَ اللّهُ لا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ
Fe in tevellev fe kul hasbiyallâh(hasbiyallâhu), lâ ilâhe illâ hûve, aleyhi tevekkeltu ve huve rabbul arşil azîm.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Bundan sonra eğer onlar dönerlerse, o zaman onlara şöyle de: “Bana, Allah yeter (kâfidir), O’ndan başka ilâh yoktur. Ben, Allah’a tevekkül ettim (güvendim). Ve O, azîm arşın Rabbidir.”
Sadakallahul Aziym TEVBE-129. ayet
gelmesi lazim, cünkü cümle öyle olunca tam denk oluyor, yoksa cümle manasiz oluyor iki suredede, ve nitekim tevbe suresindeki o ayeti bir öncesinden ele alirsak
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
قَدْ جَاءكُمْ رَسُولٌ مِّنْ أَنفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُم بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ إِن تَوَلَّوْاْ فَقُلْ حَسْبِيَ اللّهُ لا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ
Lekad câekum resûlun min enfusikum azîz(azîzun), aleyhi mâ anittum harîsun aleykum bil mu’minîne raûfun rahîm. Fe in tevellev fe kul hasbiyallâh(hasbiyallâhu), lâ ilâhe illâ hûve, aleyhi tevekkeltu ve huve rabbul arşil azîm.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Andolsun ki; size, sizin içinizden azîz bir Resûl geldi. Sizin üzüldüğünüz şey, O'na ağır gelir (O'nu üzer). Size çok düşkün, mü’minlere şefkatli ve merhametlidir. Bundan sonra eğer onlar dönerlerse, o zaman onlara şöyle de: “Bana, Allah yeter (kâfidir), O’ndan başka ilâh yoktur. Ben, Allah’a tevekkül ettim (güvendim). Ve O, azîm arşın Rabbidir.”
Sadakallahul Aziym TEVBE Suresi 128 . ve 129. ayet
nasil bir mana düşüklügü, Allah böyle manasi düşük bir ayetmi gönderir hic, ya tasnif bozuk, yada bu ayet yine illuminati kafir köpeklerince degiştirilmiş ve dogrusu bizim dedigimiz gibi olmasi lazim degilmi?
yine bu sefer egeer ALİ İMRAN Suresi 32. ayet teki gibi olsa, yine mana düşük
لْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَالرَّسُولَ فإِن تَوَلَّوْاْ فَإِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ الْكَافِرِينَ
Kul etîûllâhe ver resûl(resûle), fe in tevellev fe innallâhe lâ yuhibbul kâfirîn.
De ki: “Allah’a ve Peygamber’e itaat edin.” Eğer yüz çevirirlerse şüphe yok ki Allah kâfirleri sevmez.
Sadakallahul Aziym ALİ İMRAN Suresi 32. ayet
nasil bir mana bozuklugu, bu senelerdir varsa, hicmi farkeden olmadi, yani ya tasnif yanliş, ya bu ayetleri birileri oynuyor, ve akillardan kitaplardan silen bir güc var.
bu ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
قُلْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَالرَّسُولَ فَإِن تَوَلَّوْاْ فَقُلْ حَسْبِيَ اللّهُ لا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ
Kul etîûllâhe ver resûle, Fe in tevellev fe kul hasbiyallâh(hasbiyallâhu), lâ ilâhe illâ hûve, aleyhi tevekkeltu ve huve rabbul arşil azîm.
deyince mana tamam oluyor, bunu gören bilen bir benmi varim, nerde bu tefsirci mealci gecinen kara cahil a h m a k hocalar haaaa, uyuyormu "yöneticimiz uyuyormu" ????????
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Benden sonra nebi gelmeyecek, alimler gelecek, halifeler gelecek, onlara tabi olan bana tâbî olur, onlara asi olan bana asi olur."
(Sahih buhari 9.cilt 1409.hadis, Sahih buhari 11.cilt sayfa 181)
33/AHZAB-40: Mâ kâne muhammedun ebâ ehadin min ricâlikum, ve lâkin resûlallâhi ve hâtemen nebiyyin(nebiyyine), ve kânallâhu bi kulli şey’in alîmâ(alîmen). Muhammed (A.S), sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası olmamıştır (değildir). Fakat Allah'ın Resûl'ü ve Nebîlerin (Peygamberlerin) Hatemi'dir (Sonuncusu). Allah, herşeyi en iyi bilendir.
13/RA'D-7: Ve yekûlullezîne keferû lev lâ unzile aleyhi âyetun min rabbih(rabbihî), innemâ ente munzirun ve li kulli kavmin hâd(hâdin). Ve kâfirler derler ki: “O’nun üzerine Rabbinden bir mucize indirilmeli değil miydi?” Sen, sadece bir uyarıcısın ve bütün kavimler için hidayetçi vardır (zamanın her parçasında ve bütün kavimlerde).
"Her devirde beni temsilen 1 kişi var. Hz.isa (A.S.)'ı temsilen 3 kişi var. Hz.Musa (A.S.)'ı temsilen 7 kişi var. Hz.ibrahim (A.S.)'ı temsilen 40 kişi var."
Hadis-i Şerif
"Benim ümmetimin varisleri israiloğullarındaki nebiler gibidir." Hadis-i Şerif
"El ulamau verasetul enbiya, hukemau ulamau kedau en enbiyaye min fekhihim. Alimler, Resulullah'ın varisleridir, hikmet sahibi alimler, fıkıh açısından nebiler seviyesindedirler."Hadis-i Şerif
“4291...Rasulullah (SAV)'in şöyle buyurduğunu rivayet etti dedi. Allah (c.c) bu ümmete her yüz yıl başında dinini yenileyecek birisini (bir müceddid) gönderecektir."
(Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/412. Melahim hadis no: 4291)
"Yeryüzü Halilürrahman (AS) gibi (kullara acıyan) kırk (abdal) kişiden katiyen hali kalmaz. Onların sayesinde size yağmur verilir. Onların sayesinde (dünyevi ve uhrevi) zafere kavuşturulursunuz. Onlardan (yani O hak dostlarından) biri vefat eder etmez derhal Allah (cc) yerine başka birini tayin eder."
(Ramuzel Hadis 4384 Nolu Had. Şer.)
"Kim Bana itaat ederse muhakkak ki Allah'a itaat etmiş olur. Kim Bana isyan ederse, Allah'a isyan etmiş olur. Her kim İmam'a (Kamil Mürşide veya Devrin İmam'ına) itaat ederse, muhakkak ki Bana itaat etmiş olur. Her kim İmam'a isyan ederse, muhakkak ki Bana isyan etmiş olur."
(İbni Mace 8/2589)
"Size Allah'a karşı takvayı, başınıza siyah bir köle bile gelse emrini dinleyip ona itaat etmenizi tavsiye ederim. İçinizden yaşayacak olanlar cok ihtilaflar göreceklerdir. Benim sünnetime ve MÜRŞİD HALİFE MEHDİLERİN sünnetlerinin yolundan ayrılmayınız. Bu yola sımsıkı sarılınız, sonradan ortaya çıkanlardan kaçınız, çünkü her bid'at dalalettir."
(Ebu Davud ve Tirmizi)
"Muhakkak Hak Teala (cc) Hz.leri bu ümmete bais eder gönderir. Her yüzyılda (asırda) bir kimse din işlerini yeniler, tazeler, ba'seder. Sizden bir taife halkı Hakk'a (cc) davetle meşgul olurlar. Bunlar ehli haktır. Bu kimseler din işlerini yeniler, tazeler. Bu Allah’ın dostları, Allahu Teala’yı kullarına sevdirirler."
(Sahih-i Buhari; Müslim, Sünen-i Ebu Davud, 5/100) (Yeb’asü lihazihil ümmeti Alâ ra’si külli mieti senetin men yüceddidü leha diyneha")
Eger Deccaliyet kuruldu, ve dünyayi fesada ve fitneye ugratiyorsa, onun karşisinda duran kimse ve grubada "mehdi cemaati" "Dogrular Cemaati" demek olur, ve eger alimler peygamberlerin varisleriyse, o halde yusuf suresinde gecen
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
رَبِّ قَدْ آتَيْتَنِي مِنَ الْمُلْكِ وَعَلَّمْتَنِي مِن تَأْوِيلِ الأَحَادِيثِ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ أَنتَ وَلِيِّي فِي الدُّنُيَا وَالآخِرَةِ تَوَفَّنِي مُسْلِمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ
Rabbi kad âteytenî minel mulki ve allemtenî min te’vîlil ehâdîs, fâtıras semâvâti vel ardı ente veliyyî fîd dunyâ vel âhırati, teveffenî muslimen ve elhıknî bis sâlihîn.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
“Rabbim bana mülk verdin. Ve olayların tevîlini (yorumunu) bana öğrettin. Semaları ve yeryüzünü yaratan, Sen benim dünyada ve ahirette velîmsin (dostumsun). Bana görevimi müslüman olarak tamam ettir, ve beni salihler arasına kat.”
Sadakallahul Aziym YUSUF-101 ayet
zikrimizin "111_1". bab ina da bu zikiri dahil ediyoruz artik, ve 3 defa tekrar edilcek.
ve orda gecen "rabbim bana olaylarin tevilini yani yorumunu ögrettin" ayeti bizim üstümüzde de şükür ki tecelli ediyor, öyleyse bizde Hz Yusufun olaylarin tevilini anlama mirasini devralanlardaniz, o yüzden, hem buna şükür olarak, bu ayeti her gün 3 defa tekrar edecgiz ki, hemde askerlerimizde de bu hikmet tecelli etsin, ve olaylari hak gözüyle görsünler, yorup tevil etsinler inşallah.
_---___
O halde Fetih suresi 23. ayette gectigi üzre SÜNNET DEMEK: Tebdil edilemeyen, yani iptal edilemeyen yasalar, Allah kanunlari demekmiş, ki bunlar kurandan bir ayette olur, yahut kainattaki kevni ayetler de olur, hepside Allahin yasalaridir, ve onlar ile bu kainat rayinda yüzmekdedir, onlari bozmak, düzeni bozmak olur, ve atomu parcalayan parcaladi amma, neden parcaladi, inkar için parcaladi, itaat için degil, yani bütünü bozan, kafir güruhu, niye, yine Allahin yasasina, Allahin yasasinin tersi olcak birşey ile, savaşmak, ona karşi savaşmak için, bu büyük a h mak lik dir,
işde Allah Dualite koymuşki, yani aci tatli, kara ak, yani onun (ka fir in) inkarindanda hakka giden bir yol var.
yukardaki ayette gecen "fe innallâhe lâ yuhibbul kâfirîn." "Allah kafirleri sevmez" ayeti nasil bir tezattirki bu, insan sevmedigi birini hic evine misafir edermi, zorla girmeye kalksa bile kovar degilmi, öyleyse bu kafirleri besleyip büyütüp, onlara rizik veren, ve birde cocuk verip üremelerini de saglayan Allah, nasil oluyorda onlari sevmiyor oluyor, ben sevmedigimi yanima yöreme sokmam kardeşim, o halde Allah, bunca kafiri niye mülkünde barindiriyor o zaman, burda bir nüans farki var kardeşim, sevmiyorda madem niye haala yaratip duruyor o zaman, bunca kafiri babammi yaratti kardeşim, yani yine ya ayetin tasnifinde yada diziliminde bir hata gözüküyor , sevmeyen yanina yöresine sokmaz, onlara bir cift göz degil, bir igne bilenem vermez, amma veriyorsa haala onlari yaratiyorsa, bir hikmet var bunda demek yokmu, insanca düşününce "kendine isyan etcek olani, niye yaaratir acaba" demek yokmu!
işde insan bir şeye bir olaya hak te`vili ile bakinca, onu dogru yorumlarsa, yani onu fitratina uygun şkilde kullanip ona uygun davarnirsa, Allahin sünnetine uymuş olur, peygamberin sünneti ise, aynen Hz. Yusufun olaylari yorumlamayi bilmesi hikmeti gibi, muhammed de ayni hikmetle donatildi, ve öyle olunca, onun olaylari dogru yorumlamasina biz, sünnet diyoruz, ve Allah buyurdu:
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِنْ هُوَ إِلَّا وَحْيٌ يُوحَى
İn huve illâ vahyun yûhâ.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
(O’nun söyledikleri), sadece O’na vahyolunan vahiydir.
Sadakallahul Aziym NECM Suresi 4. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
مَّنْ يُطِعِ الرَّسُولَ فَقَدْ أَطَاعَ اللّهَ وَمَن تَوَلَّى فَمَا أَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَفِيظًا
Men yutiır resûle fe kad atâallâh(atâallâhe), ve men tevellâ fe mâ erselnâke aleyhim hafîzâ.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Kim Resûl'e itaat ederse, böylece andolsun ki Allah'a itaat etmiş olur. Ve kim yüz çevirirse, o taktirde Biz seni, onların üzerine buna zorlayici muhafız olarak göndermedik.
Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 80. ayet
(Peygamberin verdiğini alın, yasak ettiğinden sakının!) [Haşr 7]
yani o ki Muhammed kainata bakinca, Hakkin yasalarini yerli yerince görünce, bizlerede tavsiye olarak, o kainatta okuduklarini, yani hangi durumda nasil davranirsak, sünnetullaha, yahutta fitrata veya arapca olarak " ma huliga leh " Yani o şeyin yaratiliş hikmetine uygun davranmiş oluruz, onu tavsiye etmiş oldu, ve onlarda boş şeyler degil diye, bizat cenabi mevlaca kuranda onaylaniyor, o vahiysiz boş konuşmaz denilerek yani.
ve öyle olunca ve sünneti kullanmada edeb, onu yerinden etmeden kullanmak edepdendir, nasil yani denince, önce sünneti şu örnekle tarif edelim
Elektrikci olan birisi, elektrik ögrenince, artik onu elektrik carpmaz diye bir kural yok, amma o elektrikci eger elektrik yasalarini bilirse, ve onlara uygun hareket ederse, elbete elektrik onu carpmaz, cünkü onun fitratina uygun davrandigindan, yoksa elektrik gecen ciplak kabloyu alinca eline, onu da carpar, amma elektrikci bilirki o nu izole edilmiş bir aletle, elleyip dokununca onu carpmaz, bunu bildigi ve ve böyle ve benzerei kurallarina uygun davrandigi müddetce onu elektrik carpmaz, ne zaman bunlari unuttu, yada yanildi, o zaman o nuda carpar. yani işde sünnet te böyledir, Allahin koydugu yasalara harfiyyen uymak gibidir, cünkü herhengi bir yasayi cignemek, aynen ciplak kabloya dokunmak gibidir.
öyle olunca ashabi kiram muhammedden gördüklerini duyduklarini ve tasdik ettiklerini, hep muhammed şöyle derken duydum, şöyle yaparken gördüm, gibi anlatmişlar, bu ne demekdir, işde senelerdir sanatcilarin elde etmeye calişdiklari telif hakki yasasi gibi yani, ve bunu ben buldum degil, bu muhammedin sözü, bu muhammedin ameli diye anlatmak, onu yerinden etmemek olur, onu onun elinden almamakdir, amma hani bir şarki falancinindir, onu ondan izin alip okumak gibi, amma okudukdan sonra, yine yerine iade etmek lazimdir, benlige gecirilmez, cünkü o ilk hak sahibinin eseridir, Hak Tealanin yasasi sünnetullahidir, o dahi Allahdan vahiy ile almişdir, öyle olunca, yercekimi yasasini bulan, onun ziddi olaninida bulmaya calişan kafir gibi, ben buldum amma, ben bu yasaya uymak zorunda degilim gibi bir lüksü yok, ne diyor ayette "Allah ve Rasulü, bir konuda karar kilinca, halkin onda secme reyi kalkar artik, ona uymak mecbur olur." diyor, öyle olunca , işde bizimde sizlere ögretiklerimiz, bizim kainattan okuyabildiklerimizdir, mizan terazisi herzaman kurulu, mizana vur, yani kainat düzenine vur, tart bak, uyuyursa kainat yasalarina al, test et uyuyorsa al, uymuyorsa alma kardeşim.
düşününki bir kac elektrikciden oluşan bir grubu, bir inşaata yollayacak bir elekrik şirketi, onlara kullancaklari alet erdevatida verir, mesela bazi ölcüm aletlerinden sadece bir tane vardir, mesala tornavida pense her ne kadar her elektrikcinin kendine ait olsada, bir ossiloskop veya FI schlater test cihazindan mesala bir tanedir, veye diger ölcüm aletleri veya diger alet erdevattan mesala darbeli maktap hilti gibi dende bir tane olabilir, ve onlardan (Elekrik işcilerinden) hangisine lazimsa o alir arabadan, kullanir, sonra geri yerine koyarki, diger elektrikciye lazim olunca, o da yerinde bulsun, ve alsin işini yapsin degilmi, işde sünnetlerde böyledir, geri iade etmek lazimdir, ögrendin denedin ve tatbik ediyorsun, artik onu sahibine iade edersin,peki nasil iade edersin, sende birinemi anlatcan, mesala biz ögrettiysek dersinki Raşit hocadan duydumki, şöyle şöyleymiş, test ettim, evet öyle, diye anlatir ögretirsin, amma benlige gecirirsen, o zaman ben, bana lazim olunca, veya bir başka mümine vermem gerekince, o alet veya sünnet , erzak deposunda yoksa geri gelmediyse ,arada bul artik, ve işde unutulan sünnetler, hep böyle yerine koyulmadigindan, ya diyorlar senedi zayif, yada hasen degil, yani halbuki, alan onu yerine koyarken, dogru koysaydi onlarin senedinin hasen oldugu ortaya cikacakdi, ancak işde her sünnet bir yasaya dayanir, ve bir ayetlede teyid oluyordur, öyle olunca, mizana vurunca, onun dogru veya yanliş oluşu ortaya cikar, ve böylece işde, Zikri Raşidi Evradimizin 111_2. Bab ina ekledigimiz zikiri bu yüzdendir. Yani Rabbimizin sizlerede bizlerede, de Hz. Yusufa verdiği, olaylari anlama ve tevil etme hikmetinden, bizede vermesi için lazim olan zikirimizdir, yani onun frekansini yakalayan her kimsede, ayni hikmet aciga cikar yani,
Bu sebeble bu zrikirmize de devam ediniz.
son bir nükte ile vaazi hitama erdirelim
Bazi ah mak lar riyazet yapip yemeden icmeden kesiliyor, güya riyazet ile melekleri cinleri görcek, haber alcak onlardan, halbuki halusinasyon görcekler, başka degil, amma işde riyazet edip oruc tutuyor,
yemeyip icmeyince aylarca, Sen melek olmuyon, yada Allah olmuyon, be yin siz ahmak, Allalh yemez icmez diye yemeyip icmeyip, sonrada Allahlik tasliyacak ah mak, yemez icmez sicmaz diye tuvaletede gitmez oluyorlar.
Lan dan gil senin yaptigini daglar taşlarda yapiyor, yemiyor icmiyor, ve de sicmiyor, ahmak daglar taşlar yemeyince Allahmi oldu gaari, ah mak. eger böyle yememeye icmemeye sicmamaya devam edersen, yeni versionun senin, dünyaya taş olurda gelirsin, bir daha ne yer, ne icer, taş olursun taş ah mak, gelir bir ah makda seninle taharet eder belkide, istinca taşi olarak kullanir seni, cokda mataf bir durum degil yani, yada başina cekicle tokmakla murcla civi ile vurup yararlar, parca pincik ederler, kaldirim taşi olursunda, sokak köpekleri tiydiri üstüne, yada kara taş kömür olursun da sobada yakarlar seni, merakliysan bunlara, yeme icme sicma.
Halbuki Allah insanin FITRATINA, yani insani yiyen icen ve birde tuvalet yapan varlik olarak halketmiş, dedikya fitratina uygun davranmayan, o nu da bozar, mizanida bozar, düzenide bozar, düzeni bozan elekritikciyi, nasil elekrik carpar, belkide öldürüse bile, aynen bu yemeyip icmeyip de düzeni bozan, saidi nursinin arkadaşi gibi, yemez icmez isen, geberi gidersin, kimden aldi o akli, saidden, ahmakla ahmmak arkadaş olur zaten, hocasi kimde talebesi kim olcak birisi feto ahmagi birdigeride de typ ahmagi işde.
Rabbim, askerlerime, sünnetullaha uymayi nasip etsin, aldiklari sünneti benlige gecirmeyip, aynen "Grundig" bir televizyonun üstündeki "Grundig" yazisini sökmek gibi olan, ögrendigi bir hikmeti, kendi bulmuş gibi davranmayip, aldığı yeride yad ederse, gelen bir başkasida o hikmete erer, yoksa o hikmet arada kaybolur gider, Rabbim, aldiklarinizi geri koymayida nasip etsin.
--oOo---
أَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 26 Eylül 2016 Pazartesi
Original Kar © glan
Mevsim Gecişi Sonbahara Giriş ve Yavaş Yavaş Ziya ve Alfa Hareketinin Terkedilmesi
(Kar©glanin 21 Eylül 2016 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَسَخَّرَ لَكُم مَّا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا مِّنْهُ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لَّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Ve sahhara lekum mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardı cemîan minhu, inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yetefekkerûn.
Meali :
Ve göklerde ve yerde olanların hepsini kendinden (bir lütuf olarak) size musahhar (emre amade) kıldı. Muhakkak ki bunda, tefekkür eden bir kavim için mutlaka âyetler (ibretler) vardır.
CASİYE Suresi 13. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلاَئِكَةِ إِنِّي جَاعِلٌ فِي الأَرْضِ خَلِيفَةً قَالُواْ أَتَجْعَلُ فِيهَا مَن يُفْسِدُ فِيهَا وَيَسْفِكُ الدِّمَاء وَنَحْنُ نُسَبِّحُ بِحَمْدِكَ وَنُقَدِّسُ لَكَ قَالَ إِنِّي أَعْلَمُ مَا لاَ تَعْلَمُونَ
Ve iz kâle rabbuke lil melâiketi innî câilun fîl ardı halîfeten, kâlû e tec’alu fîhâ men yufsidu fîhâ ve yesfikud dimâe, ve nahnu nusebbihu bi hamdike ve nukaddisu lek(leke), kâle innî a’lemu mâ lâ tâ’lemûn.
Meali : Ve Rabbin meleklere: “Muhakkak ki Ben yeryüzünde bir halife kılacağım.” demişti. (Melekler de): “Orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Biz Seni, hamd ile tesbih ve seni takdis ediyoruz.” dediler. (Rabbin de): “Muhakkak ki ben, sizin bilmediklerinizi bilirim.” buyurdu.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ فَأَنَّى يُؤْفَكُونَ
Ve le in seeltehum men halakas semâvâti vel arda ve sehharaş şemse vel kamere le yekûlunnallâhu, fe ennâ yu’fekûn.
Ve muhakkak ki "Gökleri ve yerleri kim yarattı, Güneş ve Ay’ı kim (size) musahhar (emre amade) kıldı?" diye sorarsam mutlaka, "Allah" derler. O halde o misyonun, size yükledigimin kiymetini bilip, ona sahip cikin, yüklenin onu artik ,yani kainati yönetin artik.
ANKEBUT Suresi 61. ayet
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
iman Nurdur ki yani işik kaynagidir ki, Akil Kalp ve ruh onun ile görüp aydinlanir, ziya ve güneşimizin işigi ise, gözümüzün görmesi için olan işik kaynagidir.
öyle olunca temsili misal ile küfür ve imani ayciklayalalim.
DENEY: Gece bir vakit, lambayi yakalim ve karşimiza bir yere bir adet su dolu bardak koyalim, işde ziya ve işik gözümüzümn o bardagi görmesi ve itminaan olmuş olarak orda bardagin ve suyun oldgunu önce ilmen, sonra bardaga ve suya bakarak aynel yakin, sonrada bardakdaki sudan birazcik icerek hakkal yakin bilince, ve sonra ordaki bir arkadaşimiz veya eşimiz dostumuz, lambayi bir müddet kapasin ve söndürsün ve tekrar acsin. lambayi kapatinca ordaki bardak ve su yok oluyormu soralim. lambanin kapanmasi, karanlik olmasi onun var olmasina helal getirmez degilmi. ve böylece ziya ve nur gözümüz için lazim olan amma, eger biz o sudan bir miktar icdiysek, ve bardaga dokunduysak, artik kim bize karanlik olunca, orada bardak yok diye inandirabiblir degilmi. ve iman işde hakkalyakin,o bardagin orda olduguna, tam huzuru kalp ile inanmiş olmamizdir. ve inkar ise küfür ve şirk ise, lamba sönüp karanlik olunca, orda bardak yok denmesi gibidir, halbuki orada bardak yok demek ile, ordaki bardak yok olmaz, ve lamba söndü, iki dakika sonra lambayi tekrar yaksak, bardak orda hazir ve nazirdir degilmi, öyle olunca kafirin, Allahi inkar etmesi, onu aynel yakin görememesinden ve hakkal yakin bilmemesinden, birde aklinin onu görebilmesi için, imaninin olmasi lazim, ve imaninin olmamasindandir, yoksa imani olsa, orda, bardagin karanlik olunca kaybolmayacagini bilir, yani tevhid bu dur ki lambayi söndürmek olan kismi " LA ilahe" orda hicbirşey yok, yani karanlik görmüyoz, sonra lambayi yakinca, evet var ve orda demek gibi olan kismi ile "illallah" ve bu yüzden, inkar ve küfür, ya gözün görmemesinden kaynaklidir, yada aklin görmemesinden kaynaklidir, ikisi ayri kulvarlardir.
ve vaaz sohbetlerimizin birinde dedikki :
Ey insanlik görmezmisiniz
Güneşin feri yok, bu sene nerdeyse bizde yaz bile olmadi .
yani güneş işigina arapca Dziya
ضي
denilir.yani Ziya sizin anlaycaginiz ziyanin yani glow un yani
güneş işiklarinin yansimasi azalmiş yeni vaazimizin konusu alfa beta
gama işimasi yani radyoaktivite, kisacasi güneşimizin ziyasi tükenmiş
malesef son ziyalar bitmek üzere yani ey insanlik kimse ikizler burcu
cocuk yapmak istemiyor galiba cünkü ikizlerin kadini doyumsuz olabilir
dedik diye kimse ikizler cocugu yapmaya yanaşmiyor ve böylce güneşimizin
hic erkek ziya bebeleri, dişi ziya olmaz fakat ve ikizler burcu
kalmamiş, ve kadin ikizler ve erkek ikizler cocugu kalmamişki
güneşimizin ziyasi bitmek üzere, olanlarda göcer ise ziya kalmaz . aaa
ben size ne diyen a lafi kicindan anlayan ahmaklar, Allah 12 ay koymuş
12 burc varsa 12 burcunda eşit şekilde dagilmasi lazimki bu güneş
sistemimizde her şey rayinda yüzsün, birisi biraz azalsa da fazla olsada
denge bozlur. mesala neptun bebeleri azalsa nuh bebeleri azalir ve su
ve rahmet kesilmeye başlar,neptün bebelri cogalirsa bu sefeerde
taskinlar olur seller olur,jüpiter azalsa keciler azalir yakub bebeleri
azalir yine olmaz. herkes tohumu atarken öyle ayarlama tohum atmaasin,
lütfen kadere kirkbeş deyip atsin tohumunu, ve özellikle ikizler bebesi
yapin yani. ikizler babasi olcaklar şimdi tohum atcak olanlar, şimdi
dikilen tohumlar mayisda haziranda filiz vercek, haydi gec kalmayin ziya
isimli cocuklar , tohum atin lütfen, yoksa bu güneş yemin olsun sönerde
karanlikda kaliriz.
hemde Ziyayi hapse atmişlar, yani ziya hapisdeki böyle feri yok,
doguyar amma isitmiyor. hanim bu yazdan beri camaşir serdiginde diyorki
güneşin feri yok kurutmuyor diyor, yani bir nakşi büyügü demişki bizim
sizlere verdigimiz feyizi eger muhafaza edebilseniz bu size kiyamete
kadar yeter demişler yani feyz veya füyüzat veya ziya alfa Işıması yani
güneşimizden bizlere gelir ve Muhammed yazili kuran ise ve kuran
kainatin yazilimi ise Muhammed kainat ve güneşimiz iki cihanin güneşi
muhammed mustafa, ve bizler güneş bebeleriyiz yani muhammedin
parcalariyiz. ve güneş sistemimizin icindeki her bir özellik o sistemin
işlevi için gerekli ve her cibilliyat bir peygamber grubunu temsil eder
demişdik dah önce, ve keciler oglak buralari şuayb ve yakup cocuklari
dedik, ve onlarin azalmasi yani jüpiter burcunda doganlarin azalmasi o
cibilliyati taşiyan sebze, meyva, hayvan, insan ne varsa azaldi
demekdir. ve cimento yoksa harc nasil olmazsa, yahut cimentosu az bir
harc ile yapilan duvar, nasil saglam olmaz ise hepsinin dengeli olmasi
lazimdir. ve amma herşeyin fazlasida zarar azida zarar. lütfen insanlar
aralarinizda konuşun kaynaşin, ve ikizler bebesi yapin. muhammed ikizler
burcudur yani MuhaMMed de üc tane mim vardir yani M harfi latince ikizi
temsilm eder ve yine MeryeM de iki tne M var yani onda ikizler burcu
vardir yani Yine HAVVA da iki tane V veya Hawa yazarsak oda teers ikiz
demekdir. ve ziya güneşimizin parcacigidir yani partiküllerirdir. yani
foton enerjisi.Radyoaktivite
α (Alfa) ışıması: İki
Nötron ve iki protondan meydana gelen, +2 yüklü bir Helyum çekirdeği
yaymaktır. Bu ışıma sonucunda, proton ve nötron sayıları 2'şer birim
azalır. Bu tanecikler +2 yüklü oldukları için elektromanyetik çekime de
yakalanırlar. Bu ışımaların durdurulması çok kolaydır. Örneğin bir
kâğıt yaprak bile yeterli olur.
Peygamberimizin ziyasini devam ettirmesi için güneşimizin alfa işimasi yapmasi gerekir.
ve alfa simgesi budur α
ve bizler muhamedin eeli beyti olarak yani güneşimizin cocuklari olarak
alfa işimasi yapmamiz lazim demekdir bu. ve alfa işimasi demek her
yaptigi işinde alfa hareketi yapmakdir. bunun birkac örnegini
gösteriyorum resimlerimde,
[attachment=31769]
[attachment=31770]
Bu bir alfa oturuşu yani mehdi oturuşu
eger ayak ayak üstüne atarsanz, bu alfa oturuşu demek olmaz yalnişdir o oturuş.
yani fircanizi tutarken serce parmagin arasindan gecirmek ile
yine alfa yansimasi yaparsiniz, yine misvak öyle, bu peygamberin sünneti
ile sabittir, onun yani Muhammed Mustafanin misvak tutuş sistemi bu
şekildedir.yani muhammed hep alfa yansimasi yapmişdir.
[attachment=31771]
[attachment=31772]
demişdık ve böylece sizlere ilk defa kainatın ve güneşin ziyasını bile bizler tarafından yönetilbilcegini bizzat hakkal yakin ögrettik, ve binlerce insan bu oturuşu ve duruşu cok benimsedi, hatta tiryakisi oldu da, artık vazegecemez oldular, ve böylece bu sene sıcak bır yaz gecirdik ziyası bol bol bir yaz gecdi ve artık sonbahara geldik ve ve birkac gün önce kendi aileme ve cocuklarıma tenbihledimki artık sonbahar geldi ve yaprakların sararması ve soguklarin gelmesi için buziyanin azalmasi şart, o yüzden artık ziya hereketi olan alfa oturuşu ve dıger alfa herketlerini terkedın dedim yanıi mehdi oturuşunu şimdilik terkedin dedim ve islamda terki terke diye birşey vardır,
Tasavvufdaki Terki Terk Nedir?
Gecen senelerde yazdik ki güneşimizin ziyasi azalmiş, güneşimiz iki
cihanin güneşi Muhammed Mustafa, güneşimizin ziya yaymasi için alfa
hareketi yapardi, ve onun sünnetiydi diye anlattik. ve ikizler bebesi
dünyada azalmiş, eger böyle olursa güneşimiz söner gider, ve bu yüzden
ikizler bebesi yapin, ve ikizler bebesi icinde, her amelinizde
fiilinizde sözünüzde alfa dalgasi yayin dedik, ve sizlere alfa oturuşu
ve alfa hareketerinden örnekler vermişdik. ve sizleer ne güzel mehdi
askerlerisinizki alfa oturuşu ve herketleri o kadar yayildiki,
elhamdülillah bu sene kadar ziyasi kuvvetli ve sicak bir yaz olmadi ,
hepinize aferin, sizler ne güzel mehdi askerlerisiniz böyle, tamam artik
terki terk etme zamanidir, ve her evden en az bir şahis, artik alfa
hareketi ve oturuşu yapmayi terkediversin, yapmak sünnet ve sevap oldugu
kadar, teketmek de evla ve sünnet ve gerektiginde mucib olandir. artik
bu kadar sicak ve ziya herhalde yeterlidir artik, biraz biraz terkedelim
amma yine garerince kalcak kadar terkedin, tamamen terketmeyin. ve
artik sicaklar biraz biraz bizi terketsin serinlesin ortalik.
