MUHAMMED
BAYRAK

Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için kayıt olmalısınız. |
Forum İstatistikleri |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
DOWNLOADEN
AYET
FELSEFEMiZ
Raşit Tunca Sözü
GÜZEL SÖZ
(Asil ismi Ahmed Faruk-u Serhendî olan Imam-i Rabbani Hazretlerin Hz. Ömer\´in (r.a.) neslinden gelmektedir. 1563\´de Hindistan\´in Serhend sehrinde dünyaya gelmis ve ayni yerde 1624 tarihinde vefat etmistir.
Imam-i Rabbânî\´nin zamaninda Hindistan\´da çok genis fikrî çalkantilar vardi. Halki Islâmdan uzaklastirmaya ve Islâmi taninmaz hale getirmeye çalisan yönetime karsi Imam-i Rabbani Hazretleri çok genis bir hizmet halkasi olusturur. Yetistirdigi talebelerle, daha sonra hem bu talebelerine, hem de nüfuzlu kisilere yazdigi mektuplarla Islâmi müdafaaya çalisti.
Imam-i Rabbani müceddiddir. Yani Hicri ikinci bin yilin din yenileyicisidir. Dine sokulmaya çalisilan hurafe, bid\´at ve batil inançlari reddedip, dinin aslini muhafazaya çalismis ve o devir insaninin ihtiyaci olan dinî meselelerde yeni bir takdim sekli olusturmustur. Hizmeti sadece kita Hindistan\´ina bagli kalmamis, zamanla dünyanin her tarafina kök budak salmistir.
Imam-i Rabbani Hazretlerinin fikir, izah ve hizmet esaslari bütünüyle mektuplarinda mevcuttur. Asli Farsça olarak üç cilt halinde tertip edilen, 847 mektup, 1670 sayfadan olusan ve daha sonra Arapça ve Türkçeye da tercüme edilen Mektubat, asil itibariyle yazildigi devre isik tutmakla birlikte, bizlerin de bu eserden ögrenecegimiz pek çok sey vardir.
Mektubat Türk okuyucusuna yabanci degildir. Özellikle Naksi tarikatina mensup bazi hizmet gruplari tarafindan kaynak kitap olarak kabul edilmesinin de taninmasinda büyük payi vardir. )
Dünya bir seraptir
Ey ogul!
Bu dünya imtihan yeridir. Onun yüzü yaldizla ve çesitli yüzlerle süslenmistir. Sureti nakislidir. Çirkin bir kadin gibi kasi çekilmis, yanaklari boyanmis. Ilk bakista tatli gelir, göze tazelik ve canlilik hayali verir; lâkin gerçekte o üzerine koku sürülmüs cifeye benzer.
Sineklerin ve kurtlarin içine doldugu bir çöplük gibidir. Su gibi görünür, o bir seraptir, Seker suretinde zehirdir. Içi harap ve çok kötüdür. Bu süsü ve hayasizligi ile söylenenlerin ve anlatilanlarin hepsinden serlidir.
Onun asiki sefih ve büyülüdür. Fitneye düsmüs, çildirmis ve aldatilmistir. Kim onun görünüsüne aldanirsa ebedi kayip zehiri ile zehirlenmistir. Kim onun tazeligine ve tadina bakarsa sonsuzluga kadar pismanlik duyar.
Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) söyle buyurmustur:
\"Dünya ve âhiret iki kuma gibidir; birini razi etsen, digeri darilir.\"
Dünya nedir
Ey ogul!
Dünya nedir, bilir misin Kadin, çocuk, mal, makam, reislik, oyun, oyuncak, lüzumsuz islerle ugrasmak...
Bütün bu sayilanlardan hangisi seni alip Allah\´tan baska seylerle oyalayip perdelerse, o dünyaya dahildir.
Gençlik tövbesi
Ey ogul!
Cenab-i Hak sonsuz inayetinden sana nasip verdi. Bilhassa gençlik çaginda sana tevbe nasip etti. Simdi bilmiyorum, o tevbede sebatli misin Yoksa çesitli muzahrefat ile seytan seni azdirdi mi
Tevbe üzerinde durup devam ettirmek zor görülebilir, zira çag gençlik çagidir. Dünya malina gelince, elde etme sebepleri çok ve kolaydir, bu manada arkadaslarinin çogu da uygunsuzdur.
Sana tefekkür lazim
Ey ogul!
Önemle üzerinde duracagin is, mübah seylerin zaruri olan miktari ile yetinmektir. Bu zaruri miktar da ibadetlerde kuvvet bulmak niyetiyle alinmalidir.
Yenen yemekten maksat, ibadetin yerine getirilmesi için kuvvet kazanilmasi olmalidir. Elbise giymekten maksat, avret yerini örtmek, sicaktan ve soguktan korumaktir. Bu ölçüyü diger zaruri mubah islerde de devam ettirmelidir.
Sana tefekkür lâzim. Kalbe dayali isleri yapmak gerek. Aksi halde yarin ziyandan ve pismanliktan baska bir sey elde edilmez.
Gençlik büyük firsattir
Ey ogul!
Ibadete yönelme vakti gençliktir. Akilli olan bu vakti kaçirmaz, firsati ganimet bilir. Zira is önemlidir. Insan yaslilik zamanina kalmayabilir. Kaldigini farz edelim, derlenip toparlanmak nasip olmaz. Böyle bir derlenip toparlanmanin mümkün oldugunu farz edelim, bir amel islemeye güç yetiremez. Zira o zaman, zaafin ve aczin bastirdigi zamandir. Halbuki su anda derlenip toparlanma durumu vardir, elde eldilmesi kolaydir.
Hele anne-babanin hayatta olmalari Yüce Hakkin nimetlerinden biridir. Senin geçimini onlar üzerine almistir. Iste bu mevsim firsat mevsimidir. Güç ve kuvvetinin yettigi mevsimdir. Bugünün isini yarina birakmak için su andaki durum nasil bir özür olabilir Ertelemeye ne gerek var Resulullah (a.s.m.) bu manada söyle buyurmustur: \"Isi erteleyen helak olur.\"
Evet, bugün ahirete ait islerle bir mesguliyet varsa, bu düsük dünyanin isini yarina birakmak cidden güzel olur, tam bunun aksi ise pek çirkin bir sey olur.
Su zaman gençlik zamanidir. Nefsin, seytanin ve din düsmanlarinin istilasi zamanidir. Bu zamanda yapilan az amele biçilen itibar, bu vakitlerden baska zamanlarda yapilan amellere biçilmez.
Allah\´in emir ve yasaklarina uymali
Ey ogul!
Varliklarin özü olan insanin yaratilmasindaki gaye, oyun ve oyuncakla eglenmek, yemek ve içmek degildir. Onun yaratilmasindaki gaye, kulluk vazifelerini yerine getirmek, devamli bir sekilde Allah\´a iltica ve niyazda bulunmaktir.
Dinin anlattigi ibadetlere gelince, bunlarin edasindan gaye, kullarin faydasi ve onlarin yararidir. Bunlardan hiçbiri Cenab-i Hakkin yararina degildir, çünkü onun böyle bir seye ihtiyaci yoktur.
Durum böyle olunca, onlarin edasi memnuniyete sebep olmalidir. Bu emirlerin yerine getirilmesi ve yasaklardan kaçinmak için kosmali, çabalamalidir.
Cenab-i Hak sonsuz zenginligi ile kullarina emir ve yasaklar yolundan ikramlar eylemistir. Bu durumda bize düsen, tam manasiyla bu nimetlere sükretmektir. Memnuniyetin en üstün derecesi ile emir ve yasaklardan ne varsa hepsinin yerine getirilmesi için çaba harcamaktir.
Dogru haberci ile yalancinin farki
Ey ogul!
Yalan söyledigi defalarca denenemis olan bir kimse, \"Bu gece düsman hücum edecek\" diye bir haber verecek olsa, bu haber üzerine o beldenin ileri gelenleri derhal savunma tedbirleri alir. Bu haberi veren kimsenin yalanci oldugunu bildikleri halde o belanin giderilmesi için çareler ararlar. Çünkü tehlike ihtimaline karsi dikkatli olmak lazimdir.
Halbuki, dogru haber veren Resulullah (a.s.m.) bütünüyle âhireti haber vermistir. Durum böyle iken bu haberden kimse müteessir olmamaktadir. Eger müteessir olsalardi, ondan korunma çareleri ararlardi. Kaldi ki, Resulullah Efendimiz ondan korunma çarelerini de göstermistir.
O nasil bir imandir ki, dogru haberciye yalan haberci kadar itibar etmiyor.
Mal ve mülk Allah\´indir
Ey ogul!
Nefis kendi özünde cimridir. Ilâhi emirleri yerine getirmekten kaçar. Bunun için devamli yumusak konusmalidir. Yoksa mal ve mülk bütünüyle Allah\´indir.
Kula asil layik olan zekâti tam bir memnuniyetle vermektir. Yoksa nefsin arzularina uyarak ibadetin edasinda tembellik edip agirdan almak yakismaz.
Fetvayi âhiret âlimlerinden almali
Ey ogul!
Dini hükümleri, fetvalari âhiret ulemasindan sorup ögrenmek gerektir. Zira onlarin sözlerinde tesir vardir. Belki onlara soruldugu için nefeslerinin bereketi ile amelde basari hasil olur.
Ilmi kendilerine makam vesilesi yapan dünya alimlerinden kaçinmak gerekir.
Dünya adamlariyla bizim ne isimiz var Onlarla aramizda ne gibi bir münasebet olur ki, onlarin hayri ve serri üzerinde söz edelim.
Tavsan uykusu ne zamana kadar sürecek
Ey ogul!
Hayatinin en güzel zamanlan heva ve heveste geçti. Allah düsmanlarinin rizasini kazanma yolunda geçip gitti. Simdi ömrünün sonu kaldi. Bugün de bunu Hakkin rizasi istikametinde harcamazsak, o en güzel ömrün yerini doldurma isinde bir tedarik görmezsek, isterse pek az
olsun, çekecegimiz zahmeti ebedi rahata vesile bilmezsek, az sevap islemek suretiyle çok günahlarimiza kefaret ettirmezsek, yarin hangi yüzle Allah\´in katina varacagiz Hangi çareye basvuracagiz
Bu tavsan uykusu ne zamana kadar sürecek Bu gaflet pamugu ne zamana kadar kulakta kalacak Yakinda basiret gözünden gaflet kalkacak, hiç süphe edilmesin kulaktan bu gaflet pamugu da gidecek, lâkin o zaman ne faydasi olur O zaman hasret ve pismanliktan baska bir sey olmayacak.
Ölüm gelmeden önce amel islemeye bak. Kabrinde yaslanacagin bir sey hazirlamalisin. Öncelikle itikadini düzeltmelisin. Sonra dini yönden zaruri bilgileri ögrenmelisin. Fikih kitaplarinin açikladigi seyleri bilmeli ve amel etmelisin.
Zikir gafletin kovulmasidir
Ey ogul!
Firsat ganimettir. Saglik ve bos zaman ise iki ganimettir. Vakitlerini devamli olarak Allah\´in zikrine harcamak gerekir. Hangi amel olursa olsun, dinin emri istikametinde ise o zikre dahildir, isterse alis veris olsun.
Bütün hal ve hareketlerde dinin hükümlerine riayet etmek gerektir. Ta ki onlarin hepsi zikir ola... Zikir gafletin kovulmasindan ibarettir. Bütün islerde emir ve yasaklara riayet edilirse, emirleri veren yasaklari bildiren Zata karsi gaflet esaretinden kurtulus nasip olur. O Yüce Hakkin da devamli zikri hasil olur.
Hayat seriat üzere olmalidir
Ey ogul!
Düsük dünya süslerine aldanmaktan sakin. Bu fani saltanata kanmamaya dikkat et. Bütün hal ve hareketlerinde seriata göre amel et. Hayat, temiz seriat üzere olmalidir.
Ehl-i Sünnet ve\´l-cemaat âlimlerinin görüslerine göre öncelikle itikadi düzeltmek gerekir. Bundan sonra himmet dizginlerini amele faydali fikih hükümlerini yerine getirmeye sarfetmelidir.
Farzlarin edasinde önemle durulmalidir. Helal ve haram islerinde dikkatli hareket etmelidir. Farzlarin yaninda nafile ibadetlerin durumu yolda birakilmis ve itibardan düsmüs gibidir. Halbuki bu zamanda insanlarin pek çogu nafile ibadetlere önem verip farzlari harap birakmaktadir. Nafile ibadetlere önem verip farzlari da düsük ve itibarsiz saymaktadirlar.
Ilim, amel, ihlas lâzim
Ey ogul!
Bilmis ol ki, ebedî kurtulusun kolaylasmasi için insana su üç sey mutlaka lâzimdir: Ilim, amel, ihlâs.
Ilim iki kisimdir: Birinci kisim, amel olup bunun izahini fikih üzerine almistir.
Ikinci kisim, bundan maksat mücerred itikat ve kalbi yakindir. Bunun tafsilati kelâm ilmi üzerine yazilan kitaplarda vardir. Haliyle Ehl-i Sünnet ve\´1-cemaatin görüsüne göre... Söyle ki: Bunlar firka-i naciye olup, bunlara tabi olmadan hiç kimse için kurtulus ümidi yoktur. Bunlara kil kadar muhalefet olsa, is tehlikeye girer, hem de ne tehlike!
Kul hakkini dünyada iken öde
Ey ogul!
Tam manasiyla kul hakkinin ödenmesi cihetine gidilmelidir. Bu yolda tam bir gayret gösterilmelidir. Ta ki, üzerinde hiç kimsenin hakki kalmaya. Çünkü bu dünyada hak ödemek kolaydir, yumusaklikla, tatli dille helallik dilemek mümkündür; ama âhirette is zordur. Orada çare bulmak mümkün degildir.
Nefsin sevdasina kapilma
Ey ogul!
Nefis, makam ve bas olmak sevdasi üzerine yaratilmistir. Bütün gayreti, akrani üzerine üstün gelmektir.
Bütün arzusu yaratilmislarin hepsi kendisine muhtaç, emrine ve nehyine boyun egmis olmaktir. Kendisinin hiçbir seye muhtaç olmasini istemedigi gibi, hiç kimsenin hükmü altina da girmek istemez.
Bütün bunlar ondan gelen uluhiyet davasidir. Benzeri olmayan Yüce Yaratici ile ortaklik davasina girer. Mutlu olmaktan yana pek uzaktir.
Hatta ortakliga bile razi olmaz. Yalniz kendisinin hâkim olmasini ister, baskasini istemez. Herseyi hükmü altinda görmek ister. Bir kudsî hadiste söyle buyurulur:
\"Nefsine düsman ol, çünkü o Bana düsmanliga saplandi.\"
Makam, reislik, yükselmek, büyüklenme hususunda nefsin isteklerini vermek suretiyle nefsi terbiyeye kalkismak ona yardım olur ki, hakikatte Yüce Allah\´a düsmanliktir. Onu takviye etmek dahi bu mânâyadir. Bu isin çirkinligi ciddi bir sekilde idrak edilmelidir.
Bir kudsî hadiste\´Allah Teâlâ söyle buyuru:
\"Kibriya ridamdir, azamet izarimdir. Bir kimse bunlardan birisi ile benimle nizaya tutusmak isterse, onu atesime atarim, haline hiç bakmam.\"
Peygamberlerin gönderilmesinin hikmeti, nefs-i emmareyi âciz birakip onun yapisini tahrip etmektir. Dinî emirler nefsi arzulari kaldirmak için gelmistir. Ne kadar dinî emir islenirse, o kadar nefsanî arzu zail olur.
Dinî hükümlerin birini yerine getirmek nefsanî arzularin izalesi için bin senelik riyazetten ve bu ugurda mücahededen daha faziletlidir.
Bu riyazet ve mücahede seriat geregince olmayinca nefsin arzusunu takviye ve teyit eder. Brahmanlar ve Hindular riyazet ve mücahedede hiçbir kusur islemezler, fakat seriat dairesinde yapmadiklari için kendilerine hiçbir faydasi olmaz.
Meselâ bir kimse dinin emrettigi zekât niyetiyle bir dinar verse, nefisten gelen bir arzu ile nefsin tahribi yolunda bin dinar harcamasindan daha faydalidir.
Ramazan Bayraminda seriatin emrine uymak maksadiyla oruç tutmayip yemek, bir kimsenin kendiliginden tuttugu bin senelik oruçtan hayirlidir.
Sabah namazinin iki rekât farzini cemaatle kilmak sabah namazini cemaatle kilmayi birakip geceyi sabaha kadar ibadetle geçirmekten çok faziletlidir.
Hâsili; nefsin, baskanlik, üstünlük, yükseklik taslamak hususundaki bos kuruntulann pisliklerinden kurtulmadikça kurtulus mümkün degildir. Ondanki bu hastaligin izalesi zaruridir. Tâ ki, ebedi ölümle yüz yüze gelmeye...
Imam-i Rabbânî\´nin zamaninda Hindistan\´da çok genis fikrî çalkantilar vardi. Halki Islâmdan uzaklastirmaya ve Islâmi taninmaz hale getirmeye çalisan yönetime karsi Imam-i Rabbani Hazretleri çok genis bir hizmet halkasi olusturur. Yetistirdigi talebelerle, daha sonra hem bu talebelerine, hem de nüfuzlu kisilere yazdigi mektuplarla Islâmi müdafaaya çalisti.
Imam-i Rabbani müceddiddir. Yani Hicri ikinci bin yilin din yenileyicisidir. Dine sokulmaya çalisilan hurafe, bid\´at ve batil inançlari reddedip, dinin aslini muhafazaya çalismis ve o devir insaninin ihtiyaci olan dinî meselelerde yeni bir takdim sekli olusturmustur. Hizmeti sadece kita Hindistan\´ina bagli kalmamis, zamanla dünyanin her tarafina kök budak salmistir.
