06-27-2025, 05:32 AM
Arapça Yazılış, Türkçe Yazılış, Anlam:
اَلرَّحْمَنُ, Er-Rahmân, Rahmân (Çok Merhametli),
اَلرَّحِيمُ, Er-Rahîm, Rahîm (Çok Şefkatli),
اَلْمَلِكُ, El-Melik, Melik (Her Şeyin Sahibi),
اَلْقُدُّوسُ, El-Kuddûs, Kuddûs (Her Türlü Eksiklikten Uzak),
اَلسَّلاَمُ, Es-Selâm, Selâm (Barış ve Esenlik Veren),
اَلْمُؤْمِنُ, El-Mü’min, Mü’min (Güven Veren),
اَلْمُهَيْمِنُ, El-Müheymin, Müheymin (Koruyup Gözeten),
اَلْعَزِيزُ, El-Azîz, Azîz (Yüce ve Güçlü),
اَلْجَبَّارُ, El-Cebbâr, Cebbâr (Dilediğini Yaptıran),
اَلْمُتَكَبِّرُ, El-Mütekebbir, Mütekebbir (Büyüklükte Eşsiz),
اَلْخَالِقُ, El-Hâlık, Hâlık (Yaratan),
اَلْبَارِئُ, El-Bâri’, Bâri’ (Varlıkları Şekillendiren),
اَلْمُصَوِّرُ, El-Musavvir, Musavvir (Suret Veren),
اَلْغَفَّارُ, El-Gaffâr, Gaffâr (Çok Bağışlayan),
اَلْقَهَّارُ, El-Kahhâr, Kahhâr (Her Şeye Galip Gelen),
اَلْوَهَّابُ, El-Vehhâb, Vehhâb (Karşılıksız Veren),
اَلرَّزَّاقُ, Er-Rezzâk, Rezzâk (Rızık Veren),
اَلْفَتَّاحُ, El-Fettâh, Fettâh (Her Kapıyı Açan),
اَلْعَلِيمُ, El-Alîm, Alîm (Her Şeyi Bilen),
اَلْقَابِضُ, El-Kâbıd, Kâbıd (Dilediğini Sıkan),
اَلْبَاسِطُ, El-Bâsıt, Bâsıt (Dilediğine Bolluk Veren),
اَلْخَافِضُ, El-Hâfıd, Hâfıd (Alçaltan),
اَلرَّافِعُ, Er-Râfi’, Râfi’ (Yükselten),
اَلْمُعِزُّ, El-Muizz, Muizz (İzzet Veren),
اَلْمُذِلُّ, El-Müzil, Müzil (Zillete Düşüren),
اَلسَّمِيعُ, Es-Semî’, Semî’ (Her Şeyi İşiten),
اَلْبَصِيرُ, El-Basîr, Basîr (Her Şeyi Gören),
اَلْحَكَمُ, El-Hakem, Hakem (Hükmeden),
اَلْعَدْلُ, El-Adl, Adl (Adaletli),
اَللَّطِيفُ, El-Latîf, Latîf (Lütufkâr),
اَلْخَبِيرُ, El-Habîr, Habîr (Her Şeyden Haberdar),
اَلْحَلِيمُ, El-Halîm, Halîm (Yumuşak Davranan),
اَلْعَظِيمُ, El-Azîm, Azîm (Yüce),
اَلْغَفُورُ, El-Gafûr, Gafûr (Mağfiret Eden),
اَلشَّكُورُ, Eş-Şekûr, Şekûr (Şükredenleri Ödüllendiren),
اَلْعَلِيُّ, El-Alî, Alî (Yüce),
اَلْكَبِيرُ, El-Kebîr, Kebîr (Büyük),
اَلْحَفِيظُ, El-Hafîz, Hafîz (Koruyan),
اَلْمُقِيتُ, El-Mukît, Mukît (Rızıklandıran),
اَلْحَسِيبُ, El-Hasîb, Hasîb (Hesap Gören),
اَلْجَلِيلُ, El-Celîl, Celîl (Azamet Sahibi),
اَلْكَرِيمُ, El-Kerîm, Kerîm (Cömert),
اَلرَّقِيبُ, Er-Rakîb, Rakîb (Gözeten),
اَلْمُجِيبُ, El-Mucîb, Mucîb (Duaları Kabul Eden),
اَلْوَاسِعُ, El-Vâsi’, Vâsi’ (Rahmeti Geniş),
اَلْحَكِيمُ, El-Hakîm, Hakîm (Hikmet Sahibi),
اَلْوَدُودُ, El-Vedûd, Vedûd (Sevgi Dolu),
اَلْمَجِيدُ, El-Mecîd, Mecîd (Şanlı),