Tasavvufdaki Terki Terk Etmek Nedir :
Terketmek mesala Peygamberin abdestli gezme sünnetini aldin tuttun, ve artik o
hale geldinki, abdestsiz adim atmaz oldun, ve sonunda öyle bir noktaya
gelirsin ki, artik o terkettigin abdestsizce gezme olayina tekrar
dönmene, ve abdestsizce gezivermen, senin tekrar abdestli olmayi
terkedivermendir. önce abdestsizligi terketmişdik ve birinci terki
teketmişdik ikinci terk ise o terkettigin şeyi terkedivermendir.
sebebine gelince mesala mevsimler ilkbahar ile başlar ve ilkbaharda
bütün renkler yerini, hayat ve Hay ve diri olan Allahin sifati ile, yeni
bir can bulmak, ve haşrolmak toplanip bir bedene yol almak olan, yeşile
birakir. ve başka renkler terkedilir ve onlarin yerine yeşil tercih
edilir ve ilkbahar olur. sonra ilkbahar biterken bizlerin, yeşil bugday
yerine, sari ermiş bugday için, yine yeşil erik yerine, ermiş erik, yine
ham karpuz yerine, ermiş karpuz için, kirmizi sari ve turuncu rengi
tercih etmemiz lazimdirki, yaz olsun ve yaz mevsiminin rengi kirmizi ve
beyaz ve ateş sarisi ve saridir aydinlikdir yani bütün renkleri bariz
eden aydinlik tercih edilir. ve yaz bitince bu sefer, daha cok sari ve
sararma solma ve ölme, ve kahvrengi tonlari yani, camur rengi tercih
edilir, yani ölüp topraga karişma, hadisesi oldugundan toprak rengi,
yani camur rengi revacdadir, ve diger renkler rengini ölümün rengi
toprak rengine birakir kahverengi ve tonlarina, sonra sonbaharda
bitince, kış gelmesi için, karanlik ve zulümet rengi siyah ve gri tonlar
tecih edilip, bütün renkler renklerini gece rengine birakir kendini, ve
sonbahardan kışa gidecek olanin tercihi, zulum ve karanlik olmalidir,
bunun bir nevi aciklamasini daha önceki sohbetlerde yapmişdik, mesala
kisa bir hatirlatma: dünyada kötüler yok edilip bitirilmez ve winter kış
için gecenin koyu oldugu zaman, ve burclari winter kış burcu olanlara
zamani birakmak için, işde karanlik ve gece yani kötülük bir nevi galip
gelmeye başlar, yaz demek ise iyiler, iman ve müminlerin galip olmasi
demekdir demişdik. ve yunus efendimiz vahdeti vücut seviyesine cikinca o
terkettigi bütün reklerden gecip zulumeti secmek zorunda birakilmiş, ve
hani insan dertlere ve cilelere, kötülerin cilesine ve zararina maruz
kalinca, bende bundan sonra zalim olcan anasina satan,
"bu dünyada deveye dikken insana tiken geciyor" deyip
artik iyi olamanin fayda etmedigini görünce yazdan kişa gecildigini
görünce, bunlardan kurtulmak için bir an sitem edip bende kötü olmk
istiyon denir ya, işde o sitem hali ile yunus efendimiz vaadinden avdet
edip, sözünden cayip "artik bende zulümeti secdim, bende kötü olcan" demiş.
amma yunus baligi zalim olamazki ne kadar sevecen bir balik, ne kadar
dost canlisi bir balik degilmi, ondan kim kötülük beklerki, yunusa kötü
ol deseler ancak belki sadece birazcik ciddi durabilir, yine gülümser
yine sevecendir, o kötü olamazkine, amma demiş Hz Yunus efendimiz
ninovalilara sitem edip bende zalim olcan deveye diken ... demiş yani.
yani ona terki terketmesi ögretilmiş bütün mesela sadece bu. yani sadece
iyiler iyi degildir bazende kötülük iyidir, yani gece hic olmasa hep
gündüz olsa, ne zaman yatip dinlencez, hep yaz olsa suyumuz nerden
gelcek, suyumuzun akip geldigi daglara kar nasil yagcak degilmi, bu
dünyanin carki nasil döncek degilmi yani. iyilerinde hayatinda bazen
kötü olabilmesini ögrenmesi lazim, dünya cok cetin. ve yine kötülerinde
hayatta iyilik nasil bir tatdir nasil bir zevkdir, iyilik yaptirilarak,
aynen hz süleymanin şeytanlari dalgic yapip, caliştirarak bir işe
yaramasini ögretmesi, bunun için olup, kötülerede iyilik lokmasi
yedirmekdir yani, iyilligin nasil güzel bir lokma oldugunu onlara da
tatdirmakdir.
VE ARTIK ZiYAYI TERKEDiP YAVAŞ YAVAŞ KÖTÜ VE KARANLIK OLMA ZAMANI
ve bu vakitler dedik önce sünnetler kacmaya başlar amma bu sünnet namazdaki sünnet ammda yapatig iz başka bir sünnet, sonra bir vakit farz kacar, sonra iki vakit, derken birde bakmişsin birkac günlük farz namaz kacmiş, ve taaaki bu eksi -31 olunca, yani 31 tane namaz kacinca, sonbahar girdi demekdir, amma kacdi diye öyle birakamayip, ardina kaza etmek lazimdir.
ve böylce size yerden semayi yönetme yöntemlerinden birini dah ögrettik, yine sonbaharda gündüzlerin kisalmasi ve gecelerin uzamasi lazim ve bunun için yine kainati semayi yönetip
bunu yapmak lazimdir dedik ve ögrettikki bu nasil yapilir:
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَأَقِمِ الصَّلاَةَ طَرَفَيِ النَّهَارِ وَزُلَفًا مِّنَ اللَّيْلِ إِنَّ الْحَسَنَاتِ يُذْهِبْنَ السَّيِّئَاتِ ذَلِكَ ذِكْرَى لِلذَّاكِرِينَ
Ve ekımis salâte tarafeyin nehâri ve zulefen minel leyli, innel hasenâti yuzhibnes seyyiât, zâlike zikre liz zâkirîn.
Meali:
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu da Zikri bilen, ve bazi Zikir edenlerin, başka bir türlü zikiridir.
Sadakallahul Aziym HUD Suresi 114. ayet
Karanlik ve geceyi ileri kaktirmak, ve gecelerin uzamasini saglamak veya gündüz veya aydinligi ileri kakdirmak, ve gündüzlerin uzamasini saglamak, hakkindaki bizzat yaşanmiş bir hadis ve hadisemiz için yapilan bir zikir ve ilim, ve erbabina münhasirdir sadece, bu hediyem.
ve bunun için sadece tarikimiza mensup olanlardan bu dereceya cikmiş sofilerim, günler dönünce yani 21 hazirandan sonra, iki güne bir, veya haftada bir, onlara ilham ile bildirilince, günlerden sonbahar ve gecelerin uzamasi için, sabah namazlarini en son vaktinden kilmaya başlarki, işde sabah namazi ile, karanligi itip güne dayar, ve güneşin dogdugu vakit olan işrak vaktini ittirip kakdirmiş olur, yani sadece bizim tarikimiza münhasiran, ve belli vakitlerde uygulanmasi gereken bir kuraldir. yani ne diyor ayette tarafeyn diyor, yani iki sinirda da diyor, yani sinir ne, sabah namazinin son vakti gecenin siniri, ve eger gecenin sinirini biraz acarsak daha ileri gitmiş olmazmi, yine eger günler uzayacaksa, o zaman 21 aralikdan itibaren, bir kac günde bir, veya haftda bir, bu sefer tarafeynin akşam tarafi olan akşam namazina varanyer olan ikindi namazi son vakte birakilirki, gündüz geceyi ve akşami ileri kakdirsin. peki bunun delili nerde, bizim yapavcagimiza dair bir delil varmi derseniz, evet var, o da var, yine zikiri raşidi evradindaki bir zikir olan, bize münhasir bir hikmettirki bu
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
تُولِجُ اللَّيْلَ فِي الْنَّهَارِ وَتُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ وَتُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَتُخْرِجُ الَمَيَّتَ مِنَ الْحَيِّ وَتَرْزُقُ مَن تَشَاء بِغَيْرِ حِسَابٍ
Tûlicul leyle fîn nehâri ve tûlicun nehâra fîl leyl(leyli), ve tuhricul hayya minel meyyiti ve tuhricul meyyite minel hayy(hayyi), ve terzuku men teşâu bi gayri hısâb.
Meali :
Geceyi uzatırsın, gündüzün bir kısmı gece olur. Gündüzü uzatırsın, gecenin bir kısmı gündüz olur. Ölüden diri çıkarırsın, diriden ölü izhar edersin ve dilediğini sayısız rızıklandırırsın sen.
ALİ İMRAN-27 ayet
diyecekler ki yine bu ayette bunu Allah yapar demiyormu diyecekler.
Lan dangil, isa Allahmiydida ölüden diri cikariyordu demek yokmu, ahmak, sen bunu duymadinmi, isa ölüleri iznimle diriltirdi demiyormu Allah :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَإِذْ عَلَّمْتُكَ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَالتَّوْرَاةَ وَالإِنجِيلَ وَإِذْ تَخْلُقُ مِنَ الطِّينِ كَهَيْئَةِ الطَّيْرِ بِإِذْنِي فَتَنفُخُ فِيهَا فَتَكُونُ طَيْرًا بِإِذْنِي وَتُبْرِئُ الأَكْمَهَ وَالأَبْرَصَ بِإِذْنِي وَإِذْ تُخْرِجُ الْمَوتَى بِإِذْنِي
ve iz allemtukel kitâbe vel hikmete vet tevrâte vel incîl(incîle), ve iz tahluku minet tîni ke hey’etit tayri bi iznî fe tenfuhu fîhâ fe tekûnu tayran bi iznî ve tubriul ekmehe vel ebrasa bi iznî, ve iz tuhricul mevtâ bi iznî.
MAİDE Suresi 110. ayetten pasaj
öyleyse ölüleri dirilten bir insan varsa, geceyi gündüze, gündüzü geceye sokan bir adamda vardir, o mehdidir.
--------
Ve bizde dünyaya gelmek şerefine erdigimize göre, bu teppichde bir musterde (desen de) biz yapacagiz, amma isterizki bu muster (desen) digerlerine örnek olsun, ve yukarlarda tekrar edilcek bir muster olsun, ve bunun için dedikki :
"River" Nehir ile yarışma, Nehir ile birlikte koşamazsın, o seni hep yener, çünkü sen yorulursun, amma o yorulmaz.
(Karoglan sözü 05.09.2016)
yukardaki söze açıklama : muhammed misyonu, ibrahim misyonu, kominizm misyonu, gibi bir misyon akıp gelen bir nehir gibidir, onlarin binlerce askeri vardır, sen yalnız başına onlarla yarışamazsın, onlar hep yener kazanır, çünkü onlar bir grup, o yüzden bir grup, bir tarikat olmak lazımdır, yalnız asker tek atlı araba gibi, grup 10 askerse 10 atlıaraba gibidir, o yüzden Raşidi tarikatını kuruyorum, seven ardımıza takılsın. dedik
طَرِيقَاتِ رَاشِدِي Raşidi Tarikatı - Raşidin Yolu - Raşidin Çizdiği Yol - Nedir ? Kurucusu Kimdir - Edeb Ve Adablari Nelerdir?
Raşidi Tarikatı Kurucusu Kimdir : Başağaçlı Raşit Tunca - Karoglan Hoca
Kurucunun Kisa biyografisi : Başağaçlı Raşit Tunca - Karoglan Hoca Kimdir? Biyografisi
isim : Raşit Tunca
Göbek ismi : Selim
Soy Lakabı : Haceliler
Nickname : Karoglan veya Kar©glan ve imageman
Baba ismi : Mustafa
Anne ismi : Rabia
Dogum : 1970 Başağaç
Eğitim:
ilkokul : 1976 -1981 Başağaç
Ortaokul Lise : 1981 -1988 Sandıklı İmam Hatip Lisesi
13.06.1988 de 8.25 Diploma notu iyi derece ile Mezun oldu.
Yüksek Okul Üniversite : 1988 -1989 AÜHF - AYO
1989 da üniversiteyi 2. dönem sonunda yarım bırakıp terketti, ve 1989 yazında Avusturya ya Seyahati.
Mesleki Eğitim : Elektrik Teknisyenliği EBT ve EIT Sigmundsherberg Austria
Lehrabschlussprüfung : Elektrobetriebstechniker 25.01.2006 mit bestanden - Landesberufsschule Wiener Neustadt
Lehrabschlussprüfung : Elektroinstallationstechniker 24.06.2006 mit bestanden - Landesberufsschule Stockerau f Elektrotechnik
Öksüz:
1988 de Babasının vefatı
Ankara:
Yüksek Okul Eğitimi için Ankaraya gitdi. ilk defa bir akrabasının yanında Keçiören gazino durağı ile şose durağı arasında bir apartmen de ~ 3 - 4 hafta kaldı.
Sonra paralı özel yurt 'RESA' yurdunda Ulusda kaldı.
Daha Sonra Balgat taki Devlet Paralı Yurdunda kaldı.
Aile:
1990 senesi sonunda Evlendi.
2 Tane Çocuğu var biri Oğlan biriside Kız.
HAC ve UMRE :
1997 de Hac ve Umre ziyaretini Annesiyle birlikte Yaptı.
Dini ve Tasavvufi Hayat:
1991 senesinde Tarikatı Burhamiye ye intisab etti.
1992 de Nakşebend Tarikatına intisab etti.
~ 2003 -2004 arasinda Dusukiye Tarikatına intisab etti.
Halen Tasavvuf Yolunda "Only" Devam ediyordu ki sonudna bir yol (Tarik) olmanin, yol çizmenin önemini farketi ve, Raşidin kendi gittiği ve Çizdiği Yol olan, Raşidin Yolunu, Raşidi Tarikatını kurmaya karar verdi. Senelerden 2016 aylardan Ağustos.
Avusturya:
1989 da Avusturya Taş ocağında işci oldu (Wiener Baustof Werke).
Daha Sonra Firmasi iki defa el degiştirdi Poschacher Natursteinwerk oldu.
daha sonra Taş ocağından Çıkışını aldı.
Iki defa, yaklaşık altışar ay Büyük Kasap " Gresinger"de çalıştı.
Mesleki Eğitim yaptı ( Ausbildung Elektrobetriebstechniker) mezun oldu ve sonrada "Installationstechniker" sınavına girdi ve kazandı mezun oldu.
Liesing Firmalarda Elektrik Teknisyeni olarak çalışdı.
Tarikatin Özelliği : Mevsim Tarikati yani günlerin, aylarin, gecelerin, gündüzlerin, nurun, ve ziyanin, ve mevsimlerin devaren ettirilmesini talim eden, bir yol ve tarik ve usul.
Kuruluş Sebebi ve Prensibi :
"River" Nehir ile yarışma, Nehir ile birlikte koşamazsın, o seni hep yener, çünkü sen yorulursun, amma o yorulmaz.
(Karoglan sözü 05.09.2016)
yukardaki söze açıklama : muhammed misyonu, ibrahim misyonu, kominizm misyonu, gibi bir misyon akıp gelen bir nehir gibidir, onlarin binlerce askeri vardır, sen yalnız başına onlarla yarışamazsın, onlar hep yener kazanır, çünkü onlar bir grup, o yüzden bir grup, bir tarikat olmak lazımdır, yalnız asker tek atlı araba gibi, grup 10 askerse 10 atlı araba gibidir, o yüzden raşidi tarikatını kuruyorum seven ardımıza takılsın.
Raşit - Raşid - RAŞiD - رَاشِدٌ isminin anlamı : رَاشِدٌ Raşit Raşid RAŞiD
Anlamları:
1. Doğru yola giden
2. Akıllı
3. irşad edip öğreten
4. Öğretmen
5. Baş Öğretmen
6 . Öğreten eğiten Allah
7. Öğretmen olan Allah
8. Olgun , Kemaline Ermiş ,Yetişkin, genc delikanli
MÜRŞiD : Egitici ,şeyh, mürebbi ,terbiyet edici, ögretici, ögretmen, Baş Öğretmen.
Raşidi Tarikatının Amacı ve Gayesi :
Başağaçlı Raşit Tunca - Karoglan Hocanin Hakkalyakin veya keşfen bilip yaşadiklarini, bir cemaate ve gruba ögretip, misyonunun, (Level in) ondan sonrada devam ettirilmesi.
Esteuzubillah
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَسَخَّرَ لَكُم مَّا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا مِّنْهُ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لَّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Esteuzubillah
Ve sahhara lekum mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardı cemîan minhu, inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yetefekkerûn.
Meali :
Ve göklerde ve yerde olanların hepsini kendinden (bir lütuf olarak) size musahhar (emre amade) kıldı. Muhakkak ki bunda, tefekkür eden bir kavim için mutlaka âyetler (ibretler) vardır.
CASİYE Suresi 13. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلاَئِكَةِ إِنِّي جَاعِلٌ فِي الأَرْضِ خَلِيفَةً قَالُواْ أَتَجْعَلُ فِيهَا مَن يُفْسِدُ فِيهَا وَيَسْفِكُ الدِّمَاء وَنَحْنُ نُسَبِّحُ بِحَمْدِكَ وَنُقَدِّسُ لَكَ قَالَ إِنِّي أَعْلَمُ مَا لاَ تَعْلَمُونَ
Ve iz kâle rabbuke lil melâiketi innî câilun fîl ardı halîfeten, kâlû e tec’alu fîhâ men yufsidu fîhâ ve yesfikud dimâe, ve nahnu nusebbihu bi hamdike ve nukaddisu lek(leke), kâle innî a’lemu mâ lâ tâ’lemûn.
Meali : Ve Rabbin meleklere: “Muhakkak ki Ben yeryüzünde bir halife kılacağım.” demişti. (Melekler de): “Orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Biz Seni, hamd ile tesbih ve seni takdis ediyoruz.” dediler. (Rabbin de): “Muhakkak ki ben, sizin bilmediklerinizi bilirim.” buyurdu.
Başağaçlı Raşit Tunca - Karoglan Hocanin Hakkalyakin veya keşfen, insanoglunun yerüyünden kainati idare edebilcek bir güce sahip oldugunu bilip, ve bu konuda bazi tatbikler yapinca, ve bunu devam ettirecek, ve ilerde dahada geliştirebilcek kivamda, yol arkdaşlari, tarik mensublari aramasi, ve bildiklerini, yetenekli ve ögrenip yaşamak isteyenlere anlatma istegi ve gayesi sebebiyle kuruldu. ve amaci ve gayesi sadece, insanin, yeryüzünün ve kainatin halifesi oldugunu bizzat, hakkal yakin insanlara ögretmek.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ فَأَنَّى يُؤْفَكُونَ
Ve le in seeltehum men halakas semâvâti vel arda ve sehharaş şemse vel kamere le yekûlunnallâhu, fe ennâ yu’fekûn.
Ve muhakkak ki "Gökleri ve yerleri kim yarattı, Güneş ve Ay’ı kim (size) musahhar (emre amade) kıldı?" diye sorarsam mutlaka, "Allah" derler. O halde o misyonun, size yükledigimin kiymetini bilip, ona sahip cikin, yüklenin onu artik ,yani kainati yönetin artik.
ANKEBUT Suresi 61. ayet
Zikr - Zikir Nedir? - Zikir Çeşitleri - Zikir Hakkında Ayetler Hadisler - Zikir ile ilgili Sorular Cevaplar - Tasavvufda Zikir ve Adabi - Kuran Zikirdir -Kuran ile Zikretmek - Zikri Raşidi Evradı
Sözlük anlamı itibariyle ZiKiR:
Zikir, hatırlamak, anmak demektir, bir şeyi telaffuz etme, istenilen şeyin zihne döndürülmesi, bildiğimiz şeyleri akılda sürekli tutmaya zikir denir.
Bir başka ifadeyle, unutulmuş bir şeyin yeniden hatırlanması ya da
hâfızadakinin unutulmamak üzere sürekli canlı tutulmasına zikir denilir.
islami
literatürde ise Kavram olarak ‘zikir’: Allah’ı anmak üzere söylenmesi
ve yapılması tavsiye edilen, sözlü ve ameli eylemleri kapsayan
davranışların tümüdür.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
الَّذِينَ آمَنُواْ وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُم بِذِكْرِ اللّهِ أَلاَ بِذِكْرِ اللّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ
Ellezîne âmenû ve tatmainnu kulûbuhum bi zikrillâh(zikrillâhi) e lâ bi zikrillâhi tatmainnul kulûb.
Meali:
Öyleki iman edenler gönülleri Allah'ın zikriyle doygunlugea erenlerdir sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla gidalanir ve doyar, yani huzur bulur.
RA'D Suresi 28. ayet
Zikir, şükür kavramında olduğu gibi hem dil, hem kalb ve hem de bedenen yani amellerle olmalıdır.
1- Dil ile zikir : Allah'ı isimleriyle anmak, hamd etmek, tesbih etmek, Kur'an okumak, Kur’ân’ı dinlemek ve dua etmektir. Dil ile yapılan zikir, kalbi
zikre yol açmalıdır.
2- Kalb ile zikir : Kalbi zikir, bedenin zikrine yani ameli zikre zemin hazırlamalıdır. Ameli zikirden kastımız, Allah’ın yapmamızı istediği kulluk vazifeleri, bir
başka ifadeyle ibadetlerdir. Kalb ile zikir, Allah'ı gönülden anmaktır. Bu da üç çeşittir : a) Allah'ın varlığına delalet eden delilleri düşünmek, O'nun isim ve sıfatlarını
tefekkür etmektir. Allah'ın varlığına delalet eden deliller, başta Kur’ân ayetleri ve kâinattır. Kur’ân’da ve kâinatta yer alan ayetlerin tümünde, Yüce Yaratıcıya götüren, O’nun
varlık ve birliğini haykıran, kuvvet ve kudretini gözler önüne seren sayısız alamet ve deliller mevcuttur. b) İlahi hükümleri yani Allah'ın emir ve yasaklarını ve kulluk
görevlerimizi ve bunlarla ilgili delilleri düşünmek. Yani bir gönül ve vicdan muhasebesi yapmak gerekir. Ne ile mükellefim, neyi ne kadar yapmam gerekir? İlahi teklifler benim
için ne ifade ediyor? Sorularının cevaplarına kafa yormak… c) Benliğimizdeki ve evrendeki varlıkları ve bunların sırlarını tefekkür ederek, her zerrenin, "yücelikler âlemi”ne ve
Allah'ı gereği gibi bilmeye götüren birer ayna olduğunu görmek, idrak etmektir. Böyle bir zikirden alınacak zevkin bir göz açıp kapamak kadar olan zamanı bile cihanlar değer.
İşte bu noktada insan kendinden ve âlemden geçer25.
3- Bedeni zikir : Salat yani namaz bedeni zikirdir ve namazda dört unsur ayakda durmak, egilmek ve, secde etmek ve sonundada oturmak zikir diye ögretilip talim ettiriliyor öyleyse, eger allah için ayakda durulursa bu da bir zikirdir, yine allah için egilinirse bu da zikirdir yine,....
Kuran arapcadir, ve arapca öyle bir dil ki, her kelimenin onlarca ayri manasi vardir. bu başka dillerde, birkac manali kelimelerin sayisi, birkac kelimeyi gecmezken, arapcanin tamami böyle kelimelerden oluşur.
mesela:1. kelimemiz
Fetaha: Acmak
Miftah: anahtar
Faatih :fetheden
yani mastar bir kelimenin harflerinin yerininin, bir veya birkac kac harf degişikligi sonucu onlarca cok farkli bir manaya bakmasi, ve bu yüzden işde, şiir ve notalarda arapcadan türetilir yani edebiyataki aruz vezni denilen failatun failatun kalibi ve ilham melegi hep arapca ilham verir.
yani işde notalar ve müsikide, işde deveniin yürüyüşünü ele alan, bu aruz vezni kalibi, yani yani mesela 9 tane Asli rakami mesala 8 li kombinasyonlar halinde yazmak demek gibi, evir cevir başka bir sayi meydana geldigi gibi, arapcada ana master kelimenin harflerinin yerini degiştirdikce, veya bir kac tamlama harfleri ekledikce, cok degişik manalr oldugu gibi, ayni manayi ses frekansi olarak ele aldigmizda, belli bir frekansi temsil ediyor her kelime. ve öyle olunca, arapcanin eskiden rakamalardan oluşdugu tezide dogru, ve ebced hesabi demek de işde, keilmelerin temsil ettikleri rakami, yani frekans baazinda harfleri yazmak gibi. ve bütün arapca o zaman rakmalardan oluşunca, Rakamalar ise Toplam 9 rakam ve bir de SIFIRDAn oluşduguguna göre diger rakmlar sadece onun katlari ve kombinasyonlari halinde ve sifirla birlikte 10 rakam eder, ve bu, ona rakamin degişik şekildeki kombinaysonlari arapcanin temel yapisi, ve öyle olunca
her kelimenin bir rakamsal degeri olunca, o rakamsal degeri onun frekans araligini temsil ediyor, ve öylce olunca, mesala "2845" yazinca bu bir arapca kelimeyi temsil ediyor olur, gavur bunu elektrik ve fizige uygulayinca, bunun kehrwertini almak için işde 1/xxx saysi ile carpinca onun frekansinin ZIDDINI bulmuş oluyor ve sen allahim ver deyince o kehr wertini ceviriyor ve verme oluyor yani,
Hz Alinin " Ben Allahi, her istedigimi vermemesinde bildim" dedigi rivayet oluyor, halbuki vermeyen Allah mi yahut, o gün bizden daha üstün bir bilgi ve güce sahip olan cin ve şeytan hizbinin onun söylediklerinin kehrwertini alarak, onun duasina engel olmalari mi idi tefekkür etmek lazim. bu gün ise insan şeytanlar, şeytan askeri gavurlar ve deccal askerleride bu işlemi yapiyorlar artik.
ve notalar yükseldigi gibi, birde geri iner, yani notanin kehrwerti onun inişi oluyor, yüksek perdeden bir ses alt tonlara inerken ters gidiyor demek olur, ve böylece senin duandaki veya kurandki ayetin belli bir frekansi yani ürettigi elektrik var, ve bunu sen zikir diye okuyunca beynin elektrik üretip, o frekansi yayiyor, ve o zaman o yayilma ile ses, uzayda elektron yayilimina ugruyor. ve elektrik denen enerjinin oluşumunun temel yapisi ve prensibi, bir maddeden diger maddeye dönüşüm olan eleketronlarin bir maddeden diger madeye dogru akarkenki cikardiklari, yada yaydiklara frekansa biz elekrtik diyoruz, yani "elektron akimina" eleketrik diyoruz. ve öyleki bilim adamlari bunu haala keşfedememişler, yani ses ile elektrik üretilebilcegini bilmiyorlar, halbuki ses frekansida, yine ses denen bir dalganin yani yine elktronlarin yayilimi demek. eger o dalganin yayilimini enerjiye dönüştüren bir aygit icad olursa, şarki söyleyen bir kadin, veya zikir ceken bir adam ve öten bir kuş da elektrik üretecekdir . ve hatta öyleki ebced degerleri kullanilarak istenilen bir rakamdaki bir kelimenin tekrari, yani cokca zikir edilmesi ile, o vollttaki elektrik üretilebilir, yani Allahin ismlerinin ebced degeri bu yüzdendir, amma bu mehdi sayesinde keşfedilcek, ve esmanin ve kuranin zikir olma sebebi keşfedilmiş olcak,
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِّيَدَّبَّرُوا آيَاتِهِ وَلِيَتَذَكَّرَ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ
Kitâbun enzelnâhu ileyke mubârakun li yeddebberû âyâtihî ve li yetezekkere ulûl elbâb.
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
"Bu Mübarek Kitabı sana indirdik, onun âyetlerini ulûl’elbab (Yani bu ilmi bilenler) onu tezekkür ederek (zikrederek) kafirlere veya düşmanlarina karşi tedbir alsınlar diye. "
SAD Suresi 29. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَأَقِمِ الصَّلاَةَ طَرَفَيِ النَّهَارِ وَزُلَفًا مِّنَ اللَّيْلِ إِنَّ الْحَسَنَاتِ يُذْهِبْنَ السَّيِّئَاتِ ذَلِكَ ذِكْرَى لِلذَّاكِرِينَ
Ve ekımis salâte tarafeyin nehâri ve zulefen minel leyli, innel hasenâti yuzhibnes seyyiât, zâlike zikre liz zâkirîn.
Meali:
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu da Zikri bilen, ve bazi Zikir edenlerin, başka bir türlü zikiridir.
Sadakallahul Aziym HUD Suresi 114. ayet
Raşidi Tarikatının Zikir ve Evradi Varmidir Nerden Temin Edebiliriz?
RAŞiD'iN ZiKiR EVRADI KiTABINI iNDiR
Güncel yeni versionlar için Downloden bölümümüz arada sirda ziyaret edin oradan hem okuyabilir, hem indirebilirsiniz
www rasittuncakitaplari com
Evradimizdaki Dualarin okuma süresini 2 Saat ile 1,5 Saat Arasina düşürebilenler her gün „Silsileyi Kasr“a Fatiha Ismarlarlar.
Silsileyi Kasr Budur
1.) 7 Fatiha 13 ihlas okunur ve Mehdiye ve Ehline Ashabina ve Cemaatine, Sevdiklerine, Sevenlerine Hediye Edilir.
2.) Bu Tarikatin Piirinin Ruhaniyetine 3 ihlas 1 Fatiha
3.) Okuyan kimse Kendi Ruhaniyetine 13 ihlas 7 Fatiha
4.) Evliysek Çocuklarimiz varsa herbirine kücükden büyüge dogru 3 ihlas 1 Fatiha
5.) Eşimize Hanımımıza 3 ihlas 1 Fatiha
6.) Kücükden büyüge dogru Kardeşlerimize 3 ihlas 1 Fatiha (sadece hayatta olan kardeşlerimize okunur)
7.) Annemize 3 ihlas 1 Fatiha
8.) Babamiza 3 ihlas 1 Fatiha
9.) Babannemize 3 ihlas 1 Fatiha (zamanimiz yoksa okunmaz)
10.) Babamizin Babasina 3 ihlas 1 Fatiha(zamanimiz yoksa okunmaz)
11.) Aneannemize 3 ihlas 1 Fatiha(zamanimiz yoksa okunmaz)
12.) Annemizin Babasina 3 ihlas 1 Fatiha(zamanimiz yoksa okunmaz)
13.) Hz. Hüseyin Efendimize 3 ihlas 1 Fatiha
14.) Hz. Ali Efendimize 3 ihlas 1 Fatiha
15.) Peygemberimiz Muhammed Mustafa için 13 ihlas 7 Fatiha
Bu Dualarin okuma süresini 1,5 Saat ile 1 Saat Arasina düşürebilenler her gün „Silsileyi Kasr“ okumayi birakir “Silsileyi Kebir” e Fatiha Ismarlarlar.
Silsileyi Kebir Budur
1.) 7 Fatiha 13 ihlas okunur ve Mehdiye ve Ehline Ashabina ve Cemaatine, Sevdiklerine, Sevenlerine Hediye Edilir.
2.) Bu Tarikatin Piirinin Ruhaniyetine 3 ihlas 1 Fatiha
3.) Okuyan kimse Kendi Ruhaniyetine 13 ihlas 7 Fatiha
4.) Evliysek Çocuklarimiz varsa herbirine kücükden büyüge dogru 3 ihlas 1 Fatiha
5.) Eşimize Hanımımıza 3 ihlas 1 Fatiha
6.) Kücükden büyüge dogru Kardeşlerimize 3 ihlas 1 Fatiha (sadece hayatta olan kardeşlerimize okunur)
7.) Annemize 3 ihlas 1 Fatiha
8.) Babamiza 3 ihlas 1 Fatiha
9.) Babannemize 3 ihlas 1 Fatiha
10.) Babamizin Babasina 3 ihlas 1 Fatiha
11.) Aneannemize 3 ihlas 1 Fatiha
12.) Annemizin Babasina 3 ihlas 1 Fatiha
13.) Ali Zeynel Abidin 3 ihlas 1 Fatiha
14.) Seyyidatina Zeynep 3 ihlas 1 Fatiha
15.) Hz. Hüseyin 13 ihlas 7 Fatiha
16.) Hz. Hasan 3 ihlas 1 Fatiha
17.) Hz. Fatimatüz Zehra 3 ihlas 1 Fatiha
18.) Hz. Ali Efendimize 13 ihlas 7 Fatiha
19.) Hz. Osman 3 ihlas 1 Fatiha
20.) Hz. Ömer 3 ihlas 1 Fatiha
21.) Hz. Ebu Bekr 3 ihlas 1 Fatiha
22.) Peygemberimiz Muhammed Mustafa için 13 ihlas 7 Fatiha
23.) Hz.Süleyman 3 ihlas 1 Fatiha
24.) Hz. Hacer 3 ihlas 1 Fatiha
25.) Hz. Yahya 3 ihlas 1 Fatiha
26.) Hz. Yunus 3 ihlas 1 Fatiha
27.) Hz. Mikail 13 ihlas 7 Fatiha
Dikkat: 25. -26. -27. - ye sadece Cumalari okunur
Senede 1 Defada “Silsileyi Üla” ya Fatiha Ismarlarlar.