Imam-i Rabbani Hazretlerinin fikir, izah ve hizmet esaslari bütünüyle mektuplarinda mevcuttur. Asli Farsça olarak üç cilt halinde tertip edilen, 847 mektup, 1670 sayfadan olusan ve daha sonra Arapça ve Türkçeye da tercüme edilen Mektubat, asil itibariyle yazildigi devre isik tutmakla birlikte, bizlerin de bu eserden ögrenecegimiz pek çok sey vardir.
Mektubat Türk okuyucusuna yabanci degildir. Özellikle Naksi tarikatina mensup bazi hizmet gruplari tarafindan kaynak kitap olarak kabul edilmesinin de taninmasinda büyük payi vardir. )
Dünya bir seraptir
Ey ogul!
Bu dünya imtihan yeridir. Onun yüzü yaldizla ve çesitli yüzlerle süslenmistir. Sureti nakislidir. Çirkin bir kadin gibi kasi çekilmis, yanaklari boyanmis. Ilk bakista tatli gelir, göze tazelik ve canlilik hayali verir; lâkin gerçekte o üzerine koku sürülmüs cifeye benzer.
Sineklerin ve kurtlarin içine doldugu bir çöplük gibidir. Su gibi görünür, o bir seraptir, Seker suretinde zehirdir. Içi harap ve çok kötüdür. Bu süsü ve hayasizligi ile söylenenlerin ve anlatilanlarin hepsinden serlidir.
Onun asiki sefih ve büyülüdür. Fitneye düsmüs, çildirmis ve aldatilmistir. Kim onun görünüsüne aldanirsa ebedi kayip zehiri ile zehirlenmistir. Kim onun tazeligine ve tadina bakarsa sonsuzluga kadar pismanlik duyar.
Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) söyle buyurmustur:
\"Dünya ve âhiret iki kuma gibidir; birini razi etsen, digeri darilir.\"
Dünya nedir
Ey ogul!
Dünya nedir, bilir misin Kadin, çocuk, mal, makam, reislik, oyun, oyuncak, lüzumsuz islerle ugrasmak...
Bütün bu sayilanlardan hangisi seni alip Allah\´tan baska seylerle oyalayip perdelerse, o dünyaya dahildir.
Gençlik tövbesi
Ey ogul!
Cenab-i Hak sonsuz inayetinden sana nasip verdi. Bilhassa gençlik çaginda sana tevbe nasip etti. Simdi bilmiyorum, o tevbede sebatli misin Yoksa çesitli muzahrefat ile seytan seni azdirdi mi
Tevbe üzerinde durup devam ettirmek zor görülebilir, zira çag gençlik çagidir. Dünya malina gelince, elde etme sebepleri çok ve kolaydir, bu manada arkadaslarinin çogu da uygunsuzdur.
Sana tefekkür lazim
Ey ogul!
Önemle üzerinde duracagin is, mübah seylerin zaruri olan miktari ile yetinmektir. Bu zaruri miktar da ibadetlerde kuvvet bulmak niyetiyle alinmalidir.
Yenen yemekten maksat, ibadetin yerine getirilmesi için kuvvet kazanilmasi olmalidir. Elbise giymekten maksat, avret yerini örtmek, sicaktan ve soguktan korumaktir. Bu ölçüyü diger zaruri mubah islerde de devam ettirmelidir.
Sana tefekkür lâzim. Kalbe dayali isleri yapmak gerek. Aksi halde yarin ziyandan ve pismanliktan baska bir sey elde edilmez.
Gençlik büyük firsattir
Ey ogul!
Ibadete yönelme vakti gençliktir. Akilli olan bu vakti kaçirmaz, firsati ganimet bilir. Zira is önemlidir. Insan yaslilik zamanina kalmayabilir. Kaldigini farz edelim, derlenip toparlanmak nasip olmaz. Böyle bir derlenip toparlanmanin mümkün oldugunu farz edelim, bir amel islemeye güç yetiremez. Zira o zaman, zaafin ve aczin bastirdigi zamandir. Halbuki su anda derlenip toparlanma durumu vardir, elde eldilmesi kolaydir.
Hele anne-babanin hayatta olmalari Yüce Hakkin nimetlerinden biridir. Senin geçimini onlar üzerine almistir. Iste bu mevsim firsat mevsimidir. Güç ve kuvvetinin yettigi mevsimdir. Bugünün isini yarina birakmak için su andaki durum nasil bir özür olabilir Ertelemeye ne gerek var Resulullah (a.s.m.) bu manada söyle buyurmustur: \"Isi erteleyen helak olur.\"
Evet, bugün ahirete ait islerle bir mesguliyet varsa, bu düsük dünyanin isini yarina birakmak cidden güzel olur, tam bunun aksi ise pek çirkin bir sey olur.
Su zaman gençlik zamanidir. Nefsin, seytanin ve din düsmanlarinin istilasi zamanidir. Bu zamanda yapilan az amele biçilen itibar, bu vakitlerden baska zamanlarda yapilan amellere biçilmez.
Allah\´in emir ve yasaklarina uymali
Ey ogul!
Varliklarin özü olan insanin yaratilmasindaki gaye, oyun ve oyuncakla eglenmek, yemek ve içmek degildir. Onun yaratilmasindaki gaye, kulluk vazifelerini yerine getirmek, devamli bir sekilde Allah\´a iltica ve niyazda bulunmaktir.
Dinin anlattigi ibadetlere gelince, bunlarin edasindan gaye, kullarin faydasi ve onlarin yararidir. Bunlardan hiçbiri Cenab-i Hakkin yararina degildir, çünkü onun böyle bir seye ihtiyaci yoktur.
Durum böyle olunca, onlarin edasi memnuniyete sebep olmalidir. Bu emirlerin yerine getirilmesi ve yasaklardan kaçinmak için kosmali, çabalamalidir.
Cenab-i Hak sonsuz zenginligi ile kullarina emir ve yasaklar yolundan ikramlar eylemistir. Bu durumda bize düsen, tam manasiyla bu nimetlere sükretmektir. Memnuniyetin en üstün derecesi ile emir ve yasaklardan ne varsa hepsinin yerine getirilmesi için çaba harcamaktir.
Dogru haberci ile yalancinin farki
Ey ogul!
Yalan söyledigi defalarca denenemis olan bir kimse, \"Bu gece düsman hücum edecek\" diye bir haber verecek olsa, bu haber üzerine o beldenin ileri gelenleri derhal savunma tedbirleri alir. Bu haberi veren kimsenin yalanci oldugunu bildikleri halde o belanin giderilmesi için çareler ararlar. Çünkü tehlike ihtimaline karsi dikkatli olmak lazimdir.
Halbuki, dogru haber veren Resulullah (a.s.m.) bütünüyle âhireti haber vermistir. Durum böyle iken bu haberden kimse müteessir olmamaktadir. Eger müteessir olsalardi, ondan korunma çareleri ararlardi. Kaldi ki, Resulullah Efendimiz ondan korunma çarelerini de göstermistir.
O nasil bir imandir ki, dogru haberciye yalan haberci kadar itibar etmiyor.
Mal ve mülk Allah\´indir
Ey ogul!
Nefis kendi özünde cimridir. Ilâhi emirleri yerine getirmekten kaçar. Bunun için devamli yumusak konusmalidir. Yoksa mal ve mülk bütünüyle Allah\´indir.
Kula asil layik olan zekâti tam bir memnuniyetle vermektir. Yoksa nefsin arzularina uyarak ibadetin edasinda tembellik edip agirdan almak yakismaz.
Fetvayi âhiret âlimlerinden almali
Ey ogul!
Dini hükümleri, fetvalari âhiret ulemasindan sorup ögrenmek gerektir. Zira onlarin sözlerinde tesir vardir. Belki onlara soruldugu için nefeslerinin bereketi ile amelde basari hasil olur.
Ilmi kendilerine makam vesilesi yapan dünya alimlerinden kaçinmak gerekir.
Dünya adamlariyla bizim ne isimiz var Onlarla aramizda ne gibi bir münasebet olur ki, onlarin hayri ve serri üzerinde söz edelim.
Tavsan uykusu ne zamana kadar sürecek
Ey ogul!
Hayatinin en güzel zamanlan heva ve heveste geçti. Allah düsmanlarinin rizasini kazanma yolunda geçip gitti. Simdi ömrünün sonu kaldi. Bugün de bunu Hakkin rizasi istikametinde harcamazsak, o en güzel ömrün yerini doldurma isinde bir tedarik görmezsek, isterse pek az
olsun, çekecegimiz zahmeti ebedi rahata vesile bilmezsek, az sevap islemek suretiyle çok günahlarimiza kefaret ettirmezsek, yarin hangi yüzle Allah\´in katina varacagiz Hangi çareye basvuracagiz
Bu tavsan uykusu ne zamana kadar sürecek Bu gaflet pamugu ne zamana kadar kulakta kalacak Yakinda basiret gözünden gaflet kalkacak, hiç süphe edilmesin kulaktan bu gaflet pamugu da gidecek, lâkin o zaman ne faydasi olur O zaman hasret ve pismanliktan baska bir sey olmayacak.
Ölüm gelmeden önce amel islemeye bak. Kabrinde yaslanacagin bir sey hazirlamalisin. Öncelikle itikadini düzeltmelisin. Sonra dini yönden zaruri bilgileri ögrenmelisin. Fikih kitaplarinin açikladigi seyleri bilmeli ve amel etmelisin.
Zikir gafletin kovulmasidir
Ey ogul!
Firsat ganimettir. Saglik ve bos zaman ise iki ganimettir. Vakitlerini devamli olarak Allah\´in zikrine harcamak gerekir. Hangi amel olursa olsun, dinin emri istikametinde ise o zikre dahildir, isterse alis veris olsun.
Bütün hal ve hareketlerde dinin hükümlerine riayet etmek gerektir. Ta ki onlarin hepsi zikir ola... Zikir gafletin kovulmasindan ibarettir. Bütün islerde emir ve yasaklara riayet edilirse, emirleri veren yasaklari bildiren Zata karsi gaflet esaretinden kurtulus nasip olur. O Yüce Hakkin da devamli zikri hasil olur.
Hayat seriat üzere olmalidir
Ey ogul!
Düsük dünya süslerine aldanmaktan sakin. Bu fani saltanata kanmamaya dikkat et. Bütün hal ve hareketlerinde seriata göre amel et. Hayat, temiz seriat üzere olmalidir.
Ehl-i Sünnet ve\´l-cemaat âlimlerinin görüslerine göre öncelikle itikadi düzeltmek gerekir. Bundan sonra himmet dizginlerini amele faydali fikih hükümlerini yerine getirmeye sarfetmelidir.
Farzlarin edasinde önemle durulmalidir. Helal ve haram islerinde dikkatli hareket etmelidir. Farzlarin yaninda nafile ibadetlerin durumu yolda birakilmis ve itibardan düsmüs gibidir. Halbuki bu zamanda insanlarin pek çogu nafile ibadetlere önem verip farzlari harap birakmaktadir. Nafile ibadetlere önem verip farzlari da düsük ve itibarsiz saymaktadirlar.
Ilim, amel, ihlas lâzim
Ey ogul!
Bilmis ol ki, ebedî kurtulusun kolaylasmasi için insana su üç sey mutlaka lâzimdir: Ilim, amel, ihlâs.
Ilim iki kisimdir: Birinci kisim, amel olup bunun izahini fikih üzerine almistir.
Ikinci kisim, bundan maksat mücerred itikat ve kalbi yakindir. Bunun tafsilati kelâm ilmi üzerine yazilan kitaplarda vardir. Haliyle Ehl-i Sünnet ve\´1-cemaatin görüsüne göre... Söyle ki: Bunlar firka-i naciye olup, bunlara tabi olmadan hiç kimse için kurtulus ümidi yoktur. Bunlara kil kadar muhalefet olsa, is tehlikeye girer, hem de ne tehlike!
Kul hakkini dünyada iken öde
Ey ogul!
Tam manasiyla kul hakkinin ödenmesi cihetine gidilmelidir. Bu yolda tam bir gayret gösterilmelidir. Ta ki, üzerinde hiç kimsenin hakki kalmaya. Çünkü bu dünyada hak ödemek kolaydir, yumusaklikla, tatli dille helallik dilemek mümkündür; ama âhirette is zordur. Orada çare bulmak mümkün degildir.
Nefsin sevdasina kapilma
Ey ogul!
Nefis, makam ve bas olmak sevdasi üzerine yaratilmistir. Bütün gayreti, akrani üzerine üstün gelmektir.
Bütün arzusu yaratilmislarin hepsi kendisine muhtaç, emrine ve nehyine boyun egmis olmaktir. Kendisinin hiçbir seye muhtaç olmasini istemedigi gibi, hiç kimsenin hükmü altina da girmek istemez.
Bütün bunlar ondan gelen uluhiyet davasidir. Benzeri olmayan Yüce Yaratici ile ortaklik davasina girer. Mutlu olmaktan yana pek uzaktir.
Hatta ortakliga bile razi olmaz. Yalniz kendisinin hâkim olmasini ister, baskasini istemez. Herseyi hükmü altinda görmek ister. Bir kudsî hadiste söyle buyurulur:
\"Nefsine düsman ol, çünkü o Bana düsmanliga saplandi.\"
Makam, reislik, yükselmek, büyüklenme hususunda nefsin isteklerini vermek suretiyle nefsi terbiyeye kalkismak ona yardım olur ki, hakikatte Yüce Allah\´a düsmanliktir. Onu takviye etmek dahi bu mânâyadir. Bu isin çirkinligi ciddi bir sekilde idrak edilmelidir.
Bir kudsî hadiste\´Allah Teâlâ söyle buyuru:
\"Kibriya ridamdir, azamet izarimdir. Bir kimse bunlardan birisi ile benimle nizaya tutusmak isterse, onu atesime atarim, haline hiç bakmam.\"
Peygamberlerin gönderilmesinin hikmeti, nefs-i emmareyi âciz birakip onun yapisini tahrip etmektir. Dinî emirler nefsi arzulari kaldirmak için gelmistir. Ne kadar dinî emir islenirse, o kadar nefsanî arzu zail olur.
Dinî hükümlerin birini yerine getirmek nefsanî arzularin izalesi için bin senelik riyazetten ve bu ugurda mücahededen daha faziletlidir.
Bu riyazet ve mücahede seriat geregince olmayinca nefsin arzusunu takviye ve teyit eder. Brahmanlar ve Hindular riyazet ve mücahedede hiçbir kusur islemezler, fakat seriat dairesinde yapmadiklari için kendilerine hiçbir faydasi olmaz.
Meselâ bir kimse dinin emrettigi zekât niyetiyle bir dinar verse, nefisten gelen bir arzu ile nefsin tahribi yolunda bin dinar harcamasindan daha faydalidir.
Ramazan Bayraminda seriatin emrine uymak maksadiyla oruç tutmayip yemek, bir kimsenin kendiliginden tuttugu bin senelik oruçtan hayirlidir.
Sabah namazinin iki rekât farzini cemaatle kilmak sabah namazini cemaatle kilmayi birakip geceyi sabaha kadar ibadetle geçirmekten çok faziletlidir.
Hâsili; nefsin, baskanlik, üstünlük, yükseklik taslamak hususundaki bos kuruntulann pisliklerinden kurtulmadikça kurtulus mümkün degildir. Ondanki bu hastaligin izalesi zaruridir. Tâ ki, ebedi ölümle yüz yüze gelmeye...