اَلْبَاعِثُ, El-Bâis, Bâis (Ölüleri Dirilten),
اَلشَّهِيدُ, Eş-Şehîd, Şehîd (Her Şeye Şahit),
اَلْحَقُّ, El-Hakk, Hakk (Gerçek),
اَلْوَكِيلُ, El-Vekîl, Vekîl (Güvenilen),
اَلْقَوِيُّ, El-Kaviyy, Kaviyy (Kuvvetli),
اَلْمَتِينُ, El-Metîn, Metîn (Sağlam),
اَلْوَلِيُّ, El-Veliyy, Veliyy (Dost),
اَلْحَمِيدُ, El-Hamîd, Hamîd (Övülen),
اَلْمُحْصِي, El-Muhsî, Muhsî (Her Şeyin Sayısını Bilen),
اَلْمُبْدِئُ, El-Mübdi’, Mübdi’ (Yoktan Var Eden),
اَلْمُعِيدُ, El-Muîd, Muîd (Yeniden Dirilten),
اَلْمُحْيِي, El-Muhyî, Muhyî (Hayat Veren),
اَلْمُمِيتُ, El-Mümît, Mümît (Ölümü Yaratan),
اَلْحَيُّ, El-Hayy, Hayy (Diri),
اَلْقَيُّومُ, El-Kayyûm, Kayyûm (Her Şeyi Ayakta Tutan),
اَلْوَاجِدُ, El-Vâcid, Vâcid (Dilediğini Bulan),
اَلْمَاجِدُ, El-Mâcid, Mâcid (Şerefli),
اَلْوَاحِدُ, El-Vâhid, Vâhid (Tek),
اَلْأَحَدُ, El-Ehad, Ehad (Bir),
اَلصَّمَدُ, Es-Samed, Samed (Her Şey O’na Muhtaç),
اَلْقَادِرُ, El-Kâdir, Kâdir (Gücü Yeten),
اَلْمُقْتَدِرُ, El-Muktedir, Muktedir (Dilediğini Yapmaya Kadir),
اَلْمُقَدِّمُ, El-Mukaddim, Mukaddim (Öne Geçiren),
اَلْمُؤَخِّرُ, El-Muahhir, Muahhir (Geride Bırakan),
اَلأَوَّلُ, El-Evvel, Evvel (Başlangıcı Olmayan),
اَلآخِرُ, El-Âhir, Âhir (Sonu Olmayan),
اَلظَّاهِرُ, Ez-Zâhir, Zâhir (Açık),
اَلْبَاطِنُ, El-Bâtın, Bâtın (Gizli),
اَلْوَالِي, El-Vâlî, Vâlî (Yönetici),
اَلْمُتَعَالِي, El-Müteâlî, Müteâlî (Yüce),
اَلْبَرُّ, El-Berr, Berr (İyilik Eden),
اَلتَّوَّابُ, Et-Tevvâb, Tevvâb (Tevbeleri Kabul Eden),
اَلْمُنْتَقِمُ, El-Müntekım, Müntekım (Adaletle Cezalandıran),
اَلْعَفُوُّ, El-Afüvv, Afüvv (Affeden),
اَلرَّءُوفُ, Er-Raûf, Raûf (Çok Şefkatli),
مَالِكُ الْمُلْكِ, Mâlik-ül Mülk, Mülkün Sahibi,
ذُو الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ, Zül-Celâli vel-İkrâm, Celâl ve İkrâm Sahibi,
اَلْمُقْسِطُ, El-Muksit, Muksit (Adaletli),
اَلْجَامِعُ, El-Câmi’, Câmi’ (Toplayan),
اَلْغَنِيُّ, El-Ganiyy, Ganiyy (Zengin),
اَلْمُغْنِي, El-Mugnî, Mugnî (Zenginleştiren),
اَلْمَانِعُ, El-Mâni’, Mâni’ (Engelleyen),
اَلضَّارُ, Ed-Dârr, Dârr (Zarar Veren),
اَلنَّافِعُ, En-Nâfi’, Nâfi’ (Fayda Veren),
اَلنُّورُ, En-Nûr, Nûr (Aydınlatan),
اَلْهَادِي, El-Hâdî, Hâdî (Hidayet Veren),
اَلْبَدِيعُ, El-Bedî’, Bedî’ (Eşsiz Yaratan),
اَلْبَاقِي, El-Bâkî, Bâkî (Sonsuz),
اَلْوَارِثُ, El-Vâris, Vâris (Tüm Varlığın Mirasçısı),
اَلرَّشِيدُ, Er-Reşîd, Reşîd (Doğru Yolu Gösteren),
اَلصَّبُورُ, Es-Sabûr, Sabûr (Çok Sabırlı).