“Silsileyi Üla” yi Tespit Etmek için
“Silsileyi Üla” yi Tespit Etmek için Ailecek bir yerde Toplanilir.
1Kalem ve kağıt alıp yazmaya başlanir.
Evimizin Sag Tarafina dogru gidince en yakindaki “ Hasan veya Hüseyin” den kim varsa o Hasansa bizim üst kolumuz peygamberimizin “şerifler” kolundaniz ve birinci isim o yazilir, Hüseyinse seyidlerdeniz, sonra saga veya sol tarafda Hüseyin aranir en yakin hüseyin sagdami soldami ve bunlarin akrabalik dereceleri, Annemiz tarafindansa Anne tarafindan o kola bagliyiz, Baba tarafindan akrabimiz iseler Baba tarafindan o kola bagliyiz demekdir. Ve böylce ilk yön tespit edilmiş olur. Sonra evimizin arka tarafina dogru ilk peygamber isimli kimse kimdir, hangi peygamberin kolundaniz o tespit edilir ve o isim yazilir,
Liste böylece şöyle olmalidir ilk önce evimizin sol tarafina dogru annemiz tarafindan akrabimiz olan en yakin eve, uzaga dogru devam edilir hatta bu başka şehire kadar olabilir “Hasan, Hüseyin, Fatma, Ali, Osman, Ömer, Bekir, Ayşe, Hatice, Zeynep” aranir, ve ashabin isimlerinden olan kimseler olabilir, amma bu kimseler sadece anne tarafindan dedemizin babasina kadar akraba olanlar olcak. Sonra sag tarafa dogru ayni işlem saga dogru bu sefer baba tarafindan akrabalar yazilir. Sonra evimizin arkasindaki komşularimizdan başlayip arkadan sagdan sola dogru gidip sonra tekrar bize dönüp glecek bir daire halinde bütün akraba olan olmayan tanidigimiz peygamber isimli tanidiklarimizin isimleri not edilir. İlk önce direk arkaya dogru düz cizgi gidilir iki tane ayni isim olanlar ilk yakindaki ele alinir, ikinci ayni isme varinca ordan artik sola dogru dönme noktasina geldigimizi bildirir, bu sadace yaşadigimiz köy veya şehir icinde tespit edilir dişari cikilmaz yani peygamber isimlilerde.
Bu not etiklerimiz de cift isimliler en yakin komşumuz olanlar ele alinarak düzletilir, ve bu bizim “silsileyi ÜLA” mizdir.
Vaktin müsait oldugu bir zamanda, senede bir defa bu silsileye 3 ihlas 1 fatiha veya 3 fatiha 7 ihlas hediye edilir.
5.SINIF SOFiLER
“Hizbül Kebir” i “Yaz ve ilkbahar” mevsiminde sabahleyin ikindiye kadar okur. ikindiden sonra “Hizbül Kasr” veya “Hizbül S-Kasr” okur.
Kış ve sonbahar mevsiminde tersini yapar sabah “Hizbül Kasr” veya “Hizbül S-Kasr” okur ikindiden sonrada “Hizbül Kebir” i okur.
Hizbül Kebir Nedir: Yukarda yazdigimiz kirmizi ile yazili 1 ile 112 (1 den 112 ye kadar 112 dahil)Rakamli dualarin tamami.
Hizbül Kasr Nedir: 1 ile 16 (1 den 16 ya kadar 16 dahil) vesonunada 111 ve 112 Rakamli dualarin Tamami.
Hizbul S-Kasr Nedir: Hizbul kasr okuyanlarda zamandan tasarruf etmek için istiaze duasi dışındaki bütün zikirler gerekirse sadece (10 ar Defa okunur ve 10 lu okunanlarda sadece 3 defa okunarak Hizbul S-Kasr olur.
Mevsim Tesbihi çekme makamına çıkarılmış sofilere o makam manen ilham yoluyla bildirilir ve günlük zikrini baştan 17 ve 18 e kadar yani Es elüke Duasına kadar 17.18 dahil okuduktan hemen sonra
Yağmur veya kar yağması için:
Ağzının genişliği, Dibinin Derinliğinden, Geniş Olan Bir Tasdan, Yazları , ilkbaharları ve sonbaharları saf berrak soğuk 3 yudum su içer, Sonbahar ve Kışları süt içer, Herzaman hergün değil, sadece ona içmesi için ilham geldiği günler içer, Tasın ağzında herzaman 1Parmak boşluk bırakılır. Su içerken 4/4 saf sade menba suyu kat, Süt içerken 3/4 Süt 1/4 Soğuk Saf Su ve yeterince Şeker, ve 1 mini damla mis Kat öyle iç.
Güneş doğması için: ilham geldiği günler zikrin tamami okunup bitirilesiye ve zikir bittikden 45 dakika sonrasına kadar mecbur olmadıkca su, süt, cay,… benzeri içecek içilmez, ve zikrin harareti ile icimizdeki kainatin ısınması ve güneşimizin doğması sağlanır.
Tas: küçük komposto, sütlaç tası veya ayetel kürsi yazılı zemzem tası.
Su veya Süt : Vücut sıcaklığından soğuk olacak.
TESBiH ADABI
AÇIKLAMA : Sofinin, aynen hat yazmaya başlayan birisinin, önce hat kalemi acmasini, yapmasini ögrendigi gibi, sofi kendi zikir tesbihini kendisi yapar.
3 Çeşit tesbih modeli vardir. 1.siniflar ve acemiler için kolay tesbih. 2.sinif ve üstü için cift kadranli tesbih. 3.sinif ve üstü için, mevsimin ve havanin durumunun rengine uygun, renkli cift kadranli mevsim tesbihi.(siyah, kar beyaz, yeşil, bordo kirmizi, kahve veya sari, saydam su rengi, ve çamur rengi,...)
ZiKiR TESBiHi RESiMLERi
Yaz mevsimi için Bordo kirmizi ve beyaz ayracli, veya koyu kirmizi ve beyaz va sari sarikli tesbih
Sonbahar için koyu sari turuncu veya kahvrenegi üzre beyaz ayracli ve beyaz sarikli.
İlkbahar için yeşil beyaz ve kirmizi sarikli tesbih.
Kış için siyah üzre Bordo kirmizi ayracli ve yeşil sarikli.
Zemheri için beyaz üzre türkis ayracli veya caribic mavi ve caribic mavi sarikli.
Yagmur için saydam üzre kirmizi ayracli koyu mavi sarikli.
9. SINIF SOFiLER
Allah Zikiri günde bir defa olmak üzere, 6666 defa Allah zikredilir.
Burasi Güneş Makamidir. izinsiz cekmeyiniz. Günde sadece “hizbul kasr” ve “6666” Allah zikiri cekilir.
10 ve 11. SINIF SOFiLER
Mevsim tesbihi talim edilir ve muhtarlar başkanlar kaymakamlar valiler tayin edilir. (bunlar manevileri) sonra “onlarin hatrina güneş dogar yagmur yagar kar yagar” hadisine devam edilip mutmain oluncaya kadar talim edilir. ve deneme yaptirtilir.
Bu sofiler manen ilham yoluyla bilirler bu makamda olduklarini.
13. SINIF SOFiLER
Her bölgede bir tane güneş makamina birisi tayin edilir ve onlara güneş nasil dogar yagmur nasil yagar mikail iliminin birinci bölümü talim ettirilir. Ve birer tanede yardimci tayin edilirki, o hasta olunca digeri görevi devam ettirsin.
15.SINIF SOFiLER
Zamanin hakimi olmak ögretilir, ve zaman nasil geriye alinir, ve nasil ileriye alinir ögretilir.
16.SINIF SOFiLER
Muhammed dediki "iki günü birbirine eş olan zarardadir."
şeytan ve deccal aleyhillane hic boş durmuyorlar, hergün bize karşi yeni bir silah üretiyorla, ve bizimde onlarla savaşacak yeni silahlara ihtiyacimiz var, allah bize, o gün hangi silahi ikram ederse, onu alip zikir corbamiza katmak zorundayiz, yoksa onlarla savaşamayip yenik düşeriz.
ve yine bize varid olduki yine, yeni bir silah kuşanmamiz lazim, cünkü dedikya kafir deccal frekans ile oynuyor, ve bizim yazdigimiz bu dualarinda kehrwertini aliyor, ve mesala duamaizin başinda, "onlar namazlarini muhafaza ederler" diye zikrediyozki, biz de o ayette gecen o nlar zümresini kaitilipda nerde olursak olalim namazimizi kilip kacirmayalim istiyoruz, ve kafir ise, ben bunu zikredip cekdikce, o da onu ters ceviriyor ve oluyormu sana "onlar namzlarini kacirirlar" ve o zaman bir de bakmişin öglen namazi calinmiş, ucmuş bilme ertesi gün sabah gitmiş, veya hakeza hakeza, siz anlyin artik, yine biz "ya halim ya selim" cekiyoz yani sakin olabilmek için, ve o da onu ceviriyor ve bize bir hiddet geliyor, ve yanardag gibi yeri gögü püskürüyoz, yani zor azizim, bu kafirlerle mücadele zor, silah lazim, ve yine varid olan silah ise, tam olarak bende henüz kullanmasini tam bilmiyon amma, o şu ki :
Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam bir gece Rabbine şöyle dua etmiştir:
"Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim. Sana gereği gibi hamd etmekten âcizim. Sen Kendini sena ettiğin gibi yücesin."
"Allahım, şayet ismimi saîdler defterine yazdıysan, orada sabit kıl. Şayet ismimi şakiler defterine yazdıysan oradan sil. Çünkü Sen buyurdun ki, 'Allah dilediğini siler yok eder, dilediğini de sabit bırakır, Levh-i Mahfuz Onun katındadır."
(Hadis-i Şerif )
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَمْحُو اللّهُ مَا يَشَاء وَيُثْبِتُ وَعِندَهُ أُمُّ الْكِتَابِ
Yemhûllâhu mâ yeşâu ve yusbit(yusbitu), ve indehu ummul kitâb.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Allah, dilediği şeyi siler, yok eder (mahveder) ve (dilediği şeyi) sabit kılar ve ümmülkitap (ana kitap), O'nun indindedir (nezdindedir).
(Sadakallahul Aziym RA'D Suresi 39. ayet )
ve saliklarimiz yol tarikatimiza tabi olan, yol arkadaşlarimiz, bizim yolumuzda, şu an durdugumuz yer olan yere gelince, belalar musibetler etraflarını sarınca, ve atıkları her ok kendinizi vurar olunca, ve hatta elinde tuttugun senin olan bir bicak bile seni kesmeye yeltenince, anlaki buraya ayak bastin, ve Allah bize burada bu silahi gönderdi ki henüz bende tam manasi ila kullanmiyorum, amma kullanim talimatnamesi şu olaki, biz o duanin sadece
"Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim."
kismini tekar edecegiz, amma allahu alem tam sayisina ulaşmadim henüz, ne zaman bu kalkan işe yarar denemem lazim, ve 41 defada karar kilmak istiyorum amma,
henüz belli degil.
işde bu ayeti okurken öyle tefkkür edesin ki ey salik, ey yolcu:
Allahdan gayri bir mevcudat yokdur öyle olunca o sana hişimlanan bicak da allah var ancak o bicak bir sükastci şeytan veya cin veya deccal askerinin eline gecmiş (amma gercekden leinde amma frekansi elinde) ve onunla sana karşi savaşiyorlar, ve sen o bicagi, o esir edilmiş halden kurtarip senin safina gecmesi için de ki işde :
Ey yüce Rab "Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim." ve şu an sen bana hişimlanan bir bicak oldun, cünkü kainatta sendan başka bir mevcudat yok ise, öyleyse o senin hişimlanan bicak oldugun halindende, senden, sana yüce rabbe siginirim, senin o bicagin veya frekansin esir edilmemiş ele gecmemiş, ve galip olan Allah haline iltica edip siginirim diye tefekkür et. ve bu yukardaki duayi günde 41 defa okuamaya devam et. dedimya sayida degişiklik olabilir henüz tam testden gecmedi daha.
Dua bu, ve bu dereceye erenler için 16.SINIF SOFiLER icindir
"Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim." (41 defa Haricen okuncak)
17.SINIF SOFiLER
Deprem ögeretilirki ve Mikail aleyhisselamin ikinci kisim görevleri talim edilir ve deprem nasil olur nasil yapilir ögretilir.
19.SINIF SOFiLERE
Hizir makami ögretilip talim ettirilir ve tarikatin pirini, olay vuku bulunca aramasi talim edilir. Bizatihi onunla (tarikatin piiri ile) kelam etmesi lazim geldigi ögeretilir ve kimler o göreve (HIZIRLIK makamina )secildi liste tutulur.
21.SINIF SOFiLER
Kiyamet talim ettirilir ve oraya cikan kimseye kilit ve mühür vurulur.
23.SINIF SOFiLER
Mevsimleri Ayarlama görevi talim edilir, ve bu kainatin öyle otamatik pilotta calişmadigi, bizatihi yaşatarak ögretilir, ve bu görevi hak eden tek bir kimseye bu SIR verilir. (veliaht halife)
24.SINIF SOFiLER
Güneşin Çırasının tutuşturulmasi ögretilir.
27. SINIF SOFiLER
Kader bahsi ve SIRAT köprüsü Talim edilir, ve telepati telefonunu kullanmasi talim ettirilir.
28. SINIF
MEVLUD SIRRI talim ettirilir.
---oOo---
Vaazimizi dün keşfettigim bir hikmet olan komik bir nükte ile sonlandiralim.
Mevlana için deniyorki, şebi aruz yani, ölüme giderken dügüne gider gibi gitti. ve ve o yüzden millet böyle bir istek ile dua eder oldular,
benim cocuklugumda ptt bu yukardaki pulu cikarmişdi ve ben o zman anlamamişim, şimdi daha iyi anliyon, cocukken bir pul koleksiyoncusuydum. işde o pul gösteriyorki mevlananin, ölüme dügüne gider gibi gitmesi megerse bu imiş, onun yeni versiyonu, işde dügüne giderken kazta yapip Azraile rastlayacak demek yani, yine birde Allahdan ölüme bayram gider gibi gitme vermesi için dua ednler var, iyi o zaman bayrama giderken yolda azrail caninizi aliverir o zaman, ey mehdi askeri ne istedigini ne dua ettigini iyi bil, etmen gereken dualar kuranda mevcut, sünnetde mevcut, kicindan dua uydurmaya kalkma, bak sonun bu alltaki resimdeki gibi olur sonra, velhasil kelam
--oOo---
Rabbim yolumuzdan gidecek olan Tarikati Raşidi Mensuplarina, Bu Tariki yani bu yolu ve Zikrimizi, Raşidi Zikrini, Erbabina ve müntesiplerimize, hayirli ve mübarek kilsin, "cenneti Adn" i da menzil eylesin, varilcak yer eylesin.
أَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 21 Eylül Çarşamba
Original Kar © glan
Mevsim Gecişi Sonbahara Giriş ve Yavaş Yavaş Ziya ve Alfa Hareketinin Terkedilmesi
(Kar©glanin 21 Eylül 2016 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَسَخَّرَ لَكُم مَّا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا مِّنْهُ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لَّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Ve sahhara lekum mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardı cemîan minhu, inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yetefekkerûn.
Meali :
Ve göklerde ve yerde olanların hepsini kendinden (bir lütuf olarak) size musahhar (emre amade) kıldı. Muhakkak ki bunda, tefekkür eden bir kavim için mutlaka âyetler (ibretler) vardır.
CASİYE Suresi 13. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلاَئِكَةِ إِنِّي جَاعِلٌ فِي الأَرْضِ خَلِيفَةً قَالُواْ أَتَجْعَلُ فِيهَا مَن يُفْسِدُ فِيهَا وَيَسْفِكُ الدِّمَاء وَنَحْنُ نُسَبِّحُ بِحَمْدِكَ وَنُقَدِّسُ لَكَ قَالَ إِنِّي أَعْلَمُ مَا لاَ تَعْلَمُونَ
Ve iz kâle rabbuke lil melâiketi innî câilun fîl ardı halîfeten, kâlû e tec’alu fîhâ men yufsidu fîhâ ve yesfikud dimâe, ve nahnu nusebbihu bi hamdike ve nukaddisu lek(leke), kâle innî a’lemu mâ lâ tâ’lemûn.
Meali : Ve Rabbin meleklere: “Muhakkak ki Ben yeryüzünde bir halife kılacağım.” demişti. (Melekler de): “Orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Biz Seni, hamd ile tesbih ve seni takdis ediyoruz.” dediler. (Rabbin de): “Muhakkak ki ben, sizin bilmediklerinizi bilirim.” buyurdu.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ فَأَنَّى يُؤْفَكُونَ
Ve le in seeltehum men halakas semâvâti vel arda ve sehharaş şemse vel kamere le yekûlunnallâhu, fe ennâ yu’fekûn.
Ve muhakkak ki "Gökleri ve yerleri kim yarattı, Güneş ve Ay’ı kim (size) musahhar (emre amade) kıldı?" diye sorarsam mutlaka, "Allah" derler. O halde o misyonun, size yükledigimin kiymetini bilip, ona sahip cikin, yüklenin onu artik ,yani kainati yönetin artik.
ANKEBUT Suresi 61. ayet
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
iman Nurdur ki yani işik kaynagidir ki, Akil Kalp ve ruh onun ile görüp aydinlanir, ziya ve güneşimizin işigi ise, gözümüzün görmesi için olan işik kaynagidir.
öyle olunca temsili misal ile küfür ve imani ayciklayalalim.
DENEY: Gece bir vakit, lambayi yakalim ve karşimiza bir yere bir adet su dolu bardak koyalim, işde ziya ve işik gözümüzümn o bardagi görmesi ve itminaan olmuş olarak orda bardagin ve suyun oldgunu önce ilmen, sonra bardaga ve suya bakarak aynel yakin, sonrada bardakdaki sudan birazcik icerek hakkal yakin bilince, ve sonra ordaki bir arkadaşimiz veya eşimiz dostumuz, lambayi bir müddet kapasin ve söndürsün ve tekrar acsin. lambayi kapatinca ordaki bardak ve su yok oluyormu soralim. lambanin kapanmasi, karanlik olmasi onun var olmasina helal getirmez degilmi. ve böylece ziya ve nur gözümüz için lazim olan amma, eger biz o sudan bir miktar icdiysek, ve bardaga dokunduysak, artik kim bize karanlik olunca, orada bardak yok diye inandirabiblir degilmi. ve iman işde hakkalyakin,o bardagin orda olduguna, tam huzuru kalp ile inanmiş olmamizdir. ve inkar ise küfür ve şirk ise, lamba sönüp karanlik olunca, orda bardak yok denmesi gibidir, halbuki orada bardak yok demek ile, ordaki bardak yok olmaz, ve lamba söndü, iki dakika sonra lambayi tekrar yaksak, bardak orda hazir ve nazirdir degilmi, öyle olunca kafirin, Allahi inkar etmesi, onu aynel yakin görememesinden ve hakkal yakin bilmemesinden, birde aklinin onu görebilmesi için, imaninin olmasi lazim, ve imaninin olmamasindandir, yoksa imani olsa, orda, bardagin karanlik olunca kaybolmayacagini bilir, yani tevhid bu dur ki lambayi söndürmek olan kismi " LA ilahe" orda hicbirşey yok, yani karanlik görmüyoz, sonra lambayi yakinca, evet var ve orda demek gibi olan kismi ile "illallah" ve bu yüzden, inkar ve küfür, ya gözün görmemesinden kaynaklidir, yada aklin görmemesinden kaynaklidir, ikisi ayri kulvarlardir.
ve vaaz sohbetlerimizin birinde dedikki :
Ey insanlik görmezmisiniz
Güneşin feri yok, bu sene nerdeyse bizde yaz bile olmadi .
yani güneş işigina arapca Dziya
ضي
denilir.yani Ziya sizin anlaycaginiz ziyanin yani glow un yani
güneş işiklarinin yansimasi azalmiş yeni vaazimizin konusu alfa beta
gama işimasi yani radyoaktivite, kisacasi güneşimizin ziyasi tükenmiş
malesef son ziyalar bitmek üzere yani ey insanlik kimse ikizler burcu
cocuk yapmak istemiyor galiba cünkü ikizlerin kadini doyumsuz olabilir
dedik diye kimse ikizler cocugu yapmaya yanaşmiyor ve böylce güneşimizin
hic erkek ziya bebeleri, dişi ziya olmaz fakat ve ikizler burcu
kalmamiş, ve kadin ikizler ve erkek ikizler cocugu kalmamişki
güneşimizin ziyasi bitmek üzere, olanlarda göcer ise ziya kalmaz . aaa
ben size ne diyen a lafi kicindan anlayan ahmaklar, Allah 12 ay koymuş
12 burc varsa 12 burcunda eşit şekilde dagilmasi lazimki bu güneş
sistemimizde her şey rayinda yüzsün, birisi biraz azalsa da fazla olsada
denge bozlur. mesala neptun bebeleri azalsa nuh bebeleri azalir ve su
ve rahmet kesilmeye başlar,neptün bebelri cogalirsa bu sefeerde
taskinlar olur seller olur,jüpiter azalsa keciler azalir yakub bebeleri
azalir yine olmaz. herkes tohumu atarken öyle ayarlama tohum atmaasin,
lütfen kadere kirkbeş deyip atsin tohumunu, ve özellikle ikizler bebesi
yapin yani. ikizler babasi olcaklar şimdi tohum atcak olanlar, şimdi
dikilen tohumlar mayisda haziranda filiz vercek, haydi gec kalmayin ziya
isimli cocuklar , tohum atin lütfen, yoksa bu güneş yemin olsun sönerde
karanlikda kaliriz.
hemde Ziyayi hapse atmişlar, yani ziya hapisdeki böyle feri yok,
doguyar amma isitmiyor. hanim bu yazdan beri camaşir serdiginde diyorki
güneşin feri yok kurutmuyor diyor, yani bir nakşi büyügü demişki bizim
sizlere verdigimiz feyizi eger muhafaza edebilseniz bu size kiyamete
kadar yeter demişler yani feyz veya füyüzat veya ziya alfa Işıması yani
güneşimizden bizlere gelir ve Muhammed yazili kuran ise ve kuran
kainatin yazilimi ise Muhammed kainat ve güneşimiz iki cihanin güneşi
muhammed mustafa, ve bizler güneş bebeleriyiz yani muhammedin
parcalariyiz. ve güneş sistemimizin icindeki her bir özellik o sistemin
işlevi için gerekli ve her cibilliyat bir peygamber grubunu temsil eder
demişdik dah önce, ve keciler oglak buralari şuayb ve yakup cocuklari
dedik, ve onlarin azalmasi yani jüpiter burcunda doganlarin azalmasi o
cibilliyati taşiyan sebze, meyva, hayvan, insan ne varsa azaldi
demekdir. ve cimento yoksa harc nasil olmazsa, yahut cimentosu az bir
harc ile yapilan duvar, nasil saglam olmaz ise hepsinin dengeli olmasi
lazimdir. ve amma herşeyin fazlasida zarar azida zarar. lütfen insanlar
aralarinizda konuşun kaynaşin, ve ikizler bebesi yapin. muhammed ikizler
burcudur yani MuhaMMed de üc tane mim vardir yani M harfi latince ikizi
temsilm eder ve yine MeryeM de iki tne M var yani onda ikizler burcu
vardir yani Yine HAVVA da iki tane V veya Hawa yazarsak oda teers ikiz
demekdir. ve ziya güneşimizin parcacigidir yani partiküllerirdir. yani
foton enerjisi.Radyoaktivite
α (Alfa) ışıması: İki
Nötron ve iki protondan meydana gelen, +2 yüklü bir Helyum çekirdeği
yaymaktır. Bu ışıma sonucunda, proton ve nötron sayıları 2'şer birim
azalır. Bu tanecikler +2 yüklü oldukları için elektromanyetik çekime de
yakalanırlar. Bu ışımaların durdurulması çok kolaydır. Örneğin bir
kâğıt yaprak bile yeterli olur.
Peygamberimizin ziyasini devam ettirmesi için güneşimizin alfa işimasi yapmasi gerekir.
ve alfa simgesi budur α
ve bizler muhamedin eeli beyti olarak yani güneşimizin cocuklari olarak
alfa işimasi yapmamiz lazim demekdir bu. ve alfa işimasi demek her
yaptigi işinde alfa hareketi yapmakdir. bunun birkac örnegini
gösteriyorum resimlerimde,
[attachment=74502]
[attachment=74503]
Bu bir alfa oturuşu yani mehdi oturuşu
eger ayak ayak üstüne atarsanz, bu alfa oturuşu demek olmaz yalnişdir o oturuş.
yani fircanizi tutarken serce parmagin arasindan gecirmek ile
yine alfa yansimasi yaparsiniz, yine misvak öyle, bu peygamberin sünneti
ile sabittir, onun yani Muhammed Mustafanin misvak tutuş sistemi bu
şekildedir.yani muhammed hep alfa yansimasi yapmişdir.
[attachment=74504]
[attachment=74505]
demişdık ve böylece sizlere ilk defa kainatın ve güneşin ziyasını bile bizler tarafından yönetilbilcegini bizzat hakkal yakin ögrettik, ve binlerce insan bu oturuşu ve duruşu cok benimsedi, hatta tiryakisi oldu da, artık vazegecemez oldular, ve böylece bu sene sıcak bır yaz gecirdik ziyası bol bol bir yaz gecdi ve artık sonbahara geldik ve ve birkac gün önce kendi aileme ve cocuklarıma tenbihledimki artık sonbahar geldi ve yaprakların sararması ve soguklarin gelmesi için buziyanin azalmasi şart, o yüzden artık ziya hereketi olan alfa oturuşu ve dıger alfa herketlerini terkedın dedim yanıi mehdi oturuşunu şimdilik terkedin dedim ve islamda terki terke diye birşey vardır,
Tasavvufdaki Terki Terk Nedir?
Gecen senelerde yazdik ki güneşimizin ziyasi azalmiş, güneşimiz iki
cihanin güneşi Muhammed Mustafa, güneşimizin ziya yaymasi için alfa
hareketi yapardi, ve onun sünnetiydi diye anlattik. ve ikizler bebesi
dünyada azalmiş, eger böyle olursa güneşimiz söner gider, ve bu yüzden
ikizler bebesi yapin, ve ikizler bebesi icinde, her amelinizde
fiilinizde sözünüzde alfa dalgasi yayin dedik, ve sizlere alfa oturuşu
ve alfa hareketerinden örnekler vermişdik. ve sizleer ne güzel mehdi
askerlerisinizki alfa oturuşu ve herketleri o kadar yayildiki,
elhamdülillah bu sene kadar ziyasi kuvvetli ve sicak bir yaz olmadi ,
hepinize aferin, sizler ne güzel mehdi askerlerisiniz böyle, tamam artik
terki terk etme zamanidir, ve her evden en az bir şahis, artik alfa
hareketi ve oturuşu yapmayi terkediversin, yapmak sünnet ve sevap oldugu
kadar, teketmek de evla ve sünnet ve gerektiginde mucib olandir. artik
bu kadar sicak ve ziya herhalde yeterlidir artik, biraz biraz terkedelim
amma yine garerince kalcak kadar terkedin, tamamen terketmeyin. ve
artik sicaklar biraz biraz bizi terketsin serinlesin ortalik.
Tasavvufdaki Terki Terk Etmek Nedir :
Terketmek mesala Peygamberin abdestli gezme sünnetini aldin tuttun, ve artik o
hale geldinki, abdestsiz adim atmaz oldun, ve sonunda öyle bir noktaya
gelirsin ki, artik o terkettigin abdestsizce gezme olayina tekrar
dönmene, ve abdestsizce gezivermen, senin tekrar abdestli olmayi
terkedivermendir. önce abdestsizligi terketmişdik ve birinci terki
teketmişdik ikinci terk ise o terkettigin şeyi terkedivermendir.
sebebine gelince mesala mevsimler ilkbahar ile başlar ve ilkbaharda
bütün renkler yerini, hayat ve Hay ve diri olan Allahin sifati ile, yeni
bir can bulmak, ve haşrolmak toplanip bir bedene yol almak olan, yeşile
birakir. ve başka renkler terkedilir ve onlarin yerine yeşil tercih
edilir ve ilkbahar olur. sonra ilkbahar biterken bizlerin, yeşil bugday
yerine, sari ermiş bugday için, yine yeşil erik yerine, ermiş erik, yine
ham karpuz yerine, ermiş karpuz için, kirmizi sari ve turuncu rengi
tercih etmemiz lazimdirki, yaz olsun ve yaz mevsiminin rengi kirmizi ve
beyaz ve ateş sarisi ve saridir aydinlikdir yani bütün renkleri bariz
eden aydinlik tercih edilir. ve yaz bitince bu sefer, daha cok sari ve
sararma solma ve ölme, ve kahvrengi tonlari yani, camur rengi tercih
edilir, yani ölüp topraga karişma, hadisesi oldugundan toprak rengi,
yani camur rengi revacdadir, ve diger renkler rengini ölümün rengi
toprak rengine birakir kahverengi ve tonlarina, sonra sonbaharda
bitince, kış gelmesi için, karanlik ve zulümet rengi siyah ve gri tonlar
tecih edilip, bütün renkler renklerini gece rengine birakir kendini, ve
sonbahardan kışa gidecek olanin tercihi, zulum ve karanlik olmalidir,
bunun bir nevi aciklamasini daha önceki sohbetlerde yapmişdik, mesala
kisa bir hatirlatma: dünyada kötüler yok edilip bitirilmez ve winter kış
için gecenin koyu oldugu zaman, ve burclari winter kış burcu olanlara
zamani birakmak için, işde karanlik ve gece yani kötülük bir nevi galip
gelmeye başlar, yaz demek ise iyiler, iman ve müminlerin galip olmasi
demekdir demişdik. ve yunus efendimiz vahdeti vücut seviyesine cikinca o
terkettigi bütün reklerden gecip zulumeti secmek zorunda birakilmiş, ve
hani insan dertlere ve cilelere, kötülerin cilesine ve zararina maruz
kalinca, bende bundan sonra zalim olcan anasina satan,
"bu dünyada deveye dikken insana tiken geciyor" deyip
artik iyi olamanin fayda etmedigini görünce yazdan kişa gecildigini
görünce, bunlardan kurtulmak için bir an sitem edip bende kötü olmk
istiyon denir ya, işde o sitem hali ile yunus efendimiz vaadinden avdet
edip, sözünden cayip "artik bende zulümeti secdim, bende kötü olcan" demiş.
amma yunus baligi zalim olamazki ne kadar sevecen bir balik, ne kadar
dost canlisi bir balik degilmi, ondan kim kötülük beklerki, yunusa kötü
ol deseler ancak belki sadece birazcik ciddi durabilir, yine gülümser
yine sevecendir, o kötü olamazkine, amma demiş Hz Yunus efendimiz
ninovalilara sitem edip bende zalim olcan deveye diken ... demiş yani.
yani ona terki terketmesi ögretilmiş bütün mesela sadece bu. yani sadece
iyiler iyi degildir bazende kötülük iyidir, yani gece hic olmasa hep
gündüz olsa, ne zaman yatip dinlencez, hep yaz olsa suyumuz nerden
gelcek, suyumuzun akip geldigi daglara kar nasil yagcak degilmi, bu
dünyanin carki nasil döncek degilmi yani. iyilerinde hayatinda bazen
kötü olabilmesini ögrenmesi lazim, dünya cok cetin. ve yine kötülerinde
hayatta iyilik nasil bir tatdir nasil bir zevkdir, iyilik yaptirilarak,
aynen hz süleymanin şeytanlari dalgic yapip, caliştirarak bir işe
yaramasini ögretmesi, bunun için olup, kötülerede iyilik lokmasi
yedirmekdir yani, iyilligin nasil güzel bir lokma oldugunu onlara da
tatdirmakdir.