Dini Sözler
Iyiligi gizlemek, kötülügü gizlemekten daha üstündür. (Ebu Bekir Ferra)
Bilmediklerimi ayagimin altina alsaydim basim göge ererdi. (Imam-i Azam)
Insan, aliskanliklarinin çocugudur. (Ibni Haldun)
Herkes herkese bir lokma sey verebilir ama bogaz bagislamak, ancak Allah’in isidir. (Mevlana)
Güzel söz söyleyen, kimseden kötü söz isitmez. (Firdevsi)
Bir seyi bulunmadigi yerde aramak, onu aramamak demektir. (Mevlana)
Avci nice al (tuzak, hile) bilirse, ayi da onca yol bilir. (Kasgarli Mahmud)
Haksizlik karsisinda egilmeyiniz; çünkü hakkinizla beraber serefinizi de kaybedersiniz. (Hz. Ali (r.a))
Güzel konusmanin sirri, lüzumsuz sözleri terk etmektir. (Hz. Ebubekir)
Özü dogru olanin, sözü de dogru olur. (Hz. Ali (r.a))
Birligin kederi, ayriligin safasindan daha hayirlidir. (Yahya bin Muaz)
Her gecenin bir gündüzü vardir. (Hz. Ali (r.a))
Sakladigin sir senin esirindir. Açiga vurursan sen onun esiri olursun. (Hz. Ali (r.a))
Bütün kötülüklerin anahtari, hiddettir. (Cafer bin Muhammed)
Kesilmis koyuna derisinin yüzülmesi elem vermez. (Hz. Esma)
Güzel ahlak; bagislayicilik, sabir ve tahammüldür. (Hasan-i Basri)
En iyi nasihat; iyi örnek olmaktir. (Malcolm X)
Nefis üç köseli dikendir, ne türlü koysan batar. (Mevlana)
Geçmisler gelecege, suyun suya benzemesinden daha çok benzer. (Ibni Haldun)
Ince sözler keskin kilica benzer, kalkanin yoksa geri dur. (Mevlana)
Gerçek zengin, bilgisi çok olan insandir. (Hz. Ali (r.a))
Ya oldugun gibi görün, ya da göründügün gibi ol. (Mevlana)
Cevizi kirip özüne inemeyen, hepsini kabuk zanneder. (Imam Gazali)
Hayat, iman ve cihaddir. (Hz. Hüseyin (r.a))
Haksizliga bas kaldirmayanlar, onlardan gelecek her kötülüge katlanmalidirlar. (Hz. Ali (r.a))
Hayatinda ekmegi yenmeyen kimsenin adi, ölümünden sonra anilmaz. (Seyh Sadi)
Hiç kimse, diger bir kimsenin kulu degildir. (Hz. Ali (r.a))
Uzun mesafelere ulasmak, yakin mesafeleri asmakla mümkündür. (Imam Gazali)
Tarih degil, hatalar tekerrür ediyor. (Abdulhamid Han)
En büyük felaketler içinde bile ümidini kaybetme, unutma ki ilik, sert kemigin içinden çikar. (Hafiz Sirazi)
Cahillerin kalbi dudaklarinda, alimlerin dudaklari kalplerindedir. (Hz. Ali (r.a))
Her kalbin çarpintisi kendi ecelinin ayak sesleridir. (Beyazidi Bestami)
Mal cimrilerde, silah korkaklarda, karar da zayiflarda olursa isler bozulur. (Hz. Ebubekir (r.a))
Gecenin ne kadar uzun oldugunu ancak hastalar bilir. (Sadi)
Kibir, bele baglanmis tas gibidir. Onunla ne yüzülür ne de uçulur. (Haci Bayram-i Veli)
Zalimler için yasasin cehennem. (Bediüzzaman Said Nursi)
Güzel gören güzel düsünür, güzel düsünen hayatindan lezzet alir. (Bediüzzaman Said Nursi)
Tatli suyun basi, kalabalik olur. (Mevlana)
Kurdun elinden çobanlik gelmez. (Sadi)
Egri ok, dogru yol almaz. (Hz. Ali (r.a))
Hiçbir aci, cehaletten daha fazla zahmet verici degildir. (Hz. Ali (r.a))
Insani maskara eden, dilidir. (Sadi)
Ham düsünceleri, ancak akil pisirir. (Firdevsi)
Firsatlar da bulutlar gibi çabucak geçer gider. (Hz. Ebubekir (r.a))
Hasedciye rahat, kötü huyluyu da seref yoktur. (Ahnef bin Kays)
Çocuklarinizi kuzu gibi büyütmeyiniz ki, ileride kuzu gibi güdülmesinler. (Seyh Sadi Sirazi)
Hükümetlerin en kötüsü, suçsuzu korkutandir. (Beydeba)
Hükümdar köylünün yumurtasini alirsa, adamlari bütün tavuklari alir. (Sadi)
Bin zulme ugrasan da, bir zulüm yapma. (Hz. Ali (r.a))
Bir mum diger bir mumu tutusturmakla isigindan bir sey kaybetmez. (Mevlana)
Iyiligi gizlemek, kötülügü gizlemekten daha üstündür. (Ebu Bekir Ferra)
Bilmediklerimi ayagimin altina alsaydim basim göge ererdi. (Imam-i Azam)
Insan, aliskanliklarinin çocugudur. (Ibni Haldun)
Herkes herkese bir lokma sey verebilir ama bogaz bagislamak, ancak Allah’in isidir. (Mevlana)
Güzel söz söyleyen, kimseden kötü söz isitmez. (Firdevsi)
Bir seyi bulunmadigi yerde aramak, onu aramamak demektir. (Mevlana)
Avci nice al (tuzak, hile) bilirse, ayi da onca yol bilir. (Kasgarli Mahmud)
Haksizlik karsisinda egilmeyiniz; çünkü hakkinizla beraber serefinizi de kaybedersiniz. (Hz. Ali (r.a))
Güzel konusmanin sirri, lüzumsuz sözleri terk etmektir. (Hz. Ebubekir)
Özü dogru olanin, sözü de dogru olur. (Hz. Ali (r.a))
Birligin kederi, ayriligin safasindan daha hayirlidir. (Yahya bin Muaz)
Her gecenin bir gündüzü vardir. (Hz. Ali (r.a))
Sakladigin sir senin esirindir. Açiga vurursan sen onun esiri olursun. (Hz. Ali (r.a))
Bütün kötülüklerin anahtari, hiddettir. (Cafer bin Muhammed)
Kesilmis koyuna derisinin yüzülmesi elem vermez. (Hz. Esma)
Güzel ahlak; bagislayicilik, sabir ve tahammüldür. (Hasan-i Basri)
En iyi nasihat; iyi örnek olmaktir. (Malcolm X)
Nefis üç köseli dikendir, ne türlü koysan batar. (Mevlana)
Geçmisler gelecege, suyun suya benzemesinden daha çok benzer. (Ibni Haldun)
Ince sözler keskin kilica benzer, kalkanin yoksa geri dur. (Mevlana)
Gerçek zengin, bilgisi çok olan insandir. (Hz. Ali (r.a))
Ya oldugun gibi görün, ya da göründügün gibi ol. (Mevlana)
Cevizi kirip özüne inemeyen, hepsini kabuk zanneder. (Imam Gazali)
Hayat, iman ve cihaddir. (Hz. Hüseyin (r.a))
Haksizliga bas kaldirmayanlar, onlardan gelecek her kötülüge katlanmalidirlar. (Hz. Ali (r.a))
Hayatinda ekmegi yenmeyen kimsenin adi, ölümünden sonra anilmaz. (Seyh Sadi)
Hiç kimse, diger bir kimsenin kulu degildir. (Hz. Ali (r.a))
Uzun mesafelere ulasmak, yakin mesafeleri asmakla mümkündür. (Imam Gazali)
Tarih degil, hatalar tekerrür ediyor. (Abdulhamid Han)
En büyük felaketler içinde bile ümidini kaybetme, unutma ki ilik, sert kemigin içinden çikar. (Hafiz Sirazi)
Cahillerin kalbi dudaklarinda, alimlerin dudaklari kalplerindedir. (Hz. Ali (r.a))
Her kalbin çarpintisi kendi ecelinin ayak sesleridir. (Beyazidi Bestami)
Mal cimrilerde, silah korkaklarda, karar da zayiflarda olursa isler bozulur. (Hz. Ebubekir (r.a))
Gecenin ne kadar uzun oldugunu ancak hastalar bilir. (Sadi)
Kibir, bele baglanmis tas gibidir. Onunla ne yüzülür ne de uçulur. (Haci Bayram-i Veli)
Zalimler için yasasin cehennem. (Bediüzzaman Said Nursi)
Güzel gören güzel düsünür, güzel düsünen hayatindan lezzet alir. (Bediüzzaman Said Nursi)
Tatli suyun basi, kalabalik olur. (Mevlana)
Kurdun elinden çobanlik gelmez. (Sadi)
Egri ok, dogru yol almaz. (Hz. Ali (r.a))
Hiçbir aci, cehaletten daha fazla zahmet verici degildir. (Hz. Ali (r.a))
Insani maskara eden, dilidir. (Sadi)
Ham düsünceleri, ancak akil pisirir. (Firdevsi)
Firsatlar da bulutlar gibi çabucak geçer gider. (Hz. Ebubekir (r.a))
Hasedciye rahat, kötü huyluyu da seref yoktur. (Ahnef bin Kays)
Çocuklarinizi kuzu gibi büyütmeyiniz ki, ileride kuzu gibi güdülmesinler. (Seyh Sadi Sirazi)
Hükümetlerin en kötüsü, suçsuzu korkutandir. (Beydeba)
Hükümdar köylünün yumurtasini alirsa, adamlari bütün tavuklari alir. (Sadi)
Bin zulme ugrasan da, bir zulüm yapma. (Hz. Ali (r.a))
Bir mum diger bir mumu tutusturmakla isigindan bir sey kaybetmez. (Mevlana)
il il Türkiye ve Komşu İlleri
ADANA
Kayseri,
Niğde,
Hatay,
Mersin,
Osmaniye,
Kahramanmaraş
ADIYAMAN
Malatya,
Diyarbakır,
Şanlıurfa,
Gaziantep,
Kahramanmaraş
AFYON
Eskişehir,
Kütahya,
Uşak,
Denizli,
Burdur,
Isparta,
Konya
AĞRI
Kars,
Iğdır,
Erzurum,
Muş,
Bitlis,
Van
AKSARAY
Ankara,
Neşehir,
Konya,
Niğde,
Kırşehir
AMASYA
Samsun,
Çorum,
Yozgat,
Tokat,
ANKARA
Çankırı,
Karabük,
Bolu,
Eskişehir,
Konya,
Aksaray,
Kırşehir,
Nevşehir,
Kırıkkale
ANTALYA
Muğla,
Burdur,
Mersin,
Isparta,
Konya,
Karaman
ARDAHAN
Kars,
Erzurum,
Artvin
ARTVİN
Rize,
Erzurum,
Ardahan
AYDIN
İzmir,
Manisa,
Muğla,
Denizli
BALIKESİR
Çanakkale,
Bursa,
Kütahya,
Manisa,
İzmir
BARTIN
Zonguldak,
Karabük,
Kastamonu
BATMAN
Mardin,
Diyarbakır,
Muş,
Bitlis,
Siirt
BAYBURT
Erzincan,
Gümüşhane,
Trabzon,
Rize,
Erzurum
BİLECİK
Kocaeli,
Sakarya,
Bolu,
Eskişehir,
Kütahya,
Bursa,
BİNGÖL
Erzincan,
Tunceli,
Elazığ,
Diyarbakır,
Muş,
Erzurum
BİTLİS
Van,
Siirt,
Batman,
Muş,
Ağrı
BOLU
Ankara,
Eskişehir,
Bilecik,
Sakarya,
Düzce,
Zonguldak,
Karabük
BURDUR
Antalya,
Muğla,
Denizli,
Afyon,
Isparta
BURSA
Yalova,
Balıkesir,
Kütahya,
Bilecik,
Kocaeli,
Sakarya
ÇANAKKALE
Tekirdağ,
Balıkesir,
Edirne
ÇANKIRI
Ankara,
Karabük,
Kastamonu,
Çorum,
Kırıkkale
ÇORUM
Kastamonu,
Sinop,
Samsun,
Amasya,
Yozgat,
Kırıkkale,
Çankırı
DENİZLİ
Muğla,
Aydın,
Uşak,
Afyon,
Burdur
DİYARBAKIR
Bingöl,
Elazığ,
Malatya,
Adıyaman,
Şanlıurfa,
Mardin,
Batman,
Muş
DÜZCE
Sakarya,
Zonguldak,
Bolu
EDİRNE
Çanakkale,
Tekirdağ,
Kırklareli
ELAZIĞ
Malatya,
Erzincan,
Tunceli,
Bingöl,
Diyarbakır
ERZİNCAN
Giresun,
Gümüşhane,
Bayburt,
Sivas,
Malatya,
Tunceli,
Erzurum
ERZURUM
Artvin,
Ardahan,
Kars,
Ağrı,
Muş,
Bingöl,
Erzincan,
Bayburt,
Rize
ESKİŞEHİR
Ankara,
Bolu,
Bilecik,
Kütahya,
Afyon,
Konya
GAZİANTEP
Kilis,
Hatay,
Osmaniye,
Kahramanmaraş,
Adıyaman,
Şanlıurfa
GİRESUN
Ordu,
Sivas,
Erzincan,
Gümüşhane,
Trabzon
GÜMÜŞHANE
Giresun,
Trabzon,
Bayburt,
Erzincan
HAKKARİ
Van,
Şırnak
HATAY
Adana,
Osmaniye,
Gaziantep,
Kilis
IĞDIR
Kars,
Ağrı
İSTANBUL
Kırklareli,
Tekirdağ,
Kocaeli
İSPARTA
Afyon,
Konya,
Antalya,
Burdur,
İÇEL(MERSİN)
Adana,
Niğde,
Konya,
Karaman,
Antalya
İZMİR
Aydın,
Manisa,
Balıkesir
KAHRAMANMARAŞ
Kayseri,
Sivas,
Malatya,
Adıyaman,
Gaziantep,
Osmaniye,
Adana
KARABÜK
Zonguldak,
Bartın,
Kastamonu,
Çankırı,
Ankara,
Bolu,
KARAMAN
Konya,
Antalya,
Mersin
KARS
Ardahan,
Erzurum,
Ağrı,
Iğdır
KASTAMONU
Bartın,
Karabük,
Sinop,
Çorum,
Çankırı
KAYSERİ
Yozgat,
Sivas,
Kahramanmaraş,
Adana,
Niğde,
Nevşehir
KİLİS
Hatay,
Gaziantep
KIRIKKALE
Ankara,
Kırşehir,
Yozgat,
Çorum,
Çankırı
KIRKLARELİ
Edirne,
Tekirdağ
KIRŞEHİR
Ankara,
Nevşehir,
Yozgat,
Kırıkkale
KOCAELİ(izmit)
Yalova,
Bursa,
Sakarya,
İstanbul
KONYA
Ankara,
Aksaray,
Niğde,
Mersin,
Karaman,
Antalya,
Isparta,
Afyon,,
Eskişehir
KÜTAHYA
Balıkesir,
Bursa,
Bilecik,
Eskişehir,
Afyon,
Uşak,
Manisa
MALATYA
Adıyaman,
Kahramanmaraş,
Sıvas,
Erzincan,
Tunceli,
Elazığ,
Diyarbakır,
MANİSA
İzmir,
Aydın,
Denizli,
Uşak,
Kütahya,
Balıkesir,
MARDİN
Şanlıurfa,
Diyarbakır,
Batman,
Siirt,
Şırnak
MUĞLA
Antalya,
Burdur,
Denizli,
Aydın
MUŞ
Bitlis,
Batman,
Diyarbakır,
Bingöl,
Erzurum,
Ağrı
NEVŞEHİR
Yozgat,
Kırşehir,
Aksaray,
Niğde,
Kayseri,
Ankara
NİĞDE
Konya,
Mersin,
Adana,
Kayseri,
Nevşehir,
Aksaray
ORDU
Samsun,
Tokat,
Sıvas,
Giresun
OSMANİYE
Hatay,
Gaziantep,
Adana,
Kahramanmaraş
RİZE
Trabzon,
Bayburt,
Erzurum,
Artvin
SAKARYA
Kocaeli,
Bursa,
Bilecik,
Bolu,
Düzce
SAMSUN
Sinop,
Çorum,
Amasya,
Tokat,
Ordu
SİİRT
Batman,
Bitlis,
Van,
Şırnak,
Mardin
SİNOP
Kastamonu,
Çorum,
Samsun
SİVAS
Tokat,
Ordu,
Giresun,
Erzincan,
Malatya,
Kahramanmaraş,
Kayseri,
Yozgat
ŞANLIURFA
Gazianep,
Adıyaman,
Diyarbakır,
Mardın
ŞIRNAK
Mardin,
Siirt,
Van,
Hakkari
TEKİRDAĞ
Çanakkale,
Edirne,
Kırklareli,
İstanbul
TOKAT
Amasya,
Ordu,
Samsun,
Sivas,
Yozgat
TRABZON
Giresun,
Gümüşhane
Bayburt,
Rize
TUNCELİ
Erzincan,
Bingöl,
Elazığ,
Malatya
UŞAK
Denizli,
Manisa,
Kütahya,
Afyon
VAN
Ağrı,
Bitlis,
Siirt,
Şırnak,
Hakkari
YALOVA
Bursa,
Kocaeli
YOZGAT
Sivas,
Tokat,
Amasya,
Çorum,
Kırıkkale,
Kırşehir,
Nevşehir,
Kayseri
ZONGULDAK
Düzce,
Bolu,
Karabük,
Bartın
Doğu Anadolu Bölgesi Hakkında Coğrafi Bilgiler
Doğu Anadolu Bölgesi
Doğu Anadolu Bölgesi'nin Önemli Yeryüzü Şekilleri
Coğrafi Konumu
Yurdumuzun doğusunda 164.000 km2 lik bir alanla Türkiye yüz ölçümünün % 21'ini kaplamaktadır. Tüm coğrafi bölgelerimiz arasında yüz ölçümünün büyüklüğü bakımından 1. sırada yer alır. Kuzey-güney yönünde en geniş alan kaplayan bölgemizdir (enlem farkı en fazla).
Yeryüzü Şekilleri
Bölgenin ortalama yükseltisi 2000 - 2200 m arasındadır. Ortalama yükseltisi en fazla olan bölgemizdir. "Türkiye'nin çatısı" olarak isimlendirilir. Bölgenin en alçak yeri olan Iğdır Ovası (850m) dahi İç Anadolu'nun ortalama yükseltisine yakındır. Erzurum Ovası 1800 m , Yüksekova 2200 m yükseltiye sahiptir. Bölgede yer alan ovaların ortalama yükseltisi 1500'dir. Bölgede bulunan dağlar, doğu-batı doğrultusunda ve üç sıra halinde uzanırlar. Dağlar arasında ise çöküntü ovalan yer alır. Bölgenin kuzeyinde, batıdan doğuya doğru Çimen, Kop, Allahuekber ve Yalnızçam Dağları uzanır. Orta sırada Munzur (Mercan) Dağları, Karasu-Aras Dağları ve Ağrı Dağı bulunur. Güneyde yer alan dağlar ise Güneydoğu Toroslar, Bitlis Dağları, Buzul (Cilo) Dağlarıdır. Bu dağlar üçüncü jeolojik zamanda Alp-Himalaya orojenik sisteminin uzantısı olarak kıvrılma sonucu oluşmuştur.
Bölgede Van Gölü'nün kuzeyinde kuzeydoğu-güneybatı yönünde uzanan kırık hattı boyunca Nemrut, Süphan, Tendürek, Ağrı (5137m) volkanik dağları uzanır. Ağrı Dağı Türkiye'nin en yüksek noktasını oluşturur.
