MUHAMMED

Muhammed


BAYRAK

TC.Bayrak



Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adı
  

Şifreniz
  





Forum İstatistikleri
Toplam Üyeler» Toplam Üyeler 27
Son Üye» Son Üye Fahriye
Toplam Konular» Toplam Konular 15,084
Toplam Yorumlar» Toplam Yorumlar 16,253

Detaylı İstatistikler Detaylı İstatistikler

DOWNLOADEN


“Downloaden Bölümümüzden BEDAVA Grafik Paketleri,E-Kitaplar ve Bedava Bilgisayar Programlarını Tek TIKLA BEDAVA indirebilirsiniz”
(Raşit Tunca)




AYET

“Yeryüzüne muhakkak benim iyi kullarım varis olacaktır”
ENBİYA Suresi 105


FELSEFEMiZ

“ iSLAM OKUMAK YAZMAK YADA ÇiZMEK DEĞiLDiR, Yahutta O Hadis şöyle, Bu Ayette böyle diyor Diye Papağanlıkda Değildir. islam Kuranı ve sünneti HAYATINA TATBiK edip, Onunla Yaşayabilmekdir”
(Karoglan Raşit Tunca Sözü)


Raşit Tunca Sözü

“Yüzme bilmek Denizden çıkmana fayda vermez, taaki yüzme biliyorsan, denizedee düştüysen, ellerini, kollarını, ayaklarını çırpacaksın, ve birde tutuncak dal bulacak, tutunup çıkacaksın. ilimde böyledir, bir ilmi bilmek fayda etmez, taaki, onu hayatında tatbik edesiye, Dinde böyledir, din bilmek imanını kurtarmaz, taaki, ne zaman, bildiğin öğrendiğin dinini hayatında tatbik edip, yaşadın, o zaman belki kurtulursun.”
(Karoglan Raşit Tunca Sözü)

GÜZEL SÖZ

“ Bazen Hata Yapıvermek, Doğruyu bulmanın ilk Basamağıdır.
(Başağaçlı Raşit Tunca Sözü)




iyileri Doğuranda bir Ana Kötüleri Doğuranda Bir Ana
iyileri Doğurtanda bir Baba Kötüleri Doğurtan da bir Baba
o zaman Hz Adem



(Kar©glanin 12 Eylül 2017 Vaazi)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

مَّا أَصَابَكَ مِنْ حَسَنَةٍ فَمِنَ اللّهِ وَمَا أَصَابَكَ مِن سَيِّئَةٍ فَمِن نَّفْسِكَ وَأَرْسَلْنَاكَ لِلنَّاسِ رَسُولاً وَكَفَى بِاللّهِ شَهِيدًا

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Mâ esâbeke min hasenetin fe minallâh(minallâhi), ve mâ esâbeke min seyyietin fe min nefsike. Ve erselnâke lin nâsi resûlâ(resûlen). Ve kefâ billâhi şehîdâ.

Meali :

Sana ne iyilik gelirse Allah’tandır. Sana ne kötülük gelirse kendindendir. (Ey Muhammed!) Seni insanlara bir peygamber olarak gönderdik. Şahit olarak Allah yeter.

Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 79. ayet


أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

مَّن يَشْفَعْ شَفَاعَةً حَسَنَةً يَكُن لَّهُ نَصِيبٌ مِّنْهَا وَمَن يَشْفَعْ شَفَاعَةً سَيِّئَةً يَكُن لَّهُ كِفْلٌ مِّنْهَا وَكَانَ اللّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ مُّقِيتًا

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Men yeşfa’ şefâaten haseneten yekun lehû nasîbun minhâ, ve men yeşfa’ şefâaten seyyieten yekun lehu kiflun minhâ. Ve kânallâhu alâ kulli şey’in mukîtâ.

Meali :

Esteuzubillah
Kim güzel bir (işte) aracılık ederse, ona o işin sevabından bir pay vardır. Kim de kötü bir (işte) aracılık ederse, ona da o kötülükten bir pay vardır. Allah’ın her şeye gücü yeter.

Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 85. ayet

[Resim: dikkat.gif]Dikkat: Helal yiyip helal icen, dogrulukdan bir nebze dönmeyen, ve galu.. da verdiği sözünden caymamiş olan bir hafiz varsa, lütfen bu yukarda yazdigim iki ayet kuranda varmi yokmu bir baksin, ve bize bildirsin. Ben bu iki rivayeti, şimdiye kadar hadis olarak biliyordum, amma bu gün googlede "iyilk ve kötülükle" ilgili ayet hadis arattim ve bu ikisini, "kuran meali org "sayfasinda ayet olarak verdi. Ya ben yanliş biliyormuşum, bunlar hadis degil ayetmiş,  yahutta, yoksa birileri yeni bir kuranmi yazmaya calişiyor.


---oOo---

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"İnsan, güzel huyu ve Güzel Ahlaki ile , Cennetin en üstün derecelerine kavuşabilir.  İbadetlerle ve Nafilelerle bu derecelere kavuşamaz. Kötü huy  ve kötü Ahlaki da , insanı Cehennemin en aşağısına sürükler."

( Hadis-i Şerif , Taberani)
Yine bu hadisde da bir şüphem var ve  "insan farzlarla Allaha yaklaşir, sonra nafilerle dahada yaklaşir ve sonuda öyle olurki  Allah onun  tutan eli kolu olur, gören gözü olur..." hadisi ile ters,  ikinci hadisde nafilelerle yaklaşir derken orda, bu ilk  hadisde de nafilelerle yaklaşamaz diyor, bu ne tezat, ya hadis yanliş, ya yorum yanliş, ya tercüme yanliş, ya rivayetlerden birsi yanliş.

Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: 

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Allah Teâla Hazretleri şöyle ferman buyurdu:
Kulumu bana yaklaştıran şeyler arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım şeyleri  eda etmesidir. Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder, sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi artık ben onun işittiği kulağı, gördüğü gözü, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı (aklettiği kalbi, konuştuğu dili) olurum. Benden bir şey isteyince onu veririm, benden sığınma talep etti mi onu himayeme alır, korurum.

( Hadis-i Şerif , Buhârî, Rikak 38 )


"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"

Yolculugumuza başliyoruz :

iyileri Doğuranda bir Ana, Kötüleri Doğuranda Bir Ana. iyileri Doğurtanda Bir Baba, Kötüleri Doğurtanda Bir Baba. ve  O Zaman  insanlik Hz Ademden Türediyse. ve  Hz Adem iyiliginde Babasi Kötülügünde Babasi. ve insana Ademoglu Deniyorsa, o Zaman insan, iyiliginde Kötüügünde, Hem Mes ulu, Hem Faili, ve o Zaman Bütün Suclari Üstüne Yikdigimiz, Şeytan ve Cinler Kim? Bir tefekkür ediniz .

ve yukardaki ayetin sihhatini biz, bize verilen cüzi ilimle şöyle kiyaas edip bir karara varalim, ve  yukarda dedikki iyileride doguran bir ana yine dogurtanda bir baba, kötüleride ve o zaman iyilikde andan veya rahimden, kötüülükde rahimden dersek olur degilmi, ve kiyas yapiyoruz, kiyas dinde hüccettir, ve öyle olunca iyilikde kötülükde yine ademden deyince, iyilikde rahmandan, kötülükde rahmandan demiş olmazmiyiz? ve toplami ise "bismilahirrahmenirahim" o zaman rahman ve rahimin toplami Allah ise, Allah Adem de tecelli ediyorsa, insan ademden türediyse, ve insan Allahin suretinde  yaratilan ve yeryüzündeki halifesi ise, iyilikde insandan, kötülükde insandan meydana cikiyor demek olmazmi veya hayvnlardaki halide bir erkek bir dişi ve toplami yine insanin bir sifati olan cibillyat, bir ahlakin gezen yürüyen hali, öyle olunca rahman ile rahimin bütünü, yani Allah bütün ve rahman ve rahim onun iki ilk parcasi demek olur.  ve iyilikda kötülükde rahmandan ve rahimden, anneden babadan,  veya toplmi olan insan ve hayvandan ise, yani öyle olunca insanoglundan ise, bu da demek olurki iyilikde Allah dan, kötülükde Allah dan,  ve ementüdeki "hayrihi ve şerrihi, minallahi teala" dedigimiz iman meselesi, öyle olunca, bu yukardaki birinci ayet, imanin esasi ile zit, ya bu ayetin sihhati yanliş, yahut bu kurandan bir ayet degil, yahut yanliş tercüme, yada birileri kurani oynadi! ve yeni kuran yazmaya calişiyor, ve biz bir zamanlar mekkenin yahut medinenin hadimlerinden birinin  gördügü rüyada, kuran yeryüzünden kalkacak, ve ancak akillardaki kalacak diye bir rivyet duyduk, öyle olunca, bu kafir deccal, artik kurani silmeye başlamiş veya silmeyi başarmiş, ve düşünün artik, atomun parcarina inildi ve elementlere hükmeder hale geldi insanoglu, ve öyle olunca kuran ayetlerinin silinmesi ise :  hani zamanda yolculuk filmi vardiya, araba yapip, zamanda yolculuk yapiyordu ya, ve öyle olunca, zamanda bir yeri degiştirince, ilerdeki olmuş olaylar ve cekilmiş resimler falan degişip silinmeye başliyor  ve  yerine yeni halleri gözükmeye başliyorduya, yani HIZIR kissasi da böyle yani, hizir olaylarin akişini degiştiriyor, ve her an o haala görvede ve degişiklik yapabiliyorsa, ve bir gün bu kafirlerde  bu HIZIR sirrina ereceklerse, o geleckde bir yerdeyse, onlar o sirra erince, artik onlarda zamanda yolculuk edebilcek demek olur, ve zamanda ileri geri gidip onlarda bazi olaylari degiştirebilcekse,  kurani silme ihtimalleri de var yani, ve o rivayet mekkenin hadiminin gördügü rüya hak o zaman, ve kafir deccal köpegi, yeni kuran yazmaya calişiyor o zaman.

ve dedikki helal yiyen icen bir HAFIZ baksin o ayetlere, ve TIBDA keşfedilmişki ruhi hastaliklarin sebeb bazi yiyecekler ve gazlar sebeb oluyor, yahut beyine oksijen gitmemesi sebebi ile, yahut rüyada işde  susadinsa, caylar ceşmeler akarsular görürüyorsun yani, ve yine bedeninde bir yerin uykuda büküldü  kaldi ve kan gitmiyorsa rüyada seni boguyorlar falan gibi rüyalar görüyorsun, ve korku ile uyanirsinki o bükük kalan yerini acabilesin diye, uyandiriliyorsun yani, öyle olunca, diger hastalilarda, yine bazi yiyeceklerin bedendeki ihtiyacinin karşilanamamasi, veyahut o maddeden fazla alinmasi sonucu, ihtiyac fazlasi maddelerin bedende hastaliklara yol actigi aşikaredir, yahut GDO su bozuk maddelerde icindekiler ve  onlarin gidecegi adres ve harita ve oranlar yanliş oldugu için, mesela demirin bir kütle agirligi var ve eger o meyvada yada yiyecekde, demir diye bize bakirin kodunu degiştirip, bakiri bize demir diye yuturuyorsa, o gdolu madde, ve vücudun hassas terazisi demir diye tartcak, fakat demirin kütle agirligi fazla oldugu için mesala 1metreküp demir ile 1metre küp  bakir ayni agirlikda degil, ve demir yerine bakir yutturunca, hem madde yanliş ve hem gramaj olarak az gelcek o bakir, ve hem demirin görevini o bakir göremeyecek, ve böylece gdosu, yani inhalt verzechins yanliş düzenlenmiş, ve prospektusundaki kullanim kurallari yanliş düzenlnemiş, gdo su bozuk madde, yine bedende bir sürü hasarlara hastraliklara arizlara alarmlara yol aciyor. öyle olunca bednede işler yolunda giderse ve yiyecek ve icecekler bio, veya yani asli manasi ile original halinde ise, o zaman vücut ihtiyaclarini aldığı müddetce hasta olmaz, öyle olunca, yani yiyecekler işde elementlerin vücuda alinmasi için gerekli maddeler, yani demir alcak, gidip bir kilo demir alip yiyemezsin, amma bazi yiycekler demir icerir ve demirini onlardan alirsin, yine aluminyum için ayni, veya moleküller, su gibi bazi bileşikleri alman lazimdir, onalrda, yine bazi yemekler pişirilerek, bileşik halini almiş halde vücuda aliriz, öyle olunca, gecen anlattik, elementler yemez, icmez, cinsi münasebet yapmaz, erkegi dişisi olmaz demek, yani meleklerin sifatlarini elementler de görüyoruz  dedik,  ve  öyle olunca, işde bizler gözümüzün calişmasi için gereken meleklerimizi yiyecekler yolu ile almaliyizki, gözümüz iyi görsün, cünkü deniyorki havuc yiyenin turp yiyenin gözleri iyi görür, peki havuc ne?  bitki havucda ne maddeleri var, toprak havucun icine  neler katmiş bakinca anliyoruz, turp ve havuc gibi bitkilerde bizim gözümüzde calişcak olan melekler var, ve öyle olunca, gözde 300 bin meleke var rivayeti ile, gözde calişcak olan işci meleklerinden biriside, işde havuc ile vücuda alinir, öyle olunca, havucda tavşan mamasi,  ve sen de havuca karşi bir zaaf varsa, havucu cok seviyorsan, senin cibillyatin, o zaman havuc yiyen bir canli olabilir,  bu belkide bir tavşan demek olur, ve senin cibilliyatin o zman bir tavşan, ve senin ahlakinda havuc yedigin için, tavşan gibi ürkek birisi olursun, yaninda seslice "haf" deseler belinler korkarsin, cünkü tavşansin, yani ürkek canlisin demek olur. yine bayir yukari cok güzel koşabilirsin, amma bayir aşagi zorlanirsin, yani tavşandaki özelikler sendede vardir. yine  yumurta ve tavugu cok seviyorsan, belkide birde yumurta caliyorsan, tavuk caliyorsan, yahut evde başkasini yumurtasini tavuk hissesini yiyorsan, belkide sen bir tilkisin o zaman, ve  ve tilkideki ahlak, sende tecelli eder, ve calmak cirpmak, yani öyle olunca işde, günahlarda, ne yedinse, seni ya güzel bir ahlaka götürür, yada kötü bir sifata bürünmene sebeb olur. öyle olunca, işde insan yedigindendir kurali ile, insan sadece koyun yiyince, koyun gibi uysal olmaz, belkide semiz hayvan, ve hasen bitkiler yiyince, işde gökcek ahlakli olur, ve kötü ve cirkin ve helal olmayan hayvnlar ve ve gidlalarla beslenirse, işde ahlakindada degişmeler olur. öyle olunca, sen  tatli cok seviyorsan, belki bir arisindir, amma sana illa tatli ye diye aşilamak için  senin önüne, üc ögün tatli koymak, seni ARI yapmaz, amma sendeki tabi halin, senin yaratiliş cibillyatinda arilik varsa, sen dogal olarak tatliyi bali cok seversin, amma bal seven bir ari degi, balyapmaz beleşci kilic ari ve birde  AYI da bal sever, yine ayri ahlak, ve ve ayri bir cibillyat yine...... öyle olunca günah ve yanliş egilimlerde helal gida ile cözülebilcek ve tedevavi edilecek kötü siafatlardir yani. amma mesala adam darda zorda kaldi, ona calmak o zaman farz olur, artik calacak ve karnini doyurup hayatta kalacak, yani ona o anda calmak günah olmaz. benim bir dindersleri hocam vardi imam hatipdeyken yaşiyorsa kulaklari cinlasin, ismi Ali Riza Ercel di, yaşiyormu sagmi öldümü bilmiyorum amma,  işde o anlatti, agzina sinek kurt atmiş, ve bogazi kurtlanmiş, ve  bu adam sigara icmezken, dokdor ona sigara icmesini tavsiye etmiş, oda  o kurtlari rahtsiz edip öldürmek için sigara ictigini söyledi. yani sigara kötü ve zararli diye biliyoruz, amma işde, ihtiyac halinde alkolde sigarada, sana ilac olur. ve ve icmen yemen üzerine farz ve vacip hükmünde olur. yani öyle olunca, yine yani  bedeninde kurt olan insan, yani eyyyyuuuub sifatinda bir insan  o ögrtemenin ali riza hoca yani, öyle olunca,  eyyyubuun şu günümüzdeki teedavisine doktor sigara icmek diye karar kilmiş, amma bu bogazdaki  kurtlar için, yani öyle olunca, herkes cehennemden gececek hadisi ile ve ayeti ile

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَإِن مِّنكُمْ إِلَّا وَارِدُهَا كَانَ عَلَى رَبِّكَ حَتْمًا مَّقْضِيًّا

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve in minkum illâ vâriduhâ, kâne alâ rabbike hatmen makdıyyâ


Meali :

Esteuzubillah
Ve sizden biriniz (bile hariç olmamak üzere hepiniz), illâ (muhakkak) ona (cehenneme) varacaksınız. İçinizden oraya uğramayacak hiçbir kimse yoktur.(Bu), senin Rabbinin üzerine (aldığı) kesinleşmiş bir hükümdür.

Sadakallahul Aziym MERYEM Suresi 71. ayet

isa cehnnemini carmihda yaşadi o zaman, yine eyyub hasta olduda yaşadi, yine ibrahim cehennemini mancinikda yaşadi, o cile ile yani, yine muhammed taşlanarak, başina deve işkembesi dökülerek, yine uhudda dişi kirilarak yaşadi, o zaman günahsiz kimse yok, oraaya herkes ugracayacaksa, yine muhammed bile cehenmden de gecipde cennete variyorsa, o zaman gecen hafta dedik, cennetde bu dünyada, cehennemde bu dünyada, burasi hem dünya hemde ahiret, öyle olunca, birleeri hesap görürken, birileri hayata yeni başliyor. yani öyle olunca, işde Amerika ve hurikan, yani kasirga, ve dedikya, kizilderilieri öldürenlerin ceza cekmesi gerekdiginden bahsettik  gecen hafta, ve bu gün ise amerikada  firtina kopuyor, ve cennet gibi amerika, bazilarina cehennem oldu. o zaman cennetde, cehennemde, sabit bir yerde degil. Allah  bir ari ile bile sana cehennemi yaşatir, nitekim anlatilir nemrudu bir sivrisinek öldürmüş diye, ve burnundan giren bir svirisinek beynine zarar vermiş, ve ona sivrisinek cehenem zebanisi olmuş, öyle olunca

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

مَنْ عَمِلَ صَالِحًا فَلِنَفْسِهِ وَمَنْ أَسَاء فَعَلَيْهَا ثُمَّ إِلَى رَبِّكُمْ تُرْجَعُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Men amile sâlihan fe li nefsihî, ve men esâe fe aleyhâ summe ilâ rabbikum turceûn.


Meali :

Esteuzubillah
Kim salih bir amel işlerse, kendi lehine işlemiş olur. Kim de kötülük yaparsa, kendi aleyhine yapmış olur. Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.

Sadakallahul Aziym CASİYE Suresi 15. ayet

ver bu ayette işde gecen haftalarda anlattigimiz, "kim ne ederse kendine eder, döner yine kendine eder." kurali yani. bir iyilk yaptin, ve sonunda bir kaza oldu, ve kurtuldun, dedilerbir iyiligin el germiş  sana yani,  ve muhammed dedi

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Sadaka belâyı def eder ve ömrü uzatır."

( Hadis-i Şerif , Heysemi, Mecmaü’z-Zevaid, III/63)
yani öyle olunca yaptigin iyilik döner yine seni bulur.
yine bir kötülük yaparsanda, gecen antlattigimiz gibi, oda döner sana cehennem ve cehennem zebanisi olarak yine seni bulur. yani öyle olunca, peygamberlerde günahsiz falan degildir yani, egeer eyyub hasta oldu ise, bugün rahat icinde yaşayanlar var iken, eyyub gibi ulul azim bir peygamber, cile cekdiyse, o cile onun cehennemi demek olur, ve öyle olunca, yaptigin bir kötülük ve günahinda yine döner seni bulur.
bu feto olaylari yüzünden tarikatten ve hakikatten kacar oldu insanlar, ve tarikimize girmekden korkuyorlar, yan kendi ne de nereye götürcek milleti dercesine yani, işde musa olsan, ulul azim musa peygamber olsan, ardina takilanlari götürcegin yer, denizin yanina kadar, orasida kapana kisildigin yerdir, ve denizden gecircek olan ise Allah dir. Biz tarikimize girecek ve zikirimizi cekecek olanlara, ne cennet vaad ediyoruz, nede şeyhlik, gavsilk, kutupluk, yani denize kadar bizimle gelmek isteyen varsa, ardimiza takilsinlar diyoruz yani, denizden gecircek olan Allah dir, cennete cehenneme koyacak olanm yine Allah dir, yine gavs etcekde, sultan, padişah etcek olanda Allah dir.

(Müminlerin iman yönünden en faziletlisi ahlakça en iyi olanıdır.) [Tirmizi]

(Şüphesiz güzel ahlak, güneşin buzu erittiği gibi günahları eritir.) [Harâiti]

(Bir müslüman güzel ahlakı sayesinde, gündüzleri oruç tutan, geceleri ibadet eden kimselerin derecesine kavuşur.) [İ. Ahmed]

(Cehenneme girmesi haram olan ve Cehennemin de onu yakması haram olan kimseyi bildiriyorum. Dikkat ediniz! Bu kimse insanlara kolaylık, yumuşaklık gösterendir.) [İ. Ahmed]

(İbadetlerin en kolayı, az konuşmak ve iyi huylu olmaktır.) [İbni Ebiddünya]

(Sıcak su buzu erittiği gibi, iyi huylu olmak, günahları eritir, yok eder. Sirke balı bozup yenilmez hâle soktuğu gibi, kötü huylu olmak, ibadetleri bozup yok eder.) [Taberani]

(Yavaş, yumuşak davranmak, Allahü teâlânın kuluna verdiği büyük bir ihsandır. Aceleci olmak, şeytanın yoludur. Allahü teâlânın sevdiği şey, yumuşak ve ağırbaşlı olmaktır.) [E.Ya’la]

(Müminler, muhakkak kurtuluşa ermiştir. Namazlarını huşu içinde kılar, boş ve lüzumsuz şeylerden yüz çevirir, zekatlarını verir, iffetlerini korur, emanet ve ahidlerine riayet ederler.) [Müminun 1-8]

gecen hafta dedikki bizler iyi işler yapinca, mesala dört iyilk yaptik, bir tanede hata yaptik, Allah o iyilkler ile hatamizi siler, yani "innel hasenat, yüzhibnesseyyiat" dedik, ve yine buna hüccet olan  ikinci bir ayetde

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَنُكَفِّرَنَّ عَنْهُمْ سَيِّئَاتِهِمْ وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ أَحْسَنَ الَّذِي كَانُوا يَعْمَلُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Vellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti le nukeffirenne anhum seyyiâtihim ve le necziyennehum ahsenellezî kânû ya’melûn


Meali :

Esteuzubillah
İman edip doğru ve yararlı işler yapanlara gelince, biz onların günahlarini ve kötülüklerini mutlaka sileriz, ve onları yaptıklarının en güzeline (sevaplarina) göre mükafatlandırırız.

Sadakallahul Aziym ANKEBUT Suresi 7. ayet

yine zümer suresinde ayni hukuk var

(Allah onların [müminlerin] kötülüklerini örter, onlara işledikleri şeylerin en güzellerinin karşılığını verir.) [Zümer 35]

(Müminin yanına giren, güzel bir bahçeye girmiş gibi ferahlık duyar.) [Deylemi]

(Mümin lanet etmez, kötülemez, müstehcen konuşmaz ve hayasız olmaz.) [Hakim]

(Mümin arıya benzer; konduğu dalı kırmaz, oraya zarar vermez. Toplayıp bıraktığı eseri de güzeldir.) [Beyheki]

(Mümin, yumuşaktır, hafiftir. Munis bir deve gibi boyun eğer, "Ih" denince, yer sert olsa da çöker.) [Beyheki]

(Mümin sert değildir. Yumuşaklığından dolayı ahmak zannedilir.) [Deylemi]

(Mümin geçim ehlidir. Arkadaşına rahatlık verir. Münafık ise geçimsizdir, arkadaşına sıkıntı verir.) [Dare Kutni]

(Halkın elindekine göz dikmemek, müminin alametlerindendir.) [Dare Kutni]

(Komşusu kötülüğünden emin olmayan, mümin olamaz.) [Buhari]

(Çevrendekilerle güzel komşuluk et ve kendin için sevdiğini, başkaları için de sev ki müslüman olasın.) [Harâiti]

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

اَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْ رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَا إِن نَّسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا رَبَّنَا وَلاَ تَحْمِلْ عَلَيْنَا إِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِنَا رَبَّنَا وَلاَ تُحَمِّلْنَا مَا لاَ طَاقَةَ لَنَا بِهِ وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَآ أَنتَ مَوْلاَنَا فَانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus’ahâ lehâ mâ kesebet ve aleyhâ mektesebet rabbenâ lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahta’nâ, rabbenâ ve lâ tahmil aleynâ ısran kemâ hameltehu alellezîne min kablinâ, rabbenâ ve lâ tuhammilnâ mâ lâ tâkate lenâ bih(bihî), va’fu annâ, vagfir lenâ, verhamnâ, ente mevlânâ fensurnâ alel kavmil kâfirîn


Meali :

Esteuzubillah

Allah kimseyi gücünün yettiğinden başkasıyla mükellef kılmaz (sorumlu tutmaz). Kazandığı (dereceler) onundur ve iktisap ettiği (kazandığı negatif dereceler) de onundur (sorumluluğu onun üzerindedir). Rabbimiz! Şâyet unuttuysak veya hata yaptıysak bizi aheze etme (sorgulama). Rabbimiz, bizden öncekilere yüklediğin gibi bizim üzerimize ağır yük yükleme. Rabbimiz, takat (güç) yetiremeyeceğimiz şeyi bize yükleme. Ve bizi af ve mağfiret et ve bize rahmet et (Rahîm esması ile bize tecelli et, rahmet nurunu gönder). sen bizim Mevlâmız’sın. Artık kâfirler kavmine karşı bize yardım et.

Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 286. ayet

ve bu ayette diyorki  : Allah kimseye kaldiramayacagi yük yüklemez, ve öyle olunca, senin agac halin mesela, en agir meyvalardan elma, portakal, ayva yada nar oldu diyelim, ve dalin budagin kirilcak kadar ayva meyvasi verise Allah, dalin budagin kirilir, meyvalarin büyüyünce, ve senin sahibinde bakip sana aciyip dalin budagin kirilmasin diye destek vermezse, dalin budagin kirilir, yine kiraz gevrek bir agac, ve meyva verdin, ve cocuklar indirmek için dalina budagina cikdi, ve amma cataklarin gevrek oldugu için, meyvani toplamak yemek isterken dalini budagini kirabilirler, ne oldu o zaman, Allah kimseye kaldiramayacagi yük yüklemez degilde, siz deynki diyor rabbim : Rabbim Allahim kaldiramayacagim yük yükleme." diye dua edin diyor. yani Allah kaldiramayacagi yük yüklemez demeyin, yani mesala mezil şeyhi nakşi şeyhi Abdülbaki,  o kadar ünlü olduki, gelen gelene, gecede ikibin ücbin kişi ziyaret etmeye başladi, amma dalin budagin kirilcak kdar meyva verince,  kiraz meyvasi olsan mesela bazi kirazra su yetmeyecek, ve getiindemeyecek, ve bazilari kücük, bazilari, iri büyük olcak, baziarini kurt yiyecek, yani gücün yetmez hale gelcek. benim mesela findik agacim vardi, bu sene ben biraz  yavaş davrandim ve az indirdim ,ve yukarilarina uzanamadim, ve geldi göknar kargalari hepsini topladi gitdi, yani gücüm yukarisini toplamaya belki yetmedi belki vaktim olmadigindan yavaş davrandim toplayip hasat etmekde. ve Abdülbakide artik sofilere yetemez oldu, ve bizim burda bulundugumuz yerde, bizim nakşilere intisab ettigimiz tekke vardi, işde sonunda, orasida kapandi kac sene oldu. cünkü artik abdülbakinin müşterisi cogalinca, bu kadar cok meyva verince, artik bazi yerlere yetemez oldu, cünkü demekki cok meyva ver degilde, kaldirbilcegim  kadar ver deyin diyor rabbim. ne diyor

رَبَّنَا وَلاَ تُحَمِّلْنَا مَا لاَ طَاقَةَ لَنَا بِهِ

rabbenâ ve lâ tuhammilnâ mâ lâ tâkate lenâ bih

Rabbimiz, takat (güç) yetiremeyeceğimiz şeyi bize yükleme.


deyin diyor rab, öyle olunca Abdülbaki bak bu kadar cok meyva ve sofi isteyip durma, bak dalin budagin kirilmay başladida, işde biz burdaki tekkede, sofiler kavga eder oldukda, birbirimizi yemekdense, tekkeyi kapatailm dediler, yani öyle olunca, cok sofi sahibi olmakda marifet degil yani, bir agac ne kadar meyva kaldirabilir degilmi, hele birde ava nar, elma portakal gibi falan agir meyvalar ise meyvan yani.

Rabbimiz, takat getiremeyeceğimiz yükü bize yükleme.

---oOo---


أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ


''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne, Amiyn.

Elfatiha maassalavat.

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve etûbu ileyk.

--OoO--

Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems,  12 Eylül 2017  Pazar

Original Kar © glan

Şeytanın Gözlükleri

(Kar©glanin 4 Eylül 2017 Vaazi)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَاسْتَفْزِزْ مَنِ اسْتَطَعْتَ مِنْهُمْ بِصَوْتِكَ وَأَجْلِبْ عَلَيْهِم بِخَيْلِكَ وَرَجِلِكَ وَشَارِكْهُمْ فِي الأَمْوَالِ وَالأَوْلادِ وَعِدْهُمْ وَمَا يَعِدُهُمُ الشَّيْطَانُ إِلاَّ غُرُورًا

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Vestefziz menisteta’te minhum bi savtike ve eclib aleyhim bi haylike ve racilike ve şârikhum fîl emvâli vel evlâdi vaıdhum, ve mâ yaiduhumuş şeytânu illâ gurûrâ.

Meali :

Ve onlardan güç yetirdiklerini, sesinle aldat. Atlıların ve yayalarınla onların üzerine yürü. Onların mallarına ve evlatlarına ortak ol. Onlara vaadlerde bulun.” Hâlbuki şeytan onlara aldatmadan başka bir şey va’detmez.

Sadakallahul Aziym İSRA Suresi 64. ayet


---oOo---

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

Dün gece rüyamda acaib şeyler gördüm. Ümmetimden bir kimse gördüm ki, azab melekleri onu kuşatmışlardı da abdesti gelib, onu içinde bulunduğu bu istenmiyen halden kurtardı. Gene bir kimse gördüm ki kabir onu sıkıyordu. Namazı ona geldi ve onu kabir azabından kurtardı. Gene bir kimseye şeytanların musallat olduğunu gördüm. Zikrullahı ona geldi ve şeytanın tasallutundan onu kurtardı. (Şeytanın tasallutu yürek sıkıntısından anlaşılır) Gene ümmetimden bir kimse gördüm ki susuzluktan dili çıkmıştı. Ramazan orucu geldi onu suvardı. Yine bir recul gördüm, kendisini zulmet sarmıştı. Haccı ve umresi geldi ve onu o karanlıklardan çıkardı. Birini de gördüm. Melekül Mevt ruhunu kabz etmek için ona gelmişti. Anasına, babasına yaptığı iyilikler gelip o meleğe karşı çıktı ve geri çevirdi. Bir recul de görüm. "müslamanlarla konuşayım" diyor amma konuşturmuyorlardı. Buna da sılai rahmi gelip "Bu adam akrabasına giderdi" diyerek şefaat etti. Onlarla konuştu ve beraber oldu. Birini de gördüm, Peygamberlerin yanına gitmek istiyor, halka halka kovuyorlar onu. Onu da cünüplükten korkar olması (gusül abdesti) geldi de aldı, onu da yanıma oruttu. Bir recul de gördüm, ateşin şiddetinden eliyle korunmak istiyordu. Sadakası geldi de başı üzerinde gölge yaptı ve yüzüne perde oldu. Birini de gördüm, zebaniler kendisini almaya gelmişti. Yaptığı emri bil maruf, nehyi anil münkeri geldi de kendisini kurtardı. Bir recul de gördüm, ateşe atılmış (Allah korkusundan döktüğü) göz yaşları geldi de onu Cehennemden kurtardı. Birini de gördüm, defterini solundan veriliyor. Allah korkusu geldi, onu kurtardı ve defterini sağa aldı. Terazisi hafif gelen bir kimse gördüm. Kendinden evvel ölen çocukları gelip mizanını ağırlaştırdı. Cehennemin kenarında bir adam gördüm, onu da oradan Allah korkusu kurtardı. Birini de gördüm, hurma sazı gibi titriyordu. Allah'a hüsnü zannı geldi ve titremesi durdu. Sırat köprüsünde düşe kalka giden birini gördüm. Onu da selatı selamı gelip kurtardı ve sıratı geçene kadar doğrulttu. Biriside Cennetin kapısına kadar geldi fakat kapılar kapanıyordu. Onu da Kelimei Şehadeti gelip Cennete koydu.

( Hadis-i Şerif , Ramuz el Ehadis - Abdurrahman)

"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"

Yolculugumuza başliyoruz :

Muhyiddin ibn Arabi'nin Şeceretü'l-kevn isimli eserinde gecen "Şeytanın Hileleri " başlığıyla şöyle bir rivayet nakledilir

İbn-i Abbas (R.A.) Hazretleri'nden naklen Muaz b. Cebel rivâyet ediyor.

“Bir gün Resûlullah (S.A.V.) ile beraberdik. Ensârdan birinin evine toplanmıştık... Tam bir cemaat olmuştuk.

Ev sahibi:

“İçeridekiler... Eve girmem için bana izin verir misiniz? Benim sizden bir dileğim var, görülecek bir işim var... ”

Bunun üzerine, herkes Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz'in yüzüne bakmaya başladı. Orada ve her zaman büyük O'ydu. İzin Ondan çıkacaktı...

Resûlullah (S.A.V.) efendimiz duruma vâkıf oldu ve:

«Bu seslenen kimdir, bilir misiniz?»

buyurdu. Biz hep birden şöyle dedik:

“En iyi bilen Allah ve Resûlüdür.”

Bunun üzerine Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:

“O, lâin iblistir. Şeytandır. Allah'ın lâneti onun üzerine olsun...”

Buyurunca hemen Hz. Ömer:

“Ya Resûlâllah, bana izin veriniz, onu öldüreyim.” dedi.

.................

Hadis uzunca bir yer aldığı için hadisin tamamini buraya eklemek istemedim ve hadisin devamini

Sayfamizin Hadisler sünnetler bölümünden "Muhyiddin ibn Arabi'nin Şeceretü'l-kevn isimli eserinde gecen " Şeytanın Hileleri "
başlıklı konudan okuyabilirsiniz

Şeytan, insanı yoldan çıkarmak için birçok hileye başvurur. Bu hile ve desiselerin en mühimlerinden bazıları şunlardır:

1. Şehvet ve öfke;
bunlar şeytanın insana tesir etme yollarının en büyükleridir. Bu sebepledir ki, hadis-i şerifte:

    “Şeytan kanın bedende cereyanı gibi insan vücuduna hulul eder. Onun yollarını açlıkla (oruçla) daraltınız.”

buyurulmuştur. Çünkü şeytanın insana en büyük hulul yolu şehvettir. Açlık ise şehveti kırar.

2. Hased ve hırs: hırslı insan, hakkı görmekten kör ve hakikatı duymaktan sağır olur.

3. Tama;
şeytan insana tama ettiği şeyleri çeşitli riya ve hilelerle sevdirir. Öyle ki, âdeta tama ettiği şey, insanın mabudu olur.

4. Acelecilik; acele anında insan düşünmeye fırsat bulamaz. Şeytan da bu anda ona vesvese verebilir.

5. Cimrilik ve yoksulluk korkusu;
bu korku, insanı infaktan alıkoyar ve mal yığmaya davet eder.

6. Şeytanın kalbe nüfuz ettiği kapılarından biri de dine hizmette mezhep ve meşreb taassubudur. Böylece onu, kendi mezhep ve meşrebinde olmayanlara karşı kin tutmaya, onları küçümsemeye ve hakaretle bakmaya sevkeder. Bu hâl çok tehlikelidir. Fasıklar gibi, abidleri de helake götürür. İnsanları hakir görüp onlarda kusur aramak kötü bir haslettir. Fakat şeytan bu kötü hasletleri dine hizmet perdesi altında insana hoş gösterir ve yerleştirir. Kişi bu hareketiyle din namına bir gayret sarf ettiğini sanarak kendisinde sevinç ve neş'e hisseder. Halbuki o, tamamen şeytanın tuzağına düşmüştür.

7. Şeytanın aldatma yollarından biri de, kulu insanlar arasındaki mezhep, meşreb ve görüş ihtilafları ile ve bu husustaki dedikodularla, lüzumsuz işlerle meşgul etmesidir.

8. Şeytanın kalbe giriş kapılarından biri de cehalet ve gafletleri veya günahlara dalmaları sebebiyle akılları darlaşan, muhakemeleri kıtlaşan bazı kimseleri, akıllarının almayacağı imani meseleler üzerinde düşünmeye sevkedip, şüpheye düşürmesidir.

9. Suizan; kim bir insan hakkında kötü düşünmeye başlarsa, şeytan bu kimseyi o adamın aleyhinde gıybet etmeye sevkeder. Yahut o adamın hakkına riayet ettirmez. Ona hakaret gözüyle baktırır.

-------------

VEDFEA DUAMIZIN TEViLi

Zikirlerimizden birisi olan vedfea duamizdaki "Allahim Bizden falanca kötü kimselerin falanca kötü hasletini uzaklaştır" Diye yaptgimiz duamizdaki bir kac satiri ele alirsak

"
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim.
Allahümme vedfeana küfrel kafiriyn,
Allahümme vedfeana şirkel müşrikiyn,
Allahümme vedfeana nifakel münafikiyn,
Allahümme vedfeana hasedel hasidiyn,
Allahümme vedfeana fıskel fasıkıyn,
Allahümme vedfeana hıyanetel hainiyn,
Allahümme vedfeana kezibel kazibiyn,
Allahümme vedfeana ifsadel müfsidiyn,
Allahümme vedfeana israfel müsrifiyn,
.......
.....
"



şeytan aleyhillane bir gözlük takar zayif kullara küfür gözlügü, onun gözlügü ile bakinca, insan allah muhafaza, allahi kitabi peygamberi dini inkar etmeye başlar, o yüzden işde şeytanin bu silahi olan küfür gözlügünden korunmak için
"Allahümme vedfeana küfrel kafiriyn,"
diye zikrederiz
şeytan yine bir gözlük daha takar ki, onun ismi ve görevi, şirk gözlügüdür ve onu takdigi insan, herşeyi ciftlendirmeye başlar, ve sonunda Allah muhafaza, Allah herşeyi yarattida Allahi kim yaratti fikrine kapilir, ve Allah a eş ortak koşma durumuna düşer, ve Allah a eşler ortaklar bulmaya başlar, ve şirk koşar, haşa firavun gibi  tanriliga kalkar sonundada.
bu gözlügündende korunmak için
"Allahümme vedfeana şirkel müşrikiyn," diye zikrederiz

şeytan aleyhillane, yine bazi kullara öyle bir gözlük takarki, o gözlük ile bakan kullar, onda varda bende niye yok sorusunu sorar, ona o gözlük, ne görse, neye baksa, onda varda ondan sende niye yok sorusunu sorar, oda hased etmiye başlar, ve bende yoksa ondada olmasin o zaman diye, onun elindekini dökmeye düşürmeye almaya calmaya ugraşir, ve hased duygusu ile dolar, ici dişi böyle kullarin, yine bu gözlükdende Allaha  siginmak için işde biz

"Allahümme vedfeana hasedel hasidiyn," diye zikrederiz.

yine şeytan aleyhillane bir gözlük takar, insanlar o gözlük ile onlar, eksik gedik aramaya başlar, onun zayif tarafi ne, nerden bunu yikar deviririm, bunun zayif tarafi ne, bunu nasil deviririm, yani judocu olur cikar, onunla bununla güreş tutturur adamlara, yani onun eksigini arayan, bunun eksigini arayan,  ve dünyada böyleleri bozgunculuk cikaranlardir, onun bacagina celme, bunun boynunu bürme, berikinin kolunu kirma, yani işde dünyayi kaos ve cikmaza sokan insanlar, münafiklar iki yüzlü kimseler, sana dost görünür, ve senin zayif noktani ögrenir, ve seni o noktadan vurup yikmayi planlar, yani ayni uzun sacli adam samson un karisinin, uzun sacli adama gücünü nerden aldigini söylettigi gibi, firsatini bulup öttürür onu, sonra o ögrendigi ile, ona karşi savaşip, onu yenmeye calişir, amma işde o uzun sacli adam, Allah a yalvarmiş, ben dilimi tutamadim sirrimi öttüm, bagişla, eski gücümü geri ver Allahim diye yalvarip ,eski gücünü kazanmişdir, ve o arenyi kafirlrin başina yikmiş, yani ve mekeru vemekerallahu... ayeti ile tahakkuk eden, Allahin adaleti, haksiz tarafi kesecekdir elbet, böyle münafiklara karşida yine onun için
hem ve mekeru zikiri
"ve mekeru ve mekerallahu, vallahu hayrul makirin" okuruz.
hemde
"Allahümme vedfeana nifakel münafikiyn," okuruz

şeytan aleyhillane yine bir gözlük takarki, o gözlük ile bakan herşeyin yaninda duran şeytanin sesini duymaya başlar, vesvas şeytani, veya hannes şeytanidir o ki, o şeytan iki arkadaşin arasini, evli kari kocanin  arasini, anne evlat arasini, baba evlatin arasini acmak için, vesves verir, ve icine bir kurt atar,  erkek kadini kiskanir, acaba yanlişmi yapti, aldatiyormu beni diye, yine anne ile evlat arasina, annen mehmeti cok seviyor, seni sevmiyor der, anne ile evlat arasi acilir, annesine vesves verir, bu sefer mehmet oglun seni cok seviyor, öbürleri sevmiyor, o sözünü tutuyor der, ve anne evlat kayirmaciligi yapmaya başlar. yine babada böyle, yine milletler arasina fitne fucur sokar, birbine kişkirtir, bu  gözlükde, fisk fucur gözlügüdür, ondanda korunmak için derizki

"Allahümme vedfeana fıskel fasıkıyn," yani fasiklarin fiski fucurunu bizden uzak eyle demekdir, yani bozguncularin şerrinden korunmak için zikredeizt bunuda

yine zikirlerimizden biride

"Allahümme vedfeana hıyanetel hainiyn," zikiridir, yani şeytan bazilarina böyle bir gözlük takar ki, onlarda baktiklarina düşmanca hainlikle bakarlar, ve bu hainler senin yanina dost gibi varip, seni hain bakişlarla inceleyip, senin sirlarini ögrenir, ve fakat bunlari kendi düşmanliklarini belli etmemek için, sirrini gidip senin düşmanina ifşa ederki, onun yerine senin düşmanin. sana düşmanlik edip, tuzak kuruversin diye,  ya kendi gücü yetmeyecedkdir buna, ydada haala sana dost gözükmek için, sana belli etmez, yani koyun postu giymiş kurtlar misalidir bunlar. işda bunlara karşida,  başda dedigimiz gibi

"Allahümme vedfeana hıyanetel hainiyn,"diye zikrederiz.

vedfea zikirimizdeki diger zikirlerde, yine şeytan aleyhillanenin, insanlari kandirmak için takdigi gözlükler sebebiyle, işde iyi şeylerin  kötü taraflarini görürler, ve bizde onlarin şerrinin bizlerden uzak olmasi için bu "vedfea" zikirimizi cekeriz.