VE ARTIK ZiYAYI TERKEDiP YAVAŞ YAVAŞ KÖTÜ VE KARANLIK OLMA ZAMANI
ve bu vakitler dedik önce sünnetler kacmaya başlar amma bu sünnet namazdaki sünnet ammda yapatig iz başka bir sünnet, sonra bir vakit farz kacar, sonra iki vakit, derken birde bakmişsin birkac günlük farz namaz kacmiş, ve taaaki bu eksi -31 olunca, yani 31 tane namaz kacinca, sonbahar girdi demekdir, amma kacdi diye öyle birakamayip, ardina kaza etmek lazimdir.
ve böylce size yerden semayi yönetme yöntemlerinden birini dah ögrettik, yine sonbaharda gündüzlerin kisalmasi ve gecelerin uzamasi lazim ve bunun için yine kainati semayi yönetip
bunu yapmak lazimdir dedik ve ögrettikki bu nasil yapilir:
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَأَقِمِ الصَّلاَةَ طَرَفَيِ النَّهَارِ وَزُلَفًا مِّنَ اللَّيْلِ إِنَّ الْحَسَنَاتِ يُذْهِبْنَ السَّيِّئَاتِ ذَلِكَ ذِكْرَى لِلذَّاكِرِينَ
Ve ekımis salâte tarafeyin nehâri ve zulefen minel leyli, innel hasenâti yuzhibnes seyyiât, zâlike zikre liz zâkirîn.
Meali:
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu da Zikri bilen, ve bazi Zikir edenlerin, başka bir türlü zikiridir.
Sadakallahul Aziym HUD Suresi 114. ayet
Karanlik ve geceyi ileri kaktirmak, ve gecelerin uzamasini saglamak veya gündüz veya aydinligi ileri kakdirmak, ve gündüzlerin uzamasini saglamak, hakkindaki bizzat yaşanmiş bir hadis ve hadisemiz için yapilan bir zikir ve ilim, ve erbabina münhasirdir sadece, bu hediyem.
ve bunun için sadece tarikimiza mensup olanlardan bu dereceya cikmiş sofilerim, günler dönünce yani 21 hazirandan sonra, iki güne bir, veya haftada bir, onlara ilham ile bildirilince, günlerden sonbahar ve gecelerin uzamasi için, sabah namazlarini en son vaktinden kilmaya başlarki, işde sabah namazi ile, karanligi itip güne dayar, ve güneşin dogdugu vakit olan işrak vaktini ittirip kakdirmiş olur, yani sadece bizim tarikimiza münhasiran, ve belli vakitlerde uygulanmasi gereken bir kuraldir. yani ne diyor ayette tarafeyn diyor, yani iki sinirda da diyor, yani sinir ne, sabah namazinin son vakti gecenin siniri, ve eger gecenin sinirini biraz acarsak daha ileri gitmiş olmazmi, yine eger günler uzayacaksa, o zaman 21 aralikdan itibaren, bir kac günde bir, veya haftda bir, bu sefer tarafeynin akşam tarafi olan akşam namazina varanyer olan ikindi namazi son vakte birakilirki, gündüz geceyi ve akşami ileri kakdirsin. peki bunun delili nerde, bizim yapavcagimiza dair bir delil varmi derseniz, evet var, o da var, yine zikiri raşidi evradindaki bir zikir olan, bize münhasir bir hikmettirki bu
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
تُولِجُ اللَّيْلَ فِي الْنَّهَارِ وَتُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ وَتُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَتُخْرِجُ الَمَيَّتَ مِنَ الْحَيِّ وَتَرْزُقُ مَن تَشَاء بِغَيْرِ حِسَابٍ
Tûlicul leyle fîn nehâri ve tûlicun nehâra fîl leyl(leyli), ve tuhricul hayya minel meyyiti ve tuhricul meyyite minel hayy(hayyi), ve terzuku men teşâu bi gayri hısâb.
Meali :
Geceyi uzatırsın, gündüzün bir kısmı gece olur. Gündüzü uzatırsın, gecenin bir kısmı gündüz olur. Ölüden diri çıkarırsın, diriden ölü izhar edersin ve dilediğini sayısız rızıklandırırsın sen.
ALİ İMRAN-27 ayet
diyecekler ki yine bu ayette bunu Allah yapar demiyormu diyecekler.
Lan dangil, isa Allahmiydida ölüden diri cikariyordu demek yokmu, ahmak, sen bunu duymadinmi, isa ölüleri iznimle diriltirdi demiyormu Allah :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَإِذْ عَلَّمْتُكَ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَالتَّوْرَاةَ وَالإِنجِيلَ وَإِذْ تَخْلُقُ مِنَ الطِّينِ كَهَيْئَةِ الطَّيْرِ بِإِذْنِي فَتَنفُخُ فِيهَا فَتَكُونُ طَيْرًا بِإِذْنِي وَتُبْرِئُ الأَكْمَهَ وَالأَبْرَصَ بِإِذْنِي وَإِذْ تُخْرِجُ الْمَوتَى بِإِذْنِي
ve iz allemtukel kitâbe vel hikmete vet tevrâte vel incîl(incîle), ve iz tahluku minet tîni ke hey’etit tayri bi iznî fe tenfuhu fîhâ fe tekûnu tayran bi iznî ve tubriul ekmehe vel ebrasa bi iznî, ve iz tuhricul mevtâ bi iznî.
MAİDE Suresi 110. ayetten pasaj
öyleyse ölüleri dirilten bir insan varsa, geceyi gündüze, gündüzü geceye sokan bir adamda vardir, o mehdidir.
--------
Ve bizde dünyaya gelmek şerefine erdigimize göre, bu teppichde bir musterde (desen de) biz yapacagiz, amma isterizki bu muster (desen) digerlerine örnek olsun, ve yukarlarda tekrar edilcek bir muster olsun, ve bunun için dedikki :
"River" Nehir ile yarışma, Nehir ile birlikte koşamazsın, o seni hep yener, çünkü sen yorulursun, amma o yorulmaz.
(Karoglan sözü 05.09.2016)
yukardaki söze açıklama : muhammed misyonu, ibrahim misyonu, kominizm misyonu, gibi bir misyon akıp gelen bir nehir gibidir, onlarin binlerce askeri vardır, sen yalnız başına onlarla yarışamazsın, onlar hep yener kazanır, çünkü onlar bir grup, o yüzden bir grup, bir tarikat olmak lazımdır, yalnız asker tek atlı araba gibi, grup 10 askerse 10 atlıaraba gibidir, o yüzden Raşidi tarikatını kuruyorum, seven ardımıza takılsın. dedik
طَرِيقَاتِ رَاشِدِي Raşidi Tarikatı - Raşidin Yolu - Raşidin Çizdiği Yol - Nedir ? Kurucusu Kimdir - Edeb Ve Adablari Nelerdir?
Raşidi Tarikatı Kurucusu Kimdir : Başağaçlı Raşit Tunca - Karoglan Hoca
Kurucunun Kisa biyografisi : Başağaçlı Raşit Tunca - Karoglan Hoca Kimdir? Biyografisi
isim : Raşit Tunca
Göbek ismi : Selim
Soy Lakabı : Haceliler
Nickname : Karoglan veya Kar©glan ve imageman
Baba ismi : Mustafa
Anne ismi : Rabia
Dogum : 1970 Başağaç
Eğitim:
ilkokul : 1976 -1981 Başağaç
Ortaokul Lise : 1981 -1988 Sandıklı İmam Hatip Lisesi
13.06.1988 de 8.25 Diploma notu iyi derece ile Mezun oldu.
Yüksek Okul Üniversite : 1988 -1989 AÜHF - AYO
1989 da üniversiteyi 2. dönem sonunda yarım bırakıp terketti, ve 1989 yazında Avusturya ya Seyahati.
Mesleki Eğitim : Elektrik Teknisyenliği EBT ve EIT Sigmundsherberg Austria
Lehrabschlussprüfung : Elektrobetriebstechniker 25.01.2006 mit bestanden - Landesberufsschule Wiener Neustadt
Lehrabschlussprüfung : Elektroinstallationstechniker 24.06.2006 mit bestanden - Landesberufsschule Stockerau f Elektrotechnik
Öksüz:
1988 de Babasının vefatı
Ankara:
Yüksek Okul Eğitimi için Ankaraya gitdi. ilk defa bir akrabasının yanında Keçiören gazino durağı ile şose durağı arasında bir apartmen de ~ 3 - 4 hafta kaldı.
Sonra paralı özel yurt 'RESA' yurdunda Ulusda kaldı.
Daha Sonra Balgat taki Devlet Paralı Yurdunda kaldı.
Aile:
1990 senesi sonunda Evlendi.
2 Tane Çocuğu var biri Oğlan biriside Kız.
HAC ve UMRE :
1997 de Hac ve Umre ziyaretini Annesiyle birlikte Yaptı.
Dini ve Tasavvufi Hayat:
1991 senesinde Tarikatı Burhamiye ye intisab etti.
1992 de Nakşebend Tarikatına intisab etti.
~ 2003 -2004 arasinda Dusukiye Tarikatına intisab etti.
Halen Tasavvuf Yolunda "Only" Devam ediyordu ki sonudna bir yol (Tarik) olmanin, yol çizmenin önemini farketi ve, Raşidin kendi gittiği ve Çizdiği Yol olan, Raşidin Yolunu, Raşidi Tarikatını kurmaya karar verdi. Senelerden 2016 aylardan Ağustos.
Avusturya:
1989 da Avusturya Taş ocağında işci oldu (Wiener Baustof Werke).
Daha Sonra Firmasi iki defa el degiştirdi Poschacher Natursteinwerk oldu.
daha sonra Taş ocağından Çıkışını aldı.
Iki defa, yaklaşık altışar ay Büyük Kasap " Gresinger"de çalıştı.
Mesleki Eğitim yaptı ( Ausbildung Elektrobetriebstechniker) mezun oldu ve sonrada "Installationstechniker" sınavına girdi ve kazandı mezun oldu.
Liesing Firmalarda Elektrik Teknisyeni olarak çalışdı.
Tarikatin Özelliği : Mevsim Tarikati yani günlerin, aylarin, gecelerin, gündüzlerin, nurun, ve ziyanin, ve mevsimlerin devaren ettirilmesini talim eden, bir yol ve tarik ve usul.
Kuruluş Sebebi ve Prensibi :
"River" Nehir ile yarışma, Nehir ile birlikte koşamazsın, o seni hep yener, çünkü sen yorulursun, amma o yorulmaz.
(Karoglan sözü 05.09.2016)
yukardaki söze açıklama : muhammed misyonu, ibrahim misyonu, kominizm misyonu, gibi bir misyon akıp gelen bir nehir gibidir, onlarin binlerce askeri vardır, sen yalnız başına onlarla yarışamazsın, onlar hep yener kazanır, çünkü onlar bir grup, o yüzden bir grup, bir tarikat olmak lazımdır, yalnız asker tek atlı araba gibi, grup 10 askerse 10 atlı araba gibidir, o yüzden raşidi tarikatını kuruyorum seven ardımıza takılsın.
Raşit - Raşid - RAŞiD - رَاشِدٌ isminin anlamı : رَاشِدٌ Raşit Raşid RAŞiD
Anlamları:
1. Doğru yola giden
2. Akıllı
3. irşad edip öğreten
4. Öğretmen
5. Baş Öğretmen
6 . Öğreten eğiten Allah
7. Öğretmen olan Allah
8. Olgun , Kemaline Ermiş ,Yetişkin, genc delikanli
MÜRŞiD : Egitici ,şeyh, mürebbi ,terbiyet edici, ögretici, ögretmen, Baş Öğretmen.
Raşidi Tarikatının Amacı ve Gayesi :
Başağaçlı Raşit Tunca - Karoglan Hocanin Hakkalyakin veya keşfen bilip yaşadiklarini, bir cemaate ve gruba ögretip, misyonunun, (Level in) ondan sonrada devam ettirilmesi.
Esteuzubillah
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَسَخَّرَ لَكُم مَّا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا مِّنْهُ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لَّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Esteuzubillah
Ve sahhara lekum mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardı cemîan minhu, inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yetefekkerûn.
Meali :
Ve göklerde ve yerde olanların hepsini kendinden (bir lütuf olarak) size musahhar (emre amade) kıldı. Muhakkak ki bunda, tefekkür eden bir kavim için mutlaka âyetler (ibretler) vardır.
CASİYE Suresi 13. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلاَئِكَةِ إِنِّي جَاعِلٌ فِي الأَرْضِ خَلِيفَةً قَالُواْ أَتَجْعَلُ فِيهَا مَن يُفْسِدُ فِيهَا وَيَسْفِكُ الدِّمَاء وَنَحْنُ نُسَبِّحُ بِحَمْدِكَ وَنُقَدِّسُ لَكَ قَالَ إِنِّي أَعْلَمُ مَا لاَ تَعْلَمُونَ
Ve iz kâle rabbuke lil melâiketi innî câilun fîl ardı halîfeten, kâlû e tec’alu fîhâ men yufsidu fîhâ ve yesfikud dimâe, ve nahnu nusebbihu bi hamdike ve nukaddisu lek(leke), kâle innî a’lemu mâ lâ tâ’lemûn.
Meali : Ve Rabbin meleklere: “Muhakkak ki Ben yeryüzünde bir halife kılacağım.” demişti. (Melekler de): “Orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Biz Seni, hamd ile tesbih ve seni takdis ediyoruz.” dediler. (Rabbin de): “Muhakkak ki ben, sizin bilmediklerinizi bilirim.” buyurdu.
Başağaçlı Raşit Tunca - Karoglan Hocanin Hakkalyakin veya keşfen, insanoglunun yerüyünden kainati idare edebilcek bir güce sahip oldugunu bilip, ve bu konuda bazi tatbikler yapinca, ve bunu devam ettirecek, ve ilerde dahada geliştirebilcek kivamda, yol arkdaşlari, tarik mensublari aramasi, ve bildiklerini, yetenekli ve ögrenip yaşamak isteyenlere anlatma istegi ve gayesi sebebiyle kuruldu. ve amaci ve gayesi sadece, insanin, yeryüzünün ve kainatin halifesi oldugunu bizzat, hakkal yakin insanlara ögretmek.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ فَأَنَّى يُؤْفَكُونَ
Ve le in seeltehum men halakas semâvâti vel arda ve sehharaş şemse vel kamere le yekûlunnallâhu, fe ennâ yu’fekûn.
Ve muhakkak ki "Gökleri ve yerleri kim yarattı, Güneş ve Ay’ı kim (size) musahhar (emre amade) kıldı?" diye sorarsam mutlaka, "Allah" derler. O halde o misyonun, size yükledigimin kiymetini bilip, ona sahip cikin, yüklenin onu artik ,yani kainati yönetin artik.
ANKEBUT Suresi 61. ayet
![[Resim: 14729536866241.png]](https://image.1trk.net/uploads/14729536866241.png)
Zikr - Zikir Nedir? - Zikir Çeşitleri - Zikir Hakkında Ayetler Hadisler - Zikir ile ilgili Sorular Cevaplar - Tasavvufda Zikir ve Adabi - Kuran Zikirdir -Kuran ile Zikretmek - Zikri Raşidi Evradı
Sözlük anlamı itibariyle ZiKiR:
Zikir, hatırlamak, anmak demektir, bir şeyi telaffuz etme, istenilen şeyin zihne döndürülmesi, bildiğimiz şeyleri akılda sürekli tutmaya zikir denir.
Bir başka ifadeyle, unutulmuş bir şeyin yeniden hatırlanması ya da
hâfızadakinin unutulmamak üzere sürekli canlı tutulmasına zikir denilir.
islami
literatürde ise Kavram olarak ‘zikir’: Allah’ı anmak üzere söylenmesi
ve yapılması tavsiye edilen, sözlü ve ameli eylemleri kapsayan
davranışların tümüdür.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
الَّذِينَ آمَنُواْ وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُم بِذِكْرِ اللّهِ أَلاَ بِذِكْرِ اللّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ
Ellezîne âmenû ve tatmainnu kulûbuhum bi zikrillâh(zikrillâhi) e lâ bi zikrillâhi tatmainnul kulûb.
Meali:
Öyleki iman edenler gönülleri Allah'ın zikriyle doygunlugea erenlerdir sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla gidalanir ve doyar, yani huzur bulur.
RA'D Suresi 28. ayet
Zikir, şükür kavramında olduğu gibi hem dil, hem kalb ve hem de bedenen yani amellerle olmalıdır.
1- Dil ile zikir : Allah'ı isimleriyle anmak, hamd etmek, tesbih etmek, Kur'an okumak, Kur’ân’ı dinlemek ve dua etmektir. Dil ile yapılan zikir, kalbi
zikre yol açmalıdır.
2- Kalb ile zikir : Kalbi zikir, bedenin zikrine yani ameli zikre zemin hazırlamalıdır. Ameli zikirden kastımız, Allah’ın yapmamızı istediği kulluk vazifeleri, bir
başka ifadeyle ibadetlerdir. Kalb ile zikir, Allah'ı gönülden anmaktır. Bu da üç çeşittir : a) Allah'ın varlığına delalet eden delilleri düşünmek, O'nun isim ve sıfatlarını
tefekkür etmektir. Allah'ın varlığına delalet eden deliller, başta Kur’ân ayetleri ve kâinattır. Kur’ân’da ve kâinatta yer alan ayetlerin tümünde, Yüce Yaratıcıya götüren, O’nun
varlık ve birliğini haykıran, kuvvet ve kudretini gözler önüne seren sayısız alamet ve deliller mevcuttur. b) İlahi hükümleri yani Allah'ın emir ve yasaklarını ve kulluk
görevlerimizi ve bunlarla ilgili delilleri düşünmek. Yani bir gönül ve vicdan muhasebesi yapmak gerekir. Ne ile mükellefim, neyi ne kadar yapmam gerekir? İlahi teklifler benim
için ne ifade ediyor? Sorularının cevaplarına kafa yormak… c) Benliğimizdeki ve evrendeki varlıkları ve bunların sırlarını tefekkür ederek, her zerrenin, "yücelikler âlemi”ne ve
Allah'ı gereği gibi bilmeye götüren birer ayna olduğunu görmek, idrak etmektir. Böyle bir zikirden alınacak zevkin bir göz açıp kapamak kadar olan zamanı bile cihanlar değer.
İşte bu noktada insan kendinden ve âlemden geçer25.
3- Bedeni zikir : Salat yani namaz bedeni zikirdir ve namazda dört unsur ayakda durmak, egilmek ve, secde etmek ve sonundada oturmak zikir diye ögretilip talim ettiriliyor öyleyse, eger allah için ayakda durulursa bu da bir zikirdir, yine allah için egilinirse bu da zikirdir yine,....
Kuran arapcadir, ve arapca öyle bir dil ki, her kelimenin onlarca ayri manasi vardir. bu başka dillerde, birkac manali kelimelerin sayisi, birkac kelimeyi gecmezken, arapcanin tamami böyle kelimelerden oluşur.
mesela:1. kelimemiz
Fetaha: Acmak
Miftah: anahtar
Faatih :fetheden
yani mastar bir kelimenin harflerinin yerininin, bir veya birkac kac harf degişikligi sonucu onlarca cok farkli bir manaya bakmasi, ve bu yüzden işde, şiir ve notalarda arapcadan türetilir yani edebiyataki aruz vezni denilen failatun failatun kalibi ve ilham melegi hep arapca ilham verir.
yani işde notalar ve müsikide, işde deveniin yürüyüşünü ele alan, bu aruz vezni kalibi, yani yani mesela 9 tane Asli rakami mesala 8 li kombinasyonlar halinde yazmak demek gibi, evir cevir başka bir sayi meydana geldigi gibi, arapcada ana master kelimenin harflerinin yerini degiştirdikce, veya bir kac tamlama harfleri ekledikce, cok degişik manalr oldugu gibi, ayni manayi ses frekansi olarak ele aldigmizda, belli bir frekansi temsil ediyor her kelime. ve öyle olunca, arapcanin eskiden rakamalardan oluşdugu tezide dogru, ve ebced hesabi demek de işde, keilmelerin temsil ettikleri rakami, yani frekans baazinda harfleri yazmak gibi. ve bütün arapca o zaman rakmalardan oluşunca, Rakamalar ise Toplam 9 rakam ve bir de SIFIRDAn oluşduguguna göre diger rakmlar sadece onun katlari ve kombinasyonlari halinde ve sifirla birlikte 10 rakam eder, ve bu, ona rakamin degişik şekildeki kombinaysonlari arapcanin temel yapisi, ve öyle olunca
her kelimenin bir rakamsal degeri olunca, o rakamsal degeri onun frekans araligini temsil ediyor, ve öylce olunca, mesala "2845" yazinca bu bir arapca kelimeyi temsil ediyor olur, gavur bunu elektrik ve fizige uygulayinca, bunun kehrwertini almak için işde 1/xxx saysi ile carpinca onun frekansinin ZIDDINI bulmuş oluyor ve sen allahim ver deyince o kehr wertini ceviriyor ve verme oluyor yani,
Hz Alinin " Ben Allahi, her istedigimi vermemesinde bildim" dedigi rivayet oluyor, halbuki vermeyen Allah mi yahut, o gün bizden daha üstün bir bilgi ve güce sahip olan cin ve şeytan hizbinin onun söylediklerinin kehrwertini alarak, onun duasina engel olmalari mi idi tefekkür etmek lazim. bu gün ise insan şeytanlar, şeytan askeri gavurlar ve deccal askerleride bu işlemi yapiyorlar artik.
ve notalar yükseldigi gibi, birde geri iner, yani notanin kehrwerti onun inişi oluyor, yüksek perdeden bir ses alt tonlara inerken ters gidiyor demek olur, ve böylece senin duandaki veya kurandki ayetin belli bir frekansi yani ürettigi elektrik var, ve bunu sen zikir diye okuyunca beynin elektrik üretip, o frekansi yayiyor, ve o zaman o yayilma ile ses, uzayda elektron yayilimina ugruyor. ve elektrik denen enerjinin oluşumunun temel yapisi ve prensibi, bir maddeden diger maddeye dönüşüm olan eleketronlarin bir maddeden diger madeye dogru akarkenki cikardiklari, yada yaydiklara frekansa biz elekrtik diyoruz, yani "elektron akimina" eleketrik diyoruz. ve öyleki bilim adamlari bunu haala keşfedememişler, yani ses ile elektrik üretilebilcegini bilmiyorlar, halbuki ses frekansida, yine ses denen bir dalganin yani yine elktronlarin yayilimi demek. eger o dalganin yayilimini enerjiye dönüştüren bir aygit icad olursa, şarki söyleyen bir kadin, veya zikir ceken bir adam ve öten bir kuş da elektrik üretecekdir . ve hatta öyleki ebced degerleri kullanilarak istenilen bir rakamdaki bir kelimenin tekrari, yani cokca zikir edilmesi ile, o vollttaki elektrik üretilebilir, yani Allahin ismlerinin ebced degeri bu yüzdendir, amma bu mehdi sayesinde keşfedilcek, ve esmanin ve kuranin zikir olma sebebi keşfedilmiş olcak,
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِّيَدَّبَّرُوا آيَاتِهِ وَلِيَتَذَكَّرَ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ
Kitâbun enzelnâhu ileyke mubârakun li yeddebberû âyâtihî ve li yetezekkere ulûl elbâb.
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
"Bu Mübarek Kitabı sana indirdik, onun âyetlerini ulûl’elbab (Yani bu ilmi bilenler) onu tezekkür ederek (zikrederek) kafirlere veya düşmanlarina karşi tedbir alsınlar diye. "
SAD Suresi 29. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَأَقِمِ الصَّلاَةَ طَرَفَيِ النَّهَارِ وَزُلَفًا مِّنَ اللَّيْلِ إِنَّ الْحَسَنَاتِ يُذْهِبْنَ السَّيِّئَاتِ ذَلِكَ ذِكْرَى لِلذَّاكِرِينَ
Ve ekımis salâte tarafeyin nehâri ve zulefen minel leyli, innel hasenâti yuzhibnes seyyiât, zâlike zikre liz zâkirîn.
Meali:
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu da Zikri bilen, ve bazi Zikir edenlerin, başka bir türlü zikiridir.
Sadakallahul Aziym HUD Suresi 114. ayet
Raşidi Tarikatının Zikir ve Evradi Varmidir Nerden Temin Edebiliriz?
RAŞiD'iN ZiKiR EVRADI PRO8-4 KiTABINI iNDiR
PRO8-5 Cikdi fakat henüz ekliyemedik daha
Güncel yeni versionlar için Downloden bölümümüz arada sirda ziyaret edin oradan hem okuyabilir, hem indirebilirsiniz
https://rasittuncakitaplari.com/
Evradimizdaki Dualarin okuma süresini 2 Saat ile 1,5 Saat Arasina düşürebilenler her gün „Silsileyi Kasr“a Fatiha Ismarlarlar.
Silsileyi Kasr Budur
1.) 7 Fatiha 13 ihlas okunur ve Mehdiye ve Ehline Ashabina ve Cemaatine, Sevdiklerine, Sevenlerine Hediye Edilir.
2.) Bu Tarikatin Piirinin Ruhaniyetine 3 ihlas 1 Fatiha
3.) Okuyan kimse Kendi Ruhaniyetine 13 ihlas 7 Fatiha
4.) Evliysek Çocuklarimiz varsa herbirine kücükden büyüge dogru 3 ihlas 1 Fatiha
5.) Eşimize Hanımımıza 3 ihlas 1 Fatiha
6.) Kücükden büyüge dogru Kardeşlerimize 3 ihlas 1 Fatiha (sadece hayatta olan kardeşlerimize okunur)
7.) Annemize 3 ihlas 1 Fatiha
8.) Babamiza 3 ihlas 1 Fatiha
9.) Babannemize 3 ihlas 1 Fatiha (zamanimiz yoksa okunmaz)
10.) Babamizin Babasina 3 ihlas 1 Fatiha(zamanimiz yoksa okunmaz)
11.) Aneannemize 3 ihlas 1 Fatiha(zamanimiz yoksa okunmaz)
12.) Annemizin Babasina 3 ihlas 1 Fatiha(zamanimiz yoksa okunmaz)
13.) Hz. Hüseyin Efendimize 3 ihlas 1 Fatiha
14.) Hz. Ali Efendimize 3 ihlas 1 Fatiha
15.) Peygemberimiz Muhammed Mustafa için 13 ihlas 7 Fatiha
Bu Dualarin okuma süresini 1,5 Saat ile 1 Saat Arasina düşürebilenler her gün „Silsileyi Kasr“ okumayi birakir “Silsileyi Kebir” e Fatiha Ismarlarlar.
Silsileyi Kebir Budur
1.) 7 Fatiha 13 ihlas okunur ve Mehdiye ve Ehline Ashabina ve Cemaatine, Sevdiklerine, Sevenlerine Hediye Edilir.
2.) Bu Tarikatin Piirinin Ruhaniyetine 3 ihlas 1 Fatiha
3.) Okuyan kimse Kendi Ruhaniyetine 13 ihlas 7 Fatiha
4.) Evliysek Çocuklarimiz varsa herbirine kücükden büyüge dogru 3 ihlas 1 Fatiha
5.) Eşimize Hanımımıza 3 ihlas 1 Fatiha
6.) Kücükden büyüge dogru Kardeşlerimize 3 ihlas 1 Fatiha (sadece hayatta olan kardeşlerimize okunur)
7.) Annemize 3 ihlas 1 Fatiha
8.) Babamiza 3 ihlas 1 Fatiha
9.) Babannemize 3 ihlas 1 Fatiha
10.) Babamizin Babasina 3 ihlas 1 Fatiha
11.) Aneannemize 3 ihlas 1 Fatiha
12.) Annemizin Babasina 3 ihlas 1 Fatiha
13.) Ali Zeynel Abidin 3 ihlas 1 Fatiha
14.) Seyyidatina Zeynep 3 ihlas 1 Fatiha
15.) Hz. Hüseyin 13 ihlas 7 Fatiha
16.) Hz. Hasan 3 ihlas 1 Fatiha
17.) Hz. Fatimatüz Zehra 3 ihlas 1 Fatiha
18.) Hz. Ali Efendimize 13 ihlas 7 Fatiha
19.) Hz. Osman 3 ihlas 1 Fatiha
20.) Hz. Ömer 3 ihlas 1 Fatiha
21.) Hz. Ebu Bekr 3 ihlas 1 Fatiha
22.) Peygemberimiz Muhammed Mustafa için 13 ihlas 7 Fatiha
23.) Hz.Süleyman 3 ihlas 1 Fatiha
24.) Hz. Hacer 3 ihlas 1 Fatiha
25.) Hz. Yahya 3 ihlas 1 Fatiha
26.) Hz. Yunus 3 ihlas 1 Fatiha
27.) Hz. Mikail 13 ihlas 7 Fatiha
Dikkat: 25. -26. -27. - ye sadece Cumalari okunur
Senede 1 Defada “Silsileyi Üla” ya Fatiha Ismarlarlar.
“Silsileyi Üla” yi Tespit Etmek için
“Silsileyi Üla” yi Tespit Etmek için Ailecek bir yerde Toplanilir.
1Kalem ve kağıt alıp yazmaya başlanir.
Evimizin Sag Tarafina dogru gidince en yakindaki “ Hasan veya Hüseyin” den kim varsa o Hasansa bizim üst kolumuz peygamberimizin “şerifler” kolundaniz ve birinci isim o yazilir, Hüseyinse seyidlerdeniz, sonra saga veya sol tarafda Hüseyin aranir en yakin hüseyin sagdami soldami ve bunlarin akrabalik dereceleri, Annemiz tarafindansa Anne tarafindan o kola bagliyiz, Baba tarafindan akrabimiz iseler Baba tarafindan o kola bagliyiz demekdir. Ve böylce ilk yön tespit edilmiş olur. Sonra evimizin arka tarafina dogru ilk peygamber isimli kimse kimdir, hangi peygamberin kolundaniz o tespit edilir ve o isim yazilir,
Liste böylece şöyle olmalidir ilk önce evimizin sol tarafina dogru annemiz tarafindan akrabimiz olan en yakin eve, uzaga dogru devam edilir hatta bu başka şehire kadar olabilir “Hasan, Hüseyin, Fatma, Ali, Osman, Ömer, Bekir, Ayşe, Hatice, Zeynep” aranir, ve ashabin isimlerinden olan kimseler olabilir, amma bu kimseler sadece anne tarafindan dedemizin babasina kadar akraba olanlar olcak. Sonra sag tarafa dogru ayni işlem saga dogru bu sefer baba tarafindan akrabalar yazilir. Sonra evimizin arkasindaki komşularimizdan başlayip arkadan sagdan sola dogru gidip sonra tekrar bize dönüp glecek bir daire halinde bütün akraba olan olmayan tanidigimiz peygamber isimli tanidiklarimizin isimleri not edilir. İlk önce direk arkaya dogru düz cizgi gidilir iki tane ayni isim olanlar ilk yakindaki ele alinir, ikinci ayni isme varinca ordan artik sola dogru dönme noktasina geldigimizi bildirir, bu sadace yaşadigimiz köy veya şehir icinde tespit edilir dişari cikilmaz yani peygamber isimlilerde.
Bu not etiklerimiz de cift isimliler en yakin komşumuz olanlar ele alinarak düzletilir, ve bu bizim “silsileyi ÜLA” mizdir.
Vaktin müsait oldugu bir zamanda, senede bir defa bu silsileye 3 ihlas 1 fatiha veya 3 fatiha 7 ihlas hediye edilir.
5.SINIF SOFiLER
“Hizbül Kebir” i “Yaz ve ilkbahar” mevsiminde sabahleyin ikindiye kadar okur. ikindiden sonra “Hizbül Kasr” veya “Hizbül S-Kasr” okur.
Kış ve sonbahar mevsiminde tersini yapar sabah “Hizbül Kasr” veya “Hizbül S-Kasr” okur ikindiden sonrada “Hizbül Kebir” i okur.
Hizbül Kebir Nedir: Yukarda yazdigimiz kirmizi ile yazili 1 ile 112 (1 den 112 ye kadar 112 dahil)Rakamli dualarin tamami.
Hizbül Kasr Nedir: 1 ile 16 (1 den 16 ya kadar 16 dahil) vesonunada 111 ve 112 Rakamli dualarin Tamami.
Hizbul S-Kasr Nedir: Hizbul kasr okuyanlarda zamandan tasarruf etmek için istiaze duasi dışındaki bütün zikirler gerekirse sadece (10 ar Defa okunur ve 10 lu okunanlarda sadece 3 defa okunarak Hizbul S-Kasr olur.