Bölgede kıvrım dağları arasında yer alan çöküntü ovaları da doğu - batı yönünde uzanır. Bu ovalardan Elbistan, Malatya, Elazığ, Bingöl, Muş, Van, Yüksekova ve Başkale güneyde, Erzincan, Tercan, Aşkale, Erzurum, Pasinler, Horasan, Kağızman, Iğdır ovaları kuzeyde bulunur.
Bölgede platolar da geniş alan kaplar. Erzurum-Kars platosu Doğu Anadolu'nun en geniş plâtosudur. Bundan başka Fırat ve kolları tarafından parçalanmış plato görünümü kazanmış yüksek yaylalar oldukça fazladır. Bölgedekİ yer şekİllerİnİn başlıca etkİlerİ şöyle sıralanabilir
Yükseltiden dolayı sıcaklık değerleri düşmüştür.Tarım ürünleri düşük sıcaklığın etkisiyle daha geç olgunlaşır. Tarım ürün çeşidi azdır. Bölgede yüzey şekillerine bağlı olarak Kuzey-güney doğrultusunda ulaşım zordur. Ulaşım Doğu-batı yönünde daha kolaydır. Türkiye'de ulaşım ağının en seyrek ve en elverişsiz olduğu bölgedir. Ekilebilen alanlar azalmıştır. Sanayi de gelişmediğinden halk daha çok tarım kesiminde çalışmaktadır.
Dolayısıyla Türkiye'de tarımsal nüfus yoğunluğu en fazla olan bölgemizdir. Hidroelektrik potansiyeli en yüksek akarsular bu bölgemizdedir. Gerçek sıcaklık ile indirgenmiş sıcaklık arasında farkın en fazla olduğu bölgedir. Gerçek yüzölçüm ile izdüşüm yüzölçüm arasında da farkın en fazla olduğu bölgedir. Yerşekilleri ve iklimin olumsuz etkisinden dolayı tarımsal faaliyet gelişmemiştir.
Bölgede birinci ekonomik faaliyet hayvancılıktır. İklim ve Bitki Örtüsü Kış mevsimi uzun ve soğuktur. Sıcaklık -40°C'ye kadar düşer. Yaz mevsimi ise sıcak ve kısadır. Sıcaklık 20°C nin üzerine çıkar. Kış mevsiminde yağışlar genelde kar şeklindedir ve hiç erimeden uzun süre yerde kalır. Yıllık sıcaklık farkı 30°C den fazladır. Bölgenin güneyine ve batısına doğru gidildikçe sıcaklık ortalamaları artar (enlem ve yükseltinin azalmasıdır). Karasallığın etkisiyle en fazla yağış yazın, en az yağış kışın düşer (Erzurum-Kars Bölümünde)Yıllık ortalama 500-600 mm yağış alır.
Buharlaşma az olduğu için bu yağış yeterli olur. Bölge, İç Anadolu'dan daha yüksekte olduğundan daha fazla yağış alır. Kışlar karasallığın etkisiyle daha sert geçer. Doğal bitki örtüsü steptir. Ancak yaz yağışları sebebiyle çayır şeklindedir. Yağışın fazla olduğu dağlık bölgelerde ormanlar vardır. Türkiye orman varlığı bakımından 5. büyük bölgemizdir.
Iğdır Ovası, Doğu Anadolu Bölgesi'nin en az yağış alan yeridir. Buranın yıllık yağış, ortalaması 250 mm'nin altındadır. Buna karşılık Iğdır Ovası, alçakta bulunmasından dolayı kış mevsimi daha ılık geçer. Burda bu sebebten dolayı mikrolima özellik gösterir ve pamuk yetişir.
Akarsuları: Karasu ve Murat birleşerek Fırat Nehrini oluşturur.
Tunceli'de il topraklarından kaynaklanan pek çok suyu Karasu ve Murat Irmakları toplar. Karasu Irmağı kuzeybatısında, Peri Suyu'da güneydoğuda doğal sınır oluşturur. Bu ırmaklar ile il sınırları içerisinde akan Munzur Suyu, Pülümür Çayı ve Tahar Çayı, güneyde Keban Baraj Gölüne dökülür.
Bu nehir Dicle Nehri ve onunla birleşen Büyük Zap Kolu ile yabancı topraklara giderek Basra Körfezinden denize dökülmektedir. Aras ve Kura nehirleri de yine başka topraklara giderek Hazar Denizine dökülmektedir. Bu akarsuların yüzey şekilleri ve engebe nedeniyle hidroelektrik enerji üretme güçleri fazladır.
Gölleri: Van Gölü ülkemizin en büyük gölüdür ve suyu sodalıdır. Bölgenin diğer gölleri şunlardır: Erçek, Nazik, Çıldır, Hazar ( Tektonik Göllerdir), Balık, Haçlı, Nemrut (Krater Gölleri), ve Akgöl.
Ayrıca bölgede Keban ve Karakaya Baraj Gölleri de bulunmaktadır.
Tarım
Bölge yüzölçümünün %10'unda ancak tarım yapılabilir. Yerşekilleri ve iklimin olumsuz etkisinden dolayı tarımsal faaliyet gelişmemiştir. Bölgedeki tarım etkinlikleri en çok bölgenin güneyindeki çöküntü ovalarında (Elbistan, Malatya, Elazığ ve Muş ovaları) yoğunlaşır.
Arpa: En fazla tarımı yapılan üründür.Sebepleri: Düşük sıcaklığa dayanıklı olması, kısa sürede hasat edilebilmesi, hayvan yemi olarak kullanılması ve buğdayın yetiştirilemediği yerlerde yetşebilmesidir.
Buğday: Arpadan sonra en fazla tarımı yapılan ürün buğdaydır.
Tütün: Bitlis, Malatya ve Elazığ çevresinde yetiştirilir.
Pamuk: Iğdır ovasında pamuk yetiştirilir. Kayısı: Malatya, Türkiye ve Dünyada kayısı üretiminde ilk sırada yer alır. Ayrıca patates, lahana gibi çeşitli ürünler de yetiştirilir. Genel olarak sıcaklığın düşük olmasından dolayı sebzecilik gelişmemiştir. Bundan dolayı sebze tarımına en az elverişli bölge Doğu Anadolu'dur.
Hayvancılık
Doğu Anadolu Bölgesi, hayvancılıkta elverişli şartlara sahip olduğu gibi olumsuz şartlar da taşır. Çayır ve otlakların fazla yer kaplaması hayvancılığı teşvik edici, kışların uzun ve sert geçmesi ise sınırlayıcı bir özelliktir. Erzurum-Kars Bölümü'nde yaz yağışları ile oluşan çayırların geniş alan kaplaması büyükbaş hayvancılığın gelişmesini sağlamıştır.
Bölgenin güneyindeki ovalık alanlarda ise küçükbaş hayvanlardan koyun yetiştiriciliği önem kazanmıştır. Dağlık yörelerde ise kıl keçisi yetiştirilmektedir. Canlı hayvan, yapağı, tereyağı ve peynir halkın önemli geçim kaynaklarıdır.
Hakkâri, Kars ve Bitlis'te arıcılık gelişmiştir. Türkiye bal üretiminin %20'sini Doğu Anadolu Bölgesi verir.
Yeraltı Zenginlikleri
Türkiye'de maden çeşitliliği ve rezervinin (miktar) en fazla olduğu bölge, Doğu Anadolu Bölgesi ve özellikle Yukarı Fırat Bölümü'dür.
Demir: Türkiye'de çıkarılan demirin %35'ten fazlası bu bölgede Divriği (Sivas), Hekimhan ve Hasançelebi (Malatya)'de çıkarılır.
Krom : Türkiye'deki kromun %33'ü bu bölgeden çıkarılır. Ergani, Guleman ve Maden önemli krom yataklarının bulunduğu merkezlerdir.
Bakır : Türkiye'deki bakırın önemli bir kısmı bölgeden çıkarılır. Maden, Ergani ve Pütürge'de bakır yatakları vardır.
Kurşun-Çinko : Kurşunun %90'ı, çinkonun %75'i Keban'da çıkarılır. Bu madenler Keban'da "Simli Kurşun İşletmeleri'nde" işlenir. Ancak son yıllarda üretim durma aşamasına gelmiştir.
Linyit : Elbistan, İspir ve Erzurum çevresinde çıkarılır. Türkiye'deki linyit üretiminin %10'u bu bölgeden elde edilir. Afşin - Elbistan termik santralinde enerjiye dönüştürülür.
Oltu Taşı : Erzurum'un Oltu ilçesinde çıkarılır. Türkiye ve Dünya üretiminde bölge birinci sıradadır. Asbest: Erzincan çevresinde çıkarılır.
Barit: Muş ve çevresinde çıkarılır. Kalay : Elazığ ve çevresinde çıkarılır.
Kaya tuzu : Kağızman, Narman ve Kars çevresinde kaya tuzu yatakları bulunmakta ve bu yataklardan tuz elde edilmektedir.
Sanayi
Doğal koşulların olumsuz etkisinin yaşandığı Doğu Anadolu Bölgesi'nde endüstri yeterince gelişmemiştir. Sanayi bakımından en geri kalmış bölgedir. Sanayi kuruluşları yetersiz olduğu için, bölge halkı geçimini daha çok tarım ve hayvancılıktan temin eder. Bölgede bulunan kuruluşlar daha çok tarıma dayalıdır. Maden çıkarımı bakımından zengin olsa da madenlerin işletilmesi azdır. Doğu Anadolu Bölgesi, maden varlığı ve elektrik enerjisi üretimi ile Türkiye sanayisinin gelişmesine büyük katkıda bulunmaktadır. Yalnızca Keban Barajı Türkiye'de üretilen elektrik enerjisinin yaklaşık % 25'ini sağlamaktadır
Hidroelektrik üretiminde ön plandadır.
Bölgedeki endüstri kuruluşları şunlardır: Et Kombinaları: Malatya, Elazığ, Erzurum, Ağrı ve Van'da bulunur. Et üretiminin %25'i bu bölgeden karşılanır. Şeker Fabrikaları : Malatya, Elazığ, Van, Erzurum, Muş ve Erzincan'dadır. Dokuma ve İplik Fabrikaları : Daha çok pamuklu dokuma gelişmiştir. Malatya ve Erzincan'daki fabrikalarda pamuk işlenir. Sigara Fabrikaları: Malatya ve Bitlis'te kurulmuştur. Çimento Fabrikaları : Elazığ, Erzurum, Kars ve Van'da kurulmuştur.
Turizm
Doğu Anadolu'da bulunan, Ağrı Dağı, Van Gölü, Nemrut Dağı, Süphan Dağlan, Sat Dağları, Mercan Vadisi Milli Parkı turistlerin ilgisini çeken doğal güzelliklerdir. Bölgede dağcılık ve kış sporları için çok uygun ortamlar vardır. Palandöken Dağları'nda, Bingöl'de ve Sarıkamış'ta dağ sporları tesisleri bulunmaktadır.
Bölgedeki göller, doğal güzellikleriyle birer gezi ve eğlence yerleridir. Bazı göllerin kıyısında da kamplar ve plaj tesisleri vardır.
Doğubeyazıt yakınlarındaki İshak paşa Sarayı da önemli turizm alanlarından birisidir. Erzurum ve Diyadin'de bulunan kaplıcalar sağlık turizmi için önemlidir.
Nüfus ve Yerleşme
Yüz ölçümü en geniş olan bu bölgemizde yer şekilleri ve iklimin de etkisi ile nüfus azdır. Nüfus bölgede daha çok çöküntü hendekleri içindeki ovalarda toplanmıştır. Toplu yerleşme tipi görülür. Nüfus yoğunluğu, Türkiye nüfus yoğunluğunun altındadır. 1997 yılı nüfus sayımına göre, Türkiye nüfus yoğunlu km2 ye 81 kişi iken, bölgede 36 kişidir.
Bölgede şehirleşme oranı çok düşüktür (%28). Kırsal nüfus oranı ise çok fazladır (%72). Karadeniz Bölgesi'nden sonra kırsal nüfus oranı en fazla olan bölge Doğu Anadolu Bölgesi'dir. Bölgede nüfusun %80'i tarım ve hayvancılık ile uğraşır. Sanayi gelişmediği için diğer bölgelere Karadeniz'den sonra en çok göç gönderen bölgemizdir. Nüfus yoğunluğu bakımından son sırada yer alır.
İklimin sert karasal etkisi ve yer şekillerinin engebeli olması nedeniyle, tarımsal nüfus yoğunluğu fazladır. Bölgenin bazı yerlerinde tarımsal nüfus yoğunluğu 500'e kadar çıkmaktadır.Erzurum, Elazığ ve Malatya bölgenin büyük yerleşim birimleridir.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi Hakkında Coğrafi Bilgiler
Güneydoğu Anadolu Bölgesi
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin Önemli Yeryüzü Şekilleri
Bölgenin Bölümleri
Güneydoğu Anadolu Bölgesi Karacadağ volkan konisi ile iki bölüme ayrılır. Karacadağ'ın doğusunda Dicle, batısında ise Orta Fırat Bölümü yer alır.
1. Dicle Bölümü
Bu bölüm, yer şekilleri bakımından sade bir özellik gösterir. Bölümdeki başlıca yer şekilleri Diyarbakır Havzası, Karacadağ volkan kütlesi ve Mardin-Midyat Eşiği'dir. Dicle nehri, kollarıyla birlikte geçtiği yerlerde plato ve ovalar meydana getirmiştir. Ova ve platolar 500-1000 m yükseltiler arasında yer alır. Bölümde yıllık ortalama yağış miktarı 500 mm'dir. Yüksek sıcaklığa bağlı olarak meydana gelen şiddetli buharlaşma yaz mevsiminde kuraklığa neden olur. Bölümde karasal iklim tipi görülür. Bölümün tabii bitki örtüsü ise bozkırdır. Başlıca tarım ürünleri ise tahıllar, mercimek ve pamuktur. Toroslar'a doğru ise meyve ve üzüm bağları yer alır.
Karacadağ volkan konisi bölgenin en yüksek dağıdır.Bu volkan konisinden çıkan ve akıcılık özelliğine sahip olan bazalt bölgeye yayılarak yayvan bir görünüm kazanmasına neden olmuştur. Karacadağ'ın tabanına sızan sular daha sonra taban suyu olarak yeryüzüne çıkar ve bölümün su ihtiyacını karşılar. Yaz aylarında bölümde yaylacılık faaliyeti görülür. Bölümdeki Mardin - Midyat Eşiği Diyarbakır havzası ile Suriye arasında yer alan yüksek bir düzlüktür(1200-1300 m). Burada yüksekliğe bağlı olarak yağışlar 700 mm'ye çıkar. Kireçli bir yapıya sahip olmasından dolayı tarım için yeterli su bulunmaz. Dicle Bölümü'nde nüfus yoğunluğu Türkiye ortalamasının altındadır. Nüfus, Diyarbakır Havzası ile Mardin - Midyat Eşiği'nde toplanmıştır. Bölümün en büyük ili Diyarbakır'dır. Bölümün geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. En önemli yeraltı zenginliği Diyarbakır, Siirt ve Batman'da çıkarılan petroldür. Yıllık üretimi 3 milyon tondur. Ayrıca Cizre ve Silopi'de linyit çıkarılır.
2. Orta Fırat Bölümü
Bu bölümde Gazi Antep ve Şanlı Urfa platoları önemli yer kaplar. Fırat Nehri ve kolları platoları ikiye ayırır. Fırat Nehri plato içerisine 200 m gömülmüş olarak akar. Altınbaşak, Ceylanpınar, Suruç, Birecik ovalarında tahıl ekilir. Atatürk barajı ile yapımı son aşamaya gelen Şanlı Urfa tünelleri bölümün Türkiye ekonomisindeki yerini değiştirecektir. Platolarının ortalama yükseltisi 500 ile 1000 m'dir. Platolar, tortul ve volkanik taşlardan meydana gelmiştir. Orta Fırat Bölümü'nde yazları sıcak ve kurak, kışları serin ve yağışlı olan Akdeniz iklimi görülür. Bölümün en gelişmiş ili Gazi Antep'tir. Adıyaman, Nizip, Birecik, Şanlıurfa, Harran, Suruç, Ceylanpınar, Siverek, Viranşehir bölümün diğer önemli il ve ilçe merkezleridir. Halkın geçimi, tarım ve hayvancılıktan sağlanır. Tarım ürünü olarak tahıl, mercimek, antep fıstığı yetiştirilir. Ayrıca bağlar, bahçeler ve zeytinlikler yer alır. Bunun yanısıra pamuk, çeltik ve susam da ekilir. Adıyaman ve Kâhta'da petrol çıkarılmaktadır.
Genel Özellikleri
Bölge, ülkemiz topraklarının %8 lik bölümüne sahip olup yüzölçümü bakımından en küçük bölgesidir. Kuzeyinde bir yay biçiminde uzanan Güneydoğu Toroslardan,güneyde Suriye ve Irak sınırına kadar uzanır. Bölge ova ve platolarla kaplıdır.Türkiye'de yaz sıcaklığının ve buharlaşmanın en fazla olduğu bölgedir.Türkiye nin en büyük barajı olan Atatürk barajı bu bölgededir.
Bölge'nin Şehirleri
Gaziantep, Adıyaman, Şanlıurfa, Siirt, Mardin, Batman, Diyarbakır.
Yüzey Şekilleri
Bölgenin Ortalama yükseltisi 800-1000 m civarındadır.Ortada yükselen Karacadağ sönmüş volkanı ile Mardin Mazıdağı yöresi bölgenin en engebeli alanlarını oluşturur. Suruç, Ceylanpınar ve Harran Ovası,Altınbaşak,Viranşehir,Nizip gibi verimli Ovalar GAP projesi sayesinde suya olan hasretlerini gidermek üzeredirler.Ayrıca Gaziantep ve Şanlıurfa platoları önemli konumdadırlar.