----------------

YAZ KIŞ ve iLKBAHAR ve SONBAHAR DÖNENCELERi

insan simetri halinde halkolmuştur, ve sag el ve, saga taraf yani yemani tarafi, ve sol el ve şimal tarafi, ve kuitup yildizna biz derizki, şimal yildizi, yani insanin solu kutup yildizi tarafi olur o zaman, yani karanlik ve en derine dogru, öyle olunca, eger insan  güzel ahlaklar ile ahlaklanipda sag tarafa, zikri yemaniye dogru yönelirse,  güneşe ve iyilige aydinliga olgunluga erginlige dogru yönelir, eger sol tarafina ve zikri şimale dogru yönelirse, kainatin derinine ve dibe dogru yönelmiş olur, karanlik  ve soguk ve kiş. işde mevsim sonbahar ve zikirdeki yönümüz artik şimal ve soguga kişa dogru olmali, ve  daha önce demişdik, artik yavaş yavaş günler kisaldikca, vakit daralmaya başlar, ve iş güc derken, namazlar bir bir kacmaya başlar, ve 30 vakit namaz kacirinca, sonbahar girmiş olur dedik ya, yani artik 30 vakit tamam oldu, ve sonbahara girdik, ve artik yavaş yavaş insan bazen kötü şeylerde yapabilir, günahlarda işler, amma ardina tevbe etmek şarti ile, ve öyle olunca artik sevap kefesi hafif yukari cikmaya başlar, ve günah kefesi yanlişlar ve hatalar ile dolmaya agir gelmeye başlayinca, artik sevaplar azalir, ve karanlik ve soguk vakti gelir, ve  dünya tesbihdeki gibi yukardan aşagi döndügü için, sagdan sola degil, yukardan aşagi, ve öyle olunca  kuzey kutbu sonbahar ve kişa yol alirken,, bu sefer alt yüz ise, bahar yaz mevsimi olcakdir. halbuki eger güneşden uzaklaşinca kiş mevsimi oluyor ise eger, o zaman alt küre de uzaklaşiyor olmali degilmi, o zaman alt küre nasil oluyrda sicak ve yaz oluyor demek yokmu ,o zaman dünya yuvarlak falan degil tezi ortaya cikar, cünkü dünyanin bütünü uzaklaşmasi lazimki, güneşden sogusun ve kar yagsin degilmi, amma sanki güneşin işigi  Dünya 23 derce egik olunca, alt kisma ulaşmiyormu, yani ve uzaklaşinca alt küre uzaklaşmiyormuki, de hala sicak ve yakin gibi yaz oluyor. cünkü dünyanin dikey capi yaklaşik 13 bin kilometre, öyle olunca  alti bin 300 km olan yari capin, kuzey kutbu tarafi güneşe yaklaşik olunca, yani 23° egik olunca, sanki alt kutup cokmu uzakda alt kutup kiş oluyor, peki tma tersi ise, alt kutup yaniyorken, nasil olurda altbin kilometresinde kar yagiyor, kar yagmai için güneşden bayaa bir uzak olmasi laztim degilmi, yani dünyanin güneşden uzaklaşmasi lazim degilmi, amma uzaklaşirsa, alt kutupda yaz olmaz ozaman, cünkü oda uzaklaşacak, peki eger kiş ve yaz  dünya güneşe yakin dönerken oluyor olsa yani 23°egim, bu işlem için yeterlimi yani, güneşin capi, dünyanin bimem kac kati büyük, yani bu dünyanin 23°egiminide icine alacak bir işima yapcak kadar geniş bir capi var, öyle olunca,  onun işiklarinin ulaşdigi yerdeki 23°egim ile bu iş olamaz, ve bizim Tezimiz olan, Tesbih sisteminde, tesbih ceken parmagimiz sabit, ve boncuk gidip gelen bir sistem, ve bir boncuk parmagimza geldikden sonra, onu arkaya itince, ve diger boncuklari da cekince, ve o ilk cektigimiz boncuk, taa tesbihin en alt kivrimi olan en uzak noktadan dönüp tekrar parmak ucumuza gelmesine kadar gecen süre, dört mevsim demek our, ve  en uzak boşlukdaki kivrima vardigi yerde deki boncuk, kiş mevsimi yaşiyor ve ve parmak ucumuza geri geldiginde ise, güneşe yakin ve yaz yaşiyor, ve aradada sonbahar ve kiş var, arkada iken, arka yüz sonbahar cünkü, arka yüz hep sirtini dönmüş oluyor güneşe, ve yani tesbih şimal tarafina zikredilirken, sonbahar ve kiş ve uzaga dogru yol aliyor, ve  orta kivrimdan dönüpde tekrar güneşe dogru, yamni parmagimizin ucuna dogru gelirkende önce  ilkbahar ve  en son yakina gelince  parmak ucunda yaz oluyor

öyle olunca dünyanin uzaklaşmasi demek işde, iyi ve güzelliklere ve güneşe sirtini dönüp, gitmesi demek, amma bir yere kadar, ordan sonra tekrar tövbe ve iyilikler kötülükleri siler kurali ve bahara, ve yine güneşe dogru geri gelmelidir yani, yeniden tövbe ve ibadetler ve sevaplar ile güzellige ve işiga aydinliga ve güneşe dogru yol almalidir, ve öyle olunca,

GAiBE IMAN MESELESi

Gaibe imanda, işde burada mesala ben, Ankarayi hic görmemiş olsam, ve Afyondan Ankara ya yola ciksam, ve Ahmet amca ise, benden önce yola cikip, Ankaraya varip, görüp gezip taniyip da, bana karşi geri geliyor olsa, ve ben daha giderken, o ise gelecek, ve Ankarada, karmi yagiyor yagmurmu, kavgami dögüşmü var, biliyor olacak, ben ise daha gidip oradan görüp yaşayip ögrenicen, amma daha gitmeden, Ahmet amcayi  yolda durdurup, Ankarada ne var ne yok diye sorarsam, ve varmadan Ankaranin haberini almiş olurum, ve Ankara daha benim için geleckdeki bir yer olmasina ragmen, ben gelecekden haber almiş olurum, işde bazilarinin gaibde yani gelecekden haberler bilmesi, işde gelecekden gelen birlerinin haberi ile olur ancak, ve eger  bir kimse  senden önde ise, yani mesela Deden senden önce yaşamiş ve ölmüş ise, Deden senden önde yer alan birisi, ve sen dedeni rüyanda görsen, ve Dedenin  müsadesi var ise, sana gelcekden haber verebilir, cünkü o senden cok öncedir, ve o gelip geri gidip birde senin için geri dönen dir.

iyilikler güzellik olgunluk erginlik güneş ve aydinlik demek ise, o zaman yaz mevsimi ve, güneşe yakin gelmek demek olan iyilk ve cennet vakti, ve halbuki güneş ateş ve cehennem gibi sicak, öyle olunca nasil bir tezattirki bu, hem aydinlik olsun, ve hem güzellik iyilk olgunluk erginlik, olgun müslümanlik olsun, hemde soguk ve serin olsun, yani işde buradada bir tezat var yine, öyle olunca ayette buyuruyorki Allahu Teala :

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَمَن يُشَاقِقِ الرَّسُولَ مِن بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُ الْهُدَى وَيَتَّبِعْ غَيْرَ سَبِيلِ الْمُؤْمِنِينَ نُوَلِّهِ مَا تَوَلَّى وَنُصْلِهِ جَهَنَّمَ وَسَاءتْ مَصِيرًا

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve men yuşâkıkır resûle min ba’di mâ tebeyyene lehul hudâ ve yettebi’ gayra sebîlil mu’minîne nuvellıhî mâ tevellâ ve nuslihî cehennem(cehenneme). Ve sâet masîrâ


Meali :

Esteuzubillah

Kim, kendisine hidayet (doğru yol) besbelli olduktan sonra peygambere karşı çıkar, mü’minlerin yolundan başkasına uyarsa, onu yöneldiği yolda bırakırız ve cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir varış yeridir.

Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 115. ayet

ve öyle olunca günahlar ve hatalar ve yoldan caymak,  cehenneme  gitmeye sebeb oluyor ise, o zaman cehennem neresi acaba, ve cehennemde ve cennette ebedi kaliniyor ise, Adem ile Havva niye cennete ebedi kalamadilar ve cennete hata etmekde varmiş ve hata edipde atildilar degilmi, cennetten atilmak var ise, dün var ise, bugünde olur, cennette kötüler girmeyecek ise,  şeytan nasil girdide, cennette karkaşa cikardi o zaman, öyleyse, cennet neresi, ve  dünyanin yarisi karanlik iken, yarisi aydinlik ve gündüz, yarisi yaz iken, yarisi kış, ve öyleyse bizim yeni tezimiz yine, yarisi cennet iken, yarisida cehennem demek olabilir, bu bir tez, isapti gerekdir, yine yarisi dünya ise, yarisi ahiret, cünkü yarisi dünü yaşarken, yarisi yarina gecmiş oluyor, öyle olunca,  gecen hafta bahsettgimiz ahiret meselesinde, yarin bugünün ahireti ise, dünyanin yarisi dünya ve bugün iken, yarisi  yarin ve ahiret demek ollur. ve deniyorki eskiden israil daha kurulmadan, yahuduilerin yurdu yokmuş, ve onlari kim nerede bulursa katliam yapiyorlarmiş, ve onlari öldürüyorlarmiş, herkes onlari öldürürken, Osmani imp. bunlara kapi acmiş ve yurdunda yer vermiş, ve öyle olunca, bugün ise Arakandaki müslümanlarda bugün ayni durumda ve onlar vatnasiz kabul ediliyor yine, ve bir Budist rahip diyorki :

"yilan heryerde yilandir kücügü büyügü yilandir, müslümnlarda böyledir, nerede bulursaniz öldürün"

diyor, yine amerikan atasözüde  kizilderilileri katliam ederken  büyügünü kücügünü öldürüp, demişlerki

"sirkenler bir gün bit olur"

öyle olunca bu fikirdeki dün katliam yapanlarin hesabi görüldü  yeniden haşroldularsa ve eger yeniden dogdularsa, ve bugün onlardan, Allah o yaptiklari katliam edilen yahudi ve kizilderililerin öcünü, intikamini aliyorsave ve onlarin cehennemi kurulduysa, ve onlarin yeni hallerinde, ayni muamle yine onlara yapilyorsa, o zaman

"Allahin acimadigina, acinmaz. sen Allahdan daha merhametli degilsin."


Kurali gelir, cünkü, sen dün onlarin, önceki halinde, israill kurulmadan, yahudileri katlederken ki acimasiz hallerini görsen, ve o yahudilerin acinasi hallerini görsen, onlara aciridin ve  ve bu katiliam yapanlarin da ceza cekmesini isterdin , onlari yaratan kim, Allah degilmi, Allah özene bezene onlarada el kol ayak bacak akil veren peygamber veren, evlat ve rizik bahşedenken, sen kimsinde ahmak, Allahin bu kadar emegini bir anda katledip geciyorsun, gel cek bakalim  cehennemi ve Allahin emegine saygisizilk neymiş demek olur, amma bundan sneler gecmiş ve bunlar ölmüş, ve onlara ahiret olan yeni bedenleri verilmiş, ve ceza olarak da budusit rahip diyorki : onlarin yahudileri öldürüekn kullandiklari fikir olan yahudi, Allahin düşmanidir, nerde bulursan öldür hikayesini, budist rahipde diyorki : "yilan heryerde yilandir, ve müslümanlarda böyledir, nerde görürseniz onlari öldürün," yani cehennemde burada, cennette burada, amma onlar hak ise, bu hizir kissasinda gecen olaylar gibi, bir SIR, rabbimizin SIRRIi ise, o zaman, ey Tay yip amca, evet biz Allahdan merhametli degiliz, Allahin acimadigina acinmaz, amma biz bunlari bugün müslüman diye biliyoruz  dünde onlar Allahin musavi kullariydi belki ve dün Osmanilinin yahudilere actigi kapimiz gibi, git on, yirmi  otobüsle bunlari al gel, ve vatanda bir yere yerleştir, ve bu dediklerimizi onlara izah et, ve onlarin günahlarindan tövbe etmeleri gerektigini, ve insan olan her insanin, ayni  hakki oldugunu, ve ne yahudi, ne müslüman  ne hiristiyan  ne budist diye kimsenin katledilmemesi gerekdigini anlat, ve  bu kadar cok suriyeliye bakabilen Tay yip amca elbet toplam nüfusu  1000 kadar kalmiş olan bu soya da bakabilir inşallah, ve dünyadan bir irkin, bitmesi ve yok edilmesi demek, carkin dişlilerinin birisinin kirilmasi demek olur, o yüzden, bize her dişli lazim, senin diraytin ,siyasetin, ve gücün var Allahin izni ile, git onlari al gel, Tay yip amca, kimse bakmsasada, sen al gel, vatana koy, bu zulme dur de, amma Allah kizarsa, buna karişmam orasina, biz Allahdan daha merhmetli degiliz, cünkü onlarda Allahin kulu.  Allah, onlari bizden daha iyi bilip gören o dur zaten, amma biz bu hali tevil ettik, sende anladinsa, insamlikda anladiysa, daha bizler bu halden ders almayacakmiyiz, onlarda pişman olurlarsa önceki hallerinden, elbet Allah bagişlayicidir.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

لَكِنِ الَّذِينَ اتَّقَوْاْ رَبَّهُمْ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا نُزُلاً مِّنْ عِندِ اللّهِ وَمَا عِندَ اللّهِ خَيْرٌ لِّلأَبْرَارِ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Lâkinillezînettekav rabbehum lehum cennâtun tecrî min tahtihâl enhâru hâlidîne fîhâ nuzulen min indillâhi, ve mâ indallâhi hayrun lil ebrâr.


Meali :

Esteuzubillah

Fakat Rablerine karşı gelmekten sakınanlar için, Allah katından bir konaklama yeri olarak, içinde ebedî kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler vardır. Allah katında olan şeyler iyiler için daha hayırlıdır.

Sadakallahul Aziym ALİ İMRAN Suresi 198. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

إِنَّ الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ يَهْدِيهِمْ رَبُّهُمْ بِإِيمَانِهِمْ تَجْرِي مِن تَحْتِهِمُ الأَنْهَارُ فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

İnnellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti yehdîhim rabbuhum bi îmânihim, tecrî min tahtihimul enhâru fî cennâtin naîm.


Meali :

Esteuzubillah

İman edip güzel işler yapanlara gelince, imanları sebebiyle Rab’leri onları nimet dolu cennetlerde, alt tarafından ırmaklar akan (saraylara) erdirir.

Sadakallahul Aziym YUNUS Suresi 9. ayet

ve bugünün evlerinin neredeyse hepsininde  icinde su tesisati döşeli, evin altinda su tesisati döşeli, ve evlerinde suakan lavobo musluk ve icinde  sicak soguk su akan saraylar hepside, ve bunlar öyle sarayllarki altindan irmak akan saraylar dan kasitta bu ise, eeee cennet neresi o zaman, bugünün evlerinde irrmek akiyorsa,  ve bu irmak (icinde su akan)  saraylara, iyi kimseler erişcekse, ve onlar cennetteyse, burasi neresi, hangi zaman, burasi cennet ise cennet  neresi azizim, daha cennet neresi anlmaycaksmisniz.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

تِلْكَ حُدُودُ اللّهِ وَمَن يُطِعِ اللّهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا وَذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Tilke hudûdullâh(hudûdullâhi). Ve men yutııllâhe ve resûlehu yudhılhu cennâtin tecrî min tahtihâl enhâru hâlidîne fîhâ. Ve zâlikel fevzul azîm


Meali :

Esteuzubillah

İşte bunlar, Allah'ın hudutlarıdır ve kim Allah'a ve O'nun Resûl'üne itaat ederse, (Allah) onu altından nehirler akan, içinde ebedî kalacakları cennetlere koyar ve bu, “Fevzul Azîm”dir (en büyük kurtuluştur).

Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 13. ayet

ve mehdi cagi için ALTIN cag  (GOLDENE ZEiT) deniyor yani bu cag Altin cag degilde ne, dün muhamedin icinde tuvaleti olan, sicak soguk suyu olan evimi, sarayimi vardi, bak bugün mehdi caginda, altindan irmak akan saraylar var, yani evin icinde su akan saraylar var, yine cennettekiler için deniyorki onlar canlarinin  istedklerini, ellerini uzatinca, uzanip alirlar, ve ben markete gidiyon, ve ne inek besledim, ne inegi sagdim, ne inege yem verdim, ne inegin altini temizleyip, tersini aldim, nede inegi gütmeye gitdim, ve markette elimi uzatip, parasini verince, iki litre, üc litre, beş litre.. süt, bir kavanoz bal, kaymak, ekmek, peynir alip geciyon, yani elimi uzatip aliyon, o zaman burasi hangi cennet, kacinci cennet, burasi bu cag altin cag, gold ASR degilde daha ne, mehdi bu cagda degilde, daha hangi cagda gelcek, bundan daha güzel cagdami gelcek kurnada yazan en güzel haller işde bu cagda var, daha hangi cagda gelcek diye bekliyon sen, daha coook bekleyin,  neyi bekliyonuz siz, daha onu bilmiyorsnuz siz haaa.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ يَعْلَمُ مَا يَلِجُ فِي الْأَرْضِ وَمَا يَخْرُجُ مِنْهَا وَمَا يَنزِلُ مِنَ السَّمَاء وَمَا يَعْرُجُ فِيهَا وَهُوَ مَعَكُمْ أَيْنَ مَا كُنتُمْ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Huvellezî halakas semâvâti vel arda fi sitteti eyyâmin summestevâ alâl arş(arşi), ya’lemu mâ yelicu fîl ardı ve mâ yahrucu minhâ ve mâ yenzilu mines semâi ve mâ ya’rucu fîhâ, ve huve meakum eyne mâ kuntum, vallâhu bi mâ ta’melûne basîr


Meali :

Esteuzubillah

Gökleri ve yeri 6 günde yaratan O’dur. Sonra arşın üzerine istiva etti. Arza gireni ve ondan çıkanı ve semadan ineni ve orada uruç edeni (yükseleni) bilir. Ve siz nerede iseniz O, sizinle beraberdir. Ve Allah, sizin yaptıklarınızı en iyi görendir.

Sadakallahul Aziym HADİD Suresi 4. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَمَا أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ إِلاَّ رِجَالاً نُّوحِي إِلَيْهِمْ فَاسْأَلُواْ أَهْلَ الذِّكْرِ إِن كُنتُمْ لاَ تَعْلَمُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve mâ erselnâ kableke illâ ricâlen nûhî ileyhim fes’elû ehlez zikri in kuntum lâ ta’lemûn


Meali :

Esteuzubillah

Senden başka  kendilerine vahyettiğimiz birtakım adamlari da gönderecegiz. Bilemediklerini, o zikir ve ilim sahiplerine sorsunlar diye.

Sadakallahul Aziym ENBİYA Suresi 7. ayet

mehdide işde nebi gibi rasül gibi satatüsü olan o ricallerden, adamlardan birisi olmasin! haaa.

Rabbim, mehdi ve cematine, cennetide, cehennemide, ahiretide, dünyayida, iylik ve güzellik ve zulumetide, ve günahinida bilmeyi nasip etsin, ve günahdan sonra, yani  hata ettikden sonra tövbe etmeyi nasip etsin

رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَا إِن نَّسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا

rabbenâ lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahta’nâ

“Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırda hata edersek, bizi sorumlu tutma!"

BAKARA Suresi 286 dan pasaj


---oOo---


أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ


''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne, Amiyn.

Elfatiha maassalavat.

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve etûbu ileyk.

--OoO--

Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems,  4 Eylül 2017  Pazartesi

Original Kar © glan


Günahlardan Tövbe İstiğfar Kirlendikden Sonra Yıkanmak Gibidir

(Kar©glanin 27 Ağustos 2017 Vaazi)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

الَّذِي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيَاةَ لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا وَهُوَ الْعَزِيزُ الْغَفُورُ


Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ellezî halakal mevte vel hayâte li yebluvekum eyyukum ahsenu amelâ(amelen), ve huvel azî zul gafûr

Meali :

O, Sizin hanginizin daha güzel amel yapacağını imtihan etmek için ölümü ve hayatı yaratandır. Ve O; Aziz’dir, Gafûr’dur.(Yüce bir bağışlayıcıdır)

Sadakallahul Aziym MULK Suresi 2. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَلَلْآخِرَةُ خَيْرٌ لَّكَ مِنَ الْأُولَى

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve lel âhıratu hayrun leke minel ûlâ.

Meali :

Esteuzubillah

Ve ahiret hayatı (bundan sonraki hayat, gelecek son zaman), mutlaka senin için, evvelkilerden (dünyanin öncelerindeki hayatlardan) daha hayırlıdır.(Kisaca sonradan gelenler öncekilerden üstündür tabikine, yani katlar yatlar, bilgisayarlar, ucaklar, arabalar, türlü türlü nimetler, güzel kadinlar)

Sadakallahul Aziym DUHÂ Suresi 4. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

بَلْ تُؤْثِرُونَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا  وَالْآخِرَةُ خَيْرٌ وَأَبْقَى

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Bel tu’sırûnel hayâted dunyâ. Vel âhıratu hayrun ve ebkâ.

Meali :

Esteuzubillah

Dünyadaki Hayat serüveninde, Ahiret yani sonda gelenler, önceklierden daha kalici ve üstündürler.(Cünkü dün muhammed ne dedi, daha emin olamiyouruz, cünkü video yokdu, kayit cihazi yokdu ,kagit kalem bile azdi ve yazilanlar cüzi mikdarda, bugün bir sanatci elli sene önce bir şarki söylemiş ve videosunu cekmişler, bugün haala kayit altinda bakin, yani kalici hala unutulmuyor, arşivlerden cikarip bakabiliyorsun, oysaki biz musa neler dedi neler yapti bilemiyoruz, cünkü cok az kayit ve bilgi var, öyle olunca, sonda gelenler ve zamani daha evla, ve bakidir, yani kalicidir, onlarin amellerini herşeyi kayit altinda tutabilirsin cünkü)

Sadakallahul Aziym A'LÂ Suresi 17. ayet


---oOo---

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Allah'a ve son güne (Ahiret gününe) iman eden, ya hayır söylesin yahut sussun. Allah'a ve son güne iman eden komşusuna ikram etsin. Allah'a ve son güne iman eden konuğuna ikram eylesin. Allah'a ve son güne iman eden, komşusuna iyilik etsin. Allah'a ve son güne iman eden konuğuna ikram etsin. Allah'a ve son güne iman eden iyi söz söylesin yahut sussun."

( Hadis-i Şerif , Sahih-i Müslim, 67 - 69)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem yine Buyurdular

"Yarın ölecekmiş gibi ahirete ve hiç ölmeyecekmiş gibi dünya işlerine çalışınız!"

( Hadis-i Şerif , İbni Asakir)

"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"

Yolculugumuza başliyoruz :

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem yine Buyurdular

"Dünya ahiretin tarlasıdır. "

( Hadis-i Şerif , Deylemi)

Abdullah b. Ömer radıyallahu anhümâdan
"Bir defa Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri iki omuzumu tuttu da:
-Ey Abdullah! Sen dünyada bir garib yahud geçici bir yolcu gibi ol! buyurdu.
Bu hadisin ravilerinden Leys der ki: İbn-i Ömer (kendisi de bana) şöyle derdi:
-Ey Leys! Akşama erişince sabahı gözetleme, sabaha erişince de akşamı bekleme. Sıhhat ve âfiyet zamanından bir kısmını, hastalık zamanın için ayır. Hayatından bir kısmını da ölümün için ayır."

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

لَّيْسَ الْبِرَّ أَن تُوَلُّواْ وُجُوهَكُمْ قِبَلَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَلَكِنَّ الْبِرَّ مَنْ آمَنَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ وَالْمَلآئِكَةِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيِّينَ وَآتَى الْمَالَ عَلَى حُبِّهِ ذَوِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ وَالسَّآئِلِينَ وَفِي الرِّقَابِ وَأَقَامَ الصَّلاةَ وَآتَى الزَّكَاةَ وَالْمُوفُونَ بِعَهْدِهِمْ إِذَا عَاهَدُواْ وَالصَّابِرِينَ فِي الْبَأْسَاء والضَّرَّاء وَحِينَ الْبَأْسِ أُولَئِكَ الَّذِينَ صَدَقُوا وَأُولَئِكَ هُمُ الْمُتَّقُونَ


Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Leysel birre en tuvellû vucûhekum kıbelel maşrıkı vel magrıbi ve lâkinnel birre men âmene billâhi vel yevmil âhırı vel melâiketi vel kitâbi ven nebiyyîn(nebiyyîne), ve âtel mâle alâ hubbihî zevil kurbâ vel yetâmâ vel mesâkîne vebnes sebîli, ves sâilîne ve fîr rıkâb(rıkâbi), ve ekâmes salâte ve âtez zekât(zekâte), vel mûfûne bi ahdihim izâ âhed(âhedû), ves sâbirîne fîl be’sâi ved darrâi ve hînel be’si ulâikellezîne sadakû, ve ulâike humul muttekûn

Meali :

Esteuzubillah
İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir.(yani müslümanlik ve müminlik  namaz kilmakdan ibaret degildir diyor rabbimiz) Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.

Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 177. ayet

AHiRET NEDiR O ZAMAN

Ahiret öyle şimdiye kadar anlatilanlar gibi hicde öyle ölümden sonraki hayat falan degildir, ahiret "El evvelu Allah el ahiri Allah " demek başlangicda da Allah sondada Allah var demek yani öyle olunca burda "ahir" sondaki demek oluyorda niye ahiret kelimesi diger yerlerde öldükten sonrasi için kullaniliyor. bizatihi sonda gelenlerin hayati demekdir, yani dünyaya en son gelenlerin vakti ve hayati, biz dünün ahiretiyiz, dün evvelki günün ahireti, yarin bugünün ahireti, yani öyle olunca, ahiret kainatin en son ilerledigi ve insanligin en son ulaştigi nokta demekdir, bugünün teknoljisi, ilmi bilimi, yarin old timer olcak, yani eski bilgi olacak, nasil dünkü cep telefonlari eskidi  ev telefonlari eski model oldu, şimdi görntülü sesli videolu emailler var yani  mektuplar dünkü mektup kalkdi, bugün görüntülü mektup, yani videolu mesajlar var, yine telefon görüntülü görüşmeler var öyle olunca, her gün bir ileri, bir ileri gitmekde insanoglu, ve  Rabbimiz buyuruyor

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ الصَّلاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ  والَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْكَ وَمَا أُنزِلَ مِن قَبْلِكَ وَبِالآخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ellezîne yu’minûne bil gaybi ve yukîmûnes salâte ve mimmâ razaknâhum yunfikûn. Vellezîne yu’minûne bi mâ unzile ileyke ve mâ unzile min kablik(kablike) ve bil âhireti hum yûkınûn

Meali :

Esteuzubillah

Gelecekdeki müminler namazlarina devam edenler, ve verdigimiz riziklardan paylaşanlar olacak, ve onlarin bilgisi, öyleki onlarin imani ve bilgisi, hem öncekileri bilecekler sana bildiridiklerimizi bilcekler, hem sonrakileri bilecekler, ve işde gelecek böyle bize yakin gelenlerin olacak, yani en sonra, en sonra, böyle kimseler gelecek daha bilgili kimseler .

Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 3 ve 4. aye

Allahin var ve bir olmasi, kötülerinde var olmasina engel degildir, cünkü kainatin tamami karanlik iken, icine Allah  necm veya yildiz denen kandiller asmişki, onlar ancak etraflarini aydinlatiyor, yoksa kainatin neredeyse tamami karanlik, ve öyle olunca biz gündüz ve aydinlik diye, dünya yönünü, yani ne tarafini güneşe dönmüş ise, o tarafa güneşe bakar vaziyette oldgundan, biz gündüz diyoruz, ve gece ise dünyanin kainata bakan tarafi, ve kainata bakan taraf ne kadar karanlik degilmi, yani hep karanlik icinde bir kac tane yildiz var gibi sanki, o kadar cok yildiz olmasina ragmen, karanliga ve kainatin büyüklügüne bakinca, o yildizlar hic gibi yani, öyle olunca yani karanlik ve zulumat yani kötülük enrejisi kainatda demekki cokca var, amma iyilikler işde aynen o yildzilar gibi etrafini aydinlatan ulvi şahsiyetler gibi işde, ve öyle olunca yildizilarin olmasi karanligi yok etmez, sadece karanlikda karanligin icinde kandiller gibidir iyiler, ve iyi kimseler, onlar karanligi yokedmezler, zaten sadece etraflari aydinladgi için, biz onlarin etrafini aydinlik görürüz, ve güneş hareket edipde bir öteye gecince, terkettigi yeri, yine karanlik ile doludur yani.
Nasil saglikli insan,  mikroplardan ve kazadan beladan korunabilen insan demek ise, ahirette öyle tertemiz kalanlarin yurdu degildir, cünkü dünün gelecegi olan yani dünün ahiret olan bugün ve bugünde kötü ve günahkarlar, ve hirsizlar, katiller, zinakarlar var aramizda, dünde vardi, yarinda olacakdir, amm ahiret yurdu yani gelecege sahip olanlarin dünyasi belki ancak günah işlemeyenler toplulugu degilde, belki günah işledikden sonra, tövbe edebilenler toplulugu demek olur, cünkü bu kadar karanlik ve zulumat var ise, o zaman günaha girmek kacinilmaz bir sonuc, ve öyle olunca, günahdan sonra tövbe ve istigfar edebilmek, rabbimizden veya yani hata ettigimiz kimseden belki özür dileyebilmekdir, yani tövbe ve istigfar ise hatayi neye karşi yaptiysan ondan özür dilemekdir bence, ve özür dileyip bir daha o hatayi yapmamaya calişmak, veya o hatisini, dogru olan hal ile degiştirebilmek, yani caldigi malin yerine, iki tane fazlasini geri koyabilmek. amma adam hirsiz olmuş , cünkü fakir mali yok, bu adam nasil o mali iade edecek degilmi, öyle olunca deminki yazdigimiz ayette olan gündeme girer, yani verdigimiz riziklardan paylaşabilenlerindir gelecek  ve ahiret diyrodu o ayette  rabbim, öyle olunca, sen fakiri fakir birakmaz ise, ne olur, fakir calmak durmunda kalmaz, işsizi iş sahibi yaparsan,  alninin teri ile kazanip yer, calmaya muhtac kalmaz, memurunun gönlünü cebini doldurursan rüşvete tenezül etmez, öyle olunca iyilik işde öyle ne kibleye dönüp sadece yatip kalkip namaz kilmak, nede batiya dönüp, sadece ilim bilim ile ugraşmak, iyilk işde paylaşabilen, namazini eda edebilen, başkalarina tasadduk edebilen, sözünde duran, ayeti tekrar yazmaya gerek yok, yukari cik, ayeti bir dah oku anla yani.

ve gecen yazdigmiz gibi böyle kurt gibi aslan gibi tilki gibi olanlar ne yapar, iyilik yapiyor görünsede, yani kirmizi başlikli kizdaki kurt gibi, kuzu postu giyip, her ne kadar şirin ve iyi gibi görünmeye calişsada, gayesi lokmasini yemekdir, yani onun iyiligi kendi lokmasi için, yani öyle olunca, ya bizler farklimiyiz, bak kurban geldi, koyun kuzu keci inek dana kesilcek, daha dün inekleri koyunlari besliyor, bakiyor seviyor görünüyorduk, amma bugün, kesmek için niyet ettik artik yani, hani koyunu seviyordun, yani herkesi lokmasinin katilidir, yani öyle olunca kasap et derdinde, koyun can derdinde derlerya, yani sen koyunu kesip kurban edeceksinde, yarin senin  yeni halin  kimin koyunu ve kurbani olacak biliyorumsun, yarin belki durum degişcek, o kurban senin sahibin olarak dogacak, ve sen onun kurbani olacaksin, ve o yüzden kurbanin iyi davran, yoksa oda aynisini sana yapacakdir,  senden gördügünü yeni halinde sana uygulyacakdir.
işde günahlardan sonra tevbe ve pişmanlik belki, elin elbisen vücüdun kirlendikden sonra, yikamak veya yikanmak gibidir, amma hic kirlenmyen temiz elbise,  bir daha birdaha yikanirmi, hayir, dolaba koyarsin temiz elbiseni, temiz ise temiz temiz durur, ve zamani gelince, temizce giyersin, yoksa cikarip cikarip bir daha yikamazsin degilmi, öyle olunca tövbede yine günah işlenince yapilan bir ameldir, ve öyle olunca, elin kirlendiyse yikama ihtiyaci duyarsin, degilmi? öyle olunca, senin vicdanin günah işleyince, pişmanlik duymuyorsa, sen vicdansizin birisisindir, o zaman öyle olunca

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Muhakkak kötü arzular kalbime gelir de bu yüzden günde yetmiş defa istiğfar ederim.”

( Hadis-i Şerif , Müslim)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem yine Buyurdular

"Vallahi ben Allah'a günde yetmiş defadan çok istiğfar ediyorum."

"Bütün insanlar hatalıdır; hatalı insanların Allah (cc) katında en makbul olanları tevbe edenleridir."

Bu nedenle Ebu Hureyre (ra):
"Peygamberden daha çok istiğfar edeni görmedim." demiştir. (El-Kurtubi)

ve Deniz ne kadar büyük olursa, o zaman icine at eşşek ölüsü düşse, denizi mundar etmez, göl büyükse,  gölüde mundar etmez, amma eger bir at yada eşşek, kuyuya düşse, yada havuza düşsede ölse, havuzda kuyuda mundar olur, öyle olunca, günah büyük bile olsa, eger sen iyi kimse isen ve iyilgin artilarin coksa, bak tyb amca caldi dediler ayakkabi kutusunda, amma adam diyor, varsin calsin iş yapiyor, yol yapiyor diyor, yani öyle olunca, senin iyi görünen kürkün  varsa iyiyse, sen calsanda, seni aziz yapiyorsa, ya devir bozuldu, yada kural, bu deniz büyükse, at ölüsü mundar etmez. amma sen göz önünde kücük ve fakir bir adamsan, firindan ekmek calsan, seni hapse atarlar, bu adam kodaman adam, deniz büyük icinde  eriiti o günahini pisligini, ne tutukladilar, nede kimse onun calmasindan rahatisiz, deniz büyük yani. lan fakir fakir  bir cocok firindan ekmek caldi diye tokatlayip dövenler vardi daha dün, ne oldu bizlere,  dinmi degiştirdik bizler aceb, ne oldu da hirisiza göz yumar olduk.

Ve ben daha düne kadar, televizyon seyrederken, müzik dinlerken bile, zikrime devam edebilyiordum, ve bunu raşdi tarikatini kurupda sizede tavsiye edip duyurunca, sizin hallerinizmi başima dert oldu bilmiyon, ve ben zikir ederken hic öyle dalmazdim, ve bugünlerde ise, televizyonda haberler varsa, ve ben zikrederken, egeer habere kulak veirirsem birden nerde kaldiydim zikirimde unutuveriyon, yani ya denizler kücüldü, benim deniz kücüldü, yada günahlar büyüdü artik, denizi bile bulandircak günahlar mi cikdi ortaya acaba ondanmidir bu hal. benimde fikrimi bulandirir oldu, tv seyretemk falan yoksa düne kadar, ciplak kadin görsem bile beni irgalamzdi yani, ve  deniziler sicaklardan kurumayami başladi  da kücülürmü oldu, yoksa işde günahlar ve insanlik koca bir günah gibimi oldu aceb.
ve ben yada sen kötü fiil ve ameller yaparakdan gelcegimize mi kötülük yapmiş oluyoruz o zaman demekki öyle, yani öyle olunca ve kainatta Allahdan gayri bir varlik yoksa "la mevcuda illa hu" kurali geregi, o zaman ben sana sövüp sayip, yada kötülük yaparakdan ancak, sende Allahin halifesisin, bende halifesiysem, o zaman ben veya o temsili misal bu kötü ameller ile ancak yine hepimizde var olan Allaha, yada kendi zatimiza kötülük etmiş olmazmiyiz,  yani kisaca bana sövende allah sövmüş olur, sana sövende Allah sövmüş olur, cünkü ondan gayrisi yokki, öyle olunca, sen beni degil ancak, kendini aldatirsin, sen benden calsan, ancak kendinden calmiş olursun, ben sen isem, sen ben isen, ve biz Allahin parcasi ve halifesiysek o zaman.
" Her kim ne eder ise, kendine eder, yine kendine eder " kurali yani, cok kimse rastlamişdir bir kaza bela olurda kurtulur, ve derlerki, "bir iyiligin el germiş sana "öyle olunca iyilk de yapsan yine kendine iyilik etmiş olursun, kötülük yaparakda  kendine yapmiş olursun, nitekim muhammed, kendini demir tirnaklar ile tirmalayanlar gördü miracda, yani bugün geldi ve metalika cilginlarini gördü herhalde, yani bu günkü sapik zümreyi gördü, ve öyle olunca, yani onlar bu halde kendi cehennemlerini yaşiyorlar demekki, 1400 küsür sene önceki muhammedi, al gel gelcekdeki bizim vaktimize tabiki bazi insanlarin hali ona cennet gibi görüncek bazilarinin halide cehennem olmuş görüncek degilmi yani
işde böyle bir gruplara katilmak belkide  kötüler yurdunda olmak demek olur, ve iyilerle birlikte olmak ise, iyiler yurdunda olmak demek olur, yani dünyada  mümin bildiklerimizi ve onlarin diyari olan memlektler var ve birde kafirler ve kafir memleketleri var, öyle olunca ahiretteki iyiler yurduna bitmek isteyen, iyi ameller yapacak ki iyiler yurduna varabilsin,
mesala bizim milletimiz kural tanimaz, halbuki avurpa ve komşularinda kurallar ve anayasa medni huku diye yasalar cikaranlar grubu, öyle olunca onlarin diyari kurallara uyunca sanki cennet gibi, sucun da cezasi var, iyiler iyi oldgu müdetce suca girmedegi müddetce cennet diyari vatanlarinda, sakin huzurlu yaşiyorlar, oysaki bir türkiye daha trafikde kirmizida durulcagi kuralina uymaz, kaza yapar, ya kendi ölür, ya birini öldürür. arabaya beş koltuk koymuşlar, bizimkiler arabaya dokuz kişi bindirir, amma avrupa yasa koymuş beşden fazla binersen, sana ceza, adam bu yaptirima uyar, kural cignemez, ve kazaya sebeb olmaz, öyle olunca, iyilerle beraber olmak,  kurali vardir islamda iyilerle beraber olan şayet bu kitmir gibi bir köpek olsa bile, cennette layik olur, iyilerin diyarina gitmeye sebeb olur, ve  nuhun oglu kenan gibi veya lutun karisi gibi, veya gücünü sacindan alan uzun sacli adam samsonun karisi gibi kötüler ile arkadaşlik edenlerde hakkettigi cezayi bulmuş kimseler yani, yeni hallerinide Allah bilir, nerde bittiler  bir daha. yani belki bir dagcinin eşegi oldun ve her gün daga tirmanip yük taşiyordur, yani öyle olunca,  ahirettede iyiler yurdunda dogmak isteyen, en azindan kitmir gibi iyilerle beraber olmali yani.
gecen haftalarda yazdigimiz hadisde anlatilan budur yani.

Sahabeden biri Peygambere gelerek kıyamet ne zaman kopacak diye sordu.

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Kıyamet için ne hazırladın ki onu bekliyorsun" deyince, o sahabi dedi ki: "Ya Rasûlullah, ben çok namaz kılan, çok oruç tutan ve çok çok sadaka veren biri değilim. Fakat Allah ve Rasûlünün sevgisi kalbimdedir." Bunun üzerine Allah’ın Rasûlü şöyle buyurdu:
"Kişi sevdiği ile haşr olunacaktır, kişi kimi severse kıyamette onunla beraber olacaktır."