Mevsim Tesbihi çekme makamına çıkarılmış sofilere o makam manen ilham yoluyla bildirilir ve günlük zikrini baştan 17 ve 18 e kadar yani Es elüke Duasına kadar 17.18 dahil okuduktan hemen sonra
Yağmur veya kar yağması için:
Ağzının genişliği, Dibinin Derinliğinden, Geniş Olan Bir Tasdan, Yazları , ilkbaharları ve sonbaharları saf berrak soğuk 3 yudum su içer, Sonbahar ve Kışları süt içer, Herzaman hergün değil, sadece ona içmesi için ilham geldiği günler içer, Tasın ağzında herzaman 1Parmak boşluk bırakılır. Su içerken 4/4 saf sade menba suyu kat, Süt içerken 3/4 Süt 1/4 Soğuk Saf Su ve yeterince Şeker, ve 1 mini damla mis Kat öyle iç.
Güneş doğması için: ilham geldiği günler zikrin tamami okunup bitirilesiye ve zikir bittikden 45 dakika sonrasına kadar mecbur olmadıkca su, süt, cay,… benzeri içecek içilmez, ve zikrin harareti ile icimizdeki kainatin ısınması ve güneşimizin doğması sağlanır.
Tas: küçük komposto, sütlaç tası veya ayetel kürsi yazılı zemzem tası.
Su veya Süt : Vücut sıcaklığından soğuk olacak.
TESBiH ADABI
AÇIKLAMA : Sofinin, aynen hat yazmaya başlayan birisinin, önce hat kalemi acmasini, yapmasini ögrendigi gibi, sofi kendi zikir tesbihini kendisi yapar.
3 Çeşit tesbih modeli vardir. 1.siniflar ve acemiler için kolay tesbih. 2.sinif ve üstü için cift kadranli tesbih. 3.sinif ve üstü için, mevsimin ve havanin durumunun rengine uygun, renkli cift kadranli mevsim tesbihi.(siyah, kar beyaz, yeşil, bordo kirmizi, kahve veya sari, saydam su rengi, ve çamur rengi,...)
ZiKiR TESBiHi RESiMLERi
[attachment=74497]
[attachment=74498]
[attachment=74499]
[attachment=74500]
[attachment=74501]
Yaz mevsimi için Bordo kirmizi ve beyaz ayracli, veya koyu kirmizi ve beyaz va sari sarikli tesbih
Sonbahar için koyu sari turuncu veya kahvrenegi üzre beyaz ayracli ve beyaz sarikli.
İlkbahar için yeşil beyaz ve kirmizi sarikli tesbih.
Kış için siyah üzre Bordo kirmizi ayracli ve yeşil sarikli.
Zemheri için beyaz üzre türkis ayracli veya caribic mavi ve caribic mavi sarikli.
Yagmur için saydam üzre kirmizi ayracli koyu mavi sarikli.
9. SINIF SOFiLER
Allah Zikiri günde bir defa olmak üzere, 6666 defa Allah zikredilir.
Burasi Güneş Makamidir. izinsiz cekmeyiniz. Günde sadece “hizbul kasr” ve “6666” Allah zikiri cekilir.
10 ve 11. SINIF SOFiLER
Mevsim tesbihi talim edilir ve muhtarlar başkanlar kaymakamlar valiler tayin edilir. (bunlar manevileri) sonra “onlarin hatrina güneş dogar yagmur yagar kar yagar” hadisine devam edilip mutmain oluncaya kadar talim edilir. ve deneme yaptirtilir.
Bu sofiler manen ilham yoluyla bilirler bu makamda olduklarini.
13. SINIF SOFiLER
Her bölgede bir tane güneş makamina birisi tayin edilir ve onlara güneş nasil dogar yagmur nasil yagar mikail iliminin birinci bölümü talim ettirilir. Ve birer tanede yardimci tayin edilirki, o hasta olunca digeri görevi devam ettirsin.
15.SINIF SOFiLER
Zamanin hakimi olmak ögretilir, ve zaman nasil geriye alinir, ve nasil ileriye alinir ögretilir.
16.SINIF SOFiLER
Muhammed dediki "iki günü birbirine eş olan zarardadir."
şeytan ve deccal aleyhillane hic boş durmuyorlar, hergün bize karşi yeni bir silah üretiyorla, ve bizimde onlarla savaşacak yeni silahlara ihtiyacimiz var, allah bize, o gün hangi silahi ikram ederse, onu alip zikir corbamiza katmak zorundayiz, yoksa onlarla savaşamayip yenik düşeriz.
ve yine bize varid olduki yine, yeni bir silah kuşanmamiz lazim, cünkü dedikya kafir deccal frekans ile oynuyor, ve bizim yazdigimiz bu dualarinda kehrwertini aliyor, ve mesala duamaizin başinda, "onlar namazlarini muhafaza ederler" diye zikrediyozki, biz de o ayette gecen o nlar zümresini kaitilipda nerde olursak olalim namazimizi kilip kacirmayalim istiyoruz, ve kafir ise, ben bunu zikredip cekdikce, o da onu ters ceviriyor ve oluyormu sana "onlar namzlarini kacirirlar" ve o zaman bir de bakmişin öglen namazi calinmiş, ucmuş bilme ertesi gün sabah gitmiş, veya hakeza hakeza, siz anlyin artik, yine biz "ya halim ya selim" cekiyoz yani sakin olabilmek için, ve o da onu ceviriyor ve bize bir hiddet geliyor, ve yanardag gibi yeri gögü püskürüyoz, yani zor azizim, bu kafirlerle mücadele zor, silah lazim, ve yine varid olan silah ise, tam olarak bende henüz kullanmasini tam bilmiyon amma, o şu ki :
Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam bir gece Rabbine şöyle dua etmiştir:
"Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim. Sana gereği gibi hamd etmekten âcizim. Sen Kendini sena ettiğin gibi yücesin."
"Allahım, şayet ismimi saîdler defterine yazdıysan, orada sabit kıl. Şayet ismimi şakiler defterine yazdıysan oradan sil. Çünkü Sen buyurdun ki, 'Allah dilediğini siler yok eder, dilediğini de sabit bırakır, Levh-i Mahfuz Onun katındadır."
(Hadis-i Şerif )
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَمْحُو اللّهُ مَا يَشَاء وَيُثْبِتُ وَعِندَهُ أُمُّ الْكِتَابِ
Yemhûllâhu mâ yeşâu ve yusbit(yusbitu), ve indehu ummul kitâb.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Allah, dilediği şeyi siler, yok eder (mahveder) ve (dilediği şeyi) sabit kılar ve ümmülkitap (ana kitap), O'nun indindedir (nezdindedir).
(Sadakallahul Aziym RA'D Suresi 39. ayet )
ve saliklarimiz yol tarikatimiza tabi olan, yol arkadaşlarimiz, bizim yolumuzda, şu an durdugumuz yer olan yere gelince, belalar musibetler etraflarını sarınca, ve atıkları her ok kendinizi vurar olunca, ve hatta elinde tuttugun senin olan bir bicak bile seni kesmeye yeltenince, anlaki buraya ayak bastin, ve Allah bize burada bu silahi gönderdi ki henüz bende tam manasi ila kullanmiyorum, amma kullanim talimatnamesi şu olaki, biz o duanin sadece
"Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim."
kismini tekar edecegiz, amma allahu alem tam sayisina ulaşmadim henüz, ne zaman bu kalkan işe yarar denemem lazim, ve 41 defada karar kilmak istiyorum amma,
henüz belli degil.
işde bu ayeti okurken öyle tefkkür edesin ki ey salik, ey yolcu:
Allahdan gayri bir mevcudat yokdur öyle olunca o sana hişimlanan bicak da allah var ancak o bicak bir sükastci şeytan veya cin veya deccal askerinin eline gecmiş (amma gercekden leinde amma frekansi elinde) ve onunla sana karşi savaşiyorlar, ve sen o bicagi, o esir edilmiş halden kurtarip senin safina gecmesi için de ki işde :
Ey yüce Rab "Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim." ve şu an sen bana hişimlanan bir bicak oldun, cünkü kainatta sendan başka bir mevcudat yok ise, öyleyse o senin hişimlanan bicak oldugun halindende, senden, sana yüce rabbe siginirim, senin o bicagin veya frekansin esir edilmemiş ele gecmemiş, ve galip olan Allah haline iltica edip siginirim diye tefekkür et. ve bu yukardaki duayi günde 41 defa okuamaya devam et. dedimya sayida degişiklik olabilir henüz tam testden gecmedi daha.
Dua bu, ve bu dereceye erenler için 16.SINIF SOFiLER icindir
"Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim." (41 defa Haricen okuncak)
17.SINIF SOFiLER
Deprem ögeretilirki ve Mikail aleyhisselamin ikinci kisim görevleri talim edilir ve deprem nasil olur nasil yapilir ögretilir.
19.SINIF SOFiLERE
Hizir makami ögretilip talim ettirilir ve tarikatin pirini, olay vuku bulunca aramasi talim edilir. Bizatihi onunla (tarikatin piiri ile) kelam etmesi lazim geldigi ögeretilir ve kimler o göreve (HIZIRLIK makamina )secildi liste tutulur.
21.SINIF SOFiLER
Kiyamet talim ettirilir ve oraya cikan kimseye kilit ve mühür vurulur.
23.SINIF SOFiLER
Mevsimleri Ayarlama görevi talim edilir, ve bu kainatin öyle otamatik pilotta calişmadigi, bizatihi yaşatarak ögretilir, ve bu görevi hak eden tek bir kimseye bu SIR verilir. (veliaht halife)
24.SINIF SOFiLER
Güneşin Çırasının tutuşturulmasi ögretilir.
27. SINIF SOFiLER
Kader bahsi ve SIRAT köprüsü Talim edilir, ve telepati telefonunu kullanmasi talim ettirilir.
28. SINIF
MEVLUD SIRRI talim ettirilir.
---oOo---
Vaazimizi dün keşfettigim bir hikmet olan komik bir nükte ile sonlandiralim.
Mevlana için deniyorki, şebi aruz yani, ölüme giderken dügüne gider gibi gitti. ve ve o yüzden millet böyle bir istek ile dua eder oldular,
benim cocuklugumda ptt bu yukardaki pulu cikarmişdi ve ben o zman anlamamişim, şimdi daha iyi anliyon, cocukken bir pul koleksiyoncusuydum. işde o pul gösteriyorki mevlananin, ölüme dügüne gider gibi gitmesi megerse bu imiş, onun yeni versiyonu, işde dügüne giderken kazta yapip Azraile rastlayacak demek yani, yine birde Allahdan ölüme bayram gider gibi gitme vermesi için dua ednler var, iyi o zaman bayrama giderken yolda azrail caninizi aliverir o zaman, ey mehdi askeri ne istedigini ne dua ettigini iyi bil, etmen gereken dualar kuranda mevcut, sünnetde mevcut, kicindan dua uydurmaya kalkma, bak sonun bu alltaki resimdeki gibi olur sonra, velhasil kelam
--oOo---
Rabbim yolumuzdan gidecek olan Tarikati Raşidi Mensuplarina, Bu Tariki yani bu yolu ve Zikrimizi, Raşidi Zikrini, Erbabina ve müntesiplerimize, hayirli ve mübarek kilsin, "cenneti Adn" i da menzil eylesin, varilcak yer eylesin.
أَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 21 Eylül Çarşamba
Original Kar © glan
Deccal aleyhillanenin Ahirzaman Fitneleri
(Kar©glanin 12 Eylül 2016 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
قَالَ هَلْ آمَنُكُمْ عَلَيْهِ إِلاَّ كَمَا أَمِنتُكُمْ عَلَى أَخِيهِ مِن قَبْلُ فَاللّهُ خَيْرٌ حَافِظًا وَهُوَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ
Kâle hel âmenukum aleyhi illâ kemâ emintukum alâ ahîhi min kabl(kablu), fallâhu hayrun hâfizâ(hâfizen) ve huve erhamur râhimîn
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ya'kub: “Daha önce kardeşiniz Yûsuf'u size nasıl emanet ettiysem, onu da aynı şekilde size emanet edeyim öyle mi? Oysa Allah koruyup gözetici olarak, sizden elbette daha iyi, daha üstündür. Çünkü O, acıyıp merhamet edenlerin en yücesidir.”
Sadakallahul Aziym YUSUF Suresi 64. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَاللّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ
vallâhu gâlibun alâ emrihî ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemun.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
“Ve Allah, emrinde ve işinde (hükmettiginde) kazanan ve gâlip olandır. Ve lâkin insanların çoğu bilmezler.”
(Sadakallahul Aziym YUSUF Suresi 21. ayetten pasaj )
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
كَتَبَ اللَّهُ لَأَغْلِبَنَّ أَنَا وَرُسُلِي إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ عَزِيزٌ
Keteballâhu le aglibenne ene ve rusulî, innallâhe kaviyyun azîz.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Allah: “Ben ve elçilerim mutlaka gâlip gelecek.” diye yazdı. Muhakkak ki Allah; Kavî’dir (kuvvetlidir), Azîz’dir.
(Sadakallahul Aziym MÜCADELE Suresi 21. ayet)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِذَا جَاء نَصْرُ اللَّهِ وَالْفَتْحُ وَرَأَيْتَ النَّاسَ يَدْخُلُونَ فِي دِينِ اللَّهِ أَفْوَاجًا فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْهُ إِنَّهُ كَانَ تَوَّابًا
izâ câe nasrullâhi vel feth. Ve raeyten nâse yedhulûne fî dînillâhi efvâcân. Fe sebbih bi hamdi rabbike vestagfirhu, innehu kâne tevvâbâ.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Allah’ın yardımı ile fetih geldiği zaman. Ve insanların grup grup Allah’ın dînine girdiğini gördüğünde, Rabbini hamd ile tespih et. Ve O’ndan mağfiret dile. Muhakkak ki O, tövbeleri kabul edendir.
(Sadakallahul Aziym NASR Suresi 1., 2., 3. Ayetler )
---oOo---
Ahmed b. İdris; Muhammed b. Abdülcabbar, İbn Ebû Umeyr, Hammad b. Osman aracılığıyla Muhammed b. Müslim’den rivayet eder:
Ebû Cafer [Muhammed Bakır aleyhisselâm]’a Allahu Teâlâ’nın “Kararıp ortalığı bürüdüğü zaman geceye and olsun!” “Açılıp ağardığı vakit gündüze and olsun!” ayetini okuyunca
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular ki
“Gündüzden kasıt biz Ehli-beyt’ten olan el-Kâim Mehdi [aleyhisselâm]’dır. Zuhur ettiğinde deccaliyete galip gelecektir. [Allah] Kur’an’da insanlar için meseller vermiş ve nebisine onunla hitap etmiştir. Bizden başka kimse ondan haberdar değil.”
Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.24, s.71–72.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
أَمْ يَقُولُونَ افْتَرَى عَلَى اللَّهِ كَذِبًا فَإِن يَشَأِ اللَّهُ يَخْتِمْ عَلَى قَلْبِكَ وَيَمْحُ اللَّهُ الْبَاطِلَ وَيُحِقُّ الْحَقَّ بِكَلِمَاتِهِ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِx
“Yoksa onlar: "Allah'a karşı yalan düzüp-uydurdu"mu diyorlar? Oysa eğer Allah dilerse senin de kalbini mühürler. Allah, batılı yok edip-ortadan kaldırır ve Kendi kelimeleriyle hakkı hak olarak pekiştirir (gerçekleştirir). Çünkü O, sinelerin özünde olanı bilendir.” [Şura Suresi, 24]
Tefsirü’l-Kummî eserinden:
Babam; İbn Ebû Necrân aracılığıyla Muhammed b. Müslim’den rivayet etti:
Ebû Cafer [Muhammed Bakır aleyhisselâm] buyurdu ki:
Ayette geçen [Şura Suresi, 24] “Allah batılı yok eder” demek ortadan kaldırır demektir. “Hakkı sözleriyle gerçekleştirir” ile kastedilen ise Hz. Muhammed’in soyundan gelen el-Kâim [Mehdi aleyhisselâm]’dır.”
Meclisî, Bihârü’l-Envâr, Beyrut, 1404, c.24, s.176.
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Hz. Âdem’in yaratılışından kıyamet kopuncaya kadar deccaldan daha büyük bir fitne yoktur."
(Hadis-i Şerif , Müslim, Fiten, 126)
Mehdiyle ilgili olarak da Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Onu gördüğünüzde, buz üzerinde sürünerek de olsa, gidip ona biat edin. Çünkü o, Allah'ın halifesi olan Mehdidir.”
(Hadis-i Şerif , İbnu Mace, Fiten, Hadis No:4084)
yine deccalla ilgili
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Sizi ondan sakındırırım. Hiçbir peygamber yoktur ki, kavmini ondan sakındırmış olmasın. Ben size, hiçbir peygamberin onun hakkında demediği bir şeyi söylüyorum: Onun bir gözü kördür.”
(Hadis-i Şerif , Müslim, Fiten, 95)
Bizim bu hadise yorumumuz ise allahu alem burdaki bir gözü kördürden kasdedilen Yani, maddiyatı görür, maneviyatı görmez. Sistemi de sırf dünyaya yöneliktir.
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَقَالُوا مَا هِيَ إِلَّا حَيَاتُنَا الدُّنْيَا نَمُوتُ وَنَحْيَا وَمَا يُهْلِكُنَا إِلَّا الدَّهْرُ وَمَا لَهُم بِذَلِكَ مِنْ عِلْمٍ إِنْ هُمْ إِلَّا يَظُنُّونَ وَإِذَا تُتْلَى عَلَيْهِمْ آيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ مَّا كَانَ حُجَّتَهُمْ إِلَّا أَن قَالُوا ائْتُوا بِآبَائِنَا إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ قُلِ اللَّهُ يُحْيِيكُمْ ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يَجْمَعُكُمْ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ لَا رَيبَ فِيهِ وَلَكِنَّ أَكَثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
Ve kâlû mâ hiye illâ hayâtunâd dunyâ nemûtu ve nahyâ ve mâ yuhlikunâ illâd dehr, ve mâ lehum bi zâlike min ilmin, in hum illâ yezunnûn. Ve izâ tutlâ aleyhim âyâtunâ beyyinâtin mâ kâne huccetehum illâ en kâlû’tû bi âbâinâ in kuntum sâdıkîn. Kulillâhu yuhyîkum summe yumîtukum summe yecmeukum ilâ yevmil kıyâmeti lâ raybe fîhi ve lâkinne ekseran nâsi lâ ya’lemûn.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve: “O (hayat), dünya hayatımızdan başka birşey değildir, ölürüz ve diriliriz. Ve bizi dehrden (zamandan) başka birşey helâk edemez.” dediler. Ve onların bu konuda ilimden (nasipleri) yoktur. Onlar sadece zanda bulunurlar. Onlara âyetlerimiz beyan edilerek okunduğu zaman onların delilleri (iddiaları): “Eğer siz sadıklarsanız (doğru söyleyenlerseniz), babalarımızı getirin!” demekten başka birşey olmadı. De ki: “Allah sizi yaşatır, sonra öldürür. Sonra sizi, hakkında şüphe olmayan kıyâmet günü (biraraya) toplar.” Ve lâkin insanların çoğu bilmezler.
(Sadakallahul Aziym CASİYE Suresi 24. 25. 26. ayetleri )
yukardaki hadisde gecen "Onun bir gözü kördür.” sözünü yorumluyan diyorki : "bir gözü kördürden kasdedilen Yani, maddiyatı görür, maneviyatı görmez. Sistemi de sırf dünyaya yöneliktir." o zaman bu illuminati gözü ile temsil edilmek istenilen göz ne o zaman? onlar dünyayi o tek gözle izlediklerini söylüyorlar zaten. daha deccal aramaya lüzüm varmi, onlar resmen kendilerinin deccaliyat örgütü olduklarini alenen bildirip, onu temsil ediyorlar zaten, o halde o grubun 33 dereceden masonlari, afedesiniz götlerindeki gözleriyle dünyayi görürler ve izlerler. ve bu da nerden cikdi deyince, biz müminler neden namazda, secde ve rukuda kicmizi havaya dikeriz diye, fransiz gavuruda karikatür yapip soruyordu, sebebi işde, Allah insanlarin kicina bir adet dürbün, kainati gözleyici göz koymuş ki, ondan bakinca onun kainati gözüküyor, ve onunla kim ne yapmiş, ve ne yapiyor gözüküyor. işde inanmayan dangillaraaciklama: almancada g ö t e "arschloch" denilir "g ö t de li gi" demek işde. Allahu tealanin yukarlarda semada bir yerdede onun arşu aalasi varmiş deniyor, yani arş ne o zaman bilirmisiniz, işde Allahu Tealanin kainati izledigi, ve ordan yönettigi o dürbüne ve aygita verilen isim, yani diyorki kuranda :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
إِنَّ رَبَّكُمُ اللّهُ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ يُدَبِّرُ الأَمْرَ مَا مِن شَفِيعٍ إِلاَّ مِن بَعْدِ إِذْنِهِ ذَلِكُمُ اللّهُ رَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ أَفَلاَ تَذَكَّرُونَ
İnne rabbekumullâhullezî halakas semâvâti vel arda fî sitteti eyyâmin summestevâ alâl arşi yudebbirul emr(emre), mâ min şefîin illâ min ba'di iznihî, zâlikumullâhu rabbukum fa'budûhu, e fe lâ tezekkerûn
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Muhakkak ki sizin Rabbiniz Allah, semaları ve yeryüzünü 6 günde yaratandır. Sonra arşa istiva etti. Ordan veya onunla İşleri düzenler, ve O’nun izni olmadıktan sonra (olmadıkça) bir şefaatçi, yani ögretici olmadan, ondan haberdar olmak yoktur. İşte bu Allah, sizin Rabbinizdir. Artık O’na kul olun. Hâlâ tezekkür etmez misiniz?
(Sadakallahul Aziym YUNUS Suresi 3. ayet )
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ الرَّحْمَنُ فَاسْأَلْ بِهِ خَبِيرًا
Ellezî halakas semâvâti vel arda ve mâ beynehumâ fî sitteti eyyâmin summestevâ alâl arşir rahmânu fes’el bihî habîrâ
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Gökleri ve arzı (yeryüzünü) ve ikisi arasındakileri altı günde yaratan O’dur. Sonra Rahmân arşa istiva etti. Öyleyse onu (arş nedir), bundan haberdar olana sor.
(Sadakallahul Aziym FURKAN Suresi 59. ayet)
Peygamberimizin arkada gözü mü vardı? Arkasını nasıl görürdü?
ve Hz. Peygamberin ashaba safları düzeltmelerini isterken
“Saflarınızı düzgün tutun, Kuşku yok ki ben arkada olup bitenleri görüyorum” dediği sahih hadisle sabittir.
(bk. Buhari, Ezan, 71-72; Müslim, Salat, 125(434); Nesaî, İmamet, 27)
bu hadis gösteriyorki Muhammed, o insanin kicindaki dürbünü acabiliyordu, ve kicindaki gözü ilede arkasini ve kainati görüyordu.
yani işde o 33 derceden bir mason olan kimseninde, bu örgüt kicindan girip, o kicicndaki dürbünü acmasani ögretiyor, ve kici ile dünyayi görmeye başliyor, ve derece derece yani gözü nereye kadar görcek onun dercesini bagli iş de 33 dereceden demek en yüksek demek, yani "arş a istiva" ve ordan yönetmek demek
işde zamanin kutbuda mesala mekkede otururken, o bilmem, almanyadaki bir sofisine müdahele edip yönetiyor, düşünkü icindeki kaianatin özel dügmeleri var, ve ondan sen bakinca ordaki bir dügmeye dokunman, almanyadaki ahmete dokunman gibi, yine adnan okdar bir dua ögrtiyor diyorki tirnaginin ucundan dünyayi gösteren dua diyor, neymiş o dua, halbuki işde kicindaki gözü acik olmayanin dua etmesi bir işe yaramaz, ancak o kicindaki gözü acilinca görebilir, yani dürbünü acilmasi lazimki görsün, ve neden secde yapariz yani dürbüüüüüün işde azizim. hak o dürbünü görür amma, Allahin senin kicinami ihtiyaci var, kainati görmek için, hayir, Allah Hz Ademi yaratmadan önce secdede yokdu, namazda yokdu, o dürbün denen arşlochda yokdu, götde yokdu, göt sonradan icad oldu. öyle olunca Allahin semada bir yerde Arşu Aala denilen özel bir dürbünü, büyük kocaman bir dürbünü var zaten, ordan bakip görüyor demiyormu o ayette, arşdan bütün işleri emredip yönetir demiyormu yunus suresinde. nedir o Arş, işde insanlarin ve hayvanrinda KICINA onun bir numunesini takmişki, senin kicdan, namazda secde edince bakar, yine senin kainatini görür, sen namaz kilmasan bile, senin sifatin olan cibilliyatin olan bir havan varki, hayvanlarin cogu zaten ruku eder vaziyette, yani dürbüne bakilcak halde duruyor, yani egilmesini gerek yok, zeten egik durumda yani, öyle olunca senden bakmasa bile, senin cibilliyatindan bakar bilir bulur, yine ordan bakmasa yukardaki arşdan bakar görür.
hani derler ya "bu adamin kicinda gözü var herşeyi görüyor" derler, essaf adamin kicinda gözü vardir, ona Arapca dübür veya türkce dürbün derler işde.
bu meseleyi acikladikdan sonra ikinci mesele ise, gecen hafta dedikki, kuranin tamamini hesap ilmi ile yazinca, yani ebced degerleri olarak yazilinca, o surenin ve ayetin, kelimenin frekans degerini veriyor dedik, ve öyle olunca, gavur denen ahmaklar, bunun fiziki aygitini icad edip yapiyorlar. ve bu TV radyo yayinlari havada duruyor, sen onlara baksanda bakmasanda, dinlesende dinlemesende, onlar havada duruyor, bazi yayinlar canli deniyor, ve iki 3 saniyelik bir fark ile, Türkiyeden konuşan bir spiker, aninda mesala amerikadan görülüp duyalabiliyor. bunlar hepsi birer frekans degilmi, yani o gavur, bu senin herhangi bir zmaninin filmini cekip bunu dalga olarak hem yayiyor, hemde birde havadaki o dalgayi görüntüye ceviren bir aygit icad etmişmi? etmiş, sen Türkün müslümanin diyen dangil, daha bu AK parti bu göt parti diye kavga et dur , el anyaya sen konyaya derviş dansi yapmaya git, tam dangil, yani yarim falan degil tam dangil işde. ve öyle olunca yine internet denen bir buluş yaptilar Bilgisayar denen aleti elektrige takiyon birde internete baglanirsan, dünyanin dört bir yanindan herkesi hem görüyon, hem duyuyon, hemde istersen sende onlarla konuşabiliyon, peki bunlarin hepsi ne, yine sadece bir frekans yani dalga boyutu, elektrik dalgasi. yine o frekanslar halinde bir dalganin yayilimi veya yayilmişolan bir dalganin bir alet ile tekrar görüntü veya sese geri dönüşümü halinde. öyle olunca hayatta bir enerji, ve ölümde : bir enerji biriminden, diger enerji birimine dogru bir akiş. ve Allah dilerse, işde senin o hayatini serüvenini yaşayip öldügündeki son dalgani alip, geri döndürücü bir aygita takinca, aynen mesela havadaki TRT 1 in yayinlarini tev ile alabilmen gibi, Allah da insani yeniden geri döndürür. ve o casiye suresinde gecen : "bizi kim geri döndürcek, hadi dönüyorsa, o zaman babalarimizi diriltte geri döndür." dediler diyorya rabbimiz . halbuki bu mesala Demet Akalinin star tv deki bir yayinda konuk olup, onun söyledgi şarkinin, uzaya ve semaya frekans olarak aktarilmsi, ve o yayinin bizlerinde evindeki anten ve digital aygitlar ve bir de tv ve elekrtikle tekrar, o frekansin geri görüntü ve ses haline dönüştürülmesi, hatta eger o yayin canli ise, ancak iki üc saniye fark ile, aninda dinlemek ve görmek imkanina sahip oldugmuz gibi, ölümden yine tekrar hayata dönmekde, bu kadar basit, ve aynen o dönüştürücünün, sadece insanin yaydigi enerjiyi taniyip onu geri dönüştürmesinden başka birşey degil. ve bu keşfedilebilir nitekim isa, ölüleri diriltirdi deniyor. öyle ise bu mümkiiiin cigerim. mümkiiiin. yani öyle olunca yine senin enerjin beden denen kalipdan cikinca, yukarda berzah denen bir yerde, Demetin yayinin dalgasinin durdugu gibi duruyor, eger o girebilcegi yeni bir kalib bulursa, yeniden can olcak amma, onu bir kaba kuyabilcek bir görevli lazimki : deniyorki ruh denen, cocuk anne karninda bilmem kirk günlük iken icine konuyor .
Hadis-i şeriflerde Peygamberimiz (asv), çocuğun anne karnında oluşumunu anlatırken farklı ifadeler kullanmıştır. Bazı hadisler çocuğun yüz yirmi günlük iken canlandığı imajını verirken, bazı hadisler de kırk günlükken canlandığı açıklamasını yapıyor.
Hadisi yüz yirmi gün olarak yorumlayan alimlerimiz, ilk dört ay dolmadan kürtaj yapmanın haram olmadığını, ancak dört ay dolduktan sonra kürtajın haram olduğunu söylemişlerdir.
Ancak çocuğun kırk günde canlandığını ifade eden hadisleri esas alanlar ise, kırk gün geçtikten sonra kürtajın haram olduğunu ifade ediyorlar.
Biz de ruhun çocuğa kırk günlükken üfeleneceğini belirten rivayetleri esas alıyoruz.
RUH CENİNE NE ZAMAN ÜFLENİR?
Bu araştırma, cenine ruhun nefh edildiği vakti ele almaktadır. Bu konu, mesela çocuk aldırma (kürtaj) gibi mühim meselelerle çok sıkı bağlantısı olan önemli bir mevzudur. Araştırmada ruh ve hayatın şer'î naslardaki anlamını ve ruhla hayatın aynı şey olmadığını, ruhun hayattan başka olduğunu açıkladım. Mesela bitki canlı bir varlıktır. Fakat onda ruh yoktur. Ruh konusunu araştırmada bir sakınca olmayacağını da açıkladım. Bu araştırmada Ruhun cenine nefh ediliş vaktini beyan eden şer'î nasları aktardım. Hadisleri inceledikten ve karşılaştırdıktan sonra, ruhun cenine, yaygın olarak bilindiği şekilde üçüncü kırk günden sonra değil, ilk kırk günden sonra nefh edildiği sonucuna vardım.
Arapçada "Ruh" kelimesi, "Rîh: bir şeye girmek" kelimesinden türemiştir. Nefh edildiği(üflendiği) için ruh adı verilmiş olabilir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِي فَقَعُوا لَهُ سَاجِدِينَ
Fe izâ sevveytuhu ve nefahtu fîhi min rûhî fe kaû lehu sâcidîn.
“Onu şekillendirip içine ruhumdan üflediğim zaman onun için saygı ile eğilin.”
Sâd suresi, 72
Bir diğer ayette de şöyle buyurmaktadır:
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
ثُمَّ سَوَّاهُ وَنَفَخَ فِيهِ مِن رُّوحِهِ وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ قَلِيلًا مَّا تَشْكُرُونَ
Summe sevvâhu ve nefeha fîhi min rûhihî ve ceale lekumus sem’a vel ebsâra vel ef’idete, kalîlen mâ teşkurûn
"Sonra ona biçim verip kendisine ruhundan üfledi ve sizleri sem’î (işitme hassası kulakli), basar (görme hassası gözlü ) ve fuad (idrak etme hassası akil ve beyinli) kıldı. Ne kadar az şükrediyorsunuz."
Secde suresi, 9
'Ruh' kelimesi, müzekker(eril)dir. Çoğulu 'ervah'tır. Hem müzekker hem müennes(dişil) olarak kullanıldığını söyleyenler de olmuştur. Müennes olarak kullanımı, muhtemelen ruhun nefs anlamına alınmış olmasından kaynaklanmaktadır. Çünkü bazılarına göre ruh ve nefs aynı şeydir.
Terim anlamına gelince; çoğu Kur'ân-ı Kerim'de olmak üzere çeşitli anlamlarda kullanılmıştır.
Kur'ân-ı Kerim. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَكَذَلِكَ أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ رُوحًا مِّنْ أَمْرِنَا مَا كُنتَ تَدْرِي مَا الْكِتَابُ وَلَا الْإِيمَانُ وَلَكِن جَعَلْنَاهُ نُورًا نَّهْدِي بِهِ مَنْ نَّشَاء مِنْ عِبَادِنَا وَإِنَّكَ لَتَهْدِي إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Ve kezâlike evhaynâ ileyke rûhan min emrinâ, mâ kunte tedrî mâl kitâbu ve lâl îmânu ve lâkin cealnâhu nûran nehdî bihî men neşâu min ibâdinâ, ve inneke le tehdî ilâ sırâtın mustakîm
"İşte sana da, emrimizle bir ruh (kalpleri dirilten bir kitap) vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Ve lâkin O'nu “nur” kıldık. Kullarımızdan dilediğimizi O'nunla hidayete erdiririz. Şüphesiz ki sen onlari doğru bir yola iletiyorsun."