İklim ve Bitki Örtüsü
Bölgede, yazları kurak ve sıcak, kışları ılık ve yağışlı olan tipik Akdeniz ikliminin bozulmuş şekli görülür.Akdeniz iklimine oranla, kışları daha soğuk ve yazları da daha sıcak olur.Yağışlar kuzeyden güneye doğru gidildikçe azalır.Yıllık ortalama yağış miktarı kuzeyden 750 mm güneyindeki alçak kesimlerde 300 mm civarındadır.Bütün bölgede otsu bitkiler egemendir.Yağış yetersizliği yüzünden ormanlık alan azdır.
Akarsu ve Göller
Doğudaki iki büyük nehir Fırat ve Dicle Irmaklarıdır.
Fırat ve Diclenin ülkemizden doğarak basra körfezine ulaşması.
Ayrıca Göksu ırmağı bu bölgeden de geçer.Bölge göl bakımından çok fakirdir.Başlıca barajlar ise Atatürk Barajı ve Karakaya barajıdır.
Tarım ve Hayvancılık
Tarım ürünlerinden en çok buğday ekilir.Öteki tarım ürünleri arpa,pirinç,pamuk,mercimek,Antepfıstığı ve üzümdür.Adıyaman da pamuk ve tütün yetiştirilir. Tarıma uygun olmayan yerler hayvancılıkla geçinir.Genellikle koyun ve keçi beslenir.Kilis ve çevresinde ipekböcekciliği de yapılır.
Nüfus ve Yerleşme
1990 sayımına göre bölgenin nüfusu 4.5 milyondur.Nüfus daha çok bölgenin batısında toplanmıştır.Bunun başlıca nedeni,iklim ve toprak şartlarının burada daha elverişli olmasıdır.Türkiye nüfusunun sadece %8 i burada yaşamaktadır.Bölge de kent nüfus oranı oldukça yüksektir.Bölgede km kareye 66 kişi düşer.
Yeraltı Zenginlikleri
Başlıca çıkartılan madenler; petrol ,fosfat,asfaltit dir. Bölgede,tarıma dayalı ve hayvan ürünlerini işleyen çeşitli endüstri kolları gelişmiştir.Et kombinaları,süt endüstrisi,hayvansal yağ fabrikaları,zeytinyağı fabrikaları,bunun yanısıra tarım dışı sanayi kollarından çimento fabrikaları,kimya sanayi,tarım araçları,otomontaj ve madeni eşya yapımı geliştirilmiş olan çeşitli sanayi kollarıdır.
Petrol Kuyuları, Raman, Garzan, Batman ve Diyarbakır'da bulunur.
Turizm
Turizm potansiyeli çok yüksek olan bölgede Adıyaman, Nemrut Dağı, Peygamberler Şehri Urfa, Tarihi Harran Üniversitesi, Harran evleri, Mardin evleri gibi daha pek çok gezilip görülecek kendine özgü güzellikler vardır. Dünyada güneşin doğuşunun en güzel olduğu Nemrut Dağında Kommagene Medeniyetinin izleri turistlerin ilgisini çekmektedir.
Bölgedeki Nemrut Dağı (Adıyaman) ile Diyarbakır ve Şanlı Urfa şehrinde bulunan tarihi eserler bölgenin turizm potansiyellerini oluşturur.
GAP Projesi
GAP 13 ayrı projenin birleşiminden meydana gelmiştir. Bu proje içinde 22 baraj, 19 hidroelektrik santral vardır. Proje, G.Antep, Mardin, Adıyaman, Şanlı Urfa, Diyarbakır, Batman ve Şırnak illerimizi kapsamaktadır.
Sadece Atatürk barajından elde edilen elektrik üretimi ülke elektrik üretiminin 1/6'sına eşittir. (1992) Bölge ekonomisini çok yönlü etkileyen kuraklık problemi GAP projesiyle halledildiği zaman bölgede sosyo - ekonomik yönde büyük değişiklikler görülecektir. GAP projesi gerçekleştiği zaman: Sulamalı tarıma geçilecektir. Bölgedeki nadas alanları azalacaktır. Tarım ürünlerinin çeşitliliği artacaktır. Tarım ürünlerinin verimi artacaktır. Pamuk, pirinç, gibi tarım ürünlerinin ekim alanı genişleyecektir. Güneydoğu Anadolu, Türkiye pamuk üretiminde birinci bölge olacaktır. Kuru tarıma dayalı buğday, arpa, mercimek gibi tarım ürünlerinin ekim alanı azalacak fakat üretimleri artacaktır. Barajlar suni göl fonksiyonu göreceğinden bölgenin iklimi belirli oranda yumuşayacaktır. Elektrik enerjisinde üretim artışı sağlanacaktır. İçme suyu olarak kullanılacaktır. Su ürünlerinin üretimi artacaktır. Tarım ve tarıma bağlı sanayi gelişecektir. Bölgede iş olanakları arttığı için bölgeden diğer bölgelere göç duracaktır.
Diğer bölgelerden Güneydoğu Anadolu'ya göç olacaktır. Bölgenin nüfusu ve nüfus yoğunluğu artacaktır. Türkiye'nin tarım ürünlerine dayalı ihracatı artacaktır. Bölgede tarım alanları geniş düzlüklerden oluşur. Bu alanların sulanmasıyla tarım gelişecektir. Antepfıstığı, mercimek, üzüm, nohut ve tahıl üretiminin önemli bir kısmı bölgeden karşılanmaktadır. Harran Ovası, sulamanın gelişmesiyle özellikle pamuk ekiminin en fazla yapıldığı yerlerden biri olacaktır. GAP'ın tamamlanmasıyla mısır, pirinç ve ayçiçek gibi ürünlerin üretimindeki artışın daha fazla olması beklenmektedir. Çünkü bu ürünler bol su ve sıcaklık isteği olan ürünlerdir.
Bölge ile ilgili Notlar
Türkiye'de;
En küçük yüz ölçümü,
En az toplam nüfus,
En yüksek yaz sıcaklığı,
En az orman oranı,
En fazla petrol çıkarımı,
En fazla fosfat çıkarımı,
En fazla mercimek üretimi,
En az engebelik,
En fazla yaz kuraklığı,
En fazla sulama sorunu,
En fazla buharlaşma miktarı,
En az bulutluluk oranı ve en sade yer şekillerine sahip olan Bölge Güneydoğu Anadolu Bölgesidir.
Bölge içerisinde;
En çok koyun ve keçi besleme.
En fazla yağış kış mevsimindedir.
En fazla buğday,arpa ve baklagiller yetişir
Akdeniz Bölgesi Hakkında Coğrafi Bilgiler
Akdeniz Bölgesi
Akdeniz Bölgesi'nin Önemli Yeryüzü Şekilleri
Coğrafi Konumu
Akdeniz Bölgesi, adını komşu olduğu denizden alır. Bölge genişliği 120180 km arasında değişen bir şerit halinde, batıda Köyceğiz dolaylarından başlayarak, doğuda Hatay ilinin bitim noktası olan Basit Burnu yakınına kadar sokulur. Yaklaşık 120.000 km2 lik yüzölçümüyle Türkiye'nin toplam yüzölçümünün yaklaşık %15'ini oluşturur. Hatay, Adana, İçel, Antalya, Isparta, Burdur ve Kahramanmaraş ilinin büyük bir bölümü Akdeniz Bölgesi'ndedir. Ayrıca Muğla ilinin Köyceğiz, Dalaman, Ortaca ve Fethiye ilçeleri de Akdeniz Bölgesi'ne girer.
Yeryüzü Şekilleri
Bölgenin büyük bir kısmı Toros Dağları ve yüksek platolarla kaplıdır. Genel olarak engebeli ve dağlıktır.
Toroslar, III. Jeolojik zamanda oluşmuş Alp – Himalaya sistemine bağlı genç kıvrım dağlarıdır. Batı ve Orta Toroslar bölge içinde geniş yer tutar. Batı Toroslar Antalya Körfezi'nin her iki yanında da yer alır. Bey Dağları, Çiçekbaba ve Barla Dağları Antalya Körfezi'nin batısında, güneybatı - kuzeydoğu yönünde uzanırlar. Sultan Dedegöl ve Geyik Dağları Antalya Körfezi'nin doğusunda kuzeybatı - güneydoğu yönlü uzanır. Anamur Burnu'nun kuzeyinden başlayan Orta Toroslar, güneybatı - kuzeydoğu yönlü uzanan üç kütleden oluşur. Bunlar, Bolkar Dağları, Aladağlar, Tahtalı Dağları ve Binboğa Dağları'dır. Akdeniz Bölgesi'nde Toroslar'dan başka Hatay - K. Maraş istikametinde uzanan dağların oluşturduğu bir dış sıra halinde Nur (Amanos) Dağları uzanır.
Dağların kıyıya paralel uzanması, Dalga aşındırmasının fazla olmasına ve kıyılarda yalıyarların (falezlerin) çokluğuna neden olmuştur.
Akdeniz Bölgesi'nde yer yer plato alanları bulunur.
Bunlardan biri Antalya Körfezi'nin batısındaki Teke Platosu, diğeri de Anamur Burnu'nun gerisindeki Taşeli Plâtosu'dur. Antalya Körfezi'nin batısındaki dağlarla ve platolarla kaplı karstik arazi "Teke Yöresi" olarak adlandırılır. Teke Yöresi ve Taşeli Platosu bölgenin en tenha yerleridir. Türkiye'de karstik yapının yaygın olduğu yerlerde yağışın fazla olmasına karşın yeraltına sızmanın çok olması, yerüstü sularının zayıf olmasına yol açar. Bu nedenle de bu yerlerde nüfus yoğunluğu azdır.
Dağlar kıyıdan itibaren yükseldiği ve kıyıya paralel olduğu için iç kısımlarla ulaşım ancak bazı geçitlerle sağlanabilmektedir.
Bölgedeki başlıca geçitler şunlardır: Göller Yöresi'ni Antalya'ya bağlayan Çubuk geçidi, İç Anadolu'yu Silifke'ye bağlayan Sertavul geçidi, Amik Ovası'nı İskenderun'a, hatta Suriye'ye bağlayan Belen geçidi ve Çukurova'yı İç Anadolu'ya bağlayan Gülek geçididir. Bu bölgedeki ovalar çöküntü alanlarında alüvyonların yığılması ile oluşmuş birikim alanlarıdır. Bu birikim alanlarından en önemlileri Çukurova delta ovası ile Hatay çukurluğundaki Amik ovasıdır. Akdeniz Bölgesi'nin batısında da kıyıda Antalya ovası ile Göller yöresinin küçük çöküntü ovaları bulunmaktadır. Akdeniz Bölgesi genel olarak engebeli ve dağlıktır. Bölgenin % 80'ini kıyıya paralel uzanan Toros Dağları ile yüksek platolar oluşturur. Bu durum, bölgede nüfus dağılışını, kara ulaşımını, bitki örtüsünü, turizm çeşitliliğini çok etkiler. Sanayi ürünleri çeşitliliği ise bu durumdan en az etkilenir.
Akarsu ve Göller
Bölgedeki akarsular düzensiz rejime sahiptirler. Akarsu rejiminin düzensiz olmasında çeşitli faktörlerin etkisi vardır. Bunlar: Bölgede etkili olan Akdeniz ikliminde yağışların çoğu kış aylarında görülür. Yaz ayları ise çok sıcak ve kurak geçer. Bunun sonucu olarak akarsular kışın kabarır, yazın ise kuruyacak seviyeye gelir. Bölgede karstik yeryüzü şekillerinin geniş yer tuttuğu görülür. Bunun sonucu olarak, yağışlı mevsimlerde suyun bir kısmı yer altına sızarak akarsuların fazla kabarmasını önler. Yazın ise yeraltı suyunun akarsuya karışarak su seviyesinin alçalmasını az da olsa engellediği görülür.
Bölgenin en önemli akarsuları, Asi, Seyhan, Ceyhan, Göksu, Manavgat, Aksu ve Dalaman çayıdır. Bölge göl bakımından zengindir.
Batısında tektonik ve karstik etkenlerle oluşan göllerin yer aldığı Göller Yöresi bulunmaktadır. Beyşehir, Eğirdir, Burdur, Acıgöl, Suğla, Söğüt, Salda, Elmalı ve Kovada gölleri bulunur. Eğirdir Gölü tatlı su gölüdür. Bunun nedeni fazla sularını yer altından Aksu'ya ve dolayısıyla Akdeniz'e boşaltmasıdır.
Bu göllerden Suğla Gölü, zaman zaman kuruyacak derecede su kaybına uğrar. Doğuda Hatay yöresindeki Amik Gölü de, Asi nehrinin taşkınlarının bataklık şeklinde olduğu bir göldür. Bu alan akarsuların getirdiği alüvyonlarla büyük ölçüde dolmuştur
İklim ve Bitki Örtüsü
Bölgede karakteristik Akdeniz iklimi görülür. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlıdır. Yıllık sıcaklık ortalaması 18°C'dir. Kıyıda yıllık yağış miktarının 1000 mm yi bulduğu yerler vardır. Akdeniz kıyıları kış mevsiminin en ılık geçtiği bölgemizdir. Buna yol açan nedenler, nemlilik miktarı, güneş ışınlarının düşme açısı ve Toros Dağları'nın doğrultusu ve yükseltisidir. Toroslar, kışın kuzeyden gelen soğuk hava kütlelerinin kıyıya inmesini önler. Yağış maksimumu kış mevsimine rastlar. Bölgedeki yaz kuraklığı ise, dinamik yüksek basınç alanlarının etkili olması, bölgenin alçalıcı hava hareketlerinin etkisine girmesinin sonucudur.
Kıyıdan itibaren yükseldikçe sıcaklık düşmekte, yağış miktarı artmaktadır. Denize dönük yamaçların etekleri bol yağış alır. Batıda Antalya çevresi doğuda, Hatay, Dörtyol, Osmaniye, Kadirli, Bahçe çevresi 1000 mm civarında yağış alır. Oysa ovadaki Mersin ve Adana çevresi 600 - 700 mm yağış almaktadır. Karasallaşmanın belirgin olduğu yerler, bölgenin batı kesiminde genişler. Göller yöresi ve Teke yöresi karasallığın en belirgin olduğu yerlerdir. Sıcaklık farkları artar, kışlar daha uzun sürer. Akdeniz Bölgesi'nde 700 - 800 m'ye kadar maki bitki örtüsü hakimdir. Maki, zeytin, mersin, defne, sakız ağacı, zakkum, keçiboynuzu, vb. kuraklığa dayanıklı bodur bitkilerden oluşur. Bölgedeki ormanlar, makiden sonra başlar, 2400 m'ye kadar devam eder. Daha sonra dağ çayırları yer alır. Orman alanları üzerindeki dağ çayırları yazın kuraklığın etkisi ile kururlar. Akdeniz Bölgesi'nin iç kesimlerine doğru gidildikçe iklim karasallaşır. Özellikle Göller Yöresi'nde yıllık yağış miktarı ve kış sıcaklık değerleri düşmüştür.
Tarım ve Hayvancılık
Bölgede tarım alanları sınırlı olmasına rağmen kıyı şeridinde en önemli ekonomik etkinlik tarımdır.
En önemli tarım alanları başta Çukurova olmak üzere Amik ve Antalya ovalarıdır. İklim özellikleri tarımsal yaşamı şekillendirir. Tarım alanlarından yıl içinde birden çok ürün alma bakımından en elverişli koşullara sahip olan bölgemizdir. Bölgede yetiştirilen başlıca tarım ürünleri şunlardır:
Buğday: Bölgenin hemen her tarafında yetiştirilir. Çukurova'da pamuk ekilmeyen alanlarda da ekilir.
Pirinç: Hatay'da Amik Ovası'nda, K. Maraş çevresinde ve Silifke civarında yetiştirilir.
Pamuk: Başta Çukurova olmak üzere diğer kıyı ovalarında yetiştirilir. Türkiye pamuk üretiminin yaklaşık % 33'ü bölgeden karşılanır. Tütün: Göller Yöresi'nde ve Hatay çevresinde yetiştirilir. Gül: Özellikle Isparta ve Burdur çevresinde tarımı yapılır.
Turunçgiller: Kıyı boyunca Finike, Antalya, Alanya, Anamur, Silifke, Mersin, ve Dörtyol'da yetiştirilir. Türkiye turunçgil üretiminin yaklaşık % 89'u bölgeden karşılanır.
Muz: Alanya ve Anamur çevresinde yetiştirilir. Türkiye'de yetiştirilen muzun tamamı bölgeden karşılanır.
Haşhaş ve ve şekerpancarı: Özellikle Göller Yöresi'nin ürünleridir.
Zeytin ve üzüm: Kıyı şeridinde hemen her yerde yetiştirilir. Ancak bölge halkı daha kârlı olan pamuk üretimine önem verdiği için zeytincilik ve bağcılık fazla gelişememiştir.
Bölge soya fasulyesi, yer fıstığı ve mısır üretiminde de Türkiye'de ilk sıradadır.
Seracılığın en yaygın olduğu bölge Akdeniz Bölgesi'dir. Bölgede kış sıcaklığının sıfır derecenin altına düşmemesi turfanda sebze ve meyveciliğin gelişmesine yol açmıştır. Mersin - Antalya kıyı şeridi turfanda sebzeciliğin en yaygın olduğu yerdir.
Akdeniz Bölgesi'nde hayvancılık fazla gelişmemiştir. Sığır, koyun ve keçi Toroslar'da yaylacılık sistemiyle yetiştirilir. Hayvanlardan en yaygın olanı kılkeçisidir. Çünkü bu hayvan Toroslar'ın sarp yamaçlarında yaşamını kolayca sürdürür.