( Hadis-i Şerif , Buhari)

yani haşrolmak ise o cemaatin  o milletin yada o köyün yada o sokagin yada o ailenin icinde bulunmak manasindadir bu söz yani öyle olunca

kiyamet ise öldükten sonra yeniden kalkildiginda manasindadir, yani senin yeni versiyonun, yeni bebe oldugun yer, iyi bir sokak iyi bir memleket iyi bir aile oluverir en azindan kitimir oldunsa bile, iyi birinin köpegi, kedisi tavşani inegi koyunu oluveririsin yani.

"Hubbi fillah ve buğdi fillah" Allah için sevmek ve Allah için kizmakda böyledir  yani 
amma bak mevsim sonbahar ve kiş mevsimine yol aliyor öyle olunca hep aydinlik, hep sicak degil, artik biraz rüzgar, birazda yagmur, birazda soguk, birazda karanlik, birazda kar, tipi gibi zamanlar, öyle olunca, yani iyilerin yaprak dökme zamani, yemyeşildi canliydi amma, mevsim bitti, yaprak dökdü, yani öyle olunca, iyilgin bile bir siniri var, yine cok kötü olsan şirret biri olsan, seninde bir sinirin var, seninde yaprak dökecegin zaman var yani
Evliyalardan Allahu alem Abdurrahmni tagi hazretlerei olsa gerek,  ona sormuşlar mesleginiz ne diye, oda  demişki "biz bağlayip, çözücüyüz" demiş biz kalpleri gönülleri birbirine baglar cözeriz demiş.
Allah bizede meslek olarak elektrikciligi verdi bizede, elektrik hatti baglariz, elektrik hatti baglama cözme işi verildi, yani maniviyattada gönülllerden gönüllere giden elektrigi baglar cözeriz, yine su tesisatciligini ögrendim, yani Yine gönüllerden gönüllere rahmet yani su ve rahmet baglantisi yapmayida biliriz, bazilari ise büyücü olmuş ve onlarda dügümlere nefes edeerekden onun bunun cişini berikinin cocuklugunu, öbürünün kismertini baglarlar, onlar da baglayip cözücü, amm işde herşeyi kutuplu yaratilmiş Allah, iyilerin baglayip cözmesi ile, kötülerinki farkli, ikiside baglar cözer, amm birininkinden fayda görülür, digerininkinden zarar, ve öyle olunca dügümlere nefes eden büyücülerin şerrindende Allaha siginmak lazimdir, o yüzden zikir evradimizda, yine onlardan Allaha siginma duasi ve zikiri ederiz, bize mensup olanlarda Allahdan böyle kimselere karşi yardım dilemiş olurlar. yine adam uyku bagliyor yada ciş bagliyor yani ne yapiyor, yolunda akan bir sistemin yolunu kesiyor, yani bir nevi yol kesen harami, ve ceza olarakda haramilik cezasina carptirilir böyleleri. ve gecen hafta dedik son surede ve sondan önceki felak suresinde bunlarin olmasi kuranin sonu kainatin son vaktinde bunlardan Allah a siginmamiz gerektigini gösterir öyle olunca, biz zikirimize aldik, ve her gün büyük zikir ceken,  hergün üc defa bunlardan Allah a siginir, yani ve öyle olunca kuranda yer alan yine bize verilen bir başka zikirmiz

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

أَنتَ وَلِيُّنَا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَأَنتَ خَيْرُ الْغَافِرِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

ente veliyyunâ fagfir lenâ verhamnâ ve ente hayrul gâfirîn

Meali :

Esteuzubillah
Sen, bizim bizi savunan destek cikan dostumuzsun velimizsin. Artık bizi mağfiret et ve koru bizi savun, ve bize rahmet (merhamet) et. Sen, mağfiret edenlerin en hayırlısısın.

Sadakallahul Aziym A'RAF Suresi 155. ayetten pasaj


Allah kötülerin  ve zulumetin ve karanlgin babasi olan  şeytan ve hizbini, iyilerin ardina takmiş iyileri kovalar durur, ve yine iyleride o karanlgin icine yildiz diye cakmiş, ve o karanlgi deler gecerler onlarda, işde bunu anltan zikirimizde

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

تُولِجُ اللَّيْلَ فِي الْنَّهَارِ وَتُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ وَتُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَتُخْرِجُ الَمَيَّتَ مِنَ الْحَيِّ وَتَرْزُقُ مَن تَشَاء بِغَيْرِ حِسَابٍ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Tûlicul leyle fîn nehâri ve tûlicun nehâra fîl leyl(leyli), ve tuhricul hayya minel meyyiti ve tuhricul meyyite minel hayy(hayyi), ve terzuku men teşâu bi gayri hısâb

Meali :

Esteuzubillah

Geceyi gündüzün içine sokarsın  Geceyi uzatırsın, gündüzün bir kısmı gece olur. ve gündüzü gecenin içine sokarsın, gecenin bir kısmı gündüz olur.  Canlıyı ölüden çıkarırsın ve ölüyü canlıdan çıkarırsın. Ve dilediğin kimseyi hesapsız rızıklandırırsın.

Sadakallahul Aziym ALİ İMRAN Suresi 27. ayet

yani geceyi gündüzün peşina takmiş, gündüzüde gecenin peşine takmiş rabbimiz, yani tavşana kac, taziya tut demiş velhasil kelam.

ve sonbhar dönencesine yol aliyoruz artik, ve göcmen kuşlarin göc mevsimine geliyoruz, bakin hem 30 Agustos bayrami, hem kurban ve hac bayrami, hemde sonbahara giriş 3lü bayram yani ve hacilar hac mevsimindeler ve

Rabbim Hac edenlerden Haclarimizi ve haclarinizi, kurbanlarimizi ve kurbanlarinizi, ve iyiliklerinizi ve iyiliklerimizi, sadakalarimizi ve sadakalarinizi , dualarimizi ve zikirlerimizi, hayirli dualarinizi ve zikirlerinizi, namazlarimizi ve namazlarinizi,...ile ahiri ile birlikte bizlerden ve sizlerden kabul buyursun.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

رَبَّنَا تَقَبَّلْ مِنَّا إِنَّكَ أَنتَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

"Rabbenâ tekabbel minnâ inneke entes semîul alîm. "

Meali :

Esteuzubillah

"Ey Rabbimiz! Bizden bunlari kabul buyur, şüphesiz sen işitensin, bilensin.

Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 127. ayetten pasaj
zikitimzdeki Bu duamizda yine Hz ibrahimin duasidir yani.

Dularda vaazlarda sohbetlerde ve zikirlerde buluşmak dilegi ile esselamu aleyküm



--oOo---


أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ


''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve

etûbu ileyk.

--OoO--



Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems,  27 Ağustos 2017  Pazar

Original Kar © glan


Hikmet Nedir? Yaptığımız Her Amel ve Fiilin Bir Hikmeti mi  Vardır?

(Kar©glanin 20 Ağustos 2016 Vaazi)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

كَمَا أَرْسَلْنَا فِيكُمْ رَسُولاً مِّنكُمْ يَتْلُو عَلَيْكُمْ آيَاتِنَا وَيُزَكِّيكُمْ وَيُعَلِّمُكُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَيُعَلِّمُكُم مَّا لَمْ تَكُونُواْ تَعْلَمُونَ


Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Kemâ erselnâ fîkum resûlen minkum yetlû aleykum âyâtinâ ve yuzekkîkum ve yuallimukumul kitâbe vel hikmete ve yuallimukum mâ lem tekûnû ta’lemûn

Meali :

Nitekim size, aranızda (görev yapmak üzere), sizden (kendinizden) bir Resûl (Peygamber) gönderdik ki, âyetlerimizi size tilâvet etsin (okuyup açıklasın) ve sizi (nefsinizi) tezkiye (ve tasfiye) etsin, size Kitap’ı (Kurânı Kerim’i) ve hikmeti öğretsin ve (hikmetin de ötesinde) bilmediğiniz şeyleri öğretsin.

Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 151. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

يُؤتِي الْحِكْمَةَ مَن يَشَاء وَمَن يُؤْتَ الْحِكْمَةَ فَقَدْ أُوتِيَ خَيْرًا كَثِيرًا وَمَا يَذَّكَّرُ إِلاَّ أُوْلُواْ الأَلْبَابِ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Yu’til hikmete men yeşâu, ve men yu’tel hikmete fe kad ûtiye hayran kesîrân, ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb


Meali :

Esteuzubillah

Allah, hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, şüphesiz ona çokça hayır verilmiş demektir. Bunu (Yani onu hikmeti) ancak akıl sahipleri anlar, o işin erbabı olanlar anlar.

Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 269. ayet

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Bir meclise oturup hikmetli söz dinleyip, sonra bunu başka mecliste bahsederken işittiği şeylerin sadece kötü kısımlarını anlatan bir kimsenin misali(O sohbetin hikmetini anlamayanin mislai), bir çobana gelip: "Ey çoban, süründen bana bir koyun kes!" deyince, çobandan: "Git en iyisinin kulağından tut al" iznine rağmen gidip sürünün köpeğinin kulağından tutan adamın misalidir."

( Hadis-i Şerif , 7233 - Ebu Hureyre)

Hz. Ebu Eyyub radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'a bir adam gelerek: "Ey Allah'ın Resülü! Bana (dini) öğret ve fakat çok özlü olsun!(Hikmetli olsun)" dedi.

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Namazına kalktığın vakit (dünyaya) veda edenin (namazı gibi) namaz kıl. Sonradan (pişman olup) özür dileyeceğin söz söyleme. İnsanların elinde bulunan (dünyalık şeylerden) ümidini kesmeye azmet!" buyurdular."

( Hadis-i Şerif , 7232 - Ebu Hureyre)

"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"

Yolculugumuza başliyoruz :

Mesela Ben Gözlük takarim cünkü gözlerim bozuk ondan dolayi, bir başkasida gözlük takar, o ise yakişikli gözükmek için, bir başkasi yine gözlük takar, o ise güneşin zararli işinlarindan korunmak için, bir başkasi yine gözlük takar, o ise kar yansimasi gözünü kör etmesin diye, bir başkasi yine gözlük takar cünkü kaynak yapiyordur, cok yüksek derece  işima yaptigi için gözüne  kaynak işigi zarar vermsin diye,
işde sonucda kullanilan obje tek " gözlük" amma herkes farkli amaclar dogrultusunda o gözlügü takiyor, öyle ollunca benim gözlügü takmakdaki maksadim, ve takmamdaki hikmet iyi görebilmek için, kaynakci korunmak için, yani öyle olunca, hikmet işde, bu örnekde oldugu gibi, yapilan fiil hangi maksada binaen yapiliyor, ve ve sonucda benim ondan gördügüm fayda ne, onu anlatir yani, yine ben burada vaaz ediyorum ki, maksadim bir kac mümin anlamadiklari veya bilmedikkleri bu konularda bilgi sahibi olsunlar diye, yoksa ben bunlari cem yilmaz  gibi, meddahlik edip, sizleri güldürmek için anlatmiyorum herhalde degilmi, gülmek isteyen kimse, gidecek cem yilmazi dinliyecek, bizi dinleyecek olan, vaaz dan nasihat alip, onunla hayatinda iyi  ve faydali işler yapacak, yoksa vaazdan nasihat cikarilmayacaksa muhammedin dedigi gibi :

"Bir meclise oturup hikmetli söz dinleyip, sonra bunu başka mecliste bahsederken işittiği şeylerin sadece kötü kısımlarını anlatan bir kimsenin misali (O sohbetin hikmetini anlamayanin misali), bir çobana gelip: "Ey çoban, süründen bana bir koyun kes!" deyince, çobandan: "Git en iyisinin kulağından tut al" iznine rağmen gidip sürünün köpeğinin kulağından tutan adamın misalidir."

Allah aslana lokma ve rizik olarak, et yemesini uygun görmüş, ve lokmasini diger hayvanlari avlayarak beslenmesini telkin edip, ona  tabiat ve ahlak olarak vermiş. yine ariya lokma olarak ciceklerin özünü vermiş, ona et, berikine cicek özü,  ve bizlerede onun topladigi cicek özünden vücüdundaki fabrikaisinda imal ettigi bal lokmasindan, nasip ayirmiş, öyle olunca, eger bizler bu bal lokmasini kendimiz imal etcek olsaydik, bu ancak bu yüzyilda belki mümkün olurdu, ve bir arac icad etsek, ve o arac bir damla bile olmayan cicek özü için günlük yüz kilometre yol gidip gelcek olsa, topladgi toplam cicek özü, belki günlük bir ari nin mikdari gibi, yani ari gidiyor ve akşama dönüyür, ve vücüdunda onun topladgi cicek özü bir damla bile degil yani,  akşama kadar mesala 100 km yapiyor bir damla bal için, hatta damlanin damlasi kadar bir bal için, haa o cicek özüde daha bal degil, onu fabrikaya götürcen, orda birde enerji sarfedip, bunu bal yapicak, bir damlacik bal, ve 100 km gitmek için benzin lazim, şimdiki az yakan arabalar mesala en az olsa, olsa, 100km de 4 yada 5 lirte mazot yada benzin yakiyor, demek olurki öyle olunca bir damla bal icine bize 5 litre benizini lazim arac lazim, birde onun aracinin eskimesi, yine onu sürcek adamin maaşi, sigortasi, yine fabrika, fabrikadaki işci, yine bircok başka enerjiye ihtiyac varken, Allah ari diye bir canli yaratmiş, ve onu yaratmadaki hikmet, kullarinin hakkindan gelemeyecegi bu kadar zahmetli bir yükü, onlarin sirtindan alip, kücücük arinin sirtina yüklemiş, düşünün bu kücück arinin yükü ne kadar büyük, yani cüssesi kücük amma, yaptgi cürmü, yada ameli pek kiymetli ve büyük ve faziletli bir görev. yine ayaklari ilede yine cicekleri bitkileri, bu rada birde döllüyor, bunlarda yan sanayi ürünleri, yani hani petrolden biz sadece benzin olarak faydalanmayiz, yaninda lastik, araba lastigi, asfalt, yani katran, yine naylon, yine sentetetik kumaşlar gibi ceşitlerle faydalaniriz, yine arinin bizim bilmedigimiz belki binler hikmeti ve faydali feyizli görevleri var, bakan bunun öyle kendiliginden tesadüfen olmadigini anlayacak kadar, akli varsa, deli manyak degilse, onun bu görevini ona yükleyen birisi oldugunu, ve yaratan bir rabbi oldugunu bilir, ve Allah a karşi bu güzel hikmeti karşsiinda, namaz ile secdeye kapanmayipda ne yapacak, Allaaaaaaahüekber deyip, egil rükuya Allahin önüde saygi ile egi,l ve sonra saygi ile rabbimize ya rab sen bize ariyi vermeseydin, biz nasil bal yer idik demek yokmu, bu kadarmi nankörsün ey insanoglu, bundaki hikmeti görmeyecek kadar ahmakmisin.
Peki tamam, arinin bir cok faydasi var bildik, ögrendik amma, Allah aslanada avina karşi cok cetin ve zalim ol ki, onu yakala, öldür ve ye diye telkin edip, tabiat koymuş. peki ari hikmetle yaratilan canlida, aslan kaplan bu zalimlikle ve vahşilikle yaratilinca, o hikmetsiz bir canlimi peki, ki aslan avlanirken öyle zalim olmasa, catal bicak kullansa, masa örtüsü, pecete falan filen ve cok kibar bir canli olsa, nasil avlanipda karni doyacak degilmi, ona lokma et olmuş, et ise canli bir başka hayvanin bedenine saklamiş onun rizkini, yani bakinca aslan kaplan vahşi, ve avina karşi cok acimasiz, yani işde o aslan ve  arinin ahlakinida, biz insanlara sifat olarak vermiş, ve bizler ona tasavufda cibilliyat diyoruz, yani senin cibilliyatin aslan ise, lokman için kimseye acimayan bir canli ve insan olursun, hani rizkimla oynarsan seni öldürürüm derlerya, yani rizki için adam bile öldürebilcek bir cibilliyat, adam meslek olarak Leon gibi katilligi secmiş, bakin filimde bile ismi ne? LEON yani, aslan, yani cbilliyati aslan, yani onun için öldürmek cocuk oyuncagi, yani bunlar lazimmi? tabiki zivanadan cikan zalimlerin öldürülmesinde hizmet görecek bir mehdi askeri aslan ve leon a ne kadar ihtiyac var biliyormusunuz? hatta hava gibi, su gibi bir ihtiyac, böyle zalim gaddar yöneticileri öldürcek, bir leon, ne güzel bir cibillyat olurdu, amma cikmadi henüz, kafirden beter ka h pe düşmani gözünü kirpmadan öldürcek bir aslan, bir Leon, bin tane bok böcesinin yapacagi görevden daha mühim, cünkü dünyayi fitne fesada ugratan, bir ahmagin katli lazim gelir ki, gebersinki fitne fesad dursun, yook amma cikmadi henüz bir Leon daha ortaya, avini  affetmeyen bir Leon istiyon  ya rab, düşmanimin gözünü bile actirmayacak Aslan kaplan kadar güclü, Tilki kadar kurnaz  kurt kadar vahşi, ve atik bir leon ve kralligi için kendinden başkasina muhatac olmayan bir kra,l bir leon,  ve  bu deccal askerinin dünyayi sokdugu bu fitneden söküp kurtarip alsin yeterki,  yani leondaki hikmetide görebiliyormusunuz şimdi, ekmek su gibi onu ariyorum, amma bulamadim henüz.
işde  Hikmetin sahibi olan Rabbimiz bütün işlerini hikmet üzre halketmiş dersek yerinde olur herhalde, öyle olunca, tilki yaratmiş, hem hirsiz hem cok kurnaz, ve bazi insanlarinda işde öyle olunca, rizki için calmayi bile göze alabilcek, ve cok kurnaz insanlar yaratmiş yani, amma tilki o kadar kurnaz olmasina ragmen, bir deri bir kemik gezer akşama kadar, sabaha kadar bir lokma rizik peşinde koşar durur, amma şimdiki hirsiz ve tilki cibilliyatlilarin katlari yatlari, gemileri bile var, ucaklari bile var kardeşim, tilkilerin krali olmuş, yakalanmayan tilki ne olur, abad olur, zengin gibi, yer icer, tavuklari kümes kümes gezip, bir bir tutup tutup yer, amma gözü pek bir cifteli ciftiye rastlarsa, onun kuyrugunu tozutcagi ortada, yine öyle bir ciftcide bulamadik, gözü pek bir ciftci, ciftesini takinip bu tilkileri avlayacak, bir bir kuyruklarini tozutdurcak ciftci, ondan da kalmamiş, olsa dükkan senin diyor dükkanin sahibi.
Rabbimiz Koyun yaratmiş, onunda yününe ortak olmuşuz, yani hani derya bazi babalar ceketimi satar seni okuturun, yani koç gibi baba yününden(ceketinden kürkünden) bile fayda görülen iyi kimse,  koyun gibi koç gibi bir anne yada baba, ve böyle güzel ve iyi insanlar tükenirse, ortada sadece, böyle tilkiler, kurtlar, aslanlar, kaplanlar, ve timsahlar, obur filler gezer olduysa, artik iyilik tükendi, dünya son haddine geldi demekdir, ve iyilik bitince, bu dünya ve kainatin amacina gayesine hizmet etmedigini gören rab, artik bu kainatin sonuna bir nokta koyup, o nokta olan kara delik, bütün kainati icine ceker, karişdirip yogurup yeniden haşretcekdir ki, kalmayan güzellik ve iyi kimseler yeniden bir hak kazansin diye, ve iyiler iyilerin yurduna diyor,  kötüler kötülerin yurduna, ey avurpa cennet gibiydin, yeşilllik, iş, aş, en iyi aletlerin mucidiydin, arabalar ucaklar, katlar, yatlar, ne olduda senin icine, iyiler yurduna teröristler gelir oldu, Barcelonada bile, katiller gezer oldu, cennette hic kötüler sokulurmu, sen daha bunu anlamadinmi, eger cennete aslan yada tilki sokarsan, cennette avlancak kimse bulamayinca, seni beni avlayacakdir, yani sen cennet diyari vatanina bu neyidigi belli olmayan ahmaklari sokdun, bunlarin cibillyati aslan gibi kaplan gibi katiller ise, senide, onuda, bunuda av niyetine gözünü kirpmadan öldürür gecer, lazimmi bunlar?  lazim dedik amma, köpegin neden kapinin dişinda kalmasi gerek anladinmi şimdi ahmak, yillardir muhammedin söyledigi hadisini inkar ettiler, köpek hic dişarda kalirmiymiş, al evine aslan sok, kaplan sok, köpek sok, sonunda olan bu, yani lokmasi için dag dag gezen tilki nerde, amma cennette adam öldüren  katil nerde, anladinmi ahmak, cennete neden katiiller giremez, katiller girerse işde, cennet gibi olan avrupayida suriyeye yada cehenneme cevirir bu ahmaklar, derler ya, yumurtasini pişirmek için, dünyayi bile ateşe verebilcek neronlar sezarlar yani
Allah aslana lokmana karşi cok kibar olma, zalim ol demiş, yoksa ac kalir ölürsün demiş, köpek kibar kapi kulu, sadik asker, amma kapinin sahibinin verecegi bir lokmya muhtac, kapi kulu, timsah daha vahşi,  bunlar ne?  kim bunlar peki?  işde sen ben o biziz yani, bütün insanlik ve cibilliyatlari, yani öyle olunca, nasil domuzlar dagdan, baga bahceye inmye başlayinca avlayip, bunlari azaltip temizlemek gerekiyorsa, bu dünyayi fitne fesada sokan bu ahmaklardan da en kisa süre icinde temizlenmesi lazim, yoksa domuzlar timsahlar aslan caddeye indiyse, güvenlik kalmadi demekdir, sokaklarda aslan gezdiginin farkinda olmayan ahmak, hala suriyleri alma derdinde, cöl aslani derdinde, aslan var, kaplan var, mehdi aslani mehdi kedisi, önüne verileni lokma diye yer, aslan var kaplan birde, kötülerin köpegi olmuş aslan, insanlik için degilde, şeytanin askeri olmuş aslan kaplan, aradaki farki artik  sen tahlil et dur.
o yüzden Ey  bu dünyanin tapusunu eline gecirmeye calişan ahmaklar, dünya size mülk degil yiyecen, icecen aldigini yerine koyup, bu dünyadan göcecen, dünya sana mülk degil, tapusunu senin üstüne yaziverseler, bir gün gebercen,  ne sen kalcan bu dünyada, nede o tapun anladinmi ahmak, ölüm varken, dünya senin olsa ne yazar , eger aldigini yerine koymayi ögrenmediysen, sen insan olamazsin, ancak vahşi hayvan olursun belki, dünya fani, Allah ise baki olan, tek baki kalan, Allah olcak oldukdan sonra daha ne ?

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍ  وَيَبْقَى وَجْهُ رَبِّكَ ذُو الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ  فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ


Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Kullu men aleyhâ fân.Ve yebkâ vechu rabbike zûl celâli vel ikrâm.Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân.

Meali :

Esteuzubillah

Her ne var ise Bütün kişiler (insanlar ve cinler) fanidir (yok olucudur).  Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacaktır. O halde siz (insan ve cin toplumu), Rabbinizin hangi ni’metlerini yalanlıyorsunuz?

Sadakallahul Aziym RAHMAN Suresi 26.27. 28. ayet

yine öyle olunca, sen insansin, cok iyisin, cok kibarsin, ve cevize cok kibar davaranirsan, cevizin kafasina cekici indirmezsen, cevizi kiripda icine inemezsin, ve cevizini meyvasini yiyemezsin , hikmet zorbaligin haddini anlamakdir bir nevi, yani zorbalik kime, neye karşi zalimlik,  yine kime neye karşi anlayabilen bir aslan, mehdi askeri olmuş aslandir, kime karşi neye kurnaz olcagini bilen tilki, yine mehdi askeri olan tilkidir. yine kurban vakti geldi ve Allah "venhar"  yani Kurban kes diyor yani azraillik veriyor, yani sanada banada aslanlik veriyor, alabilirsen, sende aslan olursun, kurban kesecek kadar zengin isen, bir de kendin kesebiliyorsan, senin bir cibilliyatinda aslan demek olur, amma kime karşi alsan, hangi emre itaat eden aslan, şeytana itaat eden aslan degil, Allaha ve allah askerlerine itaaat eden aslan ol, ve mehdi zamanin sahibiyse ona itaat eden aslan, yani katil, yani koyun kurban edip kesen birisi koyun katili, inek kesen inek katili lan, o olmuyorsa, başinda dönen pis sinegi kovacak kadarda  mi olamdin ahmak, yani bakin başimiza bela oldu bu ahmak, viz viz dönüyor, sinegini kovalaycak kadar aslan olamayacanmi sen ey mehdi askeri, sinek ölürende katil, sinek katili bir aslan, yani başina musallat olan ahmagi kovacak kadar güclü bir aslan belki ancak, o kadar bir aslan olursun, sinegini kovacak kadar,  sinek katili zalim bir aslan, onada aslan denirmi, evet denir, onada aslan denir.

adamin biri yollara düşdü, zulume karşi yürüyoruz dedi, amma biz diyor, cok kibariz, kimseyi incitmeyiz diyor, lan ah mak karşindaki dangaloz ise, senin yumuşak ve kibar olmandan  anlarmi, köyden ayinin birini getir, en lüks lokantaya sok, o sofra adabini ne bilsin, sirayi ne bilsin, corbanin sirasinii ne bilsin, ön menüyü ne bilsin, ne gelirse önüne yer gecer,  yani cok kibar  da olma, sana zulum edene sen hala habil gibi ben cok kibar beyefendiyin dersen, senin öcünü Allah alsin diye hakkini hukukunu  Allah a birakan habil olursun, habilin öcü haala alincak duruyor, cünkü kiyamet kopupda hesap görülmedi, yillardir bekliyor o öc, cok kibar adam ya habil, sende cok kibar isen, senin vatanini da elinde alip satarlar, sonra sen artik kiyametten sonra haşrda davani Allah asöylersin  " amma ben cok kibardim efendim" dersin o zaman, la n dangil, isa dedi göze göz, dişe diş, ah mak koskoca peygamberdnen dahami iyi biliyon sen bu insanlari, ah mak cok kibarmiş sadece yörümüşmüş, al senin karşindaki sana karşi hicde kibar degil, seni de hapse tiksinda gör kibarligin sonunu ah mak adam.

Bir zamanlar Ankarada devlet planlamda bir tandigim vardi, araci olsunda bir işim vardi, ona yardimci olsunda, işim olsun diye gitdim, rüşvet oarakda, burda o zamanlar schling vardi para birmi 500 küsür schlinge aldigim BOSS markali orjinal parfümü kendime diye almişdim, boş gitmeyen diye hediye götürdüm, vardim dah önce görüşmüşdüm vardim adam dairesinde yokmuş, birde salaklik edip, onun odasinda ikinci memur varmiş, odasina vardim ,o mmur benim tandigim için o yok dedi, ordaki ikinci adama verdim, bunu ona veriverdedim. ahmalikmi evet insanin salak ve ahmak oldugu vakitlerde oluyor, ne o işim oldu, nede o adaain haberi var belki o parfümden, parfümü el aldi banada ceremesi  ve cürmü kaldi, bende birde rüşvet vermiş yükümlüsü oldumm hak katinda, olurmu olur, dinde rüşvet varmidir yokmudur, şu örnege bak, yani evinde köpegin varsa, köpegede rüşvet olarak yal ekmek veriyorsun ki, evi beklesin, yada koyuncuysan koyunlari beklesin, köpege verdigin rüşvet degilde ne? yine maymunu egitcez diye maymuna rüşvet veriyorlarki, onlara akilli maymunluk etsin diye, yani onlar oluyorda, dinde rüşvetin olmadingi nasil anlarsin, rüşvet yasak, evet amma, her yasagin bir irregular hali illa vardir, yani yasagin delindigi yer de vardir. burda adamlar işcilerine  yilbaşi parasi verirleer yilbaşinda alacagi ekstra alişverişlerini alabilsin,i hediyelerini alsin diye, niye yani  hakkettigi ayligi bu ne, daha iyi calişsin  diye rüşvet degilde ne, yok o hediye yada hakkettigi diyeceklerdir, halbuki hakki calişdigi aylik degilmi, amma işde  işcisinede destek cikmakdir bu, yani köpege daha iyi yal vermek, et vermek sucuk vermek gibi yani, adam polis olmuş, ayligi yeterli gelse, rüşvete tenezzül edermi? etmez, ancak bir ahbabi tanidigi gelirse, hatiri gönül işi yapar, yani hamiline yazili kart verenler gibi, yani ne demek, "o sayin falanca, bu gönderdigim adam, yakin dostumdur, işini lütfen kolaylikla gör, olurmu" dwnwk yani. hani Abdülbaki bilmem nakşiler, sofiler diyorya, sirattan şeyh gecircek diyor ya, yani  sen mesala kanunlari bilmiyorsun, avukat tutuyorsun, ve avukat kanunlari bildigi icinn senin davanda seni savunup,  seni hakli cikarmaya calişan adam, ona para vemek yine ne demek, avukatlik tamamen rüşvet meslegi,  yasal rüşvet veriyorsunki, seni hakli cikarsin, sucluyanda bile, seni sucsuz cikarsin, yani haní kurnazlik demişdikya, yani tilkiligin bir nevisi, kurnazlik yani, avukat ne, kurnaz adam, hangi delikden girilcegi bilen adam demek, yani yasalarin incigini cincigi nedir, nereden ne olur, adam idama giderken idam sehpasindan indirebilen, kunraz adam, tilki lan tilki işde, kurnaz tilki,  nere delik, nere kovuk bilen adam demek yani.

yani velhasil her hayvan bir cibilliyat, ve o cbilliyati taşiyanlarda, sen ben o, ve Allah "venhar" diyorsa, sende kurban kes diyorsa, bu farz degilse vacip ise, o zaman illa kesecen diye birşey yok, gücün yetiyorsa kes, yani sende istersen, güclüysen, o cesaretdeysen, aslan ol, adami kan tutuyor,  kan görmeye dayanamiyor, bundan nasil aslan  olcak, kibar aslan, ev aslani, et yemeyen aslan.  hep et yersen. hep et yersen. ot yemezsen, demir  sertlik, yani gaddarlik amma, biraz da ot yeren kibarlik, ve eger vücüdun demiri olmasa, hep et olsa, bu sefer kemikler olmazsa sert olan kemikler olmasa, vücüda kadavra derler, ayakda duramazki o vakit, yani yerine göre, sertlikde lazimdir, yerine göre zalimlikde lazimdir, hak olan zalimlige, Allah "venahar" demiş, yani görev olan, vebal olan, Allahin üzerimize vebal arttigi zalimlik kurban kesin  et yiyin, demirinizide alin, sert ve vahşi olun birazda yani. ve vatanini elinden almaya calişiyorlar ise, sen haala kibarlikdan bahsedersen, osmanlinin son vakitinde kibar paşalardan olursann ingiliz mandasina girelim dersin,
işde cok kibarsin, şimdi kim gidipde savaşcak be ammaaaaaan, ingiliz oluverelim gitsin der isen , annanina ingiliz ...amma onuda düşündünmü paşa, osmanli paşasi, bak sen kabul ettin ve son paşa olarak ingiltereye sürüldün ve senin anani ingilizler .... sen istedin cünkü, ammaaaaan kim savaşcak dedinya, bak anani anani anladinmi  gerin zekali ayni şimdi suriyelilerin yaptgi gibi, kendi vatanlarini savunmayip, kacan ahmklar. yeri gelince zalimde oluncagini, kibar olunmayacagini yine anlayan mehdi askeridir, anlamayan ah mak ardimizdan gelmesin.
ardimizdan gelenler zayif bir tarafimizi görünce, yoldan cayiyorlar, lan ahmak, peygambere 40 günmü iki aymi vahiy gelmiyince, kafirler sevindide, ya müminler ne düşündü demek yokmu ,ona inananlara ne oldu acaba, Allah falan yokmuş, olsa idi cevap gelirdi, o da biz gibiymiş, diye düşünen hicmi olmadi, onlarda insan, sen ben o gibi, ayni duygular onlardada var, degilmi?  öyle olunca,  yine ayşe olayinda, hani ömer daga yaslan deyip bilmem nerdekini görürken, onun büyügü peygamber, arkada kalan ayşe ye ne oldu bilemedimi? bielmedi tabiki, götünde gözümü var, oda insan degilmi yani, ne oldu, hadi ayşe ananin babanin evine git, ben allahdan cevap bekliyon demedimi, gördüyse Allah gördü demedimi, hani buna yine kafirler münafiklar sevindi belki, ona bir oyun oynadilar, başina püsküllü bela acdilar, onu sinamak için. farki varmiydi, ama oda insanmiş, at gibi ardini falan görmüyormuş degilmi, bunu anlayan bizimde sizler gibi oldugumuzu anlar, mehdi olsan peygamberden dahami üstün olcak, ne olcak, sende insansin, bende. ancak işde muhammed ne yapti, gördüyse bunu allah gördü, bakalim llah bize ne vahiy verecek diye bekledi, ayşe olayinda. ve Allah onu rahatlatdi kafirlerin oyununa getirmedi ve

kafirler ve münafiklar bir oyun ve tuzak düzdü, amma Allahda onlara tuzak düzdü, muhammed  eger vahyi beklemeseydi, kendi vechine haraket etseydi, o zaman esas kafirler gülcekdi ona, ya müminler, müminlerin imani sarsilmadimi bu olayda, "o herşeyi bilir , Allah ve Rasulü dah iyi bilir " dedikleri muhammed bilemedi, ve Allah a danişdi, ya vahiy gelmeyince, hadi bunda vahiy geldi, ya gelmeyince ne oldu, yine musa tura gitdi, gelesiye hepsi Allahi kitabi unutdu, Allahi kitabi bu kadar az zamanda kim unutur, ancak sarhoş olan  olanlar ancak. manna denen altin suyu  icmiş olsalar gerek,  yani yari sarhoş, yani akli başinda olan,  hemen unuturmu, yani hepsi manna sarhoşu olmuşlardi demekki, bilgisayarda altin chip setinde kullaniliyor, yani iyi iletken madde oldgu için. öyle olunca insan bedenindede altin beyinde kullanilan made , eger beyine fazla altin alinirsa, bu sefer ne olur, yine zarar degilmi, bilgisayarin chipinde öyle bir külce altina ihtiyac yokkine, sadece iletken tellerin  altin olmasi kafi, degilmi bilgisayarin bütün kablolarini altindan yapmak marifetmi yani, ve beyindede cüzi miktarda altin kifayet ederken, sen onu altina bogarsan, o zman fazla gaz verince benzine bogulan araba gibi, bayiri tirmanamazsin, önce dökdügün benzini icecek yiyecek o araba, sonra bir daha dökecen ona benzin, eger şaril şaril benzin döksen bile, onun yiyecek gücü yoksa, ancak benzin israfi olur sadece degilmi, beyinde böyledir yani, onun öyle fazla altina filan ihtiyaci yok, öyle altin suyu icmeye falan ihtiyaci yok, o ancak israrfdir, allah altini yiyceklerin icinde cüzi miktarda bedenimize zaten sokmakdtadir, sen ona manna suyu ile o kadar cok altin verirsen elbet beyin denen computerinde bozulcak, ve sarhoş gibi olcaksin, ve Allah yerine, tabiki yanliş olan, buzagiyada taparsin afedesin şeytanada taparsin.
yani öyle olunca öyle mehdilik : cinleri görmek melekleri görmek, bilmem şeytanlari görmek demek falan degi,l peygamberlikde, o degil, bak diyoruz, muhammed arkada kalan ayşeye ne oldu görmedi, ancak Allah ilham edince bildi, ne oldgunu, ömerin o hali bilmeside ayni ancak allah ilham edince melekleri ile ilham edince bilir yoksa ardindan bicaklyan münafigi görmedi işde.

Hz. Ömer'in halifelik yıllarıydı. Takvimler hicretin yirmi üçüncü yılını göstermekteydi. Halife her Cuma olduğu gibi, o Cuma da Medine'de Mescid-i Nebevi minberinde hutbedeydi. Orada konuşurken, bir ara sözleri arasında şöyle dedi:

"Yâ sâriyetu el-cebele, el-cebele !"

Mescittekiler soran gözlerle birbirlerine baktılar. Sâriye, İran'da devam eden fetihlerde görevli bir komutandı. Hz. Ömer Sâriye b. Zenim'i, Dâr-ı İbkird ve Fesa bölgesine komutan olarak tayin etmişti. Bu iki yer İran topraklarındaki iki bölgenin adıydı. Şimdi o, Medine'den Sâriye'ye sesleniyor ve ona hemen dağa çekilmesini söylüyordu. Oysa Sâriye ile arasında çok büyük bir uzaklık vardı. Hz. Ömer hutbede niye böyle demişti? Bu farkında olmadan ağzından kaçan bir söz müydü, yoksa Sâriye'nin durumunu görüp ona bir ikaz da mı bulunmuştu?

Aradan birkaç hafta geçince Medine'ye bir elçi geldi. Elçiyi, komutanı Sâriye Medine'ye göndermişti ve elçinin yanında bir fetihname bulunmaktaydı. Elçi o Cuma günü savaşta olanları anlatınca durum açıklığa kavuştu: Hz. Ömer'in minberden emir verdiği gün, Sâriye'nin askerleri Sasani Devleti güçleriyle çarpışıyordu. Cuma vaktinde savaş sırasında Sâriye, Hz. Ömer'in şu sözlerini ve emrini duymuştu

"Ya Sâriyetu, el-cebele, el-cebele!"

Duydukları üzerine şaşırmıştı ama yine de, emredileni yerine getirmek için askerin sırtını yakındaki dağa vermiş ve sonunda zaferi kazanmıştı.


Yani öyle mehdilikdende, ucuvermek kacivermek gibi mucize keramete beklemeyin, ve evet vardir kerametleri , sizin bilmediginiz bazi şeyleri bilir, cünkü ona bildirirler, sizin yapamadiginiz bazi şeyleride belki yapar, amma bunlari siz daha henüz bilmediginiz için böyledir, yani Allah yasalar koymuş kainata, bir yasasinin üstünde, başka bir yasasi vardir, ben en sertin  egilmen bükülmen (secde etme) diyen demri celigi de delen bir maddeyi yarattiysa, daha ne yani, ben kabadayiyin, asarin keserin mi diyorsun, yarin senide bir asan kesen illa cikacakdir, unutma demiri de en sertide delebilen bir madde var, hatta demiri, kendisine, yani demiri demir deler,  demir demiri deler gecer, sen gibi zalimi gaddar adami bir başka gaddara öldürtür gecer, asar gecer. yani  bu ah magi başinizdan atacak akillilar kalmadiysa, gaz veripde başinizdan kovacak delinizdemi kalmadi , yok amma akilli delilerde kalmamiş demekki yani, dükkan boş kardeşim, dükkan boş, adam kalmamiş dünyada velsahil kelam, cünkü  bir hadisde diyorki Muhammed :

Ebu Hureyre’nin rivayetine göre ise, resulullah şöyle buyurdu:

“Kâbe'yi bacakları sıska, cılız bir habeşli yıkacaktır.”

( Buhari; Tefsiru sureti’l-Maide, 97)

Yani bakin bunlar suriyelileri aldilar, ve dün vatanlarini koyup kacip vatana ihanet edenbu Suriyeliler, bu gün müslümanlara ihanet ediyor, ve gavurun köpegi olmuşlar, ve ispanyada Türk kahvesi camisi bombaliyorlar, hani müslümandinya, yani kimin köpegi olmuş, yani para bokuna katil, dedikya başta aslan amma, kimin aslani olmuş, artik şeytan uşaginin aslani, aslan amma, aslan degil gavurun köpegi olmuş, ve müslüman bombaliyor yine IŞID ne? yani gavurun köpegi olmuş aslanlar, müslüman öldüren aslan, yani vatan hainleri, şimdide müslümanlara hainlik ediyor, yani öyle olunca yarin bir habeşliyede kabeyi yikdirtir bu kafirler, yani yine bizden biri, ekmek davasina katillik eden ahmak, yani yine ayni dava,  aslan amma ekmeginin katili olmuş bir aslan, davasi ekmek davasi, amma işde aslanlikdan nasip almamiş aslan, hikmeti cözememiş aslan, yani gavurun kafirin köpegi olmuş aslan .
ve uhud haribinde Muhammedi öldü görenler var, ölmedgi ne malum, müminler temelli zor duruma düşmemek için, belkide onun yerine, esas ona benzeyeni koydular, ve kafirlere karşi ayakda durdular siyaset yaptilar, yoksa bütün ümitler yikilcak, ve muhammed  de insan, demirden degilki, kurşun atsan gecer, bicak dürtsen onada gecer degilmi,  ya öldüyse diye hic düşüneniniz oldumu, olmadi. daha henüz olmadi ya öldüyse o vakit, yani kardeşim kimse baki degil, ancak Allah baki
zekeriya peygamber şehid olduysa, isa carmihda öldürüldüyse, o zaman muhammedin ölme ihtimali de var, bunuda unutma, aklinin bir yerine koy, oldumu ey mümin, oldumu ey müslüman, yani öyle süpermen hikayeleri yalan dolandan ibaret. 

Kuranda sondan bir önceki sure Felak suresinde buyruluyorki :

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ  مِن شَرِّ مَا خَلَقَ  وَمِن شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Kul eûzu bi rabbil felak. Min şerri mâ halak. Ve min şerri gâsikın izâ vekab

Meali :

Esteuzubillah
Karanlik ve zulumat olanca gücüyle bastirdiginda,Yarattığı mahlûkların şerrinden, Karanlığı yarıp ışıtan sabahın Rabbine Sığınırım de. (Nurfelaka Sığınırım de, yani merküre, sabah yildizina, yani mehdiye siginirim de) .