Şûrâ suresi, 52
öyle olunca işde bazi melek dedigimiz görevliler bu havadaki veya berzahdaki o insanin enerji boyutlarini toplayip, onlari ocuk denilen ceninin icine koymakla görevlilermiş cancagazim. onlarin yaptigi bu ilmi sen keşfet, sende ayni sistemi yapabilirsin. nitekim isa ve mehdi bu sistemin babasi ise, o zaman, zaman mehdi zamani ise, bunu keşfetmemek abes ve dangillik olur zaten. öyle olunca insaninda bütün hayati bir kitap halinde toplaninca, onunda sayisal bir degeri var, yani freknsi, yani hangi dalga boyut araligini kapsiyor o insan, yaptikjlari ile belli. ve deniyorki, insanin yaninda iki görevli melek var ve onlar insan ne yaptigini yazip kaydediyor ve onlara "Kiramen Katibin" melekleri deniyor.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَإِنَّ عَلَيْكُمْ لَحَافِظِينَ كِرَامًا كَاتِبِينَ يَعْلَمُونَ مَا تَفْعَلُونَ
Ve inne aleykum le hâfızîn. Kirâmen kâtibîn. Ya’lemûne mâ tef’alûn.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve muhakkak ki, sizin üzerinizde mutlaka (hıfzeden) hafaza melekleri vardır. Şerefli yazıcılar Katip Melekler (kaydediciler) olarak. Yaptığınız şeyleri bilirler.
(Sadakallahul Aziym İNFİTAR Suresi 10. 11. 12. Ayetler )
neden peki demek yokmmu dangil insan, işde senin frekans araligin yaziliyor, yani muhammed için "gezen yürüyen kuran" idi demek oluyorda, ben gezen yürüyen eşşekmi oluyon ahmak, bende gezen yürüyen bir kitabin, yani benimde kirman katibince kaydedilen bir kitabim var, ve o kitabida kiramen katibin, her gün düzenli olarak tumakdalar. benim kitabim benim kuranim, muhamedinki muhammed için lazim olan, benimki ise benim yenidne var olmam için lazim olan, ve kitap tamamlanip kapatilinca, işde eger kuranin sayisal ebced degri varsa, benim senin onun kitabininda sayisal bir degeri var. onlar berzah denen kitaplikda duruyor insan ölünce. ve o cocuga ruh koyan melek ordaki bir kitabi alip, o kodu bir cocuga koyunca, o cocuk işde mesala ibahimse, ibrahimin en son kaldigi yerden başliyor ve Ahmet se ölen bilmem falanci ahmetin kaldigi yerden başliyor. ve öyle olunca hali dokunurken, halinin genişligi adedince dügüm yapilir, ve ona bir sira desen dokunur, ikinci sirada ise, başka bir desen gelcekdir, ve toplam siralar dolunca halinin tüm desenini ortaya koyar, öyle olunca, Ahmet tamamlayamdi, mehmet gecdi üste, mhemette tamamlayamadi, bilmem ömer gecdi, ve dokundu dokundu ve toplam dokumaya bir motif diyoruz, ve bu motif bazen Hz ibrahim denen, bir haliyi oluşturmuş,veya halinin bir desenini, bazen musa denen bir haliyi, bazen ise bazende mehdiyi, yani öyle olunca, Ahmetler, Mehmetler bir desen veya sadece bir sirayi temsil ediyor olabilir degilmi, ve bir sira dokununca ikinci bir siraya ihtiyac vardirki onlarin toplamindanda hali denen o Teppich olabilsin. ve Bu hayatin dönüşüm halinde ve Ahmetten kalani, mehmet devam ediyor dememiz ise, işde alt motif, üst motife, üst motifde alt motife baglidir, birbirinden ayri olmaz, hepsi toplam olarak haliyi oluştururken, bütün siralar, o halida, birisi diger siraya ve toplu olarak halinin ana görüntüsüne baglidir, ve öyle olunca Ahmet kitapi kapadi, gonca diye bir kiza takdilar, o dmvam etdi, sonra, rose veya gül diye bir kiza takdilar o devam etdi, bir sirada o motif vurdu demek gibi birşey bu hayat serancami yani.
Ve bizde dünyaya gelmek şerefine erdigimize göre, bu teppichde bir musterde (desen de) biz yapacagiz, amma isterizki bu muster (desen) digerlerine örnek olsun, ve yukarlarda tekrar edilcek bir muster olsun, ve bunun için dedikki :
"River" Nehir ile yarışma, Nehir ile birlikte koşamazsın, o seni hep yener, çünkü sen yorulursun, amma o yorulmaz.
(Karoglan sözü 05.09.2016)
yukardaki söze açıklama : muhammed misyonu, ibrahim misyonu, kominizm misyonu, gibi bir misyon akıp gelen bir nehir gibidir, onlarin binlerce askeri vardır, sen yalnız başına onlarla yarışamazsın, onlar hep yener kazanır, çünkü onlar bir grup, o yüzden bir grup, bir tarikat olmak lazımdır, yalnız asker tek atlı araba gibi, grup 10 askerse 10 atlıaraba gibidir, o yüzden Raşidi tarikatını kuruyorum, seven ardımıza takılsın. dedik
ve Zikri Raşidi Evradiiza bir ayet daha ekliyoruz, ve o da ilk baştaki resimdeki yazili olan ayeti, yani bütün olrak ayet
قَالَ هَلْ آمَنُكُمْ عَلَيْهِ إِلاَّ كَمَا أَمِنتُكُمْ عَلَى أَخِيهِ مِن قَبْلُ فَاللّهُ خَيْرٌ حَافِظًا وَهُوَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ
Kâle hel âmenukum aleyhi illâ kemâ emintukum alâ ahîhi min kabl(kablu), fallâhu hayrun hâfizâ(hâfizen) ve huve erhamur râhimîn
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ya'kub: “Daha önce kardeşiniz Yûsuf'u size nasıl emanet ettiysem, onu da aynı şekilde size emanet edeyim öyle mi? Oysa Allah koruyup gözetici olarak, sizden elbette daha iyi, daha üstündür. Çünkü O, acıyıp merhamet edenlerin en yücesidir.”
Sadakallahul Aziym YUSUF Suresi 64. ayet
Zikir terkibimizin 52_2. babinda o ayewtte her nekdar fallahu gecsede biz onu
"Vallâhu hayrun hâfizen ve huve erhamur râhimîn." olarak ve 10 defa tekar edilmek şartiyla ekliyoruz.
Cünkü Muhammed dediki "iki günü birbirine eş olan zarardadir."
şeytan ve deccal aleyhillane hic boş durmuyorlar, hergün bize karşi yeni bir silah üretiyorla, ve bizimde onlarla savaşacak yeni silahlara ihtiyacimiz var, allah bize, o gün hangi silahi ikram ederse, onu alip zikir corbamiza katmak zorundayiz, yoksa onlarla savaşamayip yenik düşeriz.
ve yine bize varid olduki yine, yeni bir silah kuşanmamiz lazim, cünkü dedikya kafir deccal frekans ile oynuyor, ve bizim yazdigimiz bu dualarinda kehrwertini aliyor, ve mesala duamaizin başinda, "onlar namazlarini muhafaza ederler" diye zikrediyozki, biz de o ayette gecen o nlar zümresini kaitilipda nerde olursak olalim namazimizi kilip kacirmayalim istiyoruz, ve kafir ise, ben bunu zikredip cekdikce, o da onu ters ceviriyor ve oluyormu sana "onlar namzlarini kacirirlar" ve o zaman bir de bakmişin öglen namazi calinmiş, ucmuş bilme ertesi gün sabah gitmiş, veya hakeza hakeza, siz anlyin artik, yine biz "ya halim ya selim" cekiyoz yani sakin olabilmek için, ve o da onu ceviriyor ve bize bir hiddet geliyor, ve yanardag gibi yeri gögü püskürüyoz, yani zor azizim, bu kafirlerle mücadele zor, silah lazim, ve yine varid olan silah ise, tam olarak bende henüz kullanmasini tam bilmiyon amma, o şu ki :
Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam bir gece Rabbine şöyle dua etmiştir:
"Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim. Sana gereği gibi hamd etmekten âcizim. Sen Kendini sena ettiğin gibi yücesin."
"Allahım, şayet ismimi saîdler defterine yazdıysan, orada sabit kıl. Şayet ismimi şakiler defterine yazdıysan oradan sil. Çünkü Sen buyurdun ki, 'Allah dilediğini siler yok eder, dilediğini de sabit bırakır, Levh-i Mahfuz Onun katındadır."
(Hadis-i Şerif )
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَمْحُو اللّهُ مَا يَشَاء وَيُثْبِتُ وَعِندَهُ أُمُّ الْكِتَابِ
Yemhûllâhu mâ yeşâu ve yusbit(yusbitu), ve indehu ummul kitâb.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Allah, dilediği şeyi siler, yok eder (mahveder) ve (dilediği şeyi) sabit kılar ve ümmülkitap (ana kitap), O'nun indindedir (nezdindedir).
(Sadakallahul Aziym RA'D Suresi 39. ayet )
ve saliklarimiz yol tarikatimiza tabi olan, yol arkadaşlarimiz, bizim yolumuzda, şu an durdugumuz yer olan yere gelince, belalar musibetler etraflarını sarınca, ve atıkları her ok kendinizi vurar olunca, ve hatta elinde tuttugun senin olan bir bicak bile seni kesmeye yeltenince, anlaki buraya ayak bastin, ve Allah bize burada bu silahi gönderdi ki henüz bende tam manasi ila kullanmiyorum, amma kullanim talimatnamesi şu olaki, biz o duanin sadece
"Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim."
kismini tekar edecegiz, amma allahu alem tam sayisina ulaşmadim henüz, ne zaman bu kalkan işe yarar denemem lazim, ve 41 defada karar kilmak istiyorum amma,
henüz belli degil.
işde bu ayeti okurken öyle tefkkür edesin ki ey salik, ey yolcu:
Allahdan gayri bir mevcudat yokdur öyle olunca o sana hişimlanan bicak da allah var ancak o bicak bir sükastci şeytan veya cin veya deccal askerinin eline gecmiş (amma gercekden leinde amma frekansi elinde) ve onunla sana karşi savaşiyorlar, ve sen o bicagi, o esir edilmiş halden kurtarip senin safina gecmesi için de ki işde :
Ey yüce Rab "Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim." ve şu an sen bana hişimlanan bir bicak oldun, cünkü kainatta sendan başka bir mevcudat yok ise, öyleyse o senin hişimlanan bicak oldugun halindende, senden, sana yüce rabbe siginirim, senin o bicagin veya frekansin esir edilmemiş ele gecmemiş, ve galip olan Allah haline iltica edip siginirim diye tefekkür et. ve bu yukardaki duayi günde 41 defa okuamaya devam et. dedimya sayida degişiklik olabilir henüz tam testden gecmedi daha.
Dua bu, ve bu dereceye erenler için 16.SINIF SOFiLER icindir
"Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim." (41 defa Haricen okuncak)
Ve bu Dua ile Bu haftayida hitama erdiriyoruz.
"Allahım, azabından affına, gadzabından mağfiretine sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim."
--oOo---
أَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 12 Eylül 2016 Pazartesi
Original Kar © glan
Arapca ve Manada Yolculuk - Notalar ve Musiki
(Kar©glanin 3 Eylül 2016 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
قَدِ افْتَرَيْنَا عَلَى اللّهِ كَذِبًا إِنْ عُدْنَا فِي مِلَّتِكُم بَعْدَ إِذْ نَجَّانَا اللّهُ مِنْهَا وَمَا يَكُونُ لَنَا أَن نَّعُودَ فِيهَا إِلاَّ أَن يَشَاء اللّهُ رَبُّنَا وَسِعَ رَبُّنَا كُلَّ شَيْءٍ عِلْمًا عَلَى اللّهِ تَوَكَّلْنَا رَبَّنَا افْتَحْ بَيْنَنَا وَبَيْنَ قَوْمِنَا بِالْحَقِّ وَأَنتَ خَيْرُ الْفَاتِحِينَ
Sadakallahul Aziym A'RÂF Suresi 89. Aye
Kadiftereynâ alâllâhi keziben in udnâ fî milletikum ba’de iz necceynâllâhu minhâ, ve mâ yekûnu lenâ en neûde fîhâ illâ en yeşâallahu rabbunâ, vesia rabbunâ kulle şey’in ilmen, alâllâhi tevekkelnâ, rabbenâftah beynenâ ve beyne kavminâ bil hakkı ve ente hayrul fâtihîn
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
“Allah’ın, bizi ondan kurtarmasından sonra, sizin milletinize dönersek Allah’a yalanla iftira etmiş oluruz. Ve Rabbimizin dilemesi hariç bizim oraya geri dönmemiz olamaz. Rabbimiz ilmiyle herşeyi kuşatmıştır. Allah’a tevekkül ettik. Rabbimiz, kavmimiz ile bizim aramızı hak ile aç (ayır). Sen fethedenlerin (fatihlerin) en hayırlısısın.”
Sadakallahul Aziym A'RÂF Suresi 89. Aye
!!!!!!!!!!!----Dikkkkkkaaaat !!!!!!
Bakin, ayetlerin manasini tam bilmeyen, ve arapcasi galiz, türkce düşünüp, arapca konuşan bir ahmagin, Türk bir i p ne, illimunati ipnesinin uydurmasi olan ayet, yani ayet calinmiş, ve degiştirilmiş, cünkü türkce düşünen ve arapca konuşan, arapcasi galiz bir ipnenin uydurdugu bir uydurma ayet, oynanmiş neden deyince, diyorki ayette: "bizim ile o kavimin arasini ac" demek için " fetaha" kelimesini "rabbeneftah beynana ve beynal kavmi..." diye yazilmiş ve size bir misal ile aciklayayim, ben avusturyaya geldigimde, yeni işe başladim, ve taş ocaginda taş kesiyoz, ve beni benden bir sene kadar önce işci olmuş başka bir türk gencin yanina verdiler, o da almanca tam bilmiyor, bende tam bilmiyon, amma ben hergün birkac kelime ezberliyon, ve kendi kendime ögrenmeye calişiyon, ve ve ben sigara iciyon, o genc yani ismi halilibrahimdi. o, o zamanlar icmiyordu, ve bir gün, işci başimiz Avusturyali ve onun üvey oglunuda bizim yanimiza verdiler, ve o Türk adetini bildigi için, sigarasi mi bitmiş, yada sigara mi istiyordu, yahutta sigara tutup ikram edicekdi tam aklimda degil amma, şu olay dün gibi aklimda, ve almanca icmek: su icmek, kola icmek, bira icmek için "trinken" denilir, amma sigara icmek için "rauchen" kullanilir, ben sigara icdigim için, aldigim verdigim için, bu ilgimi cekdi, ve hemen arasindaki farki ögrenmişdim, ve o halilibrahim kardeşim daha ikisi arasindaki farki ögrenmemişki, maisterin oglu ona sigara ikrammi ediyordu, allahu alem, yoksa sigarami istiyordu, her ne ise ikisindede ayni cevap yani işde, ve "H.i." ona cevap olarak " ben sigara icmiyorum" demek için, normal almancada "rauche ich nicht cigarette" demesi lazimken, o dediki "ich trinke nicht cigarette" yani ben yanliş konuşdugunu anladim, gülsemmi yoksa düzeltsemmi, yani işde bu ayettede ayni böyle, türk akilli, arapcasi zayif olan bir i p ne uydurursa, bu kadar olur. ve fetaha kelimesi hic bir zaman aradaki mesafa manasini gelmez, aramizi ac kelimesindeki "aramizi aç" dmek "fefrug" demekdir , yahuta bu i p ne, alman olup bir türke, arapca bir kelimeyi türkce manada, amma arapca söylemk için, türkce almanca arapca karişimi düşünüp, cümle kullanan alman veya ingilizce ve ingiliz i p ne, veya alamanca konuşan bir ülkeli i p ne demek olur, yani bizi yaniltmaya calişan bir i p ne, sizinle degil, bizimle savaşip, bizi yaniltmak için, bize uyguladigi bir tuzak, ayet olmayan bir cümleyi ayet gibi göstermek için.
o ayetin asli kuranda böyle gecer
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
قَالَ رَبِّ اِنّ۪ي لَٓا اَمْلِكُ اِلَّا نَفْس۪ي وَاَخ۪ي فَافْرُقْ بَيْنَنَا وَبَيْنَ الْقَوْمِ الْفَاسِق۪ينَ
Kâle rabbi innî lâ emliku illâ nefsî ve ahî fefruk beynenâ ve beynel kavmil fâsikîn.
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
(Hz. Mûsa) Dedi ki; “Ey Rabb’im! Muhakkak ki ben, kendimden ve kardeşimden başkasına sahip değilim. Artık fâsık kavimle bizim aramızı ayır.”
MÂİDE Suresi 25. ayet
Bu ayette geciyor
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur.”
(Hadîs-i Şerîf, Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 335; Buharî, et-Tarihu’l-Kebir, I, 81; et-Tarihu’s-Sağîr, I, 306; el-Bezzâr, el-Müsned, el-Müsned, c. II, s. 308; Taberani, el-Mu’cemu’l-Kebir, II, 38; Hakim, Müstedrek, IV, 422; Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, VI, 219.)
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme
ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve
alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
Kuran arapcadir, ve arapca öyle bir dil ki, her kelimenin onlarca ayri manasi vardir. bu başka dillerde, birkac manali kelimelerin sayisi, birkac kelimeyi gecmezken, arapcanin tamami böyle kelimelerden oluşur.
mesela:1. kelimemiz
Fetaha: Acmak
Miftah: anahtar
Faatih :fetheden
Fettah:kar küreme araci gibi ve grayder gibi yol acici yahut gazoz kapagi acici
Fetih: Fethetmek
Fatiha: aciliş veya giriş önsöz
Fetha :üstün veya türkcede E ve a harfini temsil eden işaret fetha - Hareke
.....
2. kelimemiz
yani
feale : bir iş tutmak, yapmak
fail: fail özne
mef ul: öznenin yaptigi şey nesne
fa`al: calişkan veya calişir vaziyete
yani mastar bir kelimenin harflerinin yerininin, bir veya birkac kac harf degişikligi sonucu onlarca cok farkli bir manaya bakmasi, ve bu yüzden işde, şiir ve notalarda arapcadan türetilir yani edebiyataki aruz vezni denilen failatun failatun kalibi ve ilham melegi hep arapca ilham verir.
yani işde notalar ve müsikide, işde deveniin yürüyüşünü ele alan, bu aruz vezni kalibi, yani yani mesela 9 tane Asli rakami mesala 8 li kombinasyonlar halinde yazmak demek gibi, evir cevir başka bir sayi meydana geldigi gibi, arapcada ana master kelimenin harflerinin yerini degiştirdikce, veya bir kac tamlama harfleri ekledikce, cok degişik manalr oldugu gibi, ayni manayi ses frekansi olarak ele aldigmizda, belli bir frekansi temsil ediyor her kelime. ve öyle olunca, arapcanin eskiden rakamalardan oluşdugu tezide dogru, ve ebced hesabi demek de işde, keilmelerin temsil ettikleri rakami, yani frekans baazinda harfleri yazmak gibi. ve bütün arapca o zaman rakmalardan oluşunca, Rakamalar ise Toplam 9 rakam ve bir de SIFIRDAn oluşduguguna göre diger rakmlar sadece onun katlari ve kombinasyonlari halinde ve sifirla birlikte 10 rakam eder, ve bu, ona rakamin degişik şekildeki kombinaysonlari arapcanin temel yapisi, ve öyle olunca
her kelimenin bir rakamsal degeri olunca, o rakamsal degeri onun frekans araligini temsil ediyor, ve öylce olunca, mesala "2845" yazinca bu bir arapca kelimeyi temsil ediyor olur, gavur bunu elektrik ve fizige uygulayinca, bunun kehrwertini almak için işde 1/xxx saysi ile carpinca onun frekansinin ZIDDINI bulmuş oluyor ve sen allahim ver deyince o kehr wertini ceviriyor ve verme oluyor yani,
Hz Alinin " Ben Allahi, her istedigimi vermemesinde bildim" dedigi rivayet oluyor, halbuki vermeyen Allah mi yahut, o gün bizden daha üstün bir bilgi ve güce sahip olan cin ve şeytan hizbinin onun söylediklerinin kehrwertini alarak, onun duasina engel olmalari mi idi tefekkür etmek lazim. bu gün ise insan şeytanlar, şeytan askeri gavurlar ve deccal askerleride bu işlemi yapiyorlar artik.
ve notalar yükseldigi gibi, birde geri iner, yani notanin kehrwerti onun inişi oluyor, yüksek perdeden bir ses alt tonlara inerken ters gidiyor demek olur, ve böylece senin duandaki veya kurandki ayetin belli bir frekansi yani ürettigi elektrik var, ve bunu sen zikir diye okuyunca beynin elektrik üretip, o frekansi yayiyor, ve o zaman o yayilma ile ses, uzayda elektron yayilimina ugruyor. ve elektrik denen enerjinin oluşumunun temel yapisi ve prensibi, bir maddeden diger maddeye dönüşüm olan eleketronlarin bir maddeden diger madeye dogru akarkenki cikardiklari, yada yaydiklara frekansa biz elekrtik diyoruz, yani "elektron akimina" eleketrik diyoruz. ve öyleki bilim adamlari bunu haala keşfedememişler, yani ses ile elektrik üretilebilcegini bilmiyorlar, halbuki ses frekansida, yine ses denen bir dalganin yani yine elktronlarin yayilimi demek. eger o dalganin yayilimini enerjiye dönüştüren bir aygit icad olursa, şarki söyleyen bir kadin, veya zikir ceken bir adam ve öten bir kuş da elektrik üretecekdir . ve hatta öyleki ebced degerleri kullanilarak istenilen bir rakamdaki bir kelimenin tekrari, yani cokca zikir edilmesi ile, o vollttaki elektrik üretilebilir, yani Allahin ismlerinin ebced degeri bu yüzdendir, amma bu mehdi sayesinde keşfedilcek, ve esmanin ve kuranin zikir olma sebebi keşfedilmiş olcak,
Sözlük anlamı itibariyle ZiKiR: bir şeyi telaffuz etme, istenilen şeyin zihne döndürülmesi, hatırlama, anma, hatırlatma, bildiğimiz şeyleri akılda sürekli tutmaya zikir denir. Bir başka ifadeyle, unutulmuş bir şeyin yeniden hatırlanması ya da hâfızadakinin unutulmamak üzere sürekli canlı tutulmasına zikir denilir.
islami literatürde ise Kavram olarak ‘zikir’: Allah’ı anmak üzere söylenmesi ve yapılması tavsiye edilen, sözlü ve ameli eylemleri kapsayan davranışların tümüdür.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِّيَدَّبَّرُوا آيَاتِهِ وَلِيَتَذَكَّرَ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ
Kitâbun enzelnâhu ileyke mubârakun li yeddebberû âyâtihî ve li yetezekkere ulûl elbâb.
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
"Bu Mübarek Kitabı sana indirdik, onun âyetlerini ulûl’elbab (Yani bu ilmi bilenler) onu tezekkür ederek (zikrederek) kafirlere veya düşmanlarina karşi tedbir alsınlar diye. "
SAD Suresi 29. ayet
Esteuzubillah
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَمَا أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ إِلاَّ رِجَالاً نُّوحِي إِلَيْهِمْ فَاسْأَلُواْ أَهْلَ الذِّكْرِ إِن كُنتُمْ لاَ تَعْلَمُونَ
بِالْبَيِّنَاتِ وَالزُّبُرِ وَأَنزَلْنَا إِلَيْكَ الذِّكْرَ لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ مَا نُزِّلَ إِلَيْهِمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ
Bil beyyinâti vez zuburi, ve enzelnâ ileykez zikre li tubeyyine lin nâsi mâ nuzzile ileyhim ve leallehum yetefekkerûn.
" Ey Mehdi Senden önce kendisine vahyettiğimiz bir Rical Adam yokdu (insanlar huzurunda Peygamber statüsü olmayan, racul olan, normal bir adam gibi olan bir kimse). Bilmiyorsanız ‘zikir ehli’nden sorun”. zeburuda indirdikki ondaki nazmi yani zikiri yani (Zebur şarki halindedir) ki onunda nasil bir zikir oldugunu, ve neden öyle oldgunu anlayan insanlara aciklayasin diye.
NAHL Suresi 43. 44. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
طه مَا أَنزَلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْآنَ لِتَشْقَى إِلَّا تَذْكِرَةً لِّمَن يَخْشَى
Tâ, Hâ. Mâ enzelnâ aleykel kur’âne li teşkâ. İllâ tezkiraten li men yahşâ.
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ey Ta Ha biz kurani sana, sebeblerden birde hangi sebeble indirdik bilirimisin ki, o nu Korkanlarin (düşmanlarindan ve ya kafirlerden) korkanlarin yardimcisi olcak bir zikir (silah) olsun diye.
Sadakallahul Aziym TAHA Suresinin 1. 2. ve 3. ayetleri
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَمَا عَلَى الَّذِينَ يَتَّقُونَ مِنْ حِسَابِهِم مِّن شَيْءٍ وَلَكِن ذِكْرَى لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ
Ve mâ alâllezîne yettekûne min hısâbihim min (külli) şey’in ve lâkiniz zikrâ leallehum yettekûn.
Meali:
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Bu konuda yakin bir bilgiye sahip olanlar için o ( yani Kuranin ayetleri) (her) şeyin hesap ilmindeki degeridir yani frekans bilgisi (dalga boyutu degeri) oldugudur.
Sadakallahul Aziym EN'ÂM Suresi 69. ayeti
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَأَقِمِ الصَّلاَةَ طَرَفَيِ النَّهَارِ وَزُلَفًا مِّنَ اللَّيْلِ إِنَّ الْحَسَنَاتِ يُذْهِبْنَ السَّيِّئَاتِ ذَلِكَ ذِكْرَى لِلذَّاكِرِينَ
Ve ekımis salâte tarafeyin nehâri ve zulefen minel leyli, innel hasenâti yuzhibnes seyyiât, zâlike zikre liz zâkirîn.
Meali:
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu da Zikri bilen, ve bazi Zikir edenlerin, başka bir türlü zikiridir.
Sadakallahul Aziym HUD Suresi 114. ayet
Dipnot:Bu ayette söylenilen Bir zati muhtereme söyledigimiz karanlik ve geceyi ileri kaktirmak, veya gündüz veya aydinligi ileri kakdirmak, ve gündüzlerin uzamasini saglamak, veya gecenin uzamasini saglamak hakkindaki bizzat yaşanmiş bir hadis ve hadisemiz için yapilan bir zikir ve ilim, ve erbabina münhasirdir sadece, bu hediyem sadece o zati muterem ve eşine verilmiş ikramimizdir, daha o seviyeye başka sofilerim ulaşmadi cünkü.
![[Resim: 5703ee52a7130.png]](https://images.karoglan.com/upload/big/2016/04/05/5703ee52a7130.png)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
الَّذِينَ آمَنُواْ وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُم بِذِكْرِ اللّهِ أَلاَ بِذِكْرِ اللّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ
Ellezîne âmenû ve tatmainnu kulûbuhum bi zikrillâh(zikrillâhi) e lâ bi zikrillâhi tatmainnul kulûb.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Onlar öyleki , iman edenler ve gönülleri Allah'ın zikriyle sükûnete erenlerdir ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur, Allah’ı zikretmekle mutmain olur, gıdalanıp doyuma ulaşır, erginliğe ulaşır.
Sadakallahul Aziym RA'D Suresi 28. ayet
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Size amellerinizin en hayırlısı ve sevap bakımından en temiz olan mertebelerinizi yükselten altın pırlanta infak etmekten ve harp meydanında düşmanlarınızla çarpışmaktan daha hayırlı bir ameli haber vereyim mi: diye sordu. Ashab, Evet ya Rasulallah dediler. Rasulümüz Allah (c.c) Hz.’lerini zikretmektir." Buyurdular
(Hadîs-i Şerîf)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Mü’minin üç kalesi vardır. Birisi zikrullah birisi Kur’an okumak, diğeri de namaz dır. Buyurmuşlardır.
( Hadîs-i Şerîf )
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Kalpler demirin paslandığı gibi paslanır, onun cilası Kur’an okumak ve Allah’ı çok zikir etmektir.
(Hadîs-i Şerîf)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Gafiller arasında Allah’ı zikreden kimsenin hali kurumuş otlar arasında yeşil bir ağacın haline benzer.
(Hadîs-i Şerîf )
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Aziz ve celil olan Allah (c.c) buyurdu ki, “Ben kulumun zannı üzereyim Beni zikrettiğinde ben onunlayım. Beni yalnız zikrederse bende onu bu suretle anarım. Beni bir cemaat içinde zikrederse bende kulumu daha hayırlı bir cemaat içinde rahmetimle anarım”
(Hadîs-i Şerîf )
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Allah ( C.C ) Hz. kıyamet gününde hiç bir gölgenin olmadığı ve ancak kendi gölgesinin bulunduğu günde yedi zümreyi kendi gölgesinde gölgelendirir. Bunlardan biride tenhada ALLAH’ı zikreden ve Allah korkusundan göz yaşı akıtandır."
(Hadîs-i Şerîf )
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Cennet te her şey var. Dünyada ki, hiçbirşeye hasret çekilmez ancak dünya da zikirsiz geçen saatlere acıyıp ne olaydı o boş geçirdiğimiz saatleri de zikir ile geçirse idik, diye hasret çekecekler” Buyurmuşlardır.
(Hadîs-i Şerîf )
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُواْ لِي وَلاَ تَكْفُرُونِ
Fezkurûnî ezkurkum veşkurû lî ve lâ tekfurûn.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Öyle ise Siz Beni Hatırlayın zikredin anın ki, Ben de sizi Hatırlayıp zikredip anayım. (Ayna nöranlar fonksiyonu) Ve Bana şükredin ve Beni inkâr etmeyin.
Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 152. ayet
"insan, sevdiği kadar sevilir - Hatırlayıp andığı kadar, hatırlanıp anılır." (Ayna Nöron Terkibi)
(Karoglan Hoca sözü 3 Eylül 2016)
Dün bir sohbette adamin birisi diyorki " Mehdi oldugunu iddia edenlerin hepsi, Ruh hastasidir." diyor.
dah dün mehdi falan vakit gelcek daha şimdi vakti degil diye sohbetler edenler sizlerdiniz, ne oldu birden degiştiniz, Ta y yi p amcanin yamultmadigi kimse yok, sizin mehdi sandiginiz adam deccal askeri cikinca, ve diger adaminda mehdi olmasi sizin işinize gelmiyor, öyleyse erişemedigi cigere "mundar, mundar" diyen kedi misali ile, mundar diyelim gitsin degilmi.
ve Bazen bu alimin diye gecinenlerin, ve insanlarin adam olacagindan ümidi kesiyorum, ayni Hz yunus baba gibi, ne vaaz edesim geliyor, ne zikredesim, hatta namazdan bile sogur oluyorum. cünkü emeklerimin ve gayretlerimin, hastalara fayda vermeyen ilac gibi, heder oldugunu görmek, beni yikiyor mahvediyor, ümitsiz birakiyor.
Halbuki Kuranda
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ
Vaadallâhullezîne âmenû minkum ve amilûs sâlihâti le yestahlifennehum fîl ardı kemâstahlefellezîne min kablihim, ve le yumekkinenne lehum dînehumullezîrtedâ lehum ve le yubeddilennehum min ba’di havfihim emnen, ya’budûnenî lâ yuşrikûne bî şey’en, ve men kefere ba’de zâlike fe ulâike humul fâsikûn.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri yeryüzüne halife kıldığı gibi onları da yeryüzünde halife kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaadde bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.
Sadakallahul Aziym NÛR Suresi 55. ayet
Yine cenabi meval buyuruyorki :
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَقَدْ كَتَبْنَا فِي الزَّبُورِ مِن بَعْدِ الذِّكْرِ أَنَّ الْأَرْضَ يَرِثُهَا عِبَادِيَ الصَّالِحُونَ
Ve lekad ketebnâ fîz zebûri min ba’diz zikri ennel arda yerisuhâ ıbâdiyes sâlihûn.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Andolsun ki; zikirden (Kurandan) başka Tevrat ta Zebur’da da, arza salih kullarımızın varis olacağı kuralını, yazdık.