Yeraltı Zenginlikleri
Krom : Fethiye- Dalaman ve Adana (Aladağlar) çevresinde çıkarılır. Barit : Mersin ve Adana çevresinde çıkarılır. Boksit(alüminyum): Batı Toroslar'da Seydişehir çevresinde çıkarılır. Kükürt : Keçiborlu (Isparta) çevresinde çıkarılır. Demir : Adana (Feke ve Saimbeyli) çevresinde çıkarılır. Asbest : Doğu Akdeniz'de Hatay çevresinde çıkarılır.
Sanayi
Adana Bölümü'nde sanayi daha fazla gelişmiştir. Adana Bölümü'nde dokuma, tütün, gıda, kimya, tarım araçları, çimento, madeni eşya, cam ve tuğla fabrikaları vardır. Mersin, önemli bir liman kentidir.
Mersin'de, Ataş petrol rafinerisi bulunur.
Antalya'da ferro - krom tesisleri, yağ fabrikaları bulunur. Isparta'da gülyağı fabrikaları, çimento fabrikası, tarım araçları yapım merkezleri ve halı fabrikası bulunur. Burdur'da gül yağı fabrikası, şeker fabrikası, tarım araçları fabrikası, süt ve yem fabrikaları yer alır.
Turizm
Bölge turizmden elde edilen gelirler bakımından 3. sıradadır. Burdur'da İnsuyu mağarası, Alanya'da Damlataş mağarası, Tarsus'ta Yedi uyuyanlar mağarası, Antalya yakınlarında Karain mağarası, Düden, Manavgat,
Kurşunlu ve Tarsus şelaleleri, Mersin'deki Cennet ve Cehennem obrukları ve Dilek kuyu mağarası bölgede yer alan ve turizm faaliyetlerine neden olan karstik şekillerdir. Ayrıca yazın erken başlaması deniz turizminin de erken başlamasına ve gelişmesine neden olmuştur. Bütün Akdeniz kıyıları boyunca turistik tesisler kurulmuştur ve kurulmaktadır. Akdeniz Bölgesi'nde Olimpos - Beydağları Sahil,Güllük Dağı (Termessos), Kovada Gölü, Kızıldağ,
Köprülü Kanyon ve Karatepe - Aslantaş milli parkları bulunur. Antalya'da her yıl düzenlenen Altın Portakal Film Festivali ile Mersin Moda ve Tekstil Fuarı da önemli turizm etkinliklerindendir.
Nüfus ve Yerleşme
1997 nüfus sayımına göre, bölgede 8,1 milyon insan bulunmaktadır. Nüfus sayısı bakımından beşinci sırada yer alır. Nüfus yoğunluğu km2 ye 66 kişidir.
Akdeniz Bölgesi'nde nüfusun %70'i Adana Bölümü'nde toplanmıştır.
Bu durumun başlıca nedenleri; • Zengin tarım alanı olan Çukurova'nın varlığı, • Çukurova'da tarım ürünleri işleyen sanayi kuruluşlarının fazlalığı, • Adana Bölümü'nün yollarla Doğu, Güneydoğu ve İç Anadolu'ya bağlanmasıdır. Adana Bölümü'nde Adana, Mersin, İskenderun, Antakya, Kahraman Maraş, Tarsus, Kilis, Kozan, Kadirli, Osmaniye gibi büyük il ve ilçelerde sanayi, tarım ve ticaretin aktif olması nüfusun artmasına neden olmuştur.
Antalya Bölümü'nde ise nüfus, bölge nüfusunun %30 unu oluşturur. Çünkü;
• Antalya Ovası Çukurova kadar verimli değildir.
• Kalkerli kayaların varlığıyla karstlaşma, tarım hayatını olumsuz yönde etkilemektedir.
• Antalya Bölümü'nde ulaşım fazla gelişmemiştir. Burdur ve Isparta yöresi demir yoluyla Ege Bölgesi'ne bağlanmış ve İzmir'in ard bölgesi durumuna gelmiştir.
• Antalya Bölümü'ne bağlı kıyı ovalarının, son yıllarda turizm faaliyetlerine bağlı olarak nüfusu artmaktadır. Buna karşılık toplu yerleşme daha fazladır. Ancak suyun bol olduğu yörelerde dağınık yerleşmeye rastlanır. Bölgenin kıyı ovalarında turistik tesislerin yaygınlığından dolayı dağınık yerleşme hakimdir. Bölgede köy ve kasaba evlerinin yapı malzemesini daha çok kalker taşları oluşturur. Akdeniz Bölgesi nüfus yoğunluğu açısından Türkiye ortalamasının altında bir durum gösterir. Bunun en önemli nedeni bölgenin %90'ını işgal eden Toroslar'dır. Toroslar, Teke ve Taşeli Yöresi Türkiye'nin en seyrek nüfuslu yerlerindendir. Adana Bölümü'nde özel konumunun etkisiyle nüfus yoğunluğu Türkiye ortalamasının üstündedir. Adana Bölümü'ndeki Çukurova pamuk tarımı nedeniyle, Güneydoğu ve Doğu Anadolu illerinden mevsimlik göç alır. Çukurova'da nüfus yaz mevsiminde artmaktadır. Bu artışta tarım işçilerine olan gereksinimin artması rol oynar.
Bölge İle İlgili Notlar
En fazla yer fıstığı üretimi,
En fazla anason üretimi,
Tek Muz yetişme alanıdır,
En fazla seracılık,
En fazla boksit çıkarımı,
En fazla kükürt çıkarımı,
En fazla intansif tarımın yapıldığı,
En fazla karstik şekillerin görüldüğü, En geniş alüvyon ova Akdeniz Bölgesindedir.
Bölge içerisinde;
En az ve en seyre nüfuslu yerler, Taşeli ve Teke yarım adasındadır.
En çok kıl keçisi Adana bölümünde yetişir.
Antalya bölümünün ekonomiye en önemli katkısı Turizmdir.
Adana bölümünün ekonomiye en önemli katkısı ise Tarımdır.
En Büyük şehri Adana'dır.
Ege Bölgesi Hakkında Coğrafi Bilgiler
Ege Bölgesi
Ege Bölgesi'nin Önemli Yeryüzü Şekilleri
Coğrafi Konumu
Yurdumuzun batısında alan bakımından 5. büyük bölgemizdir. Kuzeyinde Marmara ,doğusunda İç Anadolu ve güneyinde Akdeniz Bölgeleri vardır. Batısında ise ismini aldığı Ege denizi bulunmaktadır.
Yer Şekilleri
Bölgedeki yer şekillerinin bir kısmı yer kabuğu hareketleri ile oluşan (Orojenez-Dağ oluşumu) kırılmalarla meydana gelmiştir. Kırılma yerlerinde yükselen yerler Horst (dağ), çöken yerler de Grabeni (çöküntü ovası) oluşturmuştur. Horst ve graben oluşumunun en fazla olduğu bölgemizdir.
Horstlar; Kaz d.,Madra d., Yunt d., Boz dağlar, Aydın dağları ve Menteşe dağlarıdır.
Grabenler; Edremit, Bakırçay, Gediz, K.Menderes ve B.Menderes’tir.
Bölgenin batısında dağlar kıyıya dik uzanmıştır. Bunun sonucunda;
- Girinti-çıkıntı fazladır. Bir çok koy ve körfez oluşmuştur. Körfezler; Edremit, Dikili, Çandarlı, İzmir, Kuşadası, Güllük ve Gökovadır.
- İç kesimlere ulaşım kolaydır. Limanların hinterlandı (ard bölgesi) geniştir. Yani geniş alana hitap eder.
- Deniz etkisi iç kesimlere kadar sokulabilir.
- Enine kıyı tipi oluşmuştur.
- Kıta sahanlığı (kıyıdan 200 m derinliğe kadar olan deniz) geniştir.
Bölgenin güney batısında (Menteşe yöresinde) dağların uzanışı değişmiştir. Dağlar burada K.batı-G.Doğu yönlüdür. Bu kıyılarda akarsu vadilerinin deniz suları altında kalması sonucu oluşan kıyı tipine Ria tipi kıyılar denir.
Manisa-Kula çevresinde volkanizma ile oluşmuş küçük koniler vardır.
İç kesimlerde yükselti artmakta ve dağların doğrultusu değişmektedir. Burada en önemli yüksek düzlük Yazılı kaya platosudur.
İklim ve Bitki Örtüsü
Bölgenin batısında iç kesimlere kadar etkili olan iklim Akdeniz İklimidir. Yazlar sıcak ve kurak kışlar ılık ve yağışlıdır.
En sıcak ay ortalaması 27-28°C , en soğuk ay ortalaması 8-10 °C dir. Yıllık ortalama 17-18°C dir.
Kar yağışı ve don olayı çok ender görülür.
En fazla yağış kışın , en az yağış yazın düşer.
Kışın görülen yağışlar Cephesel kökenlidir.
Yıllık yağış miktarı yükseltiye göre değişir. Ortalama 600-1000 mm arasındadır.
Bitki örtüsü maki dediğimiz bodur bitki topluluğudur. Maki; mersin, defne, kocayemiş, zeytin, zakkum, keçiboynuzu, kermez meşesi vb bitkilerden oluşur. Yüksek yerlerde ormanlar vardır (kızılçam ormanları) .
Bölgede Akdeniz iklimi güneyden kuzeye doğru enlemin, batıdan doğuya doğru da yükseltinin etkisiyle bozulur.
İç kesimlere doğru gidildikçe yükseltinin artması ve deniz etkisinden uzaklaşma sebebiyle karasal iklime geçilir. Bu sebeple iç kesimlerde kışlar soğuk ve kar yağışlı geçer. Bitki örtüsü bozkırdır. Yükseklerde yer yer meşe ormanları vardır.
Akarsu ve Göller
Bölgenin başlıca akarsuları çöküntü ovalarını geçerek Ege Denizine dökülen Bakırçay, Gediz, K. ve B. Menderes akarsularıdır.
Yatak eğimleri az olduğundan akarsularda menderes olayının en fazla görüldüğü bölgemizdir. Döküldükleri denizde alüvyonları biriktirmek suretiyle delta ovaları oluşturmaktadırlar. Örnek: önceleri liman kenti olan tarihi Milet ve Efes kentlerinin bugün iç kesimde kalması.
Başlıca gölleri Marmara ve Bafa (Çamiçi) gölleridir.
Bu göller oluşum bakımından alüvyon set gölüne örnektir. Bölgede ayrıca Gediz’de Demirköprü, B.Menderes üzerinde Kemer ve Adıgüzel baraj gölleri vardır.
Ekonomik Faaliyetler
Tarım:
Bölgenin batısında bulunan verimli tarım alanlarında iklim şartları da elverişli olduğu için ticari tarım ürün çeşitliliği fazladır. Yetiştirilen ürünler;
Zeytin (%58): Bölgenin batısındaki çöküntü ovaları ve kenarlarında tarımı yapılabilmektedir. En fazla Edremit-Ayvalık-Burhaniye çevresinde yoğunluk kazanmıştır.
Üzüm (%40): Manisa, İzmir ve Denizli çevresinde üretilen çekirdeksiz üzümler kurutulmaktadır. Önemli ihracat ürünümüzdür.
Haşhaş(%86): Devlet kontrolünde Afyon başta olmak üzere , Uşak, Kütahya, Denizli ve son olarak ta Manisa’nın bazı ilçelerinde tarımı yapılmaktadır.
Tütün(%55): Bölgenin batısında Manisa, İzmir, Aydın, Muğla, Denizli çevrelerinde tarımı gelişmiştir.
İncir(%82): En fazla Aydın çevresinde (B.ve K.Menderes ovalarında) tarımı yapılmaktadır.
Pamuk(%39): Bölgenin batısındaki bütün çöküntü ovalarında tarımı yapılmaktadır.
Patates: İzmir-Ödemiş çevresinde yoğun olarak tarımı yapılır.
Turunçgiller(%11): Bölgenin batısında İzmir’e kadar olan güney kıyılarında tarımı yapılır. Ayrıca iç kesimlere kadar (150-200 km) da sokulabilmektedir. Sebebi dağların denize dik olmasıdır.
Sebze(%20): Bölgenin batısında kışların ılık geçmesinden dolayı seracılık faaliyetleri ile sebze üretimi bütün yıl yapılabilmektedir.
Susam (%24): Batıdaki çöküntü ovalarında tarımı yapılabilmektedir.
Buğday(%10): Bölgenin her yerinde buğday yetiştirilebilmektedir. Ancak daha çok İç Batı Anadolu Bölümünde tarımı gelişmiştir.
Arpa(%14): Tarımı daha çok iç kesimlerde gelişmiştir.
Şeker Pancarı(%11): Afyon , Uşak, Kütahya çevresinde tarımı gelişmiştir.
Hayvancılık:
Büyük kentler çevresinde (İzmir-Manisa-Denizli) kümes hayvancılığı, Muğla, Aydın, İzmir, Manisa çevresinde
Arıcılık, kıyılarda balıkçılık( Bodrum-Marmaris kıyılarında sünger avcılığı da yapılır), Menteşe yöresinde kıl keçisi yetiştiriciliği gelişmiştir. Ayrıca şeker fabrikaları ile büyük kentler çevresinde büyük baş hayvancılık, iç kesimlerde de koyun yetiştiriciliği gelişmiştir.
Madenler:
Linyit: Türkiye’de en fazla linyitin çıkarıldığı ve en kaliteli linyitlerin bulunduğu bölgemizdir. Linyit yatakları fazla olduğu için termik santraller de fazladır.
Bölgede Linyit; Manisa(Soma), Aydın, Muğla (Yatağan ), Kütahya (Tavşanlı,Tunçbilek, Seyit Ömer, Değirmisaz) ve Denizli çevresinde çıkarılmaktadır.
Demir: Edremit (Kaz dağı) çevresinde çıkarılır.
Bor Mineralleri: Kütahya-Emet
Civa: İzmir (Ödemiş-Karaburun-Çeşme), Uşak (Eşme)
Tuz: İzmir-Çamaltı Tuzlası
Mermer: Afyon, Kütahya, Manisa çevresi
Krom: Kütahya, Muğla çevresi.
Zımparataşı: İzmir-Aydın-Muğla çevresi
Sanayi:
Marmara Bölgesinden sonra sanayinin en fazla geliştiği bölgemizdir.
Dokuma: Denizli, Aydın (Nazilli) İzmir, Manisa.
Petro-kimya: İzmir-Aliağa.
Deri-Kösele: İzmir, Manisa, Uşak
Şeker: Afyon, Uşak, Kütahya
Çini-porselen: Kütahya
Çimento: İzmir, Denizli, Afyon
Gübre: Kütahya,İzmir
Termik santral: Muğla (Yatağan-Gökova), Manisa-Soma, Kütahya( Tunçbilek-Seyitömer)
Jeotermal enerji santrali: Denizli-Sarayköy,aydın germencik
Halı-Kilim: Manisa (Kula,Demirci, Gördes), Kütahya (Simav), Muğla-Milas, Denizli-Tavas.
Kağıt: Afyon-Çay, İzmir
Otomotiv: İzmir
Elektronik eşya: İzmir, Manisa, Aydın-Nazilli, Denizli,
Mobilya: İzmir-Karabağlar
Deterjan: İzmir, Manisa
İlaç: İzmir
Sigara: İzmir, Manisa-Akhisar (Açılmayı bekliyor)
Seramik: Kütahya , Manisa (Turgutlu-Akhisar)
Tuğla-Kiremit: Manisa (Turgutlu-Salihli-Alaşehir-Akhisar), Aydın
Turizm:
Marmara Bölgesinden sonra turizmin en fazla geliştiği bölgemizdir. En fazla gelişen turizm etkinliği deniz turizmidir. Ayrıca tarihi eserler bakımından da zengindir.
Meryemana, Bergama, Bodrum, Sart ,Milet ,Pamukkale(Hieropolis) , Çavdarhisar bölgedeki başlıca antik kentlerdir.
Pamukkale travertenleri ile önemli turizm kentimizdir. Sağlık turizmi (Balçova,Çeşme, Pamukkale, Karahayıt, Eynal) ve milli parklar (Dilek yarımadası, Spil Dağı) diğer turizm kaynaklarıdır.
Nüfus ve Yerleşme
Marmara Bölgesinden sonra en fazla göç alan bölgemizdir. Göçlerle bölge nüfusu sürekli artmaktadır. Yaz döneminde bölgenin batısında turizm ve tarım işçi göçünden dolayı da mevsimlik nüfus artışı görülür.Nüfus genelde bölgenin batısındaki çöküntü ovaları kenarında toplanmıştır. İç kesimlerde nüfus seyrektir. Sebebi iklimin karasal olması, sanayinin gelişmemesidir. Kıyıda menteşe yöresi yer şekillerinin engebeli olmasından dolayı seyrek nüfuslanmıştır.
Bölümleri
ASIL EGE (KIYI) BÖLÜMÜ
Çöküntü ovalarının son bulduğu yere kadar devam eder. Önemli yerleşim birimleri; İzmir, Manisa, Denizli, Aydın ve Muğla’dır.
Akdeniz iklimi görülür.
Verimli tarım alanları geniş alan kaplar.Ticari tarım ürün çeşidi fazladır.
Sanayi ve ticaret gelişmiştir. Ticaretin gelişmesinde her yıl İzmir’de düzenlenen uluslar arası fuarın da etkisi vardır.
Türkiye’nin en büyük ihracat limanı olan İzmir Limanı bu bölümdedir. İzmir limanının gelişmesinde; hinterlandının geniş olması(iç kesimlerle bağlantısının iyi olması) ve çevresindeki tarım alanlarında ticari tarım ürünlerinin yetişmesi etkili olmuştur.
Nüfus yoğunluğu Türkiye ortalamasının üstündedir.
ilk demiryolu Aydın-İzmir arasında yapılmıştır. Bugün Muğla hariç bütün illerinden demiryolu geçmektedir.