Sadakallahul Aziym FELAK Suresi 1.2.3. ayet
Yani sondan hemen önce, işde karanlik ve zulumuet, insanligin üstünü, kapladi kaplayacak hale geldi, ve sondan bir sure önce, kac ayet kaldi kiyamete, bundan sonraki ayet büyücüler cikacak ortaya, sonra hasedciler cikacak, birbirini cekemeyipye birbirini yiyenler ortaya cikacak, sonra  da Nas suresi, son sure, bu sefer orda diyor Rabbe siginin, yani ananiza babaniza siginin o vakit,
ve biz Raşidi zikir evradimizda anamiza babamiza dedemize boşuna fatiha ismarlamiyoruz herhalde degilmi, sebebiu ve hikmeti neymiş, Esteuzubillah " قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاس " " Kul eûzu bi rabbin nâs " De ki: “Ben insanların Rabbine sığınırım.” insanin Rabbi yani egiteni ögreteni terbiyet edeni rabbi yada mürebbisi kimdir "Anasi Babasi" sona varinca kime sioginmasi lazimmiş anasina babasina, sonra insanlarin sahibine siginin, "مَلِكِ النَّاسِ " yani insan kalmayi becerene siginin, sonra  ise,  " إِلَهِ النَّاسِ " İlâhin nâs , yani İnsanların İlâhı’na yani insanlardan olan ilaha yani halifeyi ruyu zemine ,son Allah diyen kalbe siginin, yani insaligin ilahina, yani son Allah diyen.

Deccal ve kafirler onuda delip gecince, karanlik ve zulumet  şeytanlar ortada gezer olcak, hannes şeytanlari, yani onu bunu fitleyenler. onu bunun üstüne süren, bunu onun üstüne süren düşmanlar, eeee bu da oldu zaten, şimdi işde, bakin suriyelileri aldilar, bizim müslmani alip, gavur edip, bizim üstümeze sürüyorlar, daha ne, bu da oldu, yani haftaya cumaya kiyamet koparsa şaşmayin, kabenin yikilmasi mi kaldi, artik bekleyelim bakalim, onuda habeşliyi sürüp yapacakmiş bu kafir, yani Allahu alem Obama bir sudanli aslan deniyor, amma o belkide habeşli bir aslan ise ve bacaklari ince adam  ve Amerikanin son durumu ortada, illuminati ile, tramp taraftalarinin karşi karşiya gelişide ortada, ve eger illuminat tarafi obamyi sürerse, oda gidip kabeyide yikarsa, olmaz olmaz degilmi, yani bunlarda olabilir, hesap dahilinde inklusiv yani, ondan sonrasi için ne diyor kuran, bu kafirler ve hocalari şeytan aleyhillane hannes şeytanlari,  artik kalplere hükmedecek, beyinden yönetiyordu insanlari bu decal köpegi, artik insanlarin kalplerine sudurlarina söz gecirmeye başlayacak, ve son  "Allah" diyenin Kalbide "Allah" demez, yahut diyemez olunca, ölünce, artik Allah diyen kalpde kalmayacak, ve sonra artik bu işe yarmaz dünya yaratilma hikmetine ve gayesine hizmet etmeyince, yeniden yogrulmak üzre kara deligin icini boylayacak , ve ve küvviret edilip toz duman edilcek

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

يَوْمَ نَطْوِي السَّمَاء كَطَيِّ السِّجِلِّ لِلْكُتُبِ كَمَا بَدَأْنَا أَوَّلَ خَلْقٍ نُّعِيدُهُ وَعْدًا عَلَيْنَا إِنَّا كُنَّا فَاعِلِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Yevme natvis semâe ke tayyis sicilli lil kutub(kutubi), kemâ bede’nâ evvele halkın nuîduhu, va’den aleynâ, innâ kunnâ fâılîn

Meali :

Esteuzubillah

O gün, kitapların yazılı sayfalarını dürer gibi semayı düreceğiz. Onu ilk defa halketmeye başladığımız gibi (eski durumuna) iade edeceğiz (geri döndüreceğiz). Bizim üzerimizde bir vaaddir. Muhakkak ki (bunu) yapacak olan, Biziz.

Sadakallahul Aziym ENBİYA Suresi 104. ayet

ve o gün rab diyecek : "Eynel Asuune"

Ey Asi gelenler nerdesiniz gelion bakan, bu günün rabbi kim bakin bakalim,  vahdidul kahhar olan Allah.(hepnizi gömen kiyamaeti koparip toz dumana ceviren)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

فَادْعُوا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ  رَفِيعُ الدَّرَجَاتِ ذُو الْعَرْشِ يُلْقِي الرُّوحَ مِنْ أَمْرِهِ عَلَى مَن يَشَاء مِنْ عِبَادِهِ لِيُنذِرَ يَوْمَ التَّلَاقِ  يَوْمَ هُم بَارِزُونَ لَا يَخْفَى عَلَى اللَّهِ مِنْهُمْ شَيْءٌ لِّمَنِ الْمُلْكُ الْيَوْمَ لِلَّهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ  لْيَوْمَ تُجْزَى كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ لَا ظُلْمَ الْيَوْمَ إِنَّ اللَّهَ سَرِيعُ الْحِسَابِ


Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Fed’ûllâhe muhlisîne lehud dîne ve lev kerihel kâfirûn.Rafîud deracâti zûl arş(arşi), yulkır rûha min emrihî alâ men yeşâu min ıbâdihî li yunzira yevmet telâk.Yevme hum bârizûn(bârizûne) lâ yahfâ alâllâhi min hum şey’un, li menil mulkul yevme, lillâhil vâhidil kahhâr.El yevme tuczâ kullu nefsin bimâ kesebet, lâ zulmel yevme, innallâhe serîul hisâb.


Meali :

Esteuzubillah

O hâlde, kâfirlerin hoşuna gitmese de, siz dini Allah’a has kılarak O’na ibadet edin. ihlas ve sadaket ile Allah’a davet edin.(O Allah ki) dereceleri yükselten, Arş'ın sahibi, buluşma günüyle (isa ile Mehdinin bir araya gelmsi günleri) uyarması için kullarından dilediğinin yanina(Mehdinin yanina yandaş, yardimci olmak üzre), emrinden olan Ruh'u (isa yi) indirir. Onların bariz olduğu (ortaya çıktığı belli olduklari tanindiklari ) gün onlardan (hiç)bir şey Allah’a gizli kalmaz. O gün mülk kimindir? Tek ve Kahhar olan Allah’ındır. O gün herkese kazandığının karşılığı verilir.  O gün asla zulüm yoktur. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.

Sadakallahul Aziym MU'MİN Suresi 14.15.16.17. aye

Rabbim, Mehdiye, yani  bize kuvvet versinde, o gün gelip catmadan önce, Allaha ve yoluna davet etmeye devam etsin ki , yani vaazlarimiza devam edebilellim ki, insaNLIK BELKI YOK OLUP GITMEKDEN KURTULUR BIR ÜMiT YANi, her ne kadar insanlar  onu yalanlasada kerih ve kötü görselerde. Rabbim ona ve ehline (Mehdi ve Sevenlerine) görevine sadakat ile devam etme gücü ver!



--oOo---


أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ


''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve

etûbu ileyk.

--OoO--


Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems,  20 Ağustos 2016  Pazar

Original Kar © glan

Herşey Aslına Rucu Eder "ve ileyhi türceuun"

(Kar©glanin 30 Temmuz 2017 Vaazi)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ فَسُبْحَانَ الَّذِي بِيَدِهِ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun fe yekûn. Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn.

Meali :

Bir şey yaratmak istediği zaman onun yaptığı ol demekten ibarettir, hemen oluverir. Her şeyin hükümranlığı elinde olan Allah’ın şanı yücedir! Siz yalnız O’na döndürüleceksiniz(ondan geldik, onun parcasiyiz, ve yine onadir geri dönüşümüz, herşey aslina rucu eder kurali yani).

Sadakallahul Aziym YASİN Suresi 82 ve 83. ayet

---oOo---

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Kuvvetli mümin, zayıf ve güçsüz müminden daha iyi, daha üstün ve Allah’a daha sevimlidir.”

( Hadis-i Şerif , Müslim, Kader, 34; İbn Mace, Zühd, 4168 )

"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"

Yolculugumuza başliyoruz :


İncil—Tevrat—Zebur Kitaplarinda gecen Yaratılış bahsinin 3.ayeti veya bölümünde şöyle gecmekde :

RAB Tanrı’nın yarattığı yabanıl hayvanların en kurnazı yılandı. Yılan kadına, “Tanrı gerçekten, ‘Bahçedeki ağaçların hiçbirinin meyvesini yemeyin’ dedi mi?” diye sordu.
2 Kadın, “Bahçedeki ağaçların meyvelerinden yiyebiliriz” diye yanıtladı, 3 “Ama Tanrı, ‘Bahçenin ortasındaki ağacın meyvesini yemeyin, ona dokunmayın; yoksa ölürsünüz’ dedi.”
4 Yılan, “Kesinlikle ölmezsiniz” dedi, 5 “Çünkü Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız.”
6 Kadın ağacın güzel, meyvesinin yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü. Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına verdi, o da yedi. 7 İkisinin de gözleri açıldı. Çıplak olduklarını anladılar. Bu yüzden incir yaprakları dikip kendilerine önlük yaptılar.
8 Derken, günün serinliğinde bahçede yürüyen RAB Tanrı’nın sesini duydular. O’ndan kaçıp ağaçların arasına gizlendiler. 9 RAB Tanrı Adem’e, “Neredesin?” diye seslendi.
10 Adem, “Bahçede sesini duyunca korktum. Çünkü çıplaktım, bu yüzden gizlendim” dedi.
11 RAB Tanrı, “Çıplak olduğunu sana kim söyledi?” diye sordu, “Sana meyvesini yeme dediğim ağaçtan mı yedin?”
12 Adem, “Yanıma koyduğun kadın ağacın meyvesini bana verdi, ben de yedim” diye yanıtladı.
13 RAB Tanrı kadına, “Nedir bu yaptığın?” diye sordu.
Kadın, “Yılan beni aldattı, o yüzden yedim” diye karşılık verdi.
14 Bunun üzerine RAB Tanrı yılana,
“Bu yaptığından ötürü
Bütün evcil ve yabanıl hayvanların
En lanetlisi sen olacaksın” dedi,
“Karnının üzerinde sürünecek,
Yaşamın boyunca toprak yiyeceksin.
15 Seninle kadını, onun soyuyla senin soyunu
Birbirinize düşman edeceğim.
Onun soyu senin başını ezecek,
Sen onun topuğuna saldıracaksın.”
16 RAB Tanrı kadına,
“Çocuk doğururken sana
Çok acı çektireceğim” dedi,
“Ağrı çekerek doğum yapacaksın.
Kocana istek duyacaksın,
Seni o yönetecek.”
17 RAB Tanrı Adem’e,
“Karının sözünü dinlediğin ve sana,
Meyvesini yeme dediğim ağaçtan yediğin için
Toprak senin yüzünden lanetlendi” dedi,
“Yaşam boyu emek vermeden yiyecek bulamayacaksın.
18 Toprak sana diken ve çalı verecek,
Yaban otu yiyeceksin.
19 Toprağa dönünceye dek
Ekmeğini alın teri dökerek kazanacaksın.
Çünkü topraksın, topraktan yaratıldın
Ve yine toprağa döneceksin.”
20 Adem karısına Havva adını verdi. Çünkü o bütün insanların annesiydi.
21 RAB Tanrı Adem’le karısı için deriden giysiler yaptı, onları giydirdi. 22 Sonra, “Adem iyiyle kötüyü bilmekle bizlerden biri gibi oldu” dedi, “Artık yaşam ağacına uzanıp meyve almasına, yiyip ölümsüz olmasına izin verilmemeli.” 23 Böylece RAB Tanrı, yaratılmış olduğu toprağı işlemek üzere Adem’i Aden bahçesinden çıkardı. 24 Onu kovdu. Yaşam ağacının yolunu denetlemek için de Aden bahçesinin doğusuna Keruvlar ve her yana dönen alevli bir kılıç yerleştirdi.

-----------------------------------

isavilerin cenaze törenlerinde söylenen cümlenin almancasının bir kısmı veya tamamı şöyledir: "erde zu erde, asche zu asche, staub zu staub" türkçesi ise : "toprak toprağa, küller küllere, tozlar tozlara karışsın" demektir.


bizde ise "yasin" yani insan suresinde son iki ayet olarak gelen cümlede ise :

"İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun fe yekûn. Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn."

yani yaratiliş ve geri dönüşüm ünitesi yani, peki beden toprakdan geldi ve topraga dönecek, amma ruh rabden geldi, oda rabbimize geri dönecek olan

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِي فَقَعُواْ لَهُ سَاجِدِينَ


Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Fe izâ sevveytuhu ve nefahtu fîhi min rûhî fe kaû lehu sâcidîn.

Meali :

Esteuzubillah

Artık onu dizayn edip, içine ruhumdan üflediğim zaman, hemen ona secde ederek yere kapanın! (yani ey meleküt toprak taş agac yaprak meyva sebeze madenler ,.. eşyalar ona itaat edin artik dedi, ve bütün meleküt ona itat etti, amm demir haric, demir dünyada yok idi, demiride rab sonradan dünya indirip yine onun emrine verdi.)

Sadakallahul Aziym HİCR Suresi 29. ayet

o yüzden işde herşey ona rucu edicidr buyuror rabbimiz yani "ve ileyhi turceûn."

ve biz zikirimize bu ayetide aldik ki 10 defa

"İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun fe yekûn."

1 defada

"Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn."

yani Allah bu ayetleri insanin eline vermiş yani elindeki kuvvetin tecellisidir bu ayet, nitekim kuranda yine bunu tefsir eden ayet ise

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَمَا أَصَابَكُم مِّن مُّصِيبَةٍ فَبِمَا كَسَبَتْ أَيْدِيكُمْ وَيَعْفُو عَن كَثِيرٍ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve mâ esâbekum min musîbetin fe bi mâ kesebet eydîkum ve ya’fû an kesîrin.

Meali :

Esteuzubillah

Başınıza her ne musibet gelirse gelsin, kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder.

Sadakallahul Aziym ŞURA Suresi 30. ayet


o yüzden insan eliyle koluyla ayaklari ile hareket edip ve iş ve güc tutabilen bir varlik, öyle olunca, onun amelleri ya elleri ile yaptiklari, ya akli ile düşündükleri, veya dili ile söyledikleridir, veya ayaklari ve gücü ile taşidiklaridir, öylede olunca bu ayetin manasini yine başka bir ayet ile tefsir edersek

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve en leyse lil insâni illâ mâ seâ.

Meali :

Esteuzubillah

Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka hiçbir şey yoktur.

Sadakallahul Aziym NECM Suresi 39. ayet

ve bizler hergün namazlarmizin oturuşlarinda, yani Tahiyatinda okudugumuz, Ettehiyyatü Duası, yani oturuş duasinda derizki :

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

اَلتَّحِيَّاتُ ِللهِ، وَالصَّلَوَاتُ وَالطَّيِّـبَاتُ، اَلسَّلاَمُ عَلَيْكَ أَيُّهَا النَّبِيُّ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ، السَّلاَمُ عَلَيْنَا وَعَلَىعِبَادِ اللهِ الصَّالِحِينَ. أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ، وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ

Okunuşu

Ettehıyyâtü lillâhi vessalevâtü vettayyibât Esselâmü aleyke eyyühen-Nebiyyü ve rahmetullâhi ve berekâtüh, Esselâmü aleynâ ve alâ ibâdillâhis-Sâlihîn Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve Resûlüh

Anlamı
Dil ile, beden ve mal ile yapılan bütün ibadetler Allah'a dır Ey Peygamber! Allah'ın selamı, rahmet ve bereketleri senin üzerine olsun Selam bizim üzerimize ve Allah'ın bütün iyi kulları üzerine olsun Şahitlik ederim ki, Allah'tan başka ilah yoktur Yine şahitlik ederim ki, Muhammed, O'nun kulu ve Peygamberidir.

Peygamberimiz miracda rabbimizin huzuruna vardiginda, onun huzurunda oturup, ona selam verirken, böyle selam vermiş, ve insan eger Rabbimizin halifesi ise, yeryüzünde Allah in Temsilcisi ise, o zaman onun yapip ettiklerinin tümü taattir, kime yine Allah a, yani peki Allahin zaten temsilciside kendisi ise, o zaman yapip ettigi ibadetler, yani hatta bütün fiiller, eli ile, kolu ile, dili ile, bedeni ile, ve mali varligi ile yapip ettikleri, sadece Allah icindir, bunun böyle oldugunu ilk idrak eden kim? Hz Muhammed, ve bunu oraya varinca, mirac edince, ona gösterildi, ve oda idrak edip anladi, ve o yüzden dediki "Ettehıyyât......" Ettehıyyât demek insanin yapip ettigi bütün fiillere denilir, bunlar hem fiili hem ameli, yani elleri kollari ile yaptiklari olsun, veya dili ile kaalen söyeldikleri zikrettikleri olsun, yine mali ve gücü ile sarfettikleri olsun, hepsi Allah icindir, yani tahiyattir yani yeryüzündeki halife de kendisi olunca, bütün yapip ettikleri kendisi icindir zaten yani. ve o yani rab veya onun halifesi, birşey yapmak isteyince vücudunu yöneten komutan, mesala bardagi alcak, eline emreder bardagi al diye, ve ondan sonra el uzanirda bardagi aliverir. ve yine mesala yüzümü yika deyince, el su ile yüzünü yikayiverir, yani yine yürümek isteyince ayaga komutan emreder ve yürü, saga dogru yürü, sola dogru yürü, gözüne önüne bak der, önüne bakar, ardima bak der, ardina bakar, yani ol der oluverir, sen extradan koluna bardagi al diye sesli söylüyonmu? hayir icinden bir emir ele gidiyor, bardagi hemwn al diye, kim verdi bu emri peki, ve o hic itiraz etmeden bardagi alir degilmi, eger önünde bir engel yoksa, elinde bir sakatlik yoksa degilmi yani? ve öyle olunca, tahiyatin allah için oldugunu idrak etme yeri, rabbi görme yeri, yani mirac budur, yamni nmazda sedeye vamrk onu temsil eder ve muhammed miracda uzun uzun kalmadi diyrlarki döndügünde dah yatagi sogumamisdi yani o kdar kisa zmanda o kdar görev tmam edilip talim ettrilidi ve yani secde mahallinde öyle elli saat hatim edilmez, üc "sübhane rabbiyel ala" dencek kadar kalinir, sonra geri dönülür yani, bin küsürü senedir namaz kilan müslaman, daha namazi allah için kiliyon, orucu allah için tutuyon der, halbuki allah diyorki bunlar

"Başınıza her ne musibet gelirse gelsin, kendi yaptıklarınız yüzündendir." ayetinde anlatilan yaptiklarin senin için, sen ise halifesin, yeryüzünün halifesi, yani yine o halife vasfini, allamişlar pullamişlar, ve yeryüzünün tamamini yönetcek bir kişi diye, bir kişinin üstüne ve sirtina yamamişlar, ve osmanli işde, saltanat ve taht kavgasi ile halifelik davasi ile boguşmuş yillarca, amma halifeligin onlarin anladigi gibi dünya tahtini saltanatini ele gecirmek olmadigni, bir Allahin kulu anlamamiş. Zaten sen yeryüzünü imar eden, calişan cabalayan, allahin yerüyüzündeki temsilcilerinden birisisin, bunu idrak edecekdin halbuiki, o angutlar ne anlamiş, dünyayi bir elden yönetmek diye anlamiş, yani gazi goz anlayan ahmaklar yine ve öyle olunca, Allahin halifesi demek ise

Allahin yap dediklerini yapan, yapma dediklerinide yapmayan kimseye verilen addir, yoksa Allahin yapma dedigini yapan halife olurmu? yani mesela başbakan yerine birini tayin etcek, ve o bir yere gidince, o yerine tayin ettigi adam, başbakanin bütün kurallarini cigneyecek, ve onun yapilmasi yasak denen bütün işleri serbest birakip, hem kendi yapacak, hemde milelte emredip yaptircak, ve o başbakan bunu görünce, dönünce, bunu görevden azletmezmi hic yani. ve Allah, kuran ile, incil ile, tevrat ile, yapilmasini emrettiklerini, iyi olan şeyleri bildirmiş, kimin için iyi, halife için, halife kim, Allahin yeryüzünde temsilicisi olan insanlar icinn yani insanlik için iyi olan işlern yani öyle oluncan yasaklar ise, yine insanin kendisi için, yasak olunca elzem olan fiiler, yani yapinca degilde, yapmayinca dogru olan fiiller yasaklar haramlar, yani öyle olunca

insanoglu daha dinin Allah için degil, kendisi için elzem olan fiiller, zikirler ve düşünceler oldugunu anlamakdan aciz, bu ne hacli seferi, bu ne ilahi kelimatullah için cihad diye, oraya buraya savaş acan ahmaklar ordusu olmuş, lan adam öldürmek yasak iken, savaş ve cihad ilan edip, adam öldürmegi yasal hale getiren ahmaga ee ben ne diyen allah aşkina. söyleyin, yani öldürmek senin dininden olmayinca helal ise, sende onun dininden degilsin, onun dininde de seni öldürmek helal o zaman yani, israil zulm ediyor, lan senin dangilligin yüzündenn sen cihad farz dedin, ve onlari öldürmeyi helal gördün, senin diininde onlari öldürmek helal, onlar ahmakmi ki anlamasin, onun dininde de seni öldürmek ona helal o zaman, yani işde cahililgin varacağı sonuc, şeytanin istegi olan, katliamlar ve kan dökmeler nereye kdaar vardi yani, lan ahmak bak dinle veya oku! Allah kuranda diyorkli

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

مِنْ أَجْلِ ذَلِكَ كَتَبْنَا عَلَى بَنِي إِسْرَائِيلَ أَنَّهُ مَن قَتَلَ نَفْسًا بِغَيْرِ نَفْسٍ أَوْ فَسَادٍ فِي الأَرْضِ فَكَأَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَمِيعًا وَمَنْ أَحْيَاهَا فَكَأَنَّمَا أَحْيَا النَّاسَ جَمِيعًا وَلَقَدْ جَاء تْهُمْ رُسُلُنَا بِالبَيِّنَاتِ ثُمَّ إِنَّ كَثِيرًا مِّنْهُم بَعْدَ ذَلِكَ فِي الأَرْضِ لَمُسْرِفُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Min ecli zâlik(zâlike), ketebnâ alâ benî isrâîle ennehu men katele nefsen bi gayri nefsin ev fesâdin fîl ardı fe ke ennemâ katelen nâse cemîa(cemîan) ve men ahyâhâ fe ke ennemâ ahyen nâse cemîa(cemîan) ve lekad câethum rusulunâ bil beyyinâti summe inne kesîran minhum ba’de zâlike fîl ardı le musrifûn.

Meali :

Esteuzubillah

İşte bundan dolayı (Tevrat’ta) İsrailoğullarına şöyle yazdık; Kim bir kişiyi, bir kişi karşılığında olmaksızın veya yeryüzünde bir fesata karşılık olmaksızın öldürürse, muhakkak ki o bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de (bir kişinin hayatını kurtarmak suretiyle) yaşatırsa bütün insanları yaşatmış gibi olur. Ve andolsun ki resûllerimiz onlara apaçık deliller ile geldi. Sonra da, şüphesiz onlardan birçoğu, bundan sonra gerçekten yeryüzünde aşırı giden müsrifler oldular.

Sadakallahul Aziym MÂİDE Suresi 32. ayet
yani adam öldürmek musavilerede isavilerede müslümanlarada yasak iken, sen savaş cikarip orda burda binlerce adam öldürmeyi helal ve ilahi kelimetullah için cihad dedin, onlarda dedi kutsal savaş hacli seferi dediler, sende öldürürken allah için öldürdün, onlarda allah için deyip öldürdüler, burda ölenemi yanalim, öldürenin, allah için diye öldürüşünemi, hangisi yanliş, öldürmek allah için olunca helalse, o da allah için öldürüyor, kim suclu burda madem, onunkide din, onunda peyagamberi var, ulul azim peygamber musa veya isa degilmi, seninkinin dogru oldugu ne malum, onunkinin dogru oldugu ne malum diyecegiz amma demiyoz, cünkü hepsi Allahdan ise, hepsi dogru, amma yorumlayan yanliş yorumlamiş, işde gazi goz anlamiş yine.

bakin yine kurani oynamiş kafirler, ahmak müslüman, daha bunu ayirt edemiyor, yani bu ayetin sonundaki müsrifün un bu ayetin manasi ile alakasi uzakdan yakindan varmi? müsriflikle adam öldürme fesat cikarmanin ne alakasi var yani, dün bizde okuduk buna bakdik böyle yazinca acab böylemidir diye mana verdik, amma bugün biraz daha aydinladi o ayet daha başka gözle ve akil ve idrak ile baktik başka anladik, orda gececek olan ayet ise" müfsidun" olmali degilmi, ama yerini oynamişlar, ve yillardir sizde bizde müslümanlar bunu müsrifun oklurlar, lan dangil biraz düşün hatta ömer osman toplarken böyle topladiysa bile, mana tutmuyor anlasana ahmak, burda adam öldürüp katliam yapanlar, yani ifsad edici, yani bozguncu ve fesad cikaran kimseler demekdir ve son ayette müfsidun oldular demesi lazim degilmi, bunu işde yilardir kuran bozulmadi, orjinal hikayesi ile yanliş yanliş okudular, yani israf ile adam öldürmenin alakasi ne burda, onlar yeryüzünde fesad cikaranlar oldu diyor bu ayette halbuki, osman yazdiysa bíle bunu, ömer yazdiysa bile yanliş toplamiş, yani burda müfsidun olacak, onu yazan yada rivayet eden yanliş yazmiş demekdir bu. ve yine işde orda burda katliam cikaranlar ne mehdi, ne halife olabilir, ahmaklarin başi, ve büyük ahmak olurlar ancak onlar.

------------------

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Allah Teala buyuruyor ki: Âdemoğlu dehre (zamana) söverek bana eziyet verir. Halbuki ben dehrim (zaman benin). Her şey benim elimdedir. Geceyi, gündüzü ben idare ederim.”

( Hadis-i Şerif ,Buharî, Tefsir 45)

Hocanin birisi bu hadisi inkar ediyor ve diyor hic zaman allah olurmu diyor, ve birde ekliyor zaman sonsuz diyorlar, hic zaman sonsuz olurmu, zaman yaratanmi? yaratilanmi? zaman hepmi vardi, sonradanmi yaratildi diyor, zamaninda bir başi ve sonu var demek istiyor.

Allahin güzel ismlerinden dört taneside şunlardir
El Evvelü Allah, El Ahiru Allah, Ez Zahiru Allah, el Batinu Allah"
Ve biz Raşidi tarikati zikirimizde bunuda 10 defa zikrederiz yani

El evvel zamanin başi demek ve El evvel Allah ise, Evvel bu bir zaman zarfidir, yine el ahir zamanin sonudur, evet zamanin bir başi ve sonu var imiş demekdir bu, öyle olunca, evvel allah ise, ahir allah ise, evvel ve ahir zaman zarfi ise, o zaman zaman Allahdir yani dehr : zamanin carklari demekdir.
hani "Felegin carki" veya "(:::) felek!" deyimindeki felekler ise yukardaki semadaki gezegen ve yildizlar, o zamanin carklarini oluştururlar, ve işde hersene, yani her dönüşde güneşinin etrafinda dönüşde, dünya yaz konumuna gelince yaz. bahar konumuna gelince yine bahar olur. ve buna kisir döngü denilir, yine insan dogar yaşar ve yaşlanir ve ölür. ve yine kisir döngü sonra tekrar dogar tekrar yaşar tekrar ölür. Felegin cemberi biri, sogukdan ölür, biri aclikdan, biri susuzlukdan, biri katilin elinden, biri cihaddan, biri hacli seferinden ölür, amma yine ölür, sebebler farkli olsada, o cemberin döngüsüne hizmet için ölür, yani dogar ve ölür, onun dişina cikabilene HIZIR deniyor, ve kainat bir bütün ise ve beden kainat ise, kainatta cikiş ve giriş kapilari belli iken, eger yolu bulamayanlar, sivilce olupda, orayi burayi delip cikiyorsa, bunlar kacak askerler, onlara HIZIR denmez, yani cikiş kapilari ve giriş kapilari : agiz yolu burun yolu göz yolu kulak yolu ve deriden gözeneklerden, ter bezeleri yolu ile, ve birde p o po ve birde rahim ve zeker bunlarin dişinda cikiş giriş yok iken kafir deccal ve hocasi şeytan işde mikroplar üreterek insanin icinden kestirme yol olarak herhangi bir yerini delip cikmayi ögrenmiş ve ögretmişler, ve kestirme yol del kac, yakalancagini bilince, del kac teknigi, yani öyle olunca, azmanda yolculuk etmek icinde, hipnoz denen bir teknik kullanmayi ögrenmişler, ve seni uyutup icine girmek gibi, yani sen hipnoz edilmeyi kabul ederek, sana emanet edilen bedeni başkasinin kullanmasina müsade ediyorsun, ve evinin anahtarini tanimadigin başkasina teslim ediyorsun demekdir, hic ne yapacagi belli olmayan birine evinin anahtari verilirmi, neyini calacak, neyini degiştircek biliyormusun? bilmiyorsun, seni hatta öyleki senin benligini, öz benligini bile calip, yerine cakma sen koyabilir, yani ve seni artik icden icden yönetir, yani sen anahatari verdinya, kainatinin anahtarini, o istedigi zaman gelip kapiyi acar, girer ve istedigini yapar, sen müsade ettin cünkü, ve öyle olunca, yine hipnoz ve gecmişe bakma hikayeleri yine hirsiz şeytanlarin işleri yani, ve Allah mesala senin özüne elma saklamiş, berikine armut, berikine bilmem gece gözü, digerine bilmem sonar dalgasi, sen kapiyi acinca, ona müsade edince, sen daha sendeki özü bulmadiysan, senin sonar dalganin yerine, iki tnae helyum dolu balon koyar, ve senin sonarini calar gider bu şeytanlar, sonra o senin sonarin ile denizlerdekini bile duyar, sen ise hava dolu balonla kalakalirsin işde, ve öyleki felekler zamanin carklaridir, ve carkin icinde yüzenler bizim asli bednelerimizdir, yani yildizlarimizdir, yildizimizin gezgenimizin seyrine biz seyri sülük diyoruz, ve mesala bedende sag baş parmagin tirnaginin yeri sabittir, amma sen elini kolunu hareket ettirdikce onlarin yeri degişmesine ragmen, yinede an bedene bagli olarak yeri sabittir, ve oraya gidecek enerjiyi oraya götürmelri için kan ve askerinin, orasinin adresi ve yeri belli olmali degilmi, öyle olunca, kolunu elini haraket ettirmen onun yerini degiştirmesine ragmen, tirnagin yeri ve uzakligi sabittir, öyle olunca güneşimiz ve galaksimiz bir rayda seyir halinde, amma işde ana güneşe bagli bir rayda yüzüyorlar yani, her ne kadar güneşimiz bir başka ana güneş olan galakseye bagli dönsede, dünya ise güneşe bagli döner, halbuki güneş sistemi ise işde o galakside döner durur galaksi ise, bir başka galaksi ile orantili, ve onun bagli oldugu daha büyük bir galaksiye bagli olarak dönerek, böyle böyle, ay yerinde durmayip hareket etsede, yeri sabit degilse bile, tirnagin yeri hem hareket eden elde degişmesine ragmen, yeri ayni yerde, nerde ayni, büyük bedndeki yeri ayni, öyle olunca güneşimizin ana bedendeki yeri ayni, eger büyük beden ankaradan istanbula gitse bile, tirnagin yeri, ana bednende belli ve sabittir, yani büüyüüük bir karmaşa yani, bunun matematigni cözebilcek bir matematikci varmi, astronomcu varmi? yok Allah bunlari hesap edip, bir düzen koyan, herşeye kadir olan gücü yeten rab. öyle olunca bu ahmak geri zekali şeytan ve deccal ve askerleri kapidan girip cikmaya müsadeli olmadiklari için, kapidan girse ciksa gümrükde yakalancaklar, ve hapse atilcaklar, ve onlarda kapidan girip cikmayip, işde o yüzden vücutta delikler acarak, kolayca girip cikmayi yeylemişler, ayni matrix filimde telfonla en yakin cikiş kapisi arayan neo trinity ve marpheus gibi, zaman zaman vücutta sivilce oluşumu bu yüzdendir, ve denilirki, cin cocuklarin kaintta kaybolup yolu bulmadginda vücuttan cikmayinca cin tasallut etmiş denmekde, ve o yüzden eger, vücuduna cin girmiş birin rastlanirsa onun ruhuna belki caocuk belki bunak bir cin ve haritayi kaybetmiş naviisi bozulmuş bir cindir o, o na yasin okunurki yasin demek insan demekdir,

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Her şeyin bir kalbi vardır. Kur'ân'ın kalbi de Yâsin'dir. Kim Yâsin'i okursa, Allah onun okumasına, Kur'ân'ı on kere okumuş gibi sevap yazar."

( Hadis-i Şerif ,Tirmizî, Fedâilu'l-Kur'n, 7; Dârimî, Fedâilu'l-Kur'ân, 21)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem yine Buyurdular

"Yâsin, Kur'ân'ın kalbidir. Allah'ı ve ahiret gününü arzu ederek Yâsin okuyan kimsenin geçmiş günahı affedilir. Onu ölülerinize okuyunuz."

( Hadis-i Şerif , Ebû Davud Cenâiz 20; İbn Mace, Cenâiz 4; İbn Hanbel, Müsned V, 26, 27)

ve öyle olunca kuran kainat ise ve kainat yani gezen yürüyen kuran muhammed ise ve yasin muhamdin kalbi, veya insan kainatin haritiasi proto tipi ise, yasinde onun kalbi ise, o zaman kalp ise bütün yollari kapilari bilen bütün adresleri bilen bir merkez, ve öyle olunca ayni postane gibi bütün adresler onda yazilidir, bütün yollari o bilir, kan yolu sinir yolu heryere erzagini götüren kalp ve askeleri degilmi? öyle olunca harita klapde gizli, kalpde yasin ise yasinde gizli,
yani kainatin proto tipi haritasi veya navigationu yani, öyle olunca, onlarin ruhuna yasin okunurki, yani bir harita gönderilirki, o haritaya baksin, ve navisi ile cikişi bulsun diye, ve bulamayanlar işde, az akli var ise, en soin ihtimal işde gözeneklerden cikmak isterken yaklanirlar, orada sivilce olurlar, kacak asker, ve orda patlama ve cerehat oluşumu yani, hani fedailer vardir ya, kendini patlatir birilerine zarar vermek için, işde bunlarda başkalari daha sonra girip cikabilsin diye kainata delik oluşturanalardir yani, öyle olunca HIZIR ise her yerde her an hazir nazir olabilenler demekdir, halbuki kan askerleri işde, vücudun her yerine aninda gidebilir, ve dolaşabilirler, dogru bir yol var, ve kan ve sinir yolu yemek yolu barsak yolu, yani sirati müstakim, yani dogru yol , bedendeki asli yollarin yani bu yollarin dişdinaki yollari kullananlar müslüman degil, ve kafir veya gavurlardir.

-------------

müminin tarifi kuranda bir neviside şöyledir :

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

والَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْكَ وَمَا أُنزِلَ مِن قَبْلِكَ وَبِالآخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَ أُوْلَئِكَ عَلَى هُدًى مِّن رَّبِّهِمْ وَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Vellezîne yu’minûne bi mâ unzile ileyke ve mâ unzile min kablik(kablike) ve bil âhireti hum yûkınûn. Ulâike alâ huden min rabbihim ve ulâike humul muflihûn.

Meali :

Esteuzubillah

Öyleki Mümin demek: (iman eden demek) : sana ve sana indirilene iman edenler oldugu gibi, senden öncekilere iman edip inanlarda mümindir, imanlidir. ve ahiret yani gelecek zukunft, ancak yakin gelenlerindir yaklaşanlarindir, ve onlara Allah dosdogru bir yol vermişdir, hidayet nasip etmişdir, ve işde onlar kurtuluşa erecek olanlardir.

Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 3. ve 4. ayet

yani öyle olunca sirati müstakim ise, güneşimizin ve gezegenlerinin, ve diger güneşlerin ve yine onlara tabi olan gezegenlerinin takip ettikleri bir yol var, ve hepsi bir yere dogru akip gitmekdeler ve buna kuran şöyle deyiniyor

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَالشَّمْسُ تَجْرِي لِمُسْتَقَرٍّ لَّهَا ذَلِكَ تَقْدِيرُ الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُ مَنَازِلَ حَتَّى عَادَ كَالْعُرْجُونِ الْقَدِيمِ لَا الشَّمْسُ يَنبَغِي لَهَا أَن تُدْرِكَ الْقَمَرَ وَلَا اللَّيْلُ سَابِقُ النَّهَارِ وَكُلٌّ فِي فَلَكٍ يَسْبَحُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Veş şemsu tecrî li mustekarrin lehâ, zâlike takdîrul azîzil alîm. Vel kamera kaddernâhu menâzile hattâ âdekel urcûnil kadîm. Lâş şemsu yenbegî lehâ en tudrikel kamera ve lâl leylu sâbikun nehâr(nehâri), ve kullun fî felekin yesbehûn


Meali :


Esteuzubillah

Güneş de onun için karar kılınan kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu, mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen Allah’ın takdiri (düzenlemesi)dir. Ay için de birtakım menziller (yörüngeler) tayin ettik. ve onuda geri cagirdik ve oda adim adim döne döne geri dönüş yolculugundadir. ve onlar feleklerdir, zamanin carklaridir ve Güneş’in Ay’a yetişmesi ve gecenin gündüzü geçmesi mümkün olamaz. Ve hepsi feleklerinde (yörüngelerinde, kendi carklari icinde) yüzerler (seyrederler).

Sadakallahul Aziym YASİN Suresi 38. 39. ve 40. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَالطُّورِ وَكِتَابٍ مَّسْطُورٍ فِي رَقٍّ مَّنشُورٍ وَالْبَيْتِ الْمَعْمُورِ وَالسَّقْفِ الْمَرْفُوعِ وَالْبَحْرِ الْمَسْجُورِ إِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ لَوَاقِعٌ مَا لَهُ مِن دَافِعٍ يَوْمَ تَمُورُ السَّمَاء مَوْرًا وَتَسِيرُ الْجِبَالُ سَيْرًا فَوَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ الَّذِينَ هُمْ فِي خَوْضٍ يَلْعَبُونَ يَوْمَ يُدَعُّونَ إِلَى نَارِ جَهَنَّمَ دَعًّا هَذِهِ النَّارُ الَّتِي كُنتُم بِهَا تُكَذِّبُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Vet tûri. Ve kitâbin mestûrin. Fî rakkın menşûrin. Vel beytil ma’mûri. Ves sakfil merfûi. Vel bahril mescûri. İnne azâbe rabbike le vâkı’un. Mâ lehu min dâfiin. Yevme temûrus semâu mevran.Ve tesîrul cibâlu seyrâ. Fe veylun yevme izin lil mukezzibîne.Ellezîne hum fî havdın yel’abûn, Yevme yuda’ûne ilâ nâri cehenneme de’â, Hâzihin nârulletî kuntum bihâ tukezzibûn

Meali :

Esteuzubillah
vettur yani tairun ucan kuş demek ve teyyare ucak demek ve tair ise dönerek ucan demek , seyr ise dönerek giden seyyare otobüs akip giden demek tair ise yani aynen ufo gibi topac gibi yani, yine tayyi mekan demek mekanda yolculuk işinlanma ile bir anda başka yerde oluvermek demek, yine tayyi zaman zmanda yolculuk demekdir "vettur" ise aynen türksat uydusu gibi bir peyk veya uydu gibi manasi var.yani hem yerinde duran hem dönen demek gibi yani freenli uydu peyk ve ayetin manasina gelince
Ve o ucan kuşa yani uyduya veya peyke veya astra uydusu gibi bir yayinci uyduya andolsun( yani bir uydu varki onuda hatirlatalim ki ) ve onun (Mehdinin kurandan derledigi kuran satirlari olan zikiri yani kuran satirlarina andolsun onmun duasi kuran satirlarindan oluşmakda ve öyle olunca burda mana) O nun kitabinin satirlarina andolsun , ve onu kabindan yani evinden veya yerinden oturdugu yerden neşredip yayinlayana andolsun. ve o evi imar edene andolsun, yani oevin hizmetinde olan memurlarada andolsun, o evin ihtiyaclarini görenlerede andolsun demekdir bu. durdurulupda yükseltilene andolsun yani oturdugu yerden yükseltilene andolsun yani oturdgu yerden yüksek bir makama yükseltilene andolsun, yani onu bir hatirlayin taniyin anlayin bakalim, kabindan sicrayipda taşan deniz gibi olana andolsun, ve o gün sicaklar yani azab bastirinca , Onu (azabı) defedecek yoktur. o sciklari ondan başka defedebilcek kimse yokdur, O gün gökyüzü sema bütün ihtişami ile onun emrinde döndürülür, mevreddirilir deveran etirrilir, ve hatta onun tesiri ile dağlar bile seyir halinde yürür (hareket eder). O nu Yalanlayanların vay haline o gün. o onlari o gün havuzdaki baliklar gibi oynayiverir, o gün o cehenneme cagiran cehennem tellallari olan şeytanlar nerde o gün, o gün cehennem sicaklari bastiripda, onlara derki : o yalanladiginiz cehennemi tadin baken katlanabilcekmisiniz ,

Sadakallahul Aziym TÛR Suresi 1 den 15. ayete kadar 15 haric


islamda gözlere sürme cekme sünneti (erkeklerede kadinlarada sünnettir)

ve kainatimizdaki güneş ve güneşimizin dahil oldugu galaksinin sarmal şeklini gösteren sürme cekme sistemi, yani sag göze, sagdan, sag kenardan ice dogru, sagdan sola dogru yani, alt göz ic oyuguk konturuna, sonra sagdan sola 4sürme cekdik ve sola dogru gittik, ve bu sefer sol göz alt ic oyuguna, bu sefer, soldan saga dönüş olan üc dönüş yani üc defa sol göz kenarindan ice dogru cekilir, yani resimdeki gibi, kainattaki galaksimizin, sarmalini temsil eder, yine güneş sistemimizin sarmalini temsil eder, yani yine safa ile merve aarasinda, safa dan merveye dört gidiş, ve merveden safaya ise üc dönüş, yani sen safaya gidesiye kadar dünya hareket halinde oldugu için sen her ne kadar ayni cizgi üstünde gitsende, dünya hareket ettigi için o senin gidip dönüşlerinde aslinda ayni yerde degil kainatin icinde dünya ile birlikte hareket ederek Arapca Allah yazdgini gösterir, yani Allah yazinca elif yukardan aşagi bir ikincisi lamin birncisi yukardan aşagi yine sonra aşagidan yukari ve sonra yine orda alfa yapip yine aşagi dogru, sonra ordanda yukari dogru ve en son yukarda alfa yapip dönünce, Allah yazariz ve dört gidiş, üc dönüş, yani bizde Raşit Tunca imazamizda Tunca kisminda, yeni yeni öyle yapmaya başladik, yani göz simetrik yapidir, ve ellerde oldugu gibi, soldan saga, sagdan sola dogru dönüş simetrikdir, yani sag el ile sagdan sola dogru Allah yazarken, sol elde ise soldan saga dogru Allah yazar yani, ve öyle olunca

Öyle olunca Yaani Galaksimiz ve güneş sistemimizde sarmalinda Allah zikri zikredilir hareketi ile Allah yazar tesbih edip zikreder, o halde

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

هُوَ اللَّهُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ لَهُ الْأَسْمَاء الْحُسْنَى يُسَبِّحُ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Huvallâhul hâlikul bâriul musavviru lehul esmâul husnâ, yusebbihu lehu mâ fîs semâvâti vel ard(ardı) ve huvel azîzul hakîm.

Meali :

Esteuzubillah

O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır. Güzel isimler O’nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O’nu tesbih eder Zikreder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Sadakallahul Aziym HAŞR Suresi 24. ayet

ve nurcu amcalardan birisi diyorki iman ve ilahlik inkisam kabul etmez diyorlar, yani inkisam diye bir şey uydurmuşlar, neymiş iman ve ilahlik kisimlandirlmaz demek manasindaymiş, ve saidin dili ve risaleleri bu kadar cok kavram iceriyormuş, yani haşa kuran gibi tefsir etmeye ihtiyac varmiş, bu kadar dangillik olurmu, yani haşa said Allah da risaleleride kuran ve bizler de anlamak için onu tefsir etcekmişiz yani, beyinsiz trottel, yani biz inkişaf kelimesi ortaya atinca, dillerde inkişaf kelimesi döner oldu, onlarda ne yaptilar inkisam ortaya attilar, yani ve yine ilahlik inkisam kabul etmez, yani parcalanamaz mesala Allah, iylerin Allahida, kötülerin Allahi degil, bilmem almanlarin allahi o da türklerin ki o degil diye siniflanamaz diyor ve bunuda şu örnekle acikliyor, ve diyorki ateş ile yakmak birbirinin parcasidir, ve yakmayi ateşden ayiramazsin diyor, yakmak ateşin sifati özelligi veya yakmak ateşden ayrilmaz diyor, halbuki allah biber yaratmiş ve ateş ortada yok, hatta yeşil bir sebze iken, ateş ortada yok, ve amma yakmak var, ve mustafa islamogluda diyorki ateş yakmaz diyor, yakan Allahdir diyor, ateş yaksa idi ,ibrahimi madem yaksaydi diyor, tam ziddi mana veriyor, ve yine halbuki yine Allah radyasyon diye birşey yaratmiş bir dalga ne ateş var ne alev, alev dalgasi hani radyolarda inip cikan işiklar vardir ya, aynen alevin inişi cikişi gibi, ve dalga gizli alev amma alev gizli amma radyasyon dalgasi yakiyoryine eelverdeki mikro dalga ortda ne ateş var ne alerv ve nede yan birşey ama yakip pişiriyor, amma radyo sinyali yine bir dalga alev var amma bu sefer yakmyan alev hani ateş ile yakmak ayrilmazdi, Allah ayirmiş işde, yine oksijen ile hidrojen birleşince su oluyor, rahmet, yani su, ve eger suyun hidrojen orani biraz yükselirse veya oksijen orani yükselirse bütün mide ve barsak sistemin alevsiz yanar kavrulur, yani hic su yakarmi, ayarsiz olursa suda yakar, yani öyle cehennemi ateşden sanma, Allah dilerse, seni cehennem atacaksa seni su ilede yakabilir, onun yakmak için ateşe ihtiyaci yok kine yani yine

Allah sameddir, kendinden başkasina muhtac degildir, onun gücü herşeye yeter, serinletmek için suyada ihtiyaci yok, buzdolabi kükürt gazi ile, senin yiyceklerini dondurur buz gibi serin tutar, yani Allah ölüden diri diriden ölü cikarandir, sudan ateş ateşden, yani yanardag külü olan kükürten te serinlik cikarandir, onun kendinden gayri kime ihtiyaci varki,
yine o nurcu amca diyorki Allahin uluhiyyetine güneşler ben büyügün diye başkaldiramaz diyor , halbuki bazi insanlar varki baksan ciliz solucan gibi bişey amma cüssesine bakma sen onun, adam inanmiyon diyor, kafir, yani hatta birde gidip şeytana tapiyor, hani başkaldiramazdi, şeytan ilk başkaldiranalardan degilmiydiki, zaten ona uyan herkesde ayni ahalak var, yani bazi gezegenler sagdan sola dönerken bazilari soldan saga döner, yani yine simetri, ying yang gece gündüz, iyi kötü imanli kafir, yani yine mehdi allahin dosdogru yolu ve ve onun ziddi olan deccal ise deccal kafiri ise ters yol, ters dönen işde, ona zit iistikmette dönen cark ve felek, yani öyle olunca, deccal ne yapiyor sanirsin, amca bak allaha karşi geliyor isyan ediyor, tanrilik iddia ediyor, allah müsade etmiş, hani şeytan aleyhillaneyede izin vermişdi mühlet vermişdi, hadi git ne yapacaksan yap sen benim salih has kullarima dokunamzsin bile demedimi Allah dedi

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

قَالَ أَرَأَيْتَكَ هَذَا الَّذِي كَرَّمْتَ عَلَيَّ لَئِنْ أَخَّرْتَنِ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ لأَحْتَنِكَنَّ ذُرِّيَّتَهُ إَلاَّ قَلِيلاً قَالَ اذْهَبْ فَمَن تَبِعَكَ مِنْهُمْ فَإِنَّ جَهَنَّمَ جَزَآؤُكُمْ جَزَاء مَّوْفُورًا وَاسْتَفْزِزْ مَنِ اسْتَطَعْتَ مِنْهُمْ بِصَوْتِكَ وَأَجْلِبْ عَلَيْهِم بِخَيْلِكَ وَرَجِلِكَ وَشَارِكْهُمْ فِي الأَمْوَالِ وَالأَوْلادِ وَعِدْهُمْ وَمَا يَعِدُهُمُ الشَّيْطَانُ إِلاَّ غُرُورًا إِنَّ عِبَادِي لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَانٌ وَكَفَى بِرَبِّكَ وَكِيلاً

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Kâle e raeyteke hâzâllezî kerremte aleyye, le in ahharteni ilâ yevmil kıyâmeti le ahtenikenne zurriyyetehû illâ kalîlâ. Kâlezheb fe men tebiake minhum fe inne cehenneme cezâukum cezâen mevfûrâ. Vestefziz menisteta’te minhum bi savtike ve eclib aleyhim bi haylike ve racilike ve şârikhum fîl emvâli vel evlâdi vaıdhum, ve mâ yaiduhumuş şeytânu illâ gurûrâ. İnne ibâdî leyse leke aleyhim sultânun, ve kefâ bi rabbike vekîlâ.

Meali :

Esteuzubillah

(İblis) dedi ki: “Senin görüşüne göre, benim üzerime (benden daha) mükerrem (ikram edilmiş, şerefli) kıldığın kimse bu mu? Eğer beni kıyâmet gününe (kadar) tehir edersen (ertelersen), onun zürriyetinden (neslinden) pek azı hariç, mutlaka bana (kendime) tâbî kılacağım.” (Allahû Tealâ şöyle buyurdu): “Git! Artık onlardan kim sana tâbî olursa, o zaman muhakkak ki sizin cezanız, eksiksiz bir ceza olarak cehennemdir.”“Ve onlardan güç yetirdiklerini, sesinle aldat. Atlıların ve yayalarınla onları bağırarak yönlendir (cehenneme sevket). Evlâtlarında ve mallarında onlara ortak ol. Ve onlara (yalan şeyler) vaadet.” Şeytanın vaadettikleri gurur (aldatma)dan başka bir şey değildir.Muhakkak ki Benim kullarımın üzerinde, senin bir sultanlığın (yaptırım gücün) yoktur. Ve senin Rabbin, Onlara vekil olarak kâfidir (yeter).

Sadakallahul Aziym, İSRA Suresi 62. 63. 64. 65. ayetler

öyle olunca sanki Allah onu gecenin ve kötülügün mümmessili olarak özel secip ve git artik görevini yap diye göndernmiş gibi gelmedimi size de, yani yinyang daki karanlik tarafin mümessili olarak görevli kimse.

yani öyle olunca bir cark saga dönerken diger carkda sola döner, ve biribirini deveran ettirir ve biz zikirlerimizde, aynen o kainatin, yani feleklerin cark sistemi gibi, bazi zikirleri sagdan sola tesbih eder, bazi ziirleride soldan saga tesbih ederizki, yani bu cark dönsün, deveren etsin, yani yukardaki ayette denildigi gibi, oun emrinde kainat sema münevver olur nevreder yani devir eder, deveran ede,r döndürülür diyor rabbimiz, yani öyle olunca, bizim askerimiz işde o halifelerden olacak, ve kainat emrinde dönecek nevredip deveran ettirilcek olanlardan olcak yani

Rabbim Müntesiblerimize bu konuda merhamet etsin inşallah


--oOo---



وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve

etûbu ileyk.

--OoO--


Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 2 Ocak 2016 Cumartesi

Original Kar © glan

Korkma  öyle  Mahzunda olma "Elbet Allah Bizimle Beraber"

(Kar©glanin 22 Temmuz  2017 Vaazi)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

لاَّ تَنصُرُوهُ فَقَدْ نَصَرَهُ اللّهُ إِذْ أَخْرَجَهُ الَّذِينَ كَفَرُواْ ثَانِيَ اثْنَيْنِ إِذْ هُمَا فِي الْغَارِ إِذْ يَقُولُ لِصَاحِبِهِ لاَ تَحْزَنْ إِنَّ اللّهَ مَعَنَا فَأَنزَلَ اللّهُ سَكِينَتَهُ عَلَيْهِ وَأَيَّدَهُ بِجُنُودٍ لَّمْ تَرَوْهَا وَجَعَلَ كَلِمَةَ الَّذِينَ كَفَرُواْ السُّفْلَى وَكَلِمَةُ اللّهِ هِيَ الْعُلْيَا وَاللّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim


İlla tensurûhu fe kad nasarahullâhu iz ahracehullezîne keferû sâniyesneyni iz humâ fîl gâri iz yekûlu li sâhibihî lâ tahzen innallâhe meanâ, fe enzelallâhu sekînetehu aleyhi ve eyyedehu bicunûdin lem terevhâ ve ceale kelimetellezîne keferûs suflâ, ve kelimetullâhi hiyel ulyâ vallâhu azîzun hakîm


Esteuzubillah

Meali :

Eğer siz ona (Peygamber’e) yardım etmezseniz, (biliyorsunuz ki) inkâr edenler onu iki kişiden biri olarak (Mekke’den) çıkardıkları zaman, ona bizzat Allah yardım etmişti. Hani onlar mağarada bulunuyorlardı. Hani o arkadaşına, “Üzülme, çünkü Allah bizimle beraber” diyordu. Allah da onun üzerine güven duygusu ve huzur indirmiş, sizin kendilerini görmediğiniz birtakım ordularla onu desteklemiş, böylece inkâr edenlerin sözünü alçaltmıştı. Allah’ın sözü ise en yücedir. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Sadakallahul Aziym TEVBE Suresi 40. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

مُوتُواْ بِغَيْظِكُمْ إِنَّ اللّهَ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

mûtû bi gayzikum.

Meali :

Esteuzubillah

Kininiz (sizi kahredip) öldürcekdir zaten.


Sadakallahul Aziym ÂLİ İMRÂN Suresi 119. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَاِذَا تَوَلَّى سَعَى فِى اْلاَرْضِ لِيُفْسِدَ فِيهَا وَيُهْلِكَ الْحَرْثَ وَالنَّسْلَ وَاللهُ لاَ يُحِبُّ الْفَسَادَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve izâ tevellâ seâ fîl ardı li yufside fîhâ ve yuhlikel harse ven nesl(nesle), vallâhu lâ yuhıbbul fesâd

Meali :

Esteuzubillah

“Bu gibileri, işbaşına geçti mi, yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ekonomik ve sosyal düzeni ((:::) ver illimunatlar Gibi) ve nesli (insan nesli olsun bitki nesli olsun hayvan nesli olsun aynidir yani GDO ve Gen teknigini kulallanlar gibi) bozmaya çalışırlar. Ama Allah bozgunculuğu sevmez.”

Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 205. ayet

---oOo---

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

Her kim (Bismillâhillezi lâ yedurru ma’asmihi şey’ün fil erdı ve lâ fissemâi ve hüves-semi’ul alim) duasını  sabah üç kere okuyana, akşama kadar, akşam okuyana da, sabaha kadar hiç bela gelmez.”

( Hadis-i Şerif ,İbni Mace )

"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"

Yolculugumuza başliyoruz :

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَلأُضِلَّنَّهُمْ وَلأُمَنِّيَنَّهُمْ وَلآمُرَنَّهُمْ فَلَيُبَتِّكُنَّ آذَانَ الأَنْعَامِ وَلآمُرَنَّهُمْ فَلَيُغَيِّرُنَّ خَلْقَ اللّهِ وَمَن يَتَّخِذِ الشَّيْطَانَ وَلِيًّا مِّن دُونِ اللّهِ فَقَدْ خَسِرَ خُسْرَانًا مُّبِينًا

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve le udillennehum ve le umenniyennehum ve le âmurannehum fe le yubettikunne âzânel en’âmi, ve le âmurannehum fe le yugayyirunne halkallâh(halkallâhi. Ve men yettehıziş şeytâne veliyyen min dûnillâhi fe kad hasira husrânen mubîn

Meali :

Esteuzubillah

şeytan bazi kullari delalette birakip onlarin  emniyet kilitini kaldirip onlara müadahle edecegini  ve ( hayvanlardan veya bitkilerden olan) nimetlerin düzen odalarini  bozmalarini emrdecegini (yani izan odasi düzen odasi veya düzen ve izan evleri demek yani DNA si demek hani atasina isyan edene izansiz deriz ya iste hayvnlarin bitkilerin izanini  bozdular) ve allahin yarattigi huluk bozuldu, ve dedilerki bizde huluk ettk artik, ve o yüzden hani senden baska yaratan yokdu, onlara emretcen ve uyduruklari yaratcaklar manasindadir bu ve evet DNA yi bozup uyduruk uyduruk yaratiklar türetmye başladilar.

Nitekim şeytanin daha önce Allah herşeyi sudan yaratinca,  suyun üstüne otak kurup yillarca suyu nasil bozarim fikri üzerinde calişdigini ve bataklik suyundan kendini degiştirip bozarak sivrisinegi ve mikrobunu türettigini anlatmişdik, ve işde yine şeytan toprakdada kendi demirinin küfünden olan tetenoz mikrobuna dönüşdü ve
ve insanoglunun iyileride veya kötülerde Allahdan aldiklari ilham ile domuzun icinde buna karşi bir madde oldgunu keşfettiler, yani domuzun yaratilma hikmeti, gecen hafta dedikya isa nin son yemeginden bundan yiyin amma eve götürmeyin dedigi hinzir etinden yiyip de hinzirlar ordusu olan isavilerden bahsettik ve isa 2000 senedir yaşiyorsa ölmez gitmez minzir denirya yani, onun ümmeti işde, ölmez gitmez alman mali denirya yine made in Germany yani eskimeyen alman mali ve yine alman domuzu gibi denirya, hinzir yani, işde domuzun geninde ne vardir, dah dogrusu, domuz cöp yer, yerde ne bulsa yer, pislik şeyler, temiz şeyler, ne bulursa yer, hatta kendi dişkisini bile yermiş, yani öyle olunca, mikroplarin zarar veremedigi bir canli, ölmez gitmez made in...

yani öyle olunca

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

بِسْمِ اللَّهِ الَّذِى لاَ يَضُرّ ُ معَ اِسْمِهِ شَيْءٌ فِي اْلاَرْدِ وَلاَ فِي السَّمَاءِ وَ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمْ

Bismillahillezi Duasının Türkçe Okunuşu
“Bismillâhillezi lâ yedurru ma’asmihi şey’ün fil erdi ve lâ fissemâi ve hüvessemi’ul alim.”

Anlamı

Öyle bir Allah varki  O Allah’ın yüce ismine sığınana yerde ve gökte hiç bir şey zarar veremez! O, her şeyi işitir ve her şeyi bilir.


peki burda ne deniyor "la yedurru" yani zarar veren hicbir zararli, yerde veya gökte olsun, ona zarar veremez, yani hastalik da yine dzur demekdir,

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَأَيُّوبَ إِذْ نَادَى رَبَّهُ أَنِّي مَسَّنِيَ الضُّرُّ وَأَنتَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve eyyûbe iz nâdâ rabbehû ennî messeniyed durru ve ente erhamur râhimîn.

Meali :

Esteuzubillah

Ve Hz. Eyüp, Rabbine (şöyle) nida etmişti: “Muhakkak ki, bana bir zarar isabet etti (hastalık geldi mikroplar zarar verenler dokundu). Ve Sen, rahmet edenlerin en çok rahmet edenisin.”

Sadakallahul Aziym ENBİYÂ Suresi 83. ayet


yani hastalik ise mikroplarin yaptigi bir durumdur, ve diyorki Allah, öyle bir Allah varki, o Allaha mikroplar zarar veremez diyor, yani öyle olunca isa havarilerine ne yedirdi, hinzir ne yediler hinzir eti, ve hinzir nedir, mikroplarin zarar veremedigi, ve isa ve  babasi bu hikmeti bildigi için, ve yerde ve gökte hicbir mikrobun zarar veremedigi birde halife var dünyada mehdi ve isa 2000 küsür senedir diri ve hay hicbir mikrop onlari yikamadi demedkir bu, işde tetenoz mikrobunun aşisini icad edende, işde domuzda olan maddeden icad etti, icad etti degilde, yani ne  işe yaradigini ilham yoluya bildi,ve öyle olunca, yani domuzun yaratilma hikmeti ise işde

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

لاَ يَضُرّ ُ معَ اِسْمِهِ شَيْءٌ فِي اْلاَرْدِ وَلاَ فِي السَّمَاءِ 

hikmeti için yani yerde ve gökte hicbir mikrop ona zarar veremez, ve Allah işde bu hikmeti ve halifelegini de isavilere verdi
ve gavurlar insan bedeninde,  isa yi yeniden canlandiran isa siniri diye bir sinir buldular,  ve gizli isimini  " Rotes Kreuz" koydular, ve  Rotes Kreuz ondan sonra kuruldu,  ve yeniden canlandirma görevini, işde Rotes Kreuz yani, Kızılhaç görevileri yapmakdadir bugünümüzde, yani  o siniri bilen gizli örgüt ve nasil yeniden canlandirildigini bilen kimseler.

---------------

Gavslik Makamina cikmiş bir kimse, yani vahdeti vücud makamina cikmiş olan kimse, gercekdende o makamdaysa, o zaman vahdeti vücut o ise, bütün kainat onun bedenindedir, öyle olunca hasta olsa, kendi kendini iyi etmesi lazimdir, cünkü kainat onun bedeninde ise, o zaman dişardan gelecek doktorda onun bedneninde mevcut, onun verecegi şifada zaten, onun bedeninde mevcut, o halda doktora ne hacet, hakime  ne hacet, bilmem alime  ne hacet degilmi, yani kainat zaten o, herşey sende ise madem, niye dokdtur ararsin ah mak o zaman kendi kendini, kendin tedavi et, nitekim ateşe atilirken hz ibrahim, cebrail geldi, birşey istiyonmu diye sordu, sen dedi cik aradan cebrail ,Allah beni görmüyormu ki ne haldeyin ben, ben bu halde daha ne isteyen, madem o Allah görsün bilsin, caresine baksin dedi, sen girme araya dedi, ve öyle olunca aracisiz ilac halilullah makami, yani arada araci kullanmayan, direk Allahdan, yani işde sen madem gavsim falan filen diye ötüyon, bizim şeyhimiz gavs diye öten ah maklar sizede sözüm, o zaman kendi derdine, kendi derman olsun, yani aracisiz imdat, yani sen vahdetsen, herşey sende zaten, madem gavs oldugunu iddia ediyon, o zaman haydi kendi yarani kendin sarda bakalim ahmak, yani işde hastalikda sende mevcut ilacda, eger sen gavs isen, madem haydi derdinin ilacini bul o zaman kendi vucudunda, kendine care ol, varmi öyle beş köfte üc kuruş, yedirmezler sana filan öyle gavsiligi halilurrahmanligi.
Yani işde zikirimizde biz ne cekeriz dedik, en son 21. sinif sofiler halilurrahmanliik kazanmak için ne okurlar dedik, bir yere gelirlerki zikire ek yapmak lazimdir yani

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

إِيَّاكَ نَعْبُدُ وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn.

Meali :

Esteuzubillah

Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız.

Sadakallahul Aziym FÂTİHA Suresi 5. ayet

Yani 21 defa okunur, sonra fatihanin kalan kismi tamamlanir, yani cebrail sende cik aradan, biz yalniz Allah a kulluk eder,  ve Allah dan meded ve yardım bekleriz demekdir bu . yani artik vahdete dogru yelken actik ve halilurrahman gemisine bincez demedkir bu. yani kendi doktorun kendin oluvermek, kendi terzin kendin oluvermek, yine kendi ahcin kendin oluvermek, kendi evini kendin yapmak, kendi kahveni kendin yapmak ,......yani mehdi özelligi bütün mesleklerden biraz biraz cakmak, yani her pohdan cakmak veya anlamak velhasil kelam.

yine "istiaze duamizin" ve "rabenefrig" ve "vedfea" dualarimizin tefsirine gelince
ne diyoruz o duada mesela birincisi nedir o

"vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil kafiriyn,"


"(Ey Rabbimiz!) Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et."

deriz burdaki  kötü kimlikli kimseler kimdir,  Kafirler,  nerden belli kötü oldugu,  cünkü Allah kuranda diyorki


Esteuzubillah

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

فَاِنَّ اللهَ لاَ يُحِبُّ الْكَافِرِينَ

“Allah kâfirleri sevmez.”

ALİ İMRAN-32. ayet

"vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil münafikiyn"

yine mesela nederiz istiaze duamizda, yine münafiklara karşi rabbimizden meded ve yardım dileriz, nitekim kuranda münafiklar hakkinda

وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ آمِنُواْ كَمَا آمَنَ النَّاسُ قَالُواْ أَنُؤْمِنُ كَمَا آمَنَ السُّفَهَاء أَلا إِنَّهُمْ هُمُ السُّفَهَاء وَلَكِن لاَّ يَعْلَمُونَ  وَإِذَا لَقُواْ الَّذِينَ آمَنُواْ قَالُواْ آمَنَّا وَإِذَا خَلَوْاْ إِلَى شَيَاطِينِهِمْ قَالُواْ إِنَّا مَعَكْمْ إِنَّمَا نَحْنُ مُسْتَهْزِؤُونَ اللّهُ يَسْتَهْزِئُ بِهِمْ وَيَمُدُّهُمْ فِي طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ  وْلَئِكَ الَّذِينَ اشْتَرُوُاْ الضَّلاَلَةَ بِالْهُدَى فَمَا رَبِحَت تِّجَارَتُهُمْ وَمَا كَانُواْ مُهْتَدِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve izâ kîle lehum âminû kemâ âmenen nâsu kâlû e nu’minu kemâ âmenes sufehâu, e lâ innehum humus sufehâu ve lâkin lâ ya’lemûn
Ve izâ lekûllezîne âmenû kâlû âmennâ, ve izâ halev ilâ şeyâtînihim, kâlû innâ meakum, innemâ nahnu mustehziûn.Allâhu yestehziu bihim ve yemudduhum fî tugyânihim ya’mehûn.
Ulâikellezîneşterevûd dalâlete bil hudâ, fe mâ rabihat ticâretuhum ve mâ kânû muhtedîn

Onlara, “İnsanların inandıkları gibi siz de inanın” denildiğinde ise, “Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?” derler. İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler.
İman edenlerle karşılaştıkları zaman, “İnandık” derler. Fakat şeytanlarıyla (münafık dostlarıyla) yalnız kaldıkları zaman, “Şüphesiz, biz sizinle beraberiz. Biz ancak onlarla alay ediyoruz” derler. Allah da onlarla istihza (alay) eder ve onlara mühlet verir. Onlar, kendi azgınlıkları (isyanları) içinde bocalarlar.İşte onlar, o kimselerdir ki, hidayet ile dalâleti satın aldılar. Fakat onların ticareti, onlara hiç kâr sağlamadı ve hidayete ermiş değillerdi.


ve gösteriyorki bu ayet, Allah münafiklari yani ikiyüzlü kimseleri sevmiyor, ve onlar Allahin mümin kullari ile alay etsede, Allahda onlarla alay edip, onlari delalette birakir ve hidayete dogru yola erdirmez diyor , yani öyle olunca duamizin bu kismida yine kuran ayetleri ile sabittir, ve böyle kötü mikroplardan korunmak lazimdir, ve Allahdan yardım istemek lazimdir ve biz yardım ister onlardan uzak olmak istedigimizi bildiririz rabbimize.


yine mesela derizki istiazede yine

"vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil müsrifiyn,"

Allahim müsriflre karşi yani israf ehline karşi bize yardım et diye dua ederiz ve bu gibi kimseleri bizden uzak et diye yardım dileriz bu yanlişmidir, kuran dişi bir istekmidir? hayir yine karun ayeti ile sabitir, neden cünkü kuranda kapi gibi ayet var


Allah Teâlâ, Müsrifleri Sevmez

Esteuzubillah

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

يَابَنِى اَدَمَ خُذُوا زِينَتَكُمْ عِنْدَ كُلِّ مَسْجِدٍ وَكُلُوا وَاشْرَبُوا وَلاَ تُسْرِفُوا اِنَّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُسْرِفِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Yâ benî âdeme huzû zînetekum inde kulli mescidin ve kulû veşrebû ve lâ tusrifû, innehu lâ yuhıbbul musrifîn.

Meali :

Esteuzubillah

“Ey Âdemoğulları! Allah Teâlâ’ya kulluk olsun diye, yapıp ettiğiniz her işte, kendinize çeki düzen verin, yiyip için, fakat saçıp savurmayın; çünkü Allah savurganları sevmez.”


A'RÂF Suresi 31. ayet


Ve böyle böyle duamazin her birinin delilleri vardir, kuranda bu kimlikdeki kimseler aynen mikroplar gibidir, onlardan uzak durmak, ve onlarin zararindan emin olmak için, allahdan yardım dilemek gerekir, ve duamiz yine onun icindir, ve kurandan delilleri sabittir.

Bu dualarmiza delil olcak ayetlerden oluşan bir konu hazirladik, ve onu buraya eklersek konu cok uzun olacagi için, size konunun linkini veriyorum

Ayetlerde Geçen Allah u Tealanın Sevmediği insanlar Kimlerdir?


ve artik 21 Hazirani geride birakdik ve gün döndü ve artik günlerin kisalmasi ve mevsimin dönmesi için 5. sinif sofilerimiz artik  günde iki defa zikredenler, birde ikindinden sonra uzun zikiri ve sabahleyin kisa zikiri etcekler, ve ayrica Allah zikirimizde artik taaa 21 Araliga kadar 66 defa cekilcek, yani gündüz kisalcak geceler karanlik ve zulumet yavaş cogalcak ve karanlik burclu kimselere hak taninmaya başlancak, önden buyurun efendim denilcek yani yavaş yavaş, ve  artik yarinden itibaren sabah namazini bazen bazen son vaktine birakilcak ki ve gece gündüzü itekleyip kakdircak, ve yerine karanlik gececek, yine ikindi ise ilk vaktinde kilinmaya calişilcakki artik geceya yer vermek gibi, yani ve sabahlar gec aydinlik olcak, akşamalar erken karanlik olcak, ve yine yarinden itibaren ara ara akşam namazindan sonra evvabin namazi kilincakki günler erken kararsin yani..

ve biz merkür burclu ve tarikatin şeyhi olarak, zikiri ilk ceken  oldugumuz için, biz sizden fersahlar öndeyiz öyle olunca, biz mevsimlerden wintere yani kişa yol aliyoruz,  ve siyah tesbihe gecdik, ve biz gibi başak burclu kimselerde siyah tesbihe gecsinler, cünkü gezegenlerin seyrinde, ic kulvar diş kulvar meselesi vardir yani


Merkür burclu kimse icden döndügü için, döndügü mesafe kisadir, ve hemen döner, ve fakat dişdaki pluton burclu kimse ise,  bir turunu 83 senede atiyor, 4mevsiomi o 83 sende tamam ediyor biz ise dünyali olrak 365 günde, yani ona yaz 83 senede bir defa geliyor, yine bahar 83 senede bir defa, yine sonbahar ayni yani.... ve fakat biz merkür burclular da 33 defa  yaz 33 defa kiş ve 33 defa bahar ve 33 defa sonbahar 33 defa kiş oldugunda, dünya daha güneşin etrafinda bir defa tur atmiş, ve  adem burclu havva burclu kimselerde mevsim tek tur atmiş olur, yani o yüzden biz icden döndügümüz için, bizde mevsim şimdi merkür kiş burcu makamina vardi, yani öyle olunca, siyah tesbih zamani, sizinki hangi burcda iseniz önce astronomi okuyun burcunuz, yaz konumundami, yoksa baharmi, kişmi, mesala brezilyada kiş iken, sizin bazilarinizda daha bahar bile gelmemişken, bizde yaz idi, ve öylede olunca, yani işde size ayaklariniz veya ve poponuz eger yazda isek, yanma olunca, yani güneşe yaklaştiginizi, ve cok yanma olursa artik dönmeniz ,ve tesbih degişmeniz gerektigini bildirir, yani uzak olunca kiciniz üşümeye başlayinca, anlayinki ve fazla donarsa, artik tekrar bahara dönmeniz lazim, ve ya ayaklarinizdan belli olur, yada kafanizdan, yada poponuzdan, yani sirtindan da bazen belli olanlar olabilir. sadece tarikimize mensub kimselerde gözükcek hassas ayarlar icindir bunlar. yani yine kabede dönerken ic kulvar diş kulvar meselesi yani icden dönen ilerdedir biraz, dişdan dönen daha onun yanina yerine varamaz hemen, geriden varir yine en dişdan dönen, en gec hacerül esvedi selamlama yerine varir degilmi

o yüzden siz hangi burcdan iseniz mevsim tesbihini degiştirme işlemini hassas teraziniz olan vücudunuzdaki hassas alametlere bakip, ve birde astronomi ve astrolji okuyup ona göre hareket etceksiniz velhasil kelam. yoksa kicin yanarken, sen hala yaz tesbhi ile cekersen, senin gezegen güneşe fazla yaklaşir, ve böyle senin oldugun yerdede mevsim kurak gecer, ayari iyi yapin, öyle salak salak degil yani, ögrenin artik kainati kumanda etmesini , Allah öyle buyuruyor, artik kainati size musahhar kildik, yönetin artik onu diyor.

Gecenki vaazlarimizda golden halimeden bahsettik ve bakara suresine ismini veren mantafon inekden bahsetik, ve kuranda diyorki, neredeyse keseceklerdi, ve bunu israile indi ve söylendi saniliyor, halbuki hindular inek kesmeyenler degilmi, o zaman bu ayet hindulara inmiş olmazmi, yani işde inek kesmeyip o inege tapanlar, neden işde golden halime soyu kesilmeden üremiş olsun diye.

-----------------
Ali Semerkandi hazretleri diyorki
"Ne sen kimseden incin, Ne kimse senden incinsin"
dedikya gecen "Allahümmahşuruna fi zümretissalihiyn" dedin, ve Allah seni Bir müminin evindeki caydanligi yapti, yada onun yastigi yorgani yapti dedik, yani öyle olunca yastik olan mümin, öyle bir mümin olmaliki, pamuk gibi, yani ne kimseden incincek, ne kimse ondan incincek, yani öyle olunca, pamuk yastik gibi, yani müminin yastigi olmak, o kadar kolay iş degil yani,  yukardaki sözü başarabilcek er gibi adam varmi  veya er gibi kadin varmi, yani öyle olunca, işde müminlerle haşret dedin, ve bizim zikirimizde " ve elhigni bissalihiyn" bizi salihlerin arasina kat demek o kadar zor, yani salihlerin arasina katdi, belki sen bir müminin caminin önündeki cicegi oldu, cebindeki kalemi oldun degilmi,  amma işde eger bir müminin yastigi olmaya aday isen, senin yapacagin en gökcek ahlaki ali semerkandi söylemiş işde "Ne sen kimseden incin, Ne kimse senden incinsin" bunu başarabilirsen, yeni versiyonun belki mehdinin evindeki yastigi oldun, yorgani oldun demekdir.
evet pamuk gibi yumuşk müslümandan bahsedilirde, taşfirin erkekden bahsedilmezmi, peki hani kazak erkek arar bazi kadinlar, vursun sövsün dövsün amma benim erkegim olsun gibi, yani sert adam, sertlik işde cinsellikle alakali, nefsin sert ise, nefsinin ucu olan zekerinde sert, demir gibi demek, yumuşadin derviş yunus gibi oldun, gerdekden döncek kadar olursun, pamuk gibi oldu,  kadinin birisi demiş "dişin keserken yiyecen, yakişiyorken giyecen, tikin kalkarkende ....." demiş yani öyle olunca, sertlik işde nefsin sert olmasi demek işde oranin sertligini temsil eder, amma insan rahmanligi tatdiysa, belki birde rahimligi ögrencek, dedik öyle olunca kaziklarin başi şeytan dedi  "egilmeyecegini secde etmeyecegini bükülmeyecegini, yani mümin oldun pamuk gibi oldun, peki şeytana uydun sertlleşmeye başladin demekdir, seni gidi findikkiran yilani deliginden cikaran, yani şeytan uymadan o iş olmuyor işde, sertlleşmek demek demirleşemek demek bakirlaşmak demek, yani işde günah bu yüzden, amma hani bir yumrukda adam öldüren musa var ya, sert erkek, yani israil köpekleri sert erkegi oynuyorlarya hani şimdi, mescdi aksada sorun yapiyorlarya, yani öyle olunca babaniz musa sert erkek, musayi firavun önüne katmiş, arkasina bakmadan kaciyor erkekligin 10 da dokuzu kacmakdir diye kacmay başlamiş, buna inanmadinmi? kafirler muhammedi kovalamişlar, o cessur muhammed mekkeden medineye kacmiş, yani o zaman eger  sen ben kazak yada kazik erkegin dersen, böyle bir firavun takarlar peşine, ayaklarin kicina dege dege kacarsin, işde egilmiyon diyen, demir cibilliyatli şeytani sülaymanin ve davudun eline verir Allah, döve döve adam edip eger büker, senmisin egilmeyen, senmisin rahimlige iman etmiyen, gel baken rahim Allah nedir bir ögren, boyun egmesini aşagida olmasini, topak gibi olmayi da ögren, hep gökten baba gibi yildirimlar yagdirma, birazda toprak olda, verim ver diye, seni anne yaparlar, rahim yaparlar, ve muhammed o kivama gelince Allah dedi

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

لَقَدْ جَاءكُمْ رَسُولٌ مِّنْ أَنفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُم بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Lekad câekum resûlun min enfusikum azîz(azîzun), aleyhi mâ anittum harîsun aleykum bil mu’minîne raûfun rahîm.

Meali :

Esteuzubillah

Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.

Sadakallahul Aziym TEVBE-128. ayet

Diye meal vermişler bu ayete, yani diyorki rabbimiz, artik rahimligi kazandin, hemde cok yüce bir rahimligi kazandin, kimdir o fatmaligi kazandin, artik sen ve senin yeni versiyonun cok yüce bir rahim olan, anne olan, annemiz olan fatmaligi kazandin artik, "raufürrahimsin" yani bizim zikirimizdeki yine "rahmenirrahim" ve "raufürrahim" hikmetide budur yani.

Rabbim seyri sülükünüzde, yüce rabbimizin bildigimiz 99 güzel esmasi  olan, bütün elbiselerini bir defa giyip cikarmayi nasip etsin  askerime.




--oOo---


أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ


''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '


وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve

etûbu ileyk.

--OoO--


Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 22 Temmuz  2017 Cumartesi

Original Kar © glan



Ey Mehdi Askeri! Zikirden Kesilenlerden olmayin. Şeytanın, Allah’ı anmayı unutturdukları gibi olmayın

(Kar©glanin 15 Temmuz 2017 Vaazi)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

فَسُبْحَانَ الَّذِي بِيَدِهِ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn.

Meali :

İşte O, Sübhan’dır. Herşeyin melekûtu (mülkü ve hükümdarlığı) O’nun elindedir. Ve herşey, O’ ndan cikip, geri O’na dönücüdür.

Sadakallahul Aziym YASİN Suresi 83. ayet


---oOo---

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

İyi arkadaş, güzel koku satan gibidir. Sana koku sürmese de, yanında bulunduğun müddetçe güzel kokusundan faydalanırsın.

Kötü arkadaş, demirci körüğü gibidir. Üflenildiği zaman ateş kıvılcımları seni yakmazsa, kokusu seni rahatsız eder.

( Hadis-i Şerif , Müslim ve Buhari)


"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"

Yolculugumuza başliyoruz :

İyi insanlarla gezmek ve iyilerden bahsetmek de nimettir. Çünkü hadis-i şerifte, (Salihler, iyiler anıldığı zaman rahmet nazil olur) buyuruldu. (İ. Ahmed)
Rahmetin sebebi iyi işlerdir. İyi işlerin sebebi de onlara heves etmektir. Onlara heves etmenin âmili de sâlihleri iyi hâlleri ile anmak ve hatırlamaktır.
kötüler anıldığında lânetin inmesidir. Çünkü kötüleri ve kötülükleri çokça anmak, insana kötülük yapmayı kolaylaştırır. Bu da lâneti gerektirir. Lânetse Allah’tan uzak kalmak demektir.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

اسْتَحْوَذَ عَلَيْهِمُ الشَّيْطَانُ فَأَنسَاهُمْ ذِكْرَ اللَّهِ أُوْلَئِكَ حِزْبُ الشَّيْطَانِ أَلَا إِنَّ حِزْبَ الشَّيْطَانِ هُمُ الْخَاسِرُونَ  نَّ الَّذِينَ يُحَادُّونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ أُوْلَئِكَ فِي الأَذَلِّينَ  كَتَبَ اللَّهُ لَأَغْلِبَنَّ أَنَا وَرُسُلِي إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ عَزِيزٌ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

İstahveze aleyhimuş şeytânu fe ensâhum zikrallâh, ulâike hizbuş şeytâni, e lâ inne hizbeş şeytâni humul hâsirûn. İnnellezîne yuhâddûnallâhe ve resûlehû ulâike fîl ezellîn. Keteballâhu le aglibenne ene ve rusulî, innallâhe kaviyyun azîz.

Meali :

Esteuzubillah

Şeytan onları hâkimiyeti altına alıp kendilerine Böylece Allah’ın zikrini onlara unutturdu. Allah’ı anmayı unutturmuştur. İşte onlar şeytanın tarafında olanlardır(Yani şeytan hizibini yanir ordusnu böyle meydan getirir) . İyi bilin ki,şeytanin hizbi yani şeytanin ordusu, şeytanın tarafında olanlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.
Allah’a ve peygamberine düşman olanlar var ya, işte onlar en aşağı kimselerin arasındadırlar.
Allah, Ana karta kainatin programina “Şüphesiz ben ve peygamberlerim galip geleceğiz” diye yazmıştır. Muhakkak ki Allah; Kavî’dir Şüphe yok ki, Allah çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.

Sadakallahul Aziym MUCÂDELE Suresi 19. 20. 21. ayet

Bizim "salavati kebire" ve "salavati kasr"da okudumuguz salavatin sebebi ve hikmeti bunlara binaendir, yani iyileri anip, onlarin güzelliklerine ve iyiliklerine talip ve sahip olabilmek için, ve yine zikir ile Allahi ve peygamberlerini ve meleklerini anip, onlardan manevi olarak fayda görmek icindir, ruh için uzaklik yakinlik sorun degildir iyi ruhlar anildiklari yerde oiluverirler, ve kötü ruhlarda böyledir, kötülikleri ile beraber, kötü olanlarin yanindadirlar,  yani decal ve hizbi ve şeytan ve hizbi yani.


Peygamber Efendimiz de hadis-i şeriflerinde şu tavsiyelerde bulunmaktadır: “İyi arkadaş yalnızlıktan, yalnızlık da kötü arkadaştan hayırlıdır. İyilerle dost olan, misk satanla beraber olan gibidir. Onun güzel kokusu diğerine bulaşır.

Kötülerle beraber olan da demirci çırağı ile beraber olan gibidir. Onun kiri de diğerine yansır.” (Buhâri, Zebaih, 31, Buyû’, 38; Müslim, Birr, 146; Ebu Davud, Edeb, 16); “Kişi dostunun dini üzeredir. O hâlde kiminle arkadaşlık ettiğine dikkat etsin.”

(Tirmizî, Zühd, 45); “Kişi sevdikleriyle beraberdir.” (Buhârî, Edeb, 96; Müslim, Birr, 165; Tirmizî, Zühd, 50, Da’avat, 98 );

“Mümin müminin aynasıdır.” (Ebu Davud, Edeb, 49);

“Müminler bir binanın tuğlaları gibi birbirini destekler.”

(Buhârî, Mezâlim, 5, Salât, 88; Tirmizî, Birr, 18 )

(Uçurumun kenarında dolaşan, uçuruma yuvarlanabilir.) [Buhari]

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

تَكَادُ تَمَيَّزُ مِنَ الْغَيْظِ كُلَّمَا أُلْقِيَ فِيهَا فَوْجٌ سَأَلَهُمْ خَزَنَتُهَا أَلَمْ يَأْتِكُمْ نَذِيرٌ 

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Tekâdu temeyyezu minel gayz(gayzi), kullemâ ulkıye fîhâ fevcun seelehum hazenetuhâ e lem ye’tikum nezîr.

Meali :


Neredeyse cehennem öfkeden çatlayacaktır! Oraya her bir topluluk atıldıkça oranın bekçileri onlara, “Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?” diye sorarlar.
Onlar da şöyle derler: “Evet, bize bir uyarıcı gelmişti. Fakat biz onu yalanlamış ve ‘Allah hiçbir şey indirmemiştir. Siz ancak büyük bir dalâlet içindesiniz  büyük bir sapıklık içindesiniz’ (Yani siz Yalancilardansiniz) demiştik.” derler.

Sadakallahul Aziym MULK Suresi 8 ve 9. ayet

Zikir ceken sofilerimizde Su gibi olma özelligi meydana gelir, ve neyin yanina varsa, neye degse, ondan, ve onun renginden, ve kokusundan, ve şekli ve kabindan oluvermek  gibi bir hal, yani hal sektesi denen bir durum vuku olur, ve öyle olunca, ne ile, kim ile dostluk kurup, ne ile mesgul oldugunuza dikkat edin, yoksa zikirden kesiliveririsniz, ve allahi unutanlardan oluverirsiniz, cünkü hal gecmesi diye bir durum vardir o yüzden

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Kişinin dini, arkadaşının dini gibidir, o halde kiminle arkadaşlık edeceğinize çok dikkat edin"

( Hadis-i Şerif , Hakim)

Kötü arkadaşları terk et. Onlara sevgi duyma, salihleri sev. Yakının bile olsa, kötü arkadaştan uzak dur. Uzak bile olsa, iyi arkadaşlarla beraber ol. Kimi seversen, seninle onun arasında bir yakınlık hasıl olur. Bu bakımdan, sevgi beslediğin kimsenin kim olduğuna iyi bak. Bir sepet sağlam meyvenin içine bir adet çürük meyve koysanız hepsini bozar, bir sepet sağlam meyve o bir çürüğü sağlam yapamaz. hatta bir sepet çürük meyve koysanız  içine bir adet iyi meyva koysanız o iyi çürükleri iyi yapamaz, mehdidinin görevide bundan daha zordur, kötüleri iyi yapmak ancak Allahnin işidir, ancak iyi bir meyva bozulmadiysa, ve birde iyi bir tohum ve cekirdek verdiyse, yine o cekirdekden dikdikce, ekdikce, bir orman kadar, bir harman kadar iyi meydana gelebilir degilmi  ”
o yüzden muhammed yine dedi

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular


“Kıyametin kopacağını bilseniz (kiyameti kopuyorda görseniz) elinizdeki  hurma çekirdeğini (yani fidanı) dikiniz”

( Hadis-i Şerif , Riyâzü’s-Sâlihîn)

Salihlerle beraber olan, onlardan hiçbir şey öğrenemese bile, yedi ikrama kavuşur:
1- İlim talebesinin faziletine kavuşur.
2- Onlarla beraber iken günahtan uzak olur.
3- Evinden çıkışından itibaren rahmete girer.
4- Onlara inen rahmetten o da faydalanır.
5- Onları dinlerken, kendine sevap yazılır.
6- Melekler ondan memnun olup, dua eder.
7- Attığı her adım, günahına kefaret olur.

Allahü teâlâ da ona altı ikramda bulunur:
1- İlim ehliyle bulunmayı ona sevdirir.
2- Âlime uyanlar gibi sevaba kavuşur.
3- O salihlerden birinin şefaatine kavuşur.
4- Günahkârların gittiği yerlerden soğur.
5- O da salihlerin yoluna girmiş olur.
6- Dinimizin emirlerine uymuş olur.

Bir kimse, Peygamber efendimize, (Kıyamet ne zaman kopacaktır?) diye sordu. Ona cevaben, (Kıyamet için ne hazırladın?) buyurdu. O kimse, (Fazla ibadetim yok. Fakat Allah ve Resulünü seviyorum) dedi. O kimseye, (Herkes sevdiği ile beraber olacaktır. Sen de, ahirette sevdiğinle beraber olacaksın) buyurdu. (Buhari)

Hikmet ehli buyuruyor ki:
1- Âlimlerle beraber olanın ilmi artar.
2- Salihlerle beraber olanın, ibadete rağbeti ve günahlardan kaçma arzusu artar.
3- Fâsıklarla [açıktan günah işleyenlerle] düşüp kalkanın günah işleme cüreti artar.
4- Zenginlerle düşüp kalkanın dünya sevgisi artar.
5- Fakirlerle beraber olanın şükrü artar. Bir kimse, bir âlimle dünyayı dolaşsa, âlimden dinine ait bir mesele öğrense, birlikte yaptıkları seyahati boşa gitmiş olmaz. Bir kimse de, âlimlerle, salihlerle beraber olsa, hiçbir şey istifade edemese bile, onların yüzüne bakması, onun için büyük bir nimettir. Çünkü salih Müslümanın yüzüne bakmak ibadettir.

Kötü arkadaş, bir tane olsa da çoktur. İyi arkadaş bin tane olsa da azdır. İyilerle dost olmalı ve sayısını çoğaltmaya çalışmalıdır! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Çok dostunuz olsun; çünkü Rabbiniz kerimdir. Kıyamette dostları arasında bulunan kuluna azap etmekten haya eder.) [Şir’a]

(Çok tanıdığınız olsun! Kıyamette hepsi de şefaat eder.) [Şir’a]

(Allahü teâlâ, rıza-i ilahi için bir din kardeşi edinenin Cennetteki derecesini yükseltir.) [İ. Ebiddünya]

(Allah için ahiret kardeşliği yapan, ahirette öz kardeşinden daha faydalı yardımları, o ahiret kardeşinden görür. Allahü teâlâ, ahiret kardeşini çok seveni, o nispette çok sever.)

[Ey Oğul İlm.]

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَكُونُواْ مَعَ الصَّادِقِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Yâ eyyuhâllezîne âmenûttekûllâhe ve kûnû meas sâdikîn

Meali :

Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla iyilerle beraber olun.

Sadakallahul Aziym TEVBE Suresi 119. ayet 

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

الَّذِينَ يَتَّخِذُونَ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاء مِن دُونِ الْمُؤْمِنِينَ أَيَبْتَغُونَ عِندَهُمُ الْعِزَّةَ فَإِنَّ العِزَّةَ لِلّهِ جَمِيعًا

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ellezîne yettehızûnel kâfirîne evliyâe min dûnil mu’minîn(mu’minîne. E yebtegûne indehumul izzete fe innel izzete lillâhi cemîâ.

Meali :

Esteuzubillah

Müminlere düşmanlik etmek için (ittihaze etmek için) kâfirleri dost edinenler varya(şeytan ve hizbi ve Deccal ve hizbi gibi). İzzeti ve şerefi  onların yanında mı arıyorlar? Oysa muhakkak ki izzet ve şeref, tamamen Allahla beraber olanlar ( yani muhammed ve ashabi gibi ve yine mehdi ve cemaati gibi iyiler) topluluguna  aittir.

Sadakallahul Aziym NİSA Suresi 139. ayet

iyilerle beraber olacagiz, ve fakat iyi olsan, en iyi olsan, seninde bir zayif ve kötü tarafin, yani gülün bile dikeni olur degilmi, öyle olunca, sevdiginide garerince sev, yani ne demekdir bu, yani seviyorsun tamam amma, sevdiginin herşeyinide alma öyle, yani sadece iyi ve güzel huylarini al, kötü ve cirkin olan bazi halleri olabilir, onlari es gec, ve bin iyiligin yanindaki bir kötü halini el alipda, onuda yerme, gül dikensiz olmaz, mümin hatasiz olmaz, beşer şaşar degilmi, günah bizlerin ders alip iyi ve iyiligi secmemiz için konmuş sinir taşlaridir, sinir taşlarini gördükce yolumuzdan devam etmeye calişmak müminin almetidir. işde yani mesela kiraz seviyorsan, tamam kirazi sev ye, amma allah kirazin icinede cekirdek ucunada sap koymuş, sapini ve cekirdgini kopar ayir kenara koy, cekirdeginide yeme bazen cekirdegide yenebilenelr vardir elbet, kilciksiz hamsi sanki, yani öyle olunca  herkes kilciksiz hamsi ariyor, amam hatasiz kul olmaz, dikensiz gül olmaz, o yüzden sen ari gibi ol,  ari cicege konar, o ne yapragini koparip yer, ne sapini, o ciceigin özü olan balini alir, ey mmüin ey mehdi askeri sende bizi severkende garerince sev, bazi kötü huylarimizi ve kötü hallerimiz olabilir, sen onlari örnek alma, onlar bizim dikenimiz gibidir, boyunumuzu egmemizi saglayan kusurlarimizdir, yoksa günahsiz olsak, Allah muhafaza firavun gibi tanriliga kalkar insan degilmi, o yüzden günahimiz boynumuzu egdiren yermizdir. sen onu alma elbet seninde boynunu egdiren, bir başka halde sende mevcuttur, sen seininki ile boyunu egde firavun gibi olma. ve altin camura düşdüyse, sen onu camurlu camurlu alip cebine koyma, yika sonra cebine koy ki, cebin batmasin, bizide öyle hatalarimizla alma, sen iyi olan yönlerimizi örnek al, biz bazen camura batsakda, Allah gayret verir, sonra yine yüze düzlüge cikariz, sende gayret et, adem gibi günahdan sonra tevbe etmesini ögren ki onlar dedilerki :

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

قَالاَ رَبَّنَا ظَلَمْنَا أَنفُسَنَا وَإِن لَّمْ تَغْفِرْ لَنَا وَتَرْحَمْنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim


Kâlâ rabbenâ zalemnâ enfusenâ ve in lem tagfirlenâ ve terhamnâ le nekûnenne minel hâsirîn

Meali :

Esteuzubillah

“Rabbimiz! Biz kendimize zulüm ettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.”

Sadakallahul Aziym Araf Suresi 23. ayet

Tevbinin ikinci makbul ve elzem olan yeri günahdan sonra, aklimiz başimiza geldigi ilk anda hemen tevbe edivermek, yani acili yemek yerken, ardina yogurt yemek, ve onun acisini izala etmek gibi, yoksa su icmek onun acisni ve hareretini kesmez, yani rahmetin söndüremedigi yangin varmidir, ve evet rahmet yani su biber acisini dindiremez söndüremez, sadece bir an keser amma, sönmez o aci ve hararet, halbuki yogurt onun acisni keser . yani öyle günahlar vardrki, onlari tevbe bile kurtarmaz, ancak nuru ilahi lazimki, onu ( o günahkari) tekrar eski haline getirsin alevini söndürsün.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

إِنَّ الدِّينَ عِندَ اللّهِ الإِسْلاَمُ وَمَا اخْتَلَفَ الَّذِينَ أُوْتُواْ الْكِتَابَ إِلاَّ مِن بَعْدِ مَا جَاءهُمُ الْعِلْمُ بَغْيًا بَيْنَهُمْ وَمَن يَكْفُرْ بِآيَاتِ اللّهِ فَإِنَّ اللّهِ سَرِيعُ الْحِسَابِ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

İnned dîne indâllâhil islâm, ve mâhtelefellezîne ûtûl kitâbe illâ min ba’di mâ câehumul ilmu bagyen beynehum, ve men yekfur bi âyâtillâhi fe innallâhe serîul hısâb.

Meali :

Esteuzubillah

Muhakkak ki Allah'ın indinde dîn ve deyn yani dünya , İslâm'dır ( ve ya hani sag salim deriz ya yani dünya sag kalabilenlerindir). Kendilerine kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki hased sebebiyle ihtilâfa düştüler. Ve kim Allah'ın âyetlerini örterse (inkâr ederse)(bunlar incildekilerde olabilir tavrattakilerde olabuilir kuranadkilerde olabilir), o taktirde, muhakkak ki Allah, hesabı çabuk görendir.

Sadakallahul Aziym ÂLİ İMRÂN Suresi 19. ayet 

Deniyorki bu ayete meal verirken :" Allah katinda din, yalnizca  bir islamdir. gayrisi  yok" manasi veriliyor  be mealci ,be tefsirci  saftrik ah mak adam, ayeti iyi oku, ne diyor burda eger din bir islam olcaksa madem, isayi peygamber yapip gönderen benim babammi, yie incilde gönderdgi ayetler ve ve onlarin hükmü olan dini babammi icad etti peki?  dini bir islamda a man yak adam, yani yine musaya inen tevrati babbami yazdi icad ettti saftrik müslüman ha,  din bir islamdir manasi verilirmi bu ayete saftrik müslüman, din bir islamda isanin dini kimin dini, musaninkin kimin dini demek yokmu? onlar kilif uydurmuşlar neymiş muharref dinlermiş, hay senin hoca gibi alim gibi başina taş yagsin emi, yani bak diyor rabbimiz bu konuda senin dinin benim deynim diye ihtilafa düşdü insanlar, oyaski allahin ayetlerini inkar edenlerin hesabini cabuk görür Allah diyor. yani isa ninki de din musaninkide muhammedinkide din,  amma tabiat farkli, cibilliyati farkli inslara, farkli hüküm ve hukuklar sadece onlar, bazi genel kurallar aynidir amma, mesala bugday ekimde ekilirken, dometes fidesi  bahardan biraz önce dikilir, yani mesela evinde camin önüne belki, yada serada yetişcek ise, belki ocak şubat gibi dikersin, sonra mayisda da onlari sereya yada tarlaya alirsin, yine bugday için olcak bakim, domates için ayni degildirki, sulamasi farkli, meyvasi farkli, yemesi farkli, insandaki yaptgi görev farkli degilmi? o zaman isa ümmetide bir grup ve ümmet ise sanki müminler inekler keciler koyunlar grubuysa, onalrda belki şarap icen domuz yiyenler grubu, son yemekden evine götürüp  yiyipde domuz olanlar gibi bir ümmet, ve grup ve cibilliyatda onlar sanki. aralarinda tabiki inek ve dana olan köpek olanlarda olacak, cünkü kitmir isa askeriydi, yani isa askerleri olan kehf ashabinin  köpegi olan askeriydi, yani öyle olunca, kimler hangi grupdan ise, onlara inen kurallar onlara göre, köpege verilen, kediye verilmez, kediye verilen inege verilmez, inege ot kediye köpege  et verilir degilmi, köpegin boku, ters yani gübre yerine gecmez iken, inegin tersi gübre yerine gecer, degilmi, faydali varliklarda derecesine göre yani, müminlik ve iman dereceleri fayda verdiği derece ile, ne kadar faydali ona bakar.  sadece yanina gelene kokusu faydali olan mümin ile ,  halbuki bazi müminler varki biribirnden binler kilometre veya zaman arlagi ile fersah fersah uzak amma, o öbürüne haala fayda verebilir. nitekeim muhammed bekaya göceli binler sene oldu daha hala insanliga ve müminlere faydali ve fayda verir. yani imanin derecesi senin hangi cibilliyatta oldugunu tespit etmemize yarar.

bir dahaki haftlalara  tefekkür sorusu "isaya isa isimini kim verdi, isa demek ne demek" biraz tefekkür ediniz .

hani ölüme cok yaklaşanlar bir işik gördüm diyorya, ve yine hani bir laf vardir yeni dogan cok cocuklu insanlar için couklari için "işigi gören geliyor" deniyorya, yani iki işik, biri ölürken işik görüyor, biri dogarken işik görüyor, o zaman bu işik, hamile kadinda rahmin suyunu birakip acildigi anki rahimden iceri giren işikmi yani, bir dünyadan bir dünyaya, yine  anneden başka bir anneye gecişmi acaba demek yokmu?....

---------------------

Ahmet Hulusi amca ve hulusi tarikati sevenleri ve birde adnancilar dünya hologram dünya diyorlar, yani demek istiyorlarki, dünya diye bir yer yok, sadece beynin senin öyle saniyor yani matrix filimindeki matrix denen yer gibi diyorlar öylemi peki

ELCEVAP:
Hani biz diyoruz ki : herşeyin bir frekenai var, kuranin ebcedi, duanin, ayetin, yaptigin işin, müzigin, fizigin bir frekansi var, işde bilgisayarda bunlari göstermek ve veya müzik calmak, veya video göstermek için, bir ve sfirlarin yanyana gelmesinden oluşuyor dedik, ve deccalinda bunlari ters cevirip yani kehrwertini alarak ,iyiyi kötüye cevirdgini yazdik söyledik ya , bizde de yani bir frekans sistemi var, metemetisel veyahutta metrixel bir dünya var, ve fakat eger dünya gercekde olmasa idi, sadece beynimiz öyle algiliyor olsa idi, beyin ne o zaman, beyinin calişmasi için  enerjiye, enerji için şekere ihtiyac var, şeker için pancara, bal a börege ihtiyac var, o zaman beyinin bir sinyali algilamasi için, karpuz lazim, dometes lazim, eger dünya gercekde yoksa, dometes nerden gelcek karpuz nerden gelcek pekide, beyin algilayacak demek yokmu? o sadece insanin boyutlarindan birisi, algi boyutu , beyinin  algi mekanizmasi yani kodu programi, sadece metrixel calişiyor, ciger öylemi degil, yine böbrek öyle degil, sadece beyin metrixel calişiyor, yine mesela burun koku ile algi yapyiyor, yani kitmir sistemi, köpek sistemi, yani dünya öyle hulusi babanin dedigi gibi halogram falan degil yani. şeriat halbuki oruc tut zekat ver diyor, eger oruc tutmak için yememek, sonra iftar için akşamda yemek lazimsa, yemek ne o zaman, halogram olurmu, şeriat dünya ile alakali kisim işde, metrixel degil yani, fakat sevap günah ne, onlar ancak metrixel kod ile algilanabilir yani, yin cibiliyat ne, bizim cibilliyatimiz olan hayvan ile, bagimizi hangi bag ile bagli, biz yerken o ne yapiyor, cünkü bir kedinin ömrü belki 20 25 sene, amma o 25 senede bütün ömrü tamam ediyor, insanin ömrü misal ile doksan sene olabilir, ve ciblliyati kedi olan birisinin  kedisi 23 senede belki bu doksan seneyi tamam ediyor, yani muahmmede peygamberlik geldikden sonraki 23 sene gibi, amma bir bag var, onun cibilliyati olan ruh ile bir bagi var, fakat hangi sistem ile yani,  işde Allah ceşitli sinyal sistemleri algilama metodlari halketmiş, farkli farkli boyut ve emmareler yani, o yüzden, 124 bin alemden bahsedilir ve denirki "124 bin alemin muhammedi"  sen hangi alemdeki raşidi soruyon bana demek lazim, bitki olan raşidimi, hayvan olan raşidimi, kuş olan raşdimi, cicek olan raşidimi, bebek olan raşidimi, baba olan raşidimi, belkide bir başka hal, anne olan da olabilir degilmi, her halden biraz biraz tadiyorsa insan, tekamül icinde rahim ismini atmak olmaz degilmi, yani isimlerde esmalarda seyahat böyle işde, berber olan raşit, tirci olan raşid, kadastro tapucu raşid, hakim olan raşid, ve biz işde bu levelemizde yani bu seferki misyonumuzda Adalet yüksek okulunda bir sene okuduk, amma işde Allah mehdiye her meslekden ögrettigi için, "damdan düşenin halinden, damdan düşen bilir", hikmeti geregi bize Allah, hakimlik, savcilik, avukatlik, ve noterlik, ve ateşelik, mali bakanlik, derslerini işde bu bir senenin icinde  rar paketi gibi paketleyip bir nebze sundu, garerince yetcek kadar ögretti, cünkü bu okul hizlandirilmiş bir egitim, ve hukuk fakültesinde dört senede görülen  dersler, işde toplam bir senenin icinde görülüyor yani, mesela medeni hukuk dersi, hukuk fak. 4 de iken biz birinci sinifda ki iki dönemde onu okuyup bitiriyorduk, yine ceza hukuku 3 ve dördün dersi, biz ceza hukukunu ikinci  semesterde okuduk bitidirik, yine hukukun axtrasi olan noterlik dersi onuda okukduk bitirdik , yine katiplik dersi daktiloyu okuduk, yine mailye dersi,  yani hizli egitim işde, yani öyle olunca aynen mehdide bir kedinin bir 90 senelik  yada 63 senelik bir insan  ömrünü 23 senede tamam etmesi gibi, mehdide bütün ilimleri bu ömrüne sigdirmak zorunda, cünkü eger sona kalcak,  ve fatiris semavati yapilcagi, kainatin yok edildikden sonra tekrar acilcagi zaman, bütün kainatin icinde olmasi gereken asil meyva ve , cekirdek ve yaratilşin gayesi o ise, kainatin meyvasi  o ise, o zaman onun icine ayni nuhun gemisi gibi bütün iilmiler, dinler cibilliyatlar sigmak zorunda degilmi, son asker son iyi asker  "The Last Man".  ve decalda son kötüleri barindiran cekirdekdir yani.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَاخْفِضْ لَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّحْمَةِ وَقُل رَّبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانِي صَغِيرًا

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Vahfıd lehumâ cenâhaz zulli miner rahmeti ve kul rabbirhamhumâ kemâ rabbeyânî sagîrâ.

Meali :

Esteuzubillah

Onlara (Anne Bababana) merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: “Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı ikisine de merhamet et.” de.

Sadakallahul Aziym İSRÂ Suresi 24. ayet 

Bu ayette deniyorki "De ki o ikisine aci merhamet et" yani eger Allah aciyip merhamet edecekse o zaman bizim dememizin anlami ne o zaman, ve yine ayetin baş tarafinda ise onlara yardım ve tevazu kanatlarini indir deniyor, yani bizim hem fiili ve hemde gaalen yapmamiz gereken bir dua ve fiilmiş, yani öyle olunca, yani peki bizim dememizin ne gibi bir yaptirimi var demek yokmu? diyorki mehmet okuyan hoca zikir ve tesbih cekmekle falan bişey olmaz, fiili olcak dua ve zikir fiili olacak diyor, bundaki mana ne anlamamiş, ve Allah eger bizden sadece fiilen gidip anne babamiza merhamet edip, yardım edip  onlar yaşlaninca, onlarin bakimini yapmamizi emredip isteseydi, bunu acik acik demezmiyidiki, gidin ve ananiza babaniza yardım edin, bakin demezmiydi, oysaki diyorki : "rabbim o ikisine merhmet et" deyin diyor. bunu zikredin diyor. "de" demek zikredin demekdir ve biz raşidi tarikati zikirimize bunu aldik.
demin dedikya senin124 bin yani  binler versiyonun var sen hangi raşidi soruyon dedik, yani sen belki anana babana bakacan amma, annenin ve babanin yeni versiyonu var, onlar o işigi görüp yeniden dogdularsa, eger tekamüllerini daha hayattayken tamamladilarsa, bir defa daha dogmuşlar demekdir, öyle olunca, onlara demek sadece o ikisine degil, belki senin babanin ismi ahmetti ,ve senin cocugun oldu ve isimini yine sende ahmet koydun, yani baban yeniden dogdu demek olmazmi, yani allah o ayetteki  hüma zamirini sadece ikisi demek için kullanmamiş, yani hüma coook ca o ikiliye aci merhamet et demekdir. yani öyle olunca, ve tevaziu kanadini indir demek, yani işde o annen baban eger vefat etdiyse sen sonra isimni koydunsa artik onlara merhamet edip aciyp koruyup gözetcek rabbi ve mürebbisi sensin l a n.  onlar sana cocukken bakdi,büyüttü, şimdi sen onlara onlarin cocukluk hallerine merhmet et bak demek yani bu, yine onlarin birde hayvan olan cibliyatlari var, onlarin ve senin cbilliyatin olan hayvanin sahibi olan kimseyi sen taniyonmu, kimin evindeler, kimin ahirindalar, yada kimin ormanindlar  demek yokmu! Onlari sen bilip bulup onlara merhmet edebilirmisin, Ancak onlar nerde sahibi kim Allah bilir,san düşen görev ise " vegul rabbirhamhüma, kema rabbeyani sagiyra " demek  kalir ancak . cünkü allah onlarin sahibi olan kimseye merhmet ve vicdan verise allah ancak o zaman işde  o bir köpekse merhametli ve müvafik iyi bir sahip ise, ona iyi bakip merhamet eder, yoksa sen ne bilcen nerdeler ve ne haldeler degilmi, yine kuş hali, kurt hali, böcek hali, balik hali, yani bir insandan 124 bin tane var demekdir bu, sen onlarin sadece bir kendini ve anen ve baban olani biliyon, gerisini biliyonmu, peki hangi cicek onlar, hangi agac onlar biliyonmu, bilmiyon, ne yapcan oziman, "ve gul rabbirhamhüma" diye zikretcen o zaman, Aallah aciycak onlara, hangi Allah o sahibin olan Allahin, ve bizim zikirimizde "es elüke" duamaizde ne deriz işde, yani "ve sahiben müvafikan"  yani vefali bir sahip nasip et, yani kitmirin sahipleri gibi vefali,  yahut sen kitmir isen, bu sefer yine sen vefali oll sahiplerine, yani  yedi uyuyanlari bekle ki Allah sanada cennet nasip etsin, cünkü kitmirin sadikligi ve o güzel ahlaki, onu cennete dahil etcek olan yüce bir ahlak, yani cennete girmenin tek yolu gökcek ahlak, güzel ahlak ve muhammed dedi :

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.”

( Hadis-i Şerif , Muvatta, Hüsnü’l-Hulk, 8; Ahmed b. Hanbel Müsned  2/381,Mâlik)

yani öyle olunca

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Kişi sevdiğiyle beraberdir!.."

( Hadis-i Şerif )


Enes bin Malik (ra) der ki: Bir adam geldi ve Resul-i Ekrem Efendimiz’e (asm):

kıyamet ne zaman kopacak diye sordu. Peygamberimizde : "Kıyamet için ne hazırladın ki onu bekliyorsun" deyince, o sahabi dedi ki: "Ya Rasûlullah, ben çok namaz kılan, çok oruç tutan ve çok çok sadaka veren biri değilim. Fakat Allah ve Rasûlünün sevgisi kalbimdedir." Bunun üzerine Allah’ın Rasûlü şöyle buyurdu:
"Kişi sevdiği ile haşr olunacaktır, kişi kimi severse kıyamette onunla beraber olacaktır."
Hz. Enes (ra) diyor ki: "Bu sözden sahabe-i kiram o kadar çok hoşlandılar ki hiçbir sözden bu kadar hoşlanmamışlardı." Nasıl hoşlanmasınlar ki, peygamber sevgisi onların damarlarına, kanına girmişti.
Hz. Ali'ye, "Siz Rasûlullah'ı (sas) ne kadar seviyordunuz?" diye sorulduğunda, o şu cevabı vermişti:
"Rasûlullah bize malımız, mülkümüz, çoluk çocuğumuzdan, anamız ve babamızdan daha sevgili idi. O'na çölde susadığımızda soğuk suya duyduğumuz arzudan daha çok arzu duyar, daha çok severdik."

öyle olunca seven sevdgini cokca anar, zikreder teleffuz eder, iki lafindan biri o olur degilmi, evde, carşida, yatakda, yorganda, işde, aşda, heryerde ayten var, saatler ayteni beş geciyor olur degilmi, öyle olunca, ben şaşarimki Allahi cok sevdigini söyleyipde Alaahin güzel isimlerini fillerini günde cokca anmayan  zikretmeyene, yine muhammedi sevdigini söyleyipde, onu her gün cokca anmayan, yine isa yi sevipde, bir defa isa ya salavat getirimeyene, yine mehdi arayipda mehdiye salavat getirmeyene şaşarim, ve biz işde yine zikirimizde "onlar ayakda otururken ve yanlari üstü, yani yatarken, allahi anip zikrederler" ayetini okuruz yan gelipde zikir degilde fiilmi olur yatgi yerden iş tutan dammi olur ey mehmet okuyan hoca naasil fiiil olcak bu , ve yine yani bu gökcek ahlaka ulaşmak için, yani allahi anmak demek "allah" zikiri ckemk demekdir yine biz zikirimizde esmlari ve allah zikrini cekeriz, yine muhammedi anmak, muhammede selavat getirmekdir, yine isa yi sevmek isa ya salavat yani öyle olunca, bizler neden cokca salavat ederiz? onlarin manevi gücü ve gökcek ahlaklari bizimle olsun diye, seven sevdigi ile bereberse, onlari cockca anar isek, kitmir gibi, onlara cennete gircekse, belki bizide onlarin yanindaki bir kitmir bile olarak halketse Allah, onlarin evinin köpegi bile olsak, yani başka bir cibilliyatimiz, onlarin belki köpegi, belki caminin önüdeki saksisindaki cicegi, belki bahcesindeki armut agaci oluveririz inşallah, yine mehdi hayatta ise onun taragi olmak, tasi olmak, arabasinin  kapisi olmak gibi yani, yine yemek yedigi tabagi, catali olmak gibi kahve fincani gibi yakininda olmak yani

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

رَبِّ قَدْ آتَيْتَنِي مِنَ الْمُلْكِ وَعَلَّمْتَنِي مِن تَأْوِيلِ الأَحَادِيثِ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ أَنتَ وَلِيِّي فِي الدُّنُيَا وَالآخِرَةِ تَوَفَّنِي مُسْلِمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ


Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Rabbi kad âteytenî minel mulki ve allemtenî min te’vîlil ehâdîs(ehâdîsi), fâtıras semâvâti vel ardı ente veliyyî fîd dunyâ vel âhırati, teveffenî muslimen ve elhıknî bis sâlihîn.

Meali :

Esteuzubillah

bir nevi bu ayeteki

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ


ayetin anlami yani "Allahümmahşurna fi zümretissalihin" Allahım! Bizleri Salihlerin gurubuyla haşret anlamına gelir. ve yukardaki ayet bizim tariqatimizin zikirlerindendir yine
yani öyle demek olurki, yani yeniden toplanip dogacagimiz zaman mesala müslaman bir devlette dogarsak, en azindan müslümanlar arasinda haşretmiş olur, ve yine eger mehdi hayatta ise, onunla ayni vakitte yaşamak, bir de mümin veya müslüman olmak, birde onu bilmek, ne büyük bahtiyarlik degilmi, işte eger siz bu duayi önceki versiyonunuzda işigi görmeden önce ,cok okudunuzsa, mehdi vaktinde, belki onun caydanligi, bahcesindeki gül, yatagindaki yastigi oldunuz demekdir, cünkü salihlerle haşret dediginizi için, allah size son gemide yer verdi,  kiyametten önceki son gemiye bir bilet ve  peygamberin sözü ile

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Ehl-i Beytim Nuh’un gemisi gibidir, ona binen kurtulur, uzak duran boğulup helâk olur.”

(Hâkim, Müstedrek, III, 151; Ahmed, Müsned, III, 157; Tabarânî, el-Kebîr, No:2636-2638.)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem yine Buyurdular

“Rabbim bana, Ehl-i Beytim içinde kim Allah’ın birliğini ve benim peygamberliğimi kabul ederse ona azap etmeyeceğini vaadetti.”

(Hâkim, Müstedrek, III, 150.)

Rabbim mehdi askerine, son gemiye,  Mehdi gemisine binip kiyamate kadar, ondan ayrilmamayi nasip etsin.


--oOo---


للَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ


''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! ''


وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve

etûbu ileyk.

--OoO--

Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 15 Temmuz 2017 Cumartesi

Original Kar © glan


Marifetullah (Allahdan inen ilm) Nedir?


(Kar©glanin 3 Temmuz 2017 Vaazi)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

أَلَا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ


Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

E lâ ya’lemu men halak, ve huvel latîful habîr.

Meali :

Yaratan (yarattığını) bilmez mi? Ve O herşeyi en incesine kadar bilip haberdar olandir.

Sadakallahul Aziym Mülk Suresi 14. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

إِنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ غَيْبَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَاللَّهُ بَصِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

innallâhe ya’lemu gaybes semâvâti vel ard(ardı), vallâhu basîrun bimâ ta’melûn.

Meali :

Muhakkak ki Allah, göklerin ve yerin gaybını bilir. Ve Allah yaptıklarınızı görendir.

(Sadakallahul Aziym HUCURAT Suresi 18. Ayet )

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَعَلَّمَ آدَمَ الأَسْمَاء كُلَّهَا

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve alleme âdemel esmâe kullehâ......

Meali :

Ve (Allah), Âdem’e, (Allah’ın) isimlerinin hepsini (bu isimlerdeki hikmetleri) öğretti.

Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 31. ayet

---oOo---

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

علماء أمتي كأنبياء بني إسرائيل”

ümmetimin alimleri beni israil peygamberleri gibidir.

( Hadis-i Şerif )

(bk. Razi, Tefsir, VIII/302; Neysaburi, Tefsir: I/264; Keşfu’l-Hafa: II/64)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem yine Buyurdular

“Âlimler peygamberlerin varisleridir.”

( Hadis-i Şerif, Buharî)

"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"

Yolculugumuza başliyoruz :

Biz ilk defa tasavvuf yoluna girip, dil srounu yüzünden, ilk girdgimiz tarik yerine, yakinimiza gelen Tarikati  Nakşibandi Dergahinda, Tevbe alip, seyri ilallah yolculugumuzda, seyri sülükümüze başladigimizda, bir rüya gördük. megerse yolun başinda sonu gösterilirmiş bu yolda. Hani cocuga hamile kaldigini ögrenen kadina, dogum yapacagi ay termin verilirya,  yani dah baştan, sona atif yapilir ya, hedefe belirlenir ya, işde öyle bir rüya ile rüyalandik, ve sadik bir rüya gördük Rüyamiz şöyle idi : Tarikatin büyüklerinden yarbaay Mehmet ILDIRAR rahmetli, o zamanlar almanya Dortmund da vekil, ve sohbet veriyor, ve biz bunu duyduk, kasetlerden sohbetlerinide duyuyoz, ve fakat daha görmedik onu. ve rüyamda ben onun dergahina gitmişim, ve dergah yüksek katlari olan bir bina, ve cami imiş, ve kapidan girecegim, burada bulundugum yerdeki tekkenin vekli olan diger mehmet hoca kapida belirdi. ve kapida iki tane genc. ellerinde tepsi tutuyorlar, ve tepsilerine birer tepsi anahtar var, ve mehmet hoca bir tepsiden bir hapaz aldi, ve sonra bende, bana uzatilan tepsiden aldim, iki cebimi doldurdum, ve mehmet hoca bana yaklaşdi, ve beni kandirmaya calişiyor diyorki  " sen zaten o anahtarlari en sonunda, bana  geri teslim etcen, almada bana ver diyor, ben şöyle bir hayiflandim ve hadi ordan dercesini yoluma devam edip, ahahtarlarimi vermedim ona , cünkü bana ikram edilen benim ve benim ehlim için, sana ikram edilen senin için degilmi, ve vermedim ,ve katlari cikmaya başladim. her katin merdiven başinda, sofiler kapiyi acip beni karşiladilar, ve bana dedilerki , geri dönüşde, gördügün ve ögrendiklerini bizede anlat ve sohbet et olurmu dediler.
bende tamam diye cevap verip, bir kat, bir kat daha cikdim, ve dördüncü katta Yarbay Mehmet hoca varmiş, siyah sakalli kcük boylu, kapidan girince, orda otururoydu, ve sohbet ediyormuş, ve tam ben girdim, ve benden bahsedip, bir cümle konuşdu, ve o cümle ise, bana ait olan  bir cümle idi. hani matrix  "var sager" kadina gidince, ona gelecegi hakkinda konuşan kadin, onun için elzem olcak, son cümleyi söylüyor ve gönderiyorya, işde onun yanindan cikinca ise, onun söyledigini matrix yani neo morpheusa ve trinitiye söylemeye kalkiyor ,ve fakat morpheus diyorki "onun sana söyledigi, senin için, biza anatma" diyor anlatmak zorunda degilsin diyor ya yani, işde o son cümle ile yolculuk bizdede böyle başladi, ve onun söyledgi cümle bizi bir kader yolculuguna dogru yönellti. aradan aylar yillar gecdi ve biz her hafta, yada iki haftada bir, bu yolculukda keşfen ve ilmen bildiklerikmizi  ögrendiklerimizi sizlere, vaaz ve sohbet olarak o kapida bekleyipde, dönüşde bizede anlat diyenlere  uyup anlatiyordum ki, taaaki birkac mendeburun, bizi buna ehil ve mehel görmeyipde,  akan suyumuzu kesmeye kalkasiya kadar, ve ilim, bu yolculukda allahdan gelir, allah a gider. nitekim Allah Hz Adem e rahman nedir?  rahim nedir? rezzak nedir? ..... en ince tafsiline kadar ögretti ki ,dünya bunlar ile nasil mamur edilip nasil  yaşam sürecegini ögrendi . ve sonra dünyaya indirildi, yani insan önce bir meslegi ilmen ögrenir, sonra praktik olarak uygular. işde Hz Ademe de insanlik ilmi, ve Allah bilgisi (esma bilgisi) ögretildi ki, o isimler ile  mesala bagda capa capmlamak nedir? ne işe yarar, o bildi ve ögrendiki, üzüm denen omaca agacini budayip timar etmek, ve altinida yabani otlardan capa edip ayiklamak ve birde kökünün etrafina cukur kazarak, yagmur yaginca suyun kökünde toplanmasini saglamak ve biraz onun  etrafinda su eylensin akip gitmesini ve omaca kuruyp ölmesin, bunlarin onun için oldugunu bilmek, bir ilim, bunu ilk yapan, nasil  bilcek  SIFIR dünya, bir bildiren olmali ki, bilsin, ve adem eyine rahman yani babalik nedir ögretildi ki, Havva ile  birleşip cocuk yapinca, ona rahmanlik ilmi verildi , sonra rablik nedir, yani terbiyet eden, ve evlatlarini terbiyet etme görevi, dünyada Allah in vekili olarak O na verildi, yani rabbi mürebiyesi  terbiyet edicisi olmak,  yine havva rahim ve mürebbiye,..... hakeza hakeza, yani işde dünyada kainatta yaşayabilmek , işde allahin esmasinda gizli, ve isimler işde, herbir esma, bir ilme münhasir, ve Allah esmasini, kime ne kadar ögrettiyse, o kadar alim olur, bizde seyri sülük yolculugumuzda, marifetullah ilmi , yani Allahi bilme ilminde, Allah in bize bildirdkiklerini sizlerle her hafta paylaşip, sizlerede aktaririrken, birden kesilme oldu, cünkü altin(Gold), kömür gibi cok olsaydi, altinin degeri olmazdi degilmi,  altin az ve öz, ve degerli işlerde kullaniliyor ki, o yüzden pahali degilmi? işde bizim de yolumuzu kesen haramiler, birde cooook ca sahte mehdiler, ve sahte vaizler, hocalar yüzünden, heryer kendini hoca sanan, alim sanan kimseler yüzünden, altin sanki, kömür kadar cokmuş gibi oldu, ve biz cekildikki , sahte altinlar ile gercek altin belli olsun, ve biz cekilince suyu kurumuş nehire döndünüz degilmi, eger bu gidişimiz kar etmezse, bir uzun daha giderizki, elegin üstünde, ari diriler kalsin, ve sahteler ayrilip elenip yok olsun diye, yoksa kim gercek kimde sahte ayirt edilmez oldu.

Marifetullah ne demekdir : ona gelince arafe bilmek demek marifet ise, aynen kiyas ile, fetaha acmak, miftah anahtar, yani o zaman, arefe bilmek, mearif bildiren demek, mearifet ise , hani bizde  bi deyim vardir : "yaptigini marifet sanma" denir ya,  yani yani bildigini yapan demek, ögrendigini uygulayan demek, yani marfietullah, ise Allahdan ögrendigini uygulayan, yani rahman nedir, en tafsilati ile bilince, rahman oluvermek, yine rahim nedir rezzak nedir, dokdor hakim veya  şafi ve sifa nedir bilince, şifa verivevermek  demek gibi .Allah ve esma bilgisini tatbikata gecirmek demek dir marifetullah, yani senin bildikleerin marifet degil, senin bildiklerinden bir cikarima gidipde yaptigina marifet denilir.


Ve herşey,  O’ ndan cikip, geri  O’na dönücüdür

Ceşmede akan su ceşmenin degildir, yine nehirde akan su nehirin degildir, akar gecer, su kesilince ne nehir ne ceşme akamaz, ilim ise Allahdandir, yani yagmur yagar kücük irmaklar oluşur, irmaklar caylara akar, sonra caylar büyük irmak olur, kizilirmek yeşilirmak gibi, yine irmaklarda bu sefer nehirlere akar, daha büyük olur, nehirler ise göllere yada denizlere akar, denizler ise okyanuslara akar, yani insandaki damar sistemi gibi, ve en son okyanusda toplanan su da üstünden bir miktar buhar olur, ve gider dag başlarinda, cayirlarda, ovalarda tekrar yagmur olur, yani ilimda böyledir Allah dan cikar ve tekrar Allah a geri döner, yani elektrikdede genel kural giden geri döner, iki fazli elektrik, ve dört fazli üc giden bir geri dönen elekrtrik, yani kalpden cikan kanda, bir giden bir geri dönen,  yani Allahdan gelen Allah a geri döner.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

فَسُبْحَانَ الَّذِي بِيَدِهِ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn.

Meali :

İşte O, Sübhan’dır. Herşeyin melekûtu (mülkü ve hükümdarlığı) O’nun elindedir. Ve herşey,  O’ ndan cikip, geri  O’na dönücüdür.

Sadakallahul Aziym YASİN Suresi 83. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

رَبِّ قَدْ آتَيْتَنِي مِنَ الْمُلْكِ وَعَلَّمْتَنِي مِن تَأْوِيلِ الأَحَادِيثِ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ أَنتَ وَلِيِّي فِي الدُّنُيَا وَالآخِرَةِ تَوَفَّنِي مُسْلِمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Rabbi kad âteytenî minel mulki ve allemtenî min te’vîlil ehâdîs(ehâdîsi), fâtıras semâvâti vel ardı ente veliyyî fîd dunyâ vel âhırati, teveffenî muslimen ve elhıknî bis sâlihîn

Meali :

“Rabbim bana mülk verdin. Ve olayların (sözlerin, rüyaların) tevîlini (yorumunu) bana öğrettin. Semaları ve yeryüzünü yaratan, Sen benim dünyada ve ahirette velîmsin (dostumsun). Beni müslüman (Allah’a teslim-i küllî ile teslim olan) olarak vefat ettir ve beni salihler arasına kat.”


Sadakallahul Aziym YUSUF Suresi 101. ayet

peki bu ayet bana da birşeyler demiyormu, rüya ila başladigimiz seyri sülük yolunda, sonra keşfen bildiklerimizi hayata gecirmek, olaylari yorumlamakla ben yine zararin neresinden dönersen kardir olayi ile, olaylari yorumlamak, banada verilmedimi haaaa! ,ve ben bunlari sizelere anlatmak ile sorumlu olan ben, bildigimi size anlattimsa sucmu işledim, sizlerde nasiplenesiniz istedimse sucmuydu bu, be cahil  ahmak adamlar, neydi sucumki beni yalancilikla sahtekarlikla sucladiniz.

Neydi o Zararın Neresinden Dönersen Kardır

Bizim mülime nefis makamina cikip ilk ilk hafif hafif ilhamlandigimiz zaman :

1994 veya 1995 Seneleri olcak Avusturya nin Gmund ili Schrems Belediyesinde oturuyorum. Waidhofende yaklasik 20-22km uzakta bir firmaya iş başvurusu ıçın yola çıktım arabayla iki kilometre gittim icimden bir ses Zararın Neresinden Dönersen Kardır diyor bende düşündüm zaten yola ciktik yolunda bir kismini gittik bunun eger benzinden tasarufu olcaksa zaten benzin gitti kar neresinde diye yola devam ettim.
sonra waidhofen kavşagina geldim yine ayni ses Zararın Neresinden Dönersen Kardır diyor dedim artik yolu yariladik bunun karımı kaldı ben gidende iş başvurusu yapan dedim yola devam ettim. sonra waidhofene vardim şehirin icinde Mondo marketi var girende semel cöregi alan diye karşısına parkettim park levhasina dikkat etmemişim girdim 5 dakkada semmel cöregi aldim ciktim arabanin camina polis 300 schling ceza yazmiş ceza kagidini bırakmış gitmiş. kafa DANK DANK etti haaaaaa
Zararın Neresinden Dönersen Kardır ne demek anlayiverdim amma bize gelen o ilhama dikkat etmedik zarar ettik. sonra gittim iş başvurusunu yaptim he hüm dediler aldilar başvurumu ne aradilar ne sordular velhasil kelam rabbim melekeleri ile bize ilham etti Zararın Neresinden Dönersen Kardır buyurdu amma biz daha o zamanlar toy bir delikanlıyız kaala almadık ve sonunda 300 schling zarara ugrayanlar olduk velhasil siz siz olun eger şeriata aykiri olmayan bir ilham size gelirse ve derseki Zararın Neresinden Dönersen Kardır hemen orada yoldan dönün evet Zararın Neresinden Dönersen Kardır .

Karoglan Raşit Tunca 1994 veya 1995 senesi Avusturya Waidhofen Thaya Hatırası

Nakşi büyükleri " yolumuz sohbet Yolu " demişler bizim yolumuzda bir zikir birde sohbet yolu, bakarak erdirecek kadarda olduk, bir turuncu renge evi boyadik turuncu rek moda oldu, bir sakal birakdikki, şükür bakan sakal birakdi, biz üzüm gibi bize bakincada, muhammed gibi erdiririz Allahin izini ile amma yolumuz hemde sohbet ve zikir yoludur, yine mehdi oturuşunu duruşunu alfa hareketini ögrettik, bizden gören duyan herkes yapar oldu, amma yolumuz sadece üzüm yolu degil, birde konuşma kelam etme, vaaaz nasihat etme yolu, nasihat eden lokman yoludur, isa gibi Lokman  gibi yine şifa verme yolu, yine meshetme yolu, mesih kuvvetini verme alma yolu, yine rahman rahim yolu, yine rezzak yolu, yine ilmi ile amil olma yolu, ilmel yakin, aynel yakin, hakkal yakin bilgiyi bilme yolu.......... yine yeni keşfettigim bir ilim, mesala  Allahin bir ismide "mümittir" öldüren Allah demekdir, peki size hic duymadiginiz bir ilim ögreten, bakin Allah bize mümit olmasini nasil ögretir, derki kuranda :

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Fe salli li rabbike venhar.
Meali :

O halde Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.

Sadakallahul Aziym KEVSER Suresi 2. ayet

Yani Allah bize bu ayet ile "mümüt olan Allahlik" sifatinida giymemizi ögretiyor, yani can alma görevini veriyor, yani azraillik görevini veriyor, yani mümit Allah. Peygamber kendi kurbanini, kendi keserdi degilmi yani, ve azraile denecekki haydi kendi ceninida kendin al bis üst boyut yani, ve denirki Bektaş veli öldügünde yine kendisi geri geldigi ve kendini yüdügü ve kefenledigi ve gömdügü söyleniyor, yani bir başka hikmet, başka bir rahman olan Allah isiminde yolculuk yani, nedir o isim peki bilirmisniz yani gelcekden gelen adam Arnoldun son teminator filmi gibi isa gibi mehdi gibi geelceken veya gecmişden gelen adam gibi yani "ya evvelu ya ahiru ya zahiru ya batini"  bu kimin tarikatinin zikri peki, raşidi tarikatinin zikiri degilmi, hangi hikmet varmiş bunda peki anladikmi, gelecekden gecmişe gecmişden gelecege yolculuk, evvel allah, ahir allah sifatini giymek ve tarikimize avdet eden kimselerde olacak  marifet, dogacak marifet için, yani bektaşide oldugu gibi, hz Alide oldugu gibi.

Bir kısım Kureyşli, Medine’deki yahudi bilginlerine müracaat ederek, onlardan Hz. Peygamber’e sormak üzere zor sorular hazırlamalarını istediler. Onlar da üç soru hazırlayıp şöyle dediler:

  Bu üç soruyu cevaplarsa bilin ki, Allah’ın peygamberidir.

Üç soru şunlardı: Ashab-ı Kehf, Zü’l-Karneyn’in kıssası ve Ruh’un mahiyeti.

Hz. Peygamber’e sorular sorulunca şöyle dedi:

  Size yarın cevap vereyim.

Bunu derken; “İnşallah” (Allah dilerse) demeyi unutmuşlardı. Bu sebeple Allah hem ümmete ders olsun diye, hem de belaların en büyüklerinden olan iftira ile Habibini denemek için 15 gün kadar hiç vahiy göndermedi.


Bu müddet zarfında müşrikler, olmadık iftiralar uydurdular. Daha sonra inen ayetler, soruları mükemmel bir şekilde cevaplamasına rağmen, müşrikler inatlarından dolayı yine hakka sırt çevirdiler. İnananlar ise, bu üç sorunun cevabıyla mutmain oldukları gibi; bir şeyi yapacağını vaad ederken “İnşallah” demeyi ihmal etmemeyi de prensip edinmiş oldular.


ve bizde (Kar©glanin 30 Nisan 2017 Vaazi) indan sonrataaaki bugüne kadar yeni vaaz etmedik ve bunun sebebini yazdik. ve ne iftirlar kaldi, ne hakeretler, ne yalanciliklar, işden cikarmalar falan filen, yani ne oldu peki,  sonuc ne, kim yalanci kim essahci belli oldumu şimdi, allah burda kimi sinadi, sizimi? benimi? yoksa hepimizimi?


yine zikirmizde biz muhyi ile birlikte mümitu okuruzki yani muhyi ismi ise kuranda rum surersinde geciyor ve  Rabbimizi buyuruyorki :

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

فَانظُرْ إِلَى آثَارِ رَحْمَتِ اللَّهِ كَيْفَ يُحْيِي الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا إِنَّ ذَلِكَ لَمُحْيِي الْمَوْتَى وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Fanzur ilâ âsâri rahmetillâhi keyfe yuhyil arda ba’de mevtihâ, inne zâlike le muhyîl mevtâ, ve huve alâ kulli şey’in kadîr.

Meali :

Allah’ın rahmetinin eserlerine bak! Yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor. Şüphe yok ki O, ölüleri de elbette diriltecektir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.

Sadakallahul Aziym RUM Suresi 50. ayet

Yani Allahin diriltme yöntemlerinde birisini yeryüzüne yaymiş, ve ölü gibi olan yeryüzünü kişdan sonra, bahar ile canlandiriyor, ve kuranda bunu misal veriyor, yani hayata gecme yollarindan birisi bitki olarak dogmak, yani muhyi isminii bize giydirmek için diyorki hayat veren Allah olun, nasil peki? tohum ekin dikin bitirin yetiştirin yani muhyi sifatinida giyin o yüzden muhammed dedi " kiyameti kopuyorda görseniz, elinizdeki hurma cekirdegini dikiniz" ve ondan sonra o bitkiyi mesela onu bir hayvanin bir insanin yedigi lokma olmak, yine insanda canina devam etmek, yani işde haşr meselesi ve mesela
birine hirsizlik iftirasi atan birinin, yeni hayatinda canlandiginda, attgi iftira yüzünden, Tilki olarak dogup, bir ömür boyu, her lokmasinai calmak zorunda kalabilir, degilmi, dedik ki dünyada mal para pul ömür ömür diye koşturan birisini, Allah, bir kargaolrak haşredip , o karga olup beşyüz sene kirinti bir lokmaya muhtac da kalabilir, yani karga olmak nimetmi, cezami yoksa, yine tilki olmak nimetmi cezami.
ve bir kadin soruyor gögüslerinin kücük olmasinda şikayetci, bizde dedikki iki sebeb sana icdigin su annenin icdigi su, bir ph si zengin, ve fakat fazla olursa insani yakar, mideyi ve barsaklari yakar, yani tam zengin oraninda insana zarar vermeyen oranda hidroijenden zengin maden suyu senin derdinin caresi, birde senin öneceki cibilliyatin süt icmeyen  varliklardan idiyse yani memeli hayvanlardan degil idiyse, mesela eger kelebek idiysen sen, insan oilunca elbet gögüslerin tahta gi olur amma insanlara faydali bir inek, veya koyun veya hakeze etinden sütünden faydali bir insan olursan, yani kazanacagin yeni haşrolacagin cibilliyat bir inek geyik yada keci koyun olabilir, o zaman senin insan olacagin halinde de yine sütlü hayvan sifati taşiyanlarin oldugu gibi iri gögüslü olursunm yani herşey insanlgini nasil kullandigin ona bakar. insanlara dogaya hayvanlara faydali verimli bir cibilliyat, kuranda 286 ayet yer kaplayan verimli golden halime bir inek oluverir ve hatta öyleki terside gübreside faydali, kime bitkilere, hatta etinden sütünden faydali, kime insanlara ve hayvanlara, kendi bizagisi veya ona emzirilen bizagi sütünü icer degilmi, fayda görür, yine bizler peynir ederiz yogurt kaymak süt yani...... faydali olki iri sexy gögüslü bir bayan olabilesin degilmi, yine  faydali ve cesur er olki daşşakli dana olabilesin.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَعَلَّمَ آدَمَ الأَسْمَاء كُلَّهَا ثُمَّ عَرَضَهُمْ عَلَى الْمَلاَئِكَةِ فَقَالَ أَنبِئُونِي بِأَسْمَاء هَؤُلاء إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ  قَالُواْ سُبْحَانَكَ لاَ عِلْمَ لَنَا إِلاَّ مَا عَلَّمْتَنَا إِنَّكَ أَنتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve alleme âdemel esmâe kullehâ summe aradahum alel melâiketi fe kâle enbiûnî bi esmâi hâulâi in kuntum sadikîn. Kâlû subhâneke lâ ilme lenâ illâ mâ allemtenâ inneke entel alîmul hakîm.

Meali :

Allah, Âdem’e bütün varlıkların isimlerini öğretti. Sonra onları meleklere göstererek, “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi bana bunların isimlerini bildirin” dedi.
Melekler, “Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız. Bizim için "beni veya seni veya benligi nefsi" Bilmekden daha üstün başka ilim yoktur. Şüphesiz her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan sensin” dediler.

Bu ayet gösteriyorki peygamberimizin hadisi olan

“Nefsini bilen yani Kendini bilen Rabbini bilir.” bu ayetin tafsilatidir.


Hamd yani "elhamdü" Tefsiri


Verdigiinede vermediginede teşekkür edebilmek, yani neden her gün 5 vakit, haftanin yedi günü, senenin 365 günü elhamdü okuruz, cünkü verdigine şükür teşekkür tamam amma vermedigine niye teşekkür derseniz yani, öyle haller vardirki hani insan "istedim vermedi, ve, ya vermiş olsaydiu  şimdi halim nice olurdu dedirtcek haller vardir, hani mustafa hoca anlatir yani bir adam ucakla yolculk etcekdir, fakat yolda kaza yapar, ucaga binemez, ve o an kizar sinirlenir falan ve fakat az sonrda radyoda bir haber duyar, onun binecegi ucak düşmüş kurtulan olmamamiş, bu sefer ya bende binmiş olsaydsim halim nice olurdu, yine tefekkürü büyült,yarin ruzi mahşerde hesap kurulmuş ve o ucakdan düşüp ölenler sualsiz cennete girme izni almiş, bu ucagi kacirdi, bircok zaman yaşadi, bircok günah işlledi , cehheneme gitmeden cenneti görmeyecek. eyvah keşke o ucakda olsaydi diye dua etmezmi bu seferde diye anlatiyordu, bu mesele ile ilgili bizim yaşadigimiz canli olay ve bizathi müşahede edip olayin tevilini yordugumuz olay ise

Eger Bir işinde önüne bir engel ciktiysa vazgec o işden bilki o senin için hayirli degil

1999 senesinde Avusturyada Bir bucuk senelik kazancimi tasarruf ettim yaklasik 200 bin schling birikti
bir sene gecince zekatini türkiyeye yolladim bunu enişteme söyleyince
1999 sene sonunda izinimizi türkiyede gecirelim birlikte gidelim dedi hem dedi parani ilhlasa yada kombasana yatirda dedi sen zekatini veriyorsun bari zakatini kendi karindan kazansin dedi.
benim aklimdan fikrimden gecen birşey degildi aklima soktu neyse zaman geldi türkiyeye gittik türkiyedeen dönmeden önce memleketimiz afyonda dini finans kurumlarindan kuveyt türke gittim sordum danisdim iyi kar veriyor amma düsündüm buraya yatirisam dedim bunlar türkiyeden kacar filan ederse para gider dedim ihlasa gidelim oraya yatiralim dedim kuveyt turke yatirmadan cikdim.ordan ciktik arabaya bindik ihlasa finansa dogru gidiyoruz ardimiza bir araba takildi kavşakdan orucoglu alişveriş merkezinin önüne gelince lamba kirmizi yanip sönmeye başladi bizim bildigimiz buranin kurallarinda kirmizi yanip söndümü durusun daha dogurusu kirmizda durulur . o ardima takilan araba ben durunca düdük caldi bana el kol hareketi etmeye başladi bende kiszdim cektim arabayi saga indim gel lan buraya dedim sen kime el kol hareketi yapiyon haa bu seferde eline bir telsiz cikardi ben dedi sivil polisim sen neye duruyorsun biz senin arabaya carpsak nasil ödeycez bunun parasini arabam yeni araba üc yasinda sonra dedi bana ver bakan pasaportunu aliverende buralarda hava atmayin senin pasaportunu yakiverende gör gününü dedi başladik bagirişmaya ulan kimligini cikar falan filan derken orada otobüs duragindan bir adam geldi ben dedi avukatin dedi sen ne bagiryorsun bu adama dedi hem suclu hem güclüsün dedi ne pasaportu vercek bu adam dedi varsa bir sorun gel gidelim ben avukatim dedi onu duyunca sahtekar belki polis belki degil hadi git dedi bir daha dikkat et dedi allah bir hizir yolladi işimizi düzeltdi fakat yani ihlasa gitcez kapanmasina yarim saat kaldi engel cikmasina ragmen ordan kurtulunca arayip ihlas finansin yerini bulduk girdik iceri sanki onlar peygamberimiş gibi inanip hic şüphe etmeden parayi yatirdik. izin bitti türkiyeden geldik bir sen gecti ikinci senenin yarsinda dediler ihlas finansa el konuldu bizim para kitlendi kaldi.
sene 1999 da yatirdik sene 2001 de ihlasa el konuldu sene oldu 2017 ve daha bizim parayi ödemediler neymiş 2016 ya kadar ödeyceklermiş.neymiş efendim her sene 2000 kişiye ödendi 1500 yeni hesap acildi diye gösteriyor sayfasinda ulen sahtekar zirtlayasica enver ören allah bin belanizi versin emi kapanmiş bankaya nasil yeni hesap acabiliyormuşsunuz kimi kandiriyorsunuz yani müslümanin deyene falan kimse güvenmesin bizim paralari alip başka hesaba yatiryorlar neymiş efendim 2000 kişiye ödedik yani 200 veya 300 kişinin ücbeşkuruşluk hesabini ödüyorlar gerisini actiklari yeni 1500 hesaba yatirip milleti kandiriyorlar ey başbakan millet madur durumda senden başbakan falan olamaz afyonlu ahmet necdet sezer bu sahtekarlarin sahtekarligini bildi el koydurdu sen ve partin ise bu sahtekarlara destek cikiyorsun kiyamette seninde yakana yapişcaz bunuda bil. öyle herkesin başina gecip kort kort atmak kolay orda nasil hesap vercen bakalim.

asil meseleye gelince yani velhasil kelam Allah bir işinde bir amelinde eger önüne bir engel cikariyorsa bilki rabbim sana bu senin için hayirli degil diyor amma sen o rabbimin engel cikardigi kapiyi kirip zorla acarsan, sonda böyle biz gibi malinla paranla başina bela acarsin, gitsek adami öldürsek yeridir bu kafirden beter müslümanin diye gecinen enver ören ve avenesinin allah belasini versin verdide geberdi köpek, muhammed dedi borclu ölen borcunun ödemeden ahirette hapise atilir demiyormu, bunun oglu kizi nasil bu admain hali demiyorlarmi, hicmi bu hadisi duymadilar, nasil dinci bunla,r bunlarin o melek olvuren evliyalasri anlatan hocalari nerde demiyorlarmi

BORÇLU  ÖLENİN  KABİR  AZABI

            (Kenzü'l-İrfan, Hadîs No: 706)

            Manâ'sı: Medyûn (borçlu) kabrinde mahbûstur (orada da rahat değildir, esir ve hapis gibidir)" (Deylemî, Müsned, Hadîs No: 3787. Sünen-i Tirmizî, Cild 2, Hadîs No: 76 (1084))

          (Kenzü'l-İrfan, Hadîs No: 707)

          Manâ'sı: Medyûnen (borçlu olarak) vefat edenlerin kabirlerinde elleri omuzlarına bağlıdır. Edâ-yı deynden (borçlarını ödemekten) başka, ellerini birşey açamaz." (Deylemî, Müsned, Hadîs No: 3788; Es-Süyûtî, s. 433.)

          (İmam Celâleddin Es-Süyûtî, Kabir Âlemi, s. 433)

          "Taberani "Evsat" de ve Beyhaki ve İsbehani "Tergib"de Semûre ibn-i Cündüp (ra)'den rivâyet ettiklerine göre:

          Resûlullah (sav) namazını kıldıktan sonra:

          - Burda filan kabileden kimse var mı? Ölünüz borcundan dolayı cennet kapısının berisinde yakalanmış. İsterseniz borcunu ödeyin, isterseniz Allah'ın azabına teslim edin", diye buyurdu.

          (Ramuz’ul Ehadis, Hadîs  No: 4416)

yani biz burda onlarin sebebiyle bankaya borcumuz var ödeyip kurtulamadigimizdan bu kafirden beter sahtekar münafiklarin yüzünden faiz ödüyoruz.

yani bunu bu olaydan sonra kac defa test ettik hep ayni eger bir engel bir tatsizlik cikiyorsa hemen vazgec o işden demekdir bilki o işde hayir yok sakin ola biz gibi kapiyi kirip acmayin cenabi mevla gitmesin diye karşimiza polis cikardi az daha oylansak o avukat cikmasa karşimiza muhakak daha oyalancakdik ve ihlas finans kapancakdi ertesi günde biz tekrar avusturyaya yola cikacaktik velhasil kelam

olayin tevili ve cikardgimiz sonuc

size 1999 senesinden -2012 senesi arasinda başimizdan gecen bu olay ile size bir kulak küpesi ikram etmek istedik umarim sizlerde bu küpeyi takar ve engelleri zorlamazsiniz. hayir olan işi cenabi mevla yag gibi aktiriverir bunu bilin ve ögrenin,hayirli olmayan işlerdede karşiniza böyle engeller tatsizliklar cikar.
KISSA Sonu

işde verdiginede şükür vermediginede teşekkür babinda hamd etmek, yani öyle bir atom olmalilki bu, hem negatif yüklü, hem pozitif yüklü, gerektginde pozitif yükü kullanip öne gecen, gerektigindede negatif yükünü kullanip öne gecen bir madde olmaliki, bu hüküm ceryan etsin (yani hamd hikmeti) ey bilim adamalari haydi buluin baklalim bu elment nedir hangi yiyeceklerde mevcuttur. yani elhamdünün madde hali nedir?

işde yine raşidi tarikati zikir evradinda 21.sinif sofiler öyle bir yere gelirki artik zikire ek yapmak gerekir ve elemneşrah suresi okundukdan sonra inni veccehtü ayetinden önce fatihadan bir kesit olan "yalniz sana kulluk eder , yalniz senden yardım dileriz" ayeti 21 defa okunur

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

إِيَّاكَ نَعْبُدُ وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ

ve 21 olunca fatihanin geri kalan kismi üstüne bir defa okunur. ondan sonra inni veccehtü ayetiyle zikire devam edilir.
ve ibni sina derki
SIHHAT VE HASTALIK DÖRT SINIF SEBEBTEN İLERİ GELİR

1)      Maddi sebeplerdir: Bunlar azalar ve onda dolaşan yeller ile kan, safra, balgam, sevda ismi ile maruf bu dört unsur birinci sebebi teşkil ederler

2)      Fail sebeplerdir: Bunlar yiyecek ve içecek şeyleri teşkil edeler. Bunların vücuttaki değişiklikleri hava, havanın içinde bulunan yabancı buharlar, dumanlar, gazlar, bunların vücutta toplanmaları, çıkmaları, iklimler, şehirler, oturulacak evler, erkeklik, dişilik ve daha birçak hastalığa tesir eden şeyler; ikinci sınıf sebebi teşkil ederler.

3)      Suri sebeplerdir: Bunlar insanın şekline aittir. Bir azanın fazla büyük yada küçük olması, tabii şekilde olup olmaması üçüncü sınıf sebebi teşkil edeler.

4)      Tamamlayıcı sebeplerdir: Bunlar vücuttaki kan, safra, sevda, balgam ve azaların fiillerine mahsus olan hallerdir. Bunların kendileri sağlam olur da faaliyetleri bozuk olursa, hastalık meydana gelir.

İnsanın vücudundaki en hararetli şey ruh ve kalbdir. Ruh, kalbte meydana gelir ve oradan bütün azalara yayılır. Bunlardan sonra hararette kan, karaciğer, böbrekler ve adaleler gelir.

İnsan vücudundaki soğuk olan şeyler: Balgam, kemik, kıllar, kıkırdaklar, beyin, yağ ve sümüktür.

İnsan vücudundaki rutubetli olan şeyler: Balgam, yağ, beyin, ilik, akciğer, dalak, böbrek ve adalelerdir.

İnsan vücudundaki kuru olan şeyler: Kıllar ve kemiklerdir.


1-      Kanın zahiri sebebi: Normal yemekler, güzel şerbetlerden meydana gelir. Kan fazla sıcak yada soğuk olursa bu normal bir kan değildir.

2-      Balgamın vücuttaki oluşunun zahiri sebebi: Soğuk yemekler ve galiz gıdalardan meydana gelir. Yapıcı sebebi ise hararetin azlığıdır. Balgam vücudun bazı ihtiyaçlarını karşılar, bunlar da mafsal gibi oynak yerleri ıslatmaya yarar.

3-      Safrayı meydana getiren ise güzel ve sıcak gıdalardır. Yapıcı sebebi fazla hararettir. Faydası, bağırsakları harekete geçirerek hacet hissini uyandırır.

4-      Sevdayı meydana getiren zahiri sebepler: Kuru gıdalar ve hararetli yemeklerdir. Sevda normal veya anormal olur. Normal olanı kanın bakiyesidir, karaciğerde meydana gelir, bir kısmı kana karışır, bir kısmı dalağa geçer. Kana karışan kısmı kemik gibi bazı uzuvların beslenmesine hizmet eder, bir kısmı da kanın tahallülüne mani olur.

Vücudun sağlık ve hastalığı bu dört unsura bağlıdır. Bunlar vücutta normal halde bulunurlarsa vücut sağlıklı olur. Biri diğerinden fazla olursa bünyenin sağlığı bozulur, vücutta hastalık belirtileri meydana gelir. Şimdi biz bu dört ahlatın durumlarını, onlardan meydana gelen hastalıkları ve çarelerini açıklayalım.

1-      KAN: Tabiatı sıcak ve rutubetlidir. Kan tabii havadan meydana gelir. Vücuttaki yeri karaciğerdir. Tabiatı kuru ve soğuk olan bütün gıdalar kanın ilacıdır. Vücuda kan galip olursa şiddetli baş ağrısı, şişlikler, duygu organlarında tembellik, vücutta ve başta ağırlık ve bayılmalar meydana gelir. Ruyada hacametci, kan ve oyuncular görülmeye başlar. Bu hallerin meydana gelmesi ise daima yağlı, tatlı ve tabiatı sıcak, kan yapıcı gıdaların yenilmesi ile ortaya çıkar.

ÇARESİ: Kan ve kandan meydana gelen hastalıklara karşı; Ekşi nar, ekşi meyve suları ve sirkeli gıdalar yenmelidir. Bu gıdalar bir müddet alınırsa kan normale döner ve kandan meydana gelen hastalıklar da ortadan kalkar.

2-      SAFRA: Tabiatı sıcak ve kurudur. Tabii kan unsurundan meydana gelir. Vücuttaki yeri safra kesesidir. Bedeni safra istila ederse baş ağrısı, migren, uykusuzluk, nabız yükselmesi, gözlerin ve vücudun sararması, dil ve burunda kuruluk meydana gelmesi, ağızda acılık, soğuk havadan hoşlanma, başta çıban ve sivilcelerin oluşması, daimi bir sıkıntı hali, uykudayken güneş, savaş ve gök gürültüsü gibi hallerin görülmesi vücudu safranın istila ettiğinin birer belirtisidir.

ÇARESİ: Safranın ve safradan meydana gelen hastalıkların ilacı tabiatı soğuk ve rutubetli olan gıdalarla birlikte şeker, keçi yağı, arpa suyu-ekmeği, hıyar, karpuz, demirhindi şerbetidir. Bu maddelerden biri ve ya birkaç tanesi ağız yolu ile alınmaya devam edilirse safra normale döner safradan meydana gelen hastalıklar da ortadan kalkar.

3-      BALGAM: Tabiatı soğuk ve rutubetlidir. Su unsurundan meydana gelir. Vücuttaki yeri akciğerlerdir. Vücudu balgam istila edersebundan sedef, sekte, soğuktan olan baş ağrısı, kaşıntı, ağız ve ter kokusu, yapışkan tükürük çokluğu, vücut soğukluğu, yemeğe isteksizlik, sıcağı sevme, mide zafiyeti, hazımsızlık, ağızdan ekşi gaz çıkarma, unutkanlık, tembellik, çok uyuma, idrarın beyaz oluşu ve uykuda su görme ve yıkanma gibi hallerin görülmesi balgamdan meydana gelen hastalıkların birer belirtileridir.

ÇARESİ: Bal, zencefil, günlük, mesteki, karabiber, deve sütü, susam, mısır ve tabiatı sıcak ve kuru olan bütün gıdalar balgam ve balgamdan meydana gelen hastalıkların ilacıdır. Bu maddelerden yeteri kadar almaya devam edilirse balgam normale döner ve balgamdan meydana gelen hastalıklar ortadan kalkar.

4-      SEVDA: Tabiatı soğuk ve kurudur. Toprak unsurundan meydana gelir. Vücuttaki yeri dalaktır. Sevda kanın yanmasından, mercimek, mısır, sığır eti, patlıcan, tuzlu, ekşili, fasulye ve sevdevi gıdaların cok yenmesinden meydana gelir. Belirtileri; vücutta durgunluk, uyku azlığı, şiddetli susuzluk, gözlerde kuruluk, çok su içme, kanın koyu ve siyah oluşu, düşünce bozukluğu, vesvese, idrarın kırmızıya boyanması, kuru öksürük, dalak sancısı, sıkıntı, keder, uykuda korkulu rüyaların yani siyah eşyaların ve cenazelerin görülmesi, herşeyden korkma gibi hallerin meydana gelmesi sevdanın vücudu istila ettiğinin birer belirtileridir.

ÇARESİ: Bir bardak süzme bal şerbetine 3’er gr. Çekilmiş zencefil, karabiber ve mesteki ilave edilerek içilmelidir. Şekerli inek sütü, tereyağı, şeker, pırasa, koyun sütü gibi tabiatı sıcak ve rutubetli gıdalar alınması ile birlikte sevda normale döner ve sevdadan meydana gelen hastalıklar ortadan kalkar.

--------------------------
işde zikirimize devam eden sofilerde vücutta sevda ile balgamin karişmasi sonucu bazi kötü hal ve ahlaklar vardir, bunlardan kurtulmak için işde zikirimize devam eden sofiler 21 sinifda bu yukarda yazdgimiz "iyyakenabüdü" ayetine devam edince bu balgam ve sevda karişimi olan sari renkli bir balgam maydana gelir zikirin harareti onun dimaga yükselmesini saglar ve onu zikir esnasinda genize gelince tükürüp atmak lazimki, onun verdiği hastalik ve kötü ahlaklardan kurtulabilesin ey sofi. yani işde buna devam etmekle yani duruma göre 3 günde bi,r veya iki günde bir, veya cok olmasi halinda, her gün o zikire 40 gün devam edilir yine kirk günde iki günde bir yapilirsa 40 günde 20 defa okuncak demekdir,  üc günde bir okunursa 13 gün okuncakdir ve ondan sonra bunu okumayi birakilir, ve 22.  sinifa gecilir, yani sevda ve balgamin verdiği rahatsizliklardan kurtulmak için işde, vücutun hararet ayari degişmişdir artik, yani öyleki dedikya güneş dogmasi için zikirimiz okunur ve 45 dakika birşey yenip icilmez, ne olacak o zman vücut kazani kaynatilmiş olu,r o kaynayan kazan da, işde sevda ve balgam sari renkli koyu bir kivam alirki, bu eger birde safra ile birleşirse mide ve barsakada yanma su kaybi olur, cünkü kaynayan kazandaki su buhar olunca kapagi acinca kazandaki su nasil azalirsa, vücutun suyuda azalir cünkü o su yagmur olarak bir yerlere yagmakdadir, ve senin vücuda su ilavesi yapman lazim demekdir işde o yüzdende saf menbea suyu agzi geniş tasdan iclir dedik, ve böylece yagmurlama sistemi, ve bu sofilerin yavaaş yavaş mevsim zikiri cekebilme ve kar yagmur yagdirabilme özelliklerini kazanmasina yardimci olmaya başlar, taaki güneş makamina cikacak sofi olmaya kadar, yani öyleki hararet onlarda cok fazla olcak, cünkü kalp günde 6666 veya bir üst güneş 66 666 allah zikiri yani kazan cok kaynayacak ve hararet yükselecek, ve güneşlik makami kazanilcak, güneş makmina cikmiş bir sofi, havanin bulutlu oldugu bir yere seyahat etse bir kac saat icinde orda gündüz hava  güneş acar.
diyeceklerki bunlarin dinde yeri yok batildir. batil şeyler icad ediyorlar. el cevap lan dangil
bugday nasil eikilir nasil bicilir nasil sulanir nasil sonra denesi alinir sonra degmende ögütülür, dinde bunlar  bildiriliyormu? yok. ne kitapda ne sünnetde eeee ne yapacaz bunlar batildir deyip un edip ekmek yapmaycazmi, peki bunlarin dinde olup olmadiginimi arayacaz, yine ameliyat dokdoru mesala amyliyat yapcak bu sonradan dine sokuldumu diyecek, muhammed vakti ameliyat yokdumu diyecez , dangilligin lüzümü yok bunlar tecrübe meselesidir. tecrübe ile sabittir. diyorki bazi doktorlar her gün bir avuc ceviz veya bir avuc findik yiyin, yani adam bilirki onun vücuda faydasi var, ve neye yariyor, neden lazim test edilmiş, ve o yüzden tavsiye ediyor, yoksa muhammed dedi diye degil, artik bunlar muahammeden sonra tecrübe ve araştirma sonucu ögrenilmiş bilgilerdir. zikirde böyledir, her alim kendi zikiri ne sonuclar verir denedikce ögrenir, ve sofilerinide öyle egitir degilmi? bizde yolumuzdan, ardimizdan gelecek olanlara ögretemeye calişiyoruz işde. bunun muhammedde olup olmadigi sünnet olup olmadigi degildir mühim olan yani mesela patates fatihden sonra amerikanin keşfinden sonra amerikadan bu tarafa getirilmiş bir sebze, peki bunu muhammed yemedi diye yemeyelim fetvasimi vercez, yoksa günümüzün ilim bilim bitkicileri bunu yenebelbir görüp ve faydali görüp yenebilir fetvasimi vercez, sen diyebilirmisin memnu patetes yemek bidattir, ha dangil olmamak lazim degilmi.

Muharref kitaplar meselesi yani incil ve tevratin tahrif edilmiş olduguna inanmak

Bre herif muhammedin toplayip kitap haline getridigi bir kuran varmiydiki? yokdu, muhammedin vefatindan sonra taaa ömer ve osmanin halifeligi zamaninda ayetler toplandi  ve bir cilt altinda kitap yapildi ve bunu daha sona toplu olarak hafizlar ezberledi, elden ele dilden dile bize kadar ulaşdi, kim topladi kitabi muhammedin ashabi, peki ozman incili pavlus yazdiysa ne oldu dangil köpek, lan seninki osman ömer toplayip yazinca oluyorda, isanin ki niye pavlus toplayip yazinca olmasin pis herif.
isanin kalbine dogan bilgileri Hz isa ashabina gün gün alatti ve o hayatinda bizzat yaşadi ve onun ashabi yani havarileride onu işde ondan sonra dilden dile elden ele akataranlar degilmi o zaman isanin ki niye yanliş olsun
sonra yine musaya tevrat indi o hayatindan  yaşadi ve ashabinada ögretti onun ashabida  ümmetide ayni bizler gibi tevrati hifzederler haala israilde ve Amerikade taaa 12 -13 yaşinda cocuklar tevrat hifzetmeye başliyor, yani onlarda kitaplarini böyle hifz yöntemi ile dilden dile elden ele ulaştridilar, niye muharref olsun dangil , seninki sen yapinca oluyorda onlar yapinca niye olmuyor, ben anlamiyon ve salak insanlarin  niye "benimki en iyisi seninki ööööö pohtan bişey" demelerine anlamiyon ya seninki sana göre onunki ona göre herkesin pabucu ayagina göre degilmi, sen 42 numara ayakkabi geysen bile o 42 numara giyeninkini sen giysen bir garip gelir, cünkü o belki yan basiyordur, ve o yüzden yanlarindan eskimiş yan yan basacakdir, sen giyince sende ice dogru basiyorsan sana ters gelcek o ayakkabi, yani herkesin pabucu bile kendne göreyse herkesin dinide kendine göredir, o yüzden allah kuranda demiyormu, muhammedin sözü ile sizinki size bizimkide bize

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

لَكُمْ دِينُكُمْ وَلِيَ دِينِ

Lekum dînukum ve liye dîn.

“Sizin dininiz size, benim dinim de banadır.”

KAFİRUN Suresi 6. ayet

bundan kasit nedir yani yine misal ile karpuz tatli ve soguk bir yaz meyvasiyken üzüm sicak ve tatli bir yaz mevyasi degilmi, üzümünkü üzüme göre, karpuzunki karpuza göre, üzüm karpuzun yerini almaz, karpuzda üzümün yerini alamaz. ve üzüm yemesi gereken karpuz yiyince almasi grekenleri almiş olmaz, cüpnkü ikiside tatli amma ikisinda farkli maddeler var, ayrica degilmi ve yine tabiatlari farkli, vücutta sevdami yapacak balgammi yoksa kanmi yapacak farkli degilmi.
senin pabuc sana göre en iyisi, benim pabucda bana göre en iyisi, sen sen kal, bende ben kalayim degilmi, bu ayet bunu ifade ede, yoksa niye emenerrasülüde

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مِن رَّبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ كُلٌّ آمَنَ بِاللّهِ وَمَلآئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ لاَ نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِّن رُّسُلِهِ وَقَالُواْ سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ


Âmener resûlu bimâ unzile ileyhi min rabbihî vel mu’minûn(mu’minûne), kullun âmene billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulih(rusulihî), lâ nuferriku beyne ehadin min rusulih(rusulihî), ve kâlû semi’nâ ve ata’nâ gufrâneke rabbenâ ve ileykel masî


Meali :

Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: “Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.” Şöyle de dediler: “İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır.”

BAKARA Suresi 285. ayet


ve bizim “Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.”  “İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! dememiz lazimmiş, peki sen incille ineni inkar edipde birde isa ve incile nasil işittik iman ettik diyebiliyon, cünkü onlar muhahref dedin gecdin, bu din gökden zenbil ile inmedi, ay ve gün, gün ve gün muhammadin aklina ilham olan bilgileri, muhammedin hayata tatbik edişi bize aktarildi, yine isa nin ayni gökten zenbilin icinde, yani hani yukardan sepet sarkitipda bakkal ciragina bana bir kil cay iki  kilo zeytin bir ekmek iicin sepet sarkitan teyzenin sepeti gibi yani zenbil sepet  demek, bu din ve, kuran olsun incil olsun, gökten zenbilin icinde inmedi,  tevrat yine öyle nüshalar halinde indigi rivayeti var onuda dedik işde, bazi yerlerdeki yazitlar onun nüshalari kaybolmuş falan degil taş levha sümer yazitlari diyor ne sümer yaziti kardeşim şunun adinin tevrat nüshasi desen yahut da başka bir peygembre verilmiş nusha desen ya şunun isimini, orhun yazitlari denirkli zülkarneyi anlatiyor iki başli öküz yani türklerin babasi oguzdan bahsediyor, gök tengri kim gök tanri işde allah ve peygeberleri ve melekleri, yani demmeki musadan önce yazitlar nüsha halinde idi, amma sonralari artik, isa gibi muhammed gibi, sadece vahiy indi, toplam görevi onun ve ashabinin üzerine kaldi,cünkü muhammede inmiş bir yazit yok muhammedin aklina indi kuran, biz onun bunlar Allahin ayetlerdiri dediklerine, biz kuran diye inandik . peki incil ne?  aynisi isanin bunlar Allahin ayetleridir dedikleri işde incil ve 10 gebot

Rabbim ,mehdi ve askerine idrak versinde, iyi ile kötüyü ayirt edebilcek bir firasete ve furkan ve farkindaliga kavuşsunlar

--oOo---



أَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ


''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! ''



وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve

etûbu ileyk.

--OoO--


Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems,  3 Temmuz 2017 Vaazi Pazartesi

Original Kar © glan


Derecesi Arşa kadar ulaşmiş olan Kul

(Kar©glanin 30 Nisan 2017 Vaazi)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

رَفِيعُ الدَّرَجَاتِ ذُو الْعَرْشِ يُلْقِي الرُّوحَ مِنْ أَمْرِهِ عَلَى مَن يَشَاء مِنْ عِبَادِهِ لِيُنذِرَ يَوْمَ التَّلَاقِ يَوْمَ هُم بَارِزُونَ لَا يَخْفَى عَلَى اللَّهِ مِنْهُمْ شَيْءٌ لِّمَنِ الْمُلْكُ الْيَوْمَ لِلَّهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ لْيَوْمَ تُجْزَى كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ لَا ظُلْمَ الْيَوْمَ إِنَّ اللَّهَ سَرِيعُ الْحِسَابِ dgg

Rafîud deracâti zûl arş(arşi), yulkır rûha min emrihî alâ men yeşâu min ıbâdihî li yunzira yevmet telâk. Yevme hum bârizûn(bârizûne) lâ yahfâ alâllâhi min hum şey’un, li menil mulkul yevme, lillâhil vâhidil kahhâr. El yevme tuczâ kullu nefsin bimâ kesebet, lâ zulmel yevme, innallâhe serîul hisâb.

Meali :

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Yaşyanlardan Derecesi Arşa kadar ulaşmiş olan Kulumnuzun ruhunu Ayrilip secilme Talak gününde ona (onun Hesabina bakariz). Herşeyin bariz ve belli oldgu o gün derizki ona, Allahdan hicbirşekilde korkma, Bugünün hakimi Mülkünde Tek Hükümdar olan Allah dir, Bugün herkese ne kazandiysa o verilir, ve bugün ceza günü degildir, Allah hesabi cok süratli görendir. (Matematigi ve hesap yapmasini en iyi bilendir, kimin eksisi, vercegi borcu cok. kimin artisi, alacagi cok, iyi bilendir.)

Sadakallahul Aziym MU'MİN Suresi 15. 16. 17. ayet


---oOo---

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Cennetlikler bir tek adamın, Ademin biçiminde olacaklardır."

( Hadis-i Şerif , Buhârî)


Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem yine Buyurdular

"Cehennemin etrafı şehvetlerle donatıldı, cennetinki ise zorluklarla kuşatıldı."

( Hadis-i Şerif , Buhârî)


Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem yine Buyurdular

"Kıyamet gününde, kulun ayakları, Rabbinin huzurundan şu beş şey soruluncaya kadar bir yere kıpırdamaz:
Ömrünü nasıl harcadığından, gençliğini nerede geçirdiğinden, malını nereden kazanıp nereye harcadığından ve bildiklerini uygulayıp uygulamadığından sorulacaktır."

( Hadis-i Şerif , Tirmizî)

"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"

Yolculugumuza başliyoruz :

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

يَعْلَمُ خَائِنَةَ الْأَعْيُنِ وَمَا تُخْفِي الصُّدُورُ

Ya’lemu hâinetel a’yuni ve mâ tuhfîs sudûr.

Meali :

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Allah, gözlerin hain bakışını ve kalplerin sinelerin gizlediği şeyleri bilir.

Sadakallahul Aziym MU'MİN Suresi 19. ayet

Tasavvufta Letaifler "Chakra - Enerji Merkezleri"

Letaif :
Arapça Latife'nin çoğulu. Latifeler anlamına gelir.

Latif :
ince, ve görülemeyecek kadar ince ve saf demek, hani biz oksijen atomlarinin taneciklerini gözle görebiliyormuyuz, görmiyoz ,ozaman oksijen bir latif cisim ve varlik, yine bedenimizdeki hücrelerin boyunu mikroskopla bakmdan göremiyoruz, hücre o kadar latif ki, biz onu ayirt edemiyoruz.

Gizli, sırlı ve iç bünyede saklı cevherler olan Letâif, baş gözüyle görülmezler, ancak gördükleri vazifelerden varlıkları anlaşılır. İnsanın aslı bunlardır. Bu cevherler mümin-kafir her insanda mevcuttur. Kâmil mürşidler bu cevherleri ilim, tecrübe ve müşahede ile tanıyıp yerlerini ve görevlerini tespit etmişlerdir.

Latife, Kur'an-ı Kerim kaynaklı insanın psikospiritüel duyuüstü melekelerinden her biridir. Geleneksel Çin tıbbındaki akupunktur meridyenlerini ve Chakraları andırır.

İnsan on latifeden (letaif-i aşara) meydana gelmiştir:

-Kalp,

-Ruh,

-Sır,

-Hafi,

-Ahfa;

-Nefs,

-Ateş, Hava, Su ve Toprak..

Bunlardan ilk beşi (letaif-i hamse) âlem-i emirden, son beşi de âlem-i halktandır. Bunlardan ilk altısına letaif-i sitte (altı latife), son dördüne cesed veya dört unsur (anasır-ı erbaa) adı da verilir. Letaif-i sitte ve cesede toplu olarak letaif-i seb'a (yedi latife) de denir.

1. Kalb, Makami sol memenin dört parmak altındadır. İlahi huzur ve tecelliyat mahâllidir.

2. Ruh, Makami sağ memenin dört parmak altındadır. İlahi aşk ve muhabbet mahâllidir.

3. Sır, Makami sol memenin iki parmak üstündedir. İlahi marifet mahâllidir.

4. Hafi, Makami sağ memenin iki parmak üstündedir. ilahi tecelli ve nurlar içinde kaybolma mahallidir. Buna istiğrak denir.

5. Ahfa, Makami göğüs kafesinin üst ucundan yani gırtlak çukurundan iki parmak kadar aşağıdır. İlâhî sır mahallidir. Gizli ilimler ve tecelliler merkezidir. Burada elde edilen duruma izmihlal denir.

6. Nefs-i natıka (külli) latifesinin yeri iki kaşın ortasıdır.

7. Nefs-i Külli ( Tüm Beden ) : Sultani Zikir Makamı.

8. Akli Kül , Beyini temsil eder Cebrailin ve, ilham ve vahyin makamidir


Bu letâiflerin nurlarına gelince: Latîfe-i kalbin Ziyasi sarı ve nuru yeşildir,
Latîfe-i ruhun nuru Renksiz oksijen ve karabondioksit siyah yada duman rengi gri,
Latîfe-i sırrın nuru Mavi - deniz ve okyanus rengi,
Latîfe-i hafînin nuru Kirmizi kan ve ateş,
Latîfe-i ahfânın Ziyasi Turuncudur nuru kar beyaz süt beyaz. Yani mehdinin güneşinin rengi turuncu kamerinin yani ay inin rengi süt beyaz

Allah Teala insanın cesedini yaratmış ve diğer latifeleri bedendeki yerleriyle irtibatlandırmıştır.

Seyr u Sulûk ve Letaif

Seyr u sulûk sırasında âlem-i emirden olan beş latife imkân dairesi, velayet-i sugra ve velayet-i kübranın ilk kısmı olan akrebiyyet dairesi'nde; nefs velayet-i kübranın iki, üç ve dördüncü kısımları olan muhabbet daireleri'nde; ateş, hava ve su unsurları (anasır-ı selase, üç unsur) velayet-i ulya'da, toprak unsuru ise kemalat-ı nübüvvet'te muamele görür. On latife, tasfiye ve tezkiyelerinden sonra bir araya toplanırlar ve hey'et-i vahdaniyye ismini alırlar. Kemalat-ı risalet mertebesinden itibaren seyr u sulûkun sonuna kadar feyzin geldiği yer hey'et-i vahdaniyye'dir.

Nefs

Nefsin yedi mertebesi vardır: Emmare, Levvame, Mülhime, Mutmainne, Raziyye, Marziyye, Safiyye (Kamile)... Nakşibendî tarikatında nefsin mertebeleri icmalî olarak nefs-i emmare ve nefs-i mutmainne biçiminde ele alınır. Nefsin itminana ermesi velayet-i kübra'da, Rıza makamı'nın elde edilmesiyle olur. Nefs-i emmare sahibinde akıl, akl-ı meaş iken, nefs-i mutmainne'de akl-ı mead olur.

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Dikkat ediniz ki, insanın cesedinde bir et parçası vardır ki, o et parçası sâlih oldukça bütün vücuddaki âzalar sağlam olur. Eğer o fasid olursa bütün cesedi bozulur. O et parçası kalptir.”

( Hadis-i Şerif, Buhari)

Kalb bütün latifelerin merkezi olup "Ruh"un sarayıdır. Ruh kalbde egemen olunca, bedeni "Ruh"un emirlerine göre yönetir; ruh vasıtasıyla aldığı ilâhi feyiz ve terbiyeyi bedenin bütün işlerine yansıtır. Kalbde yakîn nûru parlamaya başlayınca dünya hayatı fâni ve değersiz görünür. Çünkü kalb, marifetullah nûrunun parlayacağı yegâne mahaldir ki, iman güneşi o burçtan doğar. Bütün ilâhi sırlar orada gizlidir. Kalbde o hakiki, lâhutî güneşin doğmasıyla bu yüksek tecellinin nurlu eserleri insanın bütün azalarında zâhir olur. O zaman kulluk vazifelerini; derin ve derûni bir zevk ve neş’e içinde seve seve îfa eder.

ZİKİR VE LETAİFLER ÇAKRALAR


Zikrin nuru ilk olarak kalbe, sonraları diğer letaife sirayet eder. Zikre devam edildiğinde kalpten Allah’ın sevmediği ve razı olmadığı düşünceler silinip gider. Zikir kalbe iyice yerleşince her hâlde zikretme hâline geçer, böylece gaflet yok olur. Zikir sayesinde insanın sıfatları değişir, insanda Cenab-ı Hakk’ın razı olduğu ahlak ve sıfatlar oluşur.

SU ELEMENTi

Vücudumuzun su içeriği yaş, cinsiyet, boy uzunluğu, vücut ağırlığı ve fiziksel aktiviteye göre değişir.
Çocukların vücudunun su oranı yüksektir (% 70, yeni doğan bebekte ise % 90) ve yaş ilerledikçe suyun yerini yağ dokusu almaya başlar. Dolayısıyla yaş ilerledikçe suyu daha çok tüketmek gerekir. Yetişkinlerde vücut su oranı % 60, yaşlılarda ise % 50’dir.

Vücuttaki su unsurunun nefsin kötü sıfatlarından birisi olan nifak özelliği ile irtibatlıdır. Suda, bulunduğu kabın şeklini ve rengini alma özelliği ve bulunduğu şartlara göre değişme sıfatı vardır. Bu sıfat, insana münafıklık olarak yansır ve iki yüzlülük meydana gelir. Ancak bu sıfat, mürşid-i kâmilin terbiye, himmet ve tasarrufu ile alçakgönüllü olmaya dönüşür. Kalbden nifak ve yalancılık gider, yerini samimiyet ve mertlik alır. ve eger kemal bulursa safiyet saf su, renksiz kokusuz tadsiz temiz ve temizleyici, nurlandirici,

ATEŞ UNSURU
Kötü hali hiddet ve celali temsil eder, kemal hali erginlik ve pişmişligi temsil eder

Ateş unsurundan kaynaklanan zulüm ve hiddet sıfatı, İslam’ın emir ve hükümleri karşısında gayret, ince davranma ve rahmani taraftarlığa dönüşür.

HAVA UNSURU

onsuz olunmaycagini bilmekdir yani ruhsuz canlilik olmaz, iyi ruh veya kötü ruh, oksijen ve karbondioksitsiz, yani onlarsiz olunmaz demekdir.

Hava unsurundan ileri gelen kibir ve üstünlük taslama sıfat, izzet, vakar ve heybete dönüşür. cibilliyat olrak ucanlari temsil eder iyi veya kötü olabilirler

TOPRAK ve ELEMENTLER

Nefsi natikayi temsil eder, ve insani ve vücudunu meydana getiren bütün yedigi elementler ve icdigi minareller toprak demekdir

Toprak unsurundan kaynaklanan tembellik, uyuşukluk gibi durumlar, sabır ve itidal sıfatına dönüşür. ve rengi nurunun rengi ten renkleridir bugday tenli sari benizli kirmizi benizli toprka cinsleri gibi, killi toprak, humuslu kara toprak, kahvrengi humuslu, kirecli beyaz, kumlu toprak, demirli toprak granit mavi veya maviye yakin gri toprak yada kaya taş........., sari kayrak cay taşi, druma göre ya cok ser olmsi gerkir kemeilnde yada yumuşak humuslu gibi yada granit gibi yada demir özü gibi keml bulur yine bakir olur yine altin olur.

İnsan küçük bir alem olup, büyük alemin nümunelerini taşıyor. Buna göre ruhun, sırrın, hafinin, ahfanın asılları büyük alemde nedir? Yani hafi, ahfa, sır latifeleri büyük alemde neyi temsil eder?

Alem ikiye ayrılır:

1. Alem-i halk, 2. Alem-i emir.

Alem-i halk; bütün yaratılan şeyler ve masiva dediğimiz, kainat ve mahlukattır.

Alem-i emir ise; zat, sıfat, isim ve şuunat-ı ilahiyedir.

İnsan; kainatın ve kainatta tecelli eden alem-i emirin özü ve özetidir. Yani insan-ı kamil, Hem alem-i emr’in, hem de alem-i halkın özü ve numunesidir. Alem-i emr’in ve alem-i halk’ın asıllarının ve külliyatının, gölgeleri ve numuneleri alem-i asgar olan insanda dahi mevcuttur.

İşte tasavvufta ve literatürde; beş cevher diye isimlendirilen kalp, ruh, sır, hafa ve ahfa’nın asılları, kainat ve emr aleminde olduğu gibi; gölgeleri ve numuneleri de, insanda ve mahiyetinde mevcuttur.

Burada "asıllar" deyince emir alemindeki vücutlar, "gölgeler ve nümuneler" deyince, mahlukattaki tecelliyat ve vücutlar anlaşılmalıdır.

1. Kalp: (Güneşi Temsil eder) Alem-i halk’tan, Hz Muhammede ve kainatta onunla alakalı makamlara, mekanlara ve boyutlara işaret eder. Alem-i emr’den ise, Hz Muhammed (a.s) mahiyetine ve hakikatine bakar.


2. Ruh: (Hava Akcigerleri Temsil eder) Alem-i ervahın numunesidir. Alem-i halk itibariyle Hz isa (a.s.)’ın varlığına, makamına, mekanına ve kainatla münasebetine bakar, bir cevherdir. Alem-i emr itibariyle de, Hz isa (a.s.)’in mahiyetine ve hakikatine bakar.

3. Sır : (Su ve Böbrekleri Temsil eder) Alem-i ervahın numunesidir. Alem-i halk itibariyle Hz Nuh (a.s.)’ın varlığına, makamına, mekanına ve kainatla münasebetine bakar, bir cevherdir. Alem-i emr itibariyle de, Hz Nuh (a.s.)’in mahiyetine ve hakikatine bakar.

4. Hafi: (Kan ve Ateşi Temsil eder Vücuta ise Karacigeri Temsil eder) Alem-i ervahın numunesidir. Alem-i halk itibariyle Hz İbrahim (a.s.)’ın varlığına, makamına, mekanına ve kainatla münasebetine bakar, bir cevherdir. Alem-i emr itibariyle de, Hz İbrahim (a.s.)’in mahiyetine ve hakikatine bakar.

5. Ahfa: (Hormonlari ve duygulari Temsil eder yani quantum bilgisi ve Paracaciklar Salgilar Dalak ve Hormon Kelebegi Beka Billah) Alem-i ervahın numunesidir. Alem-i halk itibariyle Hz Mehdi (a.s.)’ın varlığına, makamına, mekanına ve kainatla münasebetine bakar, bir cevherdir. Alem-i emr itibariyle de, Hz Mehdi (a.s.)’in mahiyetine ve hakikatine bakar. Ahfa Yani gizlenilen saklanilan korunan demekdir. ve bugün quantum bilgisinin keşfedilmiş olma senbebi vakit onun vakti oldugu için. onun bilgisi inkişaf etmekde parcacik bilgisi.

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle haşrolunursunuz....."

( Hadis-i Şerif )

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Yine Buyurdular

"Müminin ruhu, cennet ağacına konup beslenecek olan bir kuştur. Allah o kulunu diriltinceye kadar ruhu orada bekler."

( Hadis-i Şerif, Mâlik)

Enes radıyallahu anh dan

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellemden, kıyamet gününde bana şefaat etmesini rica ettim.
"Yaparım inşaallah!" buyurdu.
"Peki seni nerede arayayım?"
"Beni ilk arayacağın yer Sırattır."
"Seni orada bulamazsam?"
"Beni Mizanın yanında ara!"
"Seni Mizanın yanında da bulamazsam?"
"Beni Havzın yanında ara! Bu üç yerden şaşmam" buyurdu.

( Hadis-i Şerif , Tirmizî. )

"Cennet, birinize ayakkabısının bağından daha yakındır. Cehennem de öyle."

İbn Mesûd radıyallahu anh. Buhârî.

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:

"Cennette, her bir derecenin arası gökle yer arası kadar olan, tam yüz derece vardır. Firdevs bunların en üst derecesidir ki, dört nehir oradan fışkırıp akar. Arş ise onun üstündedir.Allahtan istekte bulunduğunuz zaman, Firdevs cennetini dileyin!"

Ubâde radıyallahu anh. Tirmizî.

Muhyiddini Arabi nin Vahdet-i Vücûd anlayışına göre


“- Hakikat budur ki Hâlik, Mahlûktur ve yine Hakikat budur ki Mahlûk, Halik’tir. Bunların hepsi tek bir varlıktandır. Hayır belki O tek varlıktır. Ve yine O, çokluk halinde olan Tek bir varlıklardır.” yani burda, binler parcadan oluşan bir bedenin, tek oluşunun, onun binler parcadan oluşmasi, tek beden, vahid olmasina engel degil demek yani.

“IV Fass : İdris kelimesinde ki Kudsi Hikmet’in özü.”

"Cennetlikler bir tek adamın, Ademin biçiminde olacaklardır."

( Buhârî)

Hadis-i Şerifi Gösteriyorki Zamanin sahibi olan ve, vahdeti vücut makamina cikmiş olan kimsenin bedeni, o hadisde gecen tek vücutu temsil ediyor, ve cennetlikler, o tek bir vücutta vahdet bulacak ve , baştaki yazdigimiz ayettede, yine ayni kimse, ve yine vazmiza ismini veren kimse, yani "Derecesi Arşa kadar ulaşmiş olan Kul" ve yine " رَفِيعُ الدَّرَجَاتِ ذُو الْعَرْشِ يُلْقِي الرُّوحَ " "Rafîud deracâti zûl arş(arşi), yulkır rûha "yani bu zamanda Hz Mehdi. ve Fakat Kötülerde yine gecenki vaazda yazdigimiz ayetteki, kötülerde yine Deccal aleyhillanin bedeninde Vahdet Bulcak olanlardir, ve iyi ve kötü - siyah ve beyaz - Gece ve gündüz - Yaz ve Kış ying yang


" فَوَرَبِّكَ لَنَحْشُرَنَّهُمْ وَالشَّيَاطِينَ ثُمَّ لَنُحْضِرَنَّهُمْ حَوْلَ جَهَنَّمَ جِثِيًّا "

Fe ve rabbike le nahşurennehum veş şeyâtîne summe le nuhdırannehum havle cehenneme cisiyyâ.

Rabbine andolsun ki biz onları, şeytanları ile beraber haşerdecegiz toplayacağız.

MERYEM Suresi 68

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:

"Cennette, her bir derecenin arası gökle yer arası kadar olan, tam yüz derece vardır. Firdevs bunların en üst derecesidir ki, dört nehir oradan fışkırıp akar. Arş ise onun üstündedir.
Allahtan istekte bulunduğunuz zaman, Firdevs cennetini dileyin!"

Ubâde radıyallahu anh. Tirmizî.

yani işde Cakralarinin tamamini caliştiripda en son kafadaki alninin ortasindaki cakrasi (Nefs Cakrasi insan Cakrasini) caliştiripda Nefsini, nefsi kamil insan oldugunu ispat etmiş olan zat, yani Zamaninimizda Hz Mehdi, ve "Derecesi Arşa kadar ulaşmiş olan Kul"yani kafa cakrasina kadar ulaşmiş KUL. yani AKLI KÜL den haber alan Kul.

Hilye-i Şerif Nedir? - Hz.Muhammed ( S.A.V.) 'in Hilye-i Şerifleri

Hilye-i Şerif aslinda hicde öyle internetlerde gezen hadisde yazdigi gibi, peygamberin sireti suretini anlatan yazilar degildir, Hilye demek Muhammedin bedeni aslilerinin, diger bedeni aslilere göre, krokisi, haritasi demekdir. kimler onun ne tarafinda duruyor gösteren harita demekdir. Bunuda Allah, O nun yakin ve uzak komşulari olarak ayarlamiş, ve onun yildizinin, bir nevi burc haritasi demekdir bu. ve fakat her an degişebilen bir harita, hani muhammed hicret ederken, Ebu Bekr efendimiz yanindaydida o anlatiyor :
Bir korku geliyordu bana ve, önden bir gelirde O na zarar verir diye, ve hemen onun önüne geciyordum, biraz gidince, bu sefer başka bir korku peydah oluyordu bende, ve arkdan biri gelirde ona zarar verir diye, ve hemen bu seferde O nun ardina geciyordum, ve onlarin bu iki hareketinden "Talaal Bedru" ilahisi meydana gelmiş.
"Sen güneşsin , Sen kamersin" bir önde muhamed güneş oluyor, birde arkada, ve ebu bekr önde, ebu Bekr güneş olmuş, muhammed ebu bekre ay ve kamer olmuş, yani öyle olunca, bizim yildizimiz, bir konuma gelirki, işde başka bir yildiza ay ve kamer olmuş, sonra birde öne gecer, bütün yildizlari alip döndürten ana yildiz olmuş, "Sen güneşsin , Sen kamersin" ve muhammedin benim AY im dedigi "Sen güneşsin , Sen kamersin"

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

Receb Allah'ın ayı; şaban benim ayım, ramazan da ümmetimin ayıdır.

( Hadis-i Şerif , Süyûtî, el-Câmiu's-Sagîr, nr. 4411; Müttakî-i Hindî, Kenzü'l-Um-mâl, nr. 35164.)

ve Dün (29.04.2017) şaban ayinin 1 iydi, yani demekki muhammedin, yani güneşimizin başka bir an güneşe, ebu bekir güneşine kamerlik ettigi, aya geldik , yani şaban ayi ve ebu bekrin önden gittigi ay,

ve işde Hilye Muhammedin burc haritasi demek olur, ve o yapilan en güzel Hilye Tablosunuda "Hattat Mustafa Rakim Efendi" yapmiş ve bu alltaki güzel harita

Herkesin bir Hilyesi vardir, ve herkesinki kendine göre farklidir, ve biz buna Raşidi Tarikatinda " Silsileyi Üla "yi ve "Silsileyi Melaeyi" Tespit Etmek diyoruz

Silsileyi Üla Nedir ? “Silsileyi Üla” yi Tespit Etmek için Ne Yapılır?


“Silsileyi Üla” yi Tespit Etmek için Ailecek bir yerde Toplanilir.
1Kalem ve kağıt alıp yazmaya başlanir.
Evimizin Sag Tarafina dogru gidince en yakindaki “ Hasan veya Hüseyin” den kim varsa o Hasansa bizim üst kolumuz peygamberimizin “şerifler” kolundaniz ve birinci isim o yazilir, Hüseyinse seyidlerdeniz, sonra saga veya sol tarafda Hüseyin aranir en yakin hüseyin sagdami soldami ve bunlarin akrabalik dereceleri, Annemiz tarafindansa Anne tarafindan o kola bagliyiz, Baba tarafindan akrabimiz iseler Baba tarafindan o kola bagliyiz demekdir. Ve böylce ilk yön tespit edilmiş olur. Sonra evimizin arka tarafina dogru ilk peygamber isimli kimse kimdir, hangi peygamberin kolundaniz o tespit edilir ve o isim yazilir,
Liste böylece şöyle olmalidir ilk önce evimizin sol tarafina dogru annemiz tarafindan akrabimiz olan en yakin eve, uzaga dogru devam edilir hatta bu başka şehire kadar olabilir “Hasan, Hüseyin, Fatma, Ali, Osman, Ömer, Bekir, Ayşe, Hatice, Zeynep” aranir, ve ashabin isimlerinden olan kimseler olabilir, amma bu kimseler sadece anne tarafindan dedemizin babasina kadar akraba olanlar olcak. Sonra sag tarafa dogru ayni işlem saga dogru bu sefer baba tarafindan akrabalar yazilir. Sonra evimizin arkasindaki komşularimizdan başlayip arkadan sagdan sola dogru gidip sonra tekrar bize dönüp glecek bir daire halinde bütün akraba olan olmayan tanidigimiz peygamber isimli tanidiklarimizin isimleri not edilir. İlk önce direk arkaya dogru düz cizgi gidilir iki tane ayni isim olanlar ilk yakindaki ele alinir, ikinci ayni isme varinca ordan artik sola dogru dönme noktasina geldigimizi bildirir, bu sadace yaşadigimiz köy veya şehir icinde tespit edilir dişari cikilmaz yani peygamber isimlilerde.
Bu not etiklerimiz de cift isimliler en yakin komşumuz olanlar ele alinarak düzletilir, ve bu bizim “silsileyi ÜLA” mizdir.
Vaktin müsait oldugu bir zamanda, senede bir defa bu silsileye 3 ihlas 1 fatiha veya 3 fatiha 7 ihlas hediye edilir.

Silsileyi Melae Nedir ? “Silsileyi Melae” yi Tespit Etmek için Ne Yapılır?

Silsileyi Melae Bizim Hangi Melegin soyundan oldugumuzu gösterir (Cibilliyatimzin ne oldgunun tespit için) ve Evimizin saga sola arkaya öne dogru "Cebrail,Mikail,israfil ve Azaril isimli ve birde ( Azrail,veya Zara Azra isimli veyada Zarar veren mahluklar zarail) aranir.ve bunlar bizim hormon kelebegimizin nasil durdugunu gösterir, yani biz mehdinin sagindami solundamiyiz yine belli eder, yani bunu bulmak için mehdinin kelebegi ile kendi kelebegeni karşilaştirinca belli olur, sen onun sagindami solundamisin arkasi veya önündemi.
ve bizim evimizin önüne dogru dönünce sagimizda Mikail, solumuzda israfil, önümüzde Cebrail, ardimizdada Azrail, vardir. önümüzde Hz Hasan Hz osman ve Hz Hacer, ardimizda Hz Süleyman ve Hz Yunus Hz Hüseyin, sagimizda yine Hz ibrahim ve ismail,........ kainat devamli döndügü için bunlar yine degişkendir, sadece dogum haritasi sabittir, oda insanin dogdugu köy şehir kasaba ve mahellede ve evde bunlar araninca dogum haritasi tespit edilir. bizim silsileyi üla mizda yine dogum haritamiz olmalidir.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَاسْتَفْزِزْ مَنِ اسْتَطَعْتَ مِنْهُمْ بِصَوْتِكَ وَأَجْلِبْ عَلَيْهِم بِخَيْلِكَ وَرَجِلِكَ وَشَارِكْهُمْ فِي الأَمْوَالِ وَالأَوْلادِ وَعِدْهُمْ وَمَا يَعِدُهُمُ الشَّيْطَانُ إِلاَّ غُرُورًا

Vestefziz menisteta’te minhum bi savtike ve eclib aleyhim bi haylike ve racilike ve şârikhum fîl emvâli vel evlâdi vaıdhum, ve mâ yaiduhumuş şeytânu illâ gurûrâ.

Meali :

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

(Haydi) onlardan gücünün yettiğinin ayağını çağrınla kaydır. Atlıların ve yayalarınla onların üzerine yürü. Onların mallarına ve evlatlarına ortak ol. Onlara vaadlerde bulun.” Hâlbuki şeytan onlara aldatmadan başka bir şey va’detmez.

Sadakallahul Aziym İSRA Suresi 64. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

فَاتَّخَذَتْ مِن دُونِهِمْ حِجَابًا فَأَرْسَلْنَا إِلَيْهَا رُوحَنَا فَتَمَثَّلَ لَهَا بَشَرًا سَوِيًّا قَالَتْ إِنِّي أَعُوذُ بِالرَّحْمَن مِنكَ إِن كُنتَ تَقِيًّا قَالَ إِنَّمَا أَنَا رَسُولُ رَبِّكِ لِأَهَبَ لَكِ غُلَامًا زَكِيًّا قَالَ إِنَّمَا أَنَا رَسُولُ رَبِّكِ لِأَهَبَ لَكِ غُلَامًا زَكِيًّا قَالَتْ أَنَّى يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَلَمْ يَمْسَسْنِي بَشَرٌ وَلَمْ أَكُ بَغِيًّا قَالَ كَذَلِكِ قَالَ رَبُّكِ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٌ وَلِنَجْعَلَهُ آيَةً لِلنَّاسِ وَرَحْمَةً مِّنَّا وَكَانَ أَمْرًا مَّقْضِيًّا

Fettehazet min dûnihim hicâben fe erselnâ ileyhâ rûhanâ fe temessele lehâ beşeren seviyyâ. Kâlet innî eûzu bir rahmâni minke in kunte takıyyâ.

Meali :

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Meryem onlarla kendi arasına bir perde çekmişti. Derken biz ona ruhumuzu gönderdik de o, kendisine tastamam insan şeklinde göründü.. Meryem, “Senden, Rahmân’a sığınırım. Eğer Allah’tan çekinen biri isen (bana kötülük etme)” dedi.
Ruh dedi “Ben ancak Rabbinin elçisiyim. Sana akilli bir çocuk bağışlamak için gönderildim” dedi. (Hz. Meryem dedi ki): “Bana bir beşer dokunmamış (olduğuna göre) benim nasıl bir oğlum olabilir? Ve ben, azgın (iffetsiz) olmadım.” (Ruh’ûl Kudüs): “İşte böyle” dedi. Senin Rabbin: “O, Bana kolaydır ve onu, insanlara bir âyet (mucize) ve Bizden bir rahmet kılacağız.” buyurdu. Ve emir kaza edilmiştir (yerine getirilmiştir).

Sadakallahul Aziym MERYEM Suresi 17.den 21. ayete kadar

ve eger bu ikiside melek sifatindalar ise, o zaman melekler cocuk yapmaz, evlenmez kurali yanliş, ve alaman kizlari ve avrupalilar mavi gözlü, ve münker nekirde mavi gözlülermiş, öyle olunca işde alaman IRKI münker ve nekirden üretme IRK oluyor, yine avrupann bazi yerlerindeki kimsler mavi gözlü sari sacli kimseler, hani zikirimzdeki Mühammeten ayeti varya yani mansi onlar yemyeşlillerdir, bu mavi gözlülerde avatar filimdeki gibi masmavi olnlar grubu onlarda masmavilerdir yani hani cizgi filimleri bile varya
Mavi Cüceler - Şirinler

yine isa ve mehdide cebrailin soyundan, olanlar, o ise siyah veya kahvrengi koyu yesil renkli gözlü yani köpek cinsi gözlü, ve yine reptiller yani yani azazilin soyu ise, onlarda yeşile yakin gözlüler müdhammeten olanlar yemyeşildir ayetinde dendigii gibi ,gözleride yeşil olanlar, yani reptiller, azazil soyu, yilan soyu, ve öyle olunca bazilari, mikail soyu, yine avrupada cocuklarina michael ve kizlarada Michaela konulur, yani öyle olunca onlarda mikail soyundan olanlar, yani sivrisinek, yine rafael ve rafaella konurki ,onlarda israfil soyundan, yani horuz ve tavuk cibilliyatlilar, yine gabriel ve Gabriele konulurki, köpek ve kurt cibilliyatlilar, onlarda işde cebrail soyundan olanlar, ve öyle olunca, avrupalilarin silsileyi ülayi tespitlerinde, birde melek soyundan olmalari sebebiyle işde etraflarinda sag kol komşularinda baba tarafindan o melege bagli, sol koldanda, hangisi varsa ona, anne tarafina bagli demek olur, cebrail mikail ve israfil aranir yani, azrail ve zara lardar azrail soyundan, zara veya zarail, yani öyle olunca kimler hangi soydan ise, onlar o soya silsilei melea sinada veya ülasindaa fatiha kulhu ismarlar. bizim zikirimzdeki mikailde ondan, bize en yakin komşu melek mikail var, ondan biz zikirimizde en sonda mikaile okuruz, ve sizlrde bize tabi olunca, önce bizim okudugumuza okuycaksinizki, bizim adimimizi takib edebilesiniz, ve bizim türkiyedede cebrail ve mikail isimliler vardir bazi yerlerde, işde en yakin mikail ve cebrail komşusu olanlar, ve bu en uzaga kadar aranir, nerede varsa o isim, ordan o kola bagli demek olur, onlar yine o soydan olanlar demek. yani meleklerde ürermiş, ve anonakilerden bahsedilirken yari tanri olanar deniyor, işde meleklerin ilk birleştikleri, meryem gibi isa gibi yari tarni gibi olanlar, o yüzden isa yi rab edinirler hiriistiyanlar , amma sebebini bilmezlerdi, biz şimdi anlatmiş oluyoruz yani, yani melek soyu, kutsal ruh cebrail soyundan, yine amine annemize bir melek ve kutsal ruh geldi, sana bir oglan verildi dedi, senin oglun gibi kadri yok cihanda denildi, yani onada yine bir ruh koyan var, ve oda yine bir melek soyundan üretilen özel sistem yani ,yari tanri gibi anonakilerinki gibi, yani yari tanirdan kasit yari melek yari insan yani.

----------------

Bir adamin sictigi poha varinca araştirilirsa, melek gibi olan adamin bile, elbet bir hatasi bulunur, ve ben niye sen gibi şu gibi bu gibi olmak zorunda olayim, Ben ve BENLIK, ve benim zatim demek, benim hoşuma giden şeylerin toplandigi beden demek. cünkü ben karpuz seviyorsam, benim evde, her yaz karpuz yenir degilmi, dometes seviorsam dometes, altin seviyorsam altin, o zaman yine para ise para, yani kadin ise kadin, öyle olunca, ben benim zaaflarimdan meydana geldim demekdir. ve mesala dometiside seviyonda, amma en cok kirazi seviyon gibi, birde zaafmiz vardir. hani camizin camuru görünce yatmasi gibi yani, işde kiraz seven onu görünce dayanamaz yine kadin seven, kari kiz seven, güzel bir kadin görünce, hemen onunla yativermek, sevişmek ister degilmi? para seven, para görünce, para gelcek yere dayanamaz degilmi? ve bizler zaaflarimizla dikenelerimizle var olanlariz, öyleyse hatasiz kul arama, ve gül seviyorsan dikeninide sev, dikenine razi gelmeyen gül yetiştirip de gül koklayamaz, ve incitme, gülü koparipda dikeninide aglatma, yahut dikenini yolupda gülü aglatma, incitme, ona zarar verme.

şefaat meselesi

Enes radıyallahu anh dan

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellemden, kıyamet gününde bana şefaat etmesini rica ettim.
"Yaparım inşaallah!" buyurdu.
"Peki seni nerede arayayım?"
"Beni ilk arayacağın yer Sırattır."
"Seni orada bulamazsam?"
"Beni Mizanın yanında ara!"
"Seni Mizanın yanında da bulamazsam?"
"Beni Havzın yanında ara! Bu üç yerden şaşmam" buyurdu.

( Hadis-i Şerif , Tirmizî. )

Temsili misal ile : ve sen seyri sülükunu tamam edip özüne erdin,ve peynir oldun mesela, ve bir bedene ve cennete dogru yol alacaksin, amma yolda nice dikenler engeller var degilmiß seni (Peyniri) aldilar geldiler sofraya koydular, ve sofradan birisi aldi bicagi kesecek seni dilim dilim, sana burada kim yardım edipde kesme onu diyecek, ve sen da hi bagir, istedigin kadar, avazin cikdigi kadar bagir, duyarmi seni, o acikmiş olan sofrave kahvalti sahipleri, seni keser gecer, o yetmez, dilimi birde böler, sonra alir eline, agzina götürür diş denen carklarin arasinda, seni ligme ligme eder, kim kurtaracak burda seni onun elinden degilmi? ve bu o nun seni ligme ligme etmesi, sana rahmet, cünkü sen az sonra muradina ercen, cennete gircen, amma daha zor işin, cehennemin türlü türlü işkencelerini tadacan, ve en sonunda vücutta eger kayde deger bir lokma görülürsen, erkekse seni o yiyen, belki dahada erip, onun huseyesinde toplancak olan meninin, insan tohumunun parcasi olacan, sonra ise, ve eger tuvalete gitmezsen, poh yoluna ölüp gitmezsen, ve yarişi kazanabilirsen, ve o insan evli veya, bir kadini var ise, ve cocuk yapacak ise, sende gayret edip, bütün meni parcalari kuvvetlice yumurtaya varip, kapiyi calabilirsen, ve yumurtada sana, seni taniyip kapiyi acarsa, ve o nda bir cocuk olma şerefine erersen, işde cennete erdin, amma nice cile işkence dolu cehennemin türlü türlü belalarini tada tada varacan, ve burda işde şefaat, sana yol gösteren demekdir, ve yol gösteren harita muhammed haritasi, ve muhammede inen şerita ve helal haram, yasak ve serbest, olanlara dikkat etmen ile, senin bedeni aslindeki yolculugun, bir yildiz olarak dogmana kadar gidecekdir, işde yildiz olabilmek için insani kamil yani "NEFSi iSPAT" nefisini ispat etmiş demek, insan olacak bütün bilgileri ögrenmiş ve bilmiş, ve onu ögrenip, kaş olacak, kulak olacak, göz olacak olanlarla bir araya gelip, insan tohumu meniden yola cikip, hatta bir inegin yedigi ot iken, ordan yola cikip taaaa insan tohumu olup, sonrada anneden cocuk olarak dünyaya gelmeye kdar gecen serüvene "seyri sülük" denilir, ve bu serüvdende senin , meninin icindeki o insan olmak için, yarişi kazancak olan tohuma yol gösteren, işde muhammedin şeriatina uyman ile olan olcakdir. ve bunlar senin en son arşa kadar cikman gerektigini yani, mirac etmen gerektigini belli eder, ve arş ise, en tepe nokta demekdir, ve orda insanin başi olcak olan hücreler demekdir, en kamil olan hücre, dogacak bebegin beynini oluşturcak olan AKIL hücrelerini temsil eder, ondan sonraki kemal dereceleri raziye marziye makmalari, işde el kol ayak böbrek dlak gibi diger hücreler yani.


İmam Ahmed, Abdullah b. Amr b. As (r.a)'ın şöyle dediğini bildirdi: “Peygamber (s.a.v.) bir gün sanki bize veda edecekmiş gibi konuşma yaptı, üç defa şöyle dedi: “Ben Ummî Peygamber Muhammed'im” sonra şöyle dedi: “Benden sonra Peygamber yoktur, bana sözün en güzeli en özü ve en hikmetlisi verildi. Bana Cehennem bekçilerinin ve arşı taşıyanların sayısı bildirildi.”

---------------

“Yahudiler, “Peygamberiniz Cehennem ehlinin sayısını biliyor mu?” dediler”

“Onlar ne cevap verdiler?”

“Bilmiyoruz ancak Peygamberimize sormamız gerekir” dediler.

Peygamberimize soruyu sordular ve Rasûlullah :

bir seferinde on, ikinci seferde ise dokuz parmağını kaldırdı.“Şöyle şöyledir dedi”

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

سَنَدْعُ الزَّبَانِيَةَ

Se ned’uz zebâniyeh

Biz de yakında zebanileri çağıracağız.

ALAK Suresi 18. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

خُذُوهُ فَاعْتِلُوهُ إِلَى سَوَاء الْجَحِيمِ ثُمَّ صُبُّوا فَوْقَ رَأْسِهِ مِنْ عَذَابِ الْحَمِيمِ

Huzûhu fa’tilûhu ilâ sevâil cahîm. Summe subbû fevka ra’sihî min azâbil hamîm.

Meali :

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Onu tutun da cehennemin orta yerine sürükleyin. Sonra başının üstüne azap olarak kaynar su dökün. (mesela yumurta patetes haşlamasi yapmak gibi)

DUHAN Suresi 47. 48. ayet

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

صُمٌّ بُكْمٌ عُمْيٌ فَهُمْ لاَ يَرْجِعُونَ

Summun bukmun umyun fe hum lâ yerciûn

Onlar(Zebaniler) sağırdi, dilsizdir ve kördürler. Artık onlar görevlerinden de geri dönmezler.

BAKARA Suresi 18. ayet

Peyniri kesmek için gelen bicak gibi, o peynirin sesini ve bagirişmasini duymaz ve dinlemez, efendisi : peyniri kesmesi için, onu göreve cagirinca, artik o görevindenden dönmez, peyniiri keser. yine bugdayi degmene dökünce, degmenci ve degmen taşi, bugdayin sesini duymaz, onu degmenin ezip un etmesine engel olacak yokdur, yine degmen taşida görevinden dönmez ,onu un gibi ezip ufalar, vicciragini cikarir.


Rabbim, mehdi askerine, zikirimiz ile bütün cakralarini acip, taa arşa, yani insan bedenindeke kafadaki "nefs-insan" olma cakrasini caliştircak kadar gayret versin, ve ordanda nefsini bilip bir anneden dogabilcek saafiyet ve uhrevi boyuta kadar ermek nasip etsin, ve insani kamil, yani tam takim, yani gözü kulagi ayagi eksiksiz bir cocuk olarak saglikli bir bebe olarak dogmak yolculugunda nefsini kemale erdirmeyi nasip etsin.

--oOo---

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve

etûbu ileyk.

--OoO--


Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 30 Nisan 2017 Pazar

Original Kar © glan


RAŞiT TUNCA

BAŞAĞAÇLI RAŞiT TUNCA
Raşit Tunca

FORUMUMUZDA
Dini Bilgiler...
Kültürel Bilgiler...
PNG&JPG&GiF Resimler...
Biyografiler...
Tasavvufi Vaaz Sohbetler...
Peygamberler Tarihi...
Siyeri Nebi
PSP&PSD Grafik

BOARD KISAYOLLARI

ALLAH

Allah



BAYRAK

TC.Bayrak



WEB-TUNCA


Radyo Karoglan

Foruma Misafir Olarak Gir


Forumda Neler Var


Karoglan-Raşit Tunca - Dini - islami - Dini Resim - FIKIH - Kuran - Sünnet - Tasavvuf - BAYRAK - Milli - Eğlence - PNG - JPEG - GIF - WebButtons - Vaaz - Sohbet - Siyeri Nebi - Evliyalar - Güzel Sözler - Atatürk - Karoglan Hoca - Dini Bilgi - Radyo index - Sanal Dergi




GALATASARAY

G A L A T A S A R A Y


FENERBAHÇE


F E N E R B A H C E


BEŞiKTAŞ

B E Ş i K T A Ş


TRABZONSPOR

T R A B Z O N S P O R


MiLLi TAKIM

M i L L i T A K I M


ETKiNLiKLERiMiZ


“Peygamberimiz Buyurdular ki Birbirinize Temiz ağız ile Dua edin. Bizde Sayfamızı ziyaret edenlerin ve bu bölümü ziyaret edenlerin kendilerinin Ruhaniyetine, geçmişlerinin Ruhuna Yasin Okuyup hediye ediyoruz Tıkla, ya sende oku yada okunmuş Yasinlerden Nasibini Al”
(Raşit Tunca)



MEVLANA'DAN

“ Kula Bela Gelmez Hak Yazmadıkca, Hak Bela Yazmaz Kul Azmadıkca, Hak intikamını, Kulunun Eliyle Alır da, Bilmiyenler Kul Yaptı Sanır."
(Hz. Mevlana)