Sadakallahul Aziym ENBİYA Suresi 105. ayet
ve hal böyle olunca yeryüzüne hakim olcak bir grup varmiş ve onlar salihmiş ve salihler muhammed ne dedi bilir ki, Muhammed yani
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
“Üç kişi bir arada olduğunuzda biriniz imam olsun."
(Hadîs-i Şerîf )
öylese o kullarin, yani yeryüzne halife ve varis olcak, o salih kullarin hepsine, onlardan birinin imam olmasi, islam dinine ve muhammed sünnetine göre şart, yani karişiklik olmamasi için şart, öyle olunca, işde o başkan veya imami muhammed "Mehdi" diye tanimliyor. Buna itiraz ne olaki, hangi sebebdeb itiraz ediyorsunuz ki, varmi itiraz edilebilcek bir hak ve hukuk ve durum? yani o zatin imamligi, dogal seleksiyonda gelişen bir durum, yok spekilatüf bir durum yani.
ve O adamin mehdi olmasinin alametide, ne öyle Şamda namaz kilmakla olur, ne öyle bilmem kicindaki bir ben bulunmasi ile olur, nede sirtinda bu mehdidir yazcak bir dövmesi olmakla olur, o dogal selksiyonda gelişen, insanlari dogru ve güzellige sevkeden bir adamdir, o ne öyle yahudilerin dedigi gibi bir KRAL, ne hiristiynlarin bekledigii gibi mesih, oysaki kuranda NAHL Suresi 43. 44. ayette gecdigi gibi adamlardan bir admadir, peygamber statüsü olmsina ragmen, onu kimse ne peygamber diye bilir, nede yüksek bir siyasi partinin başkani diye, o kuranda gecen raculdür, yani adamin birisidir, ve baştaki yazdigimiz ayete gecenNAHL Suresi 43. 44. ayetteki "rical" adamlardan bir adam demek yine kuranda kehf suresinde o bir raculdür diyor sadece bir adamdir, veya hatta sadece "jony wolkerin biri" yani yürüyen canlilardan birisi, yani o, şu, bu, gibi birisi.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَقَالُوا مَالِ هَذَا الرَّسُولِ يَأْكُلُ الطَّعَامَ وَيَمْشِي فِي الْأَسْوَاقِ لَوْلَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مَلَكٌ فَيَكُونَ مَعَهُ نَذِيرًا
Ve kâlû mâli hâzâr resûli ye’kulit taâme ve yemşî fîl esvâki, lev lâ unzile ileyhi melekun fe yekûne meahu nezîrâ.
Meali :
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve dediler ki: “Bu nasıl resûl ki, yemek yiyor ve çarşılarda dolaşıyor. Ona bir melek indirilseydi olmaz mıydı? Böylece onunla beraber uyarıcı olurdu.”
Sadakallahul Aziym FURKÂN Suresi 7. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَما أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ مِنَ الْمُرْسَلِينَ إِلَّا إِنَّهُمْ لَيَأْكُلُونَ الطَّعَامَ وَيَمْشُونَ فِي الْأَسْوَاقِ وَجَعَلْنَا بَعْضَكُمْ لِبَعْضٍ فِتْنَةً أَتَصْبِرُونَ وَكَانَ رَبُّكَ بَصِيرًا
Ve mâ erselnâ kableke minel murselîne illâ innehum le ye’kulûnet taâme ve yemşûne fîl esvâkı ve cealnâ ba’dakum li ba’dın fitneten, e tasbirûn(tasbirûne), ve kâne rabbuke basîrâ
Ve senden önce (de), gerçekten yemek yiyen ve gezen dolaşan resûllerden başka (farklı bir) resûl göndermedik. Ve sizin bir kısmınızı bir kısmınıza “sabrediyor musunuz” diye fitne (imtihan) kıldık. Ve Rabbin, en iyi görendir.
Sadakallahul Aziym FURKÂN Suresi 20. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَوْ جَعَلْنَاهُ مَلَكًا لَّجَعَلْنَاهُ رَجُلاً وَلَلَبَسْنَا عَلَيْهِم مَّا يَلْبِسُونَ
Ve lev cealnâhu meleken le cealnâhu raculen ve le lebesnâ aleyhim mâ yelbisûn.
Meali :
Ve onu melek yapmadık,ve onu adamin biri yaptık, Üzerinede size giydirdigimiz elbiselerden farkli olmayan bir elbise giydirdik.
Sadakallahul Aziym EN'AM Suresi 9. ayet
---oOo---
Hocanin birisi diyorki imanin esaslarina birde zan eklediler ve büyük kopuş oldu, yani insan iki ayakli iken, birde protez bacak takdilar diyor.
ey hoca seni, senin cevabinla cevapliyalim o zaman, sen bilmezsmisin dünyada örnekleri var bunun, ve evet insanin iki ayagi var amma, ayaklardan birisi veya ikisi sakatlandimiydi, insan yanina ya bir degnek ve baston alir, ona dayana dayana yürür, yada ikisida sakat veya yaralandiysa iki tane koltuk degnegi alirda yürür, ve böyle oluyorda niye zan kültürü olmuyormuş.
sen bizim tezimizi böyle bir spekülatif cevapla cevap vemekle cürütemezsin, madem o tezi cürütcen, bana imanin bütün esaslarinin zahiri ve fiziki delillerini getirde ben sana inanip, pes tamam diyen o zaman, varmi öyle bir delil, daha aldığı nefesin rengini kokusnu duymayan adamin, delili ne olaki, bir nefes aliyoz, ve adina temiz hava veya oksijen diyoruz, sen aldigin oksijeni görüyonmu? hayir, amma alip verdigini biliyon degilmi? peki ne alip veriyon, nefes. nefes ne o zaman? oksijen. oksiijen ne? hava. hava ne,...... hava elle tutulur gözle görülür birşeymi? belli deercelerde hayir. dumanda hava ve yine o vaaazdaki cehennemlikler konusundaki, yanan bir odun duman olur, yahut sigara duman olur, ve duman artik insanin icine girsede ancak kanser yapar, yani sigara gibi. can olamaz hatta can alan bir virus olur degilmi?o zman neden cehhennem teztmizi inkar ediyon hoca, yine petrol ayni, yine cinler dumani severler ve sigara ile beslendikleri söyleniyor, ve öyle olunca cinler bedensiz varliklar, ve onlari besini olunca, ya şeytani br ruh kazanip müminlere tasallut ediyorlar, ve yahutda cinlerin lokmasi olup geister oluyorlar yani hayalet casper oluyorlar, yani ve bedenleri yok, birdaha can olamiyor, insan olamiyorlar artik onlar, amma cennetlik bir insanin parcasi yndien bir bitki olup yeşerince onu insan yiyip tekrar insan haline dönebiliyor degilmi, herkes öyle uzkalrda bir cennet hayl edioyr tamma belki oda vardir amma olan bütün aktivertler burdayken ordaki cennete füzeye binipdemi gitmeyi düşünüyorsun ey ahmak insan.
amma birşey varki eger bütün herşey insan bedeninde var, ve sen rahman ve rahim gibi bütün isimlerin tecelliyatgahi isen, cennette sensin cehennemde sen, Allahda sensin kainatta sen, kainat büyük kuran ise, sen kainatin prototipi isen, kuranda sensin kitapda sen, ve senden ahmet mehmet muhammed ibrahim oluyorsa peygamberde sensin nebi de ÖYLE DEYIPDE O KADAR IFRRAT ve TEFRITE GITMIYOZ VE DIYORUZ KI.
muhammedden aldigimiz rivayetlere göre, insanin sag omzu ile sol omzunda, insani gözetleyici kameraman " kiramen katibin" yazici melekler var deniyor, ve onlarin günde iki defa nöbetleşdikleri, ve her insanin böyle dört meleginin oldugu, ve ikisinin sabah namazi ile gelip, taa ikindiye kadar nöbet tuttuklari, diger grubunda ikindileyin gelip, ta sabah fecr atana kadar nöbbet tuttuklari rivayeti var, öyle olunca dünyanin neresinde her zaman sabah veya ikindi, öyle bir durum yok, her iki dakikada bir başka yerde ikindi giriyor, yine her iki dakikda bir dünyanin bir yerinde güneş doguyor, o zaman, amerikadaki insanlarin kiramen katipleri bir ordu, türkiyedeklilerinki bir ordu ve bunlar her nöbet degişiminde insanin yaptigi amelleri alip Allah a sunmya giderlemiş diye o rivayet, öyle olunca, semadaki trafigi düşünebilen varmi, yani her iki dakikada inen, her iki dakida cikan melekler ordusu, ve bunlari cikaran bir asansör olmasi lazim degilmi, ve yine ufo denilenler ve uzayli denilenlerin bazilari bunlar olmasin sakin haa? yani işde kainatin diş yüzü kainat kitabini okumak için lazim, ve ic yüzü yani insain ici ise, ice dogru yolculuk ise rahimligi ögrenmek için, yani dişa dogru yolcuk ile rahmanlik babalik ögrenilir, ice dogru ise annelik ögrenilir, ve öyle olunca cennet hem icde var, hem dişda var, ve semanin katmanlari ise, sen annene göbek bagi ile baglisin, ve annene ise, babanda zeker yolu ile intikal ettin, öyleyse bu asansösrün bulndugu yer için, bir rivayet varki semaya cikilan kapi mescidi aksanin üstünde, yani muhammedin mirac ettigi yer, oysaki zemzem ise aşagi inilen kuyu, ve ice dogru ise kabe ve mekkeden iniliyor ic anne yani yer arz baba rahman sie senin gezegen veya yildizinin atmosferi demek, ve güneşimiz kainatin merkezi ve SIFIR nokrtasi oldgunu daha önce söyledik, öyle olunca dünyadan ice inince semavi bakinca ne varmiş, yani önce venüs, sonra ise, merkür var, ve yani sonrada güneş ve ateş, ve öyle olunca muhammed medinede ise, güneşe gidiş ise medineden oluyor demek olur, bu konuyu bir dahaki vaaza kadar biraz tefekür edip geliştirin sizde.
son bir konu ise rahman demek baba demek amma, rahman var bir cümle, her surtenin başindaki besmelede gecen rahman ile bir cümle ve her surenin başinda olunca herkesin babasi var demek oluyor, tek bir sure besmelesiz, annesiz ve babasiz adem ve havva gibi, ve yine rahman var, sadece bir kelime, yani rahman suresinin ilk ayeti, yine rahman var koskoca bir sure ve yine rahman sadece elif lam ra diye bir surenin başindaki harflerden sadece birisi, peki rahmani bize bu harfmi tarif ediyor, yoksa koskoca bir suremi, birkac cümlemi, bir kelimemi, ve ilk baba Hz adem baba var, 33 metre, yani koskoca rahman suresi, yine baba var, rahman var, muhammedin babasi abdullah gibi, sadece rahman kelimesi, yine baba var, baba peygamberlerden olan ibrahimmi, nuhmu ve hangisi ,yani birkac cümlecik, yine rahman var sadece bir harf, ve yani tohum ve sperma, senin dogmana sebeb olan o cekirdek, yine onuda acinca, icinde bir DNA zinciri, yine ice dogru yolculuk ,bu sefer rahman icinde rahim, rahim icinde rahman sakli degilmi?......
Rabbim askerimi neden nicinleri coglatipda imansiz düşmekden muahfaza etsin ki, ve insan azizdir, ve islam ahlakinda bir kural vardir ki, şeyhine, anana, babana veya bir büyüge abdest suyu döksen bile, amma bugün bunu musluklar yapiyor zaten, amma o kural ile, sira ayaklara su dökmeye gelince o dökdügün kimse san döktürmez ki, ibrigi elinden alip kendisi döker. senin şerefin ve izzeti nefsin rencide olmasin diye. cünkü demesinki birisi, bu falancinin ayaklarini yikiyordu bir zamanlar lan demesinler diye, onun izzeti yerle bir edilmez, ve onun izzeti korunur. ve bu kural her hususda gözlenir, ve bir allah dostu her ne kadar iyilk seven biriside olsa, onun böyle bir duruma düşüp, madur edilmesi islam ahlakina aykiridir. ve öyle olunca düşün senin şeyh, şeyh olmdan falanci şeyhin müridiydi, öyle olunca, olurda olur, o onun abdest suyunu döküyordu veya bugün onun kapisinin önünü süpürüyordu, veya herhangi bir kücültücü bir haldeydi diyelim, sonra o kemale erdi şeyh oldu, amma bir gün şeyhiyle ters düşdü, ve şeyhi dedi lan daha dün ayagimiza su döken cömezdin, ne oldu tikinmi kakdi şimdi dedi, ve onu yerle yeksan etdi, halbuki, o da artik erdi şeyhlik makamina yükseldi, amma şeytan araya fitne sokarsa, ikiside şeyh bile olsa, böyle bir durum meydana gelebilir, ve öyle olunca, insan hizmetlisi bile olsa, onu böyle bir rencide edici duruma düşürcek durumda, maruz birakmaz. Kuddus olan Allah demek budur, ve Allah kuddusdür ve kuddüsleri sever, yani el meana: O Kuddüsdür veya kutsaldir, ve kutsal olan,dinini, Vatanini,bayragini,IRZ ve namusunu, izzeti nefsini,ve şerefini şanini koruyanlari sever, yani velhasil kutsallarini koruyanlari sever.
Rabbim ,mehdi askerini, Kuddüs olan Allah hakki için, kutsallarinin bekcisi eylesin
--oOo---
أَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 3 Eylül 2016 Cumartesi
Original Kar © glan
Etiketler :
__________
islami-Resimler, islami Levhalar ,V220220160440,arapca yazili,duvar süsleri,Kuran-i Kerim,kuran,tesbih,tasavvuf,peygamber,din,Allah,kitap,sünnet,ahirzaman,mehdi,karo glan,hoca,müftü,diynet,mustafa islamaoglu,cübbeli ahmet,naksibendi,menzil,gavs,seyyid,Abdülbaki,seyyid saki,erol,seyyid fevzettin,semrerkand tv,ahiret rehberi,dinimiz islma,enever ören,ihlas,osman ünlü,osman nuri toppas,arif arslan,fetullah gülen,saidi nursi,nurcu,nur talebesi,nur,ziya, muhammed,mehdi,mehdi hazretleri,mehdi aleyhisselam,ya hadi,ya mehdi, mustafa,S.A.V,efendimiz,hadisi serif ,Hz.,alehiselam,bismillah,la ilahe illallah,Nihat,hatipoglu,hatiboglu,nihat hatipoglu,nihat hoca,abdurahman önül,ilahiler,ilahi dinle,indir,free downloaden,bedava indir,Dursun Ali Erzincanlı,Dursun Ali, Erzincanlı,Dursun, Ali, Erzincanlı,muhyiddini arabi,vahdeti vücud,nefsi raziye,nefsi mutmainne,mümine,hanim bacim,nefsi mülhime,satiyorum,ariyorum,arkadas ariyorum,aliyorum,satilik,ilanlar,web,hosting,doamin,webmaster,webdizaynir,grafik er,microsoft,mustafa karatas hoca,karatas hoca,mustafa hoca,elmalili,mehmet akif,erbakan,necmettin,milli görüs,fatih erbaka,demet akalin,Hira,HIRA,sevr,kabe,mekke,medine,zemzem,tesbih,kuran,hurma,FUIKIH,namaz,na mazduasi,büyü,sihir,sihir nasil yapilir,sihir nasil bozulur,büyücü hoca,yildizname,falci,memis hoca,Caner Taslaman,serat Ahmet tan,hamza,Caner hoca,Muhammed Rasid Erol,Abdülhekim el hüseyni,yarbay mehmet,almanya vekili,yarbay hoca,seyyid mübarek,haznevi,mehdi,ahirzaman,kiyamet,kiyamet alametleri,Basagacli,Sandikli,Afyon,afyonlu,Türkiye,Türkiye bayraklari,bayrak butonlari,flatcast,radyo,radyo temalar,TC,23 Nisan,19 Mayis,Cumhuriyet bayrami,Genclik ve spor bayrami,30 Agustos,10 Kasim,atatürk,mustafa kemal,Türk,Turk,Turkey,kirmizi,yesil,sari,mavi,turuncu,siyah,pembe,mor,beyaz,whit e,black,green,red,orange,blue,violet,yellow,grau,braun,Mr,Matrix,Hz.Nuh,Hz. ibrahim,Hz, isa,Hz. meryem, Hz. Musa,hiristiyan,müslüman,yahudi,cami,mescid,namz,oruc,hac,zekat,sadaka,nafile,dua ,dualar,esmaülhüsna,havas,havas hoca,vefk,arapca,türkce,deutsch,english,button,radyo kur,sayfa,ac,forum kur,domain satin al,forum satin al,ibrahim Tatlises,Orhan Gencebay,Merve Özbey,Niran ünsal,Ferdi Tayfur,Rihanna,Beyonce,mily cyrus,kate linn,biranna,INNA,inna,indila,Gülben Ergen,Aynur Aydin,Okan bayülgen,Zaga,beyaz,beyazit,komik,ilginc,kedi,köpek,irem derici,Hande Yener,Kadir inanir,cüneyt Arkin,baris manco,Kurtlar Vadisi,muhtesem yüzyil,osmanli,pelin cit,özge,zahide,Tarkan,murat boz,acun,hadise,Ebru gündes,deccal,shte mesih,mesih deccal,
Hürümet ve Ulul Emre itaatin Dindeki Yeri
(Kar©glanin 27 Ağustos 2016 Vaazi)
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَأَطِيعُواْ الرَّسُولَ وَأُوْلِي الأَمْرِ مِنكُمْ فَإِن تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللّهِ وَالرَّسُولِ إِن كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ ذَلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلاً
Yâ eyyuhâllezîne âmenû atîûllâhe ve atîûr resûle ve ulil emri minkum, fe in tenâza’tum fî şey’in fe ruddûhu ilâllâhi ver resûli in kuntum tu’minûne billâhi vel yevmil âhir(âhiri). Zâlike hayrun ve ahsenu te’vîlâ.
Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 59. ayet
Meali:
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e itaat edin ve sizden olan ulu’l-emre (emir verme yetkisinin sahiplerine) itaat edin. Bundan sonra eğer bir hususta ihtilâfa düşerseniz, o taktirde Allah’a ve ahiret gününe îmân ediyorsanız, onu Allah’a ve Resûl’üne götürün. (Yani O nun hükümlerini verdiği, emirleri, Allah in ayetleri ve peygamberin sünnetleri ile kiyas edin, eger uyuyorsa, o sizin emirinizdir ve O na o hususlarda itaat edin, eger uymuyorsa, o sizin emiriniz degildir O na o hususlarda itaat etmeyin demkdir.) Bu daha hayırlıdır ve tevîl (yorum) bakımından en güzelidir.
Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 59. ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
مَّنْ يُطِعِ الرَّسُولَ فَقَدْ أَطَاعَ اللّهَ وَمَن تَوَلَّى فَمَا أَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَفِيظًا وَيَقُولُونَ طَاعَةٌ فَإِذَا بَرَزُواْ مِنْ عِندِكَ بَيَّتَ طَآئِفَةٌ مِّنْهُمْ غَيْرَ الَّذِي تَقُولُ وَاللّهُ يَكْتُبُ مَا يُبَيِّتُونَ فَأَعْرِضْ عَنْهُمْ وَتَوَكَّلْ عَلَى اللّهِ وَكَفَى بِاللّهِ وَكِيلاً
Men yutiır resûle fe kad atâallâh, ve men tevellâ fe mâ erselnâke aleyhim hafîzâ. Ve yekûlûne tâatun, fe izâ berazû min indike beyyete tâifetun minhum gayrallezî tekûl. Vallâhu yektubu mâ yubeyyitûn, fe a’rıd anhum ve tevekkel alâllâh. Ve kefâ billâhi vekîlâ.
Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 80. ve 81. ayet
Kim peygambere itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur. Kim yüz çevirirse, (bilsin ki) biz seni onlara bekçi göndermedik. Ve senin yanında "kabul ettik (baş üstüne)" derler. Sonra senin yanından ayrıldıkları zaman onlardan bir grup, senin söylediğinden başka birşeyi geceleyin gizlice kurarlar (kehrwertini yapmayı, yani senin dediğinin zıddını yapmayı), ve Allah, onların gece neler kurduklarını (neyin kehrwertini çevirdiklerini) yazıyor biliyor. Artık sen onlardan yüz çevir ve Allah'a tevekkül et ve Allah, vekil olarak kâfidir.
Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 80. ve 81. ayet
---oOo---
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Kim bana itâat ederse şüphesiz Allah'a itaat etmiş olur. Her kim imam (devlet başkanı)a itaat ederse şüphesiz bana itaat etmiş olur. Eler kim imama isyan ederse şüphesiz bana isyan etmiş olur"
( Hadis-i Şerif , İbn Mâce, Cihâd, 39)
Ulûl-emre itaat, Allah'ın emri olmakla beraber, bunun bazı şartlara bağlı olduğunu, Kur'an'dan (Nisâ, 4/59. ayete bildirildigi üzre) ve bazı hadislerden öğreniyoruz. Nitekim
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem yine Buyurdular
"Eğer üzerinize Habeşlî ve burnu kulağı kesik bir köle, emir tayin edilse, sizi Allah'ın Kitabi ve Rasulun sünneti ile sevk ve idare ettiği sürece, onun emirlerini dinleyiniz ve itaat ediniz"
( Hadis-i Şerif , İbn Mâce, Cihad, 39; Buhârî, Ahkâm, 4)
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem yine Buyurdular
"Müslüman kişinin, bir günah işlemekle emrolunması dışında, hoşlandığı veya hoşlanmadığı hususlarda Müslüman amirine itaat etmesi vaciptir. Bir günah işlemekle emrolunduğu zaman dinlemek ve itaat etmek yoktur"
( Hadis-i Şerif , İbn Mâce, Cihad, 40)
Şu hadisler de aynı şekilde, itaatın, Allah'ın rızasına uygun olmasını şart koşuyor:
"Başınızdakilerden kim size Allah'a isyan etmeyi emrederse, sakin o hususta ona itaat etmeyiniz.
( Hadis-i Şerif , İbn Mace, Cihad, 40)
"Allah'a isyan olan hususta itaat yoktur. İtaat, ancak meşru olan şeydedir"
(Buhârı, Ahkâm, 4; Müslim, imâre, 39-40)
"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
Yolculugumuza başliyoruz :
"Eğer üzerinize Habeşlî ve burnu kulağı kesik bir köle, emir tayin edilse, sizi Allah'ın Kitabi (ile sevk ve idare ettiği sürece, onun emirlerini dinleyiniz ve itaat ediniz"
(İbn Mâce, Cihad, 39; Buhârî, Ahkâm, 40)
ve bu hadis dinin hükmüne aykiri ve sahih olmadigi, acikca bariz bir şekilde belli cünkü dinimizde İmametin şartlarında "İmamın özürlü olmaması lâzımdır." diye bir kural vardir.
İmametin şartları nelerdir?
___________________
1- Müslüman olmalıdır. 2 - İmamın âkıl-bâliğ olması da şarttır. Delinin, sarhoşun, bülûğa ermemiş çocuğun imam olması sahih değildir.
2- İmam erkek olmalıdır. Kadın erkeğe imam olmaz.
3- İmamın, namazi sahih olacak kadar Kur`an`dan ezberi olması lâzımdır.
4- İmamın özürlü olmaması da lâzımdır. Özürlünün namazı, özürlüye has hükümler taşıyan bir namazdır. Özürlü olmayanlar, özürlü olanlara uyamazlar. Körün imamlığı sahihtir taaki ne zaman ondan başka ehil ve bilgili ve imamete uygun kimse olmadigi zaman. ve muhammed bir körü imam birakti bir cihada giderken ve neden? cünkü " Allahim ashabimdan cihada gidebilcek herkesi aldim, bu ise krödür, onu almadim, digerleri ise kadindir, erkek olmasi hasbiyle, ondan daha ehil cihada katilmayan kimsede kalmadi, ve onu diger sakat kör ve kadinlarin başina imam tayin ettim" demek istedi. yoksa körün imam olmasinin sahihliginden degil, angut müslüman. Evet kör imam olabilir, Ama ondan daha ehil kimse varsa, onun imamlığa geçirilmesi mekruh olur. Fâsık ve bid`atçı kimselerin imam olmaları tahrîmen mekruhtur. İmamın aceleci olmasida mekruhtur.
size bir nükte ile bunu aciklayan ve Adnan mMenderesin oglu Aydın Menderes kaza yaptikdan sonra felc oldu, ve milletvekili secildi, ve onun rejimde bulundugu dönemlerde yemin olsun, Türkiye Devletide felce ugradi imf eye faan muhtac oldu, yani öyle özürlünün imam olmasi herkesi tökezletiyor ve düşünün büyük bir ordu, yada sürü, ve sürüyü cekerek önden topal koyun veya topal koc gidiyor, bu sürünün ahirina varmasi, ta topal koyunun seke seke varmasi sonucu olacagi için, o sürü belki 15 dakikalik yolu, belki elli dakikada alabilcekdir. Ve bu Avusturya siyasetinin geldigi son duruma örnek olsun bu misal, amma ötekide, yukari tükürsen sakal, aşagi tükürsen biyik hesabi ile, erkekle erkegin evliligine kadar göz yuman yeşiller partisi, hangini secen ben şimdi, o yüzden ikisinede oyumu kullanipda vebal altina girmen ben.
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
"Üç kişi vardır ki, namazları başlarından bir karış yukarıda kalır. (Allah tarafından kabûl olunmaz).
1 - Kendisini sevmiyen, nefret eden bir cemaata imam olan şahıs,
2 - Geceyi kocası kendisine kızgın olarak geçiren kadın,
3 - Birbirine düşman kesilen iki kardeş..."
( Hadis-i Şerif )
Allah nisa sursinde ne buyuruyor, "bir emir ve devlet reisi, eger yaptiklarinda, Allahin kitabina, veya peygamberin sünnetine uyursa, ona itat edin, yoksa ona itaat etmek yokdur." buyurulurken, hani nerde o abdest alirken fazla su kallanmak haramdir diyen alimler, nerde? kalmadimi? yokmu onlar artik?
Bir gün Peygamberimiz (asv), sahabîlerden birinin abdest alırken suyu israf ettiğini görür. “Bu israf nedir?” diye sorar. Bunun üzerine sahabî, “Abdestte israf olur mu?” diye karşılık verir. Peygamberimiz: “Evet, akan bir nehrin kenarında bile olsan, normal bir miktarın üzerinde su kullanman israf olur.” buyurur. Suyu boşuna açık tutmak israftır ve dolayısı ile haramdır.
ve dün cuma idi ve bu ( a y y ip amca) cumaya gidecek diye, 20 tane mercedes önden, 20 tane arkadan takip eden komvoyla, camiye giden bu ahmak kim o zaman, su gibi benzin yakan bu arabalar, heribirinde devletten maaş alan iki üc koruma, onlari süren korumalarin cebindeki mendilden, gömleginin dügmesine kadar devletin kesesinden ve gözünede markali gözlük alan, ve bunlarin masrafini milletin sirtina yükleyip, devletten alan bu ahmak kim, bu adamin namazi cumasi olmaz olsun inşallah, bir daha cuma kilamaz olsun inşallah ........ ve nisa suresinde rabbimin buyurdugu, "eger ona "ULUL EMRE" itaat hususunda ihtilafa düşerseniz, yaptiklarini kuran ve sünnetle kiyas edin, buyuran Allahin hükmü geregi, Allahin kitabina, peygamberin sünnetine vurunca, abdestteki fazla kullanilan suyu yasaklayan, muhammedin sünnetinede aykiri, "israf etmeyin" diyen Allahin ayetlerinede aykiri hareket eden bu ahmaga, haala niye itaat edip sahip cikiyorsunuz. ve bu adam gavurlardan emir aliyor,
Bop Nedir? - Bop Projesi Nedir? - Bop Başkanı Ne Demekdir?
Büyük Orta Doğu Projesi
Büyük Orta Doğu Projesi veya Genişletilmiş Ortadoğu İnisiyatifi (İngilizce: Greater Middle East) ve ABD'nin islamı kontrol altına alabilmesi için hazırlanmış çalışmalar. BOP projesi kapsamında çalışmalarına devam ABD projeye destek verdiğini açıklayan ülkelere uyguladığı BASKI ve askeri ambargoyu kaldırdı. yani bu projeye uymak mecburi kılındı
Bop Başkanı Ne Demekdir?
Bop Başkanı demek: müslüman mehdisine karşılık, müslümanlari yönetmesi istenen kukla mehdi, veya hiristiyan ve kafirlerin uyduruk sahte mehdisi demek olur. yani uyduruk mehdi ve kukla mehdi, amerika ne isterse onu kukla gibi yapacak olan sahte mehdi demek olur, ve T a y yip kendi agziyla dedi kendisinin Bop eş Başkanı olduğunu yani kukla mehdi adayi olduğunu aciklamiş oldu. Mehdi olan birisi, emri, Allah dan mi alir? yoksa Amerikadanmi? Allah aşkına bir tefekkür ediniz.
G8 G20 ler hepsi dünyadaki y... dagiliminin nasil olcagina onlar karar vercek demek oluyor, ve insanlar grup grup, cibilliyat cibilliyat ,ve onlarin y.... boyuda ona göre, ve öylece onu mikslediler, heryerin bitki örtüsü ve iklimi farkli farkli iken, ve yöresine göre bitki ve hayvan varken, avrupada cöl bitkisi ve hayvaninin veya devenin işi ne hurma agacinin işi ne degilmi? Amma iklimleri öyle bozdularki buna elverişli hale geldi, bugün Alp daglarinin etegi Avustruyda hava 30° 34° arasinda seyretti ( şamda kayisi misali, yine balik kavakda misali gibi ) amma ne yaptilar suriyelileri avrupaya sürerek, yani güya arap ati veya arap y... avrupaya ekmiş oldular, ve bakalim sonucda ne bitcek kafirmi, mümin mi, yoksa gavurun gavurumu?
hani didi teyzenin reklami var ya, onunlada yavaş yavaş insanlari empoze ediyorlar "cölde kutup ayisi" hikayesi, daha önceleride "bahtsiz bedevi" hikayesi vardi, yani empoze yani yavaş yavaş aliştirma.... yani gavur önce cöle indi, arap tikdi olmadi yani HANS lar yani ayilar bedevi tikdi (bahtsiz bedevi hikayesi) şimdi tam tersi oldu araplar avrupaya alindi, araplar avrupali tikcek, yani nasil arapati veya arap y...... üretilir deneme modelleri, üretirlerse G25 toplantisi yaparlar artik, ve kiyamet işde bu "katırlarin dogurmasi sonucu olcak" dedi muhammed, yani bu melez ırkın dölü olmaycak, ve katır soyu, yani melez ırk, yani ne arap, ne türk, ne gavur, ve daha önce yazdik söyledik suriyeliler arap degil türkde degil kürte degil yani mikslenmiş bir toplum Eşşeklimpeygamberin Üzeyirin Memleketi, suriye eşşekleri dedik. onlarin G25 yani Avrupada "Arap Ya... üretme projesi için kobay insanlar oldugunu, veyada onlardan üreyecek olan bu yeni IRKn ne eşşek, ne at, ve KATIR soyu, katir sıpalarının soyu, mizmile kurdlarının soyu, yani dünyanın sonunu getircek, ne müslümana benzeyen, nede gavura benzeyen ipnelerin soyu olcak.
"Imany - Don't Be So Shy" Türkçe Çeviri - Türkçe Sözleri - Şarkının Türkçe Sözlerine bakilinca görülcekki, cölde tikilen arap ve zencilerin ne maksadla ne halde tikildiklerinin, birde millete duyurulmasi, yani vay bahtsiz bedeviler vay, ve bir fransiz zenciyede bunu Şarkı diye söyletiyorlar..... arkadanda kıs kıs gülüyor bu ipneler.
Imany - Don't Be So Shy" Türkçe Çeviri - Türkçe Sözleri
Bu Kadar Utangaç Olma
Bir nefes al
Kafanı dinle
Gözlerini kapa
Haklısın
Sadece uzan
Benim tarafa dön
Sıcaklığımı hissediyor musun
Teninde
Çıkar kıyafetlerini
Söndür yangını
Bu kadar utangaç olma
Haklısın
Haklısın
Kıyafetlerimi çıkar
Ah kutsa beni baba
Neden diye sorma
Haklısın
Haklısın
.....