Türkiye’nin tek jeotermal enerji santralı Denizli–Sarayköy’dedir.
İlk dokuma fabrikamız Aydın-Nazilli’de açılmıştır.
Türkiye ekonomisine daha çok tarım, sanayi ve turizm yönüyle katkı sağlar.
İÇBATI ANADOLU BÖLÜMÜ
Afyon, Uşak ve Kütahya’yı içine alan bölümdür.
* Karasal iklim etkilidir. Tarım ürün çeşidi azdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, ş.pancarı ve haşhaştır.
* Sanayi gelişmemiştir.
* Nüfus seyrektir.
* Ekonomimize katkısı daha çok tarım ve hayvancılıktır.
İç Anadolu Bölgesi Hakkında Coğrafi Bilgiler
İç Anadolu Bölgesi
İç Anadolu Bölgesi'nin Önemli Yeryüzü Şekilleri
Coğrafi Konumu
İç Anadolu Bölgesi, Anadolu'nun orta kısmında yer alan Türkiye'nin yedi coğrafi bölgesinden biridir. Bu konumu sebebiyle "Orta Anadolu" da denir. İç Anadolu Bölgesi'nin yüz ölçümü 151.000 km² olup bu alan Türkiye praklarının %20'sini kaplar. Doğu Anadolu'dan sonra ikinci büyük bölgemizdir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi dışında diğer bölgelerin hepsiyle komşudur.Aynı zamanda ülkemizde "tahıl ambarı" olarak da anımsanır.
İlleri
İç Anadolu Bölgesi İl merkezleri baz alındığında İç Anadolu Bölgesi sınırları içinde yer alan iller şunlardır: Aksaray, Ankara, Çankırı, Eskişehir, Karaman, Kayseri, Kırıkkale, Kırşehir, Konya, Nevşehir, Niğde, Sivas, Yozgat, Çorum'un Sungurlu ilçesi
Bölümleri
İç Anadolu Bölgesi dört bölüme ayrılır:
Konya Bölümü
Bölgenin ortasında geniş bir kapalı havza vardır. Burada büyük ovalar, plato düzlükleri, Tuz Gölü, Akşehir ve Eber gölleri ile Karacadağ ve Karadağ volkanik dağları bulunur. Türkiye'nin en kurak bölümüdür. Nüfus bakımından bölgenin en tenha bölümüdür. Halk tarım ve hayvancılıkla uğraşır. Ülkenin en önemli tahıl alanlarından birisidir. Konya, Aksaray ve Karaman bölümde yer alan illerdir. Tuz gölü burda bulunmaktadır. Derinliği az olup yazları kurak olduğu için daha da azalmaktadır. Ülkenin tuz ihtiyacının önemli kısmı buradan karşılanır.
Yukarı Sakarya Bölümü
Bölgenin kuzeybatı kısmını meydana getirir. Orta Kızılırmak boylarından İçbatı Anadolu'ya kadar uzanır. Yer şekilleri daha engebeli, iklimi biraz daha nemlidir.
Yıllık yağışlar 400 mm civarındadır. İklim ve ulaşım koşullarının elverişli olması nedeniyle, bölgenin en yoğun nüfuslu bölümüdür. Bölge nüfusunun yarıya yakını bu bölümdedir.
Batı Anadolu'yu iç bölgelere bağlayan yolların geçtiği önemli bir yerdedir. Bölümde Eskişehir ve Ankara illeri yer alır. Bölümde Köroğlu,Sivrihisar,Elmadağ,Sündiken ve İdrisdağı yer alır.Ankara yakınlarında Eymir ve Mogan gölleri vardır.
Bölümde karasal iklim görülür. Kışları çok soğuk yazları ise sıcak ve kurak geçer.Bölümde yetiştirilen ürünler,şeker pancarı,arpa,buğday,baklagiller,sebze ve meyveyetiştirilir.yeraltı zenginliği ise linyit ve bor mineralleridir.bölümde küçükbaş hayvancılık yaygın olarak yapılır. bölümün turzim değerleri,Çankaya köşkü,Yunus Emre türbesi, eski TBMM binası,Anıtkabir,Atatürk Orman Çiftliği(AOÇ),Anadolu Medeniyetleri Müzesi,Gordion
Orta Kızılırmak Bölümü
İç Anadolu'nun, Çankırı'dan Toroslar'a kadar uzanan, içine Kızılırmak yayını alan kısmıdır. Alan bakımından bölgenin en büyük bölümüdür. Kuzey kesimi daha engebelidir. Güney kesiminde plato ve ova düzlükleri yaygındır. Ortada ise geniş Kızılırmak platosu bulunur. Erciyes volkanik dağı bu bölümde yer alır.
Tarım alanlarının oranı verimli volkanik topraklarla kaplı güney kesimden daha yüksektir. İç Anadolu'da kırsal nüfus yoğunluğunun en fazla olduğu bölümdür. Kayseri, Niğde, Nevşehir, Kırşehir, Yozgat ve Kırıkkale bölüm içinde yer alan illerdir.
Bölüm İç Anadolu Bölgesi'nin orta kesiminde yer alır.Güneyinde Hasan, Erciyes, Merlendiz sönmüş volkanlar bulunur.Bölümde kuzey daha engebelidir.Bölümde bozok platosu geniş yer tutar.Bu bölümde nüfus yogundur orta kızılırmak bolumunde karasal ıklım etkılıdır yazlar sıcak ve kurak kıslar ise soguk ve kar yagıslıdır.Genellikle bu bölüm bozkırlarla kaplıdır.Kızılırmak bolumun en önemli akarsuyudur.Bu bolumde Kayseri en büyük yerlesim birimidir.Ayrıca bu bolumde halı, seker, meyve suyu, sucuk ve pastırma fabrikaları bulunur.En önemli ekonomık gelir tarımdır.tiftik keçisi ve koyun besiciligide yaygındır
Yukarı Kızılırmak Bölümü
Bu bölüm Kızılırmak'ın, Karadeniz Bölgesi ile Doğu Anadolu arasına sokulan yukarı çığırını kaplar. İç Anadolu'nun en küçük, en engebeli bölümüdür.Ortalama yükselti 1300-1650 metre arasındadır.
Dağlarla kuşatılmış bir havza görünümündedir. Engebeli olduğu için tarım alanlarının oranı daha düşüktür. Nüfusu sık, kentleşme oranı yüksektir. Bölgenin kışın en soğuk bölümü burasıdır. Bölümde Sivas ili bulunmaktadır
Bölgenin Genel Özellikleri
Bölge, yeryüzü şekilleri bakımından sade bir görünüme sahiptir. Yer şekilleri çeşitlilik göstermez. Engebeli araziler fazla olmadığı için, kara ve demiryolu ulaşımına oldukça elverişlidir. Bölgenin çoğu yerinde genellikle 1000 m yükseltiye sahip düzlükler bulunur. En alçak yerleri olan Sakarya ve Kızılırmak vadilerindeki yükselti 700 m civarındadır.
Bölgenin güneyinde Kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanan dağlar volkanik kökenli dir. Başlıcaları; Hasandağı, Karacadağ, Karadağ, Erciyes Dağı ve Melendiz Dağları'dır. Bölgedeki kıvrım dağları ise doğuda geniş bir alan kaplar. En önemlileri, Ak dağlar, Hınzır Dağı, Tecer Dağı ve Yıldız Dağları'dır.
Platolar en fazla bu bölgemizde yer alır. Batıda Haymana ve Cihanbeyli, güneyde Obruk, doğuda da Bozok (Kızılırmak) plâtolarıyla, Ege Bölgesi sınırı boyunca Yazılıkaya (Bayat) ve Doğu Anadolu Bölgesi sınırı boyunca da Uzunyayla gibi platolara sahiptir. Tuz Gölü çevresi Türkiye'nin en büyük kapalı havzasıdır.
İç Anadolu'nun bazı ovaları oldukça geniştir. Konya ovası, Türkiye'nin en büyük ovasıdır. Eski bir göl tabanıdır. Geniş ovalardan diğeri Tuz Gölü'nün güneyindeki Aksaray Ovası'dır. Haymana platosunun batısındaki Yukarı Sakarya Ovası da geniş alan kaplar. Küçük ovalar olan Eskişehir, Ankara, Kayseri ve Develi ovaları, platolar arasındaki çukurluklarda yer almaktadır.
İç Anadalu Bölgesi'nin Orta Kızılırmak bölümü geniş çaplıdır. Bu bölgedeki dağlar sönmüş yanar dağlardandır. Kışın yağışlı yazın ise sıcaktır. Doğal bitki örtüsü bozkırdır. Buğday, arpa ve şeker pancarı yetiştirlir.
Kırıkkale'de Orta Doğu Petrol Rafinerisi bulunmaktadır.
Akarsu ve Gölleri
İç Anadolu Bölgesi'nin en önemli akarsuları Kızılırmak, Sakarya Nehri, Porsuk ve Delice çaylarıdır. Bu bölge akarsuları kapalı havzada akan sel rejimli akarsulardır. İlkbahar yağışlarıyla taşar, yazın kuruyacak hale gelir.
İç Anadolu Bölgesi'nin güney kesimleri sularını denizlere gönderemez. Bu nedenle kapalı havzalar geniş bir alan kaplar. Kapalı havzaların geniş olanları, Konya Ovası, Tuz Gölü ve Akşehir - Eber gölleri çevresinde yer alır. Seyfe Gölü, Sultan Sazlığı (Yaygölü) gibi küçük kapalı havzalar da bulunmaktadır. İç Anadolu Bölgesi'nin büyük bir bölümü sularını Kızılırmak, Sakarya ve Yeşilırmak'ın kolu olan Çekerek suyu sayesinde Karadeniz'e gönderir. Güneydoğusundaki Uzunyayla yöresi, sularını Seyhan'ın kolu olan Zamantı suyu sayesinde Akdeniz'e gönderir. Sel rejimli akarsuların en fazla bulunduğu bölgedir.
Bu göl buharlaşmanın etkisiyle yazın büyük ölçüde kurumaktadır. Tuz Gölü, tektonik oluşumludur. Derinliği fazla değildir. Gölün alanı kışın ve ilkbaharda fazla alan kapladığı halde, yazın buharlaşma ve beslenme yetersizliğinden dolayı kapladığı alan azalır. Tuz ihtiyacımızın %30'unu karşılar. Diğer önemli gölleri ise Akşehir, Eber, Ilgın (Çavuşçu), Tuzla, Seyfe, Mogan ve Sultanısalak-i mekip gölleridir. Sakarya nehri üzerinde ise Sarıyar ve Gökçekaya barajları bulunur.
İklim ve Bitki Örtüsü
Bölgenin çevresi yüksek dağlarla çevrili olduğundan, denizlerin nemli ılıman havası bölgeye sokulamaz. Bu nedenle bölgede, yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve kar yağışlı karasal iklim hakimdir. Bölgede, doğuya doğru gidildikçe yüksekliğin artmasına bağlı olarak karasallık derecesi artar ve kış sıcaklıkları çok düşük değerlere ulaşır.
İç Anadolu, ülkemizin en az yağış alan bölgesidir. Ortalama yağış 400 mm civarındadır. Bölge, en fazla yağışı ilkbahar aylarında sağanak halinde alır. En kurak mevsim yazdır. Yazların kurak olması ve yaz kuraklığının erken başlaması sebze türü bitkiler üzerinde olumsuz etki yapar. Bölgenin ve ülkemizin en az yağışlı yeri Tuz Gölü çevresidir(320 mm).
Yağışların azlığı bölgenin deniz etkisine kapalı olmasından kaynaklanmaktadır. Denizden gelen nemli hava kütlesi, nemini, dağların denize bakan yamaçlarında yağış halinde bırakır. İç Anadolu Bölgesi'ne doğru eserken artık kurudur.
Bölgede görülen yağışlar konveksiyonel ve cephesel kökenlidir. Kırkikindi adı da verilen konveksiyonel yağışlar İlkbaharda yaygındır.
Bozkır, ilkbahar yağmurlarıyla yeşeren, birkaç ay yeşil kalan, yaz sıcaklığı ile sararan ot topluluğudur.
İç Anadolu Bölgesi ülkemiz ormanlarının %7 sini kaplayarak bölgeler arasında 6. sırada yer alır. Ovaları şunlardır: Kayseri, Konya, Ereğli, Aksaray, Sakarya, Eskişehir, Ankara, Develi, Nevşehir, Kırşehir, Sivas.
Tarım ve Hayvancılık
Bölge ekonomisinin temeli tarıma dayanır. Ekili - dikili alanların oranı bakımından Marmara Bölgesi'nden sonra ikinci sırada yer alır. Çalışan nüfusun büyük bir kısmı tarımla uğraşır.
Türkiye'nin en önemli tahıl üretim bölgesidir.
İklimin yarı kurak karakterine rağmen, çok geniş alanlar tarıma ayrılır. Bölgenin tarımı iklim şartlarına bağlıdır. Özellikle ilkbahar yağışlarının yetersizliği veya gecikmesi, tahıl üretiminde önemli dalgalanmalar meydana getirir, iklim yarı kurak olduğu için nadas ihtiyacı duyulur. Tarımın en önemli problemi sulamadır. Bu amaçla büyük sulama kanallarının (barajların) yapılması ve yeraltı suyundan yararlanılması gerekir. Ekonominin temeli tarım ve hayvancılığa dayanır. Türkiye'de ulusal gelirin %20'sini bu bölge sağlamaktadır.
Bölgede küçük baş hayvancılık ön plandadır...
Tarım ürünleri içinde tahıllar başta gelir. Türkiye genelinde tahıla ayrılan toprakların yarıya yakını bu bölgededir. Yer şekilleri ve iklim koşulları tahıl tarımını öne çıkarır. Düzlüklerin geniş yer kaplaması makineli tarımı kolaylaştırmıştır.
Bölgenin sulanabilen bölümlerinde şeker pancarı tarımı yapılır. Buğday, şeker pancarı ve elmanın en fazla üretildiği bölgedir. Şeker pancarının özellikle Konya, Ankara, Eskişehir, Kayseri ve Niğde gibi şeker fabrikalarının bulunduğu yerlerde ekimi yapılır.
İlkbahar yağışı ve yaz kuraklığı tahıla uygun ortamı oluşturmuştur. Türkiye'nin tahıl ambarıdır. Sulanabilen arazinin azlığı buğday ekim alanlarının geniş olmasına yol açmıştır. Bölgede buğday nadas yöntemiyle yetiştirilir. Alan bakımından nadasa bırakılan toprakların en fazla olduğu bölgemizdir.
Yeraltı Zenginlikleri
Bölgenin önemli yeraltı zenginlikleri, linyit, krom, lületaşı, tuz ve bor mineralleridir.
Krom : Sivas, Eskişehir ve Kayseri'de çıkarılır.
Kayatuzu : Kırşehir ve Çankırı dolaylarında çıkarılır.
Linyit: Sivas'ta çıkarılır.
Çinko ve Demir: Sivas ve Ereğli'de çıkartılır.
Civa: Konya Sarayönü'nde çıkartılır.
Tuz: Tuz Gölü'nden elde edilir.Ayrıca: Sivas ve Tunceli dolaylarında çıkartılır.
Lületaşı: Eskişehir'de çıkarılmaktadır. Hediyelik eşya yapımında kullanılır.
Bor mineralleri: Neredeyse bütün bölgede çıkartılmaktadır.
Sanayi
Sivas'ta: Lokomotif, besin, motor, çimento ve inşaat malzemeleri sanayii ile devlet demir yollarının tren, vagon imalatı yapan TÜDEMŞAŞ fabrikası vardır. Uşak'ta:şeker fabrikası bulunur.
Ankara'da : Dokuma, besin, tarım araçları, çimento ve mobilya sanayii,
Konya'da : Tarım araçları, besin, motor, çime nto, süt ürünleri ve inşaat malzemeleri sanayii, Çumra Şeker Fabrikası(tam teşekküllü)
Kayseri'de : Halıcılık, meyve suyu, pamuklu dokuma, pastırma ve sucuk üretim merkezleri
Kırıkkale'de : Orta Anadolu petrol rafinerisi, silah fabrikası, demir-çelik endüstrisi
Eskişehir'de : Besin, yem, çimento endüstrisi ile devlet demir yollarının bakım tesisleri bulunur.
Nüfus ve Yerleşme
İç Anadolu Bölgesi, 1997 nüfus sayımına göre yaklaşık 10,5 milyon kişilik nüfus büyüklüğüyle Marmara Bölgesi'nden sonra ikinci sırayı alır. Bu bölgenin nüfus yoğunluğu 64 kişi/km² dir. (1997 yılına göre, Türkiye'nin ortalama nüfus yoğunluğu 81 kişi/km² İç üfusu, bölgenin doğal koşullarının etkisine bağlı olarak, daha çok komşu bölgelere yakın yerlerdeki dağ eteklerinde yoğunlaşır. Bunun nedeni, sözü edilen kesimlerin daha yağışlı olması ve su kaynaklarının bol olmasıdır.
Bölgedeki ovaların aldığı yağışın az olması, nüfuslanma ve yerleşmeyi engellemiştir. Düz ovalık kesimde nüfus yoğunluğu dağ eteklerine göre azdır.
Bölgede Toplu yerleşme görülür...Nedeni su kaynaklarının yetersiz olması ve tarım arazilerinin çok geniş alan kaplaması...
Toplu köy niteliğindeki kırsal yerleşme birimleri ile kentler dağ etekleri boyunca dizilidir. Bölge nüfusunun %62'si, nüfusu 10.000'den fazla olan ve kent sayılan yerleşme birimlerinde yaşamaktadır. Tarım alanları geniş olmasına karşın nüfusun %38,44'ü kırsal kesimde yaşar. Tarım alanlarının geniş olması, tarımsal nüfus yoğunluğunun düşük olmasına yol açar. Nüfusun dağılışı, yağış dağılışına benzerlik gösterir.
Bölgede en fazla nüfuslanmış bölüm, Yukarı Sakarya'dır. Bu bölümün yoğun nüfuslanmasında, endüstri faaliyetleri ile Ankara'nın başkent olması önemli rol oynar. Konya ve Tuz Gölü civarları nüfus yoğunluğunun az olduğu yerlerdir.
Marmara Bölgesi Hakkında Coğrafi Bilgiler
Marmara Bölgesi
Marmara Bölgesi'nin Önemli Yeryüzü Şekilleri
Coğrafi Konumu
Marmara Bölgesi ülkemizin kuzeybatı köşesinde yer alır. Ülke yüz ölçümünün %8,5'i ile altıncı büyük bölgemizdir. Yaklaşık olarak 66.000 km² alan kaplar. Karadeniz, Marmara ve Ege olmak üzere üç denize komşudur. İstanbul ve Çanakkale boğazları bu bölgede yer alır. Hem Asya, hem de Avrupa kıtasında yer alır.
Yeryüzü Şekilleri
Türkiye'nin ortalama yükseltisi en az olan bölgesidir. Marmara Bölgesi'nin en önemli yükseltisini, güneyde Samanlı Dağları, Trakya kesiminde Karadeniz boyunca uzanan Yıldız Dağları ve güneydeki Uludağ oluşturur. Bu dağlar orta yükseltidedir. Bölgenin en yüksek dağı ise 2543 metre ile Uludağ'dır. Bölgenin en önemli düzlükleri ise Trakya'daki Ergene Havzası, Anadolu yakasındaki Sakarya ve Bursa ovaları ile güneydeki geniş plato alanlarıdır.
Yer şekillerinin sade olması nedeniyle ulaşım kolaydır. Güney Marmara kıyıları girintili - çıkıntılıdır. Erdek, Bandırma, Gemlik ve İzmit körfezleri önemli girintilerdir.
Kapıdağ Yarımadası tombolo özelliği gösterir.
Kuzey kıyıları dik yalıyarlardan (falezler) meydana geldiği için bu kıyılarda fazla girinti – çıkıntı yoktur. Boğazlar, eski akarsu yataklarının daha sonra sular altında kalması ile oluşmuş ria tipi kıyı özelliği gösterir.
Toprak Özellikleri
Trakya’nın kuzeyinde, Kocaeli Yarımadası’nda, Güney Marmara’nın doğusu ve güneyinde, asitli, koyu renkli ve organik madde bakımından zengin topraklar bulunur. Ergene çayı havzası ile Güney Marmara Bölümü’ndeki ovalarda vertisol topraklar, Trakya’nın batısı Gelibolu ve Biga Yarımadası çevresinde ise rendzina adı verilen kireçli topraklar yer alır.
Akarsu ve Gölleri
Sakarya'nın aşağı kesimi,Meriç nehri, Susurluk ırmağı,başlıca akarsuları oluştururlar. Bölgenin yükseltisinin az olması, akarsuların akış hızını azaltır. Bu nedenle bölge akarsularının enerji potansiyeli azdır. Ayrıca akarsuların yatak derinliklerinin azlığı ve yüzey şekillerinin elverişli olmaması, baraj yapımını zorlaştırır. Bu nedenle Marmara Bölgesi'nin, hidroelektrik üretimindeki payı azdır.
Marmara Bölgesi'nin Anadolu yakasında yer alan akarsuları kıyıda delta oluşturamaz. Çünkü.Döküldükleri yerlerde kıyı akıntıları fazladır.
Yatak eğimlerinin az olmasına bağlı olarak taşıdıkları alüvyonların büyük bir bölümünü alçak kıyı ovalarında bırakmışlardır.
Bölgedeki Ulubat, İznik ve Sapanca gölleri tektonik kökenlidir. Büyük ve Küçük Çekmece ve Durusu (Terkos) gölleri ise kıyı set gölüne örnektir.
İklim ve Bitki Örtüsü
Marmara Bölgesi ikliminin en önemli özelliği bir geçiş iklimi karakteri göstermesidir. Bölgeye ortalama 600 - 700 mm yağış düşmektedir. Yıllık ortalama sıcaklığı ise 15-16 °C dir.
Trakya'da karasal iklim özellikleri görülür. Yıldız Dağları Karadeniz'in nemli havasının iç kısımlara girmesini engeller. Balkanlar üzerinden gelen nemli hava kütlesi, nemini Balkan Dağları'nda bıraktığından, Trakya'ya nemden yoksun ve kuru olarak eserler.
Balkanlar'dan gelen hava kütleleri Marmara Denizi üzerinden geçerken nem alır. Bu nemi Güney Marmara kıyılarına taşır. Dolayısıyla Güney Marmara'nın denizel iklime sahip olmasını sağlar.
Yıldız Dağları'nın Karadeniz kıyılarına bakan bölümü hariç Trakya'nın tabii bitki örtüsü bozkırdır.
Kocaeli platosunda bozulmuş Karadeniz iklimi görülür. Yazlar Karadeniz iklimine göre daha sıcak, kışlar daha soğuktur. Yazlar yağışlı olmakla beraber, maksimum yağış kışın düşer. Bölgede Karadeniz kıyıları boyunca ormanlar görülür.
Güney Marmara'da kışların ılık geçmesi zeytin yetiştirilen alanların yaygınlaşmasını sağlamış, yazların sıcak ve kurak geçmesi pamuk tarımını kolaylaştırmıştır.
Bol yağış alan yerler ormanlarla kaplı iken, yağış miktarının azaldığı yerlerde stepler görülür. Kuzey Marmara'da ormanlar, Trakya'da stepler, Güney Marmara'da ise maki bitki örtüsü yaygındır
Marmara Bölgesi Türkiye ormanlarının % 13'üne sahiptir. Bölgeler arasında orman oranı bakımından 4. sırada yer alır.
Nüfus ve Yerleşme
Bölge küçük olmasına karşın nüfusu en fazla olan bölgemizdir. Nüfus yoğunluğu Türkiye ortalamasının üstündedir.
Kent nüfusu en fazla olan bölgemizdir. Nüfusun özellikle yoğunluk kazandığı yer Çatalca - Kocaeli Bölümü'dür. Sanayi sektöründe çalışan nüfusun en fazla olduğu bölgemizdir. Diğer bölgelerden en fazla göç alan bölgemizdir.
Bursa, tarım, sanayi ve turizmin geliştiği ülkemizin beşinci büyük kenti konumundadır. Adapazarı, gelişmiş sanayisi ve verimli tarım alanlarıyla yoğun nüfusludur. Balıkesir, Çanakkale, Edirne ve Tekirdağ orta nüfuslu kentlerdir. Bölgede en seyrek nüfuslu bölüm Yıldız dağları bölümüdür. Sebebi; yer şekillerinin engebeli olmasıdır.
Tarım
Türkiye'de bölge yüzölçümüne göre, ekili - dikili alanın en fazla olduğu bölge Marmara Bölgesi'dir. Buna yol açan faktör, arazinin fazla engebeli olmaması, düzlüklerin geniş yer kaplaması ve makineli tarımın yaygın olmasıdır. Bölgede tarımın gelişmesinde ulaşım kolaylığı, sulamanın yaygınlığı, tüketici nüfusun fazla olması rol oynar.
Bölgede aynı anda, üç değişik iklim tipinin görülmesi, tarım ürün çeşidini artırmıştır.
Marmara Bölgesi'nde ekili dikili alanların oranının fazla olmasına karşın, bölgenin nüfusunun fazla olması diğer bölgelerden de tarım ürünü almasına neden olur.
Bölgede yetiştirilen başlıca tarım ürünleri
Zeytin : Bölgenin özellikle Akdeniz iklimi etkisi altındaki güney kıyılarında yetiştirilir. Özellikle Gemlik zeytinleri ülkemizin en kaliteli sofralık zeytinlerini oluşturur.
Pamuk : Bölgede yaz yağışlarının azaldığı güney kesimde özellikle Balıkesir yöresinde yetiştirilir.
Tütün : Bölgenin çeşitli yörelerinde üretimi yapılmakla beraber, kaliteli tütünler Adapazarı ovasında yetiştirilir.
Ayçiçeği : Türkiye'de en yoğun olarak bu bölgede yetiştirilir. Özellikle Trakya'nın iç kısımlarında Ergene Havzası 'nda yetiştirilmektedir.
Şeker pancarı : Şeker fabrikalarının bulunduğu Alpullu, Adapazarı ve Susurluk çevresinde sulanabilen alanlarda üretilir.
Buğday : Bölgenin hemen hemen her tarafında yetiştirilir. Çeşitli endüstri bitkileri ile (özellikle şekerpancarı) nöbetleşe ekilir.Bölgeye düşen ortalama yağışın yeterli olmasından dolayı sulanamayan, topraklarda da ekimi yapılmaktadır.
Pirinç : Ülkemiz pirincinin yarıdan fazlası bu bölgeden elde edilir. Özellikle Ergene ve Meriç ırmağı çevresinde yetiştirilmektedir.
Mısır: Özellikle Doğu Marmara ve Trakya'da yetiştirilmektedir.
Bölgede çeşitli tarım ürünleri yetiştirilmesine hatta bazı ürünlerde önde olmasına karşın, diğer bölgelerden ürün alır. Çünkü göçlerle nüfusu hızla artmakta, üretim yetersiz kalmaktadır.
Meyvecilik: Bölgede meyvecilik çok gelişmiştir. Özellikle Bursa çevresinde çilek, elma , armut, kiraz, şeftali ve kestane üretimi oldukça fazladır.
Hayvancılık
Bölgede hayvancılık büyük ölçüde şeklindedir. Ahır hayvancılığının gelişmesinde, tüketici nüfusun fazlalığı ve pazarlama sorununun çözülmüş olması gösterilebilir. Bununla beraber bölgede yer şekillerinin ve iklim şartlarının elverişliliği de etkilidir. Bölgede makineli tarımın yaygın olması mera ve otlakların daralmasına yol açmıştır.
Bölgede ahır hayvancılığının yanında mera hayvancılığı da yaygındır. Yıldız Dağları çevresi ile Tekirdağ, Balıkesir ve Çanakkale dolayında mera hayvancılığı yaygındır.
İstanbul ve çevresinde Bursa , Gemlik, Bilecik çevresinde ipekböcekçiliği yapılmaktadır. Ayrıca özellikle boğazlarda balıkçılık yoğun olarak yapılmaktadır. Balıklar mevsime göre sıcak denizlerden soğuk denizlere, soğuk denizlerden sıcak denizlere göçerler. Bu göçlerin yapıldığı boğazlar balıkçılığa elverişli alanları oluşturur.
Sanayi
Ekonomik yönden en gelişmiş bölgemizdir. Sanayi kesiminde çalışan işçilerin yarıya yakını, sanayi ürünlerinin üçte birinden fazlası bu bölgeden elde edilir. Sanayinin en çok geliştiği bölgedir.
Bölgede Sanayinin Gelişmesinde;
• Hammadde temininin kolay olması,
• Hinterlandının geniş olması,
• Ulaşım kolaylığı,
• İşgücünün fazla olması,
• Pazarlama kolaylıkları,
• Tüketici nüfusun fazla olması, etkili olan faktörlerdir.
Türkiye'de üretilen enerjinin 1/3'ü Marmara Bölgesi'nde tüketilir. Ülkemizin en büyük sanayi kuşağı bu bölgede İstanbul - Adapazarı arasında bulunmaktadır. Bu hat üzerinde çok çeşitli iş kolları yer alır. Türkiye'nin en gelişmiş ve işlek limanı, İstanbul limanıdır.
Bölge Türkiye ekonomisine ticaret, ulaşım, turizm ve sanayi faaliyetlerinden elde ettiği gelirlerle büyük katkı sağlar. En fazla vergi veren bölgemizdir.
Yeraltı Kaynakları
Mermer :Marmara Adası ve Bilecik'te kaliteli mermer yatakları vardır.
Bor mineralleri:Balıkesir (Bigadiç, Susurluk) Bursa arasında çıkarılmaktadır.
Linyit Çanakkale ve çevresinde çıkarılır.
Doğalgaz: Kırklareli (Hamitabat) çevresinde gaz çıkarılır.
Turizm
Doğal güzellikleri ve tarihsel değerleri ile İstanbul, Bursa, Marmara kıyıları önemli turistik merkezlerdir.Özellikle Güney Marmara kıyılarında yaz turizmi gelişmiştir.
Uludağ, yalnızca bölgenin değil, ülkemizin de en önemli kış turizmi alanıdır. Marmara Bölgesi, turizmden en çok gelir elde eden bölgedir (%48).
Bölümleri
Yıldız Dağları Bölümü
Bölüm Karadeniz'in kuzeyinde Karadeniz'e paralel uzanan Yıldız Dağları'nı ve çevresini içine alır. Ortalama yükseltisi 800 m civarındadır. Karadeniz ikliminin etkisiyle bölümde daha çok yayvan yapraklı ormanlar yaygındır.
Bölüm, Marmara'nın diğer bölümlerine göre işlek ulaşım yollarından uzakta yer alır. Bundan dolayı bölgenin en seyrek nüfuslu bölümüdür.Bölümde ormancılık faaliyeti yapılır. Bunun dışında küçükbaş hayvancılık görülür. Dağ eteklerinde ahır hayvancılığı ve tarım yapılmaktadır. Ancak, tarım yapılan yerler sınırlıdır. Tarım, Yıldız Dağları'nın güney eteklerindeki plâtoluk alanlarda yapılmaktadır.
Yerleşim merkezleri İstanbul'a doğru uzanan yolların üzerine kurulmuştur.
Ekonomimize en büyük katkısı hayvancılık ve ormancılıktır.
Ergene Bölümü
Bu bölümde özellikle kışın Balkanlar'dan gelen soğuk hava kütlelerinin etkisiyle kışları soğuk ve kar yağışlı, yazları sıcak ve kurak olan karasal iklim şartları yaşanır. Bundan dolayı tabii bitki örtüsü bozkırdır.
Ekili - dikili alanların en fazla olduğu bölümlerden biridir. Verimli topraklara sahip olması nedeniyle bir çok tarım ürünü bu bölümde yetiştirilir. Bunların başında ayçiçeği, pirinç, şekerpancarı ve buğday gelir. Özellikle ayçiçeğinin en fazla üretildiği bölümdür.
Ahır hayvancılığı gelişmiştir.
Türkiye'yi Avrupa'ya bağlayan kara ve demir yolları, bu bölümde yer alan Edirne'den Avrupa'ya açılır.
Güney Marmara Bölümü
Bölgenin en yüksek yeri olan Uludağ bu bölümde yer alır.
Bölümde, özellikle kıyı şeridinde Akdeniz iklimi görülür. Buna bağlı olarak karakteristik bitki örtüsü makidir.
Bölümdeki eğimli arazilerde ve kıyı kesimde zeytin yetiştiriciliği yaygındır. İç kısımlarda ise şekerpancarı, tütün, ayçiçeği, pamuk gibi tarım ürünleri yetiştirilir.
İpekböcekçiliğinin en fazla geliştiği bölümümüzdür.
Bölümde nüfus, Bursa çevresi gibi verimli ovalarda toplanırken, bölümün batı kesiminin dağlık ve engebeli olmasından dolayı nüfus yoğunluğu azalmıştır.
Bölümün en büyük şehri Bursa'dır. Bursa, sanayi şehri olmakla birlikte aynı zamanda tarım ve turizm şehridir. Yünlü, pamuklu ve ipekli dokumacılık gelişmiştir. Oto montaj ve konservecilik gelişen diğer sanayi kollarıdır.
Bölümde ayrıca seramik (Çanakkale), suni ipek (Gemlik), suni gübre (Bandırma) fabrikaları yer alır.
Çatalca - Kocaeli Bölümü
Bölüm, Anadolu'yu Trakya'ya bağlayan yolların üzerinde iki yarımadadan oluşur. Bu bölüm, aşınarak düzleşmiş platolardan meydana gelmiştir.
Akdeniz ikliminin etkisi hakimdir. Tabii bitki örtüsü maki ve ormanlardır.
Marmara Bölgesi'nin en fazla nüfuslanmış bölümüdür. Sanayileşmeye bağlı olarak
İstanbul ve İzmit birbirine bağlanmış durumdadır.
Bölümde, tarım daha çok Aşağı Sakarya Ovası'nda yapılır. Bu bölümde ayçiçeği, mısır, tütün, şekerpancarı gibi endüstri bitkilerinin tarımı yapılır.
Ekonomik faaliyetlerin başında sanayi, ticaret, ulaşım ve bankacılık gelir.
Bölümün (Aynı zamanda bölgenin ve Türkiye'nin) en büyük şehri İstanbul'dur. Her türlü sanayi kolunun bulunduğu iç ve dış ticaretin yapıldığı, bütün ulaşım yollarının yoğun olarak kullanıldığı kültür ve ticaret merkezidir.
Bölümün diğer bir sanayi şehri olan İzmit'te kâğıt, boru, lastik, petro-kimya ve otomotiv gibi çok çeşitli sanayi kolları gelişmiştir.
RAŞiT TUNCA
BAŞAĞAÇLI RAŞiT TUNCA


FORUMUMUZDA
Dini Bilgiler...
Kültürel Bilgiler...
PNG&JPG&GiF Resimler...
Biyografiler...
Tasavvufi Vaaz Sohbetler...
Peygamberler Tarihi...
Siyeri Nebi
PSP&PSD Grafik
ALLAH
BAYRAK

Radyo Karoglan
Foruma Misafir Olarak Gir
Forumda Neler Var


GALATASARAY
FENERBAHÇE
BEŞiKTAŞ
TRABZONSPOR
MiLLi TAKIM
ETKiNLiKLERiMiZ