Salavat Ne Zaman Getirilmez?
Hangi hâllerde Hz. Peygamber’e (s.a.v.) salavat getirilmez? İşte salâtü selâm getirmenin ölçüsü ve sınırları...
Mâlikî fakihi İbni Habîb (v. 238/853), hayvan keserken Resûl-i Ekrem’in (s.a.v.) adını anmanın mekrûh olduğunu söylemiştir.
NE ZAMAN SALÂTÜ SELÂM GETİRİLMEZ?
Hayvan keserken Resûli Ekrem’in (s.a.v.) adını anmanın mekruh görülmesinin sebebi şudur: Bir hayvanın etinin yenilebilmesi için onun sadece Allah’ın adıyla kesilmesi gerekir. O sırada Hz. Peygamber’in (s.a.v.) adının anılması, “Acaba bu hayvan aynı zamanda Resûlullah’ın adıyla da mı kesildi?” diye bir şüphenin doğmasına yol açabileceği için mekrûh görülmüştür.
Mâlikî fakihi Sahnûn da (v. 240/854) bir şeye hayret edildiği zaman Resûl-i Ekrem’e (s.a.v.) salâtü selâm getirmenin mekrûh olduğunu söylemiş, “Resûlullah’a sadece Allah’ın rızâsını elde etmek ve sevâp kazanmak için salâtü selâm getirilir” demiştir.
Mısırlı hadis hâfızı ve Mâlikî fakihi Asbağ ibnü’l-Ferec (v. 225/840), İmâm Mâlik’in talebelerinden İbnü’l-Kãsım’ın (v. 191/806) şöyle dediğini nakletmiştir:
“İki yerde sadece Allah’ın adı anılır, başkasının adı anılmaz: Biri hayvan keserken, diğeri de aksırdıktan sonra. Bu iki yerde Allah’ın adını andıktan sonra ‘Muhammedün Resûlullah’ denmez. Şâyet bir kimse, bu iki yerde Allah’ın adını andıktan sonra ‘Sallallahu alâ Muhammed’ derse, Resûlullah’ın adını Allah’ın adıyla birlikte anmış sayılmayacağı için kesilen hayvanın eti haram olmaz.”
Mısırlı Mâlikî fakihi Eşheb (v. 204/820) de bu görüşte olup hayvan keserken ve aksırdıktan sonra Resûl-i Ekrem’e (s.a.v.) salâtü selâm getirmenin sünnet olmadığını söylemiştir.
İmâm Şâfiî’nin ise bu iki yerde salâtü selâm getirmekte bir sakınca görmediği, hattâ bunu makbûl bir davranış kabul ettiği belirtilmektedir. (Aliyyü’l-Kãrî, Şerhu’ş-Şifâ, II, 116)
İmâm Nesâî’nin, ashâb-ı kirâmdan Evs ibni Evs’den rivâyet ettiğine göre, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Cuma günü kendisine çokça salâtü selâm getirilmesini emretmiştir. (Nesâî, Cum’a 5, nr. 1373.)
Kaynak: Kadı İyaz, Şifa-i Şerif
EDiTÖRÜN (Rasit Tunca) iMZASI
Ben de diyorum ki: Peygamberimizin (s.a.v.) yaptığı, söylediği, kabullendiği, itiraz ettiği ve tasdik ettiği her amele (fiile) bizler 'Sünnet-i Rasulullah' diyoruz. İşte bu amellerden birini yerine getirmeye, 'sünnete tabi olmak' denilir. Bizler bir sünneti yaptığımızda (tabi olduğumuzda), ardından -bunu Rasulullah'tan öğrendik demek babında- bir kere Peygamberimize (s.a.v.) salatu selam (salavat) getirmek hususunda islamdaki peygamberim izden ögrendigmiz her amelden sonra bir kerede -bunu Rasulullah'tan öğrendik demek babında salatu selam (salavat) getirebiliriz.