........
bu ne ya ne sapık bir şarkı baba kızmı diyenler olcakdir, hayir ordaki "Father" baba sözü "rahip" demek yani bunlar "rahibe" "baba" derler yani rahip ile veya bizim dinimizde hoca nin, s e x hizmeti veren bir kadinla olan ilk halini söze dökmüşler, ve bunu yazmamizin sebebi bizim sapikligimizdan degil ve şu siralar Avrupda radyoda diskolarda bu müzik gündemde, heryerde bu müzik caliyor, ve biz istedikki size ne söyletiyorlar bir bakin, tamam müzigin ritmine takilip gidiyor insan, ve herkes manasini bilmeden sevecekdir bu şarkıyı, amma arkada yatan bir oyunmu var acaba diye sormuyor degil insan, ve insanlara gizli gizli yine, ilimunati yötemi ile subliminal mesajlarmi veriliyor, bir bakin ve tefekkür edin istedik. ve o sözlerde baba kiz ilişkisi insanlara empoze edilmeye kalkiliyor, ve Davud aleyhisselama veya Süleyman aleyhisselama atfedilen, kizi ile cinsel ilişkide bulundu iftirasini gercek yapma projesi yani, ve bu ipneler bu pisligi yapacak olan türetme IRK olacak, bakin görün yarin neler olcak, kiyamet neden kopacak.
karoglanin 1 el yorumu. yine yüzeysel bakip bunada, biz size bakin görün neler dinliyorsunuz demek istedigimiz halde, bizi sapik ilan etmeye kalkan ahmaklarin münasip yerine ...... girsin bu yazi
Yeri gögü Yaratan Alemlerin Rabbi olan Allah, Gönderdigi dinlere ve bunlarin yönetici olan iktidar partisi olan peygamberlerine itaatte bile, insanlari özgür ve hür birakip, kimseyi mecbur etmemişken, ve onlar hakkindaki hükmün, allahin oldugu hususu, bizzat muhammed mustafa bile uyarilarak, yani "sen onlari, sana uymada mecbur edemezsin" , demek babinda olan
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
مَّنْ يُطِعِ الرَّسُولَ فَقَدْ أَطَاعَ اللّهَ وَمَن تَوَلَّى فَمَا أَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَفِيظًا
Men yutiır resûle fe kad atâallâh(atâallâhe), ve men tevellâ fe mâ erselnâke aleyhim hafîzâ
Kim peygambere itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur. Kim yüz çevirirse, (bilsin ki) biz seni onlara bekçi göndermedik.(yani sen onlarin bunu yapmasi hususunda mecbur edici bir kolluk kuvveti, yani polis degilsin diyor, burda "hafiz" polis demek manasindadir.)
NİSA-80. ayet
Bu ahmak kim oluyorda beni ve vatandaşi, bir partinin emirlerine, ve o partinin başindaki ah ma gin (kö pe gin ) her lafina şak şak yapmaya mecbur edebilir . ve şak şak yapanlara makarna tavuk yumurta var, yapmayanlar hapse. bu dikte bir rejimdir, dünyanin hangi yerinde kaldi böyle bir rejim, bunun neresi demo krasi lan ahmak insanlar, lan o k a h p e kan cik mhp ve chp de darbe olurda rejim yikilirsa milletvekili maaşimiz kesilcek diye "tamamen duygusal" bir sebebden dolayi destek veriyor a h mak halk, a h mak vatandaş, senin bundan karın nerede de sen gecelerine varinca bu ah ma gin rejmini bekleyiveriyon da, destek veriyon ah mak. Bu pislik, Türk Askerinin Şerefini yerle bir etti, askerin a m i na koydu, Türk askerinin gücünüde sifirladi, bütün yetişmiş komutanlarida baştan aldi, başsiz birakdi , ve neymiş Askeri okullar kapancak, lise mezunlari komutan olcakmiş. lan dinini sik di min ip nesi, sen hangi dindensin, kah pe cocugu, benim dinim "işi ehline verin" derken sen nasil silah atamasni bile bilmeyen liseliyi iki senede komutan etcen, sen kimsinde birde "ben başkumandan oluyon" diyon mahallenin cahil muhtari, o zaman bende başkomutan olan, mahellenin cöpcüsüde komutan olsun o zaman, i... cocugu.
dünyada Türk askeri korkak olarak ilan edildi, ve becersiksiz sünepe asker ettiler, Türk halki, yigit türk halkida, sinen pusan korkan, korkaklar sürüsü olarak gösterildi, artik bu devleti yikmak, kiytirikdan bir mundar sinegin eline kaldi, mundar bir sinek gelcek, püüüf diyecek ve yikivercekler, ardindan birde neymiş tanklari durdurumuşuz, lan agutlar bu hangi ahmagin seneryosu gören bir daşşakli adam benmi kaldim, hepniz haala şak şakmi yapicaniz korkaklar, soysuzmusunuz lan siz, bir türk ben kaldiysam, Atatürkün "1 Türk dünyaya bedeldir" dedigi o tek Türk benin o zaman, varan gidende ( hani kafirler öyle demişlerdi ya , sen git hadi Allahla bereber onlarla savaş, ve onlari yen gel, dediler ya peygamberin birisine) ve bende, Allahi nan gidende, bu kafirinen, ecnebi cocugunnan savaşan.
yokmu ardima takilcak akilli cesaretli bir kac Türk, yokmuuuuu lan? hepiniz horozlukdan gecip korkak tavuklarmi oldunuz lan. bir benmi kaldim "THE LAST MAN ALON MU" (SON ADAM MEHDI ) YALNIZMI BU YOLDA
lan demire yumruk vurupda durduruldugu nerde görüldü neymiş bu halk tanki elindeki sopayla durdurmuş
" ba ba baa seneryoya baah"
Tanka topa sapan atan ahmaklar kim kaldi dünyada, filistinli ahmaklar, onlar mermi atiyor bu ahmaklar sünnet diye hala sapan atiyor, hala sapanatiyor, aklini dinini tikdimin, dinsiz ahmaklari, bumu lan din, ahmaklikmi din, sünnet bumu, mermi füze atana sapan atmakmi müslümanlik, ben o zaman degilim o müslümanlardan, ben başka müslümanin, bizimkilerde güya neymiş tanki elleriyle durdurmuş muş, tikdimin ahmagida buna inananmiş, hay senin aklinin sogan köküne eden emi.
---oOo---
isa efendimizin askeri olan, bugünün HIRISTiYAN CEMAATi, isanin emiri üzre olan, onun sünetini yad edip, bir seromoni halinde kiliseye girerken,O nun "bu benim etim, bu benim kanim" dedigi özel bir ekmek ve bu benim kanim dedigi üzüm veya vişne şerbetini veya şarabini icip odan sonra kiliseye girip oturuyorlarmiş. ve bunu bizim alimler sapik bir firka diye atfediyorlar. lan dangil, senin peygamberin zemzem icdi diye, bildigin su, bildigin diger sulardan farkli gözükmeyen bir suya hürmet edip, mekkede medinede hemde hürmeten ayakda iciyor, oluyorda, yine bidon bidon herkes memlektine götürüyor oluyorda, isanin biraktigi neden sünnet olmuyor, onun sünnetine sen uymaya güc yetiremezsin, amma onun askerleri güc yetirip bunu yapiyorlar, hemde sen nasil her haccinda bunu yapiyorsan, bir seromini halinde, kabeyi tavaf edip, de say yapmaya gecmeden önce zemzem kuyusuna inip, zemzem iciyorsan, o zaman bunlarin bu yaptiklarini niye sünnet olarak kabul etmiyon, ah mak tam ah maksin, Peygamber sadece bir muhammedmi var, onlarinkide peygamber, onlarin peygamberinin yaptiklarida, tavsiye ettikleride, onun ümmetinin sünneti degilde, ne? sapik hoca.
ve bu konuya derin bir aciklama getirirsek : yani ve düşünün bir recel fabrikasi, ve o recel fabrikasina recel olmak için, afyondan yola cikmiş, bir kamyon vişne, sonra taa afrikadan mikail aleyhisselamin kovalaya kovalaya gertirdigi, nil nehrinin buharlaşmis suyuda, icine katilcak su olsun, ve ve fabrikanin sahibi, daha onlari o bölgeden satin aldiginda, ve onlarin saat kacda yola cikacagini, ve nerde ne zaman ne yana dogru gittigini, bugünün teknolojsini, kullanan bir adam bilebilir. ve o TIR yani vişne TIRI gelmeden, eger o daha recel olmadan ,o fabrikaya girtirmeden, ve derseki, ikinci bir fabriksi varsa, recel yapmakdan vacgectik, ve eger Tamek vişne suyu yapacaksa, der ki fabrika eger, vişne receli fabrikasi ankaradaysa, ve tamek fabrikasi ise istanbuldaysa, ve yari yolda ona, hemen telefon ve haber edip, vazgecdik, güzergahini degiştir ve istabuldaki fabrikamiza götür, bu bir kamyon vişneyi diyebilir. ve son anda recel olcak vişnelerin, tamek meyva suyu olmasina sebeb olabilir degilmi? ve şimdi bu misali isa aleyhissellamin durumu ile kiyas edersek, ve isa efendimiz, o son sofra kuruldugunda, sofradaki ekmegin, eger ayni Fabrika sahibinin, vişne yüklü kamyona sahip oldugu gibi, onu istedigi yöne yönlendirebildigi gibi, dediki: bu vişne şurubu veya şarap, ve şarap o günlerde yasak degildi, ve "bu şarap benim kanim" yani isa kendisi için, onun lokmasi olmasi için yola cikdigini biliyorsa, ve o yemeyip, "bakin, bu şarap benim vücudma girip, ciger onu kana döndürcekdi" diye öyle uzunca bir biyoloji dersi vermesine gerek yok, ve diyorki: bakin bu şarap benim lokmam olcakdi, amma ben yemeyip veya icmeyip, bu lokmami size veryion, ve siz yiyin, ve ben sizin icinizde var olcagim, ve sizinle bu misyonumu, bu görevimi tamam edicen, cünkü ben haber aldimki, yarin beni, veya isa kendini carmiha gercek olduklarindan haberdaroldu, cünkü kaderden dönmek olmaz, öyle olunca, o kendisini bir nevi klonlamiş, veya havarilerinin icine gömmüş, ve saklamiş olmazmi, isa olcak bir lokma haviriye girince, o onun icinde, isa gibi davranmaya başlar,
nitekim muhammrd mustafanin amcasi, Hz. Hamza nin şehit haberi gelince, onun cigerini "Hind" ismli kadinin yedigini duyunca dediki Muhammed:
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular
Onun cigerini yiyen, müslüman olmadan ölmez.
( Hadis-i Şerif , Menâkıp)
Şii kaynaklarındaki kıssanın özeti şudur:
“Hind Hz. Hamza’nın ciğerini ağzına almış fakat yutamadığı için geri dışarı atmıştır.” Bu husustan haberdar olan Ebu Abdillah (İmam Cafer-i Sadık) aleyhisselam şöyle demişti: “Allah Hamza’nın bir parçasının cehenneme girmesine izin verecek değildi.” (bk.Ali b. İbrahim el-Kummi, Tefsiru’l-Kummi, 1/116)
- el-Kadi en-Numan el-Mağribi de, aynı kıssayı anlattıktan sonra, Hz. Peygamberin şöyle dediğini bildirmiştir: “Hind’in Hamza’nın ciğerini yemesi mümkün değildir, Allah onun parçasının cehenneme gitmesine izin vermez.” (Şerhu’l-Ahbar, 1/275)
- Bazı Sünni kaynaklardaki benzer bir bilgi de şöyledir:
Hz. Peygamber, Hind’in Hz. Hamaa’nın ciğerini yutmaya çalıştığını duyunca, “Onun etinden bir şey yedi mi?” diye sordu. “Hayır” cevabını alınca da şöyle dedi: “Allah Hamza’nın etini ateşe haram kılmıştır.” (bk. İbn S’ad, et-Tabakat, Beyrut, 1410/1990, 3/ 8-9; es-Siretu’l-Halebiye, 2/331; İbn Kesir, Tefsir, 2/135)
- İmam Ahmed b. Hanbel de aynı bilgiye yer vermiştir. (bk. Müsned, 1/463)
Ancak İbn Kesir de aynı bilgiyi İbn Hanbel’den aktarmış
----OoO---
CENNET VE CEHENNEMiN MANASI
Bu hadisler gösteriyorki, ve senelerdir söyledigimiz, bizim tezimizi ispat etmiş oluyorki, Fecr suresinde "gir kullarimin icine, ve gir cennetime" buyrulan o ayetteki "kullarimin icine yani bedenine" kismi yani insanlarin icine girmek demek, ya o bedene gircek o lokma, veya ahiret göcüp parcalanip ve geri lokma ve nimet olarak dönebilen birisi için, eger girdigi o beden mü minse ona cennet oluyor, ve o mümin o lokma ile oluşan, ya bedeni ile, yada enerjsi ile, iyi işler yapip bunun cenneti olmakda, yada kötü işler yapan bir kafirin veya günahkarin bedenine girerse, o zaman o lokmanin cehennemi olmakda demek olur.
ALINTI
#############
"âkiletu'l-ekbât: ciğer yiyen kadın"
Müslüman olan kardeşi Ebû Huzeyfe, Bedir savaşında babasını mübârezeye karşılıklı çarpışmaya davet etti. Bunu duyan Hind çok hiddetlendi ve kardeşini bir şiir ile hicvetti. Bedir savaşının sonuçları Mekke halkına ulaştığında, müşrikler sanki yıldırım çarpmışa döndüler.
Müşriklerin içinde can evinden vurulan birisi daha vardı: Hind!.. Çünkü o, bu savaşta, babası Utbe bin Rebîa'yı, amcası Şeybe'yi, ve kardeşi Velid'i kaybetmişti. Bu hadiseyle Müslümanlara karşı olan nefreti bir kat daha artan Hind, yakınlarının intikamını alıncaya kadar, "gülmeyeceğine, koku sürünmeyeceğine ve eşiyle beraber olmayacağına" yemin etti.
Ve o günden sonra her fırsatta müşrikleri, Allah Rasûlü ile savaşa kışkırttı. Bu arada mızrak atıcılığında eşsiz bir usta olan köle Vahşî bin Harb'in mehdini o da duymuştu. Herkes Vahşi'nin ardından koşarak, kendi intikamını alması karşılığında ona çeşitli vaadlerde bulunuyordu. Hind de bizzat Vahşî'ye giderek, can düşmanı olarak gördüğü Hazret-i Hamza'yı öldürmesi halinde, kendisini âzâd ettireceğini ve ona ağırlığı kadar kıymetli eşya vereceğini vaad etti.
İnsan ciğeri yiyen kadın
Bedir savaşının intikamını almak için yapılan Uhud savaşına, Kureyş'in lideri olan kocası Ebû Süfyân'la birlikte Hind de katıldı. Savaş öncesinde ve savaş esnasında şiirler söyleyerek, defler çalıyor, diğer Kureyşli kadınlarla birlikte orduyu savaşa teşvîk ve tahrik ediyordu. Hind'in gözü dönmüş, intikam ve kan gözünü bürümüştü.
Müslümanlar savaşın başlangıcında büyük bir üstünlük elde ettiler. Düşman safları bozuldu ve müşrikler kaçmaya başladılar. Ancak müslümanların arka cephesini koruyan dağdaki okçuların, "savaşı kazandık" diye yerlerini terk etmesi üzerine harbin tâlihi değişti. Oysa ne olursa olsun yerlerinde kalmaları için emr-i Peygamberî vardı. Bir anlık itaatsizlik ve teslimiyetsizlik mü'minlerin saflarında ağır kayıplara ve kargaşaya sebep oldu. Hazret-i Hamza'yı öldürmek için fırsat kollayan Vahşî bu karışıklık ânını kaçırmadı. Nihayet beklediği fırsatı yakalayınca, uzaktan attığı mızrakla Hazret-i Hamza'yı şehid etti. Bununla da yetinmeyen Vahşi, efendisi Hind'i memnûn edebilmek için, Hazret-i Hamza'nın ciğerini söküp Hind'e götürdü. O ânı sabırsızlıkla bekleyen Hind, Hazret-i Hamza'nın ciğerini avuçları içinde görünce çiğ çiğ yemeye başladı. Midesi dahî buna tahammül edememiş, istifra etmişse de, kini bir türlü teskîn olmuyordu. Bu vahşeti sebebiyle kendisine, "âkiletu'l-ekbât: ciğer yiyen kadın" lakabı verildi. Bu kadarla da yetinmeyen Hind, Hazret-i Hamza'nın cesedi başına gitti ve bu sefer mübârek şehidin diğer uzuvlarını da kesip kendisine gerdanlık ve halhal yaptı. Ona hayret ve dehşetle bakan diğer müşrike kadınlara da:
"-Ne duruyorsunuz siz de bulduğunuz diğer müslüman şehitlere böyle yapsanıza." diyerek onları da aynı melanete teşvik etti.
Allah'ın Rasûlü ile karşı karşıya...
Hind'in bu İslam düşmanlığı Mekke'nin Fethi'ne kadar devam etti. Kocası Ebû Süfyân, Mekke Fethi'nden önce Peygamberimizle konuşarak Müslüman olmuştu.
Kocasının Müslüman olduğunu duyan Hind, Ebû Süfyan'ın sakalına yapıştı ve onu öldürmek istedi. Ancak daha sonra aniden kendisi de bir karar alarak müslüman olmaya karar verdi.
Kararını değiştirmesinin ve Müslüman olmasının sebebini soran kocası Ebû Süfyan'a şu cevabı verdi:
"-Mekke fethedildiği gün, Müslümanlar sabaha kadar Kâbe'de ibâdet ettiler... Kâbe'de, onlar kadar, vakûr ve asîl ibadet yapan kimse görmedim. Bu nasıl bir dindir ki, dün bizim hükmettiklerimiz, hor ve hakîr gördüklerimiz, bugün bize hâkim oldular!.." dedi.
Hind'in Müslüman olduğunu henüz kimse bilmiyordu. Onun başına kötü bir şey gelmesinden korkan Ebû Süfyân, Rasûlullah'ın yanına itibarlı bir kimse ile gitmesini tavsiye etti. Hind, kocasının bu ikazına uyarak kardeşi Ebû Huzeyfe ile birlikte Peygamber Efendimizin huzûruna çıktı. Rasûl-i Ekrem Efendimiz, biat için gelen kadınlardan:
"-Allah'a şirk koşmamak, Peygamber'e itaat etmek, hırsızlık etmemek, zina yapmamak, iftira etmemek ve çocukları öldürmemek.." (Mümtehine, 12) üzere söz aldı.
Rasûlullah'ın duâsı
Bu şekilde biat tamamlandıktan sonra Hind, kuş gibi hafiflemişti. Korkuyla geldiği Rasûlullah'ın yanında gönül huzuru içinde ve yeni doğmuş bir insan gibi ayrılıyordu. O âna kadar yeryüzünde en çok kızdığı ve yok olup gitmesi için duâ ettiği Allah'ın Rasûlü ve ailesi gitmiş; yerine dünyada en mes'ut insanlar olması için duâlar ettiği Rasûlullah ve ailesi gelmişti. O sevinçle, evine döner dönmez iki oğlak kesip kızarttı ve cariyesiyle Allah Rasûlü -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimize gönderdi.
"Daha fazla göndermek istediği halde, hayvanlarının hasta ve az olması" özrünü de Peygamber Efendimize ulaştırmasını, cariyesine sıkı sıkı tembih etti.
Câriyesi, bu durumu Peygamber Efendimize söylediğinde, İki cihan güneşi, Hind'in hayvanları için duâ etti. Bu duâ bereketiyle Hind'in hayvanları öyle arttı ki, sayıları bilinmez oldu.
Bu hâli gören Hind:
"-Bu Rasûlullah'ın bereketi! Bizi, İslâm'la şereflendiren Allah'a hamd olsun!" dedi.
#########
ALINTI SONU
Suriyeli kardeşlerimizi cok üzdük ve onlari kabaca eşşek diye atfettik, amma onlarin icinden de bir cevher cikmiş, ve birisi üzeyir aleyhissellam eşşekli peygember, bir digeride Zülkifl aleyhisselam, ve onlarda biraz sevindirerlim, bir yanda gece küfür karanlik kiş kiyamet giderken, diger kutupda, Allah, güllük gülistanlik cennet gibi bir mevsim ile kullarini güldürmekde, öylese aci ile tatli kardeş ve baci gibi, yine gece ile gündüz kardeş ve baci gibi, yine kafir ile müminde böyle, öyle olunca işde üzdük ise, biraz sevindirelim, ve eski vaaazlarimizdan birinden alinti yaparak, hürümet bahsinide anlatip vaazi hitama erdirelim:
ALINTI
##############
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
iza raethüm min mekanin baiydin semiu lehe tegayyüzen ve zefira.ve iza elgu minha mekanen zdayyigan mugarrenine deav hunalike s*ubura.La ted u elyevme s*uburan vahiden ved u s*uburan kes*ira.Gul ezalike hayrun em cennatul huldilleti vuidel muttegune kaanet lehum cezaaen ve masiyra.
sadakallahul aziym -- FURKAN -- 12-13-14-15
Allahümme salli ala siracil müniyre.
Yolculugumuza başliyoruz, yolculugumuz kulaklarin hassaslaştigi saat olan, gece yarisini yarim saat gecmekte olan saatte başliyor, şimdi sizler eger şu an ayakta ve uyanik iseniz, size sesimiz ve vaazimiz canli olarak her şeyin sesssizlige gömüldügü şu saatte, yani bizim sloganimiz olan "sessiz zehirin sesi ve, onun şifasi olan Radyo Karoglan" in sesini duyuyorsunuz demekdi. bu ses yani işde muniyre yildizinin sesi ancak, akşam güneş batarken, ve taa sabah güneş doguncaya kadar işitilir. gündüzün gürültüsü onun sesinin duyulmasinin engeldir. size şimdi kisa bir nükte anlatayim.
cocuklugumuzda annem tarhana kardi, ve bunu kendi catimiz tuglali oldugundan, amcamlarin evi yer dambaşısıydi, onlarin dambaşınin üstüne serdi annem kurusun diye. onu akşama kadar kuruttu, ve akşam güneş battigi siralarda tekrar dambaşına ciktik, ve tarhanayi toplamaya dama ciktikki, köyün ortasindan köyün yaklaşik 3 kilometre uzagindan gecen, asfalttan gecen kamyonlarin sesi, ve uzak mahallelerdekilerin sesini, bizim bulundugumuz dambaşinin yanindaymiş gibi duymaya başladim. yani gece olunca her yer sukunete ulaşınca uzaktakilerin sesi yakindaymış gibi duyulur, bunun adina münir denilir işde, müniyre yildizindanda sizi yakinda gibi bir duyan birisi var.
isde bizde sizlere sessizligin koyulaşdigi Avusturyadan megafon ile bagiriyor gibi sesleniyoruz, haydi müniyr yildizina selam yolliyalim
ki bu sessiz zehirin icinden, islamin sesini, uzakda olanlara, biz onlarin yakinindaymişiz gibi duyursun inşallah.
yukardaki ayeti kerimede tercümelerde cok degisik tercümeler yapilmiş fakat biz size bir tefsir yapacagiz inşallah
ayetin başinda iza gelmiş yani zaman zarfi gelmiş, rabbimiz bize bir zamandan bahsediyor, bu zaman zarflarini rabbimiz hep gelcek zaman kismina giren kelami kadimlerinde kullanmiş.
rabbimiz buyuruyorki: o iki kiz arada engel olan, arasinda baiyd olan, yani cay olan yoldan giderken, semiu onu cagirdiklarinda, herkes ona dogru tagayyüz etmek istiyorlar, yani ona dogru hücum etmek koşmak istiyorlar, ve ona zefri sarilivermek istiyorlar.ve ona yakin garinelerden gelenler ilga olduklarinda ona ulaşdiklarinda bir subugra görmek isterlerdi yani sanki bir hecin devesi görmeyi istiyorlardi. yani salihin ümmetinin bekledigi gibi sanki bir hecin devesi bekler gibilerdi bunlar ikinci büyük deve bekleyenlerdi yani mucize bekleyenlerdi . deki onlara bu sizin için cennete girmek gibi hayirlidir, fakat sizin muttakilerden olmaniz, sözünde duranlardan yani muttakilerden olmaniz, yani deveyi gördükten sonra cayan salihin ümmeti gibi degil, beklediginiz deve cikmayinca beklediginiz mucize gelmeyince, (dedilerki bize, bu da bizden farkli degilmiş yürüyen "jony walker" in biriymiş bizden bir farki yokmuş dediler ve adimizi johny walker koydular ve dönüşümüzde birini müniyre yildizinin carpmasi sonucu farki farkedenlerden oldular) buda yine salihin ümmetinin ugradigi gibi masiyr bir cezadan başka birşey olmadi.
Işte rabbimizin zulkifl aleyhisselamin ümmeti için buyurdugu
rabbimiz tealanin dilediginin onlarin kendileri için dilediginden daha hayirli oldugunu ümmetine ögretip ögretmedigi.
yani bunun sünneti nerededir işde ilk el öpen peygamberi azimuşşan zülkifl aleyhisselamdir, yani karşisindakini kendinden üstün tutmak demekdir, yani el öpmek işde zülkifl aleyhisselamin yaşadigi yerler olan bir suriyede vardir, birde türkiyede. araplarda dahi el öpmek yokdur, biz türkler babamizin elini öperiz, şeyhimizin elini öperiz, ögretmenimizin elini öperiz, yani hep kendine büyüklük izafe ettiklerimizin elini öperiz, yani elini öperek onu kendimizden üstün tutariz, yani rabbimizin diledigini kendi diledigimiz istedigimizden üstün tutmak, ve hecin devesi beklememek, yani mucize ve keramet beklememek, eger Allahu teala birinin elinden bir mucize bir keramet zuhur ettirise, o zaman müttefegun aleyh hikmeti işler ve adalet eger konan mucizeye müşrik olursa insanlar masiyr bir azaba dücar olurlar.
işde o yüzden isa nin ilk ümmeti gibi sofra isteyip sonra inkar edenler olmayin, salihin ümmeti gibi hecin devesi isteyip, sonra onu kesenler olmayin. mehdiyi kabullenmek için mucize keramet bekleyip ve sonra bundan sonra dogacak müttefagun aleyh hükmüne razi olmak gerekir, işde herkes bir keramete şahit olduktan sonra inkar edersiniz, sizler için masiyr bir azab vardir. eger müttefegun aleyh cemaati hepbirlikte ikrar ederseniz, bu kerameti verenin Allah oldugunu, onu halkedenin Allah oldugunu, yani keramet: yapanin eseri degil, malikül mülk olan cenabi mevlanindir, onu inkar cenabi mevlanin gücünü inkar etmek gibidir, onu istemek dilemek ise, rabbimizi sinamakdir. Allah gercekten Allahmi demek gibidir, estagfirullah, rabbimiz bu ahir zaman ümmetini böyle imtihandan muhafaza buyursun. ben muhammed alehiselamin zamaninda yaşasaydim şöyle müslüman olurdum demeyin, rabbimizin dilemesi bizim dilememizden üstündür. yoksa rabbimiz bizi ahir zaman ümmeti olarak göndermesine razi olmamak gibi bir şey olur bu söz.
isde zulkifl aleyhisselamdadir bu sirrin sünneti ve hikmeti, ve sofiler hep birbirinin elini öperler, cocukda olsa elini öperler.
yani bu demek olurki sen Allah katinda benden üstün olabilirsin demekdir. işde gecenki vaazimizda dedigimiz hardal tanesi olduktdan sonra dirhemden yarim kiloya cikan şeytan kibirlenir ve üstünlük taslar, işde her nefisde bu zaafiyet dogabilir, amma bunu yencek iki yöntem vardir, birisi peygamberi veya şeyhini rabita etmek, amma bu rabita onun ruhaniyetini giyinmek, veya başinin üzerindeymiş gibi rabita etmekdir. buda nedemek demeyin bu demek ruhunuza elbise giydirmekdir, yani ruh bir başka ruh ile elbise giyer, yani mesela bir mandalin düşünün mandalinin en icinde bir cekirdek var, ve cekirdegin icinde bir sir gizli, ve bu sir bir cekirdek kabugu giymiş o cekirdek mandelinin özlerinin arasinda bir cemaatin icinde üc yada beş tane olur, ve onlarin üstünde bir kabuk, o cemaati koruyan bir kabuk yani bir allah dostu veya peygamber, ve onun da üstünde tampon tabaka, yani airbag tabakasi, kaza oldugunda düşdügünde şaşdiginda iceri zarar vermesin diye, bir airbag tabakasi, yani atmosfer, yani bir baba peygamber, Allahu teala cogunlukla peygamberlerini bir baba peygamber ile muhafaza etmiş, taaki bizim peygamberimize kadar, bizim peygamberimiz ise, dedesi ile muhafaza edilmişdir yani
herkes anyaya giderken o konyaya, yani işde bunlar birer işaretdir, bütün güneşler cift cift diyorlar, bizimkinin eşi yok, yani kendisin kabugu olan babasi aradan cikmiş ve dedesi ile muhafaza edilmiş, sonra amcalari, sonra hadice validemiz ile, sonra ashabi kiram ile
yani bizim güneşimizin katmanlari böyledir, yani diş kabuk ile ic arasinda boşluk vardir, buda bu haftaki bombamiz yani dedesinden de taaa ismail aleyhisselama baglanir, ve ondan sonrasi cift cift kaplanir.
isde müniyre yildizi taaaki yildizimizin yani güneşimizin 23 cü katinda yer alan zül kifl aleyhisselamin kizinin yildizi. işde münir özkul yani bakin adinda nasil gizli ismi münir Ö z(zül)k(if)ul
yani münir özkul zülkifl aleyhiselamin soyundan gelen bir zaat ve biz onu bir baba evlatarina müşfik bir baba olarak tanidik işde bizim milletimizin edebi olan babaya hürmet anaya hürmet olan el öpmek zülkifl aleyhiselamin sünnetini yadetmek için asli suriyeli olan münir babaya burdan selamlarimizi sunuyoruz.
zülkifl aleyhisselama hörmeten münir babanin ellerinden manen öpüyoruz.
Rabbimiz kuranda Allaha itaat edin peygambere itaat edin ana babaniza itaat edin buyruyor. bugün ataya anaya babaya sayginin kalktigi şu günde, müniyr yildizi bize bu gün göz kirpti baybay diyecegim yoksa diyor, öyleyse sofilerin aadeti olan suriyenin türkiyenin aadeti olan, büyüklerimizin elini öpmeyi yaad edelimki, bizim başagacin asfaltindan gecen kamyonlarin sesini sizde duyasiniz, yani gecenin bu saatinde size vaaz eden karoglanin sesini yakin eden zülkifl aleyhisselam hikmetini yaad edelim, ve büyüklermizi ziyaret edip ellerinden öpelim inşallah. el öpmekle agiz mundar olmaz, alimler babadan başkasinin eli öpülmez diye fetva vermişler, oysaki nefsini kirmak isteyen, şeytani yere sermek isteyen, işde düşmaninda elini öperde gecer. eger insan düşmanin elini öper ise işde okkalarca agirliga ulaşan şeytani boylu boyunca yere sermiş olur, o öpen zaati muhterem. yani öyle el öpülmezmiş diyenler daha nefsini kiramayan burnu havada gezenlerdir.
rabbim zulkifl aleyhiselama ve onun kizi müniyre bacimiz ve annemize selam eylesin Rabbim muhammed mustafaya ve onun gözü pek dostu ömer efendimize selam salat eylesin inşallah
Feto hoca: seninde neden "Gerekirse öcalanin eli etegi öpülebilir" demenin sebebini bildik bulduk, kimden nereden kaynak alarak söyledigi ortadayken anlayan anladi.
Yine t a y yip amcaya sövsekde, o da taa gecmiş vaazlardan takip ede ede geliyor ardimizdan, amma diyoruzki, dün dün icindi bugün yeni neler var, ona bakmak lazim, cabuk olun biraz topal koyunlar, dün dünde kaldi , sizler geride kalmayin, bugün yeni yeni varidatlar ve vaazlar var, onlara dogru koşun
Rabbim ahir zamanda büyüklerimize hürmet edip el öpmeyi bu milletten kaldirmasin inşallah
Başağaçlı Raşit Tunca 16-Nisan-2011-Cumartesi saat:00:16
################
ALINTI SONU
--oOo---
أَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve
etûbu ileyk.
--OoO--
Kar©glan
Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 27 Ağustos 2016 Cumartesi
Original Kar © glan
RAŞiT TUNCA
BAŞAĞAÇLI RAŞiT TUNCA


FORUMUMUZDA
Dini Bilgiler...
Kültürel Bilgiler...
PNG&JPG&GiF Resimler...
Biyografiler...
Tasavvufi Vaaz Sohbetler...
Peygamberler Tarihi...
Siyeri Nebi
PSP&PSD Grafik
ALLAH
BAYRAK

Radyo Karoglan
Foruma Misafir Olarak Gir
Forumda Neler Var


GALATASARAY
FENERBAHÇE
BEŞiKTAŞ
TRABZONSPOR
MiLLi TAKIM
ETKiNLiKLERiMiZ