اَلرَّحْمَنُ, Er-Rahmân, Rahmân (Çok Merhametli),
اَلرَّحِيمُ, Er-Rahîm, Rahîm (Çok Şefkatli),
اَلْمَلِكُ, El-Melik, Melik (Her Şeyin Sahibi),
اَلْقُدُّوسُ, El-Kuddûs, Kuddûs (Her Türlü Eksiklikten Uzak),
اَلسَّلاَمُ, Es-Selâm, Selâm (Barış ve Esenlik Veren),
اَلْمُؤْمِنُ, El-Mü’min, Mü’min (Güven Veren),
اَلْمُهَيْمِنُ, El-Müheymin, Müheymin (Koruyup Gözeten),
اَلْعَزِيزُ, El-Azîz, Azîz (Yüce ve Güçlü),
اَلْجَبَّارُ, El-Cebbâr, Cebbâr (Dilediğini Yaptıran),
اَلْمُتَكَبِّرُ, El-Mütekebbir, Mütekebbir (Büyüklükte Eşsiz),
اَلْخَالِقُ, El-Hâlık, Hâlık (Yaratan),
اَلْبَارِئُ, El-Bâri’, Bâri’ (Varlıkları Şekillendiren),
اَلْمُصَوِّرُ, El-Musavvir, Musavvir (Suret Veren),
اَلْغَفَّارُ, El-Gaffâr, Gaffâr (Çok Bağışlayan),
اَلْقَهَّارُ, El-Kahhâr, Kahhâr (Her Şeye Galip Gelen),
اَلْوَهَّابُ, El-Vehhâb, Vehhâb (Karşılıksız Veren),
اَلرَّزَّاقُ, Er-Rezzâk, Rezzâk (Rızık Veren),
اَلْفَتَّاحُ, El-Fettâh, Fettâh (Her Kapıyı Açan),
اَلْعَلِيمُ, El-Alîm, Alîm (Her Şeyi Bilen),
اَلْقَابِضُ, El-Kâbıd, Kâbıd (Dilediğini Sıkan),
اَلْبَاسِطُ, El-Bâsıt, Bâsıt (Dilediğine Bolluk Veren),
اَلْخَافِضُ, El-Hâfıd, Hâfıd (Alçaltan),
اَلرَّافِعُ, Er-Râfi’, Râfi’ (Yükselten),
اَلْمُعِزُّ, El-Muizz, Muizz (İzzet Veren),
اَلْمُذِلُّ, El-Müzil, Müzil (Zillete Düşüren),
اَلسَّمِيعُ, Es-Semî’, Semî’ (Her Şeyi İşiten),
اَلْبَصِيرُ, El-Basîr, Basîr (Her Şeyi Gören),
اَلْحَكَمُ, El-Hakem, Hakem (Hükmeden),
اَلْعَدْلُ, El-Adl, Adl (Adaletli),
اَللَّطِيفُ, El-Latîf, Latîf (Lütufkâr),
اَلْخَبِيرُ, El-Habîr, Habîr (Her Şeyden Haberdar),
اَلْحَلِيمُ, El-Halîm, Halîm (Yumuşak Davranan),
اَلْعَظِيمُ, El-Azîm, Azîm (Yüce),
اَلْغَفُورُ, El-Gafûr, Gafûr (Mağfiret Eden),
اَلشَّكُورُ, Eş-Şekûr, Şekûr (Şükredenleri Ödüllendiren),
اَلْعَلِيُّ, El-Alî, Alî (Yüce),
اَلْكَبِيرُ, El-Kebîr, Kebîr (Büyük),
اَلْحَفِيظُ, El-Hafîz, Hafîz (Koruyan),
اَلْمُقِيتُ, El-Mukît, Mukît (Rızıklandıran),
اَلْحَسِيبُ, El-Hasîb, Hasîb (Hesap Gören),
اَلْجَلِيلُ, El-Celîl, Celîl (Azamet Sahibi),
اَلْكَرِيمُ, El-Kerîm, Kerîm (Cömert),
اَلرَّقِيبُ, Er-Rakîb, Rakîb (Gözeten),
اَلْمُجِيبُ, El-Mucîb, Mucîb (Duaları Kabul Eden),
اَلْوَاسِعُ, El-Vâsi’, Vâsi’ (Rahmeti Geniş),
اَلْحَكِيمُ, El-Hakîm, Hakîm (Hikmet Sahibi),
اَلْوَدُودُ, El-Vedûd, Vedûd (Sevgi Dolu),
اَلْمَجِيدُ, El-Mecîd, Mecîd (Şanlı),
اَلْبَاعِثُ, El-Bâis, Bâis (Ölüleri Dirilten),
اَلشَّهِيدُ, Eş-Şehîd, Şehîd (Her Şeye Şahit),
اَلْحَقُّ, El-Hakk, Hakk (Gerçek),
اَلْوَكِيلُ, El-Vekîl, Vekîl (Güvenilen),
اَلْقَوِيُّ, El-Kaviyy, Kaviyy (Kuvvetli),
اَلْمَتِينُ, El-Metîn, Metîn (Sağlam),
اَلْوَلِيُّ, El-Veliyy, Veliyy (Dost),
اَلْحَمِيدُ, El-Hamîd, Hamîd (Övülen),
اَلْمُحْصِي, El-Muhsî, Muhsî (Her Şeyin Sayısını Bilen),
اَلْمُبْدِئُ, El-Mübdi’, Mübdi’ (Yoktan Var Eden),
اَلْمُعِيدُ, El-Muîd, Muîd (Yeniden Dirilten),
اَلْمُحْيِي, El-Muhyî, Muhyî (Hayat Veren),
اَلْمُمِيتُ, El-Mümît, Mümît (Ölümü Yaratan),
اَلْحَيُّ, El-Hayy, Hayy (Diri),
اَلْقَيُّومُ, El-Kayyûm, Kayyûm (Her Şeyi Ayakta Tutan),
اَلْوَاجِدُ, El-Vâcid, Vâcid (Dilediğini Bulan),
اَلْمَاجِدُ, El-Mâcid, Mâcid (Şerefli),
اَلْوَاحِدُ, El-Vâhid, Vâhid (Tek),
اَلْأَحَدُ, El-Ehad, Ehad (Bir),
اَلصَّمَدُ, Es-Samed, Samed (Her Şey O’na Muhtaç),
اَلْقَادِرُ, El-Kâdir, Kâdir (Gücü Yeten),
اَلْمُقْتَدِرُ, El-Muktedir, Muktedir (Dilediğini Yapmaya Kadir),
اَلْمُقَدِّمُ, El-Mukaddim, Mukaddim (Öne Geçiren),
اَلْمُؤَخِّرُ, El-Muahhir, Muahhir (Geride Bırakan),
اَلأَوَّلُ, El-Evvel, Evvel (Başlangıcı Olmayan),
اَلآخِرُ, El-Âhir, Âhir (Sonu Olmayan),
اَلظَّاهِرُ, Ez-Zâhir, Zâhir (Açık),
اَلْبَاطِنُ, El-Bâtın, Bâtın (Gizli),
اَلْوَالِي, El-Vâlî, Vâlî (Yönetici),
اَلْمُتَعَالِي, El-Müteâlî, Müteâlî (Yüce),
اَلْبَرُّ, El-Berr, Berr (İyilik Eden),
اَلتَّوَّابُ, Et-Tevvâb, Tevvâb (Tevbeleri Kabul Eden),
اَلْمُنْتَقِمُ, El-Müntekım, Müntekım (Adaletle Cezalandıran),
اَلْعَفُوُّ, El-Afüvv, Afüvv (Affeden),
اَلرَّءُوفُ, Er-Raûf, Raûf (Çok Şefkatli),
مَالِكُ الْمُلْكِ, Mâlik-ül Mülk, Mülkün Sahibi,
ذُو الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ, Zül-Celâli vel-İkrâm, Celâl ve İkrâm Sahibi,
اَلْمُقْسِطُ, El-Muksit, Muksit (Adaletli),
اَلْجَامِعُ, El-Câmi’, Câmi’ (Toplayan),
اَلْغَنِيُّ, El-Ganiyy, Ganiyy (Zengin),
اَلْمُغْنِي, El-Mugnî, Mugnî (Zenginleştiren),
اَلْمَانِعُ, El-Mâni’, Mâni’ (Engelleyen),
اَلضَّارُ, Ed-Dârr, Dârr (Zarar Veren),
اَلنَّافِعُ, En-Nâfi’, Nâfi’ (Fayda Veren),
اَلنُّورُ, En-Nûr, Nûr (Aydınlatan),
اَلْهَادِي, El-Hâdî, Hâdî (Hidayet Veren),
اَلْبَدِيعُ, El-Bedî’, Bedî’ (Eşsiz Yaratan),
اَلْبَاقِي, El-Bâkî, Bâkî (Sonsuz),
اَلْوَارِثُ, El-Vâris, Vâris (Tüm Varlığın Mirasçısı),
اَلرَّشِيدُ, Er-Reşîd, Reşîd (Doğru Yolu Gösteren),
اَلصَّبُورُ, Es-Sabûr, Sabûr (Çok Sabırlı).