İslam ve İhsan
Hangi hâllerde Hz. Peygamber’e (s.a.v.) salavat getirilmez? İşte salâtü selâm getirmenin ölçüsü ve sınırları...
Mâlikî fakihi İbni Habîb (v. 238/853), hayvan keserken Resûl-i Ekrem’in (s.a.v.) adını anmanın mekrûh olduğunu söylemiştir.
NE ZAMAN SALÂTÜ SELÂM GETİRİLMEZ?
Hayvan keserken Resûli Ekrem’in (s.a.v.) adını anmanın mekruh görülmesinin sebebi şudur: Bir hayvanın etinin yenilebilmesi için onun sadece Allah’ın adıyla kesilmesi gerekir. O sırada Hz. Peygamber’in (s.a.v.) adının anılması, “Acaba bu hayvan aynı zamanda Resûlullah’ın adıyla da mı kesildi?” diye bir şüphenin doğmasına yol açabileceği için mekrûh görülmüştür.
Mâlikî fakihi Sahnûn da (v. 240/854) bir şeye hayret edildiği zaman Resûl-i Ekrem’e (s.a.v.) salâtü selâm getirmenin mekrûh olduğunu söylemiş, “Resûlullah’a sadece Allah’ın rızâsını elde etmek ve sevâp kazanmak için salâtü selâm getirilir” demiştir.
Mısırlı hadis hâfızı ve Mâlikî fakihi Asbağ ibnü’l-Ferec (v. 225/840), İmâm Mâlik’in talebelerinden İbnü’l-Kãsım’ın (v. 191/806) şöyle dediğini nakletmiştir:
“İki yerde sadece Allah’ın adı anılır, başkasının adı anılmaz: Biri hayvan keserken, diğeri de aksırdıktan sonra. Bu iki yerde Allah’ın adını andıktan sonra ‘Muhammedün Resûlullah’ denmez. Şâyet bir kimse, bu iki yerde Allah’ın adını andıktan sonra ‘Sallallahu alâ Muhammed’ derse, Resûlullah’ın adını Allah’ın adıyla birlikte anmış sayılmayacağı için kesilen hayvanın eti haram olmaz.”
Mısırlı Mâlikî fakihi Eşheb (v. 204/820) de bu görüşte olup hayvan keserken ve aksırdıktan sonra Resûl-i Ekrem’e (s.a.v.) salâtü selâm getirmenin sünnet olmadığını söylemiştir.
İmâm Şâfiî’nin ise bu iki yerde salâtü selâm getirmekte bir sakınca görmediği, hattâ bunu makbûl bir davranış kabul ettiği belirtilmektedir. (Aliyyü’l-Kãrî, Şerhu’ş-Şifâ, II, 116)
İmâm Nesâî’nin, ashâb-ı kirâmdan Evs ibni Evs’den rivâyet ettiğine göre, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Cuma günü kendisine çokça salâtü selâm getirilmesini emretmiştir. (Nesâî, Cum’a 5, nr. 1373.)
Kaynak: Kadı İyaz, Şifa-i Şerif
EDiTÖRÜN (Rasit Tunca) iMZASI
Ben de diyorum ki: Peygamberimizin (s.a.v.) yaptığı, söylediği, kabullendiği, itiraz ettiği ve tasdik ettiği her amele (fiile) bizler 'Sünnet-i Rasulullah' diyoruz. İşte bu amellerden birini yerine getirmeye, 'sünnete tabi olmak' denilir. Bizler bir sünneti yaptığımızda (tabi olduğumuzda), ardından -bunu Rasulullah'tan öğrendik demek babında- bir kere Peygamberimize (s.a.v.) salatu selam (salavat) getirmek hususunda islamdaki peygamberim izden ögrendigmiz her amelden sonra bir kerede -bunu Rasulullah'tan öğrendik demek babında salatu selam (salavat) getirebiliriz.
İslam ve İhsan
Portal
Forum
Search
Community 
Forum Statistics
Forum Team
Calendar
